- 176.
- 177.
- 178.
-
179.
0papaya meyvesi; demir, kalsiyum, potasyum, fosfor mineralleri ile a, b1, b2, c vitaminleri ve karoten (carotene – kansere karşı koruyucu bir madde) açısından oldukça zengindir. fakat modern kullanımı, içerdiği bu vitamin ve minerallerin yanısıra, meyvelerinde bulunan bol miktardaki proteolitik enzimlerden (proteinleri eriten ve sindiren enzimler: papain, papaya peptidase-a ) kaynaklanmaktadır. bu doğal enzimlerden en etkilisi olan papain’ dir. papain’ e, mide tarafından salgılanan ve proteinleri sindiren-parçalayan enzim olan pepsin’ e benzerliği nedeniyle “bitkisel pepsin” adı da verilir. papaya bitkisi ile ilgili araştırmalar; tropikal bölgelerde yaşayan bazı yerli halkın eti pişirmeden önce bu bitkinin yapraklarına sarmaları ve böylece etin daha iyi pişeceği ve sindirileceği yönündeki inançlarının bazı bilim adamlarının dikkatini çekmesi sonucu başlamıştır. araştırmalar sonunda eti yumuşatan ve kolayca sindirilmesini sağlayan faktörün yapraklarda ve meyvelerde bulunan papain enzimi olduğu anlaşılmıştır. fakat sanılanın aksine meyvelerde yapraklardan daha çok papain enzimi bulunmuştur. papain, vücudumuzda karbonhidrat ve yağlar gibi diğer bileşikleri de etkileyerek tüm sindirim sistemini olumlu yönde düzenleme yeteneğine de sahiptir. papaya enzymes, papain’e ek olarak, bromelain (ananas meyvesinden) de içermektedir. bromelain vücuttaki proteinleri ayrıştırıcı-sindirici bir enzimdir. bromelain sadece mide asidine yardımcı olmakla kalmayıp, aynı zamanda bağırsaklardaki alkalin (alkalik) ortama da olumlu tesirler yapmaktadır. bu nedenle sindirim sistemi enzimlerinden pepsin (mide sıvısında bulunan protein sindirici bir enzim) ve tripsin’ in (pankreas tarafından salgılanan protein sindirici bir diğer enzim) ikame (yerine geçen) enzimi gibi düşünülür. tüm bu özellikleri ile papaya; sindirim sistemi için iyi bir destekleyici, hazmı kolaylaştırıcı, hazımsızlık ve benzeri rahatsızlıkların giderilmesi, yemek sonrası gaz, şişkinlik, mide ekşimesi ve özellikle ülser hastaları (peptik ülser) için yiyeceklerin midede fazla asit üretimine gerek duyulmadan hızlı bir şekilde sindirimini sağlayabilir.
- 180.
- 181.
-
182.
0ak-47 soğuk savaş yılları boyunca birçok çatışmada kullanılarak komünist blok için sembol haline gelmiştir. hızlı üretilebilmesi, kullanım ve bakım kolaylığı nedeniyle ak-47, 1951 yılında üretilmesine rağmen bugün birçok ülke, direniş ve terör grupları tarafından hala büyük miktarlarda kullanılmaktadır. kopyası en çok üretilen tüfeklerin başında gelen ak-47,kendisi de kopyadır.ii. dünya savaşı'nın sonlarına doğru göreve giren alman stg-44 tüfekleri üzerinde geliştirilen ak-47`in tasarım sürecinde birçok alman mühendis de görev almıştır.
soğuk savaş yılları boyunca çin ve varşova paktı'na bağlı ülkelerce de lisans altında üretilen tüfeğin modifiye edilmiş birçok modeli de çeşitli ülkelerce imal edilmiştir.
ak-47 dayanıklılıklarıyla tanınır;sudan, çamurdan,kumdan etkilenmez ve çok nadir tutukluk yapar, ayrıca ucuza ve pek çok şekilde temin edilebilmesinden dolayı özellikle terörist gruplar tarafından tercih edilmektedir. asimetrik savaş koşullarına uygunluğundan dolayı terörist gruplar ve gerillalarla mücadele eden askeri birliklerin genellikle kendi silahları yerine ele geçirdikleri ak-47`leri kullanması silahın başarısını göstermesi açısından önemlidir.
ak-47'ler türk ordusu tarafından da kullanılmaktadır. özellikle pkk ile çatışmalarda ele geçirilen ak-47'ler türk ordusu bünyesine katılmıştır.
ayrıca bu silah video oyunlarında meşhur olmuştur. halk arasında kalaşnikof veya keleş olarak adlandırılır. - 183.
