en manyak duyguların insanı

Ben: Yalnız kendime özel yaptığım depo gibi bir yerde bu kitap yarın istiyorsanız zütüreyim oraya sizi ?

ikiside kabul etti, yarın sözleşmek üzere ayrıldık oradan. Ertesi gün sözleştiğimiz saatte arabama bindik ve otobana çıktık. Bilerek farklı bir dağ yolundan gidiyordum kestirme diye ki yolu daha da karmaşık hale sokup kamera tarafından takip edilmeyelim diye. Elbet birkaç kameranın görüntüsüne girmişizdir o yüzden yol olmayan bir yerden gidiyordum.

Öğlen saat 2 gibi depoya geldik, kapıyı açtım ve arabayla birlikte depoya girdik.Ben arabayı park ettim. Kızlar indiler arabadan.

Tuğçe: Çok güzelmiş depon, herşey var.
Irmak: Gerçekten, çok ta büyük.

Beni zengin sanmışlardı her halde, fakat bu deponun onların ölüm yeri olacağını nereden bilebilirlerdi.

Ben: Buraya mal falan getirmiyorum ben, kendi şahsi eşyalarımı falan getiriyorum burası 2. Evim gibi biryer.
Irmak: Harikaymış.
Tuğçe: Evet, kitaplar nerede ?
Ben: Biraz arkada gel gidelim.

Irmak orada kalmıştı biz Tuğçe ile arkaya yürüdük. Karanlıkta bir anda Tuğçe’yi bayılttım ve yere bıraktım. Irmak bizden uzun bir süre ses gelmeyince korka korka bize doğru gelmeye başladı.O aydınlık yerdeydi ondan görebiliyordum fakat o beni karanlıkta olduğumdan göremiyordu. Irmak biraz daha yaklaşınca birden elektrikli testereyle karşısına çıktım.Her seri katilin bir cinayetinde kullanması gereken bir silahtı bu elektrikli testere, harika bir icattı.

Irmak birden çığlık attı ve depo kapısına doğru koşmaya başladı fakat kapı otomatik kilitliydi açamazdı bende yavaş yavaş üzerine yürümeye başladım ve köşede sıkıştırdım. Irmak yere çöktü ve ağlamaya başladı. Elektrikli testereyi kenara bıraktım ve Irmak’ı sarı saçlarından tutup kaldırdım arabaya doğru domalttım. Altında mavi bir kot pantolon vardı, kalçasına sertçe bir tokat attım.

Ben: Seni bu kadar kısa sürede bırakacağımı mı sanıyorsun ?

Irmağı biraz okşadıktan sonra yere bıraktım ve ellerini iplerle bağladıktan sonra Tuğçe’yi yanına getirdim. Tuğçe’yi de bağlayıp yan yana kenara bıraktım onları ve Tuğçe’nin ayılmasını bekledim. Tuğçe kendine gelince bana baktı.

Tuğçe: Sen ? Sen bizi tuzağa düşürdün. Senin iyi biri olduğunu düşünüyordum.
Ben: Ben belki iyi biriyimdir fakat sizin iyilik anlayışınız farklıdır.
Tuğçe: Birilerine zarar vermek iyilik mi ?
Ben: Bence evet.Sen beni anlayamazsın boşver.

hadi beyler ses verin biraz.

Tuğçe’nin yanına gittim ve çömeldim hafifçe.

Ben: Hatırlıyor musun iş başvurusu için Antalya’ya sahte bir patron 9 kişiyi zütürüp katletmişti.
Tuğçe: Evet öyle bir haber okudum.
Ben: işte o benim, benim yerime başka birisi üstlendi o suçu. Ayrıca o Antalya’da değil bizzat istanbul’da yaşandı.

Birden iki kızda hafifçe çığlık attı. Tuğçe ve Irmak’a sertçe birer tokat attıktan sonra ayağa kalktım.Bu gün güzel geçecek gibiydi.

@155 gibtir la dinlemiyosan.

