-
1.
+35 -3bu başlık altında kendi başımdan geçen tecrübeler daha doğrusu yenilgileri anlatacağım. ezik diyenler olabilir. haklıdırlar. zaten yeni yeni atmaya başladım üstümden. bunda özellikle çocukluk dönemi çok önemli. eğer aileniz sizin için her taku hazırlayıp önünüze getiriyosa aslında size en büyük kötülüğü yapıyolardır. hastahanede bütün evrak işlerini halleden baba, okulda ödev verildiğinde "aman oğlum zayıf almasın" diye onun ödevini yapan anne.. bu örnekler daha da çoğaltılabilir.
değinmek istediğim konu: hayatı tecrübe ederek yaşamaya başlıyoruz ve bunun için ilk karşılaştığımız şeyler bizim için aşılmaz duvarlar gibi görünebiliyor. çoğu insanda bundan kurtulmak istiyor ama çok azı başarıyor maalesef.
edit: bu arada başlığa yazan hakaret içermeden görüş bildiren, eleştiren herkese şuku basarım prensibim budur beyler
edit 2: beyler yazı çok uzun değil 3. sayfada @74 de bitirdim. erinmeyin okuyun amk -
2.
+2 -1daha devam edeceğim beyler siz reservlerinizi alın bi müzik açayım önce (: geceye doğru ilerliyoruz (:
-
3.
+1@7 evet panpa, abimden yediğim haddinden fazla dayakların da buna etkisi vardır galiba
-
4.
+10şimdi aile içi şiddete değinmek istiyorum ve biraz babamdan bahsedeyim. babam; 8 kardeşli bir ailenin 2 erkek çocuğundan biri. yani 6 kız arasında tek erkek olarak büyümüş (amcam en küçükleri) bu da ister istemez onda bayanlar içinde baskın bir yapı oluşturmuş. haliyle geçmişte de erkekler daha egemen olduğu için tuttuğunu koparan bir baba rolüne bürünmüş.
bana dokunduğu en büyük zararlarından biri de tam burada başlıyor. herkes üzerinde egemen güç olmaya çalışması ve baskın kişiliği çocuklarının üzerinde çok etki gösterdi. istediğinin tam tersine kendine güveni olmayan, misafir geldiğinde bile odadan çıkmak istemeyen bir bine çevirdi beni.
onun bu haddinden fazla sosyal olması, beni asosyalliğe doğru itti. -
5.
+62 kardeşiz. abim ve ben.. aslında genel olarak çoğu kardeşe göre baya bi samimiyizdir. aramızda 4 yaş var. ama abim küçükken ayağı halının kenarına takılmış kafasını sehpanın sivri köşesine vurmuş ve hastahaneye kaldırılmış. birde o sarsıntının üzerine menenjit geçirmiş. menenjiti bilmeyenler için çok ağır bir hastalıktır. genelde vücutta ağır hasarlar bırakabilir. abimin de sağ kulağındaki sinirler yanmış o ara. annem hastahanenin en üst katından kendisini atmayı bile düşünmüş vs. konu bölünmesin.
bu abimin başından geçen olaylar onu büyük ölçüde etkilemiş hayatını yönlendirmiş. şimdi etkilerini daha iyi gördüğümüz sinir hastalığına temel hazırlamış.
bugün bir başlıkta okumuştum. herkes bir anısını anlatmış. çoğu kişi hayvanlara eziyet etmiş (bende kaplumbağa öldürmüştüm) abimde o sinirini beni döverek alırdı genelde. zaten haddinden çok baskın olan bencil bir baba ve üstüne tartışmada haklı olsan bile sonunda dayak yiyip susmaya alışınca bu bütün hayatımı etkilemiş temel olarak. belki şu an iyi bişeydir. bu; beni düşünceli empati kuran, karşısındaki insanı anlayan, duygusal biri yapmış olabilir. (olabilir diyorum, dışardan çok farklı görünüyor olabilirim) -
6.
