/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 126.
    0
    93

    o heyecanı yaşayıp
    biraz da yüzdükten sonra otele döndük
    üzerimizi değiştirip
    yolculuk için hazır hale geldik
    antalya aksuya kadar yemek yemedik.
    aksudaki köftecide köfte yedikten sonra alanyaya döndük
    bugün izinlisin dedi babası ama ben aksam servisinde otele gittim
    millet vaaaay falan diye karşıladı
    kimden duydularsa duymuşlar amk.
    onlardan kimse gelmedi akşam
    ebruyla mesajlaştık otelde olduğumu söyledim
    ve iş çıkışı buluşmak üzere sözleştik
    işim bitince yanına gittim
    yorgun olduğumuz için fazla durmadan gönderdim onu bende gittim yattım
    ertesi gün ehliyet için başvuruya gittim.
    biraz daha zaman vardı yeni derslerin başlaması için
    bu durumu ebrunun babasına da söyledim otelde.
    ebrunun babası şoförü çağırdı
    bana direksiyon dersi vermesini söyledi
    aksam üzeri antre saatimde
    ilk denemelere başladık
    eli el freninde
    şöyle yap böyle yap derken
    bir kaç başarısız araba kaldırma denemesi
    daha sonra stop ettirme sayısında ki azalma ile
    birinci viteste yavaş yavaş sürmeye başladım
    ikinci gün ki eğitime ebru da geldi
    ama onu arabaya bindirmedim.
    ···
  2. 127.
    0
    94

    4 gün üstüste gittik
    biraz daha öğrenmiştim artık sürmeyi ama heyecan vardı
    şoför tamam oldu bu iş sana sadece pratik lazım artık dedi
    ona telefon geldi
    arabadan indi bana da yavaşça tur at dedi
    geri geri sürerken gaza yanlışlıkla fazla yüklendim
    heyecanım artınca direksiyonu da ters tarafa kırdım ne oluyor amk derken
    ayaklarım dolandı yine gaza bastım
    araba 1 bucuk metre yükseklikteki bahçeye düştü
    ters dönmüş bir şekilde
    ben emniyet kemeri asılı olduğu için yukarda kaldım
    bacaklarım direksiyona sıkıştı
    alnımın üzerinde saçların başladığı yerin hemen üstünde kanama başladı
    tepesi aşşağı olduğum ve tüm kan oraya pompalandığı için daha fazla akıyordu
    sağdan soldan yetişenler beni arabadan çıkardılar
    arabanın durumu pek de iyi gözükmüyordu
    ebrunun bu durumdan haberi olmaması gerekiyordu
    hastaneye gitmek gerekiyordu
    babasına hesap verilmesi gerekiyordu
    polis e cevaplar verilmesi gerekiyordu
    bi arabayı süremedin amk diye kendime küfürler edilmesi gerekiyordu
    ···
  3. 128.
    +1
    95

    hastaneye gittik önce arabayı orda bırakarak
    doktor tutturdu dikiş atacam diye
    dikiş atılması demek
    saçların önünün kazınması demek
    bu durumda ebrunun haberi olacağı ilk aklıma gelen şey olduğu için şiddetle karşı çıktım
    zaten o kadar da büyük bir kegib değildi
    doktor atmam lazım dedi
    sinirlendim doktora
    -sorumluluk benim atma dikişi ödemeyi atmış gibi yaparız merak etme dedim
    doktor da bana kızdı ama ben kazandım.
    biraz pansuman yaptılar
    bacaklarımda da bişey yoktu yürüyebiliyordum zaten
    polis de
    kara yollarına zarar vermek. ehliyetsiz araç kullanmak ve ekleri şeklinde bir sürü ceza yazdı
    arabayı sanayine çekici vasıtası ile gönderdik
    şoför mecburen olduğu için ebrunun babasına haber verdi
    arabada değil bende bir şey var mı diye heyecanla geldi
    o günden sonra bir daha koltuğa oturmadım beyler. hala ehliyetim yok
    ···
  4. 129.
    +1
    hepinizden özür diliyorum hikayenin devdıbını bulamamıştım blog içine sıçıp bırakmış hikayenin şimdi devam ediyorum buldum partları dıbına çakimler geliyor hazırlanın96

    hadi yine iyisiniz bitti 96. partta bıraktım sübniminal mesaj vereyim dedim ebrunun haberi oldu
    o da kızdı bana neden dikkat etmiyorsun diye. şoföre kızar gibi oldu bir ara neden yalnız bıraktı diye ama
    ben müsade etmedim
    sonuç olarak arabada maddi zarar
    bende rezil olma
    şoförde pişmanlık
    ebruda da korku oldu bana birşey olacak diye.
    bu akşam izinlisin dedi ebrunun babası
    halbuki izni gerektirecek bir durum yoktu
    hemen arkasından ebru aradı
    -bu akşam gel beni al dedi
    olayda onun parmağı olup olmadığını öğrenmek için
    -çalışıyorum bu gece dedim
    -babam izin vermedi mi sana dedi
    böylece ebrunun olayda parmağı olduğunu anladım
    -başka bir kızla randevum var ebru dedim
    -kızmıyorum dedi
    -tamam o zaman akşam gelirim dedim
    akşam gittim onu evden aldım
    -nereye gidiyoruz dedim
    -şu restorana dedi
    -ne yapacağız orda dedim
    -yemek yiyeceğiz dedi
    -ben yedim yemek dedim. yemediğim halde
    -acıkıncaya kadar bekleriz o zaman dedi
    restorana gittik
    yemekleri söyledik.
    heyecanlıydı
    bir şeyler sakladığı belliydi
    yemek sonrası anladım nedir heyecanın sebebi diye
    -çok korktum sana birşey olacak diye kaza yapınca,sen kendini öldürmeden şunu bi al bakayım dedi
    yüzük kutusunu çıkardı
    açtım içinde bir alyans vardı
    içinde ebru yazıyor ve benim ona teklif ettiğim gecenin tarihi yazıyordu
    -çalışırken takmasam olur mu?diğer kızlar yanlış anlar şimdi dedim
    -bende çıkarayım o zaman dedi
    vay amk. ne kadar ağır bir şaka yaptığımı farkettirdi bana böyle çıkışması
    -en azından inş. parmağıma olmaz dedim gülerek
    -o parmağını kırarım zorla sokarım.bir zevkle yüzük taktırmıyorsun dedi
    -kazadan sonra beyin hücrelerimde bir ayar bozukluğu oldu kusura bakma dedim
    -o ayar bozukluğu sende ben seni tanıyalı beri var zaten dedi

    Final

    tersten okuyun
    ···
    1. 1.
      +2
      Anlamadım neyi tersten okuyalım bunu okudum ibi tak anlamadım
      ···
      1. 1.
        0
        96 yı lan tersten oku demek istedim

        bu partı baştan sona tersten okuduysan dıbına çengel atarım bak senin
        ···
    2. 2.
      0
      Panpa ekgib part mi girdin noldu ya
      ···
    3. 3.
      0
      Panpa ekgib part mi girdin noldu ya
      ···
    4. 4.
      0
      yoo kardeşim hikaye bu kadar işte burda bitmiş bir araştırayım döneceğim buraya tekrardan sen takipte kal
      ···
    5. diğerleri 2
  5. 130.
    0
    iyi okumalar pampalar bu gece yeni bir tanesini yapıştırmaya başlıyacam oda efso bir hikayedir

    buranın başına editlerim
    ···
  6. 131.
    0
    ne olmuş lan burada

    hikayenin sonu böyle yazıyor blogda bu partlar nereden çıktı

    bir an korktum amk yannan giben geri mi geldi diye
    ···
  7. 132.
    0
    rezerv

    kendi açtığım başlığa rezerv alıyorum mq

    bizimc4 kardeşim istersen linkinii at bana ben hızlı hızlı yapıştırayım hem zamanım bol hemde hızlıyım biraz pc konusunda
    ···
  8. 133.
    0
    https://www.facebook.com/notes/378835192130723/

    burdada birşeyler var
    ···
  9. 134.
    0
    tamamdır ulan devam ediyorum

    yapıştırmaya toplanın
    ···
  10. 135.
    +2
    97

        **ben bişey demeden
        -özür dilerim dedi.
        -özür dilemeni gerektirecek birşey yok haklısın,en mutlu olman gereken anında
        bile işi dalgaya vurup kendimi eğlendirirken seni üzüyorum asıl ben özür dilerim dedim
        -bunun farkında olman bile seni seviyor olmama bir sebebtir dedi
        -fazla abarttığım anlar oluyor.sen bana aynı şakayı yapsan senin kadar alttan alamayabilirim. kendimi biliyorsam almam,
        anlayışın ve bana katlanabildiğin için teşekkür ederim
        halbuki bir gün bu şakaların bir tanesi kızıp arkana bakmadan çıkıp gitsem yaşayamam bile
        kumardan kalma bir huy bu galiba adrenalin gibi
        beni bırakıp gitme ihtimalini bilerek seni çok kızdırıyorum. böyle bir riski alıyor olmak
        aslında çok korkutucu, sanma ki ebru tamamdır benimdir bensiz yaşayamaz
        ben ne yaparsam yapayım bana katlanır,ben gitsem bile arkamdan gelir düşüncesi var
        inan yok,
         aklıma ya bir gün biterse diye geliyor ve çok daralıyorum.
        çok korkuyorum seni kaybetmekten
        hiç bir zaman biterse bitsin yaşarım ben onsuz da diyemiyorum
        yaşayamaz mıyım? yaşarım elbet ama sende  nefes alıyorsun afrikada ki fakir bir çocukta
        seni üzmeme izin verme ebru yoksa sonunda ben çok üzüleceğim.
        haylaz bir çocuğunum senin ama kulaklarımdan çek arasıra
        insan çocukken anasız aşıkkende yarsız yaşayamaz.
        tekrar özür dilerim dedim
        -benim oğlum yeterince biliyor ne yapacağını zaten.
       sadece uygulama hataları yapıyor bazen onu da zamanla öğrenecektir dedi.
       birbirimizsiz yaşayamayacağımız halde birbirimizi kaybetmeye meyilli hareketler yapmayalım kelebeğim.
       daha önce provalarını yaptık ayrılığın seni bilemem ama ben dayanamıyorum sensizliğe dedi
       -evet haklısın ebrum zamanı anımsatan nereye baksak ufuktaki ayrılığı görmeye başladık yine dedim(ankaraya okul için dönecek olması)
       bu sırada yemeği de yedik
       üstüne kahve de içtik
       -kalkalım mı dedi
       hesabı ödedim
       küçük bir yürüyüş yaptık
       -herkes için yazılmış birisi vardır ebru dedim
       onaylarcasına başını salladı
       -bazen doğru kişiyi bulmak için geçmen gereken bir kaç kişinin hayatına girmesi gerekir dedim
       ben seni buldum. bana yazılmış doğru kişim için geçmek zorunda olduğum birisi değilsindir umarım dedim
       -kaderi bozmak hattimize değil sen sadece umutlu ol ben öyle yapıyorum çünkü dedi
       -bugünümüze kadar olan kısma bakıyorum da şükretmek gerekiyor halimize dedim
       -tüm dualarımın ilk kelimesinin kelebeğim dedi
       -benim tek duam var o da tek kelimeden ibaret. ebru. dedim
       iskeledeki bir banka oturduk ama bizim yerimize değil
       başını omzuma yasladı
       bende tek kolumla onu sardım
       bir süre oturduk
       sonra bir türkü kafeye gittik
       bir köşeye oturduk
       çalan müziğe kaptırdık kendimizi
       aheste aheste içtik
       gelen gülcüden bir gül aldım ebruya
       hem gülcüyü kızdırmak hemde ebruyu güldürmek için
       kıran kırana pazarlık ettim gülcü ile
       cingene olduğu için ve bende onunla onun lisanını konuştuğum için
       ama ebru sıkılmış olacak ki
       bir tanesi çekti
       -ver kaç para istiyorsa dedi
       hevesim kursağımda kaldı
       fazlası ile verdim gitti gülcü
       ebru sıkılmış olacak ki
       -hadi gidelim dedi
       hesabı ödedim
       gülü masada unuttu
       bende neden almıyorsun demedim
       bir kaç yüz metre yürüdükten sonra
       -o yüzüğün akıbeti de sana aldığım gül gibi olmasın dedim
       -offf pardon unuttum hadi dönelim lütfen dedi
       -boşver hadi gidelim dedim
       ısrar etti geri dönmek için bende inat ettim gitmemek için
       -burda bekle o zaman dedi
       -tamam boşver ebru dedim
       -bekle lütfen dedi
       geriye dönüp yürümeye başladı
       bende mecburen arkasından gittim
       gülü biraz geçte olsa türkü barın barında buldu
       masayı kaldırınca bara koymuşlar
       gülün fazla olan sap kısmını koparıp
       tokası ile saçının arasına soktu
       -ne kırıyorsun gülü o kadar para verdik dedim.
       -paranı vereyim de sus dedi
       ağır konuştu yine ama binliği ben başlattığım için ses çıkarmadım
       sonra o da ağır konuştuğunu farkedip
       koluma girdi
       -kızdın mı dedi
       -yok tamamen haklısın,ben kaşındım dedim
       -ben sana para ile alınamayacaklar şeyler verdim. sende bana paramla alınamayacak bir aşk yaşatıyorsun.
       bırak para sadece babamın bana verdiği harçlık sana verdiği maaş olarak kalsın hayatımızda dedi
       haklı amk. allahın fakir bininin tekisin amk. paradan bahsettiğin kişiye bak.
       beni euroyla kaldırıp dolarla gibti beyler

