/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    +2
    Valla helal olsun kardeş sana adamsın.
    ···
    1. 1.
      0
      eyvallah pampa sende adamsın

      bu bitsin aklımda eskilerden bir tane daha var onuda yeniden su üzerine çıkarcam

      o da çok güzel bir hikaye
      ···
    2. 2.
      0
      okumaya devam mı? kaçıncı parttasın

      birde partların uzunlukları çok mu iyi mmi kısaltayım mı? biraz
      ···
  2. 52.
    +2
    185

    • * ama geldi
    içeri girdi
    bir masaya oturup bana baş selamı verdi
    o mekanda yıl başında masa bulmuş olması çok ilginçti ki muhtemelen reserve yaptırmış olması gerekiyordu
    oturup o da içmeye başladı
    bende içerken yanımda oturan kızdan uzak durmaya çalışıyordum ama
    herkesi çiftlesen kız bana kalıyordu amk
    arasıra da bana bişey demek için müzikten dolayı kulağıma eğilmesi ebrunun gözünü benden ayırmadan içmeye devam etmesine sebeb oldu
    kız daha fazla bişey demesin diye biraz tersledim. ebru da görsün de sevgilim olmadığını anlasın diye
    yanımda oturan bana aşık olan kız bana mesaj attı.
    beni dürterek telefonumu gösterdi. mesaj gönderdim anlamında
    onun mesajını direk es geçtim. çünkü ebrudan gelen bir mesajın sesini duymamışım
    aynen şöyle
    -sana tüm yaptıklarımdan sonra beni beklemeni beklemek sadece bir umuttu bende.. dedi
    savunma mekanizması hemen harekete geçti bende ki
    -arkadaşım o benim dedim
    -güzel bir arkadaşın var dedi.
    ben mesajlaşmaya başlayıp yanımdaki kızda bunu farkedince ebruyu da farketti
    yüzü düştü
    wc ye kalktı
    -sadece arkadaşım ebru dedim
    -bişey demedim kelebek.iyi yıllar sana ben rahatsız etmeyeyim dedi
    kalktı masadan ben mesajı okurken
    fırsat bu fırsat çıktım peşinden
    tuttum kolundan
    -yine mi gidiyorsun dedim
    -evet dedi.
    -alıştım artık biliyor musun dedim
    -bende gitmeye alıştım ama galiba bu son gidişim dedi
    -ben gitmelerine değil. çocukluğuna alıştım ebru dedim
    -ne çocukluğu dedi
    -sen aklı ermeyen bir çocuk gibi oldun hep. birbirimizi çok sevdik ama zarar vereceğini düşünemeden bilemeden
    sana aldığım oyuncakla hep kafama vurdun. çok canımı yaktın ama sana olan sevgi kabullenişimden
    ne yaparsam yap sevdiğim olarak kalacağından
    kızamadım hiç. elinden o oyuncağı alıp senin kafana vurmaya bile deneyemedim..
    belki zamanında vursam sende bilirdin o acıyı ama kıyamadım sana
    hep neden böyle yapıyor bu çocuk zamanla düzelir elbet dedim bekledim ama
    ne senin çocukluğun geçti.ne de çocukluğuna aldırmayacak sevgim..
    bunları konuşurken kız da kapı çıkışına gelmiş bize bakıyordu
    -ben çok beklettim.sen de bekletme hadi git dedi
    -geri döneceğin umudunu ver. senden sonra buharı kaçmasın diye kapağını açmadığım kalbime girer orda sen kapıyı çalıncaya kadar yine beklerim söz dedim
    -ben artık bekletmek istemiyorum dedi
    -başkası mı var dedim
    -senden sonra kimse olmadı kelebek dedi
    -o zaman sorun ne neden gelmiyorsun bana dedim
    -bak kelebek dedi...

    • *eliyle kapıdan bize bakan kızı gösterdi
    ben hemen atladım
    -valla sevgilim değil bir gram hissim bile yok ona karşı yemin ederim ebru istersen çağırayım kendin sor dedim
    -hayır kelebek o kız hep sen oldun. senin yaşadıklarının aynısı o yaşıyor. kendi çektiğin acıları ona da çektirme. dedi
    -be zalim insan madem biliyorsun çektiğim acıyı neden anlatmıyorsun bana sebeblerini
    iki buçuk sene geçti bir yalan düşünemedin mi beni teselli edecek. dedim
    -olmadı ne yapalım kader böyleymiş dedi
    -şimde kaderden bir girerim çıkışı olmayan hapise kadar giderim elimde kalırsın adamı dinden imandan çıkarma
    madem oldu bişeyler anlat böyle böyle oldu.
    kusura bakma de seni dövecek değilim ama susarsan yemin ediyorum elimde kalacaksın dedim
    -ne diyim ki dedi.
    -offff ebru bana sabır dile dedim
    -sebebi olsada sana anlatsam dedi
    -ne yani durup dururken yayladan döndün. ulan şu telefonumu kapatayım nasıl olsa kimsenin umrunda olmaz dedi
    .bir seveyim bir sevmeyeyim en iyisi böyle dedin. beni seven de ne tak yerse yesin dedin.bu mu olay şimdi dedim
    -tamam hadi git arkadaşlarını bekletme dedi
    -sen git ebru gibtir git. harbiden gibtir git.bir daha gelme. dedim
    gitmekle gitmemek arasında kaldı
    bende birden pişman oldum. içimden tekme tokat döverek gibtir çekmek geliyordu ama
    yine de geçerli bir sebebi vardır diye düşündüğüm için ayrıca hala beni sevdiğini bildiğim için
    -kusura bakma özür dilerim dedim
    üzgün üzgün gülümsedi
    -özür dilemesi gereken benim kelebek dedi
    -yok senin bir suçun dedim
    -tüm suç bende kelebek dedi

    • * -seni bu kadar sevmesem böyle olmazdı sen rahat ol suçun yok senin dedim
    -bende seni çok sevdiğim için böyle oldu dedi
    -galiba sussak daha iyi olacak sürekli yeni nedenler ekliyorsun bana dedim
    -tamam ben gideyim dedi
    -nereye gidiyorsun dedim
    -bilmiyorum ki var mı tavsiyen dedi
    kapıya baktım kız içeri girmiş. ebru yine gidecek
    bir daha ne zaman göreceğimi bile bilmiyorum
    -yürüyelim mi biraz dedim
    -olmaz arkadaşların bekliyor ayıp olur dedi
    -onları her zaman görürüm biraz yürüyelim dedim
    -peki dedi
    saat 12 ye geliyordu beyler
    yılbaşı yaklaşmış tüm arkadaşlar beni beklerken ben hepsini satmıştım hemde hayatımın en büyük satışını yapan kişi ile
    yürüdük havai fişekler ateşlenmeye başladı
    biraz onlara baktık
    -mutlu yıllar kelebek dedi
    -dileğin gönülden mi dedim
    -evet dedi
    -peki benim mutluluğum için elinde bişey gelse yapar mıydın dedim
    -elimden gelirse seve seve dedi
    -bana bundan sonra ne yapmam gerektiğini anlatır mısın dedim
    -bu konuda en büyük yardıma ihtiyacı olan benim kelebek dedi
    -bira içemiyorum biliyor musun dedim
    -neden dedi
    -birayı içtikten sonra mayasını dudaklarında hissedecek bir sevgilim olmadığı için dedim
    -kız varya işte dedi

    • * -gelen her mesajda çalan her telefonda zindandayken gelen birisini duyunca beni serbest bırakacaklar sevinci yaşıyorum ama her mesaj her telefon
    bir kuru ekmek oluyor senden gelmeyince dedim
    -deme böyle ne olursun dedi
    -ellerim hiç gökyüzünü görmedi sen gittikten sonra dedim
    üzgün pişman baktı bana
    -ceyhundan ayrılırken o kadar acı çektin unutamadım dedin ya bana sonra unutturduğum için teşekkür ettin hani.bu iyiliğime karşılık olarak
    aldatsaydın beni sende çağırsaydın gel kelebek bak başkasıylayım deseydin ya bana.en azından umudum olurdu tüm bunları unutturacak bir kız bulurdum
    en azından kalbim unutmaya motive olmuş şekilde yaşardı ayrılık acısını dedim
    -kelebek lütfen dedi
    -tüm nedenleri düşünmeye verdiğim zamanımı bir bilime verseydim. kariyer sahibiydim şimdi. ayrılık bilimini bir adım ileri zütüremedim. dedim
    -hadi bira içelim dedi
    -hayır dedim
    -neden dedi
    -öpüşecek bir sevgili buluncaya kadar içmeyeceğim dedim
    -tamam başka birşey içeriz gel dedi
    disconun birisine girdik bara yaklaştık
    ne içersiniz sorusuna ebrunun yanıtı iki bira oldu
    ben şaşkın şaşkın bakarken
    -hadii deyip tokuşturduk biraları
    ilk yudumu aldıktan sonra ben ona bakarken o da bana baktı
    kırmızı ışık yanıyordu araba 1 de ayağım frendeydi
    o kadar acelem vardı ki onu öpmek için
    sarının yanması dudaklarına geçmeme yeterli değişim olacaktı
    o da bana baktı henüz sarı bile yanmadan ben kırmızıda geçtim beyler
    öpüşme sonrası onun evine gittik el ele
    hemde acele olsun diye taksiyle
    salonda ikimizin resmi vardı asılı
    yattık öğlenden sonra kalktığımda yanı başımda kalkmış benim uyanmamı bekliyordu
    -gitme ebru artık dedim

    • * -gitmem lazım kelebek dedi
    -beni de zütür o zaman dedim
    -geri gelicem merak etme dedi
    -söz mü dedim
    parmağındaki yüzükleri öptü.
    -söz dedi
    sarıldık yedik içtik derken akşam oldu
    evi uzun süredir kullanmadığı için pek bişey yoktu evinde
    -dışarı çıkalım mı dedim yemeğe
    -hayır askerdeyken sana sözüm vardı ben pişircem dedi
    -bu evde beraber kalırken pişirdin ya dedim
    -iyi yapmayayım o zaman dedi
    -seni tekrar bulmuşken zehirlenip gitmek istemiyorum dedim
    -sen böyle konuşmaya devam edersen zehirlenmene gerek kalmayacak ama dedi
    -tamam sustum dedim
    -susmak zor geldiği anlarda haber ver ben sustururum dedi
    -nasıl susturacaksın dedim
    -öperek dedi.
    ellerimi havaya kaldırıp anlamsızca bir sürü kelime söyledim.
    yaklaştı öptü
    -hadi şunları getir dedi
    dışarı çıktım
    farkettim ki telefon yanımda değil. yılbaşı gecesi masada kalmış yoksa çoktan ararlardı zaten beni
    vay amk hesab verilmesi gereken bir arkadaş grubu ve değerli bir kız beni bekliyor
    telefon da muhtemelen kızda kaldı
    çok büyük ihtimalle mesajları da okudu
    kız hakkında sadece arkadaşım yazdığımı da gördü
    kendi mutluluğuma mı yanayım??
    kızın üzülmesine mi??
    bunları gibtir edin amk. esas yanmam gereken konu
    ebru ile devam edecek mi?
    aldım geldim ekgib malzemeleri
    ebru yaptı yemeği
    Tümünü Göster
    ···
  3. 53.
    +2
    188

    • * ben on kere seni seviyorum dediysem
    o iki üç kez bende seni dedi
    bir iki kez de ben söylemeden seni seviyorum kelebek dedi
    ben böyle davrandıkça bana olan sevgisi arttı
    ama bazen anlamsız bir şekilde giblemiyordu
    herşey çok düzgün giderken sessizleşiyor resmen mallaşıyordu
    sonra o kendisi yavaş yavaş ben burdayım
    şuraya şu arkadaşlarla gidecem demeye başladı
    kendiliğinden seni özledim kelebek demeye başladı
    ama tüm bunları demesi bir kaç ayı buldu
    doğum günümde gelebilecek misin dedim
    gelemem dedi(!)
    vereceği hediye de gözüm varsa gibsinler amk hiç bir şey de göndermedi
    o gelmeyecek diye bende arkadaşların davetlerini
    ne yapacağız kelebek demelerine ebru ile başbaşa kutlayacağız kusura bakmayın deyip salladım
    doğum günümde bir tak yapmadım
    oteldeki arkadaşlar pasta aldılar onu yedik sadece kutlama da olmadı dışarı çıkmadık yani
    yaz başladı 2009 yazı
    benim işler yoğunlaştı
    ama yine de patrona türlü yalanlar söyleyerek her gelişinde onunla beraber oldum
    hafta sonları geldiği zamanlar
    diskoya gidelim dedi yorgunluk uykusuzluk gibime takmadım tamam dedim
    sabahın ilk ışıkları ile denize girelim kelebek dedi
    uykularımı bölüp ertesi gün işe gidecek olmama rağmen kabul ettim.
    bu gece plajda sabahlayalım dedi ona da kabul çektim
    o başka şehirdeyken ben onunla mesajlaşırken uyuya kaldığım bir gün ben uyanıncaya kadar aradı.
    yanında kim var senin nerdesin diye bir sürü fırça attı
    evde olduğumu ispatlamak için annemi yatağından kaldırıp
    ebru'ya bir selam ver anne dedim.

    • * ben geleyim dedim gelme ben gelirim dedi herseferinde
    o gelme dediği için gitmedim.
    gizli gidip ne yapıyor ne ediyor diye meraktan gebersemde gitmedim belki beni görür de sen beni mi takip ediyorsun
    ben sana gelme demedim mi diye kızar diye
    hayatımı ona göre düzenledim
    paramı ona göre harcadım
    sevdiği herşeyi alıp ya pişirdim ya hediye ettim yada verdim
    o alanyada iken kimseyi kaile almadım annem babam dahil kimseyi
    o başka şehirde iken
    msn e gel dediği zaman gelemem demedim internet kafeye koştum
    2009 sezon sonu ekim ayına kadar 7 defa geldi
    hiç kavga etmedik hiç tartışmadık çünkü ben tüm yaptıklarına
    günümüz sevgili koşulları için kavga konusu olabilecek herşeye eyvallah çekip sesimi çıkarmadım
    ekim ayında alanyaya gelmiş
    3 gün geçmiş alanyaya geleli ama benim haberim yok
    bir arkadaşın ebruyu gördüm sanki demesi ile ilk ezanın okunmasını bekledim alanyada
    aradığımda bana duyulan ezan sesi telefonda da duyuluyordu
    hiç çaktırmadım
    belli ki beni uzaktan takip etmeye gelmiş
    4.gün bana nerdesin dedi
    -evdeyim canım dedim
    -tamam bugün bir yere gidecek misin dedi
    -hayır aşkım dedim
    -gidip gezsene hava güzelmiş dedi
    bana sürpriz yapmak istediğini anladığım için
    -tamam canım birazdan çıkarım dedim
    1 saat kadar sonra yine

    • * -ne yapıyorsun aşkım dedi
    -iskelede oturuyorum bizim yerimizde dedim
    -hmm kıskandım şimdi dedi
    bana yapacağı sürprizi bildiğim için
    o sürprizden daha da zevk alsın diye
    -keşke sende yanımda olsaydın. sensiz üzücü oluyor burası dedim
    -ne olurdu yanında olsaydım dedi
    -buralar serin sarılırdım sana dedim
    -o zaman gelmem sadece üşüdüğün için mi orda olmamı istiyorsun dedi
    -tabi burda olmadığın için buralar derken elimi kalbime koyduğumu göremedin dedim
    -başka ne yapardın orda olsaydım dedi
    -ellerimi havaya kaldırırdım dedim
    -bu bile gelmem için yeterli sebep aslında dedi
    -uzaktan gönder bir tane ellerim havada şimdi dedim
    -dur kapalı yerdeyim az bekle göndericem dedi
    -tamam dedim ve bana doğru geliyor olduğunu anladım
    bi kaç dakika sonra
    -he kaldır ellerini gönderiyorum dedi
    -kaldırdım canım dedim mesajı gönderir göndermez ellerimi havaya kaldırdım
    iyice bana yaklaştığını farkettim
    ısrarla ellerimi havada tuttum
    boynuma sarılmış bir sevgili sonra bankın etrafından dolaşarak karşıma geçerek
    -sürprizz diye bağıran aynı anda yaptığı sürprizden dolayı çok mutlu gözüken bir dünya güzeli
    -aaaa aşkım diye şaşırmış numarası yapan şaşkın suratını ona sarılıp onun göremeyeceği şekle soktuktan sonra normale çeviren
    neyin peşindesin sen amk kelebeği mal mısın olm sen bu kızın hala peşinden koşuyorsun diye tonlarca küfüre maruz kalan bir kelebek
    o sürprizin tadını çıkarmaya devam etti
    sarıldı öptü bende karşılık verdim ona
    -beni seviyor musun kelebek dedi
    -aşkı bildiğin kadarı ile tarif et ebru dedim
    -birden sorunca ne diyeceğimi bilemedim. seviyorum diyemez misin sadece dedi
    -aşk milyon kere seni seviyorum demene rağmen hala onu çok sevdiğini ispatlamaya çalışmaktır ebru dedim
    -çok mu seviyorsun dedi
    -bir milyon bir dedim
    gülümsedi

    • * -denize atlar mısın benim için dedi
    mevsim kış başlangıcı ekim ayıydı
    telefon elimdeydi
    üzerimde uzun kollu bir gömlek ile kot pantolon vardı
    telefonu banka bırakarak
    ayağa kalktım
    -atlarım dedim
    inanmadı atlamaz diye düşündü ama
    ben denize doğru yaklaştıkça dur tamam şaka yaptım desede
    ben çoktan denize atladım arkamdan yaklaştı
    -delisin sen hasta olacaksın çabuk çık dedi
    emir olarak algılayıp çıktım sırılsıklam
    -şaka yapmıştım deli dedi
    -ben sana aşkım konusunda hiç şaka yapmadım ebru bir milyon iki dedim.
    -tamam özür dilerim ne yaptın yaa off hadi gidelim eve dedi
    taksiye almadıkları için yürüyerek eve gittik onun
    herkes bana bakıyordu ee ne olmuş baksın amk larım en fazla
    mala bak denize düşmüş demişlerdir
    ebrunun eve gittik
    ben duşa girdim
    kıyafet yoktu başka
    ebru kıyafetleri çamaşır makinasına attı ayakkabıları da balkona
    giyecek bişey olmadığı için havluyla kaldım
    sonra da yattım
    kalktığımda ebru yoktu
    bir saat kadar bekledim hani markete gitmiştir diye ama gelmedi
    -uyandım canım diye mesaj attım
    -geliyorum birazdan dedi
    kıyafetler tekrar giyilecek halde değildi kurumamıştı ve ütüsüzdü ve koltuğun üzerindeydi
    ayakkabılarda henüz kurumamıştı zaten
    ebru geldi

