en taşaklı barda içtiğin viskiden

ya birader ben sana anlatamıyorum ki. sen kendin söylüyorsun zütüncüyüm diye, senin neyine ayar veriym? bak sana küfür etmiyorum, ezme çabasına girmiyorum, bir şey yapmıyorum. sende devamlı bir ezilme paranoyası. seni ben ezsem nolur, ezmesem nolur. o tarz işlerin de peşinden giden bir adam değilim.

benim sadece doğru olduğuna inandığım bir görüşüm var, seninle onu tartışmaya çalışıyorum. ben senin neslini, yaşını, memleketini, sosyal statünü falan filan sormuyorum ki sana.

amcabey meselesine gelelim... tabi ki patron olduğundan doğal olarak kapitalist. ama zannettiğin gibi kazan 3 ver 1 durumu falan yok. performansa göre prim diye bir şey var. sosyalizmin işçi-patron-sermaye ekseninde amacı işçinin hakkını almasıdır. sigortaların düzenli ödendiği, maaşların düzenli ve dolgun ödendiği, iş saatlerinin mantıklı olduğu bir yerde sen işçi hakkı ihlâl ediliyor diyip, sosyalist kaygılara giremezsin.

ayrıca bu adam patron diye işçiden az çalışır demek senin sektöre hâkim olmamandandır. tahmin ettiğim kadarıyla senin düzenli bir iş hayatın olmadığı gibi öğrencisindir de sen muhtemelen.

sana ben bunları kapitalizme bayıldığımdan anlatmıyorum. aslen ben de sosyalist kafalı bir adamım. gelgelelim insanlar senin sandığın kadar masum değil. sadece işçinin masum olduğundan yola çıkarsan çok yanılırsın. çünkü biz bu sektörde ne adamlar gördük. ne hırsızlar, ne çakallar, tahmin bile edemezsin. he bunlar senin ahlak anlayışına uygunsa zaten tartışılacak bir şey yok. yok değil dersen ben sana ezbere konuşmamanı tavsiye ederim.

onun haricinde benim sana anlatmaya çalıştığım şey, zengin bir insan da servetini korumak için emekçi olmak mecburiyetinde. ben sana bunu koç, sabancı falan için söylemiyorum. kendi emeğiyle gelen ve senin öyle biri yok dediğin ama araştırsan göreceğin binlerce iş adamı için söylüyorum.

ünal aysal meselesi için bana mı çıkıştın bilmiyorum. neyse o ben olsam da canın sağolsun da onu örnek verme sebebim de adnan polat gibi tepeden inme zengin bir adam olmaması. yıllarca irili ufaklı yöneticilik işlerinden, memuriyetlerden buralara kadar gelmesi. özgeçmişini okuyup ne demek istediğimi anlayabilirsin.

özet geçmek gerekirse fakir bir insanı hakir görmek ne kadar eziklikse, zengini hakir görmek de o kadar ezikliktir.

iki tarafta da kişilik sorunları vardır.

onun dışında asgari şartlarla da hayatın keyfini çıkarırım demene saygım var tabi.

ama hayat böyle bir şey değil.

sana bir şişe birayla mutlu oluyorsun diye kimse kız vermez.