erkekler de aldatılır

yenilir yutulur cinsten şeyler değil beyler bunlar. aldatılmanın kadını/erkeği olmaz. hangi yüzyılda yaşıyoruz hem ? aldatan her türlü şerefsizlik etmiştir, cinsiyeti olmaz bu işlerin.ama genellikle kadınlar yutuyor bu tarz şeyleri, kadınlar devam ediyor çekmeye. yanlış bir şey ancak var böyle bir durum. bizde tam tersi idi artık,o yapacaktı ben yutacaktım. zaten iki şık var önünüzde.ya katlanır devam edersiniz göz yumarak ya da ayrılırsınız.ben ikincisini hayatım boyunca hiç yapamadım beyler...

bir kere taviz verirseniz kaçış yok,o taviz bir başka tavizi de beraberinde getirecektir. sert olun, mafya babası moduna girin sıkın topuklarına demiyorum ancak ortada bir hata var ise gereği yapılmak zorunda. aksi takdirde yumuşak karnınızı belli ediyorsunuz, karşı taraf çirkef ise gibiyor o yumuşak karnınızı. yutmayın,ölüyü diriltmek için parmak atıp durmayın. ölmüş bir şey bir daha dirilmez beyler.

ölüyü parmaklarsanız ancak takunu çıkarırsınız, dirilmez yani...

aramız hiç eskisi kadar iyi olamasa da düzeldik biraz daha.bu süreçte konuştuk görüştük tabi yine. dershanede çalışıyorduk artık müsait sınıf bulup.bir gün boş idi bir sınıf komple. girdik,çalışacağız. sevişmeye başlamıştık dıbına koyayım yine olaya bak. dayanamadım orada da göğüslerini çıkarıp bir yandan osbir çekmiştim. boşalmıştım peçeteye.o gün mutlu geçmişti, kendimizi kandırıyorduk ama iyi oynuyorduk rolümüzü. sonrasında puştluk yapmaya devam etmiştik tabi, eğleniyoruz güya. sınıfın camından silgiyi atmıştım, tahta silgisini. önümüzde de apartman çatısı var, cadde gözükmüyor hiç. salladım rastgele. aşağıya bir indik ki esnaf toplanmış avradını gibeyim. karşıdaki mobilyacının cama nasıl isabet ettirdiysem dükkanın cam göçmüş. görünce gülmüştük epey, korktuk da.bir tak olmadı ama. başka binalar da vardı, görmemişler de hem. kimse peşimize düşmedi tabi.

evine bırakmalar, rutin şeyler devam etti yine.o günlerde bir olay oldu işte.bir hoca var bunların matematik hocası. bizim derse girmiyor, bunlara giriyor bir.50-55 yaşlarında beyaz saçlı iri, alkolik bir adam. alkolik ama çalışıyor ne hikmetse dershanede. bilmeyen yoktu alkolik olduğunu da ayrıca. kolonya falan içiyormuş bir zamanlar öyle manyak. tüm kızlara yavşamış sınıftaki, bizim kıza da öyle oldu bir gün işte. kız utana çekine anlattı bana bir yandan da çokça tembih etti ki delilik etme diye. duyar duymaz çıktım öğretmenler odasına kapısının önünde belimdeki kemeri çıkarttım. içeriyi basıp herifi kemerle boğacağım koydum kafaya, delirdim lan. girdim girer girmez kız yapıştı koluma ki bırak diye. geri kapattım çıktım. adam da orada yoktu zaten sanırım, bakmadım çok. daha sonra dershane çıkışı yolunu kesip sert bir dille ikaz ettim zaten. ters yapmadı allahtan, yapsa elimde kalırdı sıfatını gibtiğim.

ocak ayı geldi işte malum 24'ü yıldönümümüz. restourant'a gittik işte beyler. kutladık orada, hediyeleri verdik.ne almıştım tam hatırlayamadım ama o annesi ile birlikte lcw'den bir atkı almış bana. elimde duran tek hediyesi o şuan. anlatacağım bunu da ilerleyen bölümlerde. kıymet veriyoruz tabi, aldık takıyoruz seve seve.o gün de öyle kutladık, güzel bir gündü hatırladığım kadarıyla.

defalarca birlikte olduk beyler. diyorum ya 150 falan olmuştur bir günde atılan 2-3 postaları falan sayarsak ama vallahi hepsi aklıma gelmiyor lan. özel olanlar aklımda işte. neyini anlatabilirim ki hem ? aynı işte misyoner, doggy,bacak omuza falan filan. helikopter yapmadım ya kızın üzerinde. akılda kalanlar bunlar işte.

14 şubata geçeyim,o dönemlerde pek bir gib olmadı.14 şubatta da hastane bahçesinde buluştuk sabah, dershaneye gitmedik o gün hiç.bir kalem kutusu almış demirden bir şey işte piyano çalan adam var işte ya gibik bir şeydi işte anlayın siz.o şekilde demir kalemlik almış yani. sevdim,bir de not bırakmıştı sevdiğim bir şarkının sözleri vardı üzerinde. gerizekalı kenarlarını da çakmakla yakmış bir de notun (: neyse işte verdik hediyeleri. bileklik almıştım baya narin ve hoş bir şey.ben de hep klişeleşmiş şeyler almışım dıbına koyayım.ha ha ha dur bi dakika hatırladım lan. yanı sıra bir de kalp şeklinde çikolata kutusuna özel paket yaptırmıştım işte. içinde bir sürü çikolata falan var. üzerine de hiçbiri senin kadar tatlı değil ama gibisinden angutça bir şey yazmıştım. birlikte yemiştik hastane bahçesinde. nasıl bir öküzsem artık. epey ıkınmıştım, çok güzel bir şey olmuştu. baya da bayılmıştık züt kadar şeye.