    • * tüm ıslananların yerine fazlası ile kıyafet almış muhtemelen de beden ölçülerime baktığı için hepsi cuk oturdu
    buraya kadar herşey iyi güzel sevgili edası ile ilgilendi benimle
    ama hastalandım
    4 gün hastanede serum yedim daha sonra da evde ilaç tedavisine devam ettim
    ama bilin bakalım ebru ben hastane de iken kaç kez ziyaretime geldi
    sıfır
    ebru ile barıştıktan sonra gibime takmadığım panpam bile her öğlen ve akşam ziyaretlerinde gelerek beni utandırdı
    beni seven ama aşkına karşılık vermediğim kız bile iki kere geldi
    hiç tanımadığım babamın ve annemin arkadaşları
    benim biladerim ve beni tanıyan arkadaşları
    mahalleden uzun yıllardır görmediğim komşular bile ziyaretime geldi ama
    ben uğruna denize atladığım
    yıllarımı verdiğim
    sevdiğim kadın gelmedi(!)
    üzüldüm ama sinirlenmedim
    belki annemi görmek istememiştir utancından diye düşündüm
    belki de insanlar neden denize atlattın kelebeği diye hesap sorarlar düşünmüştür o yüzden gelmiyordur deyip kabullendim
    sanki hasta olan oymuş gibi ben ona sordum mesajla
    -nasılsın canım iyi misin diye
    -ben iyiyim sen nasıl oldun dedi
    ve ben ona mesaj atmadan hiç mesaj atmadı
    Tümünü Göster
    ···
  4. 54.
    +2
    184

    -kelebek eğer sen ondan ayrılmış olsaydın. beni farkederdin dedi
    -seni görüyorum zaten de sen onun benden ayrıldığını nerden anladın dedim
    -hiç bir kız sevgilisini bu kadar yalnız bırakamaz.en azından gelir ne yapıyor ne ediyor diye bakar.her kızda aladatılma korkusu vardır çünkü dedi
    -benim aldatmayacağımı bilir o dedim
    -bilmiyorsa gelsin beni görsün anlar zaten aldatmayacağını dedi
    -neyse yemeğimizi yiyelim dedim
    yedik içtik
    ebru arasıra mesaj gönderdi
    iki hafta geçti gelemiyorum dedi
    iki defa ebruya atacağım diye kıza gönderim mesajı
    geldi gitti
    biz kızla devam ettik sadece arkadaş olmaya
    ebru bir türlü gelemedi.
    yılbaşına kadar
    -şurdayım gel dedi
    yanına gittim
    o beni ilkokul arkadaşını görmüş gibi karşıladı
    ben onu deli gibi atan kalbimle
    -nasılsın dedim
    -iş güç işte. çok yoruluyorum sen ne yapıyorsun dedi
    -bende bildiğin gibi işte dedim
    -bilmediğim çok şey olmuştur o kadar yıl geçti dedi
    -bildiğin herşey aynı değişen bişey olmadı dedim. sevgilim yok manası ve seni hala seviyorumu kastederek ama anlayana amk
    -yılbaşında ne yapacaksın dedi
    ben çoktan arkadaşlarla ve kızla plan yapmıştım bile
    salak gibi gideceğimiz mekanın ismini söyleyerek oraya gitcez dedim
    -arkadaşlar mı dedi
    -evet sen ne yapacaksın dedim
    -henüz bilmiyorum bakarım bi dedi
    yine sevgili muhabbetine girmeden
    ottan taktan konuşup
    gitmesi gerektiğini söyledi ve gitti
    ben hastalanıp dışarı çıkmamayı planlıyordum yılbaşında
    ama kız beni aradı
    -kelebek beni evden alır mısın gitmeden önce dedi
    -ben gelmesem mi acaba dedim
    -neden dedi.
    -bilmiyorum ki dedim. sesim de hasta değildi amk. baştan hasta ses tonuyla konuşsam kıvırabilirdim ama geç kaldım
    -tamam kelebek. benim yüzümden gitmeyeceksin ben evde otururum sen git arkadaşlarınla lütfen deyince
    gibe gibe yanlış anlamayı düzeltmek için geleceğimi ve onu da evden alacağımı söyledim
    kızı aldım mekana gittik
    reserve masaya oturduk
    o gece misafirim olacağına yüzde yüz emindim.
    çünkü ebrunun eline kız arkadaşım olup olmadığını görebileceği bir koz vermiştim
    herşey tamamken
    ben içmenin takunu ilk dakikalardan çıkarmaya başladım
    kardeşimle sevgilisi de geldiler
    masa büyüdü
    her içeri girenin ebru olup olmadığına bakmaktan kimseyle doğru düzgün konuşmadım bile
    kızda anladı
    -birini mi bekliyorsun dedi
    -hayır dedim
    Tümünü Göster
    ···
  5. 55.
    +2
    59

    • *bacaklarına oturarak diktim topu penaltıya
    yüzünü iki elimin arasına aldım göz göze geldik kaleciyle
    dikkat dağıtıcı bir kaç hareket yapsada ben onun hangi köşeye yatacağını biliyordum
    çok plase bir vuruşla üst doksandan başlayarak bütün ağı kapladı dudaklarım
    vay amk. dedim kendi kendime
    bu dudakları bırakılır da bu kadar inat edilir mi??
    bütün askıda bekleyen öpüşme dosyalarını o gece kapattık
    o da gitmek istemedi bende
    -iki bira daha alalım mı dedi
    -mayayı değil dudaklarını özlemişim dedim
    iyiki de demişim yine devam ettik öpüşmeye
    bir nefes alma esnasında ebru yine üzüntü moduna girdi
    gitme konusunu açtı tekrar
    bu ayrılık konuları da hep zamansız defans arkasına atılan toplar gibi
    hep beni ofsayta düşürüyordu amk.
    yine girdi bile o zamansız üzüntü içine bırak sonra ağlaşalım şimdi öpüşüyorduk ne güzel hey amk yaa
    çalıların arkasındaki tavşana neden tüfek atıyorsun bırak çıksın meydana o zaman sık
    -sonra konuşşak ebru dedim
    -hiç ayrılmayıp hiç konuşmayalım istiyorum dedi bana sarılarak
    -ayrılmayacaz söz dedim
    -söz verme lütfen başka gerçek bildiklerimden de korkutursun beni senin hakkındaki dedi
    -tek sözüm olsun o zaman sana seni hep seveceğim dedim **bir müddet üzüntü modunda sarılarak
    oturduktan sonra
    havanın aksiyon azaldığı için bizi daha fazla üşütmeye başlaması ve sabahın ben geliyorum demeye
    başlaması sebebleri ile
    gidelim artık kararı çıktı gönül meclisimizden
    kah gittik kah sarılarak durduk
    bazen öpüşme durdurdu
    bazen sebebsizlik
    gizli gizli gözyaşları döküldü ebru tarafından
    her damla benim de yüreğimde üzüntü ile göl oluşturdu
    içimdeki ona olan yangından sonra
    gitmesinin şimdiden ki sarsıntısı ile
    krater gölümde vardı artık
    evlerinin önüne geldik
    gözleri yine doluydu
    -ben hep seni üzecek miyim böyle dedim
    göz yaşlarını silerek
    gülümsemeye çalıştı
    derin bir iç çekti ağlamasının artçısı olan
    -mutlu yıllar aşkım dedim sarılarak
    -herşey için beni bu kadar bekletme lütfen dedi.
    sabaha kadar neden bekledin niye saat 12 de mesaj attığımda cevap vermedin dercesine
    -ne kadar betletirsem bekleteyim hep senin durağından geçeceğim bunun için sana söz verdim dedim
    -aynı otobüse binelim artık kelebeğim dedi
    -aynı otobüse binersek başkaları için hep durmak zorunda kalıyoruz.(ceyhun ve elif)
    biz en iyisi hususi’mizle gidelim ebrum dedim
    seni seviyorum
    iyi geceler
    yarın uyanma vatkinin ayarlanması ila randevu
    ve geceyi son sarılmanın arasına öpücük koyarak tamamladık
    ertesi gün oldu o kadar uykusuzluğun üstüne
    erkenden kalktım hani belki ebru da kalkmıştır da erken buluşuruz diye
    biraz bekledim kalkınca mesaj atar diyesonra dayanamadım.
    -şelale ettiğim kirpiklerinin açıldı mı?? dedim gönderdim mesajı
    beklediğim mesaj gelmedi
    beklemek icap etti kalkmasını
    halbuki ben onunla geçecek son gün için santra vuruşuna hazırdım
    derken cevap geldi
    -tekrar sevildiğini bilerek uyanmak ne güzel dedi
    -sadede gelelim buluşacaktık dedim
    -hemen çıkıyorum evden dedi
    -üstünü başını giy yüzünü falan da yıka yarın sabah da sevilmek istiyorsan dedim
    -unutturma sana kızacağım buluşunca dedi
    bir kafede ben önce gelmiş bulunarak bekledim
    içeri girince vay vay vay diyesim gelmedi desem o güzelliğe ayıp olurdu
    -merhaba hoşgeldin dedim
    sinsice geyik başladı(her konuşmanın sonunda gülümseme var çaktırmadan)
    -hatırlat bakayım dedi
    -dur kızmadan biraz bakayım şu güzelliğe dedim
    -güzelliğim için mi seviyorsun dedi
    -otursaydın dedim
    -cevap ver kelebek dedi
    -valla güzelliğin için değil hem sen çok güzel değilsin ki dedim
    -niye seviyorsun o zaman dedi
    -babanın paracıkları için tabi ki dedim
    bu espriyi çok rahat yaptım. çünkü eğer para için seviyor olsam
    babasının teklif ettiği okul parasını alırdım.
    her gittiğimiz yerde parayı ben ödemezdim
    bi de demezler mi kadın erkek eşit beni hasta ediyorlar amk.
    neresi eşit amk. kadınları el üstünde tutuyoruz
    siz hiç kadın su tesisatçısı, itfaiye eri, elektrikçi, kasap vs. işçisi kadın gördünüz mü türkiyede
    ama avrupada ben gördüm
    oturun çalışmayın diyoruz o ayrı
    arasıra kadına dayak atan sığırlar da var ama onlar zaten delikanlılıkla aynı seviyede değilller ki
    kadınlarla olsunlar amk. denyoları
    -fiyatını söyle babama çek kestirip hayatımdan çıkaracağım seni dedi
    —çeki alınca bara içmeye gidip sarhoş olup yine seni bekleyebilir miyim dedim
    -amacın para değil mi iki katı fiyat söyle kendini ucuza satma o zaman dedi
    -zengin olursam seni babandan alabilirmiyim dedim.
    -beni benden alan kelebeğe bak sen ne kadar uyanıkmış. beni eşantiyon niyetine kullanırsın sen
    güzelliğimi beğenmiyorsan dedi
    -ya tamam biraz güzelsin de tipim değilsin dedim
    biraz alınmaya başladı kızdığını farkedebiliyordum
    -tipinden başlatma bana, kendine aşık etmeden önce neden söylemedin dedi
    -bana aşık mı oldun sen dedim
    -evet dedi. utanarak
    -aşk ne ki senin için dedim
    beni benden alan tasfiri yaptı
    -sana katlanmaktır bence aşk dedi
    tabi içten içe alındım pekde haksız sayılmazdı
    tam aşk eziyeti bir adam sayılırdım ona çektirdiklerimden sonra
    -katlanma o zaman dedim
    derin bir off çekerek
    -aşk sana katlanırken sabrın alasını çekmektir dedi
    -sabretme o zaman dedim makaraya vurarak
    -iyi ben gideyim o zaman bensiz daha mutlu olacağa benziyorsun dedi
    -biraz daha katlan bana biraz daha sabret aşka yalancı çıkma dedim
    -gitmesem mi acaba bir gün daha ankaraya dedi
    -zaten blöfü yaptın sen bana dönmezsen gitmem diye dedim
    -gitsemde burda kalacaktım hep dedi
    -burası romantizm için fazla kalabalık
    garsona sorsam mı acaba öpüşmenin cezası kaç para diye.
    parası neyse veririm babandan alacağım çekle dedim
    -bu şartlar altında seni uzunca bir süre öpmek istemiyorum kelebek dedi
    -neden dedim
    -güzel değilmişim. para içinmiş sevgin.
    sinirimi bozuyorsun
    neden? diye sorunca utanmazı da ekledim senin karekterine dedi
    -gerizekalı öküz ve salak’ın arkasından attığın iki tokatla kıyaslayınca kendimle gurur bile duyasım geldi
    dedim
    -ama hakettin dedi.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 56.
    +2
    193

    • * -test sonuçlarını bugün aldım. yarın görüşelim dedi
     -söyle sonucu benim
     -şimdi olmaz yarın konuşalım sana sormam gereken çok önemli bir soru var dedi
     -anlat şunu sinir etme dedim
     -yarın yazdı sadece mesajda
     hastaneyi aradım
     aids olmadığımı söylediler.
     bu durumda ebru benden geçen sene ayrıldıktan sonra birisi ile yatmıştı  
     ebru ile daha fazla konuşmaya gerek yoktu
     ama verdiği randevuya  gidip bir güzel içimi dökmek için fırsat doğmuştu
     ertesi gün kalktım
     duş yapıp üzerimi giyindikten sonra geliyor musun mesajına
     -yarım saat sonra ordayım cevabını verdim
     çağrıldığım yer kışın kapalı olduğunu bildiğim bir restauranttı.
     ben onu restaurantın önünde görmeyi planlarken
     resstaurantın açık olduğunu görüp sevgililer günü için açtıklarını gördüm
     ama içerde muazzam bir kalabalık vardı ve ebru etrafta gözükmüyordu
     ben restaurantın içi ile ilgilenmiyor çevreden gelen geçenlere bakıyordum
     ebru ne zaman gelecek diye
     bir araç yaklaştı
     önümde durdu
     bu kim lan derken
     ebru indi
     üzerinde gelinliği vardı
     tam benim ondan istediğim gibi
     tam bana anlattığı gibi bir gelinlikti
     hayallerimizde konuştuğumuz gibi çok fazla makyaj yoktu
     başımdan aşşağı kaynar sular döküldü
     ebru beni çok fena gibicek diye düşündüm
     yanıma geldi
     bana baktı
     -senin intikamın da böyle oluyormuş demek. mutluluklar dilerim dedim
    • * -ne intikamı dedi
     -kiminle evleniyorsun dedim
     -çok sevdiğim birisi ile dedi
     -iyi hayırlı olsun.ama o biliyor mu ssenin hasta olduğunu dedim
     -evet biliyor ama yanlış biliyor dedi
     -nasıl yani dedim
     -o testler ve resimler evlilik için prosödürdü kelebek.ben bu gelinliği tek bir kez giyerim onu da senin için giydim. düğünümüz de cumartesi günü olacak.
    ilk bana sorcaklar ben evet dedikten sonra seçim senin olacak.ben içeri geçiyorum. hayır diyeceksen bile gel ben sana tüm hayatımı adamaya hazır olduğumu
    tüm sevdiklerim kanun ve aşk önünde söyle dedi
     tüm insanların tepkileri önünde rezil olmayı göze alarak bunu yapmış olması yok artık beni bu kadar seviyor olamaz dedirtti
     ne yapacağım ulan ben şimdi derken
     annemi aradım
     -evlendin mi dedi
     -sen nerden biliyorsun dedim
     -yanıma gelip onu gelin olarak görmek isteyip istemediğini sordu dedi
     -sen ne dedin dedim
     -benim gelinim sensin zaten ama kelebek ne der onu bilemem dedim dedi
     -ne diyeyim dedim
     -bana soracak kadar kararsızsan hala seviyorsundur. benim senden tek isteğim var mutlu olman dedi
     -sağol anne çok yardımcı oldun dedim imalı bir şekilde
     -başka birisi ile evlenebilecek misin? kelelebek dedi
     -bilmiyorum sen ne istiyorsun dedim
     -ben annemin mutluluğunu yaşamak istiyorum dedi(torun sevgisi)
     telefonu kapattım
     içeri doğru yürüdüm
     herkes bana bakıyordu
     belki de tarihin en kötü giyimli damat adayı bendim.
     damat mahaline oturdum
     ebrunun gözleri gülüyordu
     -teşekkür ederim dedi ebru
     memur hemen konuşmaya başlayıp teferruat konuşmasından sonra ebruya sordu
     tereddütsüz evet cevabının ardından
     aynı sorular bana yöneltildi
     benim nefes almalarımda gözler  bende iken
     ebru elimi tutup lütfen diye fısıldadı
     -soruyu anlayamadı tekrarlar mısınız dedim memura
     -kim anlayamadı dedi memur
     -ebru hanım, lütfen tekrarlar mısınız dedim
     memur ne olduğunu anlamaya çalışıren beni anlayan ebru gözlerime bakarak
     -lütfen bana tekrar sorun dedi ebru
     soru tekrarlandı
     -sevgililer gününde hayatımda verebileceğim en büyük hediyem olan kalan ömrümü hastalıkta sağlıkta iyi günde kötü günde en sevdiğim kişii geçirmek
    istiyorum evet evet evet dedi
     soru bana yöneltildi tekrar
     muhtemelen kalbimin bir refleksi olarak
     ---evet dedim
     alkış kıyamet
     imzalar
     memurun ayağa kalkıp bizi karı koca ilan etmesi
     herkes varken birbirimize dönerek sadece ikimizin kalmasından sonra
     yüzündeki gülümsemenin bende yarattığı etki
     yağmur çamur sel sonrası hayatıma doğan güneşin gökkuşağı rahatlatıcılığıydı
     hata mı yapmıştım affederek hadi onu bırak evlenerek
     neyse gibtir et amk
     gencebay babanın söylediğini herkes severek onaylıyorsa vardır bir bildikleri dedim
     hatasıyla sevmeye devam ettim ebru
     ellerini kaldıran kişi artık benim eşimdi
     öpülmeyi bekleyen kadın artık müstakbel çocuklarımın annesi
     aşkın ibaresi
     kalan yıllarımın tesellisi
     pişmanlıklarımın neyse'siydi
     öptüm kalbime koydum aşkı
     birkaç tebrikten sonra
     -hadi gidelim dedim
     -nereye dedi
     -evlenmeden olmaz diyemeyeceğin şeyler yapmaya dedim
     -deli dedi gülerek
     -hiç akıllanmadım nasıl kandırdın beni yine dedim
     -boşver gidelim hadi dedi
     -nereye dedim
     önce güldü
     -nikah şekeri düğün yeri. sana damatlık, davetiye,oturacağımız evin serilmesi, balayı organizasyonu diye devam ederken
     -geç kalıyoruz kadınlar evlenince çok dırdır yapar derlerdi de inanmazdım hadi gidelim dedim
     düğün hazırlıkları aşamasında ekşını da davet ettim
     -dıbına çakim arkadaşım adına çok sevindim. gelmek isterdim ama senin gibi askerliği bitirdikten sonra evlenmeyi bekleyen gençlerin
    başında olmam lazım. gelinler bana emanet etti onları. mutluluklar dilerim diyerek teklifimi reddetti.
     biz denildiği gibi  erdik muradımıza
     sizlerin kalan ömür hikayenizin sizin ve sevdiklerinizin dilediği gibi yazılmaya devam etmesini diler
     hepinizin sevgililer gününü kutlarım.
     kendini yalnız sananlar esas sevgilinin hayatta size değer aile bireyleri ile dostlarınız olduğunu
     ve her yalnızlığın gelecek mutluluklar için bir evre olduğunu unutmayın..
     saygılarımla..
    Tümünü Göster
    ···
  7. 57.
    +2
    182

