-
17.
0Elinde bir sürü BiM poşetiyle kapıda bekleyen babamı görünce az önce günahını aldığım için kendi kendime utanmıştım çaktırmadan.Tümünü Göster
Babam içeri girdi ve poşetlerdeki malzemeleri çıkartmaya başladı.
Diş macunu, şampuan, sabun başta olmak üzere temel ihtiyaçları almıştı.
Dolaba da bir kaç şey koyduktan sonra işi bitmek üzere olan anneme seslenip
"Hanım geç oldu, Erol sabah okula gidecek" dedi haklı bir sebeple.
"Bitmek üzere dedi" annem.
Annem zaman zaman beni yanına çağırıyor neyi nereye koyduğunu gösteriyordu.
Biraz sonra babam kaş göz işaretiyle mutfağa çağırdı beni.
Merakla gittim arkasından.
"Aklımızı sende komazsın di mi?" dedi babam.
Duygusal konuşma geliyordu beyler.
Gerilmiştim o an için.
Kafamı sallayarak onayladım babamı.
"Başını belaya sokma olur mu? Kimseye dalaşma, kimseye karışma efendi efendi okuluna git gel" dedi.
"Tamam" baba dedim daha 2. cümleden sıkıldığımı belli etmeye çalışarak.
"Haftasonları da eve geliyorsun anlaştık mı" dedi babam.
Ama bu seferki cümlesi diğer nasihat cümlelerinden biraz farklıydı.
Belli belirsiz de olsa özlem ve sevgi de içeriyordu.
Babamın beni özleyebilecek olma ihtimali bile yüzümü çocuk gibi güldürmeye yetmişti lan beyler.
Mutlu olmuştum amk.
"Tamam" baba dedim abartmadan tebessüm ederek.
Babam elini arka cebine atarak cüzdanını çıkarttı.
"Gerek yok baba" dedim.
"O ne demek lan" dedi.
"Yok işte baba" dedim halamdan almış olduğum kredi kartına güvenip babamda zaten olmayan parayı almaya utanarak.
"Saçmalama al şu parayı" diyerek 100 lira para tutuşturdu babam elime.
2.75'ten haftada 20 lira sigaraya, geri kalan da yemeye içmeye, kalırsa karıya kıza gidecekti.
iyi paraydı.
"Sağol baba" diyerekten sarılmaya yeltendim babama.
Babam birden arkasını döndü ve yürümeye başladı.
Bu hareketi ile sarılmama izin vermemişti.
Üzülmüştüm yine amk.
Bi kere sarılsam nolurdu.
Ben baba sevgisinden bu kadar mahrum kalmak için kime ne yapmıştım?
1 dakika kadar kafamdaki soru işaretleriyle mutfakta yalnız kaldıktan sonra "gibtir et Erol" dedim kendi kendime ve bizimkilerin yanına içeri geçtim.
Ben geçtiğimde herkes gitmeye hazır beni bekliyordu.
Sırayla vedalaştık.
Tek tek hiç giblemeyeceğim nasihatlar aldım her birinden.
Annem ve halamla öpüşüp vedalaştıktan sonra çıktılar evden.
Annem üzüldüğü için yanındayken sigara içmiyordum.
O sebeple sabahtan beri içemediğim sigara krizini atlatmak için onlar gider gitmez ilk işim sırt çantamdaki sigarayı çıkartmak olmuştu.
Artık evimin tadını çıkartma vaktiydi.
Evde kül tablası olmadığından dolayı çay bardağı altlarından birini kendime kül tablası yapmış, ayaklarımı koltuğun karşısındaki sehpahaya uzatmış keyifle içiyordum sigaramı.
Sigaramda 2 nefes ya kalmış ya kalmamıştı ki kapı çaldı.
"Hasgibtir" diyerek mutfağa doğru fırladım elimdeki sigarayı lavaboya atmak için.
"Acaba ne unuttular" diye etrafa bakınıyordum kapıyı açmaya giderken.
Kapıyı açtığım zaman karşımda gördüğüm yüz az önce yaşadığım ve düşündüğüm her şeyi bir anda unutturmuştu bana...
Karşımda duran bu yabancı, o dünyalar güzeli yemyeşil gözleriyle bana bakıyor, geleceğimi o gözlerle nasıl gibeceğinin sinyallerini veriyordu... -
16.
