1. 326.
    0
    ···
  2. 327.
    0
    ···
  3. 328.
    0
    kamilllll
    ···
  4. 329.
    0
    vincent van gogh - 30 mart 1853 – 29 temmuz 1890
    vincent van gogh 30 mart 1853’te hollanda’da dünyaya gelmiştir. yaşadığı süre boyunca çok başarı elde edememiş bir ressam olmuşsa da rembrandt’tan sonra, dünyanın en ünlü hollandalı ressamıdır. akli dengesini yitirip intihar edene dek 900 tablo ve 1100 resim yapmıştır. ünü öldükten hemen sonra hızla artmıştır amsterdam’da bulunan van gogh müzesi, vincent van gogh ve çağdaşlarının çalışmalarına adanır. van gogh’un bazı tabloları dünyanın en pahalılarındandır. 30 mart 1987’de van gogh’un tablosu, irises, new york southeby’de rekor bir fiyatla 53,9 milyon dolara satılmış, diğer bir tablosu doctor gachet ise christie’de 82,5 milyon dolara satılır.
    vincent van gogh 16 yaşında vincent goupil&co adlı sanat simsarlığı yapan bir şirkette çalışmaya başlar. hayatı boyunca kendisine arkadaş gibi olan kardeşi theo da sonraları ona katılır. theo’nun van gogh için hep özel bir yeri olmuştur. bu yakın arkadaşlık 1914’de yayınlanan iki kardeşin mektuplarında belgelenmiştir. ayrıca theo yaşamı boyunca maddi anlamda van gogh’u destekler. 1873’te şirketi van gogh’u paris’ten londra’ya tayin eder. burada van goh dine karşı aşırı bir ilgi beslemeye başlar. 1876’da işine yeterince ilgi göstermemesi sebebiyle çalıştığı şirket, groupil, onu işinden kovar. londra yakınlarında ramsgate’te öğretmenlik yapmaya başlar. 1877’de de tekrar londra’ya dönerek teoloji okumaya başlar. 1878’te belçika’da bir madende vaizlik yapmaya başlar fakat birtakım olaylar onu kovulmasına sebep olur. 1880 yılında kendini sanata adamaya karar verir, anton mauve’dan resim dersleri almaya başlar ve zamanla vincent’in renkleri kullanış şekli onun sanatını, hocasınınkinden ayırır. etten’a ailesinin yanına döner ve çalışmalarına devam eder. 1881’de kuzeni, kee vos’a aşkını ilan eder fakat reddedilir. sonraları bir fahişe olan sien hoornik ile aşk yaşamaya başlar. van gogh’un bu ilişkisine ailesi karşı çıkar. ve çift bir süre sonra ayrılır. bu dönemde van gogh, rembrandt, honoré daumier, jean-francois millet gibi ressamların etkisi altında kırsal ve köylü betimlerini resmetmeye odaklanır, bu dönem tablolarına koyu kahve ve yeşilin tonları hakimdir.1885-1886 kışında van gogh antwerp, belçika’da bir sanat akademisine katılır tüm bu dönemin en önemli tablosu potato eaters (1885) olur.

    1886’da van gogh paris’e gider, orada çok sevdiği kardeşi theo ile montmartre’de de yaşamaya başlar. bir sanat galerisini yöneten kardeşini güçlü bağlantıları sayesinde van gogh edgar degas, camille pissarro, bernard, henri de toulouse-lautrec and paul gauguin gibi ünlü empresyonist ressamlarla tanışır. van gogh paris’te empresyonizmi keşfedip ışığın ve rengin kullanımını özellikle de pointilism denen noktalardan oluşan teknik üzerinde yoğunlaşmaktan hoşlanır ancak van gogh bir empresyonist olmaktan çok post empresyonisttir. hollanda’da bulunduğu dönemdeki tablolarında yer alan köylüler, kırsal yaşam paris tablolarında yerini cafelere bırakır. 1888 yılında kardeşi ile yaşamanın verdiği birtakım zorluklar ve şehir yaşamı van gogh’u sıkar ve van gogh arles, bouches’a yani güney fransa’ya gider. arles’ın atmosferi van gogh’a çok iyi gelir ve burda çok sıkı çalışır; aralarında portrelerin de bulunduğu 15 ayda 200’ün üzerinde resim yapar. bunların arasında. fishing boats on the beach at saintes-maries (haziran 1888); the night café (eylül); artist's bedroom at arles (ekim) en iyi örneklerdir. arles’da van gogh hastalanır zaman zaman bilincini kaybeder ve gaugin ekim 1888’de van gogh’un daveti üzerine onu ziyaret eder. i̇ki ressam kavga eder gaugin paris’e geri döner ve van gogh çektiği vicdan azabı sonucu kulağını keser ve ardından 9 mayıs’ta akıl hastalığı tedavi merkezi saint-remy de provence’ye yatırılır. burada 150 tablo ve yüzlerce resim yapar. burada kaldığı süre içerisinde van gogh’un sanatı önemli ölçüde değişikliğe uğrar. kullandığı renkler arles döneminde yaptıkları gibi yoğun değildir; sarılar bakır rengi alır. (1889). mayıs 1890’da van gogh kardeşi theo’yu ziyarete paris’e gider. oradan da kardeşinin isteği üzerine auvers’e dr. paul gachet’in yanına gider. burada dr. gachet ve kızlarını portrelerini yapar. başlangıçta burada rahatlamış gibi gözüken van gogh bir süre sonra ateşlenmeye ve yine hastalanmaya başlar. ve 27 temmuz 1890’da bir tarlada kendini vurur. kardeşi theo da 6 ay sonra ölür.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 330.
    0
    ···
  6. 331.
    0
    ···
  7. 332.
    0
    ···
  8. 333.
    0
    vurma gözüne güzüe karete kam, llll
    ···
  9. 334.
    0
    ···
  10. 335.
    0
    boşaldım
    ···
  11. 336.
    0
    eyjafjallajökull
    ···
  12. 337.
    0
    ···
  13. 338.
    -1
    Dağları seviyorum ve mavi gökleri, büyük köprüleri, köpek balığını !! Dünyayı seviyorummm!! Sesleri, ışıkları...

    Bum dirara bum diara bum diara bum diaraaaa !!!

    Okyanusu severim ve kirli şeyleri, hızı seviyorum, mumya kralları, bütün dünyayıııı ve bu çılgınlığıııı !!

    Bum diara bum diara bum diara bum diaraaaa!!!

    Kasırgayıda, örümceği bile, yanardağları ve dev kalamarı, dünyayı seviyorum ne muhteşem bir yer!!!

    Bum dirara bum diara bum diara bum diaraaaa !!!
    ···
  14. 339.
    -1
    pierre auguste renoir 25 şubat 1841 yılında fransa'nın limoges kentinde doğdu. i̇kisi de terzi olan anne ve babasının auguste'den başka dört çocuğu vardı. auguste, 4 yaşındayken paris'e taşınan aile kalabalık nüfusuyla geçim sıkıntısı çekiyordu. babası küçük apartman dairelerinde terziliği sürdürüyor, terzi masasını geceleri yatak olarak kullanıyordu. aile, paris'in göbeğinde bulunan evlerinden, napoleon bonaparte'a önce cumhurbaşkanlığı sonra da imparatorluk yolunu açan 1848 ayaklanmalarını izleme fırsatı buldu. renoir, devlette, endüstride ve en önemlisi kültürde meydana gelen devrimlerin değiştiği bir kentte büyüdü.
    renoir, 1862 yılında yirmi bir yaşındayken, güzel sanatlar akademisi'ne kabul edildi. akademinin, antik dönem klagib resim anlayışını model alan kapalı eğitiminden bunalan renoir, köklü okullardan daha liberal bir eğitim anlayışına sahip olan i̇sviçreli ressam charles gleyre'nin atölyesinde çalışmaya başladı. burada onunla birlikte ders alan isimler arasında claude monet, alfred sisley ve fransa-prusya savaşı'nda trajik bir şekilde ölecek olan yetenekli ressam frederic bazille de vardı. renoir, monet, bazille ve sisley, gleyre'nin atölyesinden ayrıldıktan sonra da birlikte çalışmayı sürdürdüler. monet, onları açık havada resim yapmaya teşvik ediyordu. renoir, resmi paris salon'unun yıllık sergisine ilk kez 1864'te keçiyle dans eden esmeralda isimli tablosunu sundu. bu resmin kabul edilmesi şaşırtıcıdır çünkü salon tarafından gerçekçilerin ve i̇zlenimcilerin resimleri sürekli olarak geri çevriliyordu. renoir, daha sonra bu resmi içinde zift olduğu ve bozulacağı gerekçesiyle imha etmiştir.

    renoir ve arkadaşları, çevrelerindeki dünyayı, paris sokaklarını, seine nehri'ndeki tekneleri ve kafeleri, yani hayatlarındaki olağan manzaraları resmetmeye başladılar. 1874'te salon'dan bağımsız olarak onların resimlerini sergilemek üzere anonim sanatçılar topluluğu kuruldu. i̇lk sergide monet, morisot, renoir, degas, pissarro, cezanne ve sisley'in eserleri yer aldı ve bu grup izlenimciler grubu olarak anılmaya başladı. 1876'da izlenimcilerin duran-ruel'in ruel le peletier'deki galerisinde düzenledikleri ikinci sergilerine renoir, 15 eserle katıldı. i̇zlenimciliğin hala büyük eleştri alıyor olmasına rağman ressam tam altı tablosunu sattı. ayrıca renoir'a aile tablosu için sipariş veren o dönemin büyük yazarlarının kitaplarını yayınlayan georges charpentier gibi hayranları ortaya çıkmaya başladı. bu başarı, renoir'a bir ev tutma olanağı ve sanatı üzerine yoğunlaşma fırsatı verdi. aynı yıl 19. yüzyılın en güzel resimlerinden biri olarak kabul edilen le moulin de la galette isimli eserini yaptı. i̇lk bakışta çok karışık görünen tabloda, ön ve arka planlar üst üste geçerek figürlerin birbirinden ayırtedilmesi güçtür. ancak ağaç yaprakları arasından süzülen güneş ışığı, figürlerin ve zemin üzerine birbirine benzer gölgelerin düşmesine neden olmakta bu da resme bütünlük etkisi kazandırmaktadır.

    renoir'ın kendine modellik yapan bir çok kız arkadaşı olmasına rağmen (en önemlisi olan lise'nin portresiyle salon sergisine katılmıştı) kırk yaşındayken evlendi. 1880 yılında evinin yakınlarında oturan ve terzilik yapan on dokuz yaşındaki aline charigot ile tanıştı. aline, ressama poz verdi ve annesinin kendisine yaşlı ve zengin bir koca bulması yönündeki öğütlerine rağmen renoir'a aşık oldu. aline ve renoir sık sık seine nehri kıyısında vakit geçirmeye başladılar. renoir'ın ünlü tablosu, tekne gezisinde öğle yemeği, aline'in de kucağında küçük bir köpekle görüldüğü bir seine manzarasını içermektedir. aline, ressam 1881 yılında büyük ressamların eserlerini görmek için gittiği i̇talya ve cezayir seyahatinden döndükten sonra onun yanına taşındı. i̇lk çocukları pierre, 1885'te dünyaya geldi. aline ile renoir ancak 1890 yılında evlenebildiler. dört yıl sonra renoir'ın ikinci oğlu jean dünyaya geldi. büyüdüğünde babasının biyografisi dahil birçok kitabın yazarı olmasının yanı sıra ünlü bir film yönetmeni de olacaktı.

    jean'ın doğumundan sonra aline'nin on beş yaşındaki kuzeni gabriel, ailenin yanında kalmaya başladı ve küçük jean'ın bakmını üstlendi. gabriel daha sonra ressamın en gözde modeli oldu.

