/i/Kültür Sanat

    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +2
    Evet beyler en sevdiğimiz tiratları ve replikleri bu başlık altında topluyoruz.. ister bir filmden ister bir tiyatro metninden ve ya oyunundan isterseniz de kendi yazdığınız tirat ve ya replikleri paylaşabilirsiniz. Ben favorilerimden biriyle başlıyorum..

    bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı'da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bir adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bir şeyler. bir de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filmciydi yeşil çamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne tak varsa hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı... sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bir dükkan verdi peder... dükkanda koltuk moltuk satardım. bir gün bu huur çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bir etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bir bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlayacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bir soruşturma... dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagora kegibmiş. zagorda kaftiden içerde o sıra. bir gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastahaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar'a benim içimde bi sıkıntı... işi anladım tabii: zagoru ziyarete gidiyor. BiR tuhaf oldum, bini de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içeriden çıktı. sonra bir duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bir sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi huur. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bir daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor'a, sonra komalık. ankara'da oluyor bunlar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornavida yemiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat... ama bu sefer başka güzel huur. orhanın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor'a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya biz de, "nasıl?" diye sormuş bulunduk. huurluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bi inandım huuryla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor'a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki bin! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. huur da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden... önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu tınmıyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına.gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor'a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. ne yaptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul'a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi.bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile... beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bişey demiyo. sinop'ta oluyo bunlar. ben de döndüm istanbul'a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o halinle kalk git sen diyarbakır'a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden.sonra çocuğu doğuruyor. durum hemen anlaşılmamış. ortaya çıkınca bir gece esrarı çekip takıyor herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyar bakır'a, zagor'un peşine. allahdan herif delikanlı çıkıyor da şikayet etmiyor. ben o ara istanbul'da taksiden yolumu buluyorum. epey bir zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor'un diyar bakır ceza evinde olduğunu duymuştum o sıralar. bir gece bir büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bir ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyor. bir daha açtım, başımda bir çocuk, kalk abi, diyar bakıra geldik diyor. baktım, sahiden diyar bakır'dayım. bir soruşturma... kale mahallesi vardır oranın, bir gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bir şey demedik. o gece oturup düşündüm. Oğlum Bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını,usul usul yürü şimdi.
    o gün bugün usul usul yürüyorum işte..

    Masumiyet - Bekir'in tiradı..

    https://www.youtube.com/watch?v=Q1wGfz4_epg
    Bu da Masumiyet filminden Haluk Bilginer in performansı.
    ···
  1. 2.
    +1
    Birinin böyle bi başlık açıp da kimsenin bi şey yazmaması beni rahatsız etti. Aklıma gelirse bi tane de ben yazarım panpa .))
    ingilizce ama yine de...

    I’m sorry, but I don’t want to be an emperor. That’s not my business. I don’t want to rule or conquer anyone. I should like to help everyone - if possible - Jew, Gentile - black man - white. We all want to help one another. Human beings are like that. We want to live by each other’s happiness - not by each other’s misery. We don’t want to hate and despise one another. In this world there is room for everyone. And the good earth is rich and can provide for everyone. The way of life can be free and beautiful, but we have lost the way.

    Greed has poisoned men’s souls, has barricaded the world with hate, has goose-stepped us into misery and bloodshed. We have developed speed, but we have shut ourselves in. Machinery that gives abundance has left us in want. Our knowledge has made us cynical. Our cleverness, hard and unkind. We think too much and feel too little. More than machinery we need humanity. More than cleverness we need kindness and gentleness. Without these qualities, life will be violent and all will be lost...

    The aeroplane and the radio have brought us closer together. The very nature of these inventions cries out for the goodness in men - cries out for universal brotherhood - for the unity of us all. Even now my voice is reaching millions throughout the world - millions of despairing men, women, and little children - victims of a system that makes men torture and imprison innocent people.