+5Halam çorbayı içtikten sonra "elinize sağlık" diyerekten kalktı masadam.Tümünü Göster
Kimse sormadı "yemekten niye yemiyorsun" diye halama.
Tok olma ihtimali yoktu.
Çünkü öğlenden beri beraberdik.
Üzülmüştüm ama "bana düşmez" diyerekten ben de bi şey demedim.
Yemekten sonra halam daha fazla durmadı ve gitmek için ayaklandı.
Babamla yalandan vedalaşarak annemle beraber kapıya doğru yürüdük.
Annem de babam tarzı bir veda selamından sonra içeri geçti.
"Haftaya görüşürüz Erol" dedi halam bana sarılıp.
"Görüşürüz hala" dedim.
Tam halam arabaya doğru yürümeye başlamıştı ki.
"Hala" dedim
"Efendim" dedi bana doğru dönerek.
"Çok sağol" dedim tamamiyle içimden gelerek.
Sadece tebessüm ederek karşılık verdi halam ve arabaya doğru yürümeye devam etti.
Okulun başlayacağı 2 haftalık süre çabucak geçiverdi.
Bu süre zarfında gib kafalı lise ve mahalle arkadaşlarımla belki özlerim onları diyerekten yalandan vakit geçirmiş, son gün hepsiyle vedalaşmıştım.
Çoğu, benim de halam tarafından sokulmuş olduğum olduğum veda tribinden dolayı beni okumaya gurbete gidiyorum sanıyordu.
Pazar günüydü.
Ertesi gün okulum başlayacaktı.
Bölümümle alakası olmasa da 4 seneden önce 1 sene ingilizce hazırlık okuyacaktım.
Lisede ingilizce görmüş olmama rağmen Sultan Ahmet'te gördüğüm güzel trusit kızlarına "hi" demekten öte gidememişti ingilizcem.
Hatta bazı aşırı sosyal turistlerin "hi" diye karşılık vermesi ve yanıma gelmesini ikinci bir "hi" ile devam ettirmeye çalışmışlığım bile vardı bir ümit.
Bir Suriyeli'den farkım yoktu ingilizce konusunda.
"Ne yannan yicem" diye düşünmeye başlamıştım.
Akşam yemeğini yedikten sonra halamın pazartesi sabah işleri olduğundan dolayı yeni evime doğru yola çıkmıştık yine aynı kadro.
Annem az olan eşyalarımı çoktan hazırlamıştı.
Haftasonları da zaten eve döneceğim için mantıklı olarak annem de çok fazla kasmamıştı.
Akşam trafiğinden dolayı Avcılar'dan karşıya geçmek yağmurla da birleşince ölüm gibi bi şey olmuştu.
3 saat kadar süren çile sonunda bitmiş yeni evime gelmiştik.
Halam çantasından anahtarları çıkartıp kapıyı açtı ve anahtarı tebessüm ederek "artık senin" der gibi bakarak bana verdi.
Sanırım alışık olmadığımızdan dolayı daha önceki gibi karşıdaki asansörü es geçerek yine merdivenlere yöneldik.
3. kata geldik.
Elimdeki anahtarlarla evimin kapısını ilk defa açtım.
ilk geldiğimizde toz kokan ev bu sefer cidden temiz kokuyordu.
Halam bi şekilde b işi de halletmişti.
içeri girdik.
Annem direk babamın elindeki valiz ve çantayı alıp yatak odasına geçti.
Eşyaları önce yatağın üzerine sonra da dolaba dizmeye başladı.
Derken kapı kapandı.
Odaya geri döndüğümde gidenin babam olduğunu anlamıştım.
"Nereye gittin amk" dediysem de içimden o anlık hiç bi şey sormadım.
Meraklandlığımı anlayan halam "bilmiyorum" der gibi bir hareket yaptı ağzıyla.
"iyi amk" dedim içimden.
Beni ilk günden bu kadar çabuk yalnız bırakcağını düşünememiştim harbiden.
Yarım saat kadar sonra kapı çaldı.
Zil sesine yabancı olduğum için ilk çaldığında giblememiş ikinci çalışında anca farketmiştim.