    • * -yarın ne yapacağız dedi
    -ben çalışıyorum annem yayladan gelecek akşam üstü de eve gitmem lazım dedim
    -beraber gideriz dedi
    -tamam bakarız dedim
    onu evine bırakıp bende eve gittim.
    ertesi gün işe geldim
    sabah gelen barmene
    -şiftleri değişelim mi ben sabah geleyim sen öğlen gel benim biraz işim var öğlen arası dedim
    Tümünü Göster
    ···
  11. 136.
    +2
    98

    anlaşmayı yaptık
    akşam üstü ebru aradı
    -bende geleyim mi size dedi
    -iyi hadi otelde bekliyorum dedim
    -sen geç eve ben gelirim dedi
    ben eve gittim
    annemle hoş beş konuşurken. yayladan getirdiği üzümden yedim
    sonra ebru da geldi
    konuşmaya başladılar
    annem yayladan bahsetti ebru olan bitenden bahsetti kendi aralarında bir süre konuştular ben
    banyo yapıp üstümü değiştirken
    ben yanlarına geldiğimde mutfaktalardı
    aralarında ki konuşma
    annemin yayladan getirdiği üzüm yapraklarını sordu ebru
    annemde onlarla yaprak sarması yapacağını söyledi
    ebru çok sevdiğini söyledi. annesinin de çok sevdiğini söyledi
    tamam annenleri de al uygun bir zamanda gelin yapayım dedi
    bi dakika anne ne yaptın resmen davet ettin ailesini
    ebru zaten dünden razı
    -tamam yarın geliriz dedi
    -hadi gidelim geç kaldım dedim
    evden çıktık
    ebru annesini aradı
    -kelebeğin annesi bizi yarın yemeğe davet ediyor anne dedi
    bir süre konuştuktan sonra
    telefonu kapattı
    -bana haber verirsin kaçta gelelim diye dedi
    -tamam dedim
    ben otele geçtim
    o eve gitti
    gece iş çıkışı işim biraz uzadığı için ebruyla sadece telefonda görüştük
    ona yarın öğlen onunla denize gitmek için öğlen antre kullancağımı söyledim
    anlaştık
    ben eve gittim
    annemle yarın akşamki yemek konusunda konuştuk
    halamları gündüzden eve davet edip
    evi çeki düzene sokacaklarını bana da ekgib olan bir kaç şeyi yarın almamı söyledi
    ben sabah erkenden işe gidip
    iş çıkışı annemin bana verdiği listedekileri aldım
    sonra eve gidip denize gidebilmek için gerekli nevaleyi düzüp
    ebruyla buluştuk
    denize girdik
    eğlendik derken
    unuttuğumuz bir şey vardı
    akşam çalışacaktım
    ben yemeğe nasıl gelecektim
    babası da birşey dememişti
    sonra otelde gece biraz daha geç gelip barı kapatıncaya kadar bekleyen barmeni arayıp
    onunla şiftleri değiştirdim
    yemek çıkışı otele dönüp barı ben kapatacaktım
    ben eve geçtim ebru da kendi evine
    evde son hazırlıklar yapılıyordu
    annem ve halam
    fesleğenli imam bayıldı
    yaprak sarma
    börülce salatası ve cacık hazırlamışlar
    ben onlara
    masayı kurmaya yardım ettim
    duşu alıp üzerimi değiştirdikten sonra
    babamda geldi
    halama kalmasını söyledik ama kalmadı
    ebruya telefon açtım geliyor musunuz diye
    -yoldayız dedi
    heyecanlanmaya başlamıştım
    çıkabilecek sorunlar beni endişelendiriyordu
    ellerinde tatlı ile geldiler
    ebrunun kardeşi de gelmişti
    benim bilader de evdeydi
    kısa bir tekrar tanışma faslında sonra
    salona geçtik
    -sofra hazır direk oturun isterseniz dedi babam
    -evet soğumasın dedi annem de
    bu durumda oturmak zorunda kaldılar
    yemeğin başındaki tek konuşmalar
    çok güzel olmuş afiyet olsun geyiği idi
    daha sonra geyik
    işler nasıl yayla nasıl diye genel konuşmalardan sonra grublaşmalar oldu
    ebrunun annesi annemden yemek tarifi alırken
    babamla ebrunun babası politikaya atıldılar
    kardeşlerimiz de
    ben şu okulda okudum sen bunu tanıyor musun
    o benim de arkadaşım derken onlar da geyik kurdular kendi aralarında
    ben ortada ters giden bir durum var mı diye
    onları kontrol etmekten kimse ile konuşmadım
    baktık herkes yemeğini bitirmiş
    ben masayı yavaş yavaş toplamaya başladım
    bana yardım etmeye yeltenenlere siz devam edin ben hallederim dedim
    ebru yeltenmekle kalmadı o da yardım etti bana
    masayı kaldırdıktan sonra
    yavaş yavaş lavaboya el yıkamaya geçtiler ve sonra
    oturma grubuna yayıldı hepsi
    biladerle ebrunun kardeşi
    birbirlerine pes iki de rakip olabilmek için yan odaya geçtiler
    şöyle bir baktım hepsine
    vay amk korkacak hiç birşey yokmuş gibi geldi
    hepsi konuşuyor kendi aralarında
    kültür farkını gibine takan bile yok
    ebru sanki ev hanımıymış gibi
    -çay mı içersiniz kahve mi dedi
    çayda karar kıldılar
    ama ne hikmetse çayı da ben demledim
    sonra biz de içeri geçip
    oturunca muhabbete biz de dahil olup
    sorulan sorulara cevap olduk
    ben sıkıldığım zamanlarda
    çayın durumunu kontrol etmek için mutfaga kaçtım
    çaydan sonra
    annem tatlıları da ikram etti
    benim iyi geçtiğini düşündüğüm
    buluşma tekrar görüşmek üzere sözler alındıktan sonra
    vedaya geçti
    onları biraz bekletip bende üstümü değiştirdim iş için
    gitmeseydin demelerine diğer barmene söz verdiğimi söyleyip
    onlarla gittim
    beni işe bıraktılar
    geç saate kadar çalıştığım için o gece de görüşmedik ebru ile
    daha sonraki günlerde annem ebrunun annesini kısır yemeye
    davet etti
    karşılıklı görüşmeleri oldu
    ebrunun babası
    sürekli babama selam gönderdi
    biz ebru ile işten arta kalan zamanlarımda görüştük
    otele geldi
    geceleri buluştuk
    denize gittik
    ebruyu okulu için ankaraya gönderme vaktine kadar olağan dışı birşey olmadı
    son gecesinde işe gitmedim
    bu durumdan kimse rahatsız olmadı
    anlayışla karşıladı iş arkadaşlarım
    klagibleşmiş veda hazırlıklarında olduğu gibi söylenecek fazla sözün olmadığı
    bir kaç saat yaşadık
    sonra bir arkadaşımın evine gittik
    orda geceyi beraber geçirdik
    sadece birbirimizi üzen
    muhtemel yaşayacağımız ayrılık acılarından konuşup sarılarak yatarak
    gece sonu sabaha doğru onu eve bırakmak için onların evine gittik
    -burda bekler misin dedi
    yukarı çıktı
    5 dakika sonra
    elinde bir poşetle geldi
    -gönderdiğin 30.000 mesaj için teşekkür ederim dedi.
    ve poşeti bana verdi
    tekrar öptü
    -yarın gelir misin beni uğurlamaya dedi
    başımla geleceğimi ima ettim
    tekrar öptü
    o yukarı çıktı ben eve geçtim

    • *eve gelince poşet elimdeki ağırlığını kaybedip
    beynimde ağırlık yapmaya başladı
    zaten 30bin mesajın için teşekkür ederim dediği zaman
    aşkımız için bir uğraş vermiş
    olduğu belliydi
    peki ben ne yapmıştım hiç birşey
    açtım poşeti
    gözüme ilk çarpan bir kaç defter oldu
    ama onlardan önce bir kutu çıkardım
    ebrunun bana hediye ettiği cep telefonu kutusuydu
    kutuyu açtım model olarak cep telefonunda son nokta dedikleri cinsten
    hani ben paraya kıyıp da o telefonu almazdım
    bi tek mesaj bölümü çalışsın birde yes tuşu o kadar küçük olmasın yeter amk
    telefonda ne gerek var o kadar atraksiyona
    telefonu aldık kabul ettik
    poşette kalanları çıkardım
    4 tane defter
    her birinde ebrunun el yazısı
    ilk mesajımdan son mesajıma kadar yazmış
    her sayfanın altına
    sayfada kaç mesaj yazılmış onu yazmış
    diger sayfalarda toplayarak gitmiş
    her mesajın başına - işareti koymuş
    çok begendiklerine yıldız işareti yapmış
    benim onu üzdüğüm mesajlarda ünlem işareti koymuş
    bütün defterleri numaralandırmış
    bazı yerlerde kısa notlar almış
    bazı bölümlerde kendi yazdıklarını da yazmış.
    bazı bölümlerde hikayelendirmiş
    ama cogunlukla sadece benim yazdıklarımı yazmış
    hepsinin basına gün tarihi atmış
    son defterde bitmemiş bir defter
    son sayfasına bir not yazmış
    • benim için milyonlarca kez bastığın telefon tuşları için ellerine
    beni bu denli mutlu ettiğin için yüreğine sağlık aşkım
    seni seviyorum

