erkekler de aldatılır

beyler dışarı çıkacakmışız bizim eş dostla, haber ettiler şimdi. hazırlanayım da kafa dağıtalım biraz. muhtemelen gidip Irish Pub'a içeceğiz. fena da olmaz hem dıbına koyayım. kafam toparlanır belki. neyse...

ulan oğlum az biraz bir şeyler karalayın ya siz de.hiçbir hikayede yok böyle silik dinleyici kitlesi (:

bir vukuatımız daha oldu o hafta işte.bir cafeye gittik, hiç gitmediğimiz bir yere. kırmızı deri koltuklar vardı, hava da erken kararıyor ya loş ışıklar falan... sıcak çikolata söyledik.en köşedeyiz ama herkesin görüş alanındayız. sıcak çikolata geldi. içtikten sonra biz yine öpüşmeye başladık deli gibi. benim gözde astigmat var, miyopum.kızın da öyle. ikimiz de gözlük kullanmıyoruz ama.o esnada da insanlar dolmuş taşmış bize bakıyorlarmış dıbına koyayım. insanları görüyoruz da zannediyoruz ki kendi işlerindeler.vay dıbına koyayım. garson geldi hemen,abi biraz toplu oturun dedi. genç bir şeydi garson da ben yaşlarda işte. hemen sinirlendim tabi. kalktık utana utana. telafi edeceğim ya cebimde yüz lira var, dedemden almıştım işte o günlerde. çıkardım verdim, üstü kalsın dedim. kime hava yapıyorsam, beş gün sefil gezmiştim dıbına koyayım. çıktık hemen mekandan, evine bırakacağım. yerler buz. evleri işlek yerde sayılır.tam evlerine bi 200-300 metre varken koluma girsene dedim. girdi,bir iki adım attık benim ayak kaydı güm. kız da öyle. kıçımızın üzerine düştük beyler.o esnada da yoldan geçenler gülüyorlardı baya, ipneler...

kar demek depresyon demek benim için. hala öyle.ne zaman kar yağsa bileklerimi kesesim gelir.o kadar depreşiyorum ne hikmetse.tam o mevsimde tanıştık, sevgili olduk ya ondan belki. çok depresif oluyorum çooook... yine kar yağdı işte.ben yine bi depresife bağladım.o zamanlar bol bol sıcak çikolata içiyordum bizim hatuna.ara ara da ilk buluştuğumuz yere gidip karadut içiyorduk.bir gün yine gittik işte. epeydir de adam gibi öpüşmüyoruz. bahsetmiştim sizlere eski bir yer diye. çalışanları da eski haliyle. geçtik,karadut içiyoruz.o esnada öpüşmüşüz gözlerimiz kapalı vallahi farkında değilim birden oldu. hemen dibimizde biri yanaşmış sesine irkildik. adam elinde kürekle girişteki buzları kırıyordu falan.o küreği vurdu yere, aynen böyle dedi gibtir olun gidin buradan ! afalladım,abi hesap dedim gibtir olun gidin dedim dedi. hemen hesabı falan gibtir ettik, kendimizi de gibtir ettik kaçtık oradan.tek vukuatımız bu da olmadı.o zamanlar eve gidemiyoruz. çalışıyoruz çünkü.bu sefer dershanede sınıf bulup çalışıyoruz. babamın yanı olmaz daha, çiftlik değil orası.o yüzden merkezdeyiz hep,eve gitmiyoruz ikimiz de deli gibi açız sevişmeye.

o ay da böyle geçti anlayacağınız. aralık ayı geldi. dershaneye gitme kararı aldık bir süre. zaten gitmediğimiz günler annesine mesaj gidiyordu gitmediğimize dair. annesi de babasının hizmetçisi gibi bir şey olduğundan babası alıkoyuyordu telefonu.o görüyordu mesajları. birkaç kez yakaladı.biz de ayıldık tabi. betül alıyordu telefonu gider gitmez. akşam üzeri geliyordu mesaj zaten. kimse görmeden siliyordu.

dershaneye gitmem ile beraber kızların ilgisi hayli arttı.bir çoğunun benden hoşlandığını tahmin etmek güç değildi. yalan yok, yakışıklıydım.o zaman bile yakışıklıydım. şuanki halimle bile böyle düşünüyorum. sessiz,ağırbaşlı idim aynı zamanda. betül arada bizim derslere giriyordu hocasından izin alıp. yanım hep boştu, orası onun yeriydi. sınıfta da tek oturan bendim.ben gitmediğim günler bile sırama kimsenin oturmadığına eminim. erkeklerle aram pek yoktu ama sayarlardı beni. yanımda derse girdiğinde tüm kızların büyük kıskançlıkla bizi izlediklerini gözlemlerdim hep. belki de onların gözü değdi lan ? olamaz mı ? olabilir...

