-
478.
0Oha çok saçma amk bunu mu okuycaz lan?
- 477.
- 476.
-
475.
0kukulu kızın kukusuTümünü Göster
memo fik doğrusunda diyar diyar gezerken
toz topraklı yolları tabanıyla ezerken
gezdiği diyarlarda güzel dilberler bulup
şahane damlarına kötlerine fik sokup
arzusunca domaltmak hayali kuruyordu
sık sık otuzbir için molaya duruyordu
yine durdu bir ara, semayı seyre daldı
dam hayali kurarak fiki eline aldı
attırırken sarsıldı heyecanından o an
bin güvercin uçuştu yaslandığı ağaçtan
memo kuşlara bakıp iç çekti derin derin
dedi kendi kendine "dam ürkek bir güvercin,
az yanaşsam hemencik kanatlanıp uçuyor,
değil fike tünemek, kafasına sıçıyor!.."
o böyle söylenince bütün kuşlar dağıldı
yalnızca bir tanesi süzülerek alçaldı
pır pır ederek kondu barrağının başına
sakin huylu memo'yu çevirerek şaşkına
kuşa çok benzese de kuş muş değildi fakat
bildiğimiz damcıktı kanatlı bu mahlukat
memo dedi "herhalde sen benim kısmetimsin
kendini fiktirmeden söyle bana sen kimsin?.."
kanatlı dam bir süre ses çıkarmadan sustu
sonra ötermiş gibi cıvıl cıvıl konuştu:
"kendimi fiktirmeyi nasıl isterim bilsen
lakin yapmamam için var malesef bir neden
eğer zamanın varsa, tanıtırken kendimi
anlatayım da dinle hüzünlü hikayemi
eskiden bir kız vardı, çok severdi barrağı
i̇smi kukulukız'dı, kukusu tek varlığı
her önüne gelene kukuyu fiktirirdi
her fiki tereddütsüz, kukuya ittirirdi
ona fik sokan herkes kukusuna bayıldı
kukusunun şöhreti kırk diyara yayıldı
bir gün kırk iki dağın ardından bir cin çıktı
bu çirkin korkunç cinin tek arzusu damcıktı
bir anda dağlar aşıp kızın yanına geldi
kukulukız'ın damı o an kuruyuverdi
'domal ben de fikeyim' dedi korkutucu cin
'geldim buraya kadar sana fik sokmak için'
lakin dam kurumuştu cinin çirkinliğinden
fikilmek gelmiyordu damcığın hiç içinden
yine de kız korkudan domaldı yavaş yavaş
titrekçe fısıldadı: 'tut barrağını, yanaş'
cin kıllı avucunu donuna soktuysa da
tutamadı fikini, bakakaldı kukuya
domalık kötte kuku şöyle bir kıpırdandı
kuş oldu kanatlandı, uçarak havalandı
kukulukız çaresiz boyun eğmişti cine
amma kukunun yoktu tahammülü fikine
dam kuş olup kaçınca cin öfkeden kudurdu
geçti kukusuz kızın karşısına oturdu
dedi 'madem sen benden kukunu esirgedin
herkese fiktirdiğin ddıbını fiktirmedin
o halde artık kimse fikemesin kukunu
senden haber kesilsin unutsunlar kokunu
bundan sonra damından daim ayrı olasın
fikfik seni bulmasın fikten ayrı kalasın'
cin bunları söyledi ortalıktan yok oldu
ayak bastığı yerde bir kule peydah oldu
bu kulede ne kapı ne de pencere vardı
boyu desen nerdeyse beş yüz arşın kadardı
kızcağız hapis kaldı kulenin külahında
göremedi gün yüzü sonraki hayatında
nice yiğit er kişi kuleye tırmandılar
'hey, kukulu! kukulu!' diyerek bağırdılar
külahın derunundan duyuldu bazen bir ses
'kukumu istiyorum' diyen zayıf bir nefes
ve lakin hiç birisi muvaffak olamadı
kızı çıkarmak için bir delik bulamadı
i̇şte ben bu öyküde bahsi geçen kukuyum
korkudan üzüntüden halen bak kupkuruyum
kukulukız kukusuz, kukusu ise susuz
barrak yolu gözleriz tamamiyle umutsuz... "
memo sordu "hey kuku, bu dev kule nerdedir?"
