1. 101.
    0
    --spoiler--
    "niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?"

    --spoiler--
    ···
  2. 102.
    0
    arada bi uplasanıza panpalar
    ···
  3. 103.
    0
    uppupupupupupu
    belki biri gelirde bişey yazar kimsenin taktığı yok amk ama kararlıyım incide duyguları öğretme seansı devam edecek.
    ···
  4. 104.
    0
    hadi ben kaçtım upup
    ···
  5. 105.
    0
    --spoiler--

    -ne oldu ferruh ? çocuğumuz olacak diye sevinmedin mi ?
    oyuncak ayılar gibi sırıttım.

    --spoiler--

    dublörün dilemması
    ···
  6. 106.
    0
    'kinyas ve kayra'

    Güneşten kopup odama kadar gelen ışığın yüzünden uyanmak zorunda kaldım. Sabah olunca uyanmak isteseydim, kendime bir çalar saat alırdım.
    Birden gözümün önüne kızgın güneşi, üzerine dev bir sürahiden döktüğüm suyla söndürdüğüm geldi. Dünyaya dönüp, “haydi, herkes yatağına! uyuyoruz!” demek için.
    ···
  7. 107.
    0
    kinyas ve kayra

    Az yedim, çok içtim. Hâlâ içiyorum, içki ayırmadım. Alkolü kendime yakıştırdım. Her türlü uyuşturucudan tattım. Bağımlılık­tan nefret ettim. Gitmemi, terk etmemi engeller diye. Ne bir mad­deye, ne de bir insana bağlandım. Sırf bunu kendime kanıtlamak için eroin kullandım, âşık oldum, ikisini de arkama bakmadan bırakıp gittim. Geçmişe tükürüp geleceği çiğnedim. Bugünü ise uyuyarak geçirdim. Benim adım Houdini. Dünyayı bir oyuncağa çevirdim. Ayak basmadığım yer kalmadı. Kalan varsa, onları da amuda kalkar geçerim! Duvarlara, bedenime resimler çizdim. Bir gün öyle gürledim ki önümde duran şarap kadehi çatladı. Benim adım Hitler. Kendi ordumu kurmak için bir sürü kadına tohumla­rımı bıraktım... Şimdiyse ağlıyorum. Hepimiz için. Çünkü hiçbiri
    işe yaramadı...
    ···
  8. 108.
    0
    En çok düşündüğümüz kelimeyi en az kullanmaya bizi mecbur eden gururumuzu aldatmak için, sevmek fiiline sözden başka ifade şekilleri ararız.