kasım ayının ilk haftası da kendisinin doğum günü. kolye,parfüm almıştım.bir de bileklik. dandik bir şey almam, aldığım şeyin de abartı olmamasına özen gösteririm. zaten burada önemli olan düşünce. doğum gününü kutlamıştık, şık bir restorana zütürmüştüm, hediyeyi de orada vermiştim zaten.o gün çok mutluyduk, herhangi bir sorun da olmamıştı.

bu dönemde babamın odasında çalıştık birkaç saat bir defaya mahsus. babamın iki tane odası var beyler. biri makam odası, öteki çalışma odası gibi diyeyim. çalışma odasında çalışıyorduk haliyle. biraz matematik çalıştırdı kız. daha sonra öpmeye başlayınca karşılık verdi tabi. başladık sevişmeye. seviştiğimiz yere bakın ya.dayanamadım çıkardım aleti. yalamaya başladı. kapı kilitli değil, anahtar yok ama kapalı. biri girerse sesine toparlanırız diye düşünüyorum. böyle bir heyecan, böyle bir zevk yok tabi. devam ettim, epey sürdü bir onbeş dakika kadar işte. ağzına boşalacak gibi olunca çıkarmıştım hemen, peçetelere göndermiştim. daha sonra toparlandık, kimse de anlamadı. çıktık dışarı, durağa geçtik. birlikte evine kadar gittik,eve bıraktım yine döndüm.o sıralar olan olaylar bölük pölçük aklımda beyler. belli bir sıra ile gidemiyorum yani. hatırladıklarım bunlar işte.

bunları tekrar anlatmak = aynı şeyleri tekrar yaşamak. insan üzülüyor emeklerinin karşılığını bulamadığı için. kendisi sosyal medya hesapları kullanıyor.ara ara gizliden gizliye ne yapıyor ne ediyor diye bakıyorum, ekli değil bende hiçbir şeyi bu sırada. numarasını da değiştirmiş tabi. elimden gelen tek şey aklıma geldikçe bakmak. elimdeki fotoğraflarına bakmak. elimdeki fotoğraflarıyla gram alakası yok ya şuan zaten, hoş...

reserved

şimdilik şuraya koyayım noktayı, devamı gelecek. biraz işim var arkadaşlar,en kısa sürede tekrar devam edeceğim kaldığım yerden.

belki 50 defa sadece iş yerinde görüşmüşüzdür babamla bu şekilde.her seferinde az ve öz olmasını söyledi yapmamız gerekenlerin. kardeşim ile de tanıştırdım betül'ü bu sırada. masa tenisi falan oynamaya gidiyorduk üçümüz. kardeşim hakikaten çok sempatik çocuktur o da çok sevdi zaten. keza kardeşim de onu çok sevdi. dediğim gibi.bu arada annem hem uzaktan gözledi, çok içli dışlı olmadı betül ile. genellikle anneler daha çok ilgilenir, babalar olayın uzağında durur. bizim ailede mesafeyi koruyan annemdi ve bence birinin de işi uzaktan seyretmesi çok mantıklıydı. annem çok zeki kadındır, sanırım birbirimize çok benziyoruz o konularda.son derece de aklıselimdir, atmosferi koklar ona göre hareket eder. betül her ne kadar masum gözükse de annem altındaki pisliği görmüş olacak ki pek yakın durmadı betül'e karşı. klagib kaynana tripleri değil lan bu,sahiden annem doğru olanı yapmıştı o zaman bile. kız hakkında kötü hiçbir şey söylemedi, kıza da hep çok değer verdi ama babam gibi ilişkimizin ortasında bulunmadı.hep kıyıdan köşeden takip etti olayları.