+5yıllar böyle sürerken bi evdeki 3 erkeğin en küçüğü olmam ve doğal yapımda da çok sakin biri olmam, beni normal konumdayken baya eksilere doğru itmiş. şimdi bunu daha iyi anlıyorum. ben ilerde çocuğuma çok fazla yüklenmeyeceğim. gerekirse bana saygısızlık yapsın, kızsın, sövsün ama kendine öz güveni olsun. haklı olduğunu bildiği konularda geri adım atmasın.
bunların tam tersi, annem de diğer annelere göre daha çok şefkatliydi. hâla da öyledir. canı sağ olsun. onun bu haddinden fazla bana olan sevgisi de abimi çocukken bana sert davranmaya sürüklemiş olabilir.
anne sevgisi iyidir. fazlası zararlıdır. sizi pısırık yapar. birisinin bi sözü vardı. "türkiyede çocuğun altını annesi değiştirir, yemeğini teyzesi yedirir, ağzını halası siler" diye. gerçekten de çok doğru. bırakın o çocuk kendi gitsin kendi ayakları üzerinde durmayı öğrensin. siz her zaman yanında olamayacaksınız -
7.
0asosyal insanların aile yapısına biraz değindim birazda kendi kişilik özelliklerim(iz)den bahsedecek olursak; çekingen, mutsuz, hayatı uzaktan izleyen, iyi eleştiri yapan, gözlem yeteneği gelişmiş muallak.. bunların hepsi bana cuk diye oturur.
yıllar ilerledikçe yaş biraz büyüdükçe aile içindeki tutum aynı şekilde devam etti. çocukluk-ergenlik dönemlerinde illa ki karşı cinse ilginizin olduğunu anlarsınız. bu bir çekim gücüdür. utanılacak bişey değildir. oysa ki ben daha 7-8 yaşlarında eski mahallemizden bir erkek-bir kız arkadaşım ile birlikte cinsel organlarımızı birbirimize gösterdiğimizde (başka bir şey yok sadece gösterme) bu olay babamın kulağına gittiğinde beni evin giriş kapısında dövmeye başlamıştı tekme tokat. salonu geçip odanın köşesinde yere çöktüğümü hatırlıyorum. adaletsizlik daha burada başlıyordu.
o yaşta bir çocuğun karşı cinse karşı cinsel çekimi olmaz. hepinizin bildiği üzere 12.5 yaşlarında başlar bu (:
sırf merak ettiğim ve toplum baskısından dolayı oluşan bu hak etmediğim dayağı bugün bile unutamam. belki babamda unutmamıştır aklına geldiğinde içi acıyor olabilir. tahminimce gibinde değildir. "biz ne zor hayat yaşadıkta bu günlere geldik o da alışsın canım" tribindedir. -
8.
0buralarda mısınız beyler?
-
9.
0biraz geç yazıyor olabilirim
-
10.
0ama yazdıklarım üzerinde anlam kaybı olmaması için ve iyi anlayabilmeniz için özen gösteriyorum, anlayışınız için teşekkürler
-
11.
0zaten çok uzun uzadıya bi konu değil, asosyal olduğum içim pek fazla söyleyecek bişeyim yok (:
-
12.
+8yıllar geçtikçe söylediğim gibi karşı cinse karşı duygular beslediğinizi fark edersiniz. zaten bebeklikte bile erkekseniz mavi renk, kız iseniz kırmızı ya da pembe renkli elbiseler eşyalar kullanmanız bile tamamen toplumun bireyi şekillendirmek istemesinden kaynaklanır. bununla birlikte zamanı geldiğinde karşı cinse aşık olursunuz (artık uyananlar için söylüyorum: olduğunuzu sanırsınız)
bu çekime karşı koymak güçtür çünkü altında cinselliğin çekimi vardır ve burada daha önce aklınıza gelmeyen dış görünüş devreye girmeye başlar. yavaşça duygularınız geri planda kalır. artık duygularınız değil penisiniz ön plana geçer. zaten genel olarak ben hep, güzel gülüşü olan kızlardan hoşlandım, bugüne kadar hoşlandığım sevdiğim her kızın güzel bi gülüşü vardır.
çok sık okul değiştirmek, farklı insanlar arasında kalmak. o çevreye uyum sağlamakta zor bir etken. eliniz mecbur alışacaksınız. ben oynamıyorum deme hakkınız yok. gibe gibe oynayacaksınız. hayat bunu çok güzel öğretiyor zaten söylememe gerek yok.
ilk olarak hoşlandığım kıza daha açılamadan okul değiştirdim. ilk sevdiğim kıza karşı konuşamamıştım. kilit cümle bu. "ilk sevdiğim kıza karşı konuşamadan ona anlatamadan onu bir daha göremeyecek duruma düşmüştüm"... yani aşkı sevgiyi acı olarak daha o yaşta tecrübe etmiştim. bana güvenmeyen "sen yapamazsın dur ben yapayım" diyen bir ailenin oğluna da bu yakışır zaten.
bu ilk deneyim daha doğrusu ilk başarısızlık bana "seversen acı çekersin" mantığını kafama yerleştirmişti. -
13.
