1. 76.
    +1
    bilenleriniz vardır.
    muşta hava çok serttir. (o zamanlar daha doğruydu hava durumu. çünkü şu an -25 in altında olan bölgeler ohal ilan edileceği ve iş yerleri devlet daireleri o gün çalışmayacağı için hava tahminlerini düşük veriyorlar.)
    musluktaki su donardı, annem balkondan kazana kar koyar ısıtıp suya çevirirdi.
    kar derken öyle dizlere kadar da değil, babamla dışarı çıktığımızda beni havaya kaldırıp karların üzerine fırlatırdı, ben kaybolurdum. hoş babam da uzun olduğu halde o karda kolayca görülemezdi. karda yürüyorum sanıp önümdeki duvarlara çarpmışlığım vardır küçükken.

    yürünen yolları bi şekilde sabahtan açıyorlardı da apartmanların önündeki çukurları vs herkes bilmiyordu.
    o dönemde her apartman sobasının küllerini apartmanın önüne dökerdi ki buzda kayılmasın o boşluklara düşülmesin yol belli olsun diye..

    biz birinci katta oturuyorduk. tam giriş denemez ama, biraz yüksekti.
    balkona çıktığımda sokağa atlayabiliyordum kar varken.
    biz sokağa daha az çıkıyorduk çocuklarla ama yine bir oyunumuz vardı.

    buzlar kralı olmak için koca koca sarkıtları zorla kırar kılıç yapıp savaşırdık. kazanan buzlar kralı olurdu.

    buzlar kralı da eve dönülecek vakte kadar lider olurdu. herkes dediğini yapardı.

    böyle buz sarkıtlarıyla savaş oyunu dediğimze bakmayın gençler. bir keresinde üzerimde anorak tulum varken dallamanın biri hırsla saplamaya kalkmıştı da, hala karnımın sol tarafında o yaranın izi duruyor.
    yani bayağı kahramanca çarpışırdık. biz anadolu çocuğuyuz kardeş, biz de kalleşlik yok. yiğitçe savaşırız. saplamaya kalkmayız hırsla...

    hayatımda buzlar kralı olamadığım iki günden biri buydu işte.
    ama gazi olmuştum.

    bir de kalleşlik yok dedim ya, herkes karşısına bi rakip alır onla savaşırdı.
    öyle arkadan gelip öldürmek filan yoktu.
    ···
  2. 77.
    0
    reserved bi ara okucam
    ···
  3. 78.
    0
    aklıma gelmişken bu taylan bininden intikamımı da buzlar kralı olduğumda almıştım.
    bunu yendikten sonra diğer rakiplerimi de yendim. ama onlara iş yaptırmadım.
    bu taylan binine emir verdim; "yağ tenekesi bulunacak, bul!"
    lojmanın arkasında bi çöplük vardı, daha doğrusu çöplük değil de kimse dışarı çıkamadığı için apartmanda oturanlar balkondan, pencereden ne çöpü varsa oraya sallardı. bu taylan da oraya gitmişti.
    orası bizim hazinemiz gibiydi lan. ordan ne servet biriktirmiştim. kullanılmış enjektör, serum hortumu, bir bıçak, dolu mermiler... işte bu taylan bini de oraya gitmiş tenekeyi bulmak için, orda dolandığını gören bi mal teyze de camdan üzerine su atmış salağın. tenekeyi aldı geldi ama titreye titreye geliyo. bıraktı, evine gitmek için izin istedi. "çabuk gel ama adilik yapma" diyerek gönderdim ben de.

    bakmayın taylanı sevmediğime. ben bir komutan olarak her zaman askerlerime ve emrimdekilere iyi davrandım. yenilen tarafı olsun siz de kötü değildiniz diyip moral verdim. annesi çağırdığı zaman gidenlere çok kızarlardı bizim çocuklar, ama ben varken emrimdeki birini annesi çağırırsa anneler önce gelir deyip gönderirdim. kendi annem aklıma gelirdi.