    peyami safa - yalnızız.
    ···
  9. 109.
    0
    kinyas ve kayra

    Aşklar, alkol, nikotin, ahlaki değerler, uyuşturucular... hepsi de birer pranga olabilir her an insanın ayağına. zevk veren prangalar. ortak özellikleri, varlıklarının verdikleri zevkin uzun bir süre sonra hissedilememesi, yokluklarının ise derhal kalpte bir ağrı yaratmasıdır. bağımlı insan atlı karıncaya binmiş gibidir. ne bir varış noktası, ne de bir ilerleme vardır hayatında. herkes ilk başladığı yerde, midesi kaldırana kadar döner durur... insanın kendiyle mücadelesi, bağımlılıklarını yok etmesiyle başlar.
    ···
  10. 110.
    0
    "sizin en hayırlınız kur'ân-ı öğrenen ve öğreteninizdir"
    (hadisi şerif)
    ···
  11. 111.
    0
    1. hâ mîm.
    2. kitab'ın indirilişi, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi allah tarafındandır.
    3. biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları hak ve hikmete uygun olarak ve belirli bir süre için yarattık. i̇nkar edenler ise, uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler.
    4. de ki: "allah'ı bırakıp da taptıklarınızı gördünüz mü? bana gösterin, yeryüzünden neyi yaratmışlardır? yoksa göklerin yaratılışında onların bir ortaklığı mı var? eğer doğru söyleyenler iseniz bundan önceki bir kitap, yahut bir bilgi kalıntısı olsun getirin bana!"
    5. kim, allah'ı bırakıp da, kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere tapandan daha sapıktır? oysa onlar, bunların tapınmalarından habersizdirler.
    6. i̇nsanlar (kıyamet günü) toplandığında, o taptıkları kendilerine düşman oluverir, onların ibâdetlerini de inkâr ederler.
    7. âyetlerimiz onlara açıkça okunduğu zaman, o küfredenler kendilerine geldiğinde hak (kitap kur'an) için, düşünmeden "bu, apaçık bir büyüdür" dediler.
    8. yoksa, "onu uydurdu" mu diyorlar? de ki: "eğer ben onu uydurmuşsam, allah'tan gelecek olana (cezaya) karşı siz benim için hiçbir şey yapamazsınız. o, sizin, hakkında (düşüncesizce) yaygara kopardığınız şeyi daha iyi bilir. benimle sizin aranızda şâhit olarak o yeter! o, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."
    9. de ki: "ben türedi bir peygamber değilim.2 bana ve size ne yapılacağını da bilmem. ben sâdece bana vahyedilene uyarım. ben sâdece apaçık bir uyarıcıyım."
    10. de ki: "ne dersiniz? şâyet bu, allah katından ise ve siz onu inkâr etmişseniz, i̇srailoğullarından bir şâhit de bunun benzerini (tevrat'ta görerek) şahitlik edip inandığı halde, siz yine de büyüklük taslamışsanız (haksızlık etmiş olmaz mısınız?). şüphesiz allah zâlimler topluluğunu doğru yola iletmez."
    11. i̇nkâr edenler, inananlar için, "eğer o kur'an iyi bir şey olsaydı, onlar onu kabulde, bizi geçemezlerdi" dediler. onunla doğru yolu bulamadıkları için; "bu eski bir uydurmadır" diyecekler.
    12. bundan önce bir rehber ve bir rahmet olarak mûsâ'nın kitabı da vardı. bu ise, onu doğrulayan ve zulmedenleri uyarmak, iyilik yapanlara müjde olmak üzere arap diliyle indirilmiş bir kitaptır.
    13. "şüphesiz rabbimiz allah'tır" deyip sonra da dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur, onlar üzülmeyecekler de.
    14. onlar cennetliklerdir. yapmakta olduklarına karşılık, orada sürekli kalacaklardır.
    15. biz insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: "bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. neslimi de salih kimseler yap. şüphesiz ben sana döndüm. muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım."
    16. i̇şte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. bu, onlara öteden beri yapılagelen doğru bir va'ddir.
    17. anne ve babasına, "öf size! benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken, beni tekrar diriltilecek olmakla mı tehdit ediyorsunuz?" diyen kimseye onlar allah'a sığınarak, "yazıklar olsun sana! i̇man et, allah'ın va'di gerçektir" diyorlar, o da, "bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diyordu.
    18. i̇şte onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında o sözün (azabın) gerçekleştiği kimselerdir. şüphesiz onlar ziyana uğrayanlardır.
    19. herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır. (bu da) allah'ın onlara yaptıklarının karşılığını tastamam vermesi içindir. aslâ kendilerine haksızlık yapılmaz.
    20. i̇nkâr edenler ateşe sunuldukları gün, (onlara şöyle denir:) "dünyadaki hayatınızda güzelliklerinizi bitirdiniz, onların zevkini sürdünüz. bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı, alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız."
    21. kendisinden önce ve sonra uyarıcıların gelip geçmiş olan âd kavminin kardeşini (hûd'u) hatırla. hani ahkâf'taki kavmini, "ancak allah'a ibadet edin, çünkü ben sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum" diye uyarmıştı.
    22. onlar ise, "sen bizi ilahlarımızdan alıkoymak için mi geldin? doğru söyleyenlerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi başımıza getir" dediler.
    23. hûd, "(bu konudaki) bilgi ancak allah katındadır. ben size, benimle gönderileni tebliğ ediyorum. fakat ben sizi câhillik eden bir kavim olarak görüyorum" dedi.
    24. o azabı vâdilerine doğru yayılan bir bulut olarak gördüklerinde, "bu bize yağmur getiren bir buluttur" dediler. hûd, "hayır, o sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. i̇çinde elem dolu azabın bulunduğu bir rüzgârdır" dedi.
    25. "o, rabbimin emriyle her şeyi yerle bir eder." derken evlerinden başka hiçbir şeyleri görünmez hâle geldiler. i̇şte biz, suç işleyen toplumu böyle cezalandırırız.
    26. andolsun, size vermediğimiz imkân ve iktidarı onlara vermiştik. kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir yarar sağlamadı. çünkü allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlardı. alaya aldıkları şey onları kuşattı.
    27. andolsun, biz çevrenizdeki memleketleri de yok ettik. (doğru yola) dönsünler diye âyetleri tekrar tekrar açıkladık.
    28. allah'ı bırakıp ona yakınlık sağlamaları için edindikleri ilahlar kendilerine yardım etseydi ya!? aksine onları yüzüstü bırakarak uzaklaşıp kayboldular. bu onların yalanı ve uydurmakta oldukları şeydir.
    29. hani kur'an'ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik. onlar, onun huzuruna gelince birbirlerine, "susun!" dediler. kur'an'ın okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.
    30. dediler ki: "ey kavmimiz! şüphesiz biz, mûsâ'dan sonra indirilen, kendinden önceki kitapları doğrulayan, gerçeğe ve doğru yola ileten bir kitap dinledik."
    31. "ey kavmimiz! allah'ın dâvetçisine uyun, ona iman edin ki, günahlarınızı bağışlasın ve sizi elem dolu bir azaptan kurtarsın."
    32. kim allah'ın davetçisine uymazsa, yeryüzünde allah'ı âciz bırakacak değildir. kendisi için allah'tan başka dostlar da bulunmaz. i̇şte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.
    33. gökleri ve yeri yaratan ve onları yaratmaktan yorulmayan allah'ın, ölüleri diriltmeye gücünün yeteceğini görmediler mi? evet şüphesiz o, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
    34. i̇nkâr edenlere ateşe sunuldukları gün, "bu gerçek değil miymiş?" denir. onlar, "evet, rabbimize andolsun ki gerçekmiş" derler. allah, "öyle ise inkâr etmekte olduğunuzdan dolayı azabı tadın!" der.
    35. (ey muhafazid!) o halde yüksek azim sahibi peygamberlerin sabretmesi gibi sabret. onlar için acele etme. onlar tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, sanki dünyada gündüzün bir anından başka kalmadıklarını sanırlar. bu bir duyurudur. ancak yoldan çıkmış olan topluluk he
    Tümünü Göster
    ···
  12. 112.
    0
    upupupupu
    ···
  13. 113.
    0
    çocuk yazınca aklıma şekspirin şu dizesi geldi:
    yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
    güneş kucağındadır, bilemezsin.
    bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
    ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
    koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
    uçar gider, koşsan da tutamazsın...
    ···
  14. 114.
    0
    ne demiş yazar:
    “yalnızlık, insanın çevresinde insan olmaması demek değildir. iinsan kendisinin önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramadığı ya da başkalarının olanaksız bulduğu görüşlere sahip olduğu zaman kendini yalnız hisseder..”

