+37
-3
30 Kasım 2014 sabahı uyandım, ağzımın içi tak gibi. Bi kahve hazırladım hemen kendime. Bi sigara yaktım. Açtım Neşet babadan " Neredesin Sen "i oturdum camın önüne , dün gece büyük bi gürültüyle içindeki tüm yağmur suyunu üzerimize bırakan bulutun yarattığı etkileri izliyorum.. Okula giden çocuklar. Fabrikasına gidip iş bası yapmak için servis bekleyen işçiler. Arabasına binip işyerlerine giden memurlar. Hayat aynı keskinliğiyle devam ediyor..
Kapı açılıyor, annem geliyor içeri. O melek yüzüne kurban olduğum kadın gelip yanıma oturuyor. O güzel elleriyle saçlarımı okşuyor.
Sıcacık gülüşüyle Günaydın oğlum diyor. Bi sigara yakıyor benimle beraber içmek için. Dışarıyı izliyoruz beraber. Nasıl olacak anne diyorum . Ne yapacağız bu adamı ? Nereye kadar bizi üzüp kırmaya devam edecek ?
Bilmiyorum baban hiç eskisi gibi değil Ayaz diyor. Suçluluk duygusu hissediyorum bi an. Çünkü babamın yediği taklarım hepsini biliyorum ve bir kısmında bende rol oynuyordum. Pişman oldum o anda, içim kan ağladı.
Herkesi kurtarmalıydim bu durumdan. Çünkü babamın bu tip hareketleri, annemi dövmesi, kardeşlerimi kırıp sürekli incitmesi zoruma gidiyordu artık.
Peki ya basımdaki diğer dertler ne olacaktı ? Ödemem gereken banka kredileri vardı. Ve askerlik yaklaşıyordu. Onlarıda geçtim etrafımda bir çok çakal vardı. Farkındaydım bunun. Hayat bana neler yaşatacaktı daha bilmiyorum.
Kalbimi zaten kaybetmek üzereydim. Kaltağın biri acımadan gibmişti kalbimi. Herşeye rağmen ayaktaydım. Dim dik dikiliyordum yine herşeyin karşısına.
Ama nereye kadar güçlü bi tavır sergileyecektim ki böyle?