-
1.
0her başlıkta am züt meme görmekten bıktım amk biraz yükseltelim seviyeyi
herkes çok sevdiği ve işte bu dediği şiiri paylaşsın ilk olarak ben başlıyim
Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm, cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım
Öyle bir rol vermişler ki,
Okudum, okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedim ki "söz ver kendine"
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
Öyle bir hayat yaşadım ki,
Son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman
Hep acele etmem bundan, anladım... Friedrich Nietzsche -
2.
0durduk yere sözlüğü sattın
sen burdaki herkesi yaktın
sakın masum rolü yapma;
ananı giberim serkan inci
gittin paraya köle oldun
bizi odun yerine koydun
yoktan yere kafa bozdun
ananı giberim serkan inci
kendini bir yannan sandın
bