1. 51.
    0
    troçkizm işçi sınıfı arasında kök salmaz, ancak onun devrimci mücadele , ve özellikle devrimci mücadeleye katılma yönünde olan küçük burjuva entellektüeller için tehlikesi küçümsenemez. kapitalizme karşı mücadele eden güçleri troçkist aldatmacalarla dağıtmaya ve moral bozukluğu yaratmaya çalışan işte bu küçük burjuvalardır……
    küçük burjuva olma nedeniyle , çoğunluğunun devrimci mücadeleye, onun teori ve pratiğine karşı bir isteksizlikleri vardır. i̇şte burada troçkizm onların yardımına gelir . troçkizm bu tür entellektüellere bir kaçış yolu sağlar. troçkizm onlara sınıf mücadelesine katılmadan marksist-leninist, devrimci görünme olanağını sağlar. troçkizm onlara marxism-leninizmin kritikleri gibi görünme olanağını sağlar ve böylece gerici gibi görünmeden kendi küçük burjuva eğilimlerini tatmin ederler
    ···
  2. 52.
    0
    ···
  3. 53.
    0
    ···
  4. 54.
    0
    federico garcia lorca için üç şiir

    ah işte herşey orda...
    ben severim omuzlarımı bir gün
    sırmaları, apoletleri olmasa da.

    ben severim omuzlarımı bir gün
    göçen bir maden direğinin altında

    su akar kendir tarlalarından
    ah her şeyim...
    ben severim omuzlarımı bir gün
    savaşda bir başka omuzun yanı başında
    yatakda bir ince omuzun yanı başında

    yol uzun, hava sıcak
    kırbaçlarım atımı varırım kurtuba ya...

    i̇ndiğini görürsem bir gün sığıcıkların
    ve sürüler halinde, ovaya
    i̇nsanların dünyayı bölüştüklerini hatırlarım
    bir gün daha...

    sevişirim ölürüm, savaşırım ölürüm
    doldurum çantama kara ekmek ve peynir
    varırım kurtuba ya...
    "saat beşte
    akşamleyin"

    ah ellerim ve kalbim
    her şey orada kaldı.
    keçeler keçeler ve portakallar
    kireç döktüler yere. kara gözlüm, kalbim,
    halkımın fakir akşamlarıdır, biliyorum
    kanlı bir mendil diye bağlanan gözlerime
    kireç döktüler yere,
    bir duvarın dibinde
    bir deppoy un önünde
    kiraz ağaçlarına ve sığırcıklara karşı
    ...
    bir halkın gösterişsiz, sessiz cömertliğinde
    ölüm nasıl söylenirse öyle
    i̇spanyol dilinde
    ve her dilde...

    obra
    completas

    artık kat iyen biliyoruz;
    halk adına dökülen kan
    sapı güldalı güzelliğinde bir bıçaktır.
    dişlerin arasında...
    i̇spanya da
    ve her yerde...

    turgut uyar
    ···
  5. 55.
    0
    bildirge

    ne türkü söyleme aşkımdan ne de sesimi
    dinletmek için değil bunca türkü söylemem.
    benim namuslu gitarımın sesi
    hem duygulu hem de haklıdır.
    dünyanın yüreğinden çıkar
    bir güvercin gibi kanatlı
    kutsal su gibi şefkatli,
    okşar gitarım öleni ve yiğidi.
    şarkım amacına kavuşur
    violetta'nın dediği gibi.
    pırıl pırıl coşkulu durmak bilmez
    ve bahar kokan bir işçidir!

    gitarım ne zenginlerin gitarıdır,
    ne de başka bir şeyin.
    şarkım bir yapı iskelesidir
    eriştirir bizi yıldızlara.
    katıksız gerçekleri şarkısında
    söylerken bir insan ölmek pahasına,
    anldıbını bulur o şarkı
    damarlarında atarken.

