0
düşünüp dururdum biz erkeklere neden böyle söyleniyor diye.
türk erkeği evlenene kadar maske takar evlendikten sonra maskesini çıkarır gerçek karakteri gün yüzüne çıkar derler.
bu beni çok gıcık etmiştir uzun zamandır. niye böyle diyolar lan diye kızardım. başka öyle erkeklerin anasını gibeyim iki yüzlü pekekentler derdim. sonra biraz düşününce aslında bu sorunun da kökeninde toplumumuzun geri kafalı zihniyeti olduğuna karar verdim.
şöyle ki:
ben bir erkek olarak bir bayanı gördüm beğendim. ona yaklaşabilmek ve onunla samimiyeti ilerletebilmek için bin türlü takla attım.
ona kendimi sevdirebilmek için şekilden şekle girdim. ve onun kalbini kazanmayı başardım. sonra flört dönemi başladı. birbirimizi tanıma aşaması falan... ama ben hala ilk baştaki amacımı elde edemedim. bunun için beni güzel görmesi için elimden geleni yaptım.
iş ciddileşti, işin içine aileler girdi. kızın ailesine yarancam diye de yapmadığımı bırakmadım. tamamdır. artık kızın ve ailesinin gözünde harika biriyim. ama hala amacıma ulaşamadım. niye? nikah lazım çünkü. evlenmeye karar verdik ve evlendik. hayırlısıyla gerdeğe de girdik. evet. amacıma ulaştım. peki şimdi ne olacak? bir amaca ulaşınca hala aynı amaç için çalışır durur musunuz?
hayır tabi ki. amaca ulaşınca o amaç doğrultusunda çalışmaya devam edilmez. öyleyse ben ne yapacağım? gerçek beni gizlemek için ve mükemmel beni göstermek için kıçımı yırtmayı bırakacağım. karşı taraf görecek ki aşık olduğum erkek yavaş yavaş gidiyo onun yerine öküzün biri geliyo. kadın bir süre sonra olana bitene anlam veremeyecek çünkü beklemediği şeyler yapmaya başlıyorum, bilmediği kişiliğimi ortaya çıkarıyorum. o da artık durumun farkında olduğundan sorgulamaya ve müdahale etmeye başlayacak. benden olmadığım biri olmamı, yapmayacağım şeyleri yapmamı bekleyecek, yani evlenmeden önceki halimi. böylece sorunlar, anlaşmazlıklar, kavgalar yaşanacak.
kadın benim aslında ne olduğumu tam anlamıyla idrak edecek ve evlendiğine bin pişman olacak. sonrası çorap söküğü gibi gelecek ve evlilik hızla yıkılma sürecine gelecek.
---
neden?
ben aslında bu kızı sevmedim.
onu arzuladım, ona sahip olmayı istedim.
ona yaklaşma sebebim neydi?
onu görüp beğenmiş olmam.
harika bir insan olması değil, akıllı biri olması değil, iyi şeyler yapıyor olması değil, insana yaşama sevinci veren bir karaktere sahip olası değil. ona yaklaşma ya da yavşama sebebim bunlar değil. onun görünümünün ya da çekiciliğinin içimde bir şeyleri harekete geçirmesi.
gerçek aşkın zirve noktası yoktur. aşk bitmediği sürece sonuçlandırılacak bir şey yoktur, zirve yoktur.
ama benim yaşadığım duygu aşk değil. sahip olma arzusu, beğendiğini ele geçirme arzusu. ve burada zirve sahip olmaktır.
kimisi için sahip olma sadece cinsel birlikteliktir, kimisi için ağına düşürmektir, kimisi için -bu artık benim, benden başkasına yar olmaz- düşüncesidir. artık sahip oldum diyebilirse zirveye ulaşmıştır. ve başka yapacak bir şeyi kalmaz.
---
aslında olması gereken:
birini her yönüyle iyi tanıyıp, onu içiyle dışıyla her şeyiyle sevmek. ve bunu yaparken son derece şeffaf olup aynı şeyi karşı tarafın da yapmasına izin vermek.
bu olmadan aşk kolay kolay var olmaz.
tüm bunların gerçekleşmesi durumunda hayatlarını sonsuza dek birleştirmek isteyip evlenir ve mutlu bir evlilik sürdürürler.