şimdi dönelim tekrar geçmişe, asıl olaylara...

dediğim gibi derman kalmadı, evine falan da bırakamadım zaten.o günler öyle geçti.o dönemde sürekli böyle geçiyordu zaman.bu sırada dershane çıkışı çalışabilmemiz için babam da açık bir kapı bırakmıştı bize. fakültenin kütüphanesinde çalışabileceğimizi söylemişti, birkaç gün gittik ama çalışamadık tabi. kafa başka yerlerde...

babamın odasına gidip bir saat kadar oturup sohbet ediyorduk mesai aralığında. babam çok seviyordu betül'ü.betül ara ara baskın olmaya çabalamamdan, kısıtlamalarımdan hayıflanıyordu babama. babam da kızın yanında kızıyordu tabi bana. dışarıdan baksanız betül'ü kızı, beni de dış kapının mandalı sanarsınız.o kadar değer-kıymet veriyordu betül'e ki babam da çalışkan insanı çok sever, hatta tapar desem yeridir...

ara ara depreştiğim oluyor,başlığı da bu yüzden açtım zaten anlamanız güç olmasa gerek...
özlüyorum,keşke zamanı geriye sarabilsem diyorum tabi ama hiçbirimizin gücü yetmez buna.olan olmuş bir kere,ders çıkarma taraftarıyım ben.aynı hataları ikinci kez tekrarlama gibi bir lüksüm yok.arkamda yetişen bir kardeşim var,hayata dört elle sarılmamı bekleyen ailem var.sevilen biriyim burada da.yapımdan kaynaklı olsa gerek ki çok arkadaşım olsa da bu olayı bilen çok kişi yoktur.belli başlı kişiler işte.hep geçmişe zütürdüm sizleri,biraz da şuanı anlatsam sıkıntı olmaz sanırım.

ara ara geliyorum türkiye'ye,memleketime.semih ve betül ile tanışmama ön ayak olan şeyma ile de halen iletişim halindeyim.ikisi de karakteri oldukça düzgün,iyi kalpli insanlar.bir de burada edindiğim,can ciğer olduğum bir iki arkadaşım var ki onlardan da bahsedeceğim ilerleyen bölümlerde.

bu kadar çok seveninin olması güzel insanın ancak bir insanın sevmesini tüm bu kadar insanın sevmesine yeğliyorum bazen hala.

adele'in de dediği gibi : tek bir kişinin yokluğu çevrendeki tüm çokluğu hiç yapar.

adele demişken...
dinleyin,güzeldir : https://www.youtube.com/watch?v=BW9Fzwuf43c

ayrıca para vererek albümünü,albümlerini aldığım tek sanatçı adele'dir (:

isterseniz biraz da şuan neler yaptığımdan bahsedeyim, merak edenler vardır belki aranızda. dediğim gibi şuan türkiye'de değilim, yurt dışında alıyorum eğitimimi. kızla görüşmeyeli yıl oluyor zaten. çok uzun zamandır görmüyorum aynı zamanda. şuanki durumunu anlatmayayım pek neler yapıyor, ediyor falan sürpriz olsun. bana gelecek olursak tabi ki acıyı zamana yaymak lazım,en doğrusu bunu.ben bunu pek başaramamıştım aldatıldığım dönem. mahvoldum,batağa battım. çıkana kadar da akla karayı seçtim. battığım bataklara tekrar ilerlemesem de kıyısında yaşıyorum. şükürler olsun yüzüm gülüyor, hayat devam ediyor.kim ne derse desin ölenle ölünmeyen şu dünyada böyle bir şey için ölmek saçma zaten. dediğim gibi hayatıma devam ediyorum.bu olay bende çok derin yaralar bıraktığı için olacak ki halen ilişkim yok, sanırım çok uzun süre de olmayacak. evlenir miyim ? meçhul ama büyük konuşmamak lazım. olacaksa şayet böyle bir şey iyi araştırmak,iyi gözlemlemek lazım. bodoslama dalamam, sütten ağzım yandı yeterince. ayrıca aşk evliliği falan yapmak gibi bir düşüncem de yok yapacak olursam. biraz sevgi, biraz mantık. okuduğum bölümü de söyleyeyim bari.faculty of law diyeyim, anlayın siz (: sanırım kariyer anlamında ciddi problemler yaşamayacağım ileride, ihtimal vermiyorum yani pek. kendimi kof yetiştirmiyorum. bilhassa bu olay sonrasında doğan boşluktan ötürü kendime bir takım uğraşlar buldum. boş yetişmiyorum, aldığım eğitim kaliteli sıkıntı yaşayacağımı da pek düşünmüyorum kariyer anlamında. sanırım bittikten sonra amerika yolcusuyum. orada yaşamak gibi bir düşüncem var yahut kanada'da.bunlar şimdiki düşüncelerim tabi. ileride ne olur, zaman bize ne getirir bilinmez. çok şükür sağlığım da yerinde sayılır şuan. şimdilik bunlardan haberdar olun istedim, maksat merakınızı gidermek.