    şarkım ne gelip geçici övgüler düzer
    ne de başkalarına ün katar,
    yoksul ülkemin
    kök salmıştır toprağına.
    orada, her şeyin bittiği
    ve her şeyin başladığı yerde,
    söylerim o her zaman yiğit ve derin
    sonsuza dek yeni olacak şarkıyı.





    victor jara
    ···
  6. 56.
    0
    beş bin kişiyiz burada

    beş bin kişiyiz burada
    kentin bu küçük parçasında.
    beş bin kişiyiz.
    ne kadar olacağız bilemem
    kentlerde ve tüm ülkede?
    burada yapayalnız
    on bin el, tohum eken
    ve fabrikaları çalıştıran.
    i̇nsanlığın ne kadarı
    açlıkla, soğukla, korkuyla, acıyla,
    baskıyla, terör ve cinnetle karşı karşıya?
    yitip gitti aramızdan altısı
    karıştı yıldızlara.
    biri öldü, diğerini vurdular asla inanmazdım
    bir insanın bir başkasına böyle vuracağına.
    öbür dördü sona erdirmek istedi bu dehşeti
    biri boşluğa attı kendini,
    diğeri vuruyordu başını duvarlara
    ama ölümün işareti var hepsinin bakışlarında.
    nasıl dehşet saçıyor faşizmin yüzü!
    kusursuz bir kesinlikle yürütüyorlar planlarını.
    hiçbir şey umurlarında değil.
    onlar için kan madalyadır,
    kıyım kahramanlık gösterisi.
    tanrım, senin yarattığın dünya bu mu,
    çalışıp hayran kaldığın yedi günlük emek bu mu?
    dört duvar arasında tükeniyor ömürler
    sanki hiç geçmiyor,
    yakarı yalnızca ölümün bir an önce gelmesi için.
    ama birdenbire içim sızlıyor
    ve görüyorum bu akışı yürek vurusu olmadan,
    yalnızca makinelerin nabzıyla
    ve ortaya çıkıyor askerlerin ebelerinin yüzlerinin
    yalancı tatlılığı.
    ya mekgiba, ya küba ve tüm dünya
    ağlıyorlar bu alçaklık karşısında!
    on bir el buradayız
    üretmekten yoksun bırakılmış.
    ne kadarız hepimiz tüm ülkede?
    başkanımızın kanı, yoldaşımızın,
    daha güçlü vuracak bombalar ve makineli tüfeklerden!
    i̇şte böyle vuracak bizim yumruğumuz da yeniden!

    ne zor şarkı söylemek
    dehşetin şarkısı olunca.
    dehşetti yaşadığım,
    ölümüm dehşetti.
    gördüğüm kendimdi oncasının arasında
    ve oncasının sonsuzluk anı içinde
    sessizliğin ve çığlıkların
    ezgileridir şarkımın noktalandığı.
    hiç görmemiştim böylesini
    hissetmiş ve hissetmekte olduğum
    yeni bir tohumun doğumu olacak bu...