Koşarak gittim kapıya. -
15.
+2Devam et
-
-
1.
+5adamsın ulan bırakacaktım yeminle senin için devam ediyorum.
ikimizi de yaktın.
-
1.
-
14.
0Upppppppp
-
13.
0Upppppp
-
12.
0Aa uppp
-
11.
+5Ulan güzel bir hikaye, neden kimse okumuyor???
-
10.
+6"Sen benim canım oğlumsun, tabi mutlu olacaksın" dedi halam elimi anne edasıyla tutup yan gözle babamı kontrol ederek.Tümünü Göster
Mutlu olmuştum.
Arkamda halam gibi bir gücün olması çocukluğumdan beri hep iyi hissettirmişti bana kendimi.
Mevzu sadece para değildi.
Halama paranın vermiş olduğu özgüven ve cesaret hayatım boyunca bir çok şeyi aşmamı sağlamıştı.
Bir çok şeyi halam sayesinde öğrenmiş, bir çok şeyi onun sayesinde başarmış ve bir çok şeyi onun sayesinde atlatmıştım.
Tek sorun yıllardır sebebini bir türlü öğrenemediğim halamla bizimkiler arasında yaşanan soğuk savaştı.
Tek ortak noktaları bendim.
Ben olmasam ömürleri boyunca birbirleriyle görüşmezlerdi, eminim.
Biraz sonra halam çantasından cüzdanını çıkarttı.
Okul başlamadan önce bana para vereceğine emindim ama daha 2 hafta vardı.
Erkendi.
O parayı bana vermemeliydi.
O parayı ben 1 günde yerdim çünkü.
Okul başlamadan aç kalırdım.
Neyseki korktuğum başıma gelmemişti.
Canlı para yerine bir kredi kartı uzattı halam.
Üzerinde benim adım soyadım yazıyordu.
"Nasıl yani?" dedim cidden şaşırarak.
"Pinti baban para göndermez sana, aç kalırsın vallahi" dedi
"Pintilikten değil o fakirlikten amk" dedim içimden ama yine de böyle bir jeste sadece teşekkürle karşılık veremezdim.
Yerimde kalkmadan sarıldım halama.
"Oğlummm" dedi halam içinden gele gele.
Saçlarımı okşadı.
Uzun süren bu sarılma boyunca görmesem de halamın ağladığını hissedebiliyordum.
Ben de duygulanmıştım amk.
Halamı bu kadar sevdiğimi bilmiyordum.
Bana bu kadar imkan sunmuş olması değildi ona olan sevgimin açığa çıkmasının sebebi.
Bana gerçekten inanması, güvenmesiydi.
ÖSS'ye girdiğimin ertesi günü mutfakta annemle konuşurken "sanki okuyacak kafa var" onda diyen babamı duyduktan sonra halamın bu tarzda yaptığı her atak golle sonuçlanıyor, yılın golü ödülünü alıyordu.
Bunları düşünerek ben de ilk defa bu kadar uzun sarılmıştım halama.
Belki o da benim bu hareketimden duygulanmıştı.
Bilmiyorum.
Derken annem girdi elindeki tabaklarla oturma odasına.
Bizi öle sarmaş dolaş görünce birden tribe girip basılmış gibi hissettim kendimi.
ikimiz de doğrulduk halamla.
Neden bilmiyorum ama tek kaldığımızda bana "oğlum" diyen halam annemlerin yanında hep "yeğenim" derdi.
Hiç onların yanında böyle doya doya sarılıp öpmedi beni mesela.
Hayatım boyunca merak ettiğim bu sorunun cevabını yıllar sonra acı bir şekilde öğrenecektim.
Neyse.
Annem babamı uyandırdıktan sonra sofrayı hazırladı.
Biraz sonra hep beraber sofraya oturduk.
Tamam, yemekteyken konuşulmazdı da bu kadar da değildi amk.
Sofrada resmen ölüm sessizliği vardı.
Bırak konuşmayı kimse kimseye bakmıyordu bile.
Ben de sürü pgibolojisine kapılıp bir süre sonra onlar gibi morona bağlayıp az önce bitirdiğim boş çorba kasesine bakıyordum.
Annem tabağımı alıp yerine bulgur pilavıyla taze fasulye koydu. -
9.