    konuşsam ne fayda ? "şimdilerde bi köpek gibi yalnızım" .

    ortada popüler kültürün diaları ya da pkia ları mı demeliyim dolaşırken bu pkialara entegre olmuş ve doğru addetmiş insanlarla yaşamak zulüm oldu hatta ölüm.

    intihar kurtarıcı ama gerçekten çözüm mü ?

    gerçekten önemli olan şeyler var mı? örneğin sevgi gibi? evet böbreğini bile hibe edebilecek bir anne, baba , kardeşlerimiz var.

    sırf onlar üzülmesin diye intihar etmemek , işte zor sorun burada.

    ahlak anlayışının belirlediği toplumlardaki karşılıklı "ötekileşmiş" bireyler birbirlerine bi pislik gibi bakarken ki bu "mutlak doğrunun bulunamayışı" (toplum üzerinde tabi birey beyninde değil) ki bulunsa bile dostoyevski babanın söylediği gibi makineden ibaret olma gelecek öngörüsü varken bu çelişkili doğruyu bulamama içerisinde insan nasıl sevgi duyar öteki insana ? (ontolojik özellikler nedeniyle değil).

    burada insanı fight kulüpte de konusu geçtiği üzre "pislik olma(pislik terimi yukarıda ki anlamda kullanılmadı) konumundan çıkma , dünyanın merkezi konumuna geçme " yi sağlayan kadına mı sevgi duyalım ? duymamız gerekir mi ?