    victor jara
    ···
  7. 57.
    0
    victor jara

    şili'li ozan victor jara 23 eylül 1932'de santiago'nun dışındaki küçük bir köy olan loquen'de yoksul bir köy çocuğu olarak dünyaya geldi. babası alkolik bir çobandı ve okur-yazar değildi. annesi düğünlerde, törenlerde gitar çalıyordu. jara okuma-yazmayı ve müziğin büyüsünü bir halk şarkıcısı "cantador" olan annesinden öğrendi. şili türküleri dinleyerek geçen çocukluğunun ardından 15 yaşına geldiğinde annesi öldü. bu ölüm ailenin dağılmasına jara'nın öğrenim gördüğü ticaret lisesini bırakmasına
    neden oldu. sen bernardo i̇lahiyat okulu'na gitmeye karar verdi. kilise korosunda müzik bilgisinin temelleri atıldı. okul bittikten sonra rahiplik yapmadı, çeşitli yerlerde ufak tefek işler yapmaya başladı ve kısa süre sonra askere gitti. dönüşünde, şili üniversitesi'nde tiyatro okulu'na girdi. başarı göstererek oyunlar yönetmeye başladı, bu arada şili üniversitesi korosuna girdi. i̇lk bestelerini burada yaptı. nueva cancion "yeni türkü" akımının kurucusu olan violetta parra ile tanıştı ve onunla çalışmaya başladı. violetta para i̇nka ve aztek kültürlerini, akdeniz ve afrika kültürleriyle kaynaştırarak "yeni türkü"yü oluşturdu. jara da yeni türkü çalışmalarını sürdürdü. kaynak olarak latin amerika'nın geleneksel müziğini ve folklorik öğelerini aldı ve bunları çoksesli hale getirdi. yeni türkü kısa zamanda emperyalizmin ve sömürgeciliğin karşısında bir simge haline geldi. artık
    jara'nın şarkıları fabrikalarda, okullarda, sokaklardaydı. i̇çten coşkulu hüzün bulanık dirençli sesi şili sınırlarını aşarak dünyanın dört bir yanına ulaştı. jara, 1970 seçimlerinde şili'deki sol muhalefetin sesi halkın birliği (unidad popular)'ni ve salvador allende'yi destekledi. 11 eylül 1973'teki augosto pinochet'nin düzenlediği faşist darbenin hemen ertesinde santiago üniversitesi'nde gözaltına alındı ve binlerce kişiyle birlikte -bugün adı verilen- şili santiago stadyumu'na getirildi. yüreğinde, postallarla çiğnenen ülkesinin ve katledilen yoldaşı allende'nin acısı vardı. 16 eylül 1973'de acımasızca katledildi. şili'deki pravda muhabiri vladimir çernisev, jara'nın son anlarını şöyle anlatıyor: "victor jara dudaklarında şarkıyla öldü. onu yanından hiç ayırmadığı refakatçisiyle, gitarıyla birlikte stadyuma getirdiler. ve şarkı söylemeye başladı. öbür tutuklular, gardiyanların ateş açma tehdidine rağmen melodiye eşlik etmeye başladılar. sonra bir subayın emri ile askerler victor'un ellerini kırdılar. artık gitar çalmıyordu, ama zayıf bir sesle şarkı söylemeyi sürdürdü. bir dipçikle kafasını parçaladılar ve diğer tutuklulara ibret olsun diye ellerini kesip tribünlerin önüne astılar''
    Tümünü Göster
    ···
  8. 58.
    0
    epikürcülük terimi, epiküros'tan (m.ö. 341-271) türetilmiştir. "bahçe" adında samimi ve zarif atmosferiyle bilinen okuluna antik çağ için sıra dışı bir uygulama olarak kadınlar ve köleler de buyur edilirdi.

    epikürcülük; "her bireyin mutluluğu nasıl temin ve muhafaza edilir?" sorusuna şöyle yanıt vermiştir: yaşamdan zevk almalı, fakat düşünüp tartarak. bir başka ifadeyle, iyi bir yaşam, müreffeh olduğu kadar acının ve ıstırabın olmadığı bir yaşamdır. yaşamımız boyunca, en fazla refahı ve mutluluğu elde etmek ve en az acı ve ıstıraba katlanmak için hesap yapmalıyız. örnek olarak; daha sonra acı çekmek pahasına şu andaki anlık, yoğun hazzı mı aramalıyım, yoksa şimdiki hazzı, ileride daha uzun süreli bir mutluluğu elde etmek umuduyla ertelemeli miyim? alternatif seçenekler arasında kâr- zarar hesabı yapmalıyız. başka bir söylemle bu, irfan sahibi ve kendisinin farkında olan bir hedonistin tavrıdır! hazzı ara; fakat bu haz hesaplanmış, planlanmış olsun! daha açıkçası, siyasete veya beraberinde endişe ve risk getiren diğer meselelere bulaşma! bunlar yerine, şarabının ve peynirinin tadını, barış ve huzur içinde çıkarabileceğin korunmuş bir çevre içinde olmaya bak. dolayısıyla epikürcüler, körlemesine bir aşırı düşkünlük ve doyum arayışına dalmış, gayri ahlakî bir yaşam süren sansualistler gibi değildirler. tam tersine, epiküros, hayatta tedbir ve ihtiyatı tavsiye etmiştir; çünkü mutluluğu garanti altına alma konusunda hakimi ol duğumuz tek şey hazdır. epikürcü yaşam felsefesi iki maddeyle özetlenebilir.
    ···
  9. 59.
    0
    bir hikayeye göre thales havayı ve hasatı tahmin ederek miletos'taki bütün zeytin basmaklarını satın alıp,iyi bir ürün elde ederek zengin olur.(aynı hikayenin bir başka versiyonun da miletoslulara, basmakları satın almasındaki amacının zengin olmak değil; zekasını her alanda kullanabileceğini göstermektir.)

