0
Şimdi düşün benim yerime sevgilim;
Düşün, saat dördü bir şeyler geçiyor.
Düşün, hava zifiri karanlık,
Ve de soğuk.
Düşün, ellerim üşüyor.
Düşün, bir zamanlar senin ellerinle ısıttığım ellerim üşüyor,
En çok da onlar üşüyor.
Bir daha düşün;
Düşün, yalnızım.
Düşün, etrafımda yalnız olmadığımı söyleyen insanlar var.
Düşün, beni yalnızlıktan değil,
Tek başına olmaktan kurtarıyorlar.
Düşün, ama lütfen inanma.
inanırsan gelirsin çünkü biliyorum.
Ne yap et, kandır kendini,
Ama sakın inanma.
Ya da inan,
Ne bileyim, inan ulan.
inan ki olmuyor böyle,
Gel, varlığını arzuluyorum,
Gel.
Senin yanında sarhoş gibi hissederdim.
Varlığın, bana hiçbir şey katmıyor sanırdım.
Tek yaptığın, bana acı vermek derdim.
Eğer ki gidersem,
Gidebilirsem,
Geçer dedim.
Nereye gidersem gideyim,
Geçmiyor sevgilim.
Bana tattırdığın o acı,
Bir türlü peşimi bırakmıyor.
Üstelik varlığın da bana çok şey katıyormuş,
Yokluğunda anladım.
Kendimi,
Şu birbiri ardına doldurduğum rakı bardaklarında avutmaya çalışıyorum.
Ama öğret onlara sevgilim;
Beni sarhoş etmeyi öğret,
Çünkü yapamıyorlar.
Pişmanım,
Sana, “Git.” dediğim için,
inan, çok pişmanım.
Üstelik senden,
Tekrar benimle olmanı isteyemeyecek kadar da gururluyum, biliyorsun.
O yüzden şimdi,
Hiç okumayacağını bildiğim bu mektubu karalıyorum sana.
Sensizliğimi, sözcüklere sığdırıp,
Avutmaya çalışıyorum kendimi.
Hani bir zamanlar,
Hiç düşünmeden almıştım ya seni hayatıma.
Şimdilerde,
Kalbimden nasıl çıkartacağımı düşünüyorum, kara kara.
Ama olsun, böylesi de güzel sevgilim.
içimde bir yerlerde hâlâ varsın ya, bu bana yetiyor.
Biliyorum,
Oralarda bir yerde sen de acı çekiyorsun.
Biliyorum,
Benden vazgeçemiyorsun.
Biliyorsun,
Senden vazgeçemiyorum.
Bilmiyorsun,
Şimdi, kendimden vazgeçeceğim.
Hoşça kal sevgilim,
Hoş kal.
Kal.