+1
Okuduğum bir kitaba istinaden ve mukaddime, yorumumsuz bir yazı yazmak istiyorum:
Bölüm 1
“Türk kadınının cildi fevkalade beyaz ve zerafeti takdire şayandır. Gözleri küçük fakat çok çekicidir. Genellikle kısa boyludurlar… Çocuk doğurmada bereketli sayılırlar fakat doğurdukları çocuklar pek nadiren çirkin olur. Ata binmede ustadırlar. Son derece cömert, temiz ve iyi ahçıdırlar.”
(ibni Butlan, Takvim u’y Sıhha adlı yapıtın ve 11. yüzyılın tanınmış Arap (Iraklı) yazarı)
14. yy ilhanlılar; Bahadır Han Hükümdarlığı… Hindistanlı gezgin ibni Batuta’nın ‘Seyahatname’ isimli eserinden:
“Türk hükümdarlarının eşleri olan hatunların, toplum yönetiminde çok önemli bir yer işgal ettikleri anlaşılmaktadır. (Zira) hükümdar ne zaman bir emir yayınlasa, bu emirnamede mutlaka -‘işbu emirname Sultan ile Hatun Sultan’ın kararıyladır’- şeklinde bir kayıt görülmektedir. Her hatun sultanın kendi egemenliği altında kentleri ve bölgeleri kendi emirlerinde bütçeleri bulunmaktadır. Sultan ile beraber seyahate çıktıklarında kendilerine ait taşıtları, çadırları kampları vardır.”
“…zira Türk kadınları peçe taşımazlar ve kapanmazlar. Sokakta yüzleri açık ve yalnız dolaşırlar. Ara sıra kendileri kocalarının refakat ettiği görülür…”
ibni Batuta yine bir Türk ülkesindeki izlenimlerini ve Urduca adındaki kadın valiyi anlatıyor:
“…Ülkenin erkekleri çok yakışıklı… Ciltleri kızılımtırak, hepsi de cesur ve cengaver. Kadınlarına gelince, onlar da öyle, at sırtında ve ok atışında fevkalade ustalar ve tıpkı erkekler gibi savaşmaktalar… Prensesin (valinin) emrindeki orduda kadın askerler, kadın cariyeler ve hizmetçiler vardır ve bu kadınlar tıpkı erkekler gibi savaşmaktadır… Prenses düşmanına karşı giriştiği savaşların birinde askerlerinin ri’cat etmesi üzerine düşman saflarını tek başına yarıp karşı tarafın hükümdarının karargahına kadar sokulmuş ve bir kılıç darbesiyle onu yok etmiş…”
12. yy tanınmış tarihçilerinden ibn Cübeyr’den:
“…tüm Arap ülkelerini dolaştım, Irak’taki Arap halifelerini ziyaret ettim, Salahattin imparatorluğunu gezdim fakat hiçbir yerde Türk ülkelerinde olduğu gibi kadına değer verildiğini görmedim…”
13. yy Marco Polo, Amu Derya’da “Büyük Türkiye” dediği yerleri ziyaretinde Türk hükümdarın kızından bahsederken:
“(Prenses) öylesine güçlü ki tüm ülkede onunla başa çıkacak erkek bulmak güç…”
Bölüm 2
“Akıl sahipleri içerisinde aklen ve dinen (siz kadınlardan) daha noksanını görmedim… Erkekler kadınlar üzerinde hakimdirler. O sebeple ki (Allah) erkekleri kadınlara üstün kılmıştır… (Kadınlar) erkeklerin elinde hürriyetlerini terketmişlerdir… eğer erkek tepeden tırnağa cerahat olsa, kadın da dili ile yalasa, yine de hakkını ödeyemez… Nikah kadınlar için bir nev’i köleliktir… Tanrı erkeği üstün yarattı kadını da erkeğin emrine verdi; (Allah) ‘erkekler kadınlar üzerinde kadimdirler’ diye buyurmuş ve erkeğe seyyid/efendi’ adını vermiştir”
(Arap peygamberi muhafazid)
“iki kadının tanıklığı bir erkeğin tanıklığına bedeldir”
(Kur’an 2 Bakara 282)
“Kadınlar aklen ve dinen dün (ekgib) yaratıklardır…”
(muhafazid)
“Uğursuzluk üç şeyde vardır: karı’da ev’de ve at’da…”
(muhafazid)
“Benden sonra erkekler için kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım…”
(muhafazid)
“Kadınlarınıza danışın fakat söylediklerinin aksini yapın…”
(muhafazid)
Kaynak:
Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal organlarından biri olan Diyanet işleri Başkanlığı’nın yayımladığı 12 ciltlik Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi (Hadisleri içerir).
Bölüm 3
Yazımın son bölümünü Nazım ustayla bitiriyorum,
“Ve kadınlar, bizim kadınlarımız:
Korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
Anamız, avradımız, yarimiz…
Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
Ve sofradaki yeri, öküzümüzden sonra gelen
…
Bizim olan kadınlar,
Bizim kadınlarımız.”
Tümünü Göster