    şimdi "ölümlü olduğunu bilen insan" nasıl bu sevgiyi benimseyecek ?

    mesela din "ruhun ölümsüzlüğünü" kabul eder. burada inanan kardeşlerime özenmiyor değilim . kendilerini gerçekten " bir şey " olabilmiş bulabildikleri için. ama diğer ötekiler örneğin benim gibi öte dünyayı herhangi bir egotatmini dolayısıyla kabullenemez.

    gerçekçilik beynimize işlemiş . bazen hayvan olsam daha mı iyi olurdu demiyor değilim.(bakın bunu söylerken bile öteki insan en üstün varlıktır . dahada kötü olabilirdin gibi safsatalar böyle bir dünya da yaşadığım için beni yoruyor . peki neden beni yoruyor da başkasını yormuyor ?- onların arkasında kalabalıklar var çünkü bense yapayalnız kaldım )

    her insan hayvan(içgüdü) ve insan( düşünce, akıl) olmak üzere 2 kısımdan oluşur. işte bizim mutlu, bağlı hissetmemiz bu içgüdüden gelir.(gerçi hayvan diyince aşağılamaya girdiğimi düşünen insan kalabalıları da var o başka.)
    sanırım benim sorunum bu ikisini bir arada zütürememek başarı, sevgi, güzel şeyler aslında öyle değil mi değerli okurlarım ?.

    kabullenemediğin kişileri sevmek , senin için önemli konuları kadının önemsemesi işte bunlar sıradan insanlar için kabullenilebilir şeyler.

    neyse işte intihar sebeplerim bunlar bir gün korkaklığımı bırakırda intihar edersem devlet bizi görsün :d.

    bu arada en ince sırlarımı itiraf ediyorken "liselilerden nefret ettiğim itirafını da yapmak isterim :d"

    liseli "ortaöğretimde okuyan kişi, birey" anlamında olmasının yanı sıra liseliliğini henüz geçiştirememiş "pes atıp, okey oynayan" kişileri de temsil eder.

    üniversitedeyim arkadaş denilen kişinin ettiği sözler şunlar.

    ben: ne olmak istiyorsun ?
    arkadaş? insanları bilinçlendirmek istiyorum.

    al işte muhtemelen 1 sene önce birinin söylediği kürt halkı dilini konuşamıyor .2. sınıf insan yerine konuluyor gibi demogojilerin ya da düşüncede diyebiliriz , kendisini dünyanın en bilinçlendirici insanı yaptığını zannetti.

    (bakın burada doğruluk üzerine bir yorum getirmiyorum. o yüzden kürt halkına söz etti gibi şeylerle inboxumu küfürlerle doldurmayın silmesi falan uğraştırıyor ki ne yazdığımı okuyamayan bölgesel pkiaları yandaşlarıyla muhatap olmam o yüzden boşu boşuna yazı mazı atmayın. abelardın sözünü değiştirecek olursak."dünyadaki bütün insanlar herşeyi kendilerinin bildiğini sanırlar, oysa bilmezler ki hayatta herşeyi ben biliyorumdur.".tabi bu sizin beni algılama biçiminizin bir ironisiydi.ama sizin için gerçek olabilir.)

    bilinçlendirme keza kendisinin herşeyi bildiği gibi bir düşüncede olması benim intiharımı dahada kolaylaştıracak sanırım. bu mu dünyadaki bütün bilgiler , herşey bunu tek önemli şey bu konuda bilinçlenince pembe panjurlu evi mi olacak herkesin ? ya da herkes mutlu mu olacak intiharlar olmayacak mı artık ?

    işte liselilerden, üniversiteli liselilerden, hayattaki liselilerden (pkia üreticilerinin temelsiz bilgi teorisyeni yandaşları anlamında kullanıldı) nefret etme sebebim budur.
    şimdi okuyan (büyük ihtimalle) liseli arkadaşım nefret ettiğin kişiler arasında yaşamak nedir bilir misin ? eksiyi at sonra bi düşün iki el pes atmadan önce bi düşün ,ama eksi sana feda olsun eğer istiyorsan eksi attığın için sinirlenebirim bile !