- 184.
- 185.
-
186.
0edward said (1935 - 2003)Tümünü Göster
edward said aslen filistinli. 1935 yılında varlıklı bir hristiyan ailenin çocuğu olarak kudüs'te dünyaya geldi. 1948 yılında ailesi göçmen olarak mısır'a yerleşti ve i̇ngilizce dışında başka bir dilin konuşulmasının yasak olduğu seçkin koloni okullarında eğitim aldı. aldığı bu anglosakson eğitim sırasında kendisine “avrupalı olmayan diğer“ olduğu da öğretildi. kendisi bu durumu şöyle anlatıyor: "biz'i onlar'dan ayıran dilsel, kültürel, ırksal ve etnik çizgi idi. benim anglikan kilisesine bağlı olarak doğmuş, orada vaftiz edilmiş ve kilisenin bir üyesi olmuş olmam işimi kolaylaştırmıyordu."
said, 1951'de mısır'daki okuldan haylazlık nedeniyle uzaklaştırılınca babası tarafından eğitimini sürdürmek üzere amerika'ya gönderildi. o yıllar ortadoğu'nun giderek karıştığı yıllardır. üniversite eğitimini princeton ve harvard'da tamamlar. bu yıllarda, tatillerinde ailesinin mısır'dan ayrılarak yerleştiği lübnan'a gitmekte, edebiyat, müzik ve felsefe eğitimi almaktadır. 1963 yılında new york'da columbia üniversitesinde ders vermeye başlar.
o yıllarda arap ya da filistin'li olarak değil herkesi daha rahatlatan bir terimle, orta doğulu olarak anılmaktadır. durumunun garipliğini hissetmekle birlikte bilinçli bir tepki oluşturmadığı, geleneklerinden kopuk olarak yaşadığını söylediği 1967 yılına kadar politik bir eylemin içinde yer almaz. 1967 yılındaki arap-i̇srail savaşı ile çakışan üniversitedeki politik hareketlilik ve vietnam savaşı değişikliklerin başlangıcıdır. filistin milliyetçiliği hareketine katılır. yahudi karşıtı olduğu gerekçesiyle abd'de eleştiri alır. kazanılmış kimliği ile doğduğu ve uzaklaştırıldığı kültür arasındaki farklılıkların oluşmasına izin verdiği düşüncesinden hareketle daha önce yapmadığı birşeyi yapar ve 1972 yılında sabbatical hakkını beyrut'da arap edebiyatı konusunda çalışarak kullanır. böylece, hem arap hem de amerikalı olarak, hem birlikte hem de birbirine karşı düşünmeye ve yazmaya başlar.
70'lerin sonlarında enver sedat ve yaser arafat tarafından barış görüşmelerine filistin temsilcisi olarak atanır. sürgünde filistin parlamentosunda 14 yıl görev yapar. 1980'lerin sonunda fkö lideri sonunda fkö lideri yaser arafat'la görüş ayrılığına düşerek barış görüşmelerinde görev almaz ve barış karşıtı olmakla suçlanır. 1985'de i̇srail savunma gücü tarfından nazi olmakla suçlanan said çeşitli tehditler alır. 1999'da "out of place" adını verdiği anılarını yayınlamıştır. i̇ngilizce ve arapça dışında fransızcayı da iyi bilen said, londra'da yayınlanan the guardian, fransa'da yayınlanan le monde diplomatique ve arapça yayınlanan günlük al-hayat gazetelerine düzenli olarak yazılar yazmaktadır.
1978 yılında yayınlanan "oryantalizm" (şarkiyatçılık) üzerinde çok konuşulan ve tartışılan bir kitap olmuş. bunu "kültür ve emperyalizm", filistin ve i̇slam'a dair diğer kitapları izlemiş ve yayınladığı toplam 10 kitabı 14 dile çevrilmiş. üç ayrı yayınevi tarafından türkçe'ye de çevrilmiş ve basılmış olan "orientalizm" dışında türkçe'de basılmış diğer kitapları; "filistin sorunu", seçme yazılarının yer aldığı "kış ruhu", "haberlerin ağında i̇slam", "kültür ve emperyalizm", "entelektüel; sürgün, marjinal, yabancı", ve f. jameson t. eagleton ve e. said'in yazılarından oluşan "milliyetçilik, sömürgecilik ve yazım".