reyis devam devam güzel gidyon

Amk kimse ses vermiyor uzun süredir girmediğim heaaba girdim devam et panpa takipteyiz

sanatçı gibi kestim dıbına koyayım. kaymak gibi olmuştu. bekle dedim,su tut sen gitsin kıllar. temizlendi ben de gittim buz dolabından frambuazlı carte d'oru getirdim.ne yapıyorsun manyak falan demeye kalmadan sürdüm malum bölgeye biraz carte d'oru. yasladım duvara, yalıyorum.dıbına koyayım böyle bir lezzet yok. demeye kalmadı döndü yüzünü yaslan dedi. oturdum yere sırtımı koydum duvara. biraz da o benim alete sürdü, başladı yalamaya. dıbına koyayım nimetle yaptığımız şeylere bak. çarpılsak müstahak bize vallahi.ne gerizekalı adammışım ben de.nerede angut fikirler var benden çıkıyor avradını gibeyim. göğüs uçlarına sürdüm biraz da.derken bizim carte d'or yannanı buldu zaten anasını gibtik resmen. bıraktık banyoda yıkanıp doğru yatağa geçtik. abartısız 3 posta attım 3-4 saat içinde. bacaklarım tutmuyordu artık.

o gün hiç unutmuyorum ayaklarına boşalmıştım beyler. farklı şeyler deniyoruz ya dıbına koyayım. bende de biraz var ayakçılık tabi ama manyağı değilim. kızın da hoşuna gitti. yıkandık tekrar, saçlarını kuruttu doğru durağa geçti. bende derman kalmadı zaten bir de eve mi bırakacağım amk ?

bir gün işte yine geldi, uyandırdı.bizimkiler işe gitmişti biraz evvel. oturduk falan epey. öğlene doğru büfeye gittim lojmandaki. büyük carte d'or aldım, cips falan aldım işte. film izleyeceğiz. açtık filmi. carte d'or da frambuazlı idi sanırım. neyse açtık filmi, beş dakika sürmedi bu sırnaşmaya başladı. zaten rahat edemiyordu, yanında rahat edeceği kıyafet getiriyordu çantaya atıp. bugün de külotlu çorap, pembe bir tunik getirmiş. kız kafaya koymuştu zaten o gün. neyse işte onu giymiş bu ben büfeye giderken.o şekilde öpmeye falan başlayınca kucağıma aldım direkt. biraz salonda seviştik, doğru yatağa geçtik.bir on dakika kadar önsevişme oldu sonra soyunduk tabi. dedim ne yapsak ne yapsak... değişik şeyler denemek lazım. benimle gel dedim, çektim banyoya küvete soktum. bekle dedim. şofben takunu çalıştırdım işte. şofben,kombi her ne gibimse.su ısındı. pubik bölgesinde az biraz kıl vardı, çok değil tabi azıcık. elime sıfır bir jilet aldım,ne yapıyorsun dedi. bekle dedim. biraz sıcak su döktüm o bölgeye, ıslandı.sonra başladım tıraş etmeye... (:

birkaç hafta böyle geçti. babamla konuştum ben de matematikten özel ders takviyesi alıyorum falan. hoca ayarladı kendi fakültelerinden. ders çalışıyordum o dönem ama uzun sürmedi tabi. birkaç güne-haftaya eski halimize döndük tamamen.ev boştu komple malum hafta içiyiz rahatız. gitmiyorduk pek. bizimkiler işe gider gitmez kız geliyordu sabahtan akşama kadar yatıyor kalkıyor oturuyorduk. film falan izliyorduk, zaman böyle geçiyordu yani. sabahtan akşama kadar lan işte ne güzel şey amk.o uyandırıyordu her sabah.en büyük ciks maceralarım da burada gerçekleşti.bu dönemlerde hiç denemediğimiz şeyler denedik.

sınıflara geçtik. sınıfa girer girmez kızların hepsinin kestiğini fark ettim hiç giblemedim. oturdum arkalarda bir yere. hoca girdi işte tanıştık falan. farklı bir dershaneye yazıldık bu sırada. pasajın oradaki dershanenin devri bitti yani.

neyse işte birkaç gün daha görüşemedik, dershane açılana kadar. açılacağı gün geldi, liseleri asmışlar işte sınıf belirleme sınavına göre düştüğümüz sınıfları.ben o sene eşit ağırlıktan yazıldım dershaneye.bu sayısala devam tabi. baktık,o sayısalın en iyi sınıfına düşmüş,ben de eşit ağırlığın en iyi sınıfına düşmüşüm. çok sevindik orada tabi. benim başarılı olmam onun da işine yarıyor tabi.ben kazanırsam tek gitmeyecek üniversiteye. başarılı olamazsam gibe gibe gidecek bu sene. bekleyemez ya bir sene daha...