+5O bizi içerden görmüş olacak ki nezaketen bizimkilere yol verdi kapıyı tutarak.Tümünü Göster
Halam, babam ve annemin arkasında görebildiğim tek şey kapıyı tutan bembeyaz eller ve mavi ojeli tırnaklardı.
Önce halam tebessüm ederek teşekkür edip içeri girdi, ardında da biz.
Ayıp olmasın diye tam kesememiştim ama yan gözle gördüğüm kadarıyla bile ay parçası gibi bir şeydi.
Üzerinde gri kapşonlu bi ceket, altında beyaz çizgili yeşil eşofman altı vardı.
Tipik bir öğrenciydi.
"Böyle giyindiğine göre kesin bakkala çakkala gidiyor" diyerekten evimin kaçıncı katta olduğunu bilmememe rağmen önden önden koşar adım çıkıyordum merdivenleri.
"Seninkine bak" dedi babam anneme benim duyamayacağımı sandığı bir ses tonuyla.
Evden ayrılmak için heveslendiğimi sanmasınlar diyerekten çaktırmadan yavaşlattım adımlarımı.
4. katın merdivenlerine doğru yeltenmiştim ki burası dedi halam.
Az önce çıkarttığı anahtarlarla açtı kapıyı.
Dışından olduğu gibi daha evin girişinden de belli oluyordu bizim evimizden daha güzel bir ev olduğu.
Halam sevinçle, babamsa bir hışımla girdi eve.
Ben de koşarak girdim ama o an gibimde olan son şeydi ev.
Koşar adım pencereye yanaştım.
Yola bakıyordu.
Ufak ufak yağmur atıştırıyordu.
Kimseyi göremedim.
Halam "olum buraya bak" diye diye annemle babama evi gezdiriyordu.
Evleniyor muydum yoksa öğrenci mi oluyordum hala anlamamıştım ki halam zorla kolumdan çekip odaları gösteriyordu.
Ev 2+1 ve eşyalıydı.
Valizini al gel, otur, ye, iç, sıç cinstendi ve harbiden güzel bir evdi.
"Tamam mı?" dedi babam.
Ama ordaki mana "evi beğendin mi?"den çok "dıbına kodumun evine baktıysanız gibtir olup gidelim mi artık" anlamındaydı.
Cevap vermeden kapıya yöneldik.
Benim aklım hala binanın girişinde karşılaştığımız muhtemel komşu kızındaydı.
Binadan çıktıktan sonra sağıma soluma bakındıysam da görememiştim onu tekrar.
"Sen benimsin kızım" diyerekten bindim arabaya.
Eve doğru gidiyorduk artık.
Olaylar çok hızlı geliştiği için hala bir çok şeyin şaşkınlığı içerisindeydim.
Yeni bir evim, yeni bir okulum vardı ve yeni bir hayat beni bekliyordu ama ben ne halam kadar mutlu, ne babam kadar sinirli ne de annem kadar kaygılıydım.
Sadece merak ediyordum olacakları.
Nasıl bir hayatın beni beklediği hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
Yaşayarak görecektim.
Akşam trafiğine kalmadan 1 saat kadar sonra evdeydik.
Yıllardır bizimkilerle bir türlü anlaşamayan halam uzun zaman sonra ilk defa bize geliyordu.
Eve girer girmez annem akşam yemeğini hazırlamak için mutfağa girdi.
Babam televizyonu açıp halamı hiç sallamayarak uzandı çekyata.
Halamla babamın karşısındaki ikili koltuğa oturduk.
Babamın sırf ses olsun diye açtığı televizyon kendi kendine konuşuyordu.
Biraz sonra babam uzandığı yerde her Türk babası gibi babalık vazifesini yapıp uykuya dalmıştı.
Bunu fırsat bilen halam
"Eee, mutlu musun bakalım?" diye sordu
Aslında mutluydum, yani tam anlamıyla yansıtamasam da mutsuz olmam için hiç bir sebep yoktu en azından.
Bir çok öğrencinin üniversiteye başladıktan bir kaç yıl sonra hayali olan eve çıkma fikri halam sayesinde ben daha talep bile etmeden gerçekleşmişti.
Çok şükür hiç bir sıkıntım yoktu.