    • * -neden dedi
    -bana neden deme dedim. gülerek ve devam ettim
    -nasıl düşündüğünüzü anlayabilmek için dedim
    o bişeyler saçmalarken bizimkiler geldi
    dudaklar kıpkırmızı amk belli ki şiddetli öpüşmeler yaşanmış
    eve bıraktık kızları sonra da beni bıraktı panpa
    ertesi gün işteyken dükkana geldi
    -olm kız senin numaranı istedi verdim dedi
    -lan olm neden veriyon dedim
    -teşekkür etcem dün gece için dedi ama ayak yapıyor amk hoşlanmış senden herhalde dedi
    -olm başımı belaya sokacan benim dedim
    -gibtir etmesini bilmiyon mu amk. işine gelmeyen yerde gibtir edersin dedi
    kız bana bi kaç kere mesaj attı
    o gece için muhabbet için teşekkür etti
    daha sonra yine benim panpanın kız arkadaşına yine buluşacak mıyız diye sorarken benden etkilendiği gibi bişey söylemiş
    kız bunu panpaya söylemiş
    panpada bana söyledi
    kız mesaj atmaya devam etti ben geçiştirme cevaplar verdim
    sonra tuzağa düşüp sadece panpa ile olacağımızı sandığım bir yere onların da geldiğini gördüm
    yine yalnız bırakıldık
    konuyu kökten bitirmeye karar verdim
    -erkek arkadaşın var mı dedim biraz konuştuktan sonra
    -hayır senin dedi
    -evet panpa var dedim
    -pardon kız arkadaşın dedi gülümseyerek
    -evet var dedim
    -hmm sevindim ne zamandır berabersiniz dedi
    -nerdeyse 6 yıl olacak dedim
    -çok sevindim dedi
    -sağol dedim
    -nerde şimdi okuyor mu dedi
    -onun hakkında soru sorma dedim
    -peki nasıl istersen dedi
    -sende kendine bir erkek arkadaşı bulunca konuşuruz onların hakkında dedim
    -erkek arkadaş istemiyorum ki ben dedi(yalanlarını gibsinler)
    kızla konuşmaya devam ettik
    bana ebru hakkında tek kelime bişey söylemedi
    sormadı da

    • * ebruyu görme korkumu yenip çarşıya çıkmaya başladım
    3 oldu 5 oldu dayanamayıp
    yavaş yavaş onun olabileceği yerlerde gezmeye başladım
    durduramadım kendimi
    çalıştığı yerin önünde
    evinin önünde dolanmaya başladım
    ama ebru yok amk
    kız gitmiş beyler
    aylardır alanyada yokmuş
    başka şehire gitmiş çalışmaya
    telefonu da yine değiştirmiş başka numaradan aradım kapalı
    başka bir dikkat çekici konu ise ebrunun ailesinin
    biz ayrılalı beri bir kere beni arayıp sormaması
    kime gitsem kime sorsam diye düşünüp dururken
    oteli aradım elemana sordum işten çıkmış
    annesi babasına sorulmaz hemen ebruya anlatırlar durumu
    belki de rahatsız olurlar kızımız tam unutmuşken tekrar hayatına girmesin diye tedirgin olurlar diye onlara da sormadım
    2008 facebook takuna kadar hiç haber almadım pek de araştırmamıştım
    bu sırada şimdiki çalıştığım otele girdim.
    kızla acayip arkadaş olduk
    mutlaka bu kelebeğin madem kız arkadaşı var neden hiç gelmiyor diye sormuştur kendi kendine
    ve anlamıştır beraber olmadığımızı ama yine de sormadı bana
    hiç de kız olarak yavşamadı
    facebook da ismini yaıp aradığımda karşıma gülümseyen yüzüyle profil resmi çıktı
    4 tane profil resmi gözüküyordu sadece
    birinde yakın çekim yüzü gülümsemesi ile
    diğerinde bir masada otururken elinde bir bardak içki ama parmağında iki yüzük benden kalan(söz yüzükleri)
    diğerinde bizim iskeledeki yerimizin hemen arkasında çekilmiş deniz manzarası
    sonuncusunda da benim resmim
    diğer resimlere saçma sapan bir sürü yorum..
    çok güzelsin falan filan
    benim resmin altında tek yorum ona ait
    sadece (:(
    kaç sene geçmiş
    parmağında hala benim yüzük
    ve benim resim
    oysa ne güzel adapte oluyordum hayata
    ne güzel unutuyordum onu

    • *tekrar tekrar resimlere baktım
    bu kadar anlamlı 4 resmin olması
    benim kafamı karıştırdı
    madem o resimler var bu beni hala sevdiğine işaret
    neden bu kadar acı çektirdin ki bana
    yine neden sorusu yine kahramanı ebru
    mutlaka yine bir amacı vardı
    biliyordu ki o resimleri başkası görsün diye değil ben göreyim diye göndermişti
    nedenini bilmiyorum ama kendimde bir suçluluk duygusu hissettim
    olm kelebek bu kız seni unutmamış ama sen gibine takmadın iki buçuk senedir ne aradın ne sordun diye kendi kendime söylendim
    kim haklı kim bilir.
    ama ebrunun bu yaptığı bir taktik de olabilir diye temkinli yaklaşmaya karar verdim
    neden sadece o 4 ve direk benimle alakalı resmi koysun ki sadece
    belki bana bir gün dönüp o kadar suçlu olmasına rağmen
    kelebek sen beni unuttun ama ben seni unutmadım bak resimlere de diyebilirdi.
    mantık devreye girdi
    bu defa ebrunun tuzağına düşmemeye karar verdiğim için
    sazan gibi atlamadım konuya
    arkadaşlık teklifi falan yapmadım
    kendi profilime ebru ile ilgili resim eklemedim
    googledan bir yalnızlık resmi bulup bende ekleyebilir ve ona mesaj verebilirdim yalnızım diye
    ama ben yeterince peşinden koştum
    gibtir edilen de bendim
    boş yere o kadar acı çeken de
    doğru düzgün ayrılamadık bile
    dur olm kelebek madem hala seni seviyor mutlaka seninle iletişime geçecektir
    nasıl olsa telefonunu kapatan yine o oldu
    habersiz başka şehre taşınan da
    ister istemez kafamda kaldı o resimler
    ne yalan söyliyim çoğu zaman internet kafeye gidip baktım o resimler duruyor mu diye
    hep durdu orda
    kızla tanıştıktan ve ona kız arkadaşım olduğunu söyledikten sonra
    hep saygı duydu bana
    daha önce de dediğim gibi hiç yavşamadı
    ama ne mesajı ekgib etti ne de beni bir yere davet etmeyi
    çalıştığı yerde maaş alınca beni mutlaka ilk hafta sonunda yemeğe zütürürdü
    bana çok değer verdi
    güldü güldürdü
    sıfır menfaatle yaklaştı bana
    bende onun hiç kalbini kırmadım
    her davet ettiğinde gitmeye çalıştım
    arkadaşlarla bir yere gideceğimizde
    olm kelebek ben kız arkadaşımla gelecem sende kızı getir derlerdi
    dışardan bakınca sevgili gibiydik ama aslında hiç alakası bile yoktu
    çünkü bende kıza karşı sadece saygı vardı
    bana olan aşktan konuşmama sabrı bir gece bütün arkadaşlarla bir canlı müzik barına gidince bozuldu
    tüm arkadaşlar sevgilileri ile gelmişti
    tek sevgilisi olmayan ben ve kızdı
    ben sevgili olanlara imrenerek bakarken
    ebru ile olan günlerimizi hatırlıyor
    baktığım kişiler gibi aşkımlı canımlı günleri düşünüyor
    onların birbirlerinin ellerini tuttuğunu görünce kendi ellerimin soğukluğunu kendi ellerimi sıkarak gidermeye çalışıyordum
    çalan dans parçası ile sevgililer bir bir kalktı
    masada kızla ben kaldım
    kıza da üzülüyordum bir yandan
    benim yüzümden midir bilmem ama kimse ile çıkmadı benimle tanıştıktan sonra
    2 buçuk seneden bahsediyoruz
    en yakın arkadaşın kim deseler o kızı derdim
    birbirimize bu konuda hep şaka yapardık
    -bi sevgili bulamadın seni dansa kaldıracak dedim
    -sen buldun sanki dedi
    -var benim sevgilim dedim
    -yalanlarını yesinler dedi
    gülümsedim
    -terbiyesizlik yapma bi dansa kaldırır insan dedi
    -öküzüm işte kusura bakma dedim
    -güzel teklif edemezsen kalkmam dansa ona göre dedi
    -hadi dans edelim dedim
    -off hakaten öküzsün ama kabul ediyorum dedi
    kalktık dans ediyoruz beraber
    diğer çiftler bize bakıyor
    benle göz göze gelen erkekler göz kırpıyor
    millet beni baş göz etme derdinde ama benim başımdaki tüm organlar ebruda
    gözümde acaba ebru içeri girerde beni bu halde görür
    birleşme ihtimali varsa bile tüm ihtimallerin içine ederim tedirginliğinde
    normal bir şekilde yandan el tutarak dans etmemiz
    kızın boynuma sarılması ile seyir değiştirdi
    bende mecburen beline attım elimi
    ben gözlerimi kaçırmaya çalışırken o bana bakıyordu
    o bişeyler demeden çıvık bir espriyle soğutayım ortamı diye
    Tümünü Göster
    ···
  8. 58.
    +2
    189

    ta ki
    -ben geri dönüyorum kelebek deyinceye kadar
    çalıştığı şehre döndü benim eve taburcu olacağım gün
    üzülmedim ebrudur sevgilidir ne yapsa hoşgörülmelidir
    aksi takdirde çekilmiş acılar tekrarlanacaktır diye sustum
    onu mutlu etmek içinde iyileştim bişey kalmadı dedim
    hastalık sonrası yine panpa ile takılmaya başladım
    arasıra beni seven kızı da görüyordum ama hiç konuşmadık
    sevgilisi var mı diye kimseye de sormadım

    • * kelebek pişman olmuş kıza dönmek istiyor düşünmesinler diye
    ayrıca kız duyarda yine umutlanır diye
    ebru bir kez daha geldi yılbaşından önce
    iki gün kaldı sadece hafta sonu
    yılbaşında gelemeyeceğini söyledi (!)
    -peki arkadaşlarınla zaman geçirmek de senin hakkın diyerek hiç kızmadığımı belli ettim
    -sen ne yapacaksın dedi
    -bilmiyorum dedim
    -arkadaşlarınla buluşursun işte neyi bilmiyorsun dedi(!)aklı sıra bana laf sokuyor
    ben ona cevapların en kralını verip gibertir pişman ederdim onu dediğine ama sabrettim
    -karar verdim ailemle geçirecem tombala oynarız herhalde dedim
    -tabi kesin öyle yaparsın diye yine imada bulundu
    sessiz kaldım
    çünkü tek gerçek cevap zamanda idi
    bu sıralar beni çok eskiden beri tanıdığım
    cüzdanlarının çalınması ile parasız kaldıkları zaman
    onlara cebimden borç verip kendi fotograf makinamı verdiğim
    tatil dönüşünde onlara verdiğim paranın çok fazlası ile sadece emaneten aldıkları fotograf makinamın
    çok daha iyisini hediye olarak gönderen
    her gelişlerindeelleri boş gelmeyen
    isveçli bir ailenin bir ferdi beni facebookda buldu
    onlarla da uzun şekilde yazışmaya ve başladık
    yılbaşı geldi ben dediğim gibi annem babam amca ve halalarımın aileleri ile toplandığımız bir evde geçirdim yılbaşını
    saat 12 ye gelmeden defalarca aradım saat 12 olurken en azından telefonda mutlu yıllar diyebilmek için
    ama o cevapsız çağrıları saat 1 de farketti(!)
    müzikten duymamıştır diye yine teselli ettim kendimi
    aramak yerin mesaj attı mutlu yıllar diye
    -sana da mutlu yıllar aşkım dedim
    -ben yatıyorum dedi(!)

    • * -erken yatıyorsun tatlı rüyalar dedim
    ne bana sen ne yapıyorsun dedi
    ne de eğlenip eğlenmediğimi sordu
    yıl oldu 2010
    ilk bi kaç gün sonra face e ebrunun etiketlenmiş resimleri düştü
    arkadaşları ile çekilmiş resimleri üzerinde yazan tarih
    bana yatıyorum dediği saatten 2 saat ilerdeydi
    makinenin saat ayarı bozuktur diye teselli ettim kendimi
    resimlerdeki bu adamlar kim diye hiç sormadım
    halbuki basbaya kıskanılacak samimiyet vardı resimlerde
    eğlenmiş olm kelebek gibtir et amk dedim sadece sabret de dedim kendime
    hiçbirşey yokmuş gibi o resimlerden bahis bile açmadım
    ebru resimlerdeki etiketlerini kaldırdı
    kendini beğenmemiştir resimde ondan kaldırmıştır
    diye teselli ettim kendimi yine
    ebru yine bana yakınlaşmaya başladı
    artık ne tak yiyeceğini kestirmek iyice zorlaşmaya başladı
    bi seviyor bi sevmiyor ama ne yaparsa yapsın beni gibiyordu
    yaz başında isveçli aile geldi
    onları gidilebilecek en güzel yerlere zütürdüm
    ulan bunlar turist parasını yiyeyim mantığını kaldırıp bana verdikleri hediyeler ve diğerleri için
    kazanabildiğim hesap ödeme kavgalarında ben ödedim gittiğimiz yerlerde
    onların resmen rehberi oldum
    giderken de yine bana bıraktıkları zarfta bir miktar para vardı
    ben bu para ile yine kendime bişey yapmayıp ebruya kolye aldım
    çok beğendi
    doğum günümü bu kez baş başa geçirdik
    sadece ebru ve ben
    çok güzel geçen gecede ebru evlenmeyi ister halde göründü bana
    -çocuğumuz olursa ismini ne koyacaktık hatırlıyor musun dedi
    -evet kız olursa .. erkek olursa .. dedim
    gülümsedi

    • * -üçünçü olursa ne koyarız dedim
    -o günler bir gelse hayırlısı ile de düşünmeye başlasak dedi
    evlilik teklifimi bekliyor olduğu belliydi ama etmedim
    çünkü kafam karışıktı
    neden mi
    neden?*
    yaz geldi aynı performansla çalışmaya devam ettim iş yerinde
    yazın tekrar geldi isveçliler ve beni ısrarla ülkelerine davet ettiler
    beni seven kızın başkası ile çıktığını duydum kızın adına sevindim
    ama çıktığı çocuğu görünce de üzüldüm
    hani öyle pek çirkin değildi ama
    insan değer verdiği kişilere daha iyilerini layık görüyor hep
    beni bekar sanan kızlarla ağır şekilde dalga geçip
    benden nefret etmelerini sağladım
    büyümüş ama hala liseli sanmışlardır amk
    bilmiyorlar ki neyin peşinde olduğumu
    isveçlilerle yazışmaya devam ettim.
    panpama da ihtiyacım olduğu için aramı çok iyi tuttum sırf onun gönlü olsun diye istediği yere gittim
    ebruya mimarlık için alanyada çalışması teklifini çok uygun bir dille söyledim
    ama evleninceye kadar gelmem alanyaya dedi
    neden diye sormadım bile tamam dedim
    her gelişinde köle oldum ona resmen
    başım ağrıyor dedi gereksiz telaş yapıp evde olduğunu bilmeme rağmen üşenmeden eczaneye gidip ağrı kesici aldım
    rakı içelim mi bugün dedi

    • * rakının yanında hepsini bir arada göremeyeceğiniz tüm mezeleri aldım
    istanbula gittim iki kez ebruya haber vermedim
    yılbaşı öncesine kadar ebru yine evlilikle ilgili bir kaç dokundurma yaptı
    ama sacma sapan suratıma telefon kapatmalar
    facebookda abuk sabuk erkeklerin ona yaptığı yorumlara sözlüsü yokmuş gibi davranması
    benim durumum ilişkisi var olarak dursada onu sevgilim olarak etiketleyememem
    onun da ısrarla ilişkisi yok olarak gözükmesi
    devam etti
    yılbaşı öncesi tüm hazırlıkları tamamladım evlilik teklifi için
    panpama burdan çok teşekkür ediyorum yardımları için...
    ebru bu sene de gelmiyeceğim dedi
    -hayır bu sene geleceksin özel bir gece olacak bizim için dedim
    galiba evlenme teklifi edeceğimi anladığı için başlarda olmaz dedi
    ama ilk kez ısrar edince kabul etti
    geldi
    yılbaşı gecesi onu alanyanın en lüks restoranına zütürdüm
    yedik içtik çalan parça ile dans ettik
    fazla sarhoş olmasın diye ben yavaş içtim o da bana eşlik etti
    mekanda otururken
    hesabı istedim
    -erken değil mi daha dedi
    -başka bir yere gideceğiz dedim
    -nereye dedi
    -sürpriz dedim
    tuttum ellerinden
    iskeledeki yerimize zütürdüm
    biraz oturduk
    Tümünü Göster
    ···
  9. 59.
    +2
    166