    • * verilen emeğe saygı duydum
    kendime baktım olm sen ne tak yedin bu kız için diye
    bi tak yemedim lan cevabını verdim
    ama bişeyler yapmak lazımdı
    bir gecede ona birşey yapıp 4 senedir yapıyor imajı veremezdim
    utandım binolar
    onun yaşadığı aşkın saflığına inandım
    ha ben sevmiyor muydum seviyordum
    ama odun sevgili derler ya
    memnun oldum benim amk.
    muhtemelen o da benim hakkımda birşey yaptı mı acaba diye düşünüyordur
    ama sadece düşünmekte kalacak çünkü yarın elim boş gideceğim ona
    bi de telefon almış
    benim ona aynı ayarda bir hediye alabilmem için
    mahelledeki binleri toplayıp telefoncu soymam lazım
    yada maaşın dolmasını beklemem lazım
    bestesi kadere sözleri alın yazısına ait olan bir türkü
    kulaklarımda çınladı yine
    garibanlığın gözü kör olsun amk.
    ertesi gün oldu
    her zamanki gibi gece cıkacaktı yola
    ankaranın yolları
    8 saat 550 km
    denizsiz tatsız tuzsuz
    bir insanı alacak benden yine
    diğer kalabalığın içine sokacak
    kimse kalbindeki acıları
    cektiği acıyı bilmeyecek
    yalnızlıklarında yaşayacak sadece huznu
    kim kimdir nereye gider ne iş yapar
    sürekli koşuşturan insanlar arasında kaybolacak
    güne bir teşekkür mesajı ile başladım
    uyanınca o da rica ederim dedi
    -30001 inci mesajımı nereye yazacaksın dedim
    -kırtasiye de sadece o defterleri satmıyorlardı dedi
    -ne yapacaksın bugün dedim
    -kahvaltı yapacam birazdan sende gel lütfen dedi
    -sonra ne yapacaksın dedim
    -bilmek istiyorsan gel dedi
    -baban gitti mi işe dedim
    -kalkmadı o daha dedi
    -kalkınca haber ver gelirim o zaman dedim
    Tümünü Göster
    ···
  12. 137.
    +1
    99

    5 dakika sonra mesaj geldi
    -kaldırdım hadi gel dedi

    vay amk inş benim için kaldırdığını söylememiştir
    umudu ile gittim evlerine
    son gün kahvaltısı hazırlanmış
    evin içinde matem sessizliği var
    beni öyle bir karşıladı ki annesi
    sanki yakınımı kaybetmişim
    surat bükük
    geç oğlum geç dedi
    peder bey kalkmış
    kahvaltıya oturmuş bile
    ebru sarıldı bana
    -hoş geldin aşkım dedi
    mutlu görünmeye çalışarak
    masaya bende oturdum
    çay dolduruldu
    kahvaltı yapıldı
    benim de işe gitme vaktim geliyordu
    izin alacagım adam yanımda duruyordu ama
    zütüm de yemiyordu amk. sormaya
    o kahvaltısını yaptıktan sonra
    planlar konuşulmaya başladı
    ufak bir kaç alışveriş
    valizin son şeklini aldırmak
    öğle yemeği için otel
    planlardan bazıları idi
    ben hala izin alamadım
    ve bu planlar işlerken ben nerde olacağımı bilmiyordum
    izin alamadan da babası gitti
    otelde görüşürüz diye
    ben biraz daha oturdum iş vaktimin gelmesine kadar
    annem aradı
    onunla konuştuk
    kapattıktan sonra
    -telefonu begenmedin mi yoksa dedi ebru
    cünkü hala eski telefonu mu kullanıyordum
    -cok begendim de alışamadım henuz hem bu daha çalışıyor dedim.
    -yok yok begenmemişsin sen dedi
    -tamam söz onu kullanacağım cok begendim dedim

    iş saatim geldi
    müsade istedim otele gitmek için
    ne işi diye ikiside çıkıştı bana
    -siz ufak tefek hazırlıklarınızı yapadurun otelde görüşürüz öğlen yemeğinde dedim
    ebru biraz üzüldü ama kabul ettiler işe gittim
    hiç birşey yok gibi çalıştım
    öğlen yemeği için geldiler
    ebru bana bakarak ben ona bakarak arasıra çalışıyor olduğumu hatırlayıp çalışarak yemeğini yemesini izledim
    yemeklerini yedikten sonra
    biraz oturdular
    ebru bara gelip
    bi kaç işlerinin daha oldugunu söyledi
    -akşam antrende görüşürüz dedi
    gittiler
    ben işten çıkmama yakın ebrunun babasının yanına gidip
    -ebrunun gitme saatinde ben çalışıyor olacağım biraz erken çıkabilir miyim dedim
    -diğer barmenlerle konuşun kendi aranızda halledin bana sormana gerek yok dedi
    -sağolun dedim.
    diğer barmenlere gittim
    olayı anlattım
    lan olm bi gibtir git gelme amk. akşam dediler
    valla mı lan dedim
    vallaymış beyler ciddiymiş adamlar
    ne olur ne olmaz müdüre de ilettim olayı
    o da onay verdi
    ebruyla buluştuk aksam 5 den sonra
    bizim yerimize gittik
    oturduk bir saat kadar
    bilindik ayrılık konuşmaları
    gizlenmeye çalışılan bir kaç damla yaş ama
    işin kötüsü
    ben alışmış gibiydim ayrılığa
    öncekiler kadar koymadı
    ama aynı durum ebru için geçerli değildi
    o gizleyemeden ağlamaya başladı vakit azaldıkça
    ebrunun annesi aradı
    kızım nerdesiniz bişey yemeyecekmisiniz diye konuştuklarını tahmin ediyorum cünkü
    bu sorulara karşılık cevaplar verdi
    birazdan geliriz diye de telefonu kapattı

    onlara gittik
    oturduk
    ebru yemek yemek istemedi
    o yemeyince bende yemedim
    bekle bekle derken
    zaman geldi
    evden çıktık
    otogara vardık
    valiz arabadan çıkıp otobüsteki yerini alırken
    ebrunun gözyaşları yuvasından çıkıp yanağındaki yerini aldı
    uzun sarılma tek bir öpücük
    defalarca söylenmiş seni seviyorum dan sonra otobüse bindi
    o an'a kadar alışmış olan ben içimdeki onsuzluğu hissetmeye başlayınca üzüntü kudurması yaşadım
    tek yapabildiğim el sallamalarına karşılık vermek oldu
    yine yalnızlık yine ortada kalma
    yine teselli verecek dostum mertebesine ulaşamamış kişilerin ekgibliğini hissettim
    halden anlamaz soför bastı gitti
    gelde bil amk. şimdi ne yapacagını
    nereye gideceğini
    annesi babası ve kardeşi benden önce alıştılar onsuzluğa
    hadi gidelim kelebek dediler
    -valla mı ankaraya mı dedim üzüntümü gizleyen gülümseme ile
    -deli dedi annesi benimkinin aynısı gülümsemesi ile
    beni eve bıraktılar
    yattım
    ertesi gün iş
    ertesi gün yine iş
    daha ertesi gün yine iş
    erteler arası hasret konuşmaları
    özlemi başka dillerde anlatma çalışmaları
    günler geçti gitti
    ben bu arada geçen sene okulda kalmış
    tekrar hakkımı da kullanmamıştım
    bu durumda askerlik olasılığı beliriyordu
    bir gece tam 4 saat konuşarak
    ebruya durumu açıkladım
    o illaki olmaz gitme askere okula devam et dedi
    bende illaki gideyim aradan cıksın senin okulun bitmesine yakın benim askerlik de bitmiş olur dedim

    oku ondan sonra kısa dönem git dedi
    bi sene kaldım en iyi ihtimalle senden bir sene sonra biter sonra 6 ay da askerlik çok uzar iş müsade et gidip geleyim dedim
    altından girdim üstünden çıktım kabul ettirdim
    ama çok gönülsüz bir şekilde
    askerlik şubesine ebrunun babasının hatta haberi olmadan
    hatta ebrudan başka kimsenin haberi olmadan gittim
    4 tertiplerin alınma vaktiydi
    tecili bozdurup gitmek istiyorum kasımda dedim
    sen istediğin zaman gidemezsiz dediler
    en yakın subatta 1 tertip gidersin bozdurmak istiyormusun dediler
    kısa bir hesab yaptım
    subatta gitsem
    mayıs ortasında falan biterdi ertesi sene
    bozdurdum
    soyup zütüme başıma baktılar muallakmiyim diye
    baktılar herşey normal askere gidenlerin ki gibi
    bizden haber bekle evine yazı gelir dediler
    ebruya durumu anlattım
    başladı ağlamaya ya doğuya gidersen
    ya sana bişey olursa
    vay beni unutursan
    yok böle olursa diye bütün karamsarlıkları gün yüzüne çıkardı
    benim de zütüm tutuşmadı degil amk
    biraz zaman geçti ebru alanyaya döndü
    iki günlüğüne
    beraber geçirdik
    müşteri sayısının az olması sebebi ile
    rahat rahat gezebildik ama
    gündem konusu askerlikti
    iki gecenin birinde beraber yattık
    diğerini ailesi ile geçirdi
    3.sünüde yine ankara yollarında
    o gittikten bir kaç hafta sonra sonuçlar belli oldu
    şubat 23 te askersin olm kelebek diye bir yazı geldi
    15 ay eben gibile vatanın kıymetini bilesin
    akan kanların azizliğini kavrayasın diye seni de alacağız dediler
    askerdik ama nereye
    amasya çavuş talimgah
    hemen asker moduna geçtim saçlarımı kestirdim 3 numaraya
    saçları kestirince
    babasına da açıkladım durumu
    çok şaşırdılar
    sanki ben sünnetsiz bir cavur turistiyim gibi şaşırdılar
    tepki bile veremediler
    ebruyla konuştuk
    gelmemesini söyledim
    ankarada ineceğimi
    onunla günü geçireceğimi
    sonra amasyaya gececeğimi söyledim
    anlaştık
    bütün kabile ve arkadaşlarım beni uğurlamaya gelmeden önce
    bin bir kişi bana askerlik anısını anlatıp tavsiye verdi
    çoğu dayak yemeden geldiğini artislik yaparak anlattı
    nelere dikkat edilmesi gerektiğini hepsi söyledi
    gideceğim gün
    cebime paralar sıkıştırıldı
    annem ağladı
    havaya atıp
    düşürmeden tuttular
    ve başladık amasya yolculuğuna ilk mola ankarada olacaktı benim için