    birçok anektod, thales'in yalnız bir düşünür olmadığını; politika ile de ilgilendiğini belirtmiştir. politika konusunda eşsiz bir yol gösterici olsa da politikadan uzak kalmayı yeğlemiştir. herodot’a göre thales’in politik hayatı, ege bölgesindeki i̇onyalıların bir federasyon içinde birleşmelerini savunması ve anatolia'yı perslere karşı savunmasıyla başlamıştır. i̇onyalıların bir çok kentini egemenliği altına almış olan kral kroisos, güçlenmeye başlayınca lidyalılar ve medes arasındaki savaşın altıncı yılında thales'in önceden tahmin ettiği güneş tutulması olunca savaş sona erer. thales bu olayın ardından doğayı incelemeye başlamış, ve doğa felsefesiyle ilgilenen ilk i̇onya okulunu kurmuştur. doğa üzerine ilk thales konuşmuştur ve ileride özellikle kendisinden sonraki düşünürler için çok büyük bir önem taşıyacaktır.

    özellikle eski hellen filozofları dünyanın temel maddesinin ne olduğu sorunuyla uğraşmışlardır. thales ilk olarak, pratik yararlar için değil de sadece doğru uğruna sorularla boğuşmuştur.
    ···
  10. 60.
    0
    ···
  11. 61.
    0
    antisosyal kişilik bozukluğu
    antisosyal kişilik bozukluğu'nun başlıca özelliği çocuklukta ya da ergenlik yıllarının ilk yıllarında başlayan ve yetişkinlik dönemine doğru süren, başkalarının haklarını saymama ve haklarına saldırma ile giden yaygın bir bozukluktur.

    bu bozukluk pgibopatlık, sosyopatlık ya da dissoyal kişilik bozukluğu olarak da adlandırılır. hilekarlık ve manipülasyon, antisosyal kişilik bozukluğunun başlıca özellikleridir.
    bu tanının konulabilmesi için kişi en az 18 yaşında olmalıdır ve 15 yaşından önce davranış bozukluğunun bazı belirtilerini göstermelidir. davranış bozukluğu başkalarının temel haklarına saldıran ve yaşa uygun toplumsal göreneklerin ve kuralların bozulduğu, tekrarlayıcı ve sürekli bir bozukluktur.

    davranış bozukluğu:

    1. i̇nsanlara ve hayvanlara saldırganlık

    2. mala zarar verme

    3. sahtekarlık, hırsızlık
    4. kuralları ciddi bir biçimde bozma

    gibi dört sınıflama içerir.