    • * -nasıl çok seviyor dedim
    -onlar anlatılmaz kelebek ana kız çok konuştuk senin hakkında bi kere anlattı sonra yakın bulduğu ve benim bildiğim için sürekli anlatmaya devam etti.
    ama ben sizin ayrıldığınıza inanmıyorum. mutlaka barışır ebru seninle. dedi
    -neden dedim
    -bilmiyorum ama onsuz yapamam derken çok içtendi.
    ebrunun odasına bakabilir miyim dedi
    -hoş olmaz kelebek dedi
    -lütfen dedim
    -tamam dedi.
    biraz baktım. eskisi gibi herşey bana ait.her bir kenarda bana ait resimler. benim ona hediye ettiklerim eskisi gibi duruyor
    10 gündür istanbuldaysa 20 günden fazla bu odada bu şekilde kalmaya devam ettiyse beni bitirmemiş kafasında demek ki
    ama bu inat neden
    bu yaptıklarının sebebi ne bilene züt capssimi verirdim amk o an.
    bir an önce onu bulup konuşmam lazımdı ama istanbula gitmem maddiyat yüzünden sıfır ihtimal
    sülalede ve arkadaş çevresinde bayram olsa kimsenin yanına gidemeyecem borçlarım yüzünden
    masasının üstünde bana aldığı telefonda duruyordu.
    yine ikimizin gülümserken çekilmiş fotoğrafı ki bu onun en sevdiği resmimiz di
    beni silmiş olsa bu odanın bu halde olma ihtimali çok zayıftı
    20 günden fazla bir zamanda bu halde nedensiz bir ayrılıkla bu odada bu şekilde yaşayabilmek için resmen pgibopat olmak lazımdı
    madem sevmiyorsun
    bırakmak ayrılmak istiyorsun
    beni beyninde bitirmişsin
    veya başkası var
    bu oda neden hala böyle?
    neden her yerde beni sevdiğinin izleri dururken senin gerçek aşk adımlarını kalbimde hissettirmiyorsun
    madem seviyorsun neden konuşup herşeyi çözmemize yardımcı olmuyorsun.
    madem seviyorsun ki bu bana değer verdiğin anldıbına gelir
    üzüntümün senin de üzüntün olması
    sıkıntımın senin de sıkıntın olması gerekir
    neden sıkıntılarıma bi tek cevapla yardımcı olmuyorsun

    • * tutsana ellerimden
    gel kelebek seninle konuşmamız lazım desene
    bak şimdi canım benim böyle böyle oldu
    kusura bakma ama beraber olamayız artık desene
    yada bu tuttuğum ellerden beni şu şu şu yaptığın hatalardan dolayı birazcık pişman ettin.bir daha yapma desene
    ne tak yediğimi bilememekten taklar içinde bırakmasana amk beni
    ahh ebrum ahh
    nasıl bir avcısın sen
    eti yenmez
    sütü içilmez
    ağırlığım uçuşuma engel
    ısırdığım yer dişime zarar
    bir kelebeğim ben
    bi kaç günlük ömür biçilmiş
    uçsam mı bi yere mi konsam diye ne yapacağımı bile bilmezken
    sen neden nedenleri düşünmekle geçirtiyorsun ömrümün geri kalanını
    ya kaldır elini vur başıma yapışayım kendi hayatıma
    yada al beni avucuna
    parmaklarının ucuna kadar yürüyeyim uçayım tekrar kalbine
    ..kötü oldum o odanın halini öyle görünce
    iyice çıkmaza girdim amk.
    kalbimin bir kagıt parçasına sıkıştırılmış adresinde ebru yazıyordu
    ama adres sorsam tarif edecek kimsem yok
    nerdesin amk bağdat
    zaman reyize sığındım mecburen.

    • * odadan çıkıp müsade istedim gitmek için
    -olmaz bir yemek ye öyle git dedi
    -hayır kelebek otur dedi
    -aç değilim az önce yedim dedim
    halbuki ölüyom amk açlıktan
    -otur şuraya ben hazırlayayım sen yemezsen yeme dedi
    tabakları hazırlayıp koyarken
    -zahmet oldu aç değildim dedim
    -yalan söyleme yemek yemeyi bile unutmuşa benziyorsun biraz kendine gel. dedi
    ben yemek yerken nezaketten midir bilmem
    beni yalnız bıraktı
    yemeğimi yedim
    müsade istedim tekrar.
    teşekkür ettim herşey için
    görüşmek üzere ayrıldım evden
    umut 1-ebru annesini arayacak konuşacaklar sebebini öğrenecek ben de aydınlacağım
    umut 2-ebru benim hala onun peşinde olduğumu annesinden duyacak ve alanyaya en kısa zamanda gelip benimle görüşecek
    umut 3-sahip olduğum bilgi ile ebrunun eski numarasını kullanmaya başlaması benim onunla tekrar görüşmemi onu aramamı istiyor olmasına yorumlayabilmem
    umut 4-ebrunun odasının hala beni sevdiğini işaret etmesi ve annesine beni hala sevdiğini ima etmesiaş
    bunların yanında bir sürü umutsuzlukta var
    ama ben umutlarıma yöneldim
    şimdi yapmam gereken tek şey eğer bu umutlardan biri gerçekleşecek olursa
    ebrunun karşısına beş parasız çıkmaktansa en azından şimdilik bir işi olan birisi olarak çıkmaktı
    hadi görüşelim dedi kız. kahve ısmarlıyacak para yok amk
    eşin dostum cebinin bereketine dualarla yaşıyorum

    • * hemen bi kaç yere haber verdim iş lazım diye
    haber vermekde kolay değil amk telefon yok
    sim kart yok
    sonra en kısa zamanda bulmam gerektiği için
    kendim bizzat başvurulara başladım
    abi eleman lazım mı
    abi eleman lazım mı gezdim bi kaç yeri
    sezon ortaları olduğu için herkes kadrosunu kurmuş
    zor oluyor tabi bulmak
    bir restorana gittim hollandalılara hitap eden
    -abi eleman lazım mı dedim
    -yok sağol bilader dedi
    -flemenkçe ve ingilizce biliyorum iyi derecede dedim
    hollandaca konuşmaya başladı benimle
    hiç hollandada bulundun mu diye sordu(türkçe karşılığı çevirisidir
    hayır hiç biz zaman bulunmadım dedi.
    biraz daha konuştuk nerelisin ne işler yaptın
    askerden geldim. cezam vardı onu yattım hapiste şimdi çalışmam lazım dedim
    hapiste niye yattın dedi
    anlattım durumu dürüstçe
    tamam yarın gel başla dedi
    biladeri bulup iş bulduğumu anlattım
    biraz para alıp en taktanında sadece yes no ve mesaj yazma özelliği olan gibimsonik bir telefonla
    sim kart aldım
    açılmasını bekledim bi kaç saat sonra
    Tümünü Göster
    ···
  10. 60.
    +2
    163

    -abi su şişesi bu elindeki rakı şişesi dedi.su şişesini göstererek
    -karıştırmışım işte dedim
    sabaha kadar bana salak salak şeyler anlattı.
    yok bi kıza aşık olmuş
    o kızı mutlaka ayarlamalıymış
    bi tane daha kız varmış
    onu da seviyormuş aslında
    ama türklerden hayır yokmuş
    yakaladığı turistle işini görüp
    roberto carlos misali gençliğini avrupalı kızlarla ihtiyarlayınca da türk kızlarına vermeyi düşünüyormuş
    ben bi saatten sonra onu dinleyemez olmuşum
    sarhoşluktan
    sızıp kaldığımı sabah kalkınca öğrendim
    biladere hapise gittiğimi söyledim
    hala sarhoşken adliyeye gidip
    teslim oldum
    beni alın içeri diye
    biraz beklettiler
    sonra başka bir suçlu ile
    elime kelepçe takıp sivil arabasına zütürdüler
    aslında tek olsam kelepçe takmazlarmışda diğeri arabadan atlar da kaçar diye takmışlar
    mahmutlar cezaevine gittim
    işlemleri tamamlayıp resmi çektiler elime bir tabela verip
    17 gün 16 gece kalacağım ceza evine girmiş oldum
    sonra bir koluma yatak bir koluma sandalye
    aynı anda içeri zütürdüğüm kıyafetleri
    l tipi ceza evinde sürüye sürüye zütürdüm
    durduğumuz yerde burası dediler
    beni o an geri salsalar çıkışı bulamayacak kadar karışık bir yerdeydim
    tecrite yani koğuşu belli olmayan karma suçluların olduğu yere girdim
    herkeste bir sakal
    herkeste bu kim amk
    ne tak yemişte gelmiş bakışı
    benim ise gibimde değil ebrudan başkası

    • *oturdum köy kahvesine girer gibi
    suratım asık
    hoş geldin dediler kafa salladım sadece
    önce benimle gelene sordular geçmiş olsun bilader diye
    o anlattı içinde bulunduğu taktan durumu
    sonra bana sordular nedir durum diye
    duruşuma ve suratımadaki ifadeye bakılırsa sülalemi doğramış içeri girmiş gibiydim ama
    gizem yaratıp pısırık görünmemek için
    -içki içmekten dedim
    tabi herkes merakda amk içki içmekden insan nasıl içeri girer diye
    -kavga mı ettiniz bilader dedi birisi
    -hayır dedim
    adamlar bi kaç gündür orda ve muhtemelen de daha önce nezarette beklediği için hepsi sakallı
    tipler sokakda görsen normal gelir ama içerde olunca pgiboloji farklı oluyor tabi
    -ee nasıl oldu dediler. baktım bir sürü soru soracaklar
    -askerde içki içerken yakalandım dedim
    hepsi güldü biraz makara yaptılar.bi alkolik ekgibti grup tamamlandı diye
    sonra bize konuşmak düşmedi pek.
    ileri yaşta olanlar ve daha önce içerde yatmış olanlar
    ne nasıldır. içerdeki düzen nedir. yemek olayı yatma olayı duş alma gibi durumları anlattılar
    biraz sakinleşti ortalık
    herkes kendi derdine düştü

    • *kimi avukatım gelsin çıkarsın beni artık
    kimi işlediği suça muhtemelen kaç sene yer onların hesabını yapıyor
    bende odaya gidip yatağı ayarlayıp girdim yatağa
    biraz uzandım akşam üstü yemek ardından sayım
    sonra yine yattım
    bir müddet uyuyamadım ebruyu düşünmekten
    baktım tek başınalığımın zütü yemiyor onsuzluğa
    salonda oturan ne idiği belirsiz adamların yanına indim tekrar
    adam bi kaç gün önce birini doğramış
    yanımda oturuyor amk
    öteki içmiş otu taku hala kafası dumanlı halimi hatrımı soruyor
    o gerginlik beni biraz ebrudan uzaklaştırdı
    ebruyu düşünmek yerine zütü kollamanın peşine düştüm
    yalnız takılmak pek mantıklı gelmedi bana
    bi kaç pgibopatla üç beş geyik yapayımda yanımda bulunsun lazım olursa dedim
    biraz makara gırgırdan sonra yat saati geldi ışıklar söndürüldü
    2 katlı olan koğuşta üsk kata çıktım 3 kişilik odanın birisinde tek başıma kaldım
    işin açığını söylemek gerekirse yüz üstü yatmaya zütüm yemedi
    sırt üstü yatıp zütü sağlama aldım
    o gece anladım yanlış yaptığımı ne tak yiyecektim amk.
    içki de içemeyecektim
    birisiyle dertleşmek istesem akıl danışacağım adamlar aklını mantıklı kullanamadığı için içerde olanlar zaten
    yalnız kalsam hepten tak bir durum
    gözlerimi kapatsamda aklımda
    açsamda aklımda
    tek soru var
    ??neden??

    • *o amk nedeninin ihtimallerini sabaha kadar düşündüm ama
    sabah kalktığımda ne kalbime ne de aklıma tatmin edici bir rapor sunamadım
    ertesi gün gerçek koğuşlara dağıtım günü olması sebebi ile
    tecritte bulunan iki kişi ile daha aynı koğuşa gönderildik
    yine elimizde plastik sandalye yatağın döşşeği eşyalar
    koğuşa girdik 3 ümüz
    sanki aynı hayata tecavüzden girmiştik içeri
    birden panpa olduk amk
    birbirimiz koruyalım ayakları yaptık
    içeri girdik ki şansa bak
    koğuş ağası seçilecek
    koğuş ikiye bölünmüş
    seçim var amk bizde 3 oylu bir grubuz
    vay hoşgeldiniz çay içermisiniz nasılsınız hemen ilgi alaka iki tarafdanda
    çayı içtik
    kendimizi anlattık
    sonra gözüm gazeteye takıldı amk
    alanyanın yerel gazetelerinin birinde
    ön bilgi haberinde ki başlık
    5 senelik firari alanya canavarı yakalandı diyor
    resme bakıyorum
    amk acayip tanıdık geliyor
    ulan bu kim acaba dilimin ucunda diye düşünürken gazeteyi alıp yönlendirilen sayfayı açtım
    ben gazeteye bakarken kanımı serinleten sesi duydum
    -olm bu adam bana ne kadar benziyor
    benimle gelen panpa dediğim adamdan alanya canavarı diye bahsediyorlar
    adamın mekana saldırmışlar
    o da kendini korumak için bi kaç tanesini haşat etmiş
    mahkeme sürmüş de sürmüş
    avukata emanet etmişler olayı takip etsin diye
    o da pek giblememiş
    birden yakalama emri ve paraya çevrilemeyen 18 ay hapis cezası
    gazete takunu çıkarmış anlayacagınız
    Tümünü Göster
    ···
  11. 61.
    +2
    142

    ---karşılıklı içki içecez dıbına çakim sende gelirsin tam olur o zaman alkolik seni dedi
    -emredersiniz dedim ayarı yemiş bir şekilde
    askerlere gidiyorum nasılsınız lan diyorum hepsi şafak derdinde amk
    bitmiyor da bitmiyor diyor herkes
    öyle kimseden ahım şahım dert bulamadım
    ama ekşına eli boş gidilmezdi
    bi tanesini not aldım
    izni bitmiş ama çok özlemiş
    bi tanesinin anne ve babası konuşma yeteneğinden yoksun onlarla irtibata geçemiyor
    bi tanesi görevinden çok şikayetçi ve başka görev almak istiyor
    diye ekşına notları verdim
    -görevini beğenmeyeni getir dıbına çakim dedi
    getirdim
    -görevin nesinden memnun değilsin dıbına çakim dedi
    -memnunum komutanım dedi bin
    -tamam çıkabilirsin iyi görevler arkadaşım dedi
    -gel dıbına çakim dedi bana
    yanına yaklaştığımda
    -yanlış istihbarat dıbına çakim cezanı seç dedi
    -siz nasıl uygun görürseniz komutanım dedim
    -tamam dıbına çakim sonra karar veririz şu izni biteni çağır dedi
    onu da çağırdım ama tırsıyom bi amcıklık da o yapacak diye
    -iznin kaldı mı dıbına çakim dedi
    -kalmadı komutanım dedi asker
    -izin istiyor musun dedi
    -hayır komutanım az kaldı zaten dedi
    -tamam çıkabilirsiniz dedi askere bana gibtim seni kelebek dercesine bakarken
    -diğerini de çağırayım mı komutanım dedim
    -elli yıllık karım gibisin dıbına çakim seni gibmeye bile üşenir oldum dedi

    • * -komutanım dedim lafı ağzıma sokup
    -çağır dıbına çakim dedi
    -anlat dıbına çakim dedi askere
    asker durumunu anlattı
    annesi ve babası ile sadece işaret dilinde konuştugunu hafta sonları çarşı izninde web cam da konuşabildiklerini
    ama hafta içi veya çarşı izni kesildiğinde onları merak ettiğini diğer kişilerle telefonla görüşüp
    onlara bilgi ulaştırdıgını ama bunun da her zaman olmadıgını söyledi asker
    -tamam dıbına çakim zütün kaşınmasın gözüme fazla batma çarşı iznin kesilmeyecek. haftanın salı ve perşembe günleri de bana uğra dedi
    salı ve perşembe günleri neden uğra dediğini sonradan anladım. kendi telefonundan çocugun annesi ve babasına mesaj yazıp
    hal hatır soruyormuş ama bunu ben göremediğim zamanlarda yapmış kimse bilmesin diye
    diyeceksiniz ki çocugun annesi ve babası nerden biliyor mesaj yazmayı bende bilmiyom biliyormuş işte amk
    son getirdiğim askerdeki bir sorunu çözdüğümüz için ekşın mutluydu
    -başka var mı dıbına çakim dedi
    -şimdilik yok komutanım dedim
    -vay dıbına çakim içecek adam çıkmadı bu günü de alkolsüz geçireceksin dedi
    diline düştüğüm adamın farkındasınız
    -görev burda bitmedi dıbına çakima araştırmaya devam et dedi
    -emredersiniz dedim de daha kim bana derdini söyler amk gördüler derdi olanı ekşına zütürdüğümü
    zaman geçti
    ekşınla aramız yine eskisi gibi olmaya başladı
    ebruyla görüşmelerimizde
    gelmiyor musun
    ne zaman geleceksin
    gel artık gibi ardı arkası bitmeyen
    güvensizlik konuşmalarından sonra
    mahkeme tarihi geçsin gelecem dedim en son
    mahkemeye gittik vakti geldiği zaman
    ekgib evrak yüzünden ve nöbetçi hakim yüzbaşının
    bu olayın emsallerine bakmak istemesinden dolayı
    yine ertelendi 45 gün sonraya
    ertelendiğini ekşına bildirip izin istedim
    ekşında verdi fazla zorlamadı
    10 gün daha izin aldım
    direk otobüse binip ebruya haber vermeden ankaraya gittim
    normal bir telefonla onu aradım