    iş ciddiydi yani binler. ben de bu ciddi işlerin başında muzaffer bir komutan, cevval bir kraldım. o vakitler amerikalılar bizden haberdar değildi iyi ki, demokrasi getirmeye kalkarlarsa sıçarmışız. ehehhe (sosyal mesaj da verdim içim rahat)

    o dönemde yine bi arka sokaktaki bi kasabın at eşek sattığını duymuştum. yanıma en sevdiğim adamlarımı aldım. bi davut abi vardı, onun kardeşini de almıştım. davut abi bana iyi davranırdı çünkü, bayağı severdi. o yüzden ben de kardeşini severdim ama şimdi adını hatırlamıyorum sadece dabut abinin kardeşi oalrak aklımda çocuk.

    birlikte bir macera yaşamaya karar verdim. tehlikeye atılacaktık.
    tenekemiz hazırdı. bakkal tayfun abiden çakmak ya da kibrit bi de gazete alması için de bir askerimi yolladım.
    param yok deyince de söyle benim istediğimi annemden aldığımda veririm dedim.

    fedakar bir komutan askerleri için maddi manevi her şeyini verebilmeliydi dostlarım.

    biz de kasabın yolunu tuttuk. dediğim gibi, kar bayağı yüksekti ama gün içinde kullanılan yollar sabahtan açılıyordu.
    içeri girerken benim vücudumda karıncalanma başlamıştı bile, şırıngam her türlü tehlikeye karşı elimdeydi. eğer bize saldırmaya kalkarsa önce davranıp şırıngayı saplayacaktım haine!

    -amca dedim.
    bize at eti versene.

    adam ne diyonuz siz çoocuklar dedi.
    at eti dedim. sen satıyomuşsun. paramız yok ama zaten çok bi şey istemiyoruz. (bunun onu kızdıracağını biliyordum. kötü adamlar yaptıkları gizli işler ortaya çıktığı zaman bir çılgına dönüşürler gençler. gözleri döner. bunu bildiğimiçin cümlemi tekrar ederken vücudumdaki karıncalanma artmıştı. şırıngayı sıkıca tuttum elimde, hazırlıklı olmam gerekirdi adamlarıma bir şey olmaması için)

    adam bi kaç küfür saydı sonra önümüze bir göz, bir kaç da ne olduğunu bilmediğim parça parça et attı. torbayı da attı.
    alın zütürün gidin başımdan tarzı bir şeyler söyleyip et kesmeye devam etti. küfür etmeye de devam etti tabii.

    gencler, ben askerlerimin yanında küçük düşmeye tahammül edemem. onların gözünde şefkatli bir komutan olabilirim ama kendime küfrettirip altta kalmam. önümüzdeki etleri ve gözü torbaya atıp kapıya yöneldim. herkes çıkınca da kuzi kere gibtir lan diye bağırıp koşarak kaçtım.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 79.
    0
    banane amk
    ···
  5. 80.
    +1
    o değilde adam zengin olacak çocukluğunu anlatıyo ama iiii anlatıyo bin hatta anlatmıyo yaşıyo resmen
    ···
  6. 81.
    0
    karargaha döndüğümde iki kutu kibrit ve kuru gazetelerle gelmiş olduğunu gördüm askerimin.
    bir süre benim kahramanlığımdan bahsettiler ve et aldığımızı söylediler yanımdakiler.
    ben bilerek anlatmıyordum gençler, yanımdakiler anlatırken de sanki onları umursamıyo gibiydim sadece arada bana sahi mi diye sorduklarında " türk askeri korkmaz! siz de benim gibi olacaksınız. bu bi şey değil daha bir sürü şey yapcaz" filan diye abartıyordum. cesaretim askerlerime şevk vermiş, benim komutanlığımın yıkılmayacağına dair güven sağlamıştı. doğru bir kararla benim kral ve komutan olduğum fikri de iyice perçinlenmişti böylece. zaten aralarında hazinesi en geniş olan da bendim.

    askerlerime ağacın dibini iyice kazdırdım. toprağın biraz daha altına varana kadar. çevresine de taş topladık. gazeteleri ve ağacın kuru parçalarını tutuşturduk. tabii bunun için de bayağı uğraşmıştık.

    ne yapacağımı artık anlammışlardı. kral ziyafet vericekti. yağ tenekesinin üstündeki kapak gibi olan kısmı söktük güç bela. elimi de öyle kesmiş bulundum ama kar filan bastım bi de kesilen yerin biraz gerisinden elimi sıkınca acısı geçiyordu, sonra kanama da durdu. tenekenin içine kar doldurup ateşin üstüne koydum. içindeki kar iyice suya dönünce altına biraz daha ağaç koydurdum ki ateş devam etsin. suyun çok ısınması lazımdı. o sırada ellerimizi de ısıtıyorduk o ateşin sıcaklığıyla. vakit geçiyordu yani bayağı.