kuku dedi "çimenlik çift tepeli yerdedir"
memo sordu "hey kuku, o cinden kurtarırsam
memo'ya da kukuyu fiktirirsin sanırsam?"
kuku dedi "bir kurtar beni cinden kuleden
ondan sonra bırakma sakın beni fikmeden
her kim kukulukız'ı kukuya kavuşturur
fikini dama sokar memeyi ovuşturur
kukulukız hazırken zaten her türlü fike
kurtaran kişi doymaz kukudan fike fike
lakin kolay iş sanma kızı ordan kurtarmak
işten bile değildir bu yolda mefta olmak... "
memo dedi "gidelim, biz kuleye varalım
kukulu bir kız varsa fikimizi banalım"
damcık kanat çırparak havada ilerledi
memo dama bakarak yolunu belirledi
fikfik arzusu ile çabucak yol aldılar
upuzun bir menzile tez vakitte vardılar
ulaştıkları vakit kulenin tam dibine
memo dedi "hey kuku, uç hele gök yüzüne
i̇ncele bir çevreyi yukarıdan bakarak
söyle bana var mıdır etrafta uzun kavak?"
kuku uçup seyretti etrafta ağaçları
dedi "bir yıl uzakta gördüm ben kavakları"
memo yalın ayakla yürüdü tam bir sene
kavaktan yüz dal kesti döndü tekrar geriye
kulenin mevkisine bir yıl sonra varınca
dikti yüz fidan dalı kulenin etrafınca
altı ay uzaktaki dereden su taşıdı
yazın kan ter içinde daşşağını kaşıdı
suladı fidanları tez boy atsınlar diye
ellerini ısıttı kışın sıcak fikiyle
çimenlik tepelere oturup bahar vakti
attırıp çimenlere bol bol otuzbir çekti
kuku onu seyretti hiç bir şey anlamadan
tam sekiz bahar ve yaz geçip gitti aradan
sekizinci sonbahar birazcık sert başladı
dumanlı fırtınalar ortalığı kapladı
hızlı rüzgar estikçe kavaklar sallandılar
eğilip bükülerek kuleye yaslandılar
rüzgarın girdapları kuleyi sarmaladı
kavakların dalları kuleyi tırmaladı
rüzgar bir o taraftan bir bu yandan esince
kavakların dalları birbirine geçince
ağaçlar duvarları her yandan kavradılar
sanırsın ki kuleyi tutup avuçladılar
yekvücut kavaklara adeta kuvvet doldu
kule rüzgar önünde artık zorlanır oldu
memo dedi "hey kuku, git de külaha tüne
yakın artık kavuşman kukulu'nun kötüne"
kuku gidip konunca kulenin külahına
sarsılmaya başladı kule onun altında
kuku ne olduğunu henüz anlıyamadan
atmıklar boşandılar kulenin kafasından
koskocaman dev kule oluk oluk attırdı
cümle çevre ormanı atmık ilen batırdı
barrak gibi kulenin attırışı bitince
beş yüz arşınlık boyu bir arşına inince
ortada bir kız kaldı atmıklara bulanmış
ayrı olan kukusu damcığına yamanmış
bir de cin çimenlerde uzanmış yatıyordu
attırış sonrasında anlamsız bakıyordu
kukulukız dedi ki "şimdi gördüm herşeyi
ancak anlayabildim kuledeki gerçeği
çimenlik ikiz tepe cinin daşşaklarıymış
hapsolduğum şu kule onun dev barrağıymış
ne mutludur ki bana esaretten kurtuldum
artık pek nemli olan kukuma da kavuştum!.."
memo dedi "kukulu, kukun bana söz verdi
'beni kurtarır isen fikersin beni' derdi"
kukulukız memo'yu hiç işitmedi bile
meşguldü çirkin cinin iri barrağı ile
bir yandan dev barrağa durmuş domalıyordu
bir yandan da seslice şöyle bağrınıyordu:
"çimenlik ikiz tepe cinin daşşaklarıymış!
hapsolduğum şu kule onun dev barrağıymış!
görseydim çirkin cinin şu kocaman fikini
reddetmezdim elbette o vakit fikfikini!
amma halen geç değil, ona hep domalayım!
