erasmus anılarımı anlatıyorum beyler

beyler uzun olabilir şimdiden uyarayım ama öyle ya da böyle bitiricem hikayeyi.

hikayeyi okumadan önce uyarı: asla kız arkadaşınızı, kardeşinizi kuzeninizi veya sevdiğiniz herhangi bir kızı erasmusa zütürmeyin. benim şahit olduğum olaylar ve tabi benim de dahil olduğum gibişler türk toplumunun kaldıracağı şeyler değil. erasmusta yer almama rağmen ordaki kızların yaptıklarına ben bile şok oldum.

hemen başlıyorum.

neyse beyler şubat ayı sonu gibi başladı erasmus yolculuğum. büyükçe bir valizle gittim, ilk gün bi yurt problemi çıktığı için orta seviyeli bir otele para bayıldım. çok heycanlıydım, ben daha önce yurtdışına çıkmamış bir adamdım. tesadüf eseri liseden bir arkadaşım da erasmusta benimle aynı okulu kazanmıştı, farklı bir üniversitedeydi o. o ocak ayı sonu gibi gitmişti, bense yeni gidiyordum. en azından, diyordum bu beni arkadaşlarıyla tanıştırır da yabancılık çekmem. o yüzden heyecanım da artıyordu amk.

neyse beyler ertesi sabah bu liseden kız arkadaşa skype yoluyla falan ulaştım bir şekilde. şehir merkezine uzak bir yerdeydi okul. o bana bir kaç tarif verdi ve bulması zor olsa da bir şekilde okula ulaştım. yurt olaylarıyla saatler harcadım ve kendime tek kişilik bir oda buldum ki bu zütüme girecek bir ücretti, aylık 300 euro gibi bir para bayılıyordum. ama odam şahaneydi, odadan ziyade apart gibiydi zaten. türkiyede karşılığı yok o yüzden yurt diyorum.

neyse beyler, saat öğlen 4 falan sonunda bu kızla buluştuk kızın adı nur'du. kıza bi havalar falan gelmiş böyle değişik olmuş. zaten güzel bir kızdı amk, bakımlı ve kız gibi kızdı yani kezban da değildi, kaşar da değildi. ama burda bi havalar gelmiş. etrafında ispanyol ağırlıklı bir arkadaş grubu vardı. inanılmaz güzel bir fransız kız vardı aralarında ki o günden gözüme kestirmiştim onu.

bu arada yarın okuyacaklar sabah up yapmazlarsa dıbına koyrıım silerim hikayeyi.

beyler açıkçası üniversite çevresi falan beni biraz hayal kırıklığına uğratmıştı. tamam göl vardı, tarihi bir yapı üzerineydi, sokaklar falan düzenlyidi ama köy gibiydi amk. akşam oldu mu hayat bitiyordu, ben böyle her tarafta clubların olduğu bir atmosfer bekliyordum o yüzden şarjım bitmişti. neyse işte, nur beni çevresindekilerle tanıştırdı. işte bu sofia bu paulita bu paulina fala diye tanıştırıyordu. 1-2 tane de erkek tanıştırmıştı ama onların ismini pek giblememiştim o an için.

benimle eş zamanlı olarak birkaç kişi daha gelmişti. bu welcome party demekmiş. neyse, bizimkiler kendi aralarında ingilizce konuşup gülüştüler sonra welcome party diye bağırdılar. ben yeni geldiğim için ingilizceye alışık değilim ve tek anladığım welcome party olayıydı. iyi bari dedim amk iyi karşılandık. akşam bu nurların evde welcome party olcakmış. benimle birlikte gelenlere falan. bu ispanyollar sangria falan yapıyormuş ilk kez orda duymuştum sangria yı aq.

neyse beyler welcome partyde sosis mosis yapmışlar tavada, amk çok da lezzetli. burdaki yannan sosisler gibi değil amk, araba lastiği yemiyorsunuz et yiyorsunuz. oh yedik, içtik falan. nur'un yardımlarıyla arkadaş ortdıbına girmiş olsam da tek kelime etmeye alışık olmadığım için bir koltuğun üstünde sangria içip kütük gibi oturuyorum amk. konuşabilsem paulina ya yavşayacağım ama konuşamıyorum daha ilk günüm amk. neyse saatler ilerleyince şarap dışında şeyler de içildi, kovaya girenler falan oldu. kafalar güzelleşince öpüşenler yiyişenler oldu. ben koltukta oturuyorum yanıma da çirkin bir kız yanaştı. ama pek sallamadım, biraz ingilizce pratik yaptım üstünde.