    • *genelde ebrunun katettiği kmler geçildi ve ankaranın buz gibi olacağı
    verilen molalardaki hava soguklugundan belli oluyordu
    normalde sabah altıda orda olmam gerekirken
    saat 6 30u buldu
    garip yerlerde yolcu indiren şoföre ettiğim küfür
    cehenneme reserve yaptırdı
    sonunda elimdeki kücük bir valizle ankaraya indim
    hem sabahın hem ankaranın hem de kışın sogugunu
    ebruyu görünce unuttum
    kafamda bere vardı
    otogarın içinde sıcak bir yere geçtik
    kafamdaki bereyi çıkarınca ebru
    saçlarımın halini görüp
    ağlama ihtiyacı hissetti
    benim onu teselli etme ihtiyacı hissetmeme sebeb oldu
    tekrar tekrar konuştuk
    askerlik olayını
    ama artık yapabilecek bir şey yoktu
    askerdim artık
    onun bana hediye ettiği telefonu çıkarıp ona teslim ettim
    almak istemedi ama
    askeriyeye telefon sokmanın yasak olduğunu söyleyip
    ikna ettim
    neden getirdiğim konusunda bana yine kızdı
    telefonumdaki bir kaç önemli numarayı bir kagıda yazıp
    telefonsuzluğa da alışmaya başladım
    neyin nasıl olacağını bende tam olarak bilmediğim için
    ebruya oraya gidince sana bilgi veririm dedim görüşmelerimiz konusunda
    -bana mektup adresini de ver oraya gidince dedi
    kendi yurt adresini de telefon numaralarını kaydettiğim kagıda ekledi
    tek korkusu benim amasyadan sonra
    doğuya gitmemdi
    bir de beni 3 ay göremeyecek olması
    birer tost yedik
    hava dışarı çıkılıp gezilemeyecek kadar soguktu
    zaten öğlen 12 gibi amasya otobüsüne binmem lazımdı
    o zamana kadar oturduk konuştuk
    ebru tek kişilik
    askere uğurlama töreni düzenledi benim için
    hem annem oldu ağladı
    hem arkadasım olup en büyük asker benim aşkım dedi
    belki havaya atacak kadar gücü yoktu ama
    onun sevgisi ile zaten havalarda uçuyordum
    otobüse binmeden önce bana bir zarf verdi
    bu nedir dedim
    -oraya gidince aç lütfen dedi
    sevgilim olarak sarılıp
    ankaranın acımasız soğugu
    ebrunun gözyaşlarını suratımda dondurdu beni öpmeye çalışırken
    askere gittiğim için hiç korkum yoktu
    Tümünü Göster
    ···
  13. 138.
    +2
    100

    hiç üzülmüyordum
    ama ebruyu orda öylece bırakmak
    aşkın vicdansızlığından başka birşey değildi
    otobüse binip hareket edince
    kendi kendime kaldım
    artık ne bir işim ne de sevdiklerime yakın olma şansım vardı
    ebrunun verdiği zarfı açtım
    bir adet muska
    kocaman kagıdın içine sarılmış benim bir maaşım
    ve o kagıtta yazan tek bir satır
    -sanma ki karşılıksız verdim.bu bir borçtur. seni seviyorum askerim
    zaten benim param vardı
    olmasa bile sevgiliden para almak hoşlanmadığım birşeydi
    hem de öğrenci olan bir sevgiliden
    hem de benim bundan hiç hoşlanmayacağımı bilen bir sevgiliden
    otobüsteyken mesaj yazma şansım yoktu
    amasyaya gitmeyi bekledim
    otogarda inip
    kendi kendime taku yedin olm kelebek bu sogukta askerlik mi yapılır amk dedim
    askerlik boyunca binlerce kez kullanacağım kulube kartlarından bir tanesini alıp
    ebruyu aradım
    -zarfı geri gönderiyorum ebru dedim
    -nasıl geçti yolculuk dedi
    -iyi geçti burası karlı. zarfı geri gönderiyorum dedim
    -burası daha da bir sogudu sen gidince dedi
    -ebru zarfı gönderiyorum dedim
    -bende seni çok özledim.ne zaman teslim olacaksın dedi
    -hiç hoş değil yaptığın var benim param dedim
    -hadi biterse beni arayamazsan. sesini duyamazsam. hadi çalarlarsa sende ki parayı. dursun bir kenarda işte bana borçlanmaktan neden bu kadar korkuyorsun dedi
    ben telefonla konuşurken inzibatlar da enseme çöktü zaten
    kulubenin başında beklemeye başladılar
    baktım ebru ile bu konuyu konuşmak bir tartışmaya yol açacak
    hiç lafdan anlar gibi değil
    -tamam benim gitmem lazım dedim
    -kendine iyi bak lütfen beni aramayı unutma seni seviyorum dedi.
    ben sadece
    -bende seni seviyorum diyebildim
    kapattım telefonu
    inzibatlara aç olduğumu söyledim
    askeriyede verirler yemek dedi
    bi kaç don atlet alayım dedim
    onu da verirler dedi
    baktım adamlar kararlı beni zütürmeye
    çarşıya çıkamayacağım bi kaç ay müsade edin gezeyim traj köpüğü bıcağı falan alayım dedim
    kaçacak olsam buraya gelmem dedim
    nafile beyler aldı adamlar beni
    arabaya zütürüp diger askerler adayları ile
    beraber zütürdüler
    kışlaya
    anababa günü
    kilodun içine kadar aradılar
    yiyecek içecek hiç birşey almadılar
    daha sonra
    evrak bölümüne gittik
    kayıtlar alındı
    sıraya geçtik
    bütün askeri elbiseleri yüklendim
    zaten sadece onların verdiğini taşıma ölümdü
    bi de üstümde hiç hazır olmadığım
    o kıyafetleri giydim
    botları taşımak zaten başlı başına zulüm
    sağdan soldan emir yağıyor
    yürü bekle ilerle konuşma
    takip et sırayı bozma
    vay amk asker oldukya lan
    84 gün geçireceğim bölüğe geldik
    parmak izi kayıt falan derken
    uykusuzluk yogunluk ayrılık acısı iyice bitkinleştirdi beni
    çevremde bir sürü dertli ve ne tak yiyeceğini bilmeyen 20 li yaşlarda askerler vardı
    eli belinde gezen kıyafetlerinde ne anlama geldiğini henüz bilmediğim rütbeler vardı
    onları görünce biraz doğruluyordum ne olur ne olmaz diye
    500 kişiye 6 tane telefon yeter mi amk. millet hayat hikayesini anlatıyor sanki bi konuşmaya başlayan bırakmıyor
    ebruyu arama işi yalan oldu
    aksam iştiması için toplandık çünkü
    vay şöyledir vay böyledir anlattı durdu amk. komutan
    yemeğe gectik
    karnımı doyurdum
    telefona koştum ama yine dolu
    bekle bekle yok
    ben biraz geç gidenlerden olduğum için
    sonradan gelenlere gece gece silah teslim ettiler
    neymiş yarın sabah komutan kontrol edecekmiş
    silahla bi kaç hareket gösterdiler
    ama bi kaç hareketi öğrenmek
    bazı sığırların kafalarının hala memleketlerinde olduğu için
    iki saat sürdü
    tam olay bitti telefon açarım dedim
    millet deparla koştu telefona
    kararlıydım bekleyecektim sıranın gelmesini
    tam sıra azalmışken
    bu defa yat iştiması başladı
    koğuşa girdik dışarı da çıkarmadılar
    yatağa yattım
    yorganın altına girdim
    ağlıyordum ama
    sinirimden
    kız o kadar merak etti bir arayamadık diye
    gece saat 3 oldu
    birisi kaldırdı beni
    ne oldu dedim
    nöbetin var dedi
    ananın amı amk.ne nöbeti
    botluk nöbetiymiş koğuşun dışında bekle dediler
    bi yere gitme dediler
    eşofman terlikle çıktım
    kamuflaj bot giy dediler
    ne kadar durcam dedim
    bi başla bakalım dediler
    geçtik nöbete
    saniyeler bile ölüm amk.
    1 saat sonra beni kaldıran yine geldi başkasını kaldırdı
    tamam sen yat dedi banada
    bi sigara içebilir miyim dışarda dedim
    yasak dedi
    telefon açabilir miyim dedim
    yasak dedi
    anneme babama haber veremedim dedim
    acıdı bana aç dedi
    gecenin 4 15 inde ebruyu aradım
    defalarca çaldırdıktan sonra uyandırdım
    bütün isyanlarımı dile getirmek istiyordum ama
    üzülmesin diye herşey çok iyi
    sıra gelmedi o yüzden arayamadım dedim
    o uykulu uykulu seni seviyorum dikkat et beni unutma gibi seyleri tekrarladı durdu
    Tümünü Göster
    ···
  14. 139.
    +2
    101

    telefon konuşmasını bitirip iyice dertlendim
    baktım dışarda sigara içenler var
    bende çıktım
    ben nerden bileyim amk. onların üst devre oldugunu
    kule nöbetinden geldiklerini
    yanlarına gittim
    ateş istedim
    hemen makaraya sardılar
    vay toruna bak ateş istiyor dedesinden diye
    dedenin amk bin ver işte dertliyiz
    pardon dedim döndüm gidiyordum
    -nerelisin dedi bi tanesi
    -antalya dedim
    -neresinden dedi
    -alanya dedim
    -bilirim alanyaya tatile geldim dedi
    verdi ateşi vay amk ne kadar sevindim
    hava soğukken sigara içmesi de bir ayrı zevkli oluyor
    soguğun agzından çıkardığı dumana bir de sigara dumanı ekleniyor dolu dolu içiyon sigarayı
    bi kaç soru sordu şurayı bilir misin burayı bilir misin diye
    bilirim tabi amk. züt kadar yer alanya