    • * -nerdesin dedim
    -yurttayım dedi
    -ankarada bildiğin çiçekçi var mı dedim
    -hayırdır dedi
    -bi sevdiğime gül almam lazımda dedim
    -bi dakika ya sen nerdesin şimdi dedi
    yerimi söyledim
    -sakın kıpırdama geliyorum hemen dedi
    bende bi tak anlamadım yaptıgımdan nasıl sürprizse amk hem haber vermeden geliyom hemde sürpriz yapmadan onu çağırıyorum
    ama sürpriz yapamamam da başka bir etken daha vardı
    para yoktu amk cepte çıksa çıksa şimdilerin 100 lirası çıkardı
    o da alanyaya dönüş yolunda anca yetecek bir paraydı
    gelince kızdı bana
    -neden haber vermiyorsun diye
    -kusura bakma dedim
    -kaç gün izin kullanacaksın dedi
    -10 gün dedim
    -tamam yeter dedi
    -kaç gün burda kalayım dedim
    -10 gün tabikide dedi
    ne demek on gün lan alanyaya gitmeyecek miyim amk
    -10 gün nasıl kalacam burda dedim
    -pansiyonda kalırız beraber dedi
    -alanya dedim
    -bensiz gidemezsin kelebek dedi
    -beraber gidelim o zaman dedim
    -okul var dedi
    sonra hiç hesablamadığım bişey oldugunu daha farkettim
    neden izinli olacagı bir bayram yada seyranda kullanmadım ki izni
    iznin bin olacağı şimdiden belliydi
    inat edip alanyaya gidecem desem aramız bozulacaktı
    kalacak olsam para yok
    -alanyaya hafta sonu bari gidelim de para alayım dedim
    -bende para var kelebek.bir daha alanya lafı edersen elif için gittiğini düşünmeye başlar olay çıkartırım dedi
    resmen beni çevresine tanıtmak
    kendini mutlu etmek için kullanacaga benziyordu
    öyle ahım şahım da değilim ki amk
    bakınca vay amk ebrunun sapına bak ne kadar yakışıklıymış desinler
    ebru bilmiyor ki
    her çiçek arının damağına göre güzel
    Tümünü Göster
    ···
  12. 62.
    +2
    137

    bulabildiklerimi çağırdım nöbette veya görevde olanlar kaldı
    ekşın bu amk gibecek de millet nasıl domalacağını bilmiyor
    askerler o halde yani

    ---kendinizi nasıl affettirebilirsiniz dıbına çakim dedi
    hiç birisinde ses yok suratlarından tek okunan korku ve pişmanlıkları belki biraz da kendilerine kızgınlıkları
    -beni tatmin etmek zordur dıbına çakim yakaladım hepinizi sonuçlarına katlanacaksınız dedi
    bi kaç tanesi emredersiniz dedi
    ekşın hepsinden duymadığı için
    -anlaşıldı mı dıbına çakim dedi
    hepsi emredersiniz dedi bu defa
    -kelebek bana yazıcıyı çağır dedi
    gittim çağırdım
    elindeki yakalanmış asker listesini yazıcıya verdi
    -bu arkadaşlarıma dönüşümlü olarak nöbetleri geçir. çarşı defterlerini getir çekmecemde dursun. koğuşları yıkasınlar. bahçeyi bunlar sulasın. tüm işlerde bunları
    taş ocagı mahkumları gibi kullanın ikinci bir emrime kadar dedi
    yazıcı emri aldıktan sonra
    askerleri de gönderdi
    -dıbına çakim kandırdın beni kelebek fantazilerimi senin yüzünden uygulayamıyorum dedi
    hayırlısı olsun komutanım deyip arazi oldum yanından
    yapılacak geniş kapsamlı denetimler yaklaşıyordu
    sorulabilecek tüm sorular ve yapılacak spor ve atışlar konusunda ekşın tarafından uyarılıp denetime hazılanıyorduk
    her komutan gibi o da bölüğünün başarılı olmasını istiyordu
    kendi teknikleri ile eğitimi çok zevkli bir hale getiriyordu.
    adamın zaten kelime dağarcıgı çok komik. askere hitap tarzı çok iyi kendisi de son derece bilgili askeri konularda

    • *ebruyla olan bir kaç konuşmamızda kendisine mektup da yazmamı istedi
    aslında bir sevgiliye mektup yazmak çok zordur.
    duygularınızı direk kalbinizden alıp beyaz bir kagıda kopyala yapıştır yapmak kolay değildir,
    bu kadar kolay olsa ne siyah renk kalır dünyada yazmak için kalemle ne de bir yeşillik ormanlarda
    sürekli konuştugun halini hatrını sordugun herşeyini bildiğin birisine de
    nasılsın iyimisin beni soracak olursan süperim amk da denmezdi.
    özlemi kelime oyunlarıyla farklı dillere döküp dudağının bükülmesine sebeb olmayı istemeyecek kadar çok seviyordum onu
    uzaktaki bir sevgilinin tek ihtiyacı olan mesafelere ragmen sevildigini
    en az onun kadar kalbinde aklında ruhunda oldugunu ispatlamaktı
    içinde hiç nasılsın iyi misin ben iyiyim içermeyen onlarca mektup yazdım ona
    sadece birini örnek olarak vereyim hatırladıgım kadarıyla

    ---nerde yürüdüğünü bilmezken birden bir kelebek çıkar karşına
    alışık değilsindir fazla görmeye
    hayranlıkla onu ürkütmeden izlemeye çalışırsın
    yavaşça yaklaşarak daha yakından görmek istersin
    o kadar küçük ve masum bir böcekten bile
    birden hareketlenmesinden dolayı korkarsın kendini geri çekersin
    ama yine de onu bırakamazsın kanat çırpasını izler nereye konacagını takip edersin
    bir yere konacak gibi olursa bir iki adımla ona yaklaşırsın tekrar
    eğer konarsa hiç yorulur muyum diye düşünmeden onlarca adımı tekrar atarsın
    yine uçar yine hevesin kaçar ama yine de gözün kelebekte kalır
    aşkta böyledir işte
    normal hayatının dışına çıkarır seni
    birden çıkar hep karşına
    ne kadar güzel dersin
    utanarak yaklaşırsın heyecanınla
    seni görmesine izin verdiği kadar yaklaşırsın
    hiç gitmesin istersin
    gitmemesi için çekingen bakarsın hep kendinden ödün verirsin
    ama gider kısa bir süreliğine de olsa bazen
    her adımı izlersin eğer sevdiysen tekrar yakınlaşmak için
    tekrar umut verse koşarsın sebebini bilmeden
    geçen yıllarına hiç acımazsın peşinde koşmaktan
    bir gün biter yada bitmez ama kalbin hep aşk kelebeğinde kalır...

    • *bu tarzda sade mektuplar yazdım ebruya
    telefonlarda hep mutlulugunu dile getirdi mektupları okuması ertelerinde
    bu da bana haz verdiği için daha da önem vererek yazdım
    ekşın bölüğü rockynin taksa hazırlanması gibi hazırlıyordu
    dağ bayır koşup italyan çukurlarından çıkma mücadelesi verirken
    gezlerde gözlerde arpacıklardaydık hep
    ekşın askerlere daha özenle davranıyordu
    denetim öncesi haftada
    ekşın benden cezalı askerleri çağırmamı istedi
    telefondan yakalananları çağırdım
    -dıbına çakim başka çarşı cezalısı arkadaşım var mı yazıcıya sor dedi
    gittim bi kaç tane daha değişik sebebten çarşıları kesilmiş askerleri de buldum geldim

    • * hepsine hitaben
    -dıbınıza çakim arkadaşım hepinize çarşı izni veriyorum bu haftalık. göstereceğiniz performasın gözüm açık değil fermuarım açık izleyecem dedi
    açık açık tehdit etti
    askerleri gönderdi
    -vay dıbına çakim tükürdüğümü yalatıyorlar bana dedi
    sessiz kaldım
    hafta sonu çarşıya bende çıktım tüm askerler gibi çarşıya çıkmadıgımız gün ektradan eğitim yaptık zaten ekşınla olan anlaşma da böyleydi
    denetim günü geldi
    çok güzel performans gösterdik
    atışa seçilen herkes ben dahil görev ifa şartlarını yerine getirdi
    bölük 1500 metre koşu denetlemesinde herkes çizgiyi zamanında önce geçti
    diğer mekik şınav barfiksde de yeterli başarıyı gösterdik
    kısacası bölük açısından iyi bir denetleme geçti
    bu ekşını çok mutlu etti
    bölüğü toplayıp
    -hepinize teşekkür ederim dıbına çakim dedi
    cezalı askerleri ayağa kaldırıp hepsini affettigini söyledikten sonra
    -dıbına çakim aynı suçtan double double yaparsanız bazı deliklerinizi pota kadar genişletirim dedi
    denetleme esnasında atışı ve sporu kötü olanlar ya revire ya da nöbete gönderilmişti ki bi sakaklık çıkmasın
    onların haricindeki tüm askerlere çift çarşı verdi
    sabah içtimasında tabur komutanı bölük komutanlarını ve asker personeli tebrik edince zütümüz iyice kalktı
    ebru da son ünideki son senesi için ankaraya gitmeye hazırlanıyordu
    tekrar izine çıkmam konuşulmaya başlanmıştı ama ilerki bir zamanda kullanmaya iki oyla karar verdik
    bunun yerine ebru yine bir hafta sonu istanbula gelme kararı aldı
    ekşına gidip durumu anlattım
    -komutanım benimde çift çarşım var mı dedim
    -var dıbına çakim dedi biraz zorladıktan ve dalga geçtikten sonra
    -ben uygun görürseniz öbür hafta çıkmak istiyorum çift çarşıya komutanım dedim
    -tamam dıbına çakim zaten nöbet tutacak asker lazım olur diger askerler çarşıdayken dedi
    -emredersiniz dedim

    • *hafta içine girdik nöbetlerden sonra
    hergün arıyordum
    salı günki aramamda
    -nasılsın dedim
    -iyiyim dedi ama değildi amk
    -bişey mi oldu dedim
    -ben hafta sonu gelemiyorum dedi
    -sorun değil haftaya gelirsin dedim
    -haftaya da gelemem dedi
    tansiyonum düştü beyler.bir daha ki haftayı sormaya zütüm yemedi
    -bir sorun mu var dedim
    -sorun yok başka bir işim çıktı dedi
    -ne işi dedim
    -boşver dedi
    beni hiç bu kadar boşvermezdi
    -ebru konuşmak istediğin bişey var mı dedim
    -hayır moralim bozuk biraz dedi
    -gelemeyeceğin için mi dedim
    -hayır dedi
    vay amk gelemeyeceğine üzülmüyor bile
    -anlatmak ister misin dedim
    -ailevi boşver şimdi sonra konuşuruz dedi
    -ben yanlış bişey mi yaptım dedim
    -hayır seninle alakası yok dedi
    konu kilitlendi öylece kaldı amk
    Tümünü Göster
    ···
  13. 63.
    +2
    136

    ---ben gideyim o zaman komutanım dedim
    -dıbına çakim ikimizin sırrı olacak üstünü değiştir gel dedi
    -emredersiniz dedim
    gittim üstümü değiştirdim. geri geldim odasına girip tekmil verdim
    eliyle bi dakika işareti yapıp bana bakmadan beni bekletti
    meraktan çatlayacaktım amk ne yapacak acaba diye
    kagıda bişeyler yazıp çizip duruyordu
    bana baktı
    -astsubaya akşam içtimasına katılmayacağını söyle gel dedi.
    -emredersiniz dedim.tam çıkıyordum. depocuyu da çağır bana dedi
    gittim astsubaya ekşının yanında olacagımı söyledim depocuyu da çağırdım
    ekşın depocuya
    -dıbına çakim anahtarı ver baskın yapacam depoya dedi
    asker anahtarı verdi
    bana dönüp
    -gel dıbına çakim dedi
    depoya gittik
    herşey yerli yerinde ortalıkta bir sorun gözükmüyor.ama ekşının hevesi kursagında kalmışa benzemiyordu
    kendisine bir tane askerlerin giydiği eşofman altından aldı
    depodan çıktık
    tekrar odasına döndük. sonra yazıcıyı çağırdı
    bölüğün koğuşlarda yatma planını istedi.
    herkesin yattıgı yatak belliydi.
    hala neyin peşinde oldugunu bilmiyordum
    bana gidebilirsin dedi
    o da evine gitti

    • *ben aşşagı indim akşam yemeği derken
    komutanlık saati(yani askerlere bir saatlik verilen ders)
    o gün çok erken bitirildi nöbetçi astsubay tarafından herkes bu durumdan çok memnundu ve
    o günki rütbelilerde genelde askeri sıkmayan komutanlardı
    bu rahatlıkla herkes koguslara dagıldı
    derken yazıcı beni çağırdı gel yazıhaneye gidiyoruz diye
    gittik bir baktım ekşın orda
    tamamen asker gibi giyinmiş
    eşofman bir de yeşil askeri tshirt tarzı atlet
    -otur dıbına çakim dedi.
    cebinden bir telefon çıkardı ama kendi telefonu degildi
    belliki askerin birisinden yakalamıştı
    olay açığa çıktı beyler
    ekşın askerin birisinde cep telefonu yakalıyor
    rehberi bir açıyor ne kadar asker ismi varsa kaydetmiş denyo
    ekşın hepsine mesaj çekiyor
    mesajda telefonla beraber bana gel dıbına çakim yakaladım seni ... yüzbaşı
    diyor.
    iletim raporu gelen her mesajda heyecanlanıp git bana bu askeri getir dıbına çakim diyor
    gidip telefonla beraber askeri getiriyorum
    her yakaladığı askerin elinden telefonu alıp yeni asker numarası var mı onu araştırıyor
    bu sayı git gide artıyor tabi
    17 tane telefon yakaladı
    yüzündeki keyfi görseniz kendisiyle resmen gurur duyuyor amk
    askerlerin hepsini odaya soktu
    isimlerini tek tek aldı
    sonra hepsini gönderdi

    • * ben merakıma yenilip ne yapacaksınız komutanım dedim
    -düşünüyorum dıbına çakim arkadaşım dedi
    ekşın görevini tamamlamanın verdiği mutlulukla bölükten ayrılırken o halde tüm koğuşları gezdi
    baktı başka yanlış bişey yapan var mı diye
    gerekli ekşını yaşadıktan sonra evine gitti
    o gider gitmez bana karşı bir cephe oluştu
    vay neden haber vermemişim
    yok neden söylemiyormuşum
    amk sanki ben biliyordum
    allahın sıgırları hem yasak olmasına rağmen telefon kullanıyorsunuz
    hemde askerlerin isim soy isimlerini telefonunuza kaydiyorsunuz
    onlarla konuşmak için mi kullanıyorsunuz amk telefonu almayın vermeyin numaranızı
    gel gelelim kabak bana patladı
    bütün yakalanan muallakler bana afra tafra yaptı
    suçum olmadıgını haberim olmadıgını söylesem de inandıramadım
    iyice üstüme geldiler
    beni de sinirlendirdikleri için ekşının onları nasıl gibeceği konusunda bende kötü planlar yapmaya başladım
    gece bu olaylar yaşanırken
    ebruyu aramayı da unuttum tabi
    ilk aklıma geldiği anda koştum telefona biraz sitemkardı geç aradığım için
    -nerdeydin merak ettim bişey mi oldu diye.
    konu sapsın diye ekşının planını anlattım
    -ne yapacak şimdi onlara dedi
    -boşver onu hasret bize ne yapacak onu konuşalım dedim
    -aşk bize yapacağını yaptı hasret ne ki dedi
    vay amk özledim diye ağlayan kızın dediğine bak
    -dayanacaksın yani dedim
    -başka yol göster sensiz olmayacak onu yapayım dedi
    -iyi gördüm seni kendini üzmüyorsun sevindim buna dedim
    -sende üzülme geçecek dedi

    ---geçiyor işte biraz senle biraz sensiz.hem hep yanında olursam bıkarsın zaten benden dedim
    -hep yanımda olda bıkıp bıkmayacağımı gör dedi
    -o risk alınacak bir risk değil ebrum olmaz sensiz dedim
    -artık önümüzde 8 9 ay kaldı benim okul senin askerlik bitiyor o zaman ayrılmayacaz hiç dedi
    -inşallah dedim
    -bizim çocugumuzun gözleri ne renk olur kelebek dedi
    van minüt amk çocuk??
    lan yoksa ebru hamile mi kaldı.yok canım daha neler
    sormaya bile korktum
    ama hangi ara hamile kalacak ki amk
    kurdalamak lazımdı bu konuyu
    -hangi çocuk ebru dedim
    -gelecekte olacak cocugumuz kelebek dedi
    derin bir nefes aldım. kromozonlar henüz birleşmemiş
    -koyu yeşil olur herhalde dedim
    -saçları nasıl olur dedi
    -ilk kel dogar sonra bi renk tutar begenmezsek boyatırız sorun etme şimdi bunları dedim
    -hayalini kuruyordum da kusura bakma dedi
    biraz üzülmüştü sesi
    -ismini ne koyarız dedim. hayalini canlandırmak için
    -erkek olursa sen koyarsın kız olursa ben dedi
    klagib ebeveyn çocuk ismi paylaşımı işte
    aslında bu konuşma artık büyüdüğümüzün
    ilişkimizin güçlülüğünün
    üzerimizdeki aşk acemiliğinin bitmeye başladıgının habercisiydi
    artık daha ciddiydik
    gelecek hakkında planlar yaparken pervasız olamayacak çağa gelmiştik
    cünkü zaman daralıyordu
    oynanan oyun değildi.
    yapacaklarımızdan nasibini alacak iki gönül vardı
    tek ihtiyacımız olan zamandı
    ama herşeyi zamana bırakmak da bazı şeylerin üzerinin tozlanmasına sebeb verebilirdi