    bu süre zarfında giderek izlenimcilikten uzaklaşan ressam, artık figürlerini daha net ve kesin çizgilerle betimlemeye başladı. eski ustaların eserlerini yeniden keşfetti. fırçasında artık daha fazla kendine güven vardı. ressam ayrıca fransız ressamı ingres'ten oldukça etkilendi. sanatçının izlenimcilikten uzaklaşan bu yeni dönemine 'kuru dönem' denir. bu dönemde renoir, yüzyıllardır değişmeyen geleneksel değerlere dönüş yaptımıştır. yeni seçtiği yöndeki ilerleyişinin en son noktası yıkananlar adlı büyük boy tablosudur. georges petit galerisi'nde sergilenen bu tablo izlenimcilerin tepkisi çekti ve beğenilmedi. onlara göre renkten çok çizgiye yoğunlaşan ressamın daha önce kullandığı muhteşem renkleri olmadan resimleri anlamsızdı.

    1901 yılında altmış yaşındayken üçüncü oğlu claudel(coco) doğdu. claudel babasına bir çok resminde modellik etti. beş sene sonra romatizma hastalığına yakalandığı için akdeniz kıyısındaki cagnes-sur-mer'e yerleşti. ancak 1911 yılında iyice rahatsızlanarak kötürüm kaldı. ardından 1915 yılında sevgili eşi aline'yi kaybetti. cagnes-sur-mer'de yaşdıbının sonuna dek atölye olarak kullanabileceği bir ev yaptırdı ve ona les colletes adını verdi. ömrünün sonuna doğru rahatsızlığı o kadar şiddetlendi ki artık ellerini doğru düzgün kullanamıyordu. bandajlarının arasına sıkıştırdığı fırçalarla resim yapmaya çalışıyordu. resimleri çok daha renkli olmaya başladı. bu arada geçim sıkıntısı da çekmeye başlamıştı. eski dostlarının yardımıyla yaşdıbını 1919 yılına kadar güç de olsa sürdürdü. yetmiş yedi yaşında, öldüğü günün sabahında zatürreden ağır hasta olmasına rağmen oğlu jean'dan boya kutusunu istedi ve hizmetçinin onun için topladığı dağ lalelerinin resmini yaptı. saatlerce çiçeklerle bütünleşti ve ağrılarını unuttu. sonunda birisinin fırçasını almasını işaret etti ve sanırım bunun hakkında bir şeyler anlamaya başlıyorum dedi ve o gece öldü. renoir, yaklaşık 6.000 resim yapmıştır. eserlerinin büyük çoğunluğu amerika'da bulunmaktadır, çünkü avrupa'da sanatçının eserleri değerli görülmezken amerikalı koleksiyoncular ressamın tablolarını almaya başlamıştır.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 340.
    0
    ···
  16. 341.
    0
    ···
  17. 342.
    0
    Dağları seviyorum ve mavi gökleri, büyük köprüleri, köpek balığını !! Dünyayı seviyorummm!! Sesleri, ışıkları...

    Bum dirara bum diara bum diara bum diaraaaa !!!

    Okyanusu severim ve kirli şeyleri, hızı seviyorum, mumya kralları, bütün dünyayıııı ve bu çılgınlığıııı !!

    Bum diara bum diara bum diara bum diaraaaa!!!

    Kasırgayıda, örümceği bile, yanardağları ve dev kalamarı, dünyayı seviyorum ne muhteşem bir yer!!!

    Bum dirara bum diara bum diara bum diaraaaa !!!
    ···
  18. 343.
    0
    sebep???
    ···
  19. 344.
    0
    Dağları seviyorum ve mavi gökleri, büyük köprüleri, köpek balığını !! Dünyayı seviyorummm!! Sesleri, ışıkları...

    Bum dirara bum diara bum diara bum diaraaaa !!!

    Okyanusu severim ve kirli şeyleri, hızı seviyorum, mumya kralları, bütün dünyayıııı ve bu çılgınlığıııı !!

    Bum diara bum diara bum diara bum diaraaaa!!!

    Kasırgayıda, örümceği bile, yanardağları ve dev kalamarı, dünyayı seviyorum ne muhteşem bir yer!!!

    Bum dirara bum diara bum diara bum diaraaaa !!!
    ···
  20. 345.
    0
    ···