nişanlımla aynı yaştayız, 23tük yüzükler takıldığında. aileler akrabalar vs. resmi bir nişan oldu. o ve onun ailesi öyle istedi. evet dedim. nişanlandıktan 3 ay sonra yağmurlu bir izmir gününde ağda yaptırdığını bana hınzırca söylediği günün akşamı onu ilk defa gibtim. haliyle gibiş öncesi günlerde öpüşmeler, okşamalar, ayyy bunu ağzıma nasıl alcamlar, onun körpe ve şeker pembesi ilahi amcığını yalamalar.

gibişmemizde ağdalı amcık kadar jb viskinin de büyük payı vardı.

yarağımın alman nazi miğferi biçimli kafası nişanlımın dıbına ilk defa girerken bana "sen artık benim kocamsın" dediğini hatırlıyorum. sinek konsa kayıp ayağını kıracak pürüzsüzlükteki amcık dudaklarının arasında yarağımın kafası yavaşça sıcacık bir yanardağa giriyordu sanki. am ve yarak karşısında; töreler, gelenekler, din, iman, allah, kitap dize gelmişlerdi.

çok kan aktı o akşam. hatta bi ara korktum kan kaybından ölecek diye. annemin bimden aldığı peçetelerin hepsini tüketti. mohaç meydan savaşında bile bu kadar kan akmamıştı, iddaa ediyorum.

altımda inim inim inleyen, kulağıma "gib beni" diye fısıldayan, boşalırken bana sımsıkı sarılan, evleneceğim kız başkasına veriyordu. onları hırsızlamasına seyretmek ilginçti.

bu konudan nişanlıma uzun süre bahsetmedim, ta ki evlenip fucbuddyim olana kadar. oraya da gelcem.

ben bunu gibebildiğim kadar gibtim ve günün birinde bir bahane bulup nişanı attım. annesi ile gibimsonik bir olaydan kavga çıkardım, neden o oldu...

ayrıldıktan 1 sene sonra evlendi.

evlenmeden bir hafta önce beni aradı. ben evleniyorum, benden duy, güzel anılardı falan dedikten sonra "ilk sen gibtin, sen diktireceksin" dedi. şaka mı yapıyordu gerçekten mi böyle bir isteği vardı hala anlamış değilim.

diktirmeden önce kaç kere gibiştik hatırlamıyorum. benim gibimin derileri soyulmuş, yeni gelin adayı eski nişanlımın o güzelim ilahi şeker pembesi amcığı ise sürekli ve hunharca gibilmekten kiraz kırmızısı rengini almıştı.

jinekolog "düğünden 3-4 gün önce gelin dedi. gittik, 1000 avro ödedim, ben gibtim ben ödedim, bekleme salonunda büyük çerçeveli güneş gözlüklü birkaç kız daha vardı. sor, hepsinin düğününe kesin birkaç gün kalmıştır. kimbilir hangi "ben bakireden başkasıyla evlenmem" diyen damadı kekleyeceklerdi.

şu amkodumunun jinekologları paranın dıbına koyuyor.

bakire amcık gibilirken patt sesi geldiği konusunun şehir efsanesi olduğunu biliyordum ama yarağımın kafası am deliğine girerken nefesimi tuttum, bütün dikkatini kafasına odakladım, kulaklarım tilki gibi bacak aramızda patt sesi bekliyor, yavaşça soktum, soktum, soktum, kökledim, ne patt sesi ne de pıtt duydum. hatta yarağımın çeperleri olası bir patlama basıncına pür dikkat kesilmişti ama ne bir basınçne bir yırtılma hissi vardı.

dikkatli bir panpam nişanlımı adet gününde gibtiğimi ve keklendiğimi yazmış. işte atatürk'ün cumhuriyeti emanet ettiği türk genci böyle olmalı, dikkatli ve tecrübeli.

onu ben de düşündüm, ama elim kızın amından bi gün bile ayrı kalmadı, kanamasını, peryodunu bilirim. bunun annesi de aynen böyleymiş, gerdek gecesi acile kaldırmışlar, babası hala bununla övünürmüş... neyse.

nişanlımı patlattıktan sonra her gün gibişmeye başladık, prezervatif falan hak getire. yumurtalama günlerini hesap ediyorduk, o günlerde 69 takılırdık, öpüşürdük, sürtüşürdük.

soğuk bir izmir şubat gecesi, dün gibi hatırlarım günlerden cuma, nişanlımı bir erkekle kıbrıs şehitleri'deki barlardan birinde yakaladım. kuytu bir köşede öpüşüyorlardı. herif uzun saçlı keş bi şey. bir süre çakdırmadan onları izledim.

aradan üç ay geçti. bir keresinde markette gördüm, yanında bizim kel kafalı sazan damat, beni fark etmedi, aceleyle çıktım marketten. bir keresinde de kemeraltı'nda gördüm, bu sefer yalnızdı. bilen bilir, mirkelam han'ı içindeki bir cafeye oturduk, sota yerdir. memeleri daha da irileşmiş, hafif kilo almış zütü daha da çıkıntılı ve oynak olmuş.

havadan sudan konuştuk. "seni şu tarihte, şu barda, uzun saçlı bir erkekle öpüşürken gördüm, o nedenle seninle evlenmedim" dedim. şaşırdı. "bu kadar uzun zaman bunu bildiğini benden sakladığın için seni çok etkilemiş belli" dedi.

engizisyon mahkemelerinde kadını boş yere yakmadılar. kadın amı dinlerden, allahtan, peygamberden, törelerden daha güçlü.