    • *ebru da bunu yapıyordu
    sürekli geleceğimizin tozlarını alıp konuyu canlı tutup
    geleceğimizin parlak olmasını istiyordu hep
    bense bu konulara girmekten kaçınırken
    aslında unuttuğum
    yada farkına varmadığım bir his yaşatıyordum ebruya
    acaba
    evet acabaları düşünmesine sebeb oluyordum
    acaba kelebek bana evlenmek çocuk sahibi olmak kadar baglı degil mi diye düşünmesini sağlıyor olabilirdim
    kendimi geç mi denir erken mi denir bilinmez onun yerine koyup bunları düşününce ona hak verdim
    çünkü benimde ilerde tek evlenip çocuk sahibi olmak istediğim kişi oydu
    o halde neden onun dileklerindeki kayan yıldızı durdurmaya çalışayım ki
    tutayım ellerinden kaldırayım başımı gökyüzüne beraber bekleyelim kayacak yıldızı
    en fazla boynum ağrır amk.
    değmez mi kalbin ebrusuna
    fazlasıyla
    telefon kapandı gece noktalandı
    ertesi gün ekşın bölüğe geldi
    gel dıbına çakim dedi
    muhtemelen bana dün gece askerlere ne ceza vereceğini anlatıp fikrimi alacaktı
    -dıbına çakim kelebek sabaha kadar uyuyamadım dedi
    -hastamıydınız komutanım haber verseydiniz dedim
    -dıbına çakim ne ceza vereceğimi düşündüm dedi
    -buldunuz mu dedim
    -bi tane var ama bilmiyorum dıbına çakim sen ne düşünüyorsun dedi
    -komutanım siz bu askerlere ceza verirseniz en fazla 20 gün sonra unutulur sonra yine aynı şeyler olur en iyisi vermeyin karar vermemiş gibi gözükün
    günlük ufak cezalar verin nöbet gibi temizlik gibi daha da zorlaşsın böylece bu konu sürekli sıcak kalacağı için diğer askerler daha çok korkar dedim
    -dıbına çakim fena fikir değil ama benim daha müthiş bi fikrim vardı boşuna mı düşünmüşüm dedi
    -neydi komutanım dedim
    -bu 17 askerin hepsini çağıracam. hepsinin mahkeme dosyasını hatırlatacam
    bir ay süre verecem. başka birisini cep telefonuyla yakalayan ve yakalatanının dosyasını silecem nasıl fikir dıbına çakim dedi
    -komutanım bölük içi savaş çıkar rezil oluruz diger bölüklere dedim yapmasın böyle bişey diye
    nerden buldu amk bu fikri millet birbirine düşer amk
    -çağır dıbına çakim şu askerleri dedi
    -emredersiniz dedim
    Tümünü Göster
    ···
  14. 64.
    +2
    104

    104
    vay amk askere dokunmak 6 aydan başlar
    sonra hemen sarıldı özür dilerim dedi ama tokadı yedik bi kere
    baktım ağlamaklı oldu
    gülümseyerek
    -şakaydı ya gel buraya dedim
    yine öptüm
    ama onun öpüşme zevkinin ırzına çoktan geçmiştim
    -hadi gidelim merak ederler dedi
    dönüş yolunda bir sigara yaktım
    3 4 fırt çektim ebru elimden alıp attı
    bizimkiler tavlayı bırakmış bizi bekliyorlar
    birer çay daha içip kalktık
    amaç pederleri uyutup buluşmaktı
    otele gittik
    ebruyla sarılırken uyuya kalmama anlaşması yaptık
    odaya geçtik
    peder tutturdu duş alacam diye
    hay amk zaman geçmiyor
    vay köyde şöle oldu biliyon mu
    vay şu öldü duydun mu
    yok şu kocaya kaçmış
    şu iş şöle
    alanyaya şunu yaptılar
    anlattıkça anlatıyor adam
    -tamam hadi baba yatalım uykum geldi dedim ama numara degil harbiden geldi
    sabahın köründe kalktık amk kolay mı?
    bekle allah bekle
    yattığı yerden konuşuyor adam
    öbür tarafta ebruların durumu nasıl onu da bilmiyorum
    ben uyumuş numarası yapıp konuşmalarına cevap vermemeye başladım
    biraz sonra bir horultu kopunca anladım ki gitme vakti geldi
    hafiften kalkıp telefonu aldım pederin
    ebruya mesaj attım
    -durum nedir diye
    cevabı beklerken ağaç oldum
    -yattı. diye mesaj gelince
    -tamam odanın kapısının önünde bekliyorum seni dedim
    onların kapı önüne geldim
    o da beni bekliyordu
    bi dakika ama
    nereye gidecektik ki?
    hiç bir yere gitmedik beyler
    koridorda
    sessizce
    biri kapıyı açar mı korkusu ile
    dudaklardan çirpen seslerden sonra daha sessizce öpüşmeye çalışarak
    duyulan en küçük seste biraz aralanıp berkemal hissettiğimizde tekrar devam ederek
    beklediğimize degen bir zaman dilimi yaşadık
    ···
  15. 65.
    +2
    130

    • * -seni çok seviyorum dedi
    -ister inan ister inanma bende dedim
    -biliyorum dedi
    konuşma böyle devam etti
    iki tarafda alınmış ve nazlı olarak
    sonra da formaliteden yumuşamış izlenimi verdik konuşmaya
    ve kapattık telefonu
    onu tekrar kısa zamanda aramam lazımdı ve o seferki konuşmada
    son görüşmemizden bahsetmeden herşey normalmiş gibi davranmam lazımdı ki
    hem benim bu konuya fazla takıldığımı düşünüp üzülmesin hemde eski tadına varalım aşkın
    tek dostum ekşın desem yalan olmaz binler
    bazen herifin yanına elimi kolumu sallayarak girip
    bende onun gibi konuşup dıbına çakim ekşın çok dertliyim ne olacak bu halimiz diye dertleşesim geliyordu
    kapısına gittim
    içeri girip geldiğimi ve bir emri olup olmadığını sordum
    parmağıyla yok dedi çıktım yazıhane de otururken
    bir süre sonra -
    -kelebek gel dıbına çakim diye bağırdı
    -emredin komutanım dedim
    -dıbına çakim bizim şarkımız çalıyor neden gelmiyon dedi
    bu ekşın olmasa askerlik herhalde bitmezdi

    • *içeri girdim çalan müzik klagib müzik amk.
    iyi tamam bizim şarkımız da kimin söylediğini gibtir et hangi enstrumanlar kullanıyorlar onu bile seçemiyorum
    o kendini kaptırmış müzikle gerilip müzikle gevşiyor
    ben sevmediğim bi müziği seviyormuş numarası yapıyorum
    bir ara kafamı müzik ritmi eşliğinde salladım
    -dıbına çakim asker gibi dur karşımda dedi
    ki en sevdiği şey de esas duruş zaten
    esas duruşta müziğimizi dinledikten sonra
    bana bakıp gülüyordu
    belli ki amacı benimle dalga geçip askerlik stresinden uzaklaşmak
    -begendin mi dedi
    -gerçekten mükemmel hepsini takdir ettim dedim
    -dıbına çakim sanattan da anlıyon en çok neyi sevdin dedi
    -özellikle o sazın tellerine dokunuşu çok hoşuma gitti komutanım dedim
    makara mı yapıyom ciddi miyim diye bana gözleri kısarak baktı
    makara yaptığımı anlasa gibecek
    -ne sazı dıbına çakim dedi bütün enstrumanları tek tek saydı bana
    -önemli olan sazmış gibi dinleyebilmektir komutanım. dedim
    -kelebek açık çarşın kaldıysa hepsini kapatıyorum dıbına çakim dedi
    -üzüntülerin ismini öğrenirseniz mutlu olamazsınız.her derdi mutluluk ve yinede şükürler tadında yaşarsanız daha çok zevk alırsınız komutanım dedim
    -dıbına çakim kelebek gibtir git dedi
    -emredersiniz bir emriniz var mı komutanım dedim
    -var ama sana verip ziyan etmek istemiyorum dıbına çakim dedi
    -emredersiniz dedim

    • *biraz daha odasının önünde ve civarında bekledikten ona bildirmem gerekenleri imzalatmam gerekenleri imzalatıp onu gönderdikten sonra
    tekrar telefona kostum
    daha önceki kalp kırıntılarımızı üç kere alnıma zütürüp
    kimsenin ulaşamayağı bir yere bıraktıktan sonra
    ebruyu aradım
    -nasılsın aşkım diye giriş yaptım
    aynı şekilde o da bana karşılık verdi
    biraz aşkımlı canımlı konuştuktan sonra o da özlemini içine gömmüş isyan ediyor şekilde belirtmedi
    -ne zaman gelmemi istiyorsun karar verdin mi dedim
    -şu an bilmiyorum sen nasıl istersen öyle yapalım dedi
    ebruya bir mayıs gününün önemini anlattım
    bana hak verdi ama görmeden yapamayacagını da söyledi
    -biraz zaman geçsin özlem biraz biriksin gelirim söz dedim
    -tamam ama fazla uzun olmasın ara dedi
    -senin için herşeyi yaparım bilirsin sen ne zaman dayanamaz hala gelirsen söyle o zaman geleyim.ama bunu bana sitem olarak değilde gelmeni istiyorum olarak söyle
    gereksiz üzmeyelim birbirimizi dedim
    -tamam deyip onay verdikten sonra ne yapıyor ne ediyor
    daha doğrusu ne yapamıyor nelerden bensiz zevk almıyor onları anlattı
    bende ona yapmayı özlediğim şeyleri anlatınca baktık iş yine dayanılmaz bir şekilde özleme dogru geçiyor yine konuyu değiştirip
    biraz daha konuştuktan sonra kapattım
    gece dersi vardı beyler
    her askerin korkulu rüyası
    amk karanlıkta sessizce ders anlatır komutanlar
    iki hafta da bir genelde salı veya çarşamba günlerine denk gelir
    gece saat 11 e kadar sürdüğü olur
    yüzünü gözünü boyamak zorunda kalırsın askeri makyajla

    • *ekşın beni çağırdı
    -ders notlarını getir dıbına çakim arkadaşım bi gözden geçireyim dedi
    eğitim dosyasından o gecenin notlarını çıkardım
    ona vermek istedim ama almadı
    -sende kalsın dıbına çakim biraz oku sorduğum zaman dogru cevap ver çift çarşı verdiğimi görsün diğer askerler dedi
    -ben zaten biliyorum komunanım okumaya gerek yok dedim
    -dıbına çakim söyle o zaman şu nedir dedi
    -şu şu şudur komutanım dedim
    -peki bu nedir dedi
    onu da anlattım
    bi kaç soru sordu hepsini cevapladım
    -vay dıbına çakim çift çarşı veresim geldi ama kapatmıştık dimi senin çarşıları dedi
    -siz nasıl emrederseniz komutanım dedim
    akşam yemeği sonrası eğitim alanına kadar değişik askeri ilerleme şekillleri ile gittik
    bizim bölüğün uzman çavuşları astsubayları ve subayları da geldi
    ekşın bana bölüğe katıl emri verdi bende diğer askerlerin arasına oturdum
    astsubay dersin bir kısmını anlattı
    ekşın da diğer rütbeliler gibi onu dinledi arada takviyeler yaptı dinlemiyormuş gibi görünenleri gibici bakışları ile
    dinlemeye davet etti
    sonra sorular sorma kısmı geldi
    ekşın rastgele kaldırdı sordu askerlere
    sordugu soruları bilemeyenlere
    -dıbına çakim dua et gece dersindeyiz ve yüksek ses çıkarmak yasak bende hard sevdiğim için seni gibmeyi erteliyorum gündüz olunca bağırta bağırta gibcem
    -vay dıbına çakim senin dersi uyuyarak dinlediğini nasıl farketmemişim gibi askerleri tehdit ederek
    sorduğu soruları bilenlere çift çarşı vererek devam etti gece
    bana sorduğu soruyu bilince
    -dıbına çakim sana veresim gelmiyor.hep mundar edeceksin çarşıyı diye korkuyorum bi tane daha sorayım dedi
    sordu onu da bildim
    bi tane daha sordu onu da bildim

    • * amasyada sürekli yazarak eğitim görmenin ekşının haberi olmadan o geceki konuları tekrar gözden geçirmenin de faydası vardı
    sonra işi yine makaraya döktü ekşın
    -bölüğe soralım dıbına çakim haketmişmisin diye dedi
    bi asker kaldırdı
    -vereyim mi çift çarşı kelebeğe hak etti mi dedi
    -siz nasıl uygun görürseniz komutanım dedi asker
    -evet mi hayır mı dıbına çakim dedi
    -evet haketti komutanım dedi
    -tamam o zaman seninkini kesip ona veriyorum dedi
    bi askere daha sordu haketti mi diye
    gariban kendi çarşısı gidecek diye korktu
    -hayır komunanım dedi
    -seninkini de kesiyorum dıbına çakim dedi
    hiç kimse sıradaki kaldırılan asker olmak istemedi ne deseler çarşıları gidiyor amk
    velhasıl komutanları da soktu makaraya
    -haketti mi başçavuşum dedi bizim astsubaya
    -haketti komutanım dedi
    -sizin çarşınızı da kesiyorum o zaman dedi gülerek
    kendi aralarında makara yapmaya devam ettiler
    ama benim çarşı alıp almadığımı birtek ekşın biliyordu ortada kaldı amk
    ekşın mola verdi ama sigara içmek yasak amk
    sadece bizim taburda değil tüm kışlada gece dersi olduğu için nöbetçi yüksek rütbeli subaylar denetlemeye gelebiliyor
    sigara da ucundaki kordan dolayı gece araziye uymak adına yasak
    mola gece boyunca devam etti
    zaten anlatılacak konu belli olur usta birliğinde
    komutanlarda o saate kadar orda olmaktan zevk almaz
    eve gidip dinlenmek varken
    gece dersi bitti
    bölüğe geldik

    • * ayakta duracak halim yok
    telefona bi baktım sıra gelmiyecek gibi
    direk gidip yattım
    üst devre olmaya başladığımız için bizim devrelerden yavaş yavaş cep telefonları çıkmaya başladı
    herkes gizli gizli kullanıyordu sağda solda
    benim de aklıma geldi kullanmak ama kullananların aldıkları 30 günlük askeri cezaevi hapsinin yanı sıra askerliklerinin de
    aynı gün sayısı kadar uzadıgını bildiğim için pek yanaşmadım bir süreliğine
    konturluden devam ettim
    ebru ile normal konuşmalarımız devam ederken
    ona çıkıp arasıra eğlenmesini söyledim
    o da canım istemiyor sensiz eğlenemem falan dese de çıktı
    bir sonraki gün gece nasıl geçti diye sorduğumda
    çok eğlendim demesi biraz garip geldi
    -ne yaptın dedim
    -bi bara gittik arkadaşlarla dans ettim içtik sonra çorbacıya gittik ve eve döndüm dedi
    soru bir arkadaşlar kim
    soru iki kiminle dans ettin
    soru üç içtiğine göre sarhoş oldun mu
    soru dört çok eğlenmene sebeb olan kim
    bunlar aklımdan geçenlerdi ama hiç birisini sormadım
    git eğlen dedikten sonra o eğlenince bunları sormak yanlış anlaşılmaya açık sorular olur ve
    kendi kendimle çelişirdim o yüzden sormadım
    sadece iki gün sonra bensiz eğlenemeyeceğini söyleyen kişinin tekrar dışarı çıkacağını duymak pek hoşuma gitmedi
    ama yapacak bişey yoktu
    onun sevgilisi olmam onu esir alacağım ve benimle beraber askerlik yapacağı anldıbına gelmezdi
    -iyi eğlenceler dedim
    konu kapandı
    Tümünü Göster
    ···
  16. 66.
    +2
    127

        **konuşmalarımız yavaş yavaş benim ne zaman izin kullanacağım konusuna kaydı
        ben de net bir şey söylemedim.
        telefon konuşması devam ederken muhabbet iyice seni seviyorumlara doğru yavşamaya başlamışken
        ekşının sesi ile kapatmak zorunda kaldım ebrudan özür dileyerek
        aşk düzlüğünde yardırırken ekşına çevirdim yüzümü
        -gel dıbına çakim nerdesin dedi
        -emredin komutanım dedim
        -bana şu iki askeri çabuk bul gel dedi
        gittim ikisinide buldum geldim
        bu bölümü askere gideceklere ders olsun diye yazıyorum iyi okuyun
        askerler içeri girer girmez ekşını o kadar sinirli hiç görmemiştim
        hangisine ilk önce ve hangi vurma ritmi ile vuracağını bilemeyecek kadar çileden çıkmıştı
        olay şu
        bu iki salak aynı tertip. hemde benim tertip
        birbirlerini tanıyorlar ve arkadaş oluyorlar. sürekli beraber takılıyorlar.
        birbirlerini sivilde ziyaret etmeye karar veriyorlar ve birbirlerinin ev numaralarını alıyorlar
        bir tanesinin annesi dul
        huur çocugu annesi dul olan arkadaşının evini arıyor ve annesine yazılıyor.
        resmen düpedüz yatma teklif ediyor.sen dulsun kaşınıyordur falan diye.
        annesi sapıktır diye kaile almıyor
        ama aramaları sıklaştırıyor cinsel fantazilerini anlatmaya başlıyor
        dul kadın gelen telefon ile oğlunun aradığı telefonun aynı oldugunu bir süre sonra farkediyor
        ve bu durumu oğluna anlatıyor. çocuk deliriyor
        ama huur çocugu nöbette oldugu için
        o da onun ailesini arayıp telefona çıkan kim varsa ana avrat soy sülale ne varsa kayıp
       hızını alamıyor koşuyor nöbet kulesine yolda deli gibi koşarken başka bir rütbeli araba ile koşarken bunu görüyor
       asker selam vermeden koştuğu için rütbeli arkasından gidip yakalıyor
       bir türlü durduramıyor rütbeli de küfür yiyor rütbelinin rütbesi de taşşaklı cinsten
       telefon açıyor bölüğe ama ekşın wc de oldugu için haberi olmuyor
       astsubay gidiyor derhal gelin diye emir verdiği için
       rütbeli teslim ediyor ve raporlarını ertesi gün istiyor
       astsubay askerleri bölüğe getiriyor ve durumu anlatıyor
       ekşın bunları bir güzel dövdükten sonra ikisinin de başına nöbetçi asker koydu
       birbirlerini gece öldürmesinler diye
       ertesi gün bölükten ikiside ayrı yerlere sürüldü
       arkalarından da evrakları gönderildi
       artık ne tak yediler bilmiyorum

