ALINTIDIR
EDiT:
https://youtu.be/RvJO7_jrAzM yorumlarda bi kullanıcı yazmış
1- AKP iktidara geldi, vatandaş krizden çıkmış ve yoksul, hazinede ise para yoktu. Özelleştirmeler ile kaynak yaratıp, vatandaşın gözünü boyayacak, bir yandan da kalitesiz de olsa, istihdam sağlayacak yol projelerine ve kamu harcamalarına girişildi.
2- Piyasadan çok para girdisi yoktu, para avrupadan geliyordu, AB hedefi ortaya konuldu ve fonlar cezbedilerek ülkeye para girişi sağlandı.
3- 2002\\\\\\\'de toplam konut/taşıt/ihtiyaç kredisi ve kredi kartı borcu 1.2 milyar TL ve kişi başı borç 99 TL idi
4- 2006-2008\\\\\\\'ye kadar Avrupa ile müzakereler ve atılan demokratikleşme adımları AKP popüleritsini artırdı. 2007 sonu itibariyle yukarıda bahsettiğim borç toplamda 91 milyar lira\\\\\\\'ya ve kişi başı 1295 lira\\\\\\\'ya çıkmıştı. Bu borçlanmayı fonlayabilecek kaynaklar, üretim ve koşullar vardı..Ülke yavaş yavaş tüketmeyi benimsemeye başlamıştı, eskiden bir araba almak için 5 yıl para biriktirmesi gerekirken artık bankaya gidiyor şak diye kredi istiyor tak diye araba alıyordu. Eskiden 5 yıllık birikimi yeterken artık araba faizle 6.5 yıllık birikime denk geliyordu ama olsun. Arabada \\\\\\\"Binerken öderim\\\\\\\", evde \\\\\\\"otururken öderim\\\\\\\" dönemiydi.
5- Gel gör ki yurt dışı finans piyasalarında ve özellikle ABD\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\'de bir cisim yaklaştığı görülmeye başlamıştı. Kriz patlak verdi.. ABD kendi vatandaşı para harcasın ki ekonominin çarkları yeniden dönsün diye merkez bankasına (FED) para bastırdı ve bu parayı sıfır faizli kredi olarak dağıtması için ABD bankalarına verdi.. ABD bankası parayı ABD vatandaşına verince para kazanamıyordu ama örneğin Brezilya, örneğin Rusya, örneğin Türkiye ve Türk firmaları makul bir faiz ödemeyi taahhüt ediyordu.. ABD bankası sabah FED\\\\\\\'den sıfır faizle parayı alıyor akşam 4-5 faizle kemisksiz kar ederek piyasaya dağıtıyordu (lafın gelişi).Krize giren AB ve Japonya negatif faiz vermeye de başlayınca, para hepten gelişmekte olan ülkelere kaydı. Bu süreçte FED\\\\\\\'in bastığı 4 TRILYON dolar\\\\\\\'ın epey bir kısmı gelişen piyasalara borç olarak girdi. dolar dip yaptı (akabinde 1 dolar 1 lira olur mu denecekti)
6- Gelişen ülkelerde parti başladı, AVM yapacaksın 500 milyon dolar mı lazım? Özelleştirmeden hesaplı kit mi kapacaksın? Sonradan müslüman oldun ihaleye kaynak mı lazım? Arsa paylı rezidans projen var ama paran mı yok? Hiç sorun değil. 500 milyon dolar %5 faizle borçlan, dolar nasılsa 1 lira civarı.. Evleri, iş yerlerini %20 karla satsan zenginsin be oğlum diyen koştu borç aldı.
7- Yerli bankalar da furyaya katıldı, dışarıdan düşük faizle aldığı borcu krediye çevirip vatandaşa dağıttı. Kendi mevduatı azdı ama dışarıda dolar kaynaktan su fışkırır gibi fışkırıyordu.
8- O güne kadar sobalı evde oturmuş vatandaş yükselen evleri ve avmleri görünce iştahı kabardı. Hanım\\\\\\\'da istekliydi zaten bankaya gittiler, banka para satmaya dünden razı tabi, şak diye başvurdular tak diye ev sahibi oldular. (mortgage kredisini mi getirsek diye şımarılan günler) .Tabi ev yeniyse 24 ay taksitle eşyaları da yenileyiverdiler.
9- Yer gök ABD parasıyla fonlanmış AVM, hava alanı, hastane, park, yol, konut projesi doldu taştı. Konut o kadar karlıydı ki pek çok fabrikatör fabrikasını kapatıp müteahhit oldu.
10- 2011 sonuna gelindiğinde toplam konut/ihtiyaç/kredi kartı/taşıt kredileri 223 milyar liraya, yani kişi başı borcumuz 2991 liraya çıkmıştı. Hemen herkeste 3 kredi kartı bir araba kredisi bir veya birkaç ev kredisi borç yükü vardı.