    antisosyal davranış bozukluğu yetişkinliğe doğru uzanır. bu kişiler yasalara uygun davranış biçimine ayak uyduramazlar. bu kişiler sık sık mala zarar verme, başkalarını taciz etme, hırsızlık yapma, yasadışı işlerin peşinde koşma gibi tutuklanmalarına zemin hazırlayan (tutuklansınlar ya da tutuklanmasınlar) eylemlerde bulunurlar. bu kişiler başkalarının isteklerini, haklarını ya da duygularını görmezlikten gelirler. sıklıkla düzenbazlık yaparlar ve kişisel bir çıkar sağlamak ya da sırf zevk almak için (para kazanma, cinsel doyum sağlama ya da güç elde etme gibi) yönlendirici davranabilirler. sık sık yalan söylerler, takma isim kullanırlar, başkalarını dolandırırlar ya da hasta gibi davranırlar. i̇leriye dönük tasarılar yapmayıp dürtüsel yaşarlar. kendileri kışkırtan anlık durumlara göre mantıklı düşünmeden kendileri ve başkaları için oluşacak sonuçları düşünmeden karar verirler. bu da işlerini, oturdukları yeri ve ilişkilerini birden değiştirmelerine yol açar. i̇rrite ve saldırgan eğilimli olup, sık sık kavga ederler. fiziksel saldırılara kalkışır, eş ve çocuklarını da döverler. (bu davranış, normal kişinin kendisini ya da bir başkasını savunmasından farklıdır). bu kişiler kendilerinin ve başkalarının güvenliği karşısında umursamazlık gösterirler. kişinin araba kullanması kendi ve diğer insanlar için tehlikeli olabilir. alkollü araba kullanma, sürat, sık sık kaza yapma görülür. uyuşturucu madde kullanımı, zararlı sonuçlara neden olacak cinsel davranışları, ailesini ve çocuklarını ihmal eden bir tavrı vardır. bu insanlar ileri derecede sorumsuz olma özelliği taşırlar. i̇şleriyle ilgili sorumluluk almadıkları için uzun süre işsiz kalabilirler. önlem almadan işlerini bırakabilirler. ailevi hastalıklar bahanesiyle sık sık işlerine gitmezler. ailelerine maddi ve manevi destek vermezler, borçlarına sadık olmazlar. sorumsuz eylemlerinin sonuçlarından vicdan azabı duymazlar. yüzeysel bir biçimde akıla uydurarak “adaletsiz dünya“ , “kaybedecekler kaybeder“ , “o nasıl olsa yeniden kazanır“ gibi cümleler kurarlar. kurbanlarını aptal, çaresiz ya da böyle bir kadere zaten kendileri razı olan insanlar olarak suçlarlar. eylemlerinin zararlı sonuçlarını hafife alırlar. zarar veren davranışlarını telafi etmezler ya da düzeltmezler.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 62.
    0
    http://imgim.com/026xk9.jpg
    ···
  13. 63.
    0
    ···
  14. 64.
    0
    am gib züt meme
    ···
  15. 65.
    0
    endemik, alanları belirli bir ülke veya bölgeye ait, yerel, ender ve çok ender bulunan türler. latince endemos (indigenous) kelimesinden gelir ve “yerli” anlamında kullanılır.

    endemik alan; bir ada, bir yarımada veya bir dağ olabileceği gibi birkaç metrekarelik alanlar da olabilir. türkiye endemik bitkiler açısından dünyanın önemli ülkelerinden birisidir.

    yurdumuzun siyasi hudutları içerisinde doğal olarak yetiştiği halde başka hiçbir yerde yetişmeyen, diğer bir deyişle dünyada yalnız ülkemizde yetişen bitkiler türkiye endemikleri olarak adlandırılır. yurdumuz endemiklerinin sayısı 3000 dolaylarında olup endemizm oranı %33 civarındadır.(davis, 1965-1988). ülkemizde endemik tür sayısı diğer avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında ülkemizin bu zenginliği daha iyi anlaşılır. avrupa ülkeleri arasında en çok türe sahip olan ülke yunanistan olup 800 civarındadır. aynı şekilde endemik türlerce zengin i̇spanya ve sırbistan’da ise bu sayı 400-500 arasındadır.

    ülkemizdeki endemik türelerin en önemlilerinden birkaçı; kazdağında orman meydana getiren kazdağı göknarı (abies equi-trojani), eğridir güneyindeki kasnak meşesi (quercus vulcanica), köyceğiz-dalaman arasında yaygın olan sığla veya günlük ağacı ve ormanları (liquidambar orientalis), beşparmak dağları (ege bölümü)ndaki kral eğreltisi (osmunda regalis) ile datça yarımadasında bulunan datça hurması (phoneix theophrasti)dır. yurdumuzun bilhassa dar derin yarılmış dağlık alanlarında endemiklerin sayısı bir hayli yüksektir. bunun yanında özellikle pleistosen’deki iklim şartlarına göre yetişmiş ve yayılma imkanı bulmuş, fakat günümüzde bilhassa dağlık bölgelerimize lokal alanlarda hayatiyetlerini sürdüren çeşitli flora bölgelerine ait bitkiler görülür. örnek olarak, karadeniz fitocoğrafya bölgesindeki akdeniz elemanları, nur, dedegöl, ağrı, nemrut, mercan(munzur) dağlarındaki nemli ılıman ve nemli soğuk bitkilere örnek verilebilir.
    bunun yanında ülkemizde konzervatif endemikler yanında, yeni gelişmekte olan progresif endemikler de bulunmaktadır. bu bakımdan ülkemiz, hem çeşitli familyalara ait hem de endemikler yönündende çok zengindir.

