/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 18.
    0
    13 den rez
    ···
  2. 17.
    +1
    devam? panpa?
    ···
  3. 16.
    0
    Anlat lan
    ···
  4. 15.
    +2
    ilkokulu bitirdik öyle böyle. O zamanlar zorunlu eğitim şart değil. Bıraktı okulu beyto. Ufak seyyar bir tostçu arabası ayarladı abisi. Abisi ile tostçuda çalışmaya başladılar, beyto’nun da iş gücüne katılması sebebiyle. Sürekli muhtelif sokaklardaki dükkanlara tost servisi yapmaya başladı beyto. Eskisi kadar muhabbete vakti yoktu. Sadece arada sırada akşam üstleri uğrar olmuştuk ırmak kenarına. Bir kez dahi balık tutamadığımız o ırmağa, artık sadece altımıza koyduğumuz kartonlar üstüne oturarak sohbet etmek için uğrar olmuştuk. Bizim meclisimizdi orası. Belki de daha sonrası için felaketimizin dinamitlerini barındıran bir mekandı.
    ···
  5. 14.
    +2
    En büyük abisi döndü ordu’dan, evin erkeği rolünü üstlendi. Kahveci Ekrem dayı sağolsun ona ortacılık verdi, himayesine aldı. Kıt kanaat geçinerek devam ettiler. Beyto babasının kaybını, anasına daha sıkı sarılarak bastırmaya çalıştı. Bir süre sonra normalleşti hayat. Ölüm acısının da baki olmadığı anlaşıldı, bir tek beyto’nun zaman zaman dalıp gitmesi hariç.
    ···
  6. 13.
    +2
    Bir saat kadar sonra döndük cenaze evine. Ardından babasının tabutu başında kılındı ikindi namazı. Birkaç tahta altına koydular ve toprakla örttüler garibanı. Ben o gün nasır’ın hayrına dağıtılan o lahmacundan yemedim. inanın bana beyto’da.
    ···
  7. 12.
    +2
    Çevresinde sarhoşlar olur derler ve kızarlardı o civarda dolaşmamıza. Altımıza iki karton koyduk. Dolu dolu gözyaşları akıttı beyto ırmağa. Biliyor musun dedi bana bakarak, babamı bir daha göremeyeceğim. Sözün bittiği yer dedikleri o tuhaf noktada ilk kez 7 yaşında dikildim ben, hava eksi, sıfırın altında…
    ···
  8. 11.
    +2
    Helva kazanı getirdi kadınlar, babam lahmacun sipariş etti. Mahalledeki ufak kahvede taziye kuruldu. Bir battaniye içinde bir toros marka araca konuldu nasır amca. Beytonun fındık amelesi ağabeylerine haber edildi. Beyto giydi kara lastiklerini kış soğuğunda, üstüne aldığı babasının ceketi. Lapa lapa kar yağıyordu. 7 yaşındaki iki çocuk bu kez el ele tutuşmadan yürüyordu. Galip’in eli beytonun omzunda. Nedendir bilinmez, yürüdük ırmağa.
    ···
  9. 10.
    +1
    devam et panpa
    ···
  10. 9.
    +2
    Annem ile yokuşu çıktık zar zor. Kapıları açıktı. içeride bin bir feryat. Lastik ayakkabılar ile kaliteli olanlar iç içe dolmuştu kapının önüne. Başı açık olanların hepsinde yazma. Bir iki erkek oturmuş sandalyelerde. Hemen önlerinde bir sedirde yatmakta olan ve üstünde battaniye örtülü nasır amca. Beyto oturmuştu minderde. Çıtı çıkmıyordu donuktu bakışları. Ne olduğunu anlamadığına emindim, yoksa bildiği her işte boncuk boncuk parlardı. Nedendir bilmem boynuna sarıldım yanına çöküp. içten içe bir mahcubiyet duydum ona, doktor olamamıştım henüz ve kurtaramadım görünene göre nasır amcayı.
    ···
  11. 8.