neyse, bizim nur'u gördüm o sıra bu ispanyol elemanlardan biriyle yakın yakın konuşuyor. vay amk kız sevgili yapmış falan dedim. sonra bu çirkin kız zorla dansa kaldırdı falan. zoraki dans ettik. gece benim için yarak gibi geçti, orda uyudum kaldım. sabah nur kaldırdı derse kaçtık. derste uzaylı gibiyim amk, türkiyede de hocalar ingilizce anlatıyordu ama bu karı sanki ingilizce değil uzaylıca konuşuyor. ama yavaş yavaş anlamaya da başlıyordum esasında.

nese işte ders bitti nur'a dedim beni cafeye mafeye zütür amk şu köyü öğret dedim. oturduk bi yere kahve içerken konuştuk. ne ayak ispanyol dedim. yakışıklı demi falan diye öyle sohbet ettik. ben fransız kızı beğendim paulina'yı dedim, biraz konuşmaya alışayım hele dedim. erasmusta kolay o işler falan gibi laflar etti işte, kendime güvenim de geldi amk. nese birkaç gün atraksiyonsuz geçti öyle. ingilizce altyazılı film falan izledik bu nur'un grubuyla. sık sık bira içtik.

bir hafta falan gçtiğinde ingilizce anlaşmaya alışmıştım. paulinayla da yakınlık kurdum amk. o sıralar bi parti olayı falan döndü, hemen katıldık parti ye shot partisiydi. 4lü gruplarda küçük iskambil kartı çeken içiyordu. şansım hiçbir zaman yaver gitmez zaten, millet 2. 3. shotı atarken ben 6. 7. shotta yannanı yemeye başlamıştım bile. dedim im done amk gittim koltuğa oturdum. alkolü sindirmeye çalışıyordum. o sıra paulina geldi yanıma. çok shot attım ben de kafam yerine değil diyip habire gülüyordu.

neyse beyler pek romantik sözler edemedim ve onu sevdiğimi söyleyip dudağına yapıştım. uzunca süre koltukta yiyiştik amk elim göğüslerine falan gitti. 10 kişi falan aşağıda shot oyunu oynuordu, biz de koltukta yiyişiyorduk. sonra paulina beni elimden tuttu ve arkadaki odalardan birine zütürdü. sanki karı beni gibecekti amk.

neyse amk kızla odaya gittik, kız fazla beklemeden soyundu ben de kondomumu geçirdim ve bu yatağa uzandı. hani pis fransızlar falan derler ya, amk bu kaymak gibi karıyı görseniz ön yargılanırnız delinirdi. kızla güzelce seviştik ve odada sızdık. ben 15-20 dakika sızdıktan sonra midem bulandı ve hemen odadan çıktım lavaboyu bulamadığım için koridora kustum amk. nur salondaydı söyledim böyle böyle diye, beraber temizledik kusukları. paulinayla işi pişirdiğimi söyledim güldü falan filan.

bu gibişte detaya girmememin sebepleri var beyler. ana konu bu değil çünkü, bu gibiş değil yani.

nese beyler ara vermek zorundayım siz rezervedleyin, arada bakın başlığa çünkü yarın falan yazdığımda direk hikayeyi bitiricem. okumuş olursunuz, pişman olcağınız bir hikaye değil zaten rahat olun amk.

biraz hızlandırıcam hikayeyi beyler, çünkü burda milleti azdırmaktan çok hikayenin sonundaki anafikri söylemek istiyorum.

neyse, bir süre böyle devam etti amk. partiye gidiyoruz bira mira içiyoruz, kimisi barbekü yapıyor falan. her partide gibiş olmasa da, çoğu partiden kız kaldırdığımız oluyor en kötü ihtimalle akşam eve daha doğrusu odaya atıyorum. bu sırada bir şey farkediyorum ki bizim bu nur da ispanyollarla baya işi pişiriyor amk. hatta 1 keresinde bunun odasına gidiyorum çağırmaya sabah erken saatte, odasından bir eleman çıkıyor falan amk şaşırıyorum. böyle de bir kız değildi bu diyorum ama erasmusta olan erasmusta kalır.