3 yıl nişanlı kaldık. bir şeyler ekgibti ilişkimizde, geleceği göremiyordum. bahaneydi, biliyorum, sadece tanrı görebilir geleceği.

anlatacaklarımı sadece siz anlarsınız. diyanet işleri sayfasına yazamazdım haliyle...

sizlere her şeyi anlatacağım. kadınları tanımanız/daha iyi tanımanız için. nişanlımın bekaretini almam (patt sesi gelmedi), kavgalarımız, sevişmelerimiz, matematiğe başkaldıran 69lar, ayrılmamız, onun başkasıyla evlenme kararı, düğünden 3 gün önce izmir alsancak'ta bir jinekoloğa zarını diktirmemiz (ben ödedim. 1000 avro, daha ucuzları da var), evlenmesi, düğün anında hissettiklerim, kısa bir süre sonra kocasıyla kavgaları, tekrar buluşmamız ve fuckbuddy olmamız.

yeni gelinle artık fakbadi olmuştuk, her fırsatta gibişiyorduk. "kocacım pazara gidiyorum evde patlıcan kalmamış, bugün neclalarda toplanıyoruz kek partisi yapcaz, vb. yalanlarla kocası işte iken benimle kaçamak yapıyor, çatır çatır gibişiyorduk.

bizimkilerin evden zütlerini kaldırıp da dışarı çıkmadıkları bir gün her ikimiz de azmıştık. "kocam iş için ankara'ya gitti, 2 gün yalnızım, bana gel" dedi. önce bir tırstım, evli bir kadını evinde gibmek biraz züt ister. kel damat erken gelebilir, kapıyı açıp karısını giberken görebilir, beni öldürebilir, 3 ay yatıp hapisten çıkabilir, veya en azından zütüme vileda sapı sokabilirdi.

ama yarak söz dinlemez. tmm dedim. bu gece sendeyim.

geç saatlerde apartmanın asansöründe idim. asansör kabini yukarı kalkarken benim de gibim kalkıyordu. evli bir kadını evinde gibmeye gidiyordum kolay değil amk. heyecanlıydı, azıcık korkuyordum, nefes nefese idim. kabin durdu, benim yarak taş gibi hala kalkık.

zili çalmadım, kapıda telefon etmiştim. kapı aralığından beni gördü, içeri sinsice süzüldüm. üzerinde askılı bir kombinezon vardı, sütyen don yok...

size çok garip bir duygumdan bahsetmek istiyorum. nişanlım ile nişanlı iken sevişmelerimizden, şimdi o evli ikenkinden çok daha zevk alıyorduk. bunu her ikimizde kabul ettik ve yaşadık.

basit bir örnek:
10 üzerinden...
nişanlı iken sevişmelerimiz: 8 zevk puanı
nişanlım o kel adamla evlendikten sonraki sevişmelerimiz: 10 zevk puanı.

3 aylık yeni gelin eski nişanlımı, başucunda çerçeveli düğün fotoğrafı asılı kocasının yatağında nasıl gibtiğimi ve o anda neler hissettiğimi en ince detaylarına kadar sizlere anlatacağım...

karısını giberken kel damatla birkaç kere gözgöze geldik.

nişanlımı ilk defa nasıl gibtiğimi, onun bekaretini alırken neler hissettiğimi, zarını nasıl patlattığımı anlatayım. zar orijinaldi zira çocukluk arkadaşıydık, girdisini çıktısını bilirim.

serin bir ekim günü, bizimkiler evde yok, çağırdım geldi, sevişmeye başladık, yeni açılmış jb 30 dakikada yarılanmış masada duruyor, elimi külodunun içine soktum parmaklayacam, her zamanki gibi kendimi frenliyorum, o ama ilk benim yarak girecek, bunun amcığı niyagara şelalesi gibi, suları züt yarığından akıyor, benim yarak elması çizecek kadar sert. bir çırpıda külodunu çıkardım, sıksan suyu çıkar, yarağımın kafasını amın yarığına yatırdım fırça çekiyorum, amk dedim yeter artık, nişanlımın bacakları 180 derece açık, yarağım amın deliğine kaydı gitti. hiç unutmam o an amdan şlak şluk sesleri geldi, şu an kulaklarımda.