       **herkesin yazılmış bir hikayesi vardır
        herkesin kitabının adı da aynıdır kader
        ismi aynı olmasına rağmen herkes için farklı bir senaryo yazılıp çizilmiştir
        siz nasıl benim bir satır sonra ne yazacağımı sadece tahmin etmekle kalıp gerçekte ne olacağını bilemiyorsanız
        bende bana yazılmışları bilmediğim bir dönemdeydim
        bir sonraki gülme sebebimden bir sonraki üzüntüme
        hayallerimin yüzde kaçının gerçekleşme ihtimali olduguna dair en ufak bir fikrim bile yoktu
        tek bir kişi üzerine kurulan hayaller
        ananıza babanıza kardeşinize ve diğer sevdiklerinize yaptıgınız en büyük haksızlıktır
        yaptıgınız haksızlığı onları kaybedince anlarsınız ki
        gidenin arkasından ağlamak zaten insanlık tarihi modasıdır
        büyük annemi kaybettiğim o günlerde
        ne kadar vefasız bir torun oldugumu farkettim
        kim bilir köydeki evinde çalan her telefona acaba asker kelebek torunum mu diye kaç kere koştu ve
        hepsinde de yanıldı
        oysa beni ne çok severdi ki aynı şekilde bende onu çok severdim
        ama kimlerin peşinde koşarken kimleri unutmuşuz bu dersi
        acı bir tecrübe ile verdi hayat
        ben üzülmeyeyim diye bana verilen geç haberden dolayı cenazesine gitme şansım olmadı
        bir yaşa kadar hiç tanımadığın bir kişi sen doğalı beri yanında olan oğlundan kızından ayırt etmeyen
        bir kişiye değişilmişti
        kim bilir belkide onun safi duaları ile bugünlere gelebildim
        yaşlanmış bedenine mi üzülsün
        geri gelmeyecek yıllarına mı
        vefasızlaşmış ardında bıraktıklarına mı?
        nur içinde yat..
        yazıcı tayfadan basit bir işlemle ne zaman terhis olabileceğimi sordum
        verilen cevap çok manidar beyler
        1 mayıs 2005
        yani doğum günüm
        aynı zamanda ebrunun okulu bitirme yılı
        bu durumda ebruya ilelebet kavuşmamda hiç bir sıkıntı kalmayacak
        ama hiç izin kullanmazsam
        kullanırsam bu süre kullandığım gün kadar uzayacak
        kullanmazsam ebrusuz ne yapacam
        kullan gitsin amk dedim gittim ekşının yanına
        ama konuyu açmadım bile çünkü adam hala sinirli geçen olaya
        ekşın zamanla beni sevdiğini bana belli ederken
        diğer askerlere de beni kayırdığını belli etmemek için ilk başta beni gibiyordu
        bazen canı sıkılıyor beni çağırıyor bazen konuşuyor
        bazen bana soruyor
        bana garip cezalar verip eğleniyordu
        yakaladığı cep telefonundan birisini bana verdi
        -al dıbına çakim bunu kullan ama bir rütbeliye yakalanırsan gibme işlemini gerçekleştiririm haberin olsun dedi
        -emredersiniz dedim elime aldım telefonu
        -vay dıbına çakim yakaladım telefon kullanıyorsun diye makara yaptı telefonu da geri aldı
        günler geçerken iki hafta boyunca çarşıya çıkarmadı
        3 üncü hafta yalvarmak ve ihtiyaclarım oldugunu söylediğimde
        -karaköyde nöbet tutacam oraya gidersen dıbına çakim senin deyip makarasını yine yaparak izin verdi

    • *izni aldıktan sonra ebruyu aradığımda bir sonraki haftasonu iki günlüğüne istanbula gelmeyi planladığını söyledi.
    kiminle geleceğini sordum
    annem babam ve kardeşim dedi
    o zaman ne yapmam gerekiyordu mutlaka haftaya çift çarşı almam gerekiyordu ama nasıl amk
    cuma günü çarşı defterlerinin imzalanması sırasında
    ekşın herkesin defterini imzaladıktan sonra benim defterimin olmadığını gördü
    her seferinde benim çarşı defterimi imzalarken naz yapar dalga geçerdi ki
    benim defterimin orda olmadığını farketti çünkü o hafta çarşıya gideceğimi biliyordu
    -dıbına çakim senin defterin nerde dedi
    -uygun görürseniz bu hafta çıkmak istemiyorum komutanım dedim
    gözlerini kısarak ne oldu acaba dercesine bana baktı ve
    -dıbına çakim arkadaşım paran yoksa ben borç verebilirim dedi
    -hayır komutanım var sağolun dedim
    işi gücü bıraktı
    -ne oldu dıbına çakim neden gitmiyorsun o zaman dedi
    -haftaya çıkmak istiyorum izninizle komutanım dedim
    -olmaz dıbına çakim sen istediğinde değil ben istediğimde çıkarsın dedi
    -ebru gelecek ailesi ile komutanım dedim
    -herhangi bir vukuatta yardımcı oyuncu rolü bile oynarsan sonucunu biliyorsun dıbına çakim dikkat et dedi
    -emredersiniz komutanım dedim
    -tamam bu hafta da çık çarşıya dedi
    -ben aslında hafta çift çıkabilir miyim diye lafı ağzımda dolaştırdım
    -vay dıbına çakim kucağımda bir ağırlık hissetim(kucağıma düştün kelebek)
    -siz nasıl emrederseniz komutanım dedim
    -sen çavuşsun dıbına çakim bölükte hiç vukuat olmazsa çıkartırım çift çarşıya dedi
    -emredersiniz dedim
    odadan çıktım
    Tümünü Göster
    ···
  17. 67.
    +2
    105

    • *odalara geçme zamanı geldiğinde herkes memnundu geceden
    son bir buse ile ayrılıp odalara döndük
    bir kaç zaman süren yaşanmışlık sevinci ile uykuya daldım
    gecenin bir tanesini geride bıraktık
    ben askeriyeye alışmışlıktan öyle fazla uzun uyuyamadım erkenden kalktım
    amk. ortada koğuş kalk diye bağıran birisi de yoktu ama kalktım işte
    kalkıp üstümü giyinirken benim çıkardığım sese peder de uyandı
    duş almam gerekiyordu beyler gece ses çıkarmayayım diye almamıştım
    ben hemen duşa girdim
    duştan çıkıncaya kadar ahali planları yapmış
    kahvaltıya gidiyoruz
    askeriyede botluk nöbeti gibi bekledim ebrunun hazırlanmasını
    sonra hep beraber kahvaltı yapılabilitesi olan bir yere gittik
    tamamen asker style menemen söyledim ben özledim amk
    ebruyla birbirimize bakarken dün geceki haylazlığımızı hatırlıyor gibiydik utangaç gülümsemelerimizden
    kahvaltı faslı bittikten sonra çaya doyuncaya kadar çay içtim
    yine bilindik ne yapsak muhabbetti başladı
    bu sırada kahvaltı yapılan yerden de ayrılmıştık
    30 dakikada her yerini gezebileceğiniz amasyanın o işlek caddesinde ebrunun babası gözüne bir hamam kestirdi
    hamama mı gitsek konusunu açtı
    ebrunun gitme şansı yoktu
    ne işi var erkeklerin arasında
    babam fena olmaz deyince siz gidin biz ebruyla dolaşaduralım biraz dedim
    sonra yine burda buluşuruz dedim
    benim pederin durumdan haberi yoktu ama
    ebrunun babasının bizi yalnız bırakma anlayışı içerisinde olduğu belliydi
    hadi madi diye ısrar ederek babamın da gönlünü aldı onlar hamamda kaldı
    1 saat sonra görüşürüz diye ayrıldık onlardan
    onlar hamama girer girmez ebruya bir saatimiz var dedim
    -bi yere gidip oturalım mı dedi
    -otel odasına gidip oturalım dedim
    -böyle direk söylemesen dedi
    vay amk ebru auta çekecek şutumuz mu var amk. topu topu 1 saat işte
    -otele gidelim mi ebru dedim
    -ne yapacağız dedi çok yavşak bir ses tonu ile
    -gidince kararlaştırırız dedim
    tuttum elinden başladık yürümeye otele doğru
    genelde önde yürüyen bendim onu asılarak çünkü acelesi olan ben gibiydim
    otele geldik
    anahtarı aldık
    odaya çıktık
    hakan şükürün dünya kupasında rekor saniyede erken attığı gol gibi gerçekleşti herşey ama
    daha maç bitmemişti 60 dakikalık müsabaka devam etti
    sonra çarşıya geri döndük bende bir yüz gram civarında bir azalma ile
    ben artık rahatlamış bir şekilde hamamın önüne gittim babamlar da rahatlamış bir şekilde hamamdan çıktı
    hamam çıkışı biraz gezdikten sonra öğlen yemeği yedik
    amasya kalesine gezmeye çıktık
    araba ile çevre köylere de gezmeye gittik
    annemle yine konuştum.
    patronun telefondan iş arkadaşları ile görüştüm
    akşam oldu
    askerlikten bir gün daha azalmıştı ama ebru ile veda ma da bir gün daha yaklaşmıştık
    son gecemiz olacaktı
    ertesi gün beni en geç 17 de teslim etmeleri gerekiyordu
    akşam yemeği için yemekler yendikten sonra yine oturup konuşulabilecek bir yer bulduk
    o gece bira içme peşinde degildim
    sigara ihtiyaçlarımı wc ye kaçarak giderdim
    tek isyanım kalmıştı ebruyla başbaşa geçirilemeyen zaman
    durumdan haberdar olan ebrunun babası tekrar tavla müsabakasına davet etti babamı
    o da kabul etti panpa olma yolunda iyi yollar katettiler bu ziyarette
    biz bu defa gitmedik
    ayrılmadık yanlarından
    ebru babasını ben babamı desteklerken
    atılan zara pür dikkat bakılma esnasında ben ebruya gizli yanak öpücükleri konduruyordum
    muhtemelen hissediyorlardı ama ne yapayım amk özlemişim
    babam yenilince sıra bana geldi
    adam benimde tozumu aldı
    ebrunun dalga geçmek için eline yine bir koz geçmişti
    sonra yine yorulmuş ihtiyar heyeti ile otele geçtik
    herkes kendi odasına
    dünki plan geçerliydi ama
    bu defaki adres koridor değil nehir kenarında bir yer oldu
    havanın serinliğini birbirimize sarılarak bir bankta oturarak ısıtmaya çalıştık
    konuşulası çok şey vardı ama genelde ikimizde susmayı yeğledik
    çünkü konuşmalar muhtemel gözyaşlarını da beraberinde getirecekti
    geç saat olunca otele döndük
    dışarda bankta kaybettiğimiz zamanın acısının hepsini kapı önünde çıkardık
    bir türlü veda edemedik
    alı koyamadık kendimizi sarılmaktan ve öpüşmekten
    nihayet ayrılmamızla benim yatmam arasında 3 dakika oynamıştır en fazla
    sabah kalktığımda güneşten nefret ettim amk
    son gündü
    ebruyla geçirilebilecek sadece bir kaç da biraz fazla bir zaman
    kahvaltı için buluştuğumuzda
    bana son tembihler edilmeye başlandı askerlik tecrube sahipleri babam ve babası tarafından
    ona dikkat et buna dikkat et diye
    babamın lavaboya kalktığı bir anda
    ebrunun babası bir zarf çıkarıp bana verdi
    içinde yine para olduğu belliydi
    almam kesin kararım dedim
    yarın maaşın bu hakettiğin para nasıl almazsın dedi
    adam dogru söylüyordu aslında 23 günlük çalışma maaşını almamıştım ama istemedim almayı
    zorla verdi ama
    ben bırakırım sen ne yaparsan yaparsın çünkü alınterinle kazandığın para dedi
    mecburen aldım
    sonra çarşıya gittik
    beni askeri diz seviye çorapları yeşil atlet gibi malzemeleri almaya zorladılar
    askeri kantinde var desem de inandıramadım illa beni rezil ettiler ebrunun yanında
    nerde kaldı amk o sivil boxerlar
    orayı gez onu yap bunu yap derken vakit geldi beyler
    ayrılık
    veda
    arefesindeydik
    ebru sağlam gözüküyordu
    beni kışlaya bırakmaya giderken
    ama kışla görününce göz yaşları da erimeye başladı
    elleri şimdilik yetiştirebiliyordu kurulamayı yanağını ama
    ben babamlarla vedalaştıktan sonra sırayı ona getirip
    -askerini unutma aşkım deyince benim ellerime de ihtiyacı oldu akan yaşlar için
    ben görevimi yapıp sildim ama
    içli içli ağlamasına tek çözüm kalan şafak sayısının bir kaç saniyeye düşmesi gerekliydi
    etraf zaten oğullarından abilerinden kardeşlerinden ayrılabilmeye çalışan ailelerle doluydu
    biz de onlardan sadece birisiydik
    herkes gibi bizde ayrıldık
    içeri girip üst aramam tamamlayıncaya kadar beklediler
    içeri geçince
    ebrunun gözyaşlarını göremeyecek mesafedeydim belki ama hıçkırarak ağladığı nefes alışından belliydi
    onlara son bir el salayıp asker seldıbını çaktım
    kendi gözlerimde dolmasına sebeb oldu bu selamım ama olsun
    onlara verdiğim selam öylesineydi ama sağda solda komutanları görmeye başlayınca mecburiyet haline geldi yine
    yine askerdik amk
    açtık zütü koştuk yine komutan amcaların kıllı kucaklarına
    yat dese yatıyon sürün dese sürünüyon öl dese ölüyon
    bölüğe geldim herkes isyan
    daha doyamamışlar ailelerine
    ama birde ailesi gelmeyenler var yada gelemeyenler
    millet bunun polemiğini yaparken akşam iştiması
    herkes dönmüşmü sayımı
    bir kaç geç gelen bini ayakta bekleme ızdırabı
    onlar gelince mazaretlerini dinleme faslı
    ordan dışarda yediğimiz yemeklere hiç benzemeyen yemek
    yemek sonrası askerler toplantısı
    toplantı konusu olarak benim şu gelmiş
    şu böyleymiş muhabbetlerinde askerlerin yeni duydukları haberleri diğerleriyle paylaşma gereksinimi
    bir köşede sessizce kalmış sigaralarında çekecek fırt kalmadığını farkedemeyecek kadar dertli askercikler
    bu gün de geçsin diye erkenden yatağa koşmuş şafak mağdurları
    ve tüm bu olup bitenleri izleyen izlerken ebrusu gözlerinin önünde olan ben
    bir gün daha geçti
    ertesi gün aynı yol
    aynı adımlar
    artık bildiğimiz eğitimlerin tekrarı
    bunların üzerine biraz daha yenileri
    eskiye göre tek değişik olan şey firarın artık hapis cezası olarak sana geri dönmesi verilen yeminden sonra öyle oluyormuş
    geçen günlerde fırsat buldukça telefon konuşmaları
    hangi askerin nasıl bir şahsiyet olduğunu yavaş yavaş anlamaya başlama
    verilmiş bir kaç kilo daha
    ve atışlar
    genel söylenti
    atışı iyi olanların doğuya düşeceği konusuydu ama
    atışı kötü olanlarında çavuş olamama ihtimali vardı
    ben ne olursa olsun dedim
    salladım 3 mermiyi de
    3 ü de aynı delikten geçmedi ama görev tamam dediler. üçgen yeterli küçüklükteymiş
    sonra seçmeler için bir sürü komutan geldi
    topladılar bütün kışlayı
    yok berberim diyen bir adım öne yok terzi aşcı metal işler falan
    barmenleri de çağırdılar
    ben barmen grubunun yanına gittim
    gelen komutan 15 kişi civarındaki askerlere genel sorular yöneltti
    şu likör neyden yapılır falan filan
    herkes parmak kaldırıp cevapladı
    sonra garsonlarla ilgilenen komutan yanımıza geldi zaten yan yanaydık
    Tümünü Göster
    ···
  18. 68.
    +2
    102

    sabah mıntıkları öğlen mıntıkaları
    buz gibi zeminde izmarit toplamak
    ellerin buz tuta tuta
    o izmariti atana ana avrat küfür etmek
    bir de hiç sigara içmeyenlere acımak
    arasıra kışla fırınından satılmak için bölüğe gelen lahmacuncudan lahmacun almak
    çayın plastik bardakta da tat verdiğini bilmek
    ince belli bardağa hasret kalmak
    sivil hayatta yüzüne bile bakmayacağın adamların sana verdiği emirleri harfiyen yerine getirmek
    aldığı rütbe ve benden bir kaç ay önce askere gelmiş olmanın verdiği züt kalkmasını sineye çekmek
    o yaşta evlenip de askere gelen karısını çocugunu veya doğacak olan cocugunu memlekette bıranların dertlerini dinlemek
    komutanlık saatlerinde uykunun zütünden akması
    gün eğitimi bitince saat 8 de ayakta kalacak halinin kalmaması
    botların içinde şişmiş ve beyazlaşmış ayakların
    sadece yeni aldığın gömleğin iğnelerini çıkarırken kullandığın iğneyi apış arası patlayan ve dizleri parçalanan kamuflajını dikmek için kullanacağın
    çavuş olmak istiyorsan atışlarda görev ifa şartlarını yerine getirmek
    silahla koşmayı öğrenmek hemde belirli bir zaman diliminde
    kuzey yıldızını gibtir et karıncanın hangi yöne yuva yaptığını bilmek
    silahı bir dakikadan daha az sürede sökmek gözünü kapatınca bir dakika daha avans almak
    manga nasıl hareket eder nasıl emirler veririr uygulayarak öğrenmek
    bedeninin binbir eziyetle eğitim adı altında gibilmesine izin verip bunun merhamet duygusunu azaltmak için yapılan bir eğitim olduğunu düşünmek
    hep bir ağızdan çok gür bir sesle gündoğdu marşını söylerken tüylerinin diken diken olması
    verin lan beni o teröristlerin arasına hepsinin amk gazına gelmek
    bırak konuşmayı sıçmayı bilmeyen adamlarla asker arkadaşı olmak zorunda olmak
    milletin ilgi toplamak için attığı yalanları dinlemek
    karı kız konusu açılınca ağzı açık amsalaklarla muhattab olmak
    sevdiğini kalbine gömebilmek
    aşkını içinde yaşamayı öğrenmek
    sürekli onu düşünmek
    ne yapıyor oldugundan istediğin zaman haber alamamak
    beni düşünüyor mudur benim onu düşündüğüm kadar sorusuna düşünüyordur elbet deyip kendini teselli etmek
    batan güneşlere sevinmek
    akılda bir soru ile acaba beni bekler mi diye
    gün boyu akılda kalan tek görevin telefona koşup yardan haber almak
    terhis olan dedeleri görünce vay amk harbiden bitirdi gidiyor lan adam demek
    saçma sapan askerlik düşecekmiş geyiklerine inanmak hayal kurmak
    ben ne yapıyorum dercesine dagların tepesine tırmanıp
    elde kazma kürekle x v z çukurları kazmak
    hiç hasta olmadığın halde revire gitmek için zütüm başım ağrıyor demek
    gittiğin revirde neyin var amk denildiği zaman verdiğin cevaba göre kontrol edilmeksizin ilaç sahibi olmak
    sadece aklıma gelen ilk izlenimlerim geçen bir kaç hafta içinde
    ebruyu görme ona kavuşma hayallerimi yaklaşan yemin töreni sonrası yatılı izin alabilme ihtimalim canlandırdı
    babamı arayıp yalvardım gel diye
    al beni kurtar şurdan diye
    ilk başlarda olmaz desede sonra ikna ettim
    ebruya da fırsat bulunca telefon açtım gelebilir misin diye
    gelirim dedi
    Tümünü Göster
    ···
  19. 69.
    +2
    101

    telefon konuşmasını bitirip iyice dertlendim
    baktım dışarda sigara içenler var
    bende çıktım
    ben nerden bileyim amk. onların üst devre oldugunu
    kule nöbetinden geldiklerini
    yanlarına gittim
    ateş istedim
    hemen makaraya sardılar
    vay toruna bak ateş istiyor dedesinden diye
    dedenin amk bin ver işte dertliyiz
    pardon dedim döndüm gidiyordum
    -nerelisin dedi bi tanesi
    -antalya dedim
    -neresinden dedi
    -alanya dedim
    -bilirim alanyaya tatile geldim dedi
    verdi ateşi vay amk ne kadar sevindim
    hava soğukken sigara içmesi de bir ayrı zevkli oluyor
    soguğun agzından çıkardığı dumana bir de sigara dumanı ekleniyor dolu dolu içiyon sigarayı
    bi kaç soru sordu şurayı bilir misin burayı bilir misin diye
    bilirim tabi amk. züt kadar yer alanya

