esaretin bedeli filmini bi özet geçin lan

(bkz: beyler trilyonluk kuponum yattı capsliii)

hahahaha

hapishaneden sonra boşaldım. izleyemedim gerisini.

filmde iyi bi zenci var kalan herkes yaramaz sonra kaçıyolar beraber müdür kendini vuruyo gardiyanlar ağlıyo

brooks was here sahnesi çok acıklı

e

koptum beyler

filmin sonunda zenciyle bi yerde buluşuolar sonrasında ne oluo belli değil.

eleman bedelli yapmak için almancı olup münihte takılıyo 3-4 sene, bunu burda bi güzel gibiyolar yalnız kafası güzelken bi gece, sona burdurda askerliği yapıo fln filan. ben böle anlamıştım

emine bedel esir düşüyodu.

kanka bi poster var duvarda. adam ona yaslaya yaslaya duvarı deliyo amuhagoyim.

zenci adam ile bizimki kaçiyo. yaşli adam ölüyo. kızkardeşlerde ölüyo galiba müdür gibi tutuyo adam kayik yapiyo

adamın birini hapse atıp gibiyorlar. o da intikam soğuk yenen bir yemektir deyip filmin sonunda hepsini gibiyor. budur.

aylarını yıllarını kütüphane yapmaya çalışan bi entel bini anlatıyo

was here. bu kadar.

zenciyle evleniyolar ve beraber bi gemi alıp yolculuka çıkıolar

--spoiler--

adamın karısını gibiyolar, adam öldürmeye gidiyo öldürmeden dönüyo o ara başka biri öldürüyo karıyı, bunun üzerine kalıyor. içeri giriyo, adam bankacı bu arada. sonra içeride bunu gibiyolar filan. neyse gel zaman git zaman bu ipne hapisanenin muhasebesini yapıyo, bi yandan da züt kadar çekiçle duvarı kazıyo, duvardaki deliği karı posteriyle gizliyor. rüşvetleri kanuna uygun hale getiriyo, olmayan birinin üzerine yazıyo filan. aynı anda bi de kütüphane için kasıyor, ekşici olabilir. kütüphaneci var brooks, bi de bizim morgınla takılıyor ipne genelde. brooks epey yaşlanıyor ve şartlı tahliye oluyor. ama şaşırıyor dışarı çıkınca, kolay değil kaç sene içeride yatmış. yapamıyor, asıyor kendini verdikleri odada tavana. bir de not bırakıyor ahşap kirişe "brooks was here". neyse döndük hapishaneye; yeni bi eleman geliyo, bu eleman bu ipnenin karısının başkası tarafından öldürüldüğünü biliyor ve öldüren adamı tanıyor. tabii hapishane müdürünün zütü yemiyor adamın salıverilmesine, yeni gelen elemanı öldürtüyor. adam sonunda lağıma çıkan tüneli bitiriyor ve dışarı çıkıyor. yeni bir kimlikle, o kimlik de tabii ki rüşvetleri banka hesabına aktardıkları kişi oluyor. dıbına koyuyor ortalığın bütün parayı alıyor müdürün elinden. hapishanede olan olayları (elemanın öldürülmesi vs) da gazetelere postalıyor. anasını gibiyorlar hapishane gardiyanlarının, görevlilerinin. polis hepsini alıyor içeri. müdür de intihar ediyor. sonra morgın da şartlı salıveriliyo. bi odaya yerleştiriyorlar, bi de ne görsün "brook was here" yazıyo dıbına koyim. morgına, firar etmeden önce "panpa eğer bi gün dışarı çıkarsan, üç numaralı ağacın altına bak" demişti. morgan da çıkınca üç numaralı ağacın altına gidiyo. para filan bırakmış bir de adresini. gitmeden önce odaya uğruyor ve "brook was here" yazısının yanına "so was red" ekliyor. sonra ipne ile bizim red(morgın amca) mutlu mesut yaşıyorlar...

--spoiler--

rita hayvırt vermiş

yannanı ağzına veriyorlar

adamın biri dinine küfrediyo oda müslüman oluyo