bu sırada birbirimize nasıl hitap ettiğimizi söylemedim sizlere. kızın açları kızıldı ya,turumcumsu daha çok. portakal diyordum,o da çekik diyordu bana. zamanla karadut,bal, küp şeker falan da dedik tabi birbirimize. küp şekerin hikayesi çok başkaydı lan.

o günler de öyle geçti gitti. yine bir çay bahçesine gittik. çay içeceğiz tam bu çıkardı çantadan kalemini. küp şekerler de açık değil, kağıdına sarılı. başladı tüm şekerlerin kağıdına adımızı yazmaya. bakalım bir dahaki gelişimizde bulabilecek miyiz falan filan muhabbeti yaptı. güya beraber gidecektik, birlikte bulacaktık o şekerleri. adımızın yazılı olduğu. saçma zaten, tükenir onlar hemen amk nasıl bulacaksak. zaten ondan ayrı iken defalarca gittim. aldatıldıktan sonra yani. hiçbirini bulamadım. orada da onsuz içtiğim karadutlar da hiç o kadar acı olmamıştı ayrıca...

şubat bitiyor,bu sefer mart. hemen kapıda doğum günüm. doğum günümde de saat almıştı,bir de cüzdan deri cüzdan almışlar teyzesi ile. çok sevmiştim, saati kafasında kırdım ayrıca onu anlatacağım birazdan.o günü de öyle kutladık.bi gib olmadığı için next, next geçiyorum öyle. peşinen diyeyim de...

o gün de doğum günüm diye süslenmiş. kendisi hiç makyaj yapmazdı beyler.ne bir ruj,ne oje,ne far. biraz rimel o kadar.o haliyle dünya güzeliydi yemin ederim abartmıyorum. sevgi ile alakası yok allah için çok güzeldi o haliyle. böyle nasıl diyeyim... doğal güzel hah.

göze mavi far mı ne sürmüştü.tak gibi olmuş ama annesinin makyaj malzemesi ile makyaj yapan küçük kızlar gibiydi. kızmıştım.yeni hatırladım bunu da işte. huur gibi olmuş demiştim sinirle. kızmıştı ama kavga etmedik, hemen gitti sildi ağlayarak ama tartışmadık sonrasında pek.

ileride allah nasip eder de evlenirsem eşimde aradığım güzellik (fiziksel anlamda) duru,saf bir güzellik olacaktır herhalde. boya badana sevmem ben. ciksileştirmiyor bazılarını huur gibi ediyor. masum yüzün var lan işte. boyanma öyle amk.ne gerek var ? doğal ayrı güzelsin.

dışarıdayken baya içtik beyler. benim mide iptal. zamansız gidersem şoke olmayın diye baştan söylüyorum. yanıyor resmen, bulanıyor bir de.

cümleler de devrildi dikkat ederseniz pek güzel yazamıyorum eskisi gibi. göz kapaklarım ağırlaştı çünkü kusura bakmayın artık...

neyse işte ne diyorduk ?

kızdım işte huur gibi olmuş dedim, sildi hemen.o gün de öyle geçti gitti.

o hafta bir şeyler alacaktı kendine. para yok pul yok alacağı şey sınırlı. kış çıktı da bizim buraya nisan ayıda kar yağıyor amk ne diyorsunuz siz ? kazak alacaktı tabi ki.gittik beraber ben seçtim kazağı da.boğazlı turuncu bir kazak aldık buna. alta da adabınca pantolon.ben öyle daracık pantolona izin vermem arkadaş. züt bi çeşit oluyor amk, dikkat çekiyor. şalvar giysin diyen yok da düdük gibi de giymesin yani.ha biz de dar kesim kot giydik, giyiyoruz çok da severim de bizim zütte gözü olan var mıdır ? sanmıyorum... bıyıklı genç forvet gibi adamlar var gerçi etrafta, olsun (:

neyse işte baya mutlu oldu sarıldı falan.pek bir gib yapmıyorduk eve gidip sevişmek dışında.eve de pek gitmiyorduk malum sınav kapıda sayılır. sınava hazırlanıyoruz pek öyle olmasa da işte. annesi bana edebiyat kitabı almıştı ayrıca. düşünmüş kadın, aldım baktım ona da bitirdim. sanırım bitirdiğim tek kitap oydu.

o ayı da kapattık, nisan geldi. abisi ile arası bozuk idi ama bu dönemlerde barıştılar sanırım.pek sıcak bakmadım ama abii sonuçta atsa atılmaz satsa satılmaz. neyse işte. dershaneye gitmedik yine bir gün. dışarıda geziyoruz. bardak mısır almıştım, yedik afiyetle. biten bardakla da garip garip şeyler yapıp güldürüyordum.o gün çok mutluyduk bir yere kadar tabi. kalktık oturduğumuz banktan. işlek yerdeyiz ayrıca bunu da diyeyim. biraz yürüdük, insanların içinde dudağından öptüm ufacık.1 dakika geçti geçmedi bir telefon...

allah allah, baktık babası arıyor. kaş göz yaptı ses etme gibisinden. açtı...

-alo, efendim baba
-dershanedeyim baba, teneffüsteyiz
-evet baba

ben de o sırada etrafı süzüyorum, kuşkulandım biraz. arkama bakacaktım ki tam biri arkamızda belirdi, babası...

bizim kız da hala alo malo diyor dıbına koyayım. dedim kapat, arkamızda.döndü arkaya, babasını görünce bir şok yaşadı tabi ki.