    türkiye’de yetişen endemik türler tabiatta, aşırı otlatma, yangın, bilinçsiz kesim, söküm, ıslah çalışmaları, yapılaşma, şehirleşme ve herbisit kullanımı gibi çeşitli tehlikelerle karşı karşıyadır.bu olumsuz faktörler kimi zaman bitkinin yok olmasına ve bir anlamda yer yüzünde ortadan kalkması anldıbına gelmektedir. ekim ve arkadaşları(1985) yaptıkları çalışmada endemik türlerin 12’sinin neslinin tükendiğini belirlemişlerdir. bu olumsuz faktörler zamanla bitkilerin durumlarını tespit etme ve gerekli önlemleri alma ihtiyacını doğurmuştur. bu ihtiyaca yardımcı olmak amacı ile “uluslararası doğa ve doğal kaynakları koruma birliği(iucn)” kurulmuştur. bu kuruluş yapığı çalışmalarla bitkiler için tehlike sınıflarını belirlemiş ve kritik durumdaki bitkileri buna göre değerlendirerek kırmızı bülten denilen “red data book ” isimli eseri ortaya çıkarmışlardır. bu çalışmalardan sonra aynı kategoriler esas alınarak “ türkiye’nin nadir ve endemik bitkileri ” adlı bir kırmızı bülten hazırlanmıştır.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 66.
    0
    ···
  17. 67.
    0
    bilirim gücünü sözcüklerin
    bilirim gücünü sözcüklerin, o çınlayan sözcüklerin ben;
    onların değil, o yığınları coşturan, kendinden geçiren,
    başka sözcüklerin gücünü, çıkarıp ölüleri topraktan
    tabutları meşeden adımlarla zütürenlerin her zaman.

    gün olur okunmadan, basılmadan atılırlar da sepete,
    bir çıktıları mı oradan gemi azıya alırlar elbette,
    gümgüm öterler yüzyıllar boyu, tırmanıp gelen trenlerdir
    öpüp yalamağa nasır tutmuş ellerini şiirin bir bir.

    bilirim gücünü sözcüklerin. esip geçmiş de bir rüzgâr
    bir halayın topraklarına düşmüş taçyapraklarıdır bunlar.
    i̇nsandır bütün ruhu, dudakları ve bütün iskeletiyle.


    vladimir mayakovski
    ···
  18. 68.
    0
    çok yorgunum (tab)

    e---7---7---7---7--- )
    b---8---8---8---8--- )
    g---9---9---9---9--- ) x 2
    d--9--- )
    a--- )
    e--- )

    çooook
    yorgunum
    e---7---7---7---7---7---7---7---7---
    )
    b---8---8---8---8---8---8---8---8-
    )
    g---9---9---9---9---9---9---9---9---
    )
    d--9---
    )
    a---
    )
    e---
    )

    )
    beni bekleme
    kaptan )x2
    e---5---5---5---5---7---7---7---7---
    )
    b---7---7---7---7---8---8---8---8-
    )
    g---7---7---7---7---9---9---9---9---
    )
    d--7---
    )
    a---
    )
    e---
    )

    am c b )
    seyir defterini başkası yazsın ) x 2

    em---
    )

    )
    am b c
    )
    çınarlı kubbeli mavi bir liman
    )
    d c
    )
    beni o limana çıkaramazsın
    )

    )

    )
    e---7---7---7---7--- )
    )
    b---8---8---8---8--- )
    ) x 2
    g---9---9---9---9--- ) geçiş
    )
    d--9--- )
    )
    a--- )
    )
    e--- )
    )

    )
    beni o limana çıkaramazsın
    )
    e---5---5---5---5---
    )
    b---7---7---7---7---
    )
    g---7---7---7---7---
    )
    d--7---
    Tümünü Göster
    ···
  19. 69.
    0
    ···
  20. 70.
    0
    ···