kızlık zarı amcığın 7 cm kadar içindedir, kolayca yırtılır, normalde pembemsi kan akar, bizimkisinden çok kan aktı, annemgillerin yatağında sevişiyorduk, kan yatağa bile geçti, klorak mlorak kar etmedi, ters çevirdik.

bazı panpalarım eski nişanlımı fakbadim yaptığım içn beni eleştiriyorlar, haklılar. ama am ve yarak söz konusu olunca; allah-din-iman teferruat oluyor.

aklımda hala onu o barda o amk uzun saçlı keşi ile gördüğüm anlar vardı.

düğününe gitmedim, herkes beni tanıyor, arabesk olurdu ama videosunu seyrettim. yeğenim ile arkadaştılar ondan aldım. sanki hiç yarağımı yememiş, üzerime çıkıp dıbını kanırta kanırta hiç gibtirmemiş, dıbının iç dudaklarını 69 pozisyonunda sömürürken inlememiş gibi bembeyaz gelinliği ile oynuyordu, yanında da kel kafalı kocası, adam zenginmiş. videoda beni en çok düşündüren görüntü ise eski nişanlımın beline bağlı kırmızı kurdela kemerdi, bakireliği simgeler. birkaç saat sonra kocasının yarağını yiyecek, jinekoloğun amında iliştirdiği birkaç sinir kopacak, kan akacak, bizim mal damat da sevinecek.

nişanlım irice memelidir, züt lobları ise köpükzüt tabir edilen cinsten. domalsın, ölüyü bile azdırır, o kadar güzel zütü var. amcığı dar ve suluydu, haliyle öyle olacak, amcığı sıfır kilometreydi.

videoyu seyrederken "seni gibecem gene" dedim. hem de çok yakında.

jinekoloğa dıbını diktirmek için gelen kızları bekleme salonunda gözlemledim. hepsi güneş gözlüklerinin ardına saklamış utangaç tipler. sıkıntı ve korku içinde dikimlerini beklerken lan dedim bu kızlar kimbilir ne yaraklar yemiş, kimlere domalmış, kimlerin ortasında tost olmuştur. hepsi bir damadı kekleyecek.

o bekleme salonunda evlenmemeye karar verdim.

yeni gelinlerin ev eşyaları da yeni olur, çoğu kez de biraz abartılı. eski nişanlım, yeni gelin fakbadim beni yatak odasına zütürdü. saten, pırıl pırıl bir yatak örtüsü. konsollü aynalar, cırt renkli abajurlar. ve yatağın başucundaki duvarda düğün fotoğrafları. damadın takım elbisesi küçük, tombulca şiş yanaklı kel birisi ama sevimli bi şey. yanında biraz sonra gibeceğim karısı bekaret ve asalet sembolu beyaz renkli duvaklı gelinlik içinde.

"hadi gel" dedi. baktım bu yatağa sere serpe uzanmış, bacakları iki yana açık, dıbının çiziğinden görünen belli belirsiz iç dudaklar...

"senin tatlı dilini, amımı yalamanı özledim. kocam beni yalamıyor" dedi...

çiziğinden dışarı taşan am suyunun ışıltısına doğru dudaklarımı yaklaştırdım. önce ağdalı kaymak gibi dıbına bir buse kondurdum (adetimdir, yalamaya hep böyle başlarım), dilimin ucu dudakların arasına kaydı, klitorisini dillemeye başladım.

bir ara başımı kaldırdım. kel damat sanki kaşlarını çatmış, bana pis pis bakıyordu.

çok kan gelmez (anlattığın gibi) seni adet gününe denk getirip keklemesin sakın.

yatak yeni gelin yatağı olduğu için sertti. misyoner pozisyonunda gibişirken bizim evdeki annemgillerin yatağı gibi pert olmuş, eskimiş, yumuşak değildi. (yatağın sertliği ile yarağın sertliği arasında doğru orantı vardır). dıbının yeni derinlikleri ile tanışıyordum sanki.

granit sertliğindeki yarağım sulusepken amcığın gizeminde kaybolurken bacaklarını belime sımsıkı doladı. boşalmadan önce bunu hep yapardı. yatağın sertliğinden aldığım güç ile daha sert gibmeye başladım, kanırta kanırta basıyordum. cırt cırt sular fışkırmaya başladı, yeni gelin titreyerek boşalıyordu.

evli bir kadını kocasının yatağında gibmek kadar güzel bi şey yok, tavsiye ederim...

aha yarra yedik

kızlık zarı dikme olayı için rez

Rezervasyon

Taş yağacak başımıza taş

Panpa olay allah,din, iman değil. O sazan dediğin adamın halinden anla az. Adam kötü bile olsa düğün videosunda içine doğmuş olamaz.

anlatın anlatın da iyice paranoyak olsun millet