    • *ben bilirim filan derken. başka bir dede
    benimle konuşana
    -gibtir et şu bin torunu gibtir git lan sen de yat amk. dedi
    -iyi geceler dedim gittim yattım
    bir saat uyumadım bile
    bagırıyorlar amk. koğuş kalk diye
    en iri sesli bi angut seçmişler bağırsın diye
    ilk gün heyecanı olduğu için yataktan fırlayarak kalktım
    askerliğin bana göre en taktan yanı
    her sabah traş olmak
    sabahın köründe buz gibi suda buz gibi havada
    traş ol üstünü giy
    kahvaltı yap silah al
    iştimaya geç hepsi zamanla yarış gibi
    gerekli sayım yapıldıktan sonra
    amasyanın karla karışık topragında 500 civarındaki askerin ayak sesleri eğitim alanına doğru çınlamaya başladı
    daha sonra sıkıntıdan saydım kaç adım olduğunu 3500 adım
    günde 4 kere katediyoruz
    yemeden içmeden 14bin adım eder
    ilk günler herkes birbirine saygılı
    sevecen yaklaşıyor
    nerelisin geyikleri
    birbirini tanıyor olabilme ihtimalleri en çok konuşulan konular arasında
    işin ciddiyetini
    askerliğin gerçekten annelerin ve sevenlerinin meraklanacagı kadar zor oldugunu
    ilk gün ki kışla hopörlerinden yapılan
    şehit asker için bandonun çaldığı bir marşla öğrendim
    insanın içini acıtıyordu o borazandan çıkan melodiler
    derin hayallere sokarken
    acaba benim için de çalacaklar mı bir gün diye ister istemez korkuyordu insan
    umarsızca boş boş geçirdiğin günler için kendine isyan ediyordu insan
    anneye yapılan saygısızlıklardan dolayı duyulan pişmanlık
    kırdığın kalblerin hesabını dönünce ilk iş olarak özür dilemek olarak söz veriyordun kendi kendine
    ince çizgideydin
    bi kaç ay sonra
    risk bölgesinde olup hain bir saldırıda veya cesurca vatan ugruna ölecektin
    belki vatan için çok degerli olup şehit sayılacaktın ama
    peki ya seni seven gönüller şehitliğimi isteyecek miydi
    ilk gün fazla sıkmadılar
    mangalara ayrıldıktan sonra
    manga komutanı ile tanışma
    kendini tanıtma
    yürüyüş dönmeler
    aksam üzeri bölüğe döndüğümüzde
    herkes birbirine kaynaşmaya başlamış konuşuyor kantinde çay sırası bekliyor ama
    benim beklediğim yer yine telefon kulubesinin önüydü
    birinci hedefte bu defa ebru değil annem vardı
    onunla konuştuktan çok iyi olduğum ve herşeyin çok güzel gittiği yalanını attıktan sonra
    ebruyu aradım
    ama cevap vermedi
    sırada bekleyenler de mız mız etmeye başlayınca çaresiz bıraktım aramayı
    dışarı çıktım
    yalnız bir köşeye oturdum
    bir sigara yaktım
    üzerine askeri kıyafetin hiç yakışmadığı
    uzaktan bakınca dert manyağı olduğu belli
    sigarayı içine çekişinden ve cigerlerinden dışarı bırakmayı unutmasından aklında birinin olduğu apacık ortada olan birisi
    yanıma oturdu
    merhaba topraam dedi ama
    o aksanla benim toprak olma ihtimalim sıfırdı
    merhaba dedim
    sigarası bitmemişti ki
    sigara paketini çıkardı
    içer misin dedi
    yok var benim sağol dedim
    yanlış anlamayın binler ama kısa marlborodan başka içmem
    vay amk içmem demeseydim keşke
    keşke boğazım gibilseydi o sigarayı içseydim de
    ne kadar derdi varsa dinlemeseydim
    vay amk. herif garibanlıktan bir başladı aşkına işine gücüne anasına babasına ne varsa anlattı
    zaten dertliyim amın cocugu bi de sen anlatma diyemedim lan
    acıdım bile bine
    sevgilisi bırakmış
    zaten sevdiğinden de emin değil
    bana sordu ee sen anlat diye
    baktım bi de ben anlatsam özlemimi askeriyeden firar edip amasyada kafa çekecez
    ben çok zengin biniyim dedim
    alanyalıyım
    her hafta bir karı gecede iki tane değiştirdiğim zamanlar bile oluyor dedim
    amacım itici olmak benden uzaklassın da sürekli dertlerini anlatmasın onu mu dinleyeyim amk
    vay be hacı bende gelsem alanyaya beni de gezdirir misin dedi
    vay amk demin ki dertli manyak gitti
    amsalak bi asker çıktı karşıma
    gel dedim ayarlarız karı kızdan bol ne var amk dedim
    valla mı dedi
    baktım gelecek amk. benim gitmem lazım çorapları yıkayacam dedim
    dur bende yıkayayım dedi
    hay amk yapıştı lavuk bana
    ilk asker arkadaşıyım sonuçta
    gittik karı gibi çorapları yıkadık
    dişleri fırçaladık
    yat iştiması için koğuşlara geçtik
    millet koğuşlarda birbirlerinin yataklarına konuşlanmış
    yavaş yavaş grublanmalar başlamış
    dogulular karedenizliler ankara ve cevresinden olanlar
    artis binler
    garibanlar
    hepsi grublanmış
    benim ki de bana sardı
    hacı yorgunum yatacam dedim
    eyvallah dedi
    sayımlar yapıldıktan sonra yine yattık
    gece birde yine kaldırdılar
    amk kogusta elli kişi var bu sıra bana her gece nasıl geliyor onu da anlamadım
    ama kime hesab soracan
    hızlı hızlı giyindim
    benden önceki nöbetçiye
    bi lavaboya gidip geliyoum dedim
    direk telefona koştum ebruyu aradım
    biraz daha canlı bir ses tonuyla konuşup herşeyin güzel gittiği ambiyansını yaşatmak istedim telefonda
    bu saatte niye ayaktasın dedi
    seni aramak için kalktım dedim
    iyi konuşalım o zaman dedi
    dedi ama yalanın ortaya çıkmasına ramak var amk nöbetçi birazdan bagıracak nerde kaldın diye
    günler nasıl geçiyor yoruluyor muyuz.zor mu
    komutanlar iyi mi?arkadaslar nasıl? kötü davranıyorlar mı?
    sevgili şefkati içeren tüm sorularına
    herşeyin güzel gittiği yönündeki söylemlerimi bildirdim
    biraz olsun sevinmiş gözüküyordu
    en azından rahatlama vardı
    bu duruma bende sevindim
    henüz askere geleli çok az olmasına rağmen şimdiden başlamıştım az kaldı diye onu teselli etmeye
    sonra aniden kapatmam gerek komutan çağırıyorum dedim
    hızlı bir seni seviyorum muhabbetinden sonra yavaşca avizeyi kapattım
    ulan bir telefon olsada sabaha kadar mesajlaşsaydım
    askeriyede telefon kullanılamaz diye oy verenlerin telefonları çekmesin inşallah
    mal gibi kandırıldığımı hissederek gerekli mercilere küfür ederek nöbeti tuttum ama
    her işte bir hayır vardı lan ebruyla konuştum
    onun gülümseyen sesini duydum amk. daha ne olsun

    • *ikinci gün kalkışımda da aynı gürültüyle kaldırıldığımı görünce
    askerlikte adam akıllı kaldırılmanın olmadığını farkettim
    oysa ebru beni öyle mi kaldırıyordu beni
    üstünü başını giyinirken ufak tefek mırıldanmalarda başladı artık millette
    küfür seslerinde yükselmeler başladı
    üstümü giyinip dışarı çıktım botları giymek için elimde boya ile
    ama botlar yok amk.
    benim kinin yerine koydukları bot benim ayak numaramdan 3 numara büyük
    herkes botunu giyince bekledim acaba artar mı bi tane ayak dengim bot diye
    ama nerde amk.
    çaresiz giydim
    kim bilir kim giymişti daha önce
    ayagında hastalık var mıydı
    adım atarken bot ayaklarımdan önce yere değiyordu
    ben bir kaç saniye sonra yere bastığımı farkediyordum
    vay amk o kadar da demişlerdi bana botunun içine ismini yaz diye
    ben nerden bileyim o kadar midesiz insanlar olabileceğini amk.
    zamanla neler kaybolmadı ki
    adam diş fırcasını çalacak kadar büyütmüş işi amk
    o dişlerinin amk. bırak sarı kalsın da çalma daha fazla adam olursun
    bu adamlarla aynı yerde askerlik yapmak zorundasın
    askerlerin zütü yavaş yavaş kalkmaya başladı
    herkes kendi kimliğine bürünmeye başladı
    bunu farkeden komutanlar dizginleri eline almaya başlayınca
    sürünmeler
    istikamet yemeler
    şınav cezaları gibi tek emirle toplu sexler yapmaya başladılar
    askerler tarafından suçlular tespit edilip
    salaklığından ve beceriksizliğinden yapamayanlar hoş karşılandı
    binliğine bilerek yapmayanlarda
    ağırlıklı kesim tarafından anasına avradına selam edildi
    daha 4 üncü gün kamuflajın dizleri parçalandı
    zaten buz gibi havada sürünmek ne demek askere gitmeyenler henüz bilemez
    kamuflaj kardan ıslanırsa bide
    o günden hiç bahsetmeyin
    her yerde sıra beyler
    çay içeceksin kuyruk
    verilen molalarda kantine koş kuyruk
    silah alma ve bırakma işleminde kuyruk
    banyoya girme kuyruk
    yemek alımında kuyruk
    telefonda kuyruk
    amk milletin arkasında beklemekten muallakye çıkacak adımız
    Tümünü Göster
    ···
  15. 140.
    +2
    102