"Mutluyum tabi ki de hala" dedim. -
8.
+5Araya giren yaz tatilinden tercihler yapıldı, sonuçlar açıklandı.Tümünü Göster
Bölüm adına göre oynadığım toto mezun olunca ne iş yapacağımı bile bilmediğim bir bölümle sonuçlandı.
Daha öncesinde okulun sitesinden öğrendiğim gerekli evrakları hazırlayarak annem, halam ve babam heyecanla okulun yolunu tuttuk.
Sanki üniversiteye başlayacak olan ben değil de halam gibiydi.
Beni çok sevdiğini zaten biliyordum ama okuyacak olmamın halam başta olmak üzere onlarda yarattığı bu heyecana anlam verememiştim.
Okulda gerekli işlemleri yaptıktan sonra elimize verdikleri kağıt ile bankanın yolunu tuttuk.
Babamın neredeyse 1 yıllık maaşı olan parayı halam tek kalemde 6 aylık dönemlik ücret olarak yatırdı bankaya.
Halamın elleri bile titremezken benim yüreğim acıdı
"Hala bana ver o parayı, işletip geri vereyim sana" demek geldiyse de içimden sustum.
Susmamın sebebi okumak için can attığımdan değildi.
Aslında ben de olacakları merak ediyor, içten içe üniversite hayatını yaşamak istiyordum.
Etmez olaydım...
Neyse.
Kayıt işlerini hallettikten sonra eve dönme vakti geldi.
Halamın arabasını babam kullanıyordu.
Ben annemle arkaya halam da öne binmişti.
Ben eve gideceğimiz düşüncesiydim ama biraz sonra farkettim ki üniversitenin civarında dolanıp duruyorduk.
ilerleyen yıllarda benim mahallem olacak olan mahalleye boş gözlerle bakıyordum.
En sonunda dayanamayıp
"Nereye gidiyoruz baba" dedim merakla.
"Halana sor" dedi babam sinirli sinirli.
"Hala?" dedim
"Yeni evine yavrum" dedi halam mutluluk dolu bir edayla.
"Hala il dışına çıkmıyorum farkında mısın?" dedim.
"Ben yeğenimin her gün bu yolu çekmesine razı olmam" dedi halam.
Aslında doğru söylüyordu.
Okulum anadolu yakasındaydı.
Avcılar'dan buraya gelmemiz trafik çok olmamasına rağmen yine baya bi sürmüştü.
Bir de akşamları köprü trafiği falan derken, okul çıkışı her gün eve gitmek zulüm olurdu ama razıydım ben.
Ne yalan söyliyim aile bağlarım çok kuvvetli olmamasına rağmen üzülmüştüm beyler.
Garip hissetmiştim kendimi.
"Gelin olmuş gidiyorsun" çalıyordu arka fonda.
Daha yuvadan uçacak kadar büyümemiştim ben.
Hem daha önce hiç ayrı kalmamıştım onlardan.
Sürekli itlik peşinde koşsam da her gece evde yatmıştım, dışarda evden uzakta kalmamıştım hiç.
Hadi babamı gibtir et de annemi özleme düşüncesi ilk defa belirmişti aklımda.
Ama yine akışına bıraktım.
"Du bakalım Erol" dedim kendi kendime.
"Hah, şurası işte" diyerek eliyle işaret etti halam az ilerdeki 5 katlı binayı göstererek.
Evim önceden tutulmuştu.
Babamın sinirli tavırlarının nedeni ortaya çıkmıştı.
Belli ki benim kadar olmasa da babam da bu durumu sonradan öğrenmişti.
Halam paranın vermiş olduğu özgüvenle babamı çiğnemiş, istediğini yaptırmıştı.
Belki de halam zamanında çok isteyip de yaşayamadığı hayatı bana yaşatmaya çalışıyordu.
Bilmiyorum.
Arabayı binanın önüne park edip indik arabadan.
Bina güzel bir binaydı.
Bizim evler gibi derme çatma değildi.
Halam çantasından kitli olan bina kapısının anahtarlarını çıkartmaya çalışıyordu ki aynalı camdan dolayı henüz göremediğim biri açtı kapıyı. -
7.