    To those who can hear me, I say - do not despair. The misery that is now upon us is but the passing of greed - the bitterness of men who fear the way of human progress. The hate of men will pass, and dictators die, and the power they took from the people will return to the people. And so long as men die, liberty will never perish. ...

    Soldiers! don’t give yourselves to brutes - men who despise you - enslave you - who regiment your lives - tell you what to do - what to think and what to feel! Who drill you - diet you - treat you like cattle, use you as cannon fodder. Don’t give yourselves to these unnatural men - machine men with machine minds and machine hearts! You are not machines! You are not cattle! You are men! You have the love of humanity in your hearts! You don’t hate! Only the unloved hate - the unloved and the unnatural! Soldiers! Don’t fight for slavery! Fight for liberty!

    In the 17th Chapter of St Luke it is written: “the Kingdom of God is within man” - not one man nor a group of men, but in all men! In you! You, the people have the power - the power to create machines. The power to create happiness! You, the people, have the power to make this life free and beautiful, to make this life a wonderful adventure.

    Then - in the name of democracy - let us use that power - let us all unite. Let us fight for a new world - a decent world that will give men a chance to work - that will give youth a future and old age a security. By the promise of these things, brutes have risen to power. But they lie! They do not fulfil that promise. They never will!

    Dictators free themselves but they enslave the people! Now let us fight to fulfil that promise! Let us fight to free the world - to do away with national barriers - to do away with greed, with hate and intolerance. Let us fight for a world of reason, a world where science and progress will lead to all men’s happiness. Soldiers! in the name of democracy, let us all unite!
    Charlie Chaplin-The Great Dictator
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Sağ ol panpa desteğin için
      ···
  2. 3.
    0
    seni seçtim pikaçu cereyan şoku atasan:')
    ···
  3. 4.
    0
    Sırça hayvan koleksiyonundan bir tirat paylaşacaktım fakat oyunun kitabını bulamadım , birazdan paylaşıcam Tom wiengfield'in o muhteşem tiradını..
    ···
  4. 5.
    0
    Bana bir şeyhler oluyor - Hilmi Duran Final Tiradı
    Yazar : Yılmaz Erdoğan

    yalnızlık.
    her kimliğe doğuştan yazılı tek uğraşıdır insanın bir yaşama sırasında
    tek sermayesi, sahip olduğu tek şeydir
    kıymetini bilmelidir, dedi.
    yalnızdır insan
    hep kalabalıklara karışma telaşı bundandır.
    kalabalık yalnızlıklar, yalnız kalabalıklar oluşur, şehir şehir ülke ülke.
    kalabalık arttıkça artmaktadır yalnızlık da.
    insan bir ölümü istemez, bir de ondan beter bir yalnızlığı
    ama ikisi de muhakkak gelir başına bir yalnız yaşama sırasında.
    ölümün değil ama yalnızlığın bir tek çaresi var, dedi.
    tek çaresi aşktır bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın
    aşk da zaten iki yalnızın ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır, dedi
    aşık olun!
    gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı
    nasılsa ayrılık insanın tek kişilik yalnızlığını özlemesi.
    sade ölüm değil, ayrılık da yaşamın emri..

    evet söyledi
    ya da ben duydum
    duyduğuma göre elbet bir ses söyledi bu söylendikçe usulen söylenir olan sözleri.
    evet duydum söyledi
    her duyduğumda ağladım
    pek çok ağlayışım sırasında duydum.
    kalbim tutanak tuttu duyduklarıma
    soruldu, dedi, cevap alındı
    yaşamak, dedi, tek marifetiniz -biraz özen gösteriniz.
    zulüm kimse zalimlik yapmayınca biter -mazlumlar dahil, dedi.
    ama yapmayın, o daha bir çocuk, dedi tanrı..

    ya gördüm neyleyim
    insanlar vardı duvarın içinde.
    ya ben hep duvara konuştum
    ya da duvar değil konuştuğum, içinde insanlar var.
    nedense beni anlasın istedim içinde insan olan duvarlar.
    bilmiyorum,
    belki de ben gerçekten delirdim
    onlar haklı belki de.
    içinde değil duvarların insanlar
    sadece arasındalar..
    ···
  5. 6.
    0
    Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım - Vicdani final tiradı

    Yazar : Haldun Taner..

