erasmusumu anlatıyorum gelin no liseli

adamlar hizbandut gibi olmasa da bizden iriler. biz geçidin daha alt kısmındaydız kaldırım biraz daha yukarıda.

dedim tam yannanı yedik gibmeseler bari. resmen ufukta biri belirdi.

bizim kürdo bağırdı bizimkileri sıkıştırmışlar lan diye.

panpalar abartmıyorum bizim hizbandutlarla diğerleri bir indi kaldır küldür noluyor burada niye bizde resmen yardık onları süvarilerin yanına. 4v5 ken 11-12v5 oldu bir anda durum...

poşetleri bıraktılar napıyorsunuz siz ne ayak. başladık binleri tartaklamaya. ama allah ne verdi dövemiyoruz tabi bir şey olsa atarlar ülkeden falan. neyse eceye dedim mentorlardan birini ara polise verelim bu ipneleri görsünler.

türkiye de olsa herkes birbirini bıçaklayıp öldürmüş olurdu, abartı yok 2 dk'ya polis geldi mentorla..

neyse bir kısmımız gittik bizi çok tutmadılar çünkü bu grup daha öncedende böyle sabıkalıymış. salındık, sonra mentordan öğrendik ki bu ırkçı binleri de bizden sonra salmışlar.

tabi son görüşmemiz bu olmayacaktı ama o zaman elimizden geleni ardımıza koymayacaktık. bir kere olur o.

reserved

reserved

yazsana piiiiçç

reserved

reserved

reserved. şukuladım

millet bu hoşgeldin yemeğinden sonra ülkeyi gezmeye gitti. bu ülke gezmeleri hep hoşgeldin yemeğinden sonra olur insanlar kaynaşsın diye.

bizim mentorumuz da(daha doğrusu diğer türklerin mentoru, benimki bir gib yapmıyordu amk açık bıyıklısı) gibtir edin gitmeyin biz burada takılırız zaten çok pahalı falan demişti bizde gitmemiştik.

3-4 gün yaka bağır açık gezmenin acısı o haftasonu çıkacaktı işte.

cuma gelin bir şeyler içeriz sonra bizde takılır en son konsere gideriz dedi mentor. ok dedik, ne yapalım yurt zaten ülkeyi gezmeye gitti. tabi bizde bunun üzerine gaza gelip araba tuttuk 10 gün sonra.

gittik mentorun çalıştığı bara(zaten dünyanın her yerinde böyle) 5 euroya 3 bardak vodka-enerji olayı vardı. bizde içki açı köpekler hemen yumulduk tabi. kafalar uçtu biraz ama hayat çok keyifli. şehir zaten sessiz bir şehir. muazzam.

not olarak düşelim bu mentor eskiden istanbul'da yapmış erasmusunu ondan iyi anlaşıyoruz. konuşacaklarımız memleket nereden öteye gidiyor.

içkileri bitirdik hadi biraz gidip bizde takılalım dedi mentor. gittik, yakındı zaten evi. hani böyle ota taka kapıyı açan meraklı yöneticiler olur ya aynen öyle bir herif çıktı. laf attı bizimkine. bizimki de bir şeyler söyleyip kestirip attı.

içeri girince bende sordum tabi ne diyor bu yavşak diye. sıkmayın canınızı çok gürültü yapmayın yeter dedi. kızlar birazdan gelir siz mutfağa geçin ben bir odamı toparlayayım odamda otururuz sonra dedi.

ne! kızlar mı?

biz geçtik mutfağa başladılar tabi bir heyecana. oğlum kızlar geliyormuş falan. bende heyecanlandım da çaktırmıyorum o kadar çünkü yediğin yere pislenmez aga. kamille isa'da bana laf atıyor tabi bu gibişiyor ya çok tınlamadı diye.

kız geldi yanımıza toparladım odaya geçebiliriz diye.

-hiç mj kullandınız mı? dedi mentor.

hee takılmak o takılmaymış.

geçtik kızın odasına kız müzik falan açmış, oturduk yatağına orada sarılmış cıgaralar duruyor.

türkiye'de kullanmadım, türkiye'de kullananların %99'u mal amk. abuk sabuk hareketler. ama burada ortam güzel oradan konsere gidicez. rahatız.

ot üzerine muhabbet açıldı. işte grdıbını ne kadar alıyorsun, polis sorun ediyor mu, nereden alıyorsun.

Biz dönmeden gramı 10 euroydu bir kaç gram alınca satan adam indirim yapıyordu. polis kullanmayı da çok sorun etmiyordu mal mal hareket etmezsen. satmak tabi ayrı bir konu. bulması kolaydı. bir de bilen bilir kalite sıralaması şöyle gider:

saman rengi-yeşil-turkuvaz-mor.

alan adama göre değişiyordu, bizim çocuklar sonradan alınca bunlara en başta samanla karışık yeşil kakalıyorlardı. ama biz o akşam turkuvaz renkli olandan içecektik.

neyse yaktık birini işte dönüyoruz ama orada bizim çocuklardan birine acayip uyuz oldum. biz fırt çekiyorsak pekekent 3 fırt çekiyor. eski tütüncü.

böyle müzik dönüyor konuşuyoruz istanbul'da neler yaptın nasıldı zamanın falan.

burada türk bir sevgilisi varmış bayaa işi ileri zütürmüşler ama işler ciddiye biner gibi olunca ayrılmış çocuktan. o günden beri de pek toparlanamamış.

neyse biz 2. cıgarayı yakıcaz bunun ev arkadaşları geldi.

bu arada bizim kafalar iyiden iyiye bulanıyor çünkü biz gelmeden vodkayı köklemişiz.

kızlar geldi çıktık tanışmağa. güzeller ama bir sorun var kafam taktan olsada seziyorum. hareketleri falan kikir kikir.

kamil dedi ben bir sigara yıkıyorum mentorla ben kız çıktık balkona, biraz hava alalım. açılırım belki diye.

ben biraz mentorun ağzını yokluyorum bu kızlar nereden ev arkadaşın falan diyor ama oda uçtu yarım yamalak cevaplar veriyor.

var aga bi takluk. neyse döndüm ben içeri baktım isa kızlarla muhabbete dalmış. normalde utangaç bebe, açıldı şimdi.

reservation

reserve

mentor geldi dedi ki çıkıyoruz dışarı. bir arbede oldu o hazırlanma sürecinde geç kalıcaz diye

toparlandık çıktık iniyoruz apartmandan bir baktım isayla kızın biri yok. mentora dedim bırak ne yaparlarsa yapsınlar dedi. diğer kıza sordum siz ne okuyorsunuz falan biz daha lisedeyiz dedi kız.

-kaç yaşınızdasın sen?
-18
-arkadaşın?
-16yı bitirecek 2 aya.

LAAAAAAN. ben hemen geri fırladım apartmandan tak tak tak tak kapıya abanıyorum. kapıyı isa açtı.