    +2
    Bir kış günüydü hiç unutmam. Lapa lapa düşen kar, yokuşlu yolları kapatmıştı. Kazağımın üstüne önlüğümü geçirmeye çalışırken, yumruklandı durdu kapı. Babam açtı kapıyı. Hemen geliyorum diyerek döndü odaya. Nasır ölmüş dedi anneme. Nasır? Beytonun babası. Gözünden birkaç damla yaş aktı anamın. Yazması ile siper etti gözünü. Dudağını ısırdığını hatırlarım. Ölmek diye bir şey duymuştum, ama nedir nasıldır hiç bilmezdim.
    ···
  12. 7.
    +2
    ilkokula başladık o sene. Saçma sapan vegibalıklarımızla kayıt yaptırdık. Okulun ilk günü ne anamız, ne babamız zütürdü bizi okula. iki dost el ele tutuşup, adımladık. Yan yana oturduk. Beytodan önce okumayı söktüm ben. Ondan önce yazmaya başladım hatasız. Belki de hepsi beytoyu yazmak içindi günün birinde.
    ···
  13. 6.
    +2
    Beyto o küçük yaşından beklenmeyecek derecede olgundu. Abi desem yeriydi benim dünyamdaki yeri için. En büyük hayali lahmacun fırını açmaktı. Hem o zaman istediğim kadar yiyebileceğimi de garanti ediyordu bana, hem bu kez lavaşsız … Ben ise doktor olacaktım. Beytonun babasının sürekli ağrıyan karnına bir çare sunacaktım. Anlaşmamız bu şekildeydi beyto ile.
    ···
  14. 5.
    +2
    Bir tak yakalayamazdık gerçi, ama hep bir umut olurdu gözlerimizde o ıslak bekleyiş seanslarında. Bir gün en irisini yakalayacaktık muhakkak, hani şu balıkların padişahı diye tabir ettiğimizi. Bana yüzmeyi beyto öğretti. O ırmakta bir yosun olmaktan kurtaran da yine beytodur. Salıncak sırasında kavga eden de beytodur benim için. Köpekten korkmamın saçmalığını göstermek için küçücük cüssesi ile elindeki söğüt dalı ile artlarına veren de…
    ···
  15. 4.
    +2
    Beytonun kara lastikleri vardı. Hani üstüne süs diye lastikten yapılmış bağları olanlardan. Benim ise şu delikli yazlıklardan. ikindi ezanına kadardı eve gidiş hürriyetimiz. Issıza sapıp, koşa koşa ırmağa inerdik. Otların arasına sakladığımız misinayı çıkarırdık, bir de patates telisini. Girerdik yarı belimize kadar.
    ···
  16. 3.
    +2
    Her çıkışta o fırının önünden geçerdik beytoyla. Babamın verdiği kağıt 20 bin lira vardı o zaman, rengi kırmızıya çalan. Lahmacun alırdım hem bana, hem beytoya. Yanına şişe ayran. Doymayız diye korkumuzdan, birer de lavaş sardırırdık lahmacunlara. Çocukluk işte. Lavaş arası lahmacunumuzla, hafız hocanın anlattığı hikayeler ile ilgili yorumlar yapardık yol boyu.
    ···
  17. 2.
    0
    Tamam da panpa nedir bu yazının amacı
    ···
  18. 1.
    +2
    Aynı mahallenin çocuklarıydık. Benim babam memur, onunki beden işçisi. Benim adım galip, onun ki beytullah. Beyto diye çağırırdı annesi ve beyto kalmıştı nüfus cüzdanındaki haneye inatla ismi. Mardinli bir ailenin en küçüğüydü beyto. Yaz aylarında gelir dikilirdi kapının önüne boynunda mushaf. Esmer bir çocuktu beyto, boncuk boncuk gözleri, üç numara tıraşlı saçları. El ele tutuşup giderdik camiye. Kesif bir çorap kokusu içinde ezber ederdik dersimizi… esreler ve ötreler dolu çocukluğumuz, birde ağabeylerimizin artan matematik defterine çizdiğimiz elifler, vavlar…
    ···