şu güzelim kukumu hep ona vurdurayım!.."
aşık memo anladı, sözler tutulmayacak
otuzbircinin fiki dama sokulmayacak
uçarı bir kukunun takılıp kanadına
fikfik arzulayarak gelmişti bu diyara
bulduğu fikfik yine başkasının fikfik'i
onun payına düşen otuzbirdir tabi ki
i̇sterdi ki barrağı kanatlı bir fik olsun
uçarak kendisine uçan damcıklar bulsun
böyle böyle düşünüp sıvazladı fikini
cinle kızı seyredip çekti otuzbirini
dedi "memo, bak yine gitmenin vakti geldi
başka yerde otuzbir çekmenin vakti geldi -
474.
0hayat yolu
otuzbirci, otuzbiri hor görme
sanma attırmanın kolay yoludur
fikişmek bilakis kolay değil
meftun barrakların gönül yoludur
otuzbir kötlere bakakalmaktır
kuytuda barrağı ele almaktır
dam yerine düşünceye dalmaktır
kendi yüreğine inmek yoludur
kim çok bilir? okuyan mı gezen mi
doyamayıp binbir damdamn fiken mi
yoksa hep fikinden sual eden mi
otuzbir herşeyi bilmek yoludur
otuzbirci otuzbirin keşişi
neylesin ki onla bunla fikişi
fiki varken düşmez damcığa işi
otuzbir kendine yetmek yoludur
otuzbirciyim ben, fikime uydum
güzel sözü yalnız fikimden duydum
bu yola fikimin başını koydum
otuzbir memo'nun hayat yoludur. - 473.
- 472.
- 471.
- 470.
-
469.
0entryme attırıyım
- 468.
-
467.
0k kağıdı önüne
sarıl kalemine
işte efendim alınyazın!
ve ben
böyle bir saatte zehir zemberek
kadeh kaldırmak istiyorum
ve içmek iri iri yudumlarla
yaşasın şiir diyerek.
şiirler!
tek varlık, elinde avucunda ozanın,
düşmanı bile varsa
şiirler onun en bağlı düşmanı.
var olun şiirler!
kaldırma gücü neyse kanatların
sizin sessiz direnişiniz -
466.
0
-
465.
0
-
464.
0sırlar dünyası
fikfik bin bir kapılı allengirli yapıdır
o'sbir gizli aleme açılan tek kapıdır
girersin sıvazlarsan eğer doğru nesneyi
barrağın ol kapının gümüşlenmiş sapıdır
• * *
otuzbirin sırrına vakıf olan ariftir
sıvazlamak otuzbir çekmeye tek tariftir
fikfike meyil etmek otuzbiri tahriftir
barrak otuzbircinin asasının adıdır
• * *
hiç düşünme otuzbir çekmenin ertesini
tut arala fikinle sırların perdesini
attır sır teknesine parlat güvertesini
damağında kalan tuz otuzbirin tadıdır
• * *
fikini seyredene otuzbir malum olur
sokmayıp sıvazlayan öğrenir alim olur
otuzbirin sırrına erer muallim olur
o'sbirci kendi mahkum, hem de kendi kadıdır
• * *
barrak kanatlı kuştur, kuşluk vaktinde öter
emin ol ki bilumum damın burnunda tüter
damcık fiki sırların dışarısına iter
maddi alem girişi kadınların damıdır
• * *
söyle memo erdin mi otuzbirin sırrına
vardın mı barrağının himmetine hayrına
yazık mı oldu sanki gösterdiğin sabrına
şu elindeki barrak otuzbir bayrağıdır - 463.