0bu arada başlığa yazan hakaret içermeden görüş bildiren, eleştiren herkese şuku basarım prensibim budur beyler
-
14.
0burada mısınız beyler arada ses verin
-
15.
0ilgi varsa bu bana yazma şevki veriyor
-
16.
+1yoksa hiç kimsenin okumayacağını bilerek yazınca ego tatmin etmek isteyen biri gibi görünüyorum
-
17.
0burada olduğunuz belli edin lütfen
-
18.
0neyse yazmaya devam ediyorum
-
19.
0@37 sağlam dinleyiciymişsin panpa eyvallah verdim şukunu sık sık (: biraz geç yazıyor olabilirim kusura bakma lütfen. geniş bi zaman dilimini kapsadığı için iyi analiz edip açıklamak zorundayım yoksa çorba olur hepsi (:
-
20.
+5sevgiyi bu şekilde tanıyıp tecrübe ettikten sonra haliyle devamında da pek fazla değişiklik olmayacaktı. aradan yıllar geçit, platonik aşklar yaşadım. hep tek taraflı oldu.
bu arada fiziki olarak ön iki dişimden biri 7 yaşlarımda merdivenden düşmem sonucu kırılmıştı. yani salak ile avanaktaki adamın biri gibi. hoş bi görüntü değildi. zaten büyük burnum ve üstüne birde "s" harflerini söyleyememe (pelteklik) eklenince işler iyice taka sardı diyebilirim. şu an o dişim porselen ve "s" bozukluğunu lise sonda kendi kendime inat edip düzeltmiştim. baya uğraşmıştım çünkü lisede binler acımasızdır. güçlü olman gerekir. yoksa zayıf kalırsın.
liseden ve orta okuldan bahsetmek istiyorum beyler. orta okulda yine gülüşüyle beni kendine hayran bırakan bir kızdan hoşlanmıştım. sus savaşı sırasında ilk kez o kadar güzel güldüğünü fark etmiştim. işte bu aşkmı dersiniz saplantı mı dersiniz burada en büyük etkisini gösterdi. bir arkadaşıma o kızdan hoşlandığımı ve cuma günü çıkışta teklif edeceğimi söylemiştim. (dikkat ettiyseniz cuma günü, diğer günler onu ertesi gün görmem demekti bu da kendine güvenmeyen biri için ölümden beterdir (: halbuki en fazla red eder nedir amk)
o bin arkadaşım da gitti kıza söyledi. kız sınıfa girdi bi gelir misin dedi. o an heyecandan geberecek gibiydim. yanına çağırdı dışarı çıktık kapının önünde konuştuk. fazla detaya girmiyorum. "arkadaşının bana söyledikleri doğru mu?" dedi. bende kendimden beklemeyeceğim bi cevap verdim evet dedim. o an hafif bi gaza geldim sanki. detayları çok fazla hatırlamıyorum. kız biraz düşünüp kabul ettiğini söylemişti. o an çok mutlu olduğumu hatırlıyorum. bir yandan da amacına ulaşmanın soğukluğu ve tatminsizliğini hissetmeye başladım.
taksta bir söz vardır. "zirveye çıktıktan sonra yapılacak tek şey oradan inmektir, çünkü devamı yoktur."
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 25 12 2024
-
melek dayının entrysi 45 dakika şukulanmamış
-
vinovatt li ya selam nabeer
-
2 3 yıldır avmlere gitmiyorum
-
morinho ukalalığı
-
bu sozlugun en sadık yazarları
-
yılbaşının kutlanılmasına izin vermeyeceğiz
-
ben kaypagim aga
-
derin derin düşünmek yerine
-
yüzde 25 zam yapıldıysa benim en az
-
özbek bir eleman gelir
-
koltukta poşet vardı kendi kendine düştü
-
kondüktör patlamış
-
vikings 600 bin denen vileda paspası
-
allah izin verse bile biz izin vermeyeceğiz
-
atatürk de yılbaşı kutlardı
-
ocakta çalıştığım projenin geleceği belli olacak
-
yeni yıldan şahsi beklentim
-
tecavüzün milim uzağındayım
-
kadınlara nası ilgi duyuyorsunuz
-
bu ülkede ezelden beri müslüman
-
wow girl olarak memem
- / 1