    sabah mıntıkları öğlen mıntıkaları
    buz gibi zeminde izmarit toplamak
    ellerin buz tuta tuta
    o izmariti atana ana avrat küfür etmek
    bir de hiç sigara içmeyenlere acımak
    arasıra kışla fırınından satılmak için bölüğe gelen lahmacuncudan lahmacun almak
    çayın plastik bardakta da tat verdiğini bilmek
    ince belli bardağa hasret kalmak
    sivil hayatta yüzüne bile bakmayacağın adamların sana verdiği emirleri harfiyen yerine getirmek
    aldığı rütbe ve benden bir kaç ay önce askere gelmiş olmanın verdiği züt kalkmasını sineye çekmek
    o yaşta evlenip de askere gelen karısını çocugunu veya doğacak olan cocugunu memlekette bıranların dertlerini dinlemek
    komutanlık saatlerinde uykunun zütünden akması
    gün eğitimi bitince saat 8 de ayakta kalacak halinin kalmaması
    botların içinde şişmiş ve beyazlaşmış ayakların
    sadece yeni aldığın gömleğin iğnelerini çıkarırken kullandığın iğneyi apış arası patlayan ve dizleri parçalanan kamuflajını dikmek için kullanacağın
    çavuş olmak istiyorsan atışlarda görev ifa şartlarını yerine getirmek
    silahla koşmayı öğrenmek hemde belirli bir zaman diliminde
    kuzey yıldızını gibtir et karıncanın hangi yöne yuva yaptığını bilmek
    silahı bir dakikadan daha az sürede sökmek gözünü kapatınca bir dakika daha avans almak
    manga nasıl hareket eder nasıl emirler veririr uygulayarak öğrenmek
    bedeninin binbir eziyetle eğitim adı altında gibilmesine izin verip bunun merhamet duygusunu azaltmak için yapılan bir eğitim olduğunu düşünmek
    hep bir ağızdan çok gür bir sesle gündoğdu marşını söylerken tüylerinin diken diken olması
    verin lan beni o teröristlerin arasına hepsinin amk gazına gelmek
    bırak konuşmayı sıçmayı bilmeyen adamlarla asker arkadaşı olmak zorunda olmak
    milletin ilgi toplamak için attığı yalanları dinlemek
    karı kız konusu açılınca ağzı açık amsalaklarla muhattab olmak
    sevdiğini kalbine gömebilmek
    aşkını içinde yaşamayı öğrenmek
    sürekli onu düşünmek
    ne yapıyor oldugundan istediğin zaman haber alamamak
    beni düşünüyor mudur benim onu düşündüğüm kadar sorusuna düşünüyordur elbet deyip kendini teselli etmek
    batan güneşlere sevinmek
    akılda bir soru ile acaba beni bekler mi diye
    gün boyu akılda kalan tek görevin telefona koşup yardan haber almak
    terhis olan dedeleri görünce vay amk harbiden bitirdi gidiyor lan adam demek
    saçma sapan askerlik düşecekmiş geyiklerine inanmak hayal kurmak
    ben ne yapıyorum dercesine dagların tepesine tırmanıp
    elde kazma kürekle x v z çukurları kazmak
    hiç hasta olmadığın halde revire gitmek için zütüm başım ağrıyor demek
    gittiğin revirde neyin var amk denildiği zaman verdiğin cevaba göre kontrol edilmeksizin ilaç sahibi olmak
    sadece aklıma gelen ilk izlenimlerim geçen bir kaç hafta içinde
    ebruyu görme ona kavuşma hayallerimi yaklaşan yemin töreni sonrası yatılı izin alabilme ihtimalim canlandırdı
    babamı arayıp yalvardım gel diye
    al beni kurtar şurdan diye
    ilk başlarda olmaz desede sonra ikna ettim
    ebruya da fırsat bulunca telefon açtım gelebilir misin diye
    gelirim dedi
    Tümünü Göster
    ···
  16. 141.
    +1
    103
    gelirim cümlesi bana 3 paket sigaraya maal oldu beyler
    sevinçten önüme gelene vermişim
    birden saymam gereken şafak sayısı azaldı
    benim için şafak ebruyu görmekten ibaretti
    ben alanyada o ankarada iken de sayırdum zaten
    askerliğe iyice alışmaya başladım
    baktım tek başıma mal mal düşünerek zaman geçmiyor
    bende işi binliğe vurdum
    bi kaç am züt meme hikayesi anlatıp çevreyi genişlettim
    yemin törenine kadar sayılı fırlamalardan biri haline geldim
    yemin törenine kadar var amk ben bu yaşıma kadar hiç yürümemişim hissi veren
    tören yürüyüsü tören rahatı tören otu taku ne varsa öğrendik
    ve zaman o güne geldi
    aileler içeri alındı
    tribünlerdeki yerlerine geçtiler
    20bin asker o gün yemin etti
    namus şeref ne varsa vatana teslim ettik
    yemin sonrası babam bölüğe kadar gelip beni aldı
    ebruyla dışarda buluştuk
    kalabalık olduğu için sadece sarılabildik
    ama bana acır gözlerle bakması hala aklımda
    4 kilo vermiştim
    ebrunun babası da gelmişti babamla beraber
    iki gecemiz vardı
    cuma ve cumartesi
    iki baba bir öğrenci kız bir asker oğul

    • *amasyaya ebrunun babasının getirdiği araba ile döndük
    babalar önde biz arkada gizliden gizliye sarılmalar
    el ele tutuşmalar
    sessizce kahkaha atarcasına gülmeler
    iyiydik yani ebruyla
    eee anlat bakalım asker diye girdi askerliğe babası ebrunun
    biraz anlattım
    komutanlar çok iyi arkadaşlar çok iyi eğitim çok iyi herkes saygılı birbirine
    kimse üzülmesin dimi ama
    amasyaya geldik
    topu top bir caddesi var zaten
    eskişehirin porsuğu istanbulun bogazı misali şehri ikiye bölen
    bir nehir var en büyüğünden
    ortalık harbi ana baba günü
    çünkü tüm anne babalar asker evlatlarını almışlar hasret gideriyorlar
    arabaya uygun bir park yeri bulduktan sonra
    biz de nehir boyu biraz yürüdük
    topluca aç olduğumuza karar verdik
    ebrunun babası degilde kendi babamdan tırsıyordum
    çünkü ebruya çok yaklaşınca ne yapıyorsun dercesine bakıyordu
    yemek yemek için bir lokanta tarzı yere gittik
    ebru bana garip garip bakıyor sonra da gülüyordu
    belli ki yalnız kalsak söyleyecek çok şeyi vardı
    ben hala sivile alışamadım babama bile komutanım diyordum yanlışlıkla dil alışkanlığı amk
    makaralarını da yapıyorlardı benle
    yemekte de benim askerliğe geldi yine konu
    o nasıl bu nasıl sorup duruyorlar
    ben hiçbirine ebruyu üzme ihtimali olan cevap vermedim
    ebemin tecavüze ugradığını hep kendime sakladım
    yemeği yedikten sonra hesab kavgasının galibi duygu sömürüsü ile babam oldu
    bırakın da oğluma bir yemek ısmarlayayım diyerek
    sonra gündüz vakti nehrin diger tarafında canlı müzik yapan bir yer vardı oraya gittik
    yine her yer askerlerle dolu
    bizde oturduk bir kenara
    ince belli bardakta çay söyledim
    tamam çayı özledik eyvallah da canım acayip bira çekiyor amk
    alkolsüzlükten karaciğerler çalışmaz oldu
    boşuna taşıdık amk

    • *böbreklerden öğütülerek geçen soğuk bir bira
    aklıma soktum bi kere kışlaya dönmeden içmem lazım
    ben askerlikten bıkmışım bana hala askerlikle ilgili sorular soruyorlar
    baktım olacak gibi değil amk
    hem babama hem ebrunun babasına siz nerde yaptınız askerliği diye yıktım muhabbeti onlara
    onlar anlattıkça anlattı
    yok şöyle dayak yedim
    vay şu komutana şu postayı koydum
    onlar anlattı ben dinledim
    ellerim masanın altında ebrunun ellerinde
    kulağım emaneten onlarda
    ruhum hala asker
    aklımda ebruya
    doya doya sarılmak
    bi de bira var
    babamlara siz gidin demek bile aklıma geldi
    giderler mi amk
    ordan kalktıktan sonra
    babamların önceden tutup eşyalarını bıraktıkları motele gittik
    babama içten içe kızdığım oda taksimini görünce
    beni yanına almış
    ebrumu da babasının yanına vermiş
    eh amk tatilde öyle miydi
    planlarda bozulmalar meydana gelmekte
    kurduğum hayallerin üzerine en azından acil bir şekilde soğuk bira içmem lazımdı
    pederin yanında da bira içmiyorum
    adam oğul sevgisinden beni bırakacağa da benzemiyor
    kız orda bekliyor
    öpemiyorum sarılamıyorum
    ama amk'un zamanı öyle hızlı geçiyor ki askeriyede geçmeyen zamanın aksine
    adam düşünmez mi amk
    bunlar sözlü biraz yalnız bırakalım
    konuşacakları vardır diye
    babam telefonu açtı
    annenle bir konuş dedi
    ağlaması gereken benim o ağlıyor
    onu da teselli ettikten sonra
    babamın telefondan ebruyu aradım
    biraz babamdan uzaklaştım

    • *ebruya
    -nasıl yalnız kalacaz biz yaa dedim
    -bilmiyorum ki yanındayken daha çok özlüyorum seni dedi
    vay amk hakaten nasıl buluşacaktık
    kafam durdu amk
    milyon tilkilerin dolandığı kafa 1 tane tilkiye hasret kaldı beynimi gibim
    -en son ihtimal babaları uyutmak ebru başka bir plan geliştirebilirsem haber veririm sana dedim
    -off bekleyemem akşama kadar dedi
    -valla bende bekleyemiyorum ebru. çok özledim seni dedim
    -hadi ya böyle odalarda duracak mıyız al babanı bi yere gidelim de en azından yanında olayım dedi
    dogru lan amk neden ayrı odalarda mal mal baba evlat oturuyoruz ki
    -hadi babanı al da gelin aşşagıya biz bekliyoruz dedim yüksek sesle ki bizim peder de duysun
    bir süre sonra otel önünde buluştuk
    ebru sanki ilk defa görmüş gibi yine sarıldı bana
    sarılmakla kalmadı sarılı kaldı bir süre
    yine aynı nehir
    yine aynı cadde
    yine aynı kalabalık yürüdük
    ebrunun babası bu defa benden diyerek bizi bir restorana zütürdü
    içecekler sipariş edilirken
    laf açtım
    isterseniz siz bira için diye
    ebrunun babası anladı durumu
    canın bira mı çekti yoksa diye
    çekti tabi de nasıl içecen amk kim kimdir etrafta tehlikeli olabilecek rütbeli var mı bilmiyorum ki bişey
    zaten saçlardan ve faullerden kabak gibi asker olduğumuz belli
    kolaya devam ettim
    babamla karşılıklı birer bira içtiler
    yemek sonrası tavla duellosuna davet edildim
    ben unuttum babamla oynayın dedim
    bana bulaşmasınlar diye de
    babama
    -hadi baba artislik yapıyordun yok böyle iyiyim yok şöyle iyiyim oynayın bakalım dedim

    • *tamam oynarız dedi
    tavla ve nargile olan yere geçtik
    onlar tavlaya daldılar biz ebruyla konuşma fırsatı bulduk
    -iyi misin gerçekten dedi ebru
    -evet iyiyim sen yanımdasınya dedim
    -çok özledim seni derken kafasını da omzuma koydu
    iyice dertlendim amk
    babama bir bira içebilir miyim desem mi demesem mi derdine düştüm
    zaten sigara da içemiyorum yanında iyice krizdeyim
    kalkıp gidip bir yerde sigara içmek için bahane de yok
    baktım olacak gibi degil
    ne olursa olsun dedim
    -biz biraz yürüyebilir miyiz dedim babaların ortasına koydum lafı
    ebrunun babası keyfinize bakın çocuklar dedi
    peder ses cıkarmadı
    -hadi ebru dedim hareketlendim ki babam durun gitmeyim diyemesin
    dışarı çıktık
    -ebru çok acil yapmam gereken şeyler var dedim gülerek
    -nedir dedi
    -sigara içmek bira içmek seni doyasıya öpmek
    -sigara içersen beni öpemezsin dedi
    -iyi hadi yürü o zaman dedim
    ara sokağın birisine girip ebruya içmek isteyip istemediğini sordum
    istemedi
    şişe en meşhur türk birasından aldım iki tane
    birisi direk kafaya diktim
    tek seferde 50 cl kilo aldım
    ikicisini sindire sindire içme taraftarıydım ki
    ebru tokadımsı lafı yapıştırdı
    -demek bira dudaklarımdan daha tatlı geliyor
    ayıp etmişmiydik evet kesinlikle
    derler ya alkol zararlıdır alın size bir zararı daha
    5 dakika yalvartıp
    6 7 kez öpme denememi reddetti
    restini restle gördüm
    -madem öptürmeyeceksin bir sigara yakayım dedim
    -o zaman şansını tam kaybedersin dedi
    -biraz şansım varsa neden bu kadar uğraştırıyorsun o zaman dedim
    -kırdın ama beni dedi
    -tamam kırık mırık kabülümsün öpeyim hadi dedim
    -sensin kırık öptürmüyorum dedi
    -ebru vakit azalıyor dedim
    -haketmedin dedi
    amk uzattıkça uzatıyor
    bira şişesini yere bıraktım
    iki elimle belini kavradım
    kendime çektim
    vücutlar birleşti ama o kafasını geri çekiyordu
    bir elimi belimden alıp ensesine zütürdüm
    boyun kasları dayanamadı askeri eğitimli kol kaslarıma