    • *ben bilirim filan derken. başka bir dede
    benimle konuşana
    -gibtir et şu bin torunu gibtir git lan sen de yat amk. dedi
    -iyi geceler dedim gittim yattım
    bir saat uyumadım bile
    bagırıyorlar amk. koğuş kalk diye
    en iri sesli bi angut seçmişler bağırsın diye
    ilk gün heyecanı olduğu için yataktan fırlayarak kalktım
    askerliğin bana göre en taktan yanı
    her sabah traş olmak
    sabahın köründe buz gibi suda buz gibi havada
    traş ol üstünü giy
    kahvaltı yap silah al
    iştimaya geç hepsi zamanla yarış gibi
    gerekli sayım yapıldıktan sonra
    amasyanın karla karışık topragında 500 civarındaki askerin ayak sesleri eğitim alanına doğru çınlamaya başladı
    daha sonra sıkıntıdan saydım kaç adım olduğunu 3500 adım
    günde 4 kere katediyoruz
    yemeden içmeden 14bin adım eder
    ilk günler herkes birbirine saygılı
    sevecen yaklaşıyor
    nerelisin geyikleri
    birbirini tanıyor olabilme ihtimalleri en çok konuşulan konular arasında
    işin ciddiyetini
    askerliğin gerçekten annelerin ve sevenlerinin meraklanacagı kadar zor oldugunu
    ilk gün ki kışla hopörlerinden yapılan
    şehit asker için bandonun çaldığı bir marşla öğrendim
    insanın içini acıtıyordu o borazandan çıkan melodiler
    derin hayallere sokarken
    acaba benim için de çalacaklar mı bir gün diye ister istemez korkuyordu insan
    umarsızca boş boş geçirdiğin günler için kendine isyan ediyordu insan
    anneye yapılan saygısızlıklardan dolayı duyulan pişmanlık
    kırdığın kalblerin hesabını dönünce ilk iş olarak özür dilemek olarak söz veriyordun kendi kendine
    ince çizgideydin
    bi kaç ay sonra
    risk bölgesinde olup hain bir saldırıda veya cesurca vatan ugruna ölecektin
    belki vatan için çok degerli olup şehit sayılacaktın ama
    peki ya seni seven gönüller şehitliğimi isteyecek miydi
    ilk gün fazla sıkmadılar
    mangalara ayrıldıktan sonra
    manga komutanı ile tanışma
    kendini tanıtma
    yürüyüş dönmeler
    aksam üzeri bölüğe döndüğümüzde
    herkes birbirine kaynaşmaya başlamış konuşuyor kantinde çay sırası bekliyor ama
    benim beklediğim yer yine telefon kulubesinin önüydü
    birinci hedefte bu defa ebru değil annem vardı
    onunla konuştuktan çok iyi olduğum ve herşeyin çok güzel gittiği yalanını attıktan sonra
    ebruyu aradım
    ama cevap vermedi
    sırada bekleyenler de mız mız etmeye başlayınca çaresiz bıraktım aramayı
    dışarı çıktım
    yalnız bir köşeye oturdum
    bir sigara yaktım
    üzerine askeri kıyafetin hiç yakışmadığı
    uzaktan bakınca dert manyağı olduğu belli
    sigarayı içine çekişinden ve cigerlerinden dışarı bırakmayı unutmasından aklında birinin olduğu apacık ortada olan birisi
    yanıma oturdu
    merhaba topraam dedi ama
    o aksanla benim toprak olma ihtimalim sıfırdı
    merhaba dedim
    sigarası bitmemişti ki
    sigara paketini çıkardı
    içer misin dedi
    yok var benim sağol dedim
    yanlış anlamayın binler ama kısa marlborodan başka içmem
    vay amk içmem demeseydim keşke
    keşke boğazım gibilseydi o sigarayı içseydim de
    ne kadar derdi varsa dinlemeseydim
    vay amk. herif garibanlıktan bir başladı aşkına işine gücüne anasına babasına ne varsa anlattı
    zaten dertliyim amın cocugu bi de sen anlatma diyemedim lan
    acıdım bile bine
    sevgilisi bırakmış
    zaten sevdiğinden de emin değil
    bana sordu ee sen anlat diye
    baktım bi de ben anlatsam özlemimi askeriyeden firar edip amasyada kafa çekecez
    ben çok zengin biniyim dedim
    alanyalıyım
    her hafta bir karı gecede iki tane değiştirdiğim zamanlar bile oluyor dedim
    amacım itici olmak benden uzaklassın da sürekli dertlerini anlatmasın onu mu dinleyeyim amk
    vay be hacı bende gelsem alanyaya beni de gezdirir misin dedi
    vay amk demin ki dertli manyak gitti
    amsalak bi asker çıktı karşıma
    gel dedim ayarlarız karı kızdan bol ne var amk dedim
    valla mı dedi
    baktım gelecek amk. benim gitmem lazım çorapları yıkayacam dedim
    dur bende yıkayayım dedi
    hay amk yapıştı lavuk bana
    ilk asker arkadaşıyım sonuçta
    gittik karı gibi çorapları yıkadık
    dişleri fırçaladık
    yat iştiması için koğuşlara geçtik
    millet koğuşlarda birbirlerinin yataklarına konuşlanmış
    yavaş yavaş grublanmalar başlamış
    dogulular karedenizliler ankara ve cevresinden olanlar
    artis binler
    garibanlar
    hepsi grublanmış
    benim ki de bana sardı
    hacı yorgunum yatacam dedim
    eyvallah dedi
    sayımlar yapıldıktan sonra yine yattık
    gece birde yine kaldırdılar
    amk kogusta elli kişi var bu sıra bana her gece nasıl geliyor onu da anlamadım
    ama kime hesab soracan
    hızlı hızlı giyindim
    benden önceki nöbetçiye
    bi lavaboya gidip geliyoum dedim
    direk telefona koştum ebruyu aradım
    biraz daha canlı bir ses tonuyla konuşup herşeyin güzel gittiği ambiyansını yaşatmak istedim telefonda
    bu saatte niye ayaktasın dedi
    seni aramak için kalktım dedim
    iyi konuşalım o zaman dedi
    dedi ama yalanın ortaya çıkmasına ramak var amk nöbetçi birazdan bagıracak nerde kaldın diye
    günler nasıl geçiyor yoruluyor muyuz.zor mu
    komutanlar iyi mi?arkadaslar nasıl? kötü davranıyorlar mı?
    sevgili şefkati içeren tüm sorularına
    herşeyin güzel gittiği yönündeki söylemlerimi bildirdim
    biraz olsun sevinmiş gözüküyordu
    en azından rahatlama vardı
    bu duruma bende sevindim
    henüz askere geleli çok az olmasına rağmen şimdiden başlamıştım az kaldı diye onu teselli etmeye
    sonra aniden kapatmam gerek komutan çağırıyorum dedim
    hızlı bir seni seviyorum muhabbetinden sonra yavaşca avizeyi kapattım
    ulan bir telefon olsada sabaha kadar mesajlaşsaydım
    askeriyede telefon kullanılamaz diye oy verenlerin telefonları çekmesin inşallah
    mal gibi kandırıldığımı hissederek gerekli mercilere küfür ederek nöbeti tuttum ama
    her işte bir hayır vardı lan ebruyla konuştum
    onun gülümseyen sesini duydum amk. daha ne olsun

    • *ikinci gün kalkışımda da aynı gürültüyle kaldırıldığımı görünce
    askerlikte adam akıllı kaldırılmanın olmadığını farkettim
    oysa ebru beni öyle mi kaldırıyordu beni
    üstünü başını giyinirken ufak tefek mırıldanmalarda başladı artık millette
    küfür seslerinde yükselmeler başladı
    üstümü giyinip dışarı çıktım botları giymek için elimde boya ile
    ama botlar yok amk.
    benim kinin yerine koydukları bot benim ayak numaramdan 3 numara büyük
    herkes botunu giyince bekledim acaba artar mı bi tane ayak dengim bot diye
    ama nerde amk.
    çaresiz giydim
    kim bilir kim giymişti daha önce
    ayagında hastalık var mıydı
    adım atarken bot ayaklarımdan önce yere değiyordu
    ben bir kaç saniye sonra yere bastığımı farkediyordum
    vay amk o kadar da demişlerdi bana botunun içine ismini yaz diye
    ben nerden bileyim o kadar midesiz insanlar olabileceğini amk.
    zamanla neler kaybolmadı ki
    adam diş fırcasını çalacak kadar büyütmüş işi amk
    o dişlerinin amk. bırak sarı kalsın da çalma daha fazla adam olursun
    bu adamlarla aynı yerde askerlik yapmak zorundasın
    askerlerin zütü yavaş yavaş kalkmaya başladı
    herkes kendi kimliğine bürünmeye başladı
    bunu farkeden komutanlar dizginleri eline almaya başlayınca
    sürünmeler
    istikamet yemeler
    şınav cezaları gibi tek emirle toplu sexler yapmaya başladılar
    askerler tarafından suçlular tespit edilip
    salaklığından ve beceriksizliğinden yapamayanlar hoş karşılandı
    binliğine bilerek yapmayanlarda
    ağırlıklı kesim tarafından anasına avradına selam edildi
    daha 4 üncü gün kamuflajın dizleri parçalandı
    zaten buz gibi havada sürünmek ne demek askere gitmeyenler henüz bilemez
    kamuflaj kardan ıslanırsa bide
    o günden hiç bahsetmeyin
    her yerde sıra beyler
    çay içeceksin kuyruk
    verilen molalarda kantine koş kuyruk
    silah alma ve bırakma işleminde kuyruk
    banyoya girme kuyruk
    yemek alımında kuyruk
    telefonda kuyruk
    amk milletin arkasında beklemekten muallakye çıkacak adımız
    Tümünü Göster
    ···
  20. 70.
    +2
    100

    hiç üzülmüyordum
    ama ebruyu orda öylece bırakmak
    aşkın vicdansızlığından başka birşey değildi
    otobüse binip hareket edince
    kendi kendime kaldım
    artık ne bir işim ne de sevdiklerime yakın olma şansım vardı
    ebrunun verdiği zarfı açtım
    bir adet muska
    kocaman kagıdın içine sarılmış benim bir maaşım
    ve o kagıtta yazan tek bir satır
    -sanma ki karşılıksız verdim.bu bir borçtur. seni seviyorum askerim
    zaten benim param vardı
    olmasa bile sevgiliden para almak hoşlanmadığım birşeydi
    hem de öğrenci olan bir sevgiliden
    hem de benim bundan hiç hoşlanmayacağımı bilen bir sevgiliden
    otobüsteyken mesaj yazma şansım yoktu
    amasyaya gitmeyi bekledim
    otogarda inip
    kendi kendime taku yedin olm kelebek bu sogukta askerlik mi yapılır amk dedim
    askerlik boyunca binlerce kez kullanacağım kulube kartlarından bir tanesini alıp
    ebruyu aradım
    -zarfı geri gönderiyorum ebru dedim
    -nasıl geçti yolculuk dedi
    -iyi geçti burası karlı. zarfı geri gönderiyorum dedim
    -burası daha da bir sogudu sen gidince dedi
    -ebru zarfı gönderiyorum dedim
    -bende seni çok özledim.ne zaman teslim olacaksın dedi
    -hiç hoş değil yaptığın var benim param dedim
    -hadi biterse beni arayamazsan. sesini duyamazsam. hadi çalarlarsa sende ki parayı. dursun bir kenarda işte bana borçlanmaktan neden bu kadar korkuyorsun dedi
    ben telefonla konuşurken inzibatlar da enseme çöktü zaten
    kulubenin başında beklemeye başladılar
    baktım ebru ile bu konuyu konuşmak bir tartışmaya yol açacak
    hiç lafdan anlar gibi değil
    -tamam benim gitmem lazım dedim
    -kendine iyi bak lütfen beni aramayı unutma seni seviyorum dedi.
    ben sadece
    -bende seni seviyorum diyebildim
    kapattım telefonu
    inzibatlara aç olduğumu söyledim
    askeriyede verirler yemek dedi
    bi kaç don atlet alayım dedim
    onu da verirler dedi
    baktım adamlar kararlı beni zütürmeye
    çarşıya çıkamayacağım bi kaç ay müsade edin gezeyim traj köpüğü bıcağı falan alayım dedim
    kaçacak olsam buraya gelmem dedim
    nafile beyler aldı adamlar beni
    arabaya zütürüp diger askerler adayları ile
    beraber zütürdüler
    kışlaya
    anababa günü
    kilodun içine kadar aradılar
    yiyecek içecek hiç birşey almadılar
    daha sonra
    evrak bölümüne gittik
    kayıtlar alındı
    sıraya geçtik
    bütün askeri elbiseleri yüklendim
    zaten sadece onların verdiğini taşıma ölümdü
    bi de üstümde hiç hazır olmadığım
    o kıyafetleri giydim
    botları taşımak zaten başlı başına zulüm
    sağdan soldan emir yağıyor
    yürü bekle ilerle konuşma
    takip et sırayı bozma
    vay amk asker oldukya lan
    84 gün geçireceğim bölüğe geldik
    parmak izi kayıt falan derken
    uykusuzluk yogunluk ayrılık acısı iyice bitkinleştirdi beni
    çevremde bir sürü dertli ve ne tak yiyeceğini bilmeyen 20 li yaşlarda askerler vardı
    eli belinde gezen kıyafetlerinde ne anlama geldiğini henüz bilmediğim rütbeler vardı
    onları görünce biraz doğruluyordum ne olur ne olmaz diye
    500 kişiye 6 tane telefon yeter mi amk. millet hayat hikayesini anlatıyor sanki bi konuşmaya başlayan bırakmıyor
    ebruyu arama işi yalan oldu
    aksam iştiması için toplandık çünkü
    vay şöyledir vay böyledir anlattı durdu amk. komutan
    yemeğe gectik
    karnımı doyurdum
    telefona koştum ama yine dolu
    bekle bekle yok
    ben biraz geç gidenlerden olduğum için
    sonradan gelenlere gece gece silah teslim ettiler
    neymiş yarın sabah komutan kontrol edecekmiş
    silahla bi kaç hareket gösterdiler
    ama bi kaç hareketi öğrenmek
    bazı sığırların kafalarının hala memleketlerinde olduğu için
    iki saat sürdü
    tam olay bitti telefon açarım dedim
    millet deparla koştu telefona
    kararlıydım bekleyecektim sıranın gelmesini
    tam sıra azalmışken
    bu defa yat iştiması başladı
    koğuşa girdik dışarı da çıkarmadılar
    yatağa yattım
    yorganın altına girdim
    ağlıyordum ama
    sinirimden
    kız o kadar merak etti bir arayamadık diye
    gece saat 3 oldu
    birisi kaldırdı beni
    ne oldu dedim
    nöbetin var dedi
    ananın amı amk.ne nöbeti
    botluk nöbetiymiş koğuşun dışında bekle dediler
    bi yere gitme dediler
    eşofman terlikle çıktım
    kamuflaj bot giy dediler
    ne kadar durcam dedim
    bi başla bakalım dediler
    geçtik nöbete
    saniyeler bile ölüm amk.
    1 saat sonra beni kaldıran yine geldi başkasını kaldırdı
    tamam sen yat dedi banada
    bi sigara içebilir miyim dışarda dedim
    yasak dedi
    telefon açabilir miyim dedim
    yasak dedi
    anneme babama haber veremedim dedim
    acıdı bana aç dedi
    gecenin 4 15 inde ebruyu aradım
    defalarca çaldırdıktan sonra uyandırdım
    bütün isyanlarımı dile getirmek istiyordum ama
    üzülmesin diye herşey çok iyi
    sıra gelmedi o yüzden arayamadım dedim
    o uykulu uykulu seni seviyorum dikkat et beni unutma gibi seyleri tekrarladı durdu
    Tümünü Göster
    ···