benim için işlerin renginin değişeceği bir parti oluyor, 2 haftadır partinin martinin olmadığı, bira içip kafa dağıttığımız ortamı değiştirecek bir parti. iç çamaşırı partisi diyorlar. ilk başta diyorum ki dıbına kodum partisi abazan dolar şimdi gitmesek mi acaba, ama türkiyede olmadığımı ve taş gibi hatunların bile partiye katılacaklarını söylediğini farkediyorum. tabi insan düşünüyor ilk direk nasıl gitçez falan diye. çuval gibi bir boxer giyip rezil olabilirim, slim bir boxer giyip dal daşak meydanda dolaşabilirim. kararsız kalıyorum. sonra siyah, hafif üstüme yapışan bir boxer üstüme de siyah bir blüz giyiyorum.

partinin olacağı yere tabi eşofmanlarla gidiyoruz. girişte topluyorlar amk vestiyere.

bu arada gittiğimiz yer bir club. yerel bir yer amk öyle büyük bir şey değil. 70-80 kişi kapasiteli bilemediniz 100. vestiyer koridorundan geçip içeri bir giriyorum amk cennet gibi beyler yok böyle bir şey. beynim, tombiş ve çirkin hatunları otomatik filtreden geçirip hiç görmüyor, erkekleri de filtreliyorum. içerisi cennet gibi. kimisinde saten gece elbisesi var, kimisinde ise bildiğiniz kilot sütyen. elimde olmadan gibim kalkıyor anında, boxerım da çuval gibi olmadığı için hafif yapışı kolduğu için gibimin kalkıklığı belli olmasın diye üstümdeki tshirtü çekiştiriyorum. hemen bar kenarı masalarından birine yanaşıp alkol almaya başlıyorum hem de gibim kamufle olmuş oluyor.

beyler ben biraz geç gittiğim için millet orda kaynaşmış takılıyor amk. vallaha parti progrdıbına göre direk dansçıları falan çıkacak, onu bekliyorum. o sırada bir ses geldi adımı söyleyen. arkamı döndüm nur amk, sen ne arıon be dedim. niye erasmuslu değil miyim aıduashduha gibi bir konuşma geçti. üstünde gecelik vardı kıçının birazcık altına kadar uzanan, toz pembe bişidi. klagib gecelik işte yav. zaten çok azgın olmayan kendini gibtirmeye gelmeyen kızlar genelde gecelik giymiş. özellikle hollandalı hatunlar, abartmıyorum http://tinyurl.com/3sn9628 böyle şeyler giyip gelmişler amk. kafayı bulanlar pistte dans ediyorlar. erkek kız oranı 1e 1 diyebilirim hatta çirkin kızları filtrelemiş olmasam belki de kız nüfusu daha fazladır.

gerçi yukarıda yolladığım külot transparanmış amk, transparan bişi giyen yoktu beyler.

gece 1'e falan denk geliyordu, ben 1 saattir falan ordaydım ki şu direk dansçıları çıktı. striptizci derdim ama doğru olmaz amk çünkü soyunmuyorlar, zaten kıçlarında birer tane tangayla direklere sürte sürte dans ediyorlar. 3 tane hatun, inanılmaz bacaklar. bakmadan duramazsınız öyle diyim. ben de o sırada paulina'yla konuşuyorum. karşılıklı vodka yudumluyoruz. o da gecelik giyenlerden, nur'un ispanyol kız arkadaşları, bi de bizim sınıftan hollandalı hatun tanıdığım külotçulardan.

neyse beyler, direk dansçıları şovuna devam edince içerdeki müzik de daha bi hareketli, insanı sarhoş eder hale geliyor. volume yükseliyor, bu dansçılar direkte çeşit çeşit pozisyonlara girerken ışıklar açılıp kapanıyor sürekli. flash mı deniyor ne deniyorsa artık o olaya amk. millet ciddi ciddi çıldırmaya başlıyor. kız bulabilenler bar taburelerinin kenarında onlarla yiyişiyor, bulamayanlar da dansçı kızları izleyerek belki karı düşer ümidi besliyor. ben de paulinayı bulayım bari amk diyorum. yiyişiriz.