    • *ilk bir iki denemede ağzı kapalı kaldı ama
    sonrasında eskisi gibi
    özlenen beklenen öpüşme gerçekleşti
    bana çektirdi mi çektirdi
    o kadar uğraştıracak ne vardı amk bir öpüşme için
    küçük bir binliği hak etti mi?fazlası ile
    o da tam öpüşmekten zevk almaya başladığında
    kafamı geri çekip ondan ayrıldım
    -ne oldu dedi
    -sigara yakacağım yeter öptüğüm dedim
    askerde dayak yememiştim o güne kadar ama hala askerdim ve ilk tokatlayan komutanım ebru oldu
    Tümünü Göster
    ···
  17. 142.
    +2
    104

    104
    vay amk askere dokunmak 6 aydan başlar
    sonra hemen sarıldı özür dilerim dedi ama tokadı yedik bi kere
    baktım ağlamaklı oldu
    gülümseyerek
    -şakaydı ya gel buraya dedim
    yine öptüm
    ama onun öpüşme zevkinin ırzına çoktan geçmiştim
    -hadi gidelim merak ederler dedi
    dönüş yolunda bir sigara yaktım
    3 4 fırt çektim ebru elimden alıp attı
    bizimkiler tavlayı bırakmış bizi bekliyorlar
    birer çay daha içip kalktık
    amaç pederleri uyutup buluşmaktı
    otele gittik
    ebruyla sarılırken uyuya kalmama anlaşması yaptık
    odaya geçtik
    peder tutturdu duş alacam diye
    hay amk zaman geçmiyor
    vay köyde şöle oldu biliyon mu
    vay şu öldü duydun mu
    yok şu kocaya kaçmış
    şu iş şöle
    alanyaya şunu yaptılar
    anlattıkça anlatıyor adam
    -tamam hadi baba yatalım uykum geldi dedim ama numara degil harbiden geldi
    sabahın köründe kalktık amk kolay mı?
    bekle allah bekle
    yattığı yerden konuşuyor adam
    öbür tarafta ebruların durumu nasıl onu da bilmiyorum
    ben uyumuş numarası yapıp konuşmalarına cevap vermemeye başladım
    biraz sonra bir horultu kopunca anladım ki gitme vakti geldi
    hafiften kalkıp telefonu aldım pederin
    ebruya mesaj attım
    -durum nedir diye
    cevabı beklerken ağaç oldum
    -yattı. diye mesaj gelince
    -tamam odanın kapısının önünde bekliyorum seni dedim
    onların kapı önüne geldim
    o da beni bekliyordu
    bi dakika ama
    nereye gidecektik ki?
    hiç bir yere gitmedik beyler
    koridorda
    sessizce
    biri kapıyı açar mı korkusu ile
    dudaklardan çirpen seslerden sonra daha sessizce öpüşmeye çalışarak
    duyulan en küçük seste biraz aralanıp berkemal hissettiğimizde tekrar devam ederek
    beklediğimize degen bir zaman dilimi yaşadık
    ···
  18. 143.
    +2
    105

    • *odalara geçme zamanı geldiğinde herkes memnundu geceden
    son bir buse ile ayrılıp odalara döndük
    bir kaç zaman süren yaşanmışlık sevinci ile uykuya daldım
    gecenin bir tanesini geride bıraktık
    ben askeriyeye alışmışlıktan öyle fazla uzun uyuyamadım erkenden kalktım
    amk. ortada koğuş kalk diye bağıran birisi de yoktu ama kalktım işte
    kalkıp üstümü giyinirken benim çıkardığım sese peder de uyandı
    duş almam gerekiyordu beyler gece ses çıkarmayayım diye almamıştım
    ben hemen duşa girdim
    duştan çıkıncaya kadar ahali planları yapmış
    kahvaltıya gidiyoruz
    askeriyede botluk nöbeti gibi bekledim ebrunun hazırlanmasını
    sonra hep beraber kahvaltı yapılabilitesi olan bir yere gittik
    tamamen asker style menemen söyledim ben özledim amk
    ebruyla birbirimize bakarken dün geceki haylazlığımızı hatırlıyor gibiydik utangaç gülümsemelerimizden
    kahvaltı faslı bittikten sonra çaya doyuncaya kadar çay içtim
    yine bilindik ne yapsak muhabbetti başladı
    bu sırada kahvaltı yapılan yerden de ayrılmıştık
    30 dakikada her yerini gezebileceğiniz amasyanın o işlek caddesinde ebrunun babası gözüne bir hamam kestirdi
    hamama mı gitsek konusunu açtı
    ebrunun gitme şansı yoktu
    ne işi var erkeklerin arasında
    babam fena olmaz deyince siz gidin biz ebruyla dolaşaduralım biraz dedim
    sonra yine burda buluşuruz dedim
    benim pederin durumdan haberi yoktu ama
    ebrunun babasının bizi yalnız bırakma anlayışı içerisinde olduğu belliydi
    hadi madi diye ısrar ederek babamın da gönlünü aldı onlar hamamda kaldı
    1 saat sonra görüşürüz diye ayrıldık onlardan
    onlar hamama girer girmez ebruya bir saatimiz var dedim
    -bi yere gidip oturalım mı dedi
    -otel odasına gidip oturalım dedim
    -böyle direk söylemesen dedi
    vay amk ebru auta çekecek şutumuz mu var amk. topu topu 1 saat işte
    -otele gidelim mi ebru dedim
    -ne yapacağız dedi çok yavşak bir ses tonu ile
    -gidince kararlaştırırız dedim
    tuttum elinden başladık yürümeye otele doğru
    genelde önde yürüyen bendim onu asılarak çünkü acelesi olan ben gibiydim
    otele geldik
    anahtarı aldık
    odaya çıktık
    hakan şükürün dünya kupasında rekor saniyede erken attığı gol gibi gerçekleşti herşey ama
    daha maç bitmemişti 60 dakikalık müsabaka devam etti
    sonra çarşıya geri döndük bende bir yüz gram civarında bir azalma ile
    ben artık rahatlamış bir şekilde hamamın önüne gittim babamlar da rahatlamış bir şekilde hamamdan çıktı
    hamam çıkışı biraz gezdikten sonra öğlen yemeği yedik
    amasya kalesine gezmeye çıktık
    araba ile çevre köylere de gezmeye gittik
    annemle yine konuştum.
    patronun telefondan iş arkadaşları ile görüştüm
    akşam oldu
    askerlikten bir gün daha azalmıştı ama ebru ile veda ma da bir gün daha yaklaşmıştık
    son gecemiz olacaktı
    ertesi gün beni en geç 17 de teslim etmeleri gerekiyordu
    akşam yemeği için yemekler yendikten sonra yine oturup konuşulabilecek bir yer bulduk
    o gece bira içme peşinde degildim
    sigara ihtiyaçlarımı wc ye kaçarak giderdim
    tek isyanım kalmıştı ebruyla başbaşa geçirilemeyen zaman
    durumdan haberdar olan ebrunun babası tekrar tavla müsabakasına davet etti babamı
    o da kabul etti panpa olma yolunda iyi yollar katettiler bu ziyarette
    biz bu defa gitmedik
    ayrılmadık yanlarından
    ebru babasını ben babamı desteklerken
    atılan zara pür dikkat bakılma esnasında ben ebruya gizli yanak öpücükleri konduruyordum
    muhtemelen hissediyorlardı ama ne yapayım amk özlemişim
    babam yenilince sıra bana geldi
    adam benimde tozumu aldı
    ebrunun dalga geçmek için eline yine bir koz geçmişti
    sonra yine yorulmuş ihtiyar heyeti ile otele geçtik
    herkes kendi odasına
    dünki plan geçerliydi ama
    bu defaki adres koridor değil nehir kenarında bir yer oldu
    havanın serinliğini birbirimize sarılarak bir bankta oturarak ısıtmaya çalıştık
    konuşulası çok şey vardı ama genelde ikimizde susmayı yeğledik
    çünkü konuşmalar muhtemel gözyaşlarını da beraberinde getirecekti
    geç saat olunca otele döndük
    dışarda bankta kaybettiğimiz zamanın acısının hepsini kapı önünde çıkardık
    bir türlü veda edemedik
    alı koyamadık kendimizi sarılmaktan ve öpüşmekten
    nihayet ayrılmamızla benim yatmam arasında 3 dakika oynamıştır en fazla
    sabah kalktığımda güneşten nefret ettim amk
    son gündü
    ebruyla geçirilebilecek sadece bir kaç da biraz fazla bir zaman
    kahvaltı için buluştuğumuzda
    bana son tembihler edilmeye başlandı askerlik tecrube sahipleri babam ve babası tarafından
    ona dikkat et buna dikkat et diye
    babamın lavaboya kalktığı bir anda
    ebrunun babası bir zarf çıkarıp bana verdi
    içinde yine para olduğu belliydi
    almam kesin kararım dedim
    yarın maaşın bu hakettiğin para nasıl almazsın dedi
    adam dogru söylüyordu aslında 23 günlük çalışma maaşını almamıştım ama istemedim almayı
    zorla verdi ama
    ben bırakırım sen ne yaparsan yaparsın çünkü alınterinle kazandığın para dedi
    mecburen aldım
    sonra çarşıya gittik
    beni askeri diz seviye çorapları yeşil atlet gibi malzemeleri almaya zorladılar
    askeri kantinde var desem de inandıramadım illa beni rezil ettiler ebrunun yanında
    nerde kaldı amk o sivil boxerlar
    orayı gez onu yap bunu yap derken vakit geldi beyler
    ayrılık
    veda
    arefesindeydik
    ebru sağlam gözüküyordu
    beni kışlaya bırakmaya giderken
    ama kışla görününce göz yaşları da erimeye başladı
    elleri şimdilik yetiştirebiliyordu kurulamayı yanağını ama
    ben babamlarla vedalaştıktan sonra sırayı ona getirip
    -askerini unutma aşkım deyince benim ellerime de ihtiyacı oldu akan yaşlar için
    ben görevimi yapıp sildim ama
    içli içli ağlamasına tek çözüm kalan şafak sayısının bir kaç saniyeye düşmesi gerekliydi
    etraf zaten oğullarından abilerinden kardeşlerinden ayrılabilmeye çalışan ailelerle doluydu
    biz de onlardan sadece birisiydik
    herkes gibi bizde ayrıldık
    içeri girip üst aramam tamamlayıncaya kadar beklediler
    içeri geçince
    ebrunun gözyaşlarını göremeyecek mesafedeydim belki ama hıçkırarak ağladığı nefes alışından belliydi
    onlara son bir el salayıp asker seldıbını çaktım
    kendi gözlerimde dolmasına sebeb oldu bu selamım ama olsun
    onlara verdiğim selam öylesineydi ama sağda solda komutanları görmeye başlayınca mecburiyet haline geldi yine
    yine askerdik amk
    açtık zütü koştuk yine komutan amcaların kıllı kucaklarına
    yat dese yatıyon sürün dese sürünüyon öl dese ölüyon
    bölüğe geldim herkes isyan
    daha doyamamışlar ailelerine
    ama birde ailesi gelmeyenler var yada gelemeyenler
    millet bunun polemiğini yaparken akşam iştiması
    herkes dönmüşmü sayımı
    bir kaç geç gelen bini ayakta bekleme ızdırabı
    onlar gelince mazaretlerini dinleme faslı
    ordan dışarda yediğimiz yemeklere hiç benzemeyen yemek
    yemek sonrası askerler toplantısı
    toplantı konusu olarak benim şu gelmiş
    şu böyleymiş muhabbetlerinde askerlerin yeni duydukları haberleri diğerleriyle paylaşma gereksinimi
    bir köşede sessizce kalmış sigaralarında çekecek fırt kalmadığını farkedemeyecek kadar dertli askercikler
    bu gün de geçsin diye erkenden yatağa koşmuş şafak mağdurları
    ve tüm bu olup bitenleri izleyen izlerken ebrusu gözlerinin önünde olan ben
    bir gün daha geçti
    ertesi gün aynı yol
    aynı adımlar
    artık bildiğimiz eğitimlerin tekrarı
    bunların üzerine biraz daha yenileri
    eskiye göre tek değişik olan şey firarın artık hapis cezası olarak sana geri dönmesi verilen yeminden sonra öyle oluyormuş
    geçen günlerde fırsat buldukça telefon konuşmaları
    hangi askerin nasıl bir şahsiyet olduğunu yavaş yavaş anlamaya başlama
    verilmiş bir kaç kilo daha
    ve atışlar
    genel söylenti
    atışı iyi olanların doğuya düşeceği konusuydu ama
    atışı kötü olanlarında çavuş olamama ihtimali vardı
    ben ne olursa olsun dedim
    salladım 3 mermiyi de
    3 ü de aynı delikten geçmedi ama görev tamam dediler. üçgen yeterli küçüklükteymiş
    sonra seçmeler için bir sürü komutan geldi
    topladılar bütün kışlayı
    yok berberim diyen bir adım öne yok terzi aşcı metal işler falan
    barmenleri de çağırdılar
    ben barmen grubunun yanına gittim
    gelen komutan 15 kişi civarındaki askerlere genel sorular yöneltti
    şu likör neyden yapılır falan filan
    herkes parmak kaldırıp cevapladı
    sonra garsonlarla ilgilenen komutan yanımıza geldi zaten yan yanaydık
    Tümünü Göster
    ···
  19. 144.
    +1
    106