+3çok uzun diyenler şimdiden bıraksınlar çünkü henüz hiç bir şey anlatmadım.
mevzu uzun.
en az bir kaç gün devam edicem. -
6.
-1Okumayın kör oldum
-
5.
0Çok uzun amk
-
4.
0iyi ki körüm...
-
3.
-2Silik is comig soooon
-
2.
+4Hımm nez
-
1.
+6 -3Merhaba,Tümünü Göster
Ben Erol.
Arkadaşlarım bana kısaca Erotik derler.
Gariban bir ailenin tek oğlu olmama rağmen zengin bir çocukluk geçirmiş,
lise dönemimde kendimi hiç bozmayıp aynen devam etmiş,
üniversitede züte gelmiş biriyim.
Genel olarak şanslı bir bintim aslında.
Çocukluk yıllarım kendi çocuğu olmayan öz halamın beni sahiplenmesi ile huzur bulmuş,
bu huzur lise yıllarında tanesi 4 kontörden karıya kıza mesaj atmamla devam etmişti.
ÖSS'ye hazırlanırken kimse benden yüksek bir başarı beklemiyor, herkes halamın acaba beni hangi özel üniye göndereceğini merak ediyordu.
Ben de üzerime düşeni yapmış, barajı geçebilecek kadar ders çalışmıştım.
Millet gireceği üniversite ve bölümle ilgili gelecek planları kurarken ben hangi üniversitede hangi karıya çakacağımı düşünüyordum.
Göz açıp kapayıncaya kadar sınav zamanı gelmişti.
Ben halamın yayladaki arsaları ve mersindeki yazlıklarına güvenerek girdim sınava.
Yapabildiğim tüm soruları yapmış, kalan boş zamanımda ise pencereden dışarıya dalmıştım.
Biraz sonra annem ilişti gözüme.
Dua ediyordu.
17 yaşındaydım ve hayatımda ilk kez kendimden bu kadar utanmıştım beyler.
Annem, oğlunun mal olduğuna en az benim kadar emin olan annem, inancını kaybetmemiş heyecanla dua ediyordu.
Sınavın bitmesine hala yarım saat vardı.
Annem sınavın sonuna kadar hiç durmadı.
O elleri 1 sn olsun indirmedi aşağıya.
Belki de en olmaması gereken yerde hayatı sorguluyordum o an.
Sonra bir an sınıftakilere baktım.
Kimi yaptığından emin olduğu soruların rahatlığıyla derin bir nefes alıyor, kimi sayfaların arasında saç baş yoluyor, kimi sıkıntıdan boncuk boncuk terliyordu.
Ben mi?
Ben her zamanki gibi mal mal oturuyor.
Olacaklardan habersiz, Erotik Erol'un hikayesini başlatacak olan giriş biletimi birazdan yanıma gelecek olan gözetmen hocaya vermeyi bekliyordum.
Kalan kısa süre çabucak geçmişti.
Sınav kağıtları toplandı.
Annem diğer anneler gibi heyecanla beni bekliyordu.
Normalde heyecanlanmazdı, bi tak beceremeyeceğimi bilirdi ama diğer annelerin gazına gelmişti herhalde.
"Sınavın nasıldı" diye sordu merakla.
"iyiydi desem inanır mısın anne?" dedim imalı imalı.
Belki içinden "mal" dedi ama
"olsun" diyebildi annelik edasıyla.
Çok geçmeden sınav sonuçları açıklanmıştı.
Tam tahmin ettiğim gibi tercih yapabilecek kadar çok, mallığımı ispat edebilecek kadar az, barajın hemen üzerinde bir puan almıştım.
Halamın parasının verdiği özgüvenle "aslan oğlum, seni en güzel yerlerde okutacağım" diyerekten bana çoşkuyla sarılması ve barajı gemiş olmamın halamda yaratmış olduğu sevinç dalgası biraz düşününce aslında beni örselemeye yetmişti
Acaba cidden mal mıydım?
Çalışsam yapar mıydım?
Henüz bilmiyordum ama üniversitede başıma gelecek olan olaylar beni bambaşka bir adam haline sokacak, gelecek yıllar bana hayatımın en acı gibişini yaşatacaktı...
Devdıbını okumak isteyen varsa rez alsın, devam edicem.
başlık yok! burası bom boş!