/i/Tespit

  1. 1.
    +89 -4
    Kur'an-ı Kerim'de Zülkarneyn kıssası vardır. Zülkarneyn'den kısaca bahsedeyim.
    Kehf suresinin 83-98. ayetlerinde bir kıssa zikredilir. Bu kıssada Zülkarneyn adında (lâkaplı) birinin seferlerinden bahsedilir. Bu seferlerdeki üstünlüğünden bahsedilir vs.. Ancak işin garip tarafı bu kıssada kıyametin büyük alametlerinden biri olduğu rivayet edilen Ye'cüc ve Me'cüc'den bahsedilir. Garip olmasının elbetteki bir sebebi var. Ye'cüc ve Me'cüc kıssada anlatılana göre çevresindeki kavmlere saldırılar düzenleyerek onlara zulmetmişlerdir. Artık bu zulmden sıkılan kavmler Zülkarneyn'e başvurarak buna bir çözüm bulmasını isterler. Bunun karşılığında ona vergi vermeyi kabul ederler. Zülkarneyn ise vergiyi reddederek onlardan güçlerini ister.

    Dedi ki: "Rabbimin beni kendisinde sağlam bir iktidarla yerleşik kıldığı (güç, nimet ve imkan), daha hayırlıdır. Madem öyle, bana güçle yardım edin de, SiZiNLE ONLAR ARASINDA SAPASAĞLAM BiR ENGEL KILAYIM."

    "Bana demir kütleleri getirin", iki dağın arası eşit düzeye gelince, "Körükleyin" dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar (bu işi yaptı, sonra:) dedi ki: "Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim."

    Böylelikle, NE ONU AŞABiLDiLER, NE ONU DELMEYE GÜÇ YETiREBiLDiLER. (Kehf Suresi, 95-97)

    Bu ayetlerden de anlaşıldığı üzere Zülkarneyn Ye'cüc ve Me'cüc'ü bir yere hapsetmiştir. Ancak Hz. muhafazid (s.a.v)'den aktarıldığı üzere Miraç'ta Hz. isa (a.s) Hz. muhafazid (s.a.v)'e der ki Yecüc ve Mecüc her tepeden saldırmaya başlarlar. Ve uğradıkları her suyu içip tüketirler, karşılaştıkları herşeyi bozup altüst ederler, bunun üzerine halk feryad ederek Allah’tan yardım diler. BEN DE (HZ. iSA) ALLAH’A DUA EDEREK Yecüc ve Mecüc’ü öldürmesini isteyeceğim. Bu duam kabul olacak ve yer onların leşleriyle pis pis kokacak. Ben Allah’a tekrar dua edeceğim. Allah da bir su gönderecek ve o su onları taşıyıp denize atacaktır. (ibn-i Mace, Fiten: 33)

    Yine anlıyoruz ki Ye'cüc ve Me'cüc zamanı geldiğinde (kıyamete yakın) ortaya çıkacaktır ve her yeri ele geçireceklerdir. Bunun üzerine bir burun kurdu bu iki topluluğu helâk edecektir (hastalıkla).

    Buraya kadar pek garip şeyler olmamakla birlikte insanlar buradan çıkarım yapma gereği duyamayabilirler. Ancak Edebiyat ilgisi biraz iyi olan birisi burdaki anlatılanlarla bir benzerlik kurabilir.

    ERGENEKON DESTANI
    Destanda anlatıldığı üzere Türkler birçok yere hakimdirler ve diğer kavmler bunu kıskanır. Bunun üzerine Türkler'e karşı birleşerek onları yenerler. Bu dönemde Türklerin başında il Kağan vardır. il Kağan'ın da birçok oğlu vardır. Bu yenilgide Türk soyundan kimse kalmamış ancak il Kağan'ın o yıl evlendirdiği oğlu Kayı (Kayan) ve yeğeni Tokuz Ogız (Dokuz Oğuz) sağ kalmış ve tutsak düşmüşlerdir. Daha sonra ikisi karılarını da yanlarına alarak atlarla kaçıp eski yurtlarına dönmüşlerdir. Burada derler ki dört bir yan düşman dolu. Biz dağların içinde kişi yolu düşmez bir yer bulup yer tutalım, orayı yurt edelim.

    Burada dikkatinizi çektiyse Türklerin dağların arasına kaçtıklarından ve iki soydan bahsedilir. Burada benzerlikler mevcuttur. Devdıbına bakacak olursak;

    Bu iki soy çoğaldı, çoğaldı, çoğaldı. Sonra dediler ki atalarımızdan işittik buradan başka yerler de varmış. Ergenekon'u arayıp bir geçit bulalım; Ergenekon dışında kim bize dost olursa biz de onunla dost olalım, kim bize düşman olursa biz de onunla düşman olalım.

    Bunun üzerine aradılar ama bir geçit bulamadılar. Sonra bir demirci dedi ki: Bu dağda bir demir madeni var. Yalın kat demire benzer. Demirini eritsek, belki dağ bize geçit verir.Gidip demir madenini gördüler. Dağın geniş yerine bir kat odun, bir kat kömür dizdiler. Dağın altını, üstünü, yanını, yönünü odun-kömürle doldurdular. Yetmiş deriden yetmiş büyük körük yapıp, yetmiş yere koydular. Odun kömürü ateşleyip körüklediler. Tanrı'nın yardımıyla demir dağ kızdı, eridi, akıverdi. Bir yüklü deve çıkacak denli yol oldu.

    Demir Zülkarneyn kıssasında Ye'cüc ve Me'cüc'ün çevresinin sarılmasında kullanılmıştı. Dikkatinizi çekmiştir. Devamında;

    Ergenekon'dan çıktıklarında Türklerin kağanı, Kayı Han soyundan gelen Börteçine (Bozkurt) idi. Börteçine bütün illere elçiler gönderdi; Türklerin Ergenekon'dan çıktıklarını bildirdi. Ta ki, eskisi gibi, bütün iller Türklerin buyruğu altına girene kadar. Bunu kimi iyi karşıladı, Börteçine'yi kağan bildi; kimi iyi karşılamadı, karşı çıktı. Karşı çıkanlarla savaşıldı ve Türkler hepsini yendiler. Türk Devleti'ni dört bir yana egemen kıldılar.

    Hz. isa (a.s)'nın söylediği rivayet edilen her tepeden akın edecekler sözüne dikkatinizi çekerim. Türkler tepelerden atlarla saldırmayı diğer saldırı çeşitlerine tercih ederler. Ve dahi bu kimselerin kendilerini istemeyen herkesle savaştığını da açıkça belirtiyor.

    Benimki basit dayanaklarla yalnızca bir tahmindi. Eğer şu yönden itiraz edecek olursanız; biz Türk'üz ve yaklaşık 1000 yıldır islam'ın temsilcileriyiz. Biz böyle bir işi nasıl yaparız? Elbetteki böyledir fakat her Türk Müslüman değildir.

    Okuduğunuz için teşekkürler.
    Edit:Alıntıdır
    Tümünü Göster
    ···