    106

    bizle ilgilenen komutana müsade ederseniz bir soru sorabilir miyim barmenlere dedi
    soru şu kadın ve erkeğin oturduğu masaya şarap nasıl servis edilir.

    • *herkes birbirine bakarken
    bana bakarak sen yeşil gözlü anlat bakayım
    henüz askere gitmeyenler bilmez
    ama birisi size seslendiği zaman tekmil vermeniz gerekir
    y.s.kelebek antalya emredin komutanım dedim
    sen yeşil gözlü diye beni işaret ettikten sonra
    anlat bakayım dedi
    -komutanım şarap dikkatle açıldıktan sonra mantarı erkeğe gösterilir ki
    şarabın yatık saklandığına inandırılsın
    sonra şarap şişesinin etiketi erkeğin okuyabileceği şekilde sağında tadımlık olarak
    erkeğin bardağına doldurulur.
    erkeğin onay vermesinin ardından
    bayanın sağına geçilip bardağı içilmeye hazır şekilde doldurulduktan sonra
    tekrar erkeğin sağına geçilip bardak doldurulur
    bundan kasıt centilmenlikte
    bayanın üzerine dikkati çekmekten uzak durarak rahatsız olmasını engellemektir dedim
    -nereliydin sen dedi
    tekrar tekmil verdim
    -bonservisin var mı dedi
    -hayır yok komutanım dedim
    -tamam dedi gitti
    sonra aynı yerdeyken
    bir komutan daha geldi
    -sende işine yaramayan renkli gözlü asker var mı komutanım dedi
    -ben ve bi kaç renkli gözlünün daha ismini alıp gitti
    acemi birliğinin sonrların dogru yaklasırken
    herkesde nereye düşeceğinin telaşı başladı
    amasya genelde kıbrıs a gönderiyormuş
    acemiliğin son günlerinde ki başka bir telaş da askerlerin tekrar vedikleri ile kavuşabileceği 1 haftalık dağıtım izniydi
    kantinden hatıra defterleri alınıp
    sivilde görüşmek istenen askerlere verilerek
    birer safya ayrıldı
    klagib cümle ile başlar hepsi
    herşeyden önce bana kalbin kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim
    ama ben pazarlığı peşin ettim
    eğer o cümleyle başlayacaksan hiç yazma
    sayfa ayırdıklarım
    hep başka cümle ile başladılar
    çavuşluk sınavına girdik
    herkes kopyasını çekti
    askerler için aç aç grubu geldi
    gelen sanatçı bayandan tek görebildiğimiz birazcık bacak dekoltesi idi
    halbuki zütümüzü parçalamıştık amk aç aç derken
    bende sandım karı bize striptiz yapacak amk
    yanımıza tek kar kalan bi kaç ankara havasında kurt dökme eylemini gerçekleştirmek olmuştu
    ve listeler asıldı beyler
    başında öyle bir kuyruk vardı ki
    üzülenler sevinenler bakıp telefona koşanlar
    ben korkuyordum bakmaya
    ya doğuya düştüysem diye
    tamam doğu da bizim vatan orası da bizim toprak ama öyle düşünmüyorsun işte asker alunca
    ben milletin dağılmasını beklerken arkadaşın birisi koşarak geldi
    -vay senin balını gibeyim kelebek dedi
    bu iyiye işaretti beyler
    -noldu lan dedim
    -istanbul küçükyalıya düşmüşsün olm dedi
    küçükyalı nedir ne değildir hiçbir fikrim yoktu beyler
    istanbulu bilenlere sorduğum kadarı ile asya yakasında bir yerdeydi
    oraya giden askerler ne tak yer görevleri nedir onu da bilmiyordum
    ama istanbuldu amk.ne kadar kötü olabilirdi ki
    etrafta hakkari şırnak tunceli mardin sınır kapılarına düşmüşleri görünce
    çok şanslı binsin kelebek dedim kendi kendime
    bu durumu ebruya haber vermem gerekiyordu
    ama tel sırasına geçsem dagıtım izni bitince anca sıra bana gelir
    komutanlarla bile vedalaştık
    sağolsun manga komutanımız uzman çavuşun verdiği tavsiyeler ilerde çok işime yaradı

    • *öğlenden sonra son eğitime gidecektik.
    herkesde bir rahatlama yavşaklık binlik vardı
    kimse uygun adımı takmıyor asker arkadaşı ile sivilde yürüyor gibiydi
    eğitim alanına giderken omzunda yıldız sayısı çok fazla bir komutanına yakalandık tüm bölük
    bizim komutanı bir güzel fırçaladığı belliydi
    adamın iyi niyetini resmen suistimal etmiştik
    komtuan fırçayı attıktan sonra gitti
    herkes bir ceza beklerken
    başımızda üsteğmen olan komutan sadece biraz daha düzgün yürüyün dedi
    o da kim bilir kimi düşünüyordu
    nişanlısını anasını arkadaşlarını
    ceza almamanın verdiği ciddiyet bir kaç yüz adım sürdü sadece
    sonra herkes aynı cıvımaya devam etti
    bölüüüüüük diye öyle bir kükredi ki üsteğmen herkes put kesildi
    istikamet sağınız dağılın marş marş dedi
    herkes sağına doğru koşmaya başladı
    ondan sonra tam iki buçuk saat boyunca sadece iki emir duyduk
    yat
    marş marş
    o sıkılmadı bir koşturup bir yatırmaktan
    sonra insafa geldi
    geç gelen insafın amk
    ne yürüyecek hal kaldı
    ne de küfür etmedik delik
    botunun bağ deliklerine kadar sövdüm buna sebebiyet verenlerin
    tekrar asker gibi yürümek için şartmış ama bu eğitim
    bagırırken marşları öyle bir söyledik ki
    beşiktaşın kırdıgı decibel rekorunu lafda bırakmak için sadece bir gözlemci kulağı lazımdı ginesten
    eğitimi tamamlayıp bölüğe geldiğimizde çogunluk gülüyordu ama
    bir şekilde anlatacak bir anımız olmuştu işte

    • *arkadaşlarla son fotograflar bölüğe gelen fotoğrafçı sayesinde çekildi
    adresler telefonlar alındı
    çantalar hazırlandı
    geliyorum diye ailelere haber verildi
    ama benim dagıtım iznim ebrunun sınavları olduğu döneme denk geldi
    bu yüzden ebru alanyaya gelemeyecekti
    bende onun yanına ugrayıp konsantrasyonunu bozmak istemiyordum
    cünkü benim geleceğim gün
    onun saat 10 ve öğlen 2 de sınavı vardı
    gel gelme derken
    sen bilirsin diye seçimi bana bıraktı
    sabah erkenden kışladan kalkan otobüse bindim
    saat 11 gibi ankaraya vardım
    yer yurt bilmediğim ankarada onu bekledim
    sınav bitme saatinde
    onu aradım kulubenin birisinden
    buluştuk
    o gün sınavların kötü geçmiş olması benim şansımın istisnalarından bir tanesiydi
    suçu kabullenip
    -benim yüzümden kötü geçti kusura bakma dedim
    anlayışımı ve teselli etme methodumum ebrunun daha çok üzülmesini elime verdi
    elde ne tak yiyeceğini bilemeyen bir kelebek kaldı
    ankarada havanın henüz soguk olduğu bir havada
    askerlikte defalarca topu komutan amcaların taşşaklarının keyfine kaçmış
    bir askercik kötü geçmiş sınav tesellisi yapıyor sevgilisine
    yok hoca gıcık yerlerden sormuş
    inanılmaz mantık hatası var zaten amk şu öğretmenlik konusunda
    hayattan öğrenecek o kadar şeyleri varken öğretmenlerin
    körpelere bişeyler öğretmeye çalışıyorlar
    öğrencilerin en güzel yılları bu gibtimin hocası nerden sorar acaba diye düşünmekle geçiyor
    sonra da bilmişlik yapıp bu nedir şu nedir yazın kağıda diyorlar
    öğrencilere gerizekalı muamelesinden başka bişey değil amk
    sen öğretebildiğine inanıyorsan neden hala soruyorsun
    neyse fazla da haksızlık etmeyelim en azından okuma yazma öğrendik onların sayesinde
    ellerinizden öperim hocalarım
    -keşke gitseydin direk alanyaya seni de üzdüm dedi
    -yok ben üzülmedim dedim
    -haa iyi o zaman demek sınıfta kalsam bi de göbek atacaksın dedi
    kadınların lafı zütünden anlama yeteneğini bu örnekleme ile gördünüz
    kıvır olm şimdi kelebek kıvırabilirsen
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Rez sonra okurum
      ···
    2. 2.
      0
      oku kardeşim
      ···
  20. 145.
    0
    yemekteyim gelecem pampalar
    ···