    şöyle bir duygu hani doktor, mühendis , avukat, hakim olup ta size yüksek insan olarak bakıp daha sonra kulağınızdaki küpeyi görünce kendilerinden dayak yediğiniz kişiler var ya hah tam da öyle işte. siz yüksek bi şey olsanız da ki yükseklik bunlar değildir, temelsiz bilgi savunucuları, ben bilirimci kişilikler kendilerini sizden daha iyi bildiklerini söylerler işte onlarla aynı yerde aynı dünya da yaşamak canınızı sıkar nefret edersiniz değil mi ?

    martin edenle bitireyim yazımı:
    "yaşama olan aşırı sevgimizden
    umut ve korkudan kurtulan bizler
    hiç bir yaşamın sonsuz olmadığı
    ölülerin asla dirilmediği
    ki en yorgun ırmak bile
    denizle birleşir bi yerde
    bu yüzden tanrılara şükranlarımızı sunarız"

    hadi hayırlı işler yazıya karşı düşünceler sunacak insanlar bu ülkede yaşamadığından ben karşı düşünce olabilir mi diye düşüneceğim ve bir sonuca varmaya çalışacağım.

    edit: bu girinin 1 şuku alması beni sevindirdi demek ki okuyan ve fikirlerimi anlayabilen türkçe konuşabilen insanlar varmış saygılar.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 115.
    0
    --spoiler--
    sabahları odamı düzelten hizmetçi kız bile benimle siyasetten konuşmaya kalkar , boş zamanlarında derhal gazetesini okumaya koyulurdu. onun da kendine göre ateşli kanaatleri vardı ve bunlardan bahsederken yüzü büsbütün kızarır, yumruğunu sıkarak havada sallardı.
    --spoiler--

    şu cümlede "bizi siyasetten soğutan" asıl nedeni ne kadarda güzel anlatmış beyler, siyaseti hakkıyla aslında gücü elinde olanlar yapar. sen kimsin o küçük yumruğunu havada sallamak kim diyor yazar .

    gecenin 5 inde siyaset konuşmak ne işe yararın bir diğer tanımı :d
    ···
  16. 116.
    0
    1984 de kardeşliğin kitabının tamamı
    ···
  17. 117.
    +1
    ... sakin ol. öylece dur. yaşamdan geç. kentlerden geç. sınırları aş. gülüşlerden gec. anlamsız konuşmaları dinle, galerileri gez, kahvelerde otur -artık hiçbir yerdesin.

    tezer özlü - yaşamın ucuna yolculuk
    ···
  18. 118.
    0
    tam ekşicilerin tarzında başlık. çaktırmadan uzaklaşın
    ···
  19. 119.
    0
    @98 güzelmiş panpa okumak lazım neyi anlatıyo ktap
    ···
  20. 120.
    0
    ‎"bak hatırla mesela bugün bizim ihtiyar heyeti başkanının filipin kulübesinin önündne geçiyorduk, beyaz güzel kulübenin. Bana şöyle demiştin " Rusya'da her köylünün böyle bir evi olduğunda, artık kalkınmış olacak! hepimiz bunun için çabalamalıyız" oysa ben ondan nefret ediyorum köylüden, filipten nefret ediyorum. niçin onlar için çalışıp çabalayayım, karşılaştığında bir teşekkür bile etmezler. hem gerçi teşekkür etseler bile ne yapayım ? evet o öyle beyaz bir eve sahip olacak bende çoktan öbür dünyayı boylamış olacağım, bana ne yararı var ?"
    "yeter yevgeni . senin şu sözlerini duyanlarda bizi prensiplerimizden dolayı eleştirenleri haklı bulacaklar"
    "aynı amcan gibi konuştun. prensipler yok . şimdiye kadar fark etmemiş olmalısın. asıl var olan duyumlardır . herşey heyecanlanma duyumuna bağlıdır.
    "nasıl yani"
    "örneğin benim durumumu ele alalım . Diyelim ki ben her şeyi yadsıyorum, bu bir duyum sonucu . ben karşı çıkmayı seviyorum benim beynim bu şekilde işliyor hepsi bu. ben neden kimyayı sevmiyorum ? sen niçin elmayı sevmiyorsun ? bunların hepsi bir duyum sonucu . yani sonuçta hepsi aynı şeye geliyor. insanlar bunu açıklayamıyorlar kimse sana bunu söylemeye cesaret edemez. ben bile bir ikinci kez bunu tekrarlamayacağım "
    "ne yani namusta mı bir duyum?"
    "elbette"
    "yevgeni" diye seslendi arkadi üzgün bir sesle
    "ne var hoşuna gitmedi mi ? " diye kesti bazarov .
    "hayır dostum eğer her şeyi biçmek istiyorsan , insan kendi bacaklarını esirgememeli" tartışılması gerekir
    ···