    Burası...

    Bakırköy'de bir hastane

    Ben:

    399 numaralı hasta

    Teşhis: Plak kompleksi ,

    Marka: Sahibinin sesi

    Bir iğne görmez miyim

    Fini fırıl dönerim.

    Yolunuz buraya düşerse

    Bana plak fırçası getirin

    Kristal iğne getirin..

    Ben insanları çok severdim Çok severim

    Ne var ki sevdiğim kadar Sevilmedim.

    Çok saftım bir zamanlar inandım kandırıldım. Vatanıma, karıma, vazifeme Amirlerime dostlarıma Köpek gibi sadıktım Belki bundan ötürü Köpek yerine sayıldım. Yetmişime bir yaş kala Teşhisimi koydular. Tam uyanacaktım Bütün saçma şarkıyı Bir baştan sona çizip Kendi şarkıma başlayacaktım. Müsaade etmediler. Bana deli dediler. Ben şimdi geceleri Bütün şehir uyurken Gözümü hiç kırpmıyorum Tıpkı ; Koza ören ipek böcekleri gibi ;

    Mini mırıl

    Yeni bir plak

    Dol duruyorum.

    Sır

    Sizinle benim aramda

    Aman doktor duymasın

    Bu seferki plağın adı

    Sahibinin sesi değil:

    Vicdani'nin öz sesi

    Bütün dünyaya karşı

    Yüzyıllardır kandınlmış

    Ezilmiş

    Okkanın altına gitmiş

    Küçük adamların

    Uyanış marşı..

    Çok sade melodisi

    Yalın, güçlü, imanlı:

    Ey benim kardeşlerim

    ibret olsun hayatım

    Açın ne olur gözünüzü,

    Sakın siz de benim gibi

    Safçasına

    Plak olmayın

    Gözlerimizi açalım

    Gerekeni yapalım

    Gözlerimizi açalım gerekeni yapalım

    Gerekeni yapalım

    Sakın plak olmayın

    Sakın plak olmayın

    Sakın plak olmayın..
    ···
  6. 7.
    0
    Bu kadar az ilgi göreceğini tahmin etmemiştim be panpalar , neyse hatırladıklarımı ve orijinal metnini bulduklarımı paylaşmaya devam edeceğim. Sıradaki tiradımız Cyrano de bergerac 'dan Burun tiradı olacak yüksek ihtimal
    ···
  7. 8.
    0
    Cyrano de Bergerac - Burun Tiradı..

    Yazar : Edmond Rostand

    Soylulardan kendini beğenmiş bir tip olan Valvert, Cyrano'yu küçük düşürmek ister..

    cyrano de bergerac: kibarlar için yasa çizme değil, kılıçtır.

    de guiche: can sıkmaya başladı!
    vicomte de valvert: pöh! farfaranın biri! de guiche: elverir, kabak tadı!

    haddini bildirecek kimse yok mu?

    de valvert: ne demek! durun şimdi.

    (kendisini süzen cyrano'ya yaklaşır ve azametli bir tavırla karşısına dikilir)

    burnunuz ne kocaman!
    cyrano: (pür ciddiyet) evet, pek kocaman!

    hepsi bu mu? de valvert: daha? cyrano: bu kadarı az
    delikanlı! halbuki neler neler bulunmaz

    söyleyecek! asıl iş edada.
    meselâ bak, hoyratça:
    "burnum böyle olsaydı, mösyö, mutlak dibinden kestirirdim!

    dostça: "yana yatmaz mı,
    senden evvel davranıp kadehine batmaz mı?"

    tarifle: "burun değil bir kere, coğrafyada
    böylesine dağ denir, dağ değil, yarımada!"