1990'lı yılların başından bu yana lösemi hastası olan said, 25 eylül 2003'te new york'taki bir hastanede 67 yaşında hayata veda etti. - 187.
- 188.
- 189.
-
190.
0koçaklama
otuzbirci erin donu sarıdır
otuzbir meydanı cenk meydanıdır
otuzbirciyim diyenler hanıdir?
çek otuzbir hey heyy, yine otuzbir!
kalkan her barrağa damcık dadanır
nice koç yiğidin aklı bulanır
cenk edip otuzbir çeken kazanır
tut barrağı hey heyy, yine otuzbir!
koç yiğidin fiki kalkarsa durmaz
cengaver dediğin hiç mala vurmaz
oturup da damcık hayali kurmaz
sal başşağı hey heyy, yine otuzbir!
yiğidin barrağı vurdumu kırar
başşağı demirden, deydimi ezer
yiğit olanda zerafet ne gezer
salla fiki hey heyy, yine otuzbir!
fik kalktı mı attırmadan inemez
kadın kısmı er fikine binemez
fike sahibinden gayri değemez
attır göğe hey heyy, yine otuzbir!
aşık memo barrağını tutuyor
ne damcığa ne de köte sokuyor
o duvardan bu duvara vuruyor
çek be memo hey heyy, yine otuzbir! - 191.
-
192.
0daşşakların cefası
yaz gelince insanların kanları fıkırdıyor
kızların köt-göğüsleri giysilerden fırlıyor
fakat benim derdim büyük, sıcaklar sırtımda yük
donda duran daşşaklarım terledikçe terliyor
çıksam yola, bakmak için kadınlara kızlara
takılsam şöyle genişçe kâselerin ardına
gözlerim kötte, varmasam hiç zamanın farkına
biraz uzunca yürüsem daşşaklarım yanıyor
malumunuz daşşak hayli şefkat isteyen organ
kış mevsimi geçer iken don daşşak için yorgan
oysa yazın ter akıtan daşşak çok çeker dondan
teri emip meşin olan don daşşağı kesiyor
gönül ister daşşak için serin olsun havalar
lakin kışın kalın giyer, göstermez manitalar
gizlenir yazın görünen damlar kötler bacaklar
damköt-daşşak ikilemi beynimi çatlatıyor
memo sanki istemez mi kötleri seyreylemek
sergilenen göğüslere bakarak keyfeylemek
"damcık" deyu bağıran şol barrağını dinlemek
barrak dimdik lakin daşşak "aman elleme" diyor -
193.
0"kendimi şanslı hissediyorumtm" butonu, sizi otomatik olarak aradığınız sorguyla ilgili arama sonuçlarının ilk sayfasına zütürür.
"kendimi şanslı hissediyorum" butonu ile istediğiniz sayfaları aramak için daha az, incelemek içinse daha çok zaman ayırabilirsiniz. - 194.
- 195.
-
kadının ne hakkı olabilir
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 02 01 2025
-
560binlik yazarın başlıklarını gizleyen eklenti
-
cihangir solcusu kamyoncukamil
-
karıların internette özgürce fikirlerini yazması
-
herkes buraya hayat felsefesini yazıyor
-
kadın hakları savunan erkek
-
ferdi baba ölmüş
-
bugun bi tene bile kupon tutmadi
-
yillar sonra yemiden giris yaptim
-
bu karı 55 yaşındaymış lan
-
560 bin yaş 30 ama zekası
-
mümtaz reis
-
beyler bu cerrahi ameliyatın ismi ney
-
video tmp name yok
-
yangın söndürme uçaklarını satçaklarmış
-
regaip kandilinız mubarek olsun
-
ne ilksin nede son olacaksın
-
gibi denilen diziyi izleyen en hafif tabirle
-
inci sözluk haber sitesi yapmislarr
-
gwynplaine adlı yazarı ifşalııyorum
-
olay ne memati ne 560tlsi olan adam
-
fatihler devri bitti
-
video tmp name yokk
-
bahceli dem buluşmasi ümit özdağ yorumu
-
ben canım çekmesin diye karılara bakmıyorum
-
sanatsal bir şiir
-
yıllık izin ve rapor yenilendi
-
eppek çıktı bugün
-
böyle yaşamanın gerçekten hiçbir manası yok
- / 2