---
tabi her evlilik böyle olmuyor. verdiğim örnekteki gibi bir durum gerçekleşirse ne olacak?
elbette böyle durumları engelleyebilecek değiliz.(birini beğenip aruzalamak, sahip olmak hissini)
ama bunu evliliğe zütürmek zorunda değiliz. hatta zütürmemeliyiz. bu tip ilişkiler uzun süreli olamaz.(istisnası şöyledir: maskeli hali de maskesiz hali de karşı tarafla uyuşuyordur. ama yine de maskesiz halini tanıma süreci yani en baştan tanışma süreci çok sancılıdır.)
bu tip ilişkilerin zirveye ulaşıldığında biteceği başlangıç amacından bellidir. bu yüzden bu amacı gerçekleştirmenin tek yolunun evlenmek olduğu yanlışının görülmesi gerekir. hatta bu ilişkilerden ailelerin dahi haberdar olmaması gerekir, işin ciddiye bindirilmemesi gerekir. birliktelik bir an önce amacına ulaşmalı ve sonrası için yeniden karar verilmeli.
bunun şöyle gerçekleşebileceğini düşünüyorum:
çiftler cinsellik için evlenmeyi beklememeli. cinsellik gibi basit, küçük ve sıradan birşey için evlilik gibi ciddi, büyük ve önemli bir müessese ön koşul olmamalıdır. insanların flört aşamasında nasıl birbirlerini karakter yönünden tanımaları gerekiyorsa cinsel yönden de tanımaları gerekir. ve böylece birlikteliğin amacının cinsel birliktelik olup olmadığı da ortaya çıkabilir.
ve taraflar birlikte olabilme arzusuyla kendilerini gizlemek, mükemmel görünmeye çalışmak zorunda kalmaz. kendi gibi olur.
benim fikrime göre ilişkilerde cinsellik dönüm noktalarından biridir. tabi bir çok dönüm noktası var bu da onlardan biri. fakat başta olması gereken dönüm noktalarından biri. yani -tanıştık gibiştik- değil demek istediğim. ama evlenmeden olmaz denecek bir şey değil bu. henüz flört aşamasında cinselliğin sıradan hale gelmesi gerekiyor ki birbirini hem o yönünle tanıyasın hem de amaç cinsel arzular mı yoksa aşk mı bunu görebilesin.
eğer birincisiyse zaten ilişki kendiliğinden yavaş yavaş soğur, taraflar birbirlerinden git gide uzaklaşır, birliktelikler yavanlaşır, sıkıcılaşır. ilişki biter. bu soğukluk, bu yavanlaşma, sıkıcılaşma evlendikten sonra yaşanırsa surum çok daha vahim olur. bu yüzden evlenmeden olması çok daha iyidir. çünkü bu durumda ilişki sadece çiftin iki dudağı arasındadır. öbür türlü işin içine aileler girer, eş dost girer, boşa giden maddi manevi emek girer, resmi prosedürler girer. hele bir de çocuk varsa...
---
yazımın başında durumu toplumun geri kafalı zihniyetine bağlamıştım.
bunların başında gelen -evlenmeden olmaz- zihniyetidir.
bu zihniyetin sebebi -bakire değilse evlenmem- zihniyetidir.
yani biz erkekler evlenene kadar iki yüzlülük yapıp evlendikten değişmekle suçlanıyoruz.
bu suçlamanın sorumlusu yine bizleriz çünkü bayanların evlenmeden ciks yapmasına karşıyız.
cinselliği, kadınlar için evlenene kadar yıkılmaması gereken bir tabu olarak görmekten vazgeçmediğimiz sürece bu sorunlar yaşanmaya devam edecek. ben sadece bu sorunu ele aldım. bu zihniyetten kaynaklanan yüzlerce sorun var aslında. ama ben bunu ele aldım.
çünkü kadınların habire bu tip erkeklerden dert yandıklarını görmekten bıktım.
üç şey önermek istiyorum:
•
duygusal ilişki kurduğunuz kişiyi çok iyi tanıyın
•
karşı tarafın da sizi iyi tanımasına izin verin hatta yardımcı olun
•
ilişkinizin türünü ve amaçlarını çok iyi saptayın.
böylelikle olacak neyse geç olmadan olacaktır.