    mütecessis: "acaba neye yarar bu alet?
    makas kutusu mudur, divit midir izah et!"

    zarifâne: "kuşları sevdiğiniz besbelli!
    yorulmasınlar diye yavrucaklar, temelli
    bir tünek kurmuşsunuz!"

    pür neş'e: "birader, şu koskocaman burnunla tütün içince, komşu
    "yangın var!" demiyor mu?"

    müdebbir: "aman yavrum,
    bu ağırlıkla yere düşmenden korkuyorum!"

    müşfik: "yaptırın ona küçücük bir şemsiye,
    yazın fazla güneşten rengi solmasın diye!"

    alimâne: "görmüştüm aristophane'da belki
    hippocampelephan tocamélos adındaki hayvanın

    burnu gayet büyükmüş! sen ne dersin?"
    nobran: "zaten bilirim, sen misafir seversin,

    bu, şapka asmak için ne mükemmel bir icat!"
    şairâne: "ey burun! bütün cihana inat,

    seni baştan aşağı nezle etmeye kaadir
    tek rüzgar bulunamaz, karayel istisnadır!"

    hazin: "bir de kanarsa, kızıldeniz, ne belâ!"
    hayran: "lavantacıya ne mükemmel tabela!"

    safiyâne: "abide ne günleri gezilir?"

    hürmetkârâne: "beyefendi kibarsınız muhakkak,
    yoksa imkânı var mı cumba sahibi olmak?"

    köylü: "vış anam! bu ne? bilmem guş mu balıh mı?
    yoksa bir tohuma gaçmış salatalıh mı?"

    sivri akıllı: "bunu tombalaya koymalı!
    kim elinden kaçırmak ister böyle bir malı?"

    ve hıçkıra hıçkıra, nihayet, pyrame gibi,
    "bu ne felâket! bu ne musibettir yarabbi!

    böyle berbat edip de yüzünü sahibinin,
    şimdi de utancından kızarıyor bak hain!"

    olsaydı biraz nükte, biraz malûmatınız,
    işte karşıma geçip bunları sayardınız.

    fakat sizde nükteden eser yok zerre kadar,
    neyleyim cenab-ı hakk ihsan buyurmamışlar!

    zaten bir parça icat kudreti olsa bile
    böyle seçkin, muhterem hüzzar önünde hele,

    bana bu şakaları yapamazdınız elbet.
    ağzınızdan çıkmaya daha olmadan kısmet

    bunlardan birinin en ufak başlangıcı,
    karşınıza çıkardı bergerac'ın kılıcı!

    ben bunları söylerim oldukça belâgatle;
    başkasından dinlemem fakat tekini bile!
    Tümünü Göster
    ···
  8. 9.
    0
    Kabadayı filminden bir Ali Osman repliği..

    Senin silahında mermi ters dönmüş evlat.

    Bu da aynı filmden Ali Osman ve Devran sahnesi :

    https://www.youtube.com/watch?v=FYcFDHz5B_M
    ···
  9. 10.
    +1
    Naked, 1993 yapımlı ve yönetmeni mike leigh se cannes da en iyi yönetmen ödülünü getiren filmdir. izlenilmesini şiddetle tavsiye ederim. filmin en iyi diyalog sahnesinden bir kısım:

    "Görüyorsun Brian Tanrı seni sevmiyor;
    tanrı seni küçümsüyor.
    Yani hiç umut yok...
    ve insanoğlu sadece
    şeytanın kendi kendini yarattığı
    cihazın bir bileşeni.
    katılıyor musun?
    temelde benim söylediğim:
    bir kaç tane yumurta kırmadan
    omlet yapamazsın...
    ve insanoğlu sadece kirik
    bir yumurtadır...

    ve omlet... berbat kokuyor."
    ···
    1. 1.
      0
      Filmi izlemedim ama replikten haberdardım panpam , tesekkürler katkın için
      ···
  10. 11.
    +1
    https://www.youtube.com/watch?v=VAkBz9glJFo
    ···