    ben torbanın içinden gözü çıkarttım. herkes iğrentiyle ama merakla bakıyodu. işin açıkcası ben de bayağı iğrenmiştim ama merakım çok daha üstün geliyordu. karargahtaki poşetten çiviyi alıp göze batırmaya başladım. başta bir türlü batmıyordu. tam batıcakken çataldan kaçan zeytin gibi sıyrılıyordu. sonraki denememde göze girdi çivi, ama tam değil. çok az.
    su aktı biraz. akanın sıvı olduğuna kanaat getirince şırıngamı çıkartıp o delikten soktum. bu sefer rahatça giriyordu. zeytin örneğini de o yüzden verdim zaten. bir kere delik açınca kaçırmadan saplayabiliyosunuz çatalı.

    sonra şırınganın arkasından tutup çektim ama zoraki bir kaç damla doldu içi.
    böylece yeni bi buluş daha yapmış oldum. eğer birinin gözüne bi şey girerse gözü akmaz, akmadığı sürece de çıkmaz. yani kör olmaz.
    su kaynadığında içine etleri attık. o sürede bunları tartıştık. kör olma mevzusunu. taylanın gelmediğini farkettik. arkasından konuşuldu filan. herkes bi şeyler anlattı. ben annesiyle babasını anlatmadım tabii.
    anlatır mıyım hiç? sonra birileri inanmazsa metalik komutan yalan söylüyor denebilirdi, hele bir de taylan yalanlarsa...

    su kaynadı iyice, etler oldu, etleri kedi köpek yesin diye sokağa attık. akşama yaklaştığından ve hava soğumaya başladığından evlerimize dağıldık..
    Tümünü Göster
    ···
  7. 82.
    0
    biraz uzun sürebilir gençler, kusura bakmayın. elimden geldiğince kısa anlatmaya çalışıyorum. uzun anıları anlatmıyorum bile. hatta hızlı olsun diye yazdığımı tekrar okumadan atıyorum. yazım hatasıdır, devrik cümledir vs olursa kusura bakmayın. daha sonra okuduğumda düzeltirim onları.

    devdıbını yazayım mı?
    ···
  8. 83.
    0
    gençler yarın sabah yapmam gereken işler var o yüzden şimdi çıkıyorum yarın tekrar buradan devam edicem.
    kendinize iyi bakın.
    ···
  9. 84.
    +1
    hacı sen nettin, kısa diyodun embriyolojik evrelerini anlatmadığın kaldı amk
    ···
  10. 85.
    0
    @70 aklıma geldiği yerden başladım anlatıyorum genç. şimdiye kadar kimseye anlatamadığım şeyler var.
    bunlarıntamdıbını da anlatıcam sanırım.
    çok hüzünlü olmasın diye arada iki üç heyecanlı anımı da yazıyorum hem.
    ···
  11. 86.
    0
    reserved
    ···
  12. 87.
    0
    zengin olan bacını gibem panpa
    ···
  13. 88.
    0
    @71 kitap çıkarmayı hiç düşündün mü panpa
    ···
  14. 89.
    0
    @1 kayserili detected
    ···
  15. 90.
    0
    reserved
    ···
  16. 91.
    0
    @74 kitap olayını düşündüm ama bunları yazamam.
    göz önünde olmasını istemiyorum pek bazı sıkıntılardan dolayı.
    kimliğimin de çıkmasını pek istemiyorum. takma isim de kullansam yazdıklarım/yazacaklarım bir süre sonra araştırılıp bazı kişilere ve/ya kurumlara zararlı olabilir.

    öyle yani panpacım.
    burda rahatca yazmayı düşünüyorum.
    ···
  17. 92.
    0
    bu başlık okunur sabah burdayım panpa sabaha bitir yalnız uzatma sakız gibi amk
    ···
  18. 93.
    0
    roman yaz sen aq rözevervd özet geç bin
    ···
  19. 94.
    0
    rezerved
    ···
  20. 95.
    0
    burası tutar
    ···