çok yavaş yazıyon amk

devam devam

Lan yararak su gibis ve gibis iskencelerini uzun ya

devam etmiyo oc bosuna beklemeyin beyler

Tekrardan başlıyorum beyler.

beyler hiç okuyan var mı ?

Birkaç gün evde takıldım fakat artık içim bunalmıştı,her zaman ki gibi yine sırt çantama ne olur ne olmaz diye eşyalarımı koymuş ve dolaşmaya çıkmıştım. Site’nin yakınlarında ki sahadan geçiyordum akşam vakitleriydi ve 2 tane kız tenis oynuyordu. Onları tanımıyordum daha önce görmemiştim, sitede gerçi tanışmadığım çok kişi vardı. Sadece başımla selam verip geçtim fakat bunları kafaya takmıştım bende bunlara güzel bir ayar çekecektim. Fakat sahaların olduğu yerde çok fazla kamera vardı ben orada görülürsem elleriyle koyulmuş gibi bulunurdum.

Düşme sesini duyan 2 kişi daha çıktılar koridora hemen peşlerinden gittim ve demir sopayla vurduğumu yere indiriyordum. Sağlam bir dayak attım. Büyük ihtimal kadınlardan kapalı olan başta dövdüğüm adamın karısı diğer açık olanda kızıydı. Karısı ve kızı daha bayılmamışlardı onları salona çektim ve ikisininde ağzını bantladım fakat ellerini falan bağlama gereği duymadım. Kızın hafiften burnu kanamaya başlamıştı, eğildim ve dudağında öptüm hafifçe kan tadı gelmişti. Annesi pislik çıkartacak gibiydi sürekli vurmaya çalışıyordu ve bende onu demir sopa ile döve döve öldürdüm. Kanları resmen duvarlara kadar sıçramıştı kadın yerde yatarken kızı iyice ağlamaya başladı.

Hemen kapının önünde ki babayı tuttum ve içeriye getirdim. Hala ayılmamıştı onu bağladım ve koltuğun üzerine bıraktım. Kızının ağzını açtım.

Ben: ismin ne ?

Kızdan ses çıkmadı, biraz bağırarak sorumu tekrarladım.

Kız: Şule.
Ben: Bende Türkay memnun oldum.

Her zaman yaptığım gibi yine ismimi söylememiştim.

kadın evde niye kapalı geziyo amk

@134 gemici mantığıyla titanic izliyosun panpa ahahaha güldüm ama lan.

Şule’nin çenesinden tuttum ve gülümseyerek.

Ben: Daha önce ilişkiye girdin mi ?
Şule: Ne ?
Ben: gibtirttin mi kızım işte onu soruyorum ?

Biraz bağırmıştım,Şule ağlayarak cevap verdi.

Şule: Hayır.
Ben: Bana yalan söyleme, cezası kötü olur.
Şule: Gerçekten yapmadım.
Ben: Peki o zaman bu gece bir ilki yaşayacaksın.

Ağzını tekrardan kapattım,Şule’nin bantı çıkartmaya cesareti yoktu ellerini bağlamaya gerek kalmamıştı.

Şule’nin babası uyanmıştı, beni görünce yine birşeyler söyleme kalktı. Suratına sert bir yumruk attım.

Ben: Birazdan kızını gözünün önünde gibeceğim ve bunu izleyeceksin.

ikisi birden bağırmaya kalkıyorlardı,Şule bantı çıkartmaya çalışırken suratına sertçe bir tekme attım ve yere tamamen yığıldı. Kaldırdım ve üzerinde ki kıyafetleri çıkarttıktan sonra direkt bende soyunup dıbına gibimi soktuğum gibi gibmeye başladım. Kız gerçekten bakireydi ve gibim kana bulaşmıştı. Biraz önden gibtikten sonra arkadan da tecavüz etmeye başladım. Kız ağlıyor ve ağzı bantlı olmasına rağmen baya ses çıkartıyordu. Babası resmen yıkılmıştı karşımda kızını o halde görünce fakat bir şey diyemiyordu.