11- Bu düzen sonsuza kadar sürer denilirken 2013\\\\\\\'te FED başkanı şirin baba Bernanke\\\\\\\'nin aslında gargamel olduğu anlaşıldı.. Galiba para basmayı sonlardıracağımız günler geliyor demesiyle piyasaların tepe taklak olması bir oldu. Dolar uçtu. Hay aksi şeytan gezi olayları da aynı zamana denk geldi. Doların artışını dış mihraklara ve gezi olaylarına bağladık.FED 2015 sonunda faizleri artırmaya başladı.
12- Bernanke öyle dedi ama piyasada trilyonlarca dolar para hala dolaşmaktaydı VE imdada Avrupa Merkez Bankası(AMB)da yetişti mart 2015\\\\\\\'te FED\\\\\\\'in bitirme kararı aldığı parasal genişlemenin aynısını biz de yaparız dedi ve euro basmaya başladı.
13- 2017\\\\\\\'ye geldiğimizde ağzımız burnumuz kredi olmuş, toplam \\\\\\\"bireysel\\\\\\\" krediler 420 milyar liraya yni kişi başı kredi borcumuz 5340 liraya çıkmıştı. Toplum eroin bağımlısı gibi kredi bağımlısı olmuş, 12 taksitle değil peşin mal satın aldığımız zamanları unutmuştuk, bankalar ve kurumlar için dolar bulmak zorlaşmaya başlamıştı. Gırtlağına kadar krediye batan halk bankaya mevduat koyamıyor, banka\\\\\\\'nın kredi olarak dağıtacak mevduatı artmıyordu.. AKP hükümeti, fabrikatörden dönme müteahhitlere kredide yavaşlama olursa ekonominin kontak kapatacağını da görmeye başlamıştı.
14- 1000 kişiyi işe aldın AVM, rezidans yaptın ama bir kere yaptın, devdıbını yapmazsan o 1000 kişi işsiz, senden akan paraya güvenip işe eleman alan, stok yapan çivici, çimentocu, camcı, pencereci açıkta kalacak.. Bu vahşi inşaat döngüsünün sürmesi için kredi lazımdı ve sayın vatandaşlarımızın teveccühü ile tüm ülke AKP kontrolünde olduğu için, bankalara kredi ver baskısı yapılıyordu. Mevduatı olmayan banka zaten yabancı kurumlara borçlu olduğu halde daha da borç alıyor ve kredi olarak dağıtmaya devam ediyordu.(sonuçta bankalar topladıkları 100 lira mevduata karşılık 120-140 lira kredi vermiş durumdalar. Aradaki fark dışarıdan borç alınarak dağıtılanlar)
SONUÇ:
Zurnanın zırt dediği deliğe gelecek olursam, bütün bu serüvenin sonunda özel sektörün dolar olarak dışarıdan aldığı borç 220 milyar dolar.. Cari açığın yıllık faturası 60 milyar dolara geldi.. Gaza gelen bazı AKP seçmeni gibi\\\\\\\"borcu ödemeyelim onlar düşünsün\\\\\\\" dersen benzini mazotu fındıkla almaya çalışırsın.. Bu borç ödenecek, ödenecek ama borcu veren adamlar da\\\\\\\"borcu dolar verdim dolar alırım\\\\\\\" dedikleri için elindeki TL\\\\\\\'yi dolara çevirip borcunu dolar olarak ödemen lazım ve fakat senin TL\\\\\\\'ni alıp sana karşılığında dolar vermesini umduğun ülkelerin hepsiyle kavgalısın... Ülkede hak hukuk kalmamış, yabancı haliyle soruyor.\\\\\\\"ben sizin A firmasına kredi vermesine vereyim de, adamların şirketine fetöcü olma ihtimali üzerine el koyarsan benim paramı kim ödeyecek?\\\\\\\".\\\\\\\"ABD sana yaptırım uyguladı, bütün paranı pahalı petrole basarsan bana verecek paran kalmazsa ne olacak?\\\\\\\"\\\\\\\"Senin bir sürü firman yerli bankalara olan borçlarını ödeyemiyor, bu borçlar hükümete yıkılırsa, benim paraya sıra gelecek mi?\\\\\\\" vb. ve sonuç itibariyle \\\\\\\"ben sana borç veririm AMA bana çok güzel kar primi verirsin, üstüne de kredinin batmasına karşılık sigorta primini sen ödersin.\\\\\\\" diyor bir yerde.. Merkez bankasının emir kulu olduğu, hükümetin \\\\\\\"yarın yokmuş gibi yaşa\\\\\\\" diyen genç gibi zar zor bulunan parayı sağa sola, betona kanala harfiyata dağıtmaya devam ettiğini gören fon sahipleri, parayı sana verelim ama bazı şartlarımız olacak, bu şartları da sen kendi başına uygulayamazsın avukata gideceğiz sözleşme yapacağız diyorlar.
Avukatın adı da IMF.
Kendimce yorumum: Sonumuz pek iyi gözükmüyor beyler. Gitsek de sıkıntı kalsak da. Gidemiyoruz da kalamıyoruz da. Diyecek bir şey kalmadı daha.