- 462.
-
461.
0
-
460.
0kurşun asker
kent yaşamı bu
bir oyun oynanır ki geceleri
bulan hınzırca bulmuş
deli eder adamı.
buyurun işte.
tam geceyarısı.
zırrr telefon.
sesi kargadan beter.
-bölüyor uykunu ortasından.
ve sen kurşun asker
fırlıyorsun yataktan
arıyorsun almacı karanlıkta
-oldum olası görev duygusu yani-
ve güçlükle yutkunarak
aloo, diyorsun, alo!..
ama kaskatı susuyor
öbür uçtaki.
bir kötücül soluma kulağında.
belli ki nişan alıp sıkıyorlar birine kurşunu
ve zonklamayabaşlıyor şakakların
düş falan değil
yanlışlık ise hiç değil
işte acımasız oyun
söz zütürmez
sinirlenmeye de gelmez efendim
yokluyor işte birisi bizi.
görünmez kulağını dayamış da uzaktan
izliyor ne yapıp ettiğimizi.
belki aklından çıkmış
bir eski göz ağrın
düşün dur bakalım
hangisi?
sakın ölüm hazretleri olmasın?
ve artık
başka çare yok
açık bırakarak almacı öylece
kalk
aç bütün ışıkları
düğmesine basıver teybin
doldur iki bardak
ağzı ağzına
geç masa başına hemen
iyice yerleş
olup olacağı bu, tacın tahtın
çek kağıdı önüne
sarıl kalemine
işte efendim alınyazın!
ve ben
böyle bir saatte zehir zemberek
kadeh kaldırmak istiyorum
ve içmek iri iri yudumlarla
yaşasın şiir diyerek.
şiirler!
tek varlık, elinde avucunda ozanın,
düşmanı bile varsa
şiirler onun en bağlı düşmanı.
var olun şiirler!
kaldırma gücü neyse kanatların
sizin sessiz direnişiniz de öyle,
doğal yeteneğin ürünü olun şiirler
ve öncüye öncülük edin hep!
edin ki
onurlandırsın bizi
ulaştığımız düzey,
sağlığınıza
-bilinenler ve bilinmeyenler-
sağlığınıza,
kaldır kadehini heyy
kurşun asker!
bizi
dostlarımız unutabilirler
- bu olağan-
ama düşmanlarımız
hiç bir zaman!
lubomir levçev -
459.
0
-
daha kötü ne olabilir ki memlekette
-
kayra 7 ay teorısı
-
23 06 2025 güncel sözlük reisleri
-
türkiyede akraba evliliği ve engelli sorunu
-
günaydın çetesi lideri tarafından tehdit
-
melek goz sentenza batık maliyet nedır
-
15 sene once dusurdugum kari capsli
-
zalinazurt onceden haber verıyor
-
bu kayra anlama özürlü
-
aslında sozluk bıze gıbtır cekıyorr
-
ah dumbki bi konusabilsen
-
türkiye avrupa mı ortadoğu mu
-
wow girl kamılın yan hesabıydı
-
zalinazurt sozlugu sattı gercek anlamda
-
hayat artigi gel sana parayı ogretıyorum
-
hastalıkların yüzde 90 nı büyüdür
-
binboa votka migrosta var mı
-
beyler bi karı bana öyle bi baktı ki
-
gotcapsivarmının annesini hayal edip 31 cekmek
-
sozlugun tavsan delıgı gıbı sırları
-
kayra neden hiç değişmiyorsun
-
votka içtim coolum
-
baslıga vıdeo eklemeyı bılerek kapatılar
-
beyler bugün mersin limonlu plajına gittim
-
illa aspartamli kola mi icelim
-
ilyas salman bir zaman cem yılmaza
-
2018 zamanlarında incınden eksıden alta
-
haspatoloji
-
kamyoncukamil 2018 entrylerıne bakıyordum
-
sende şeref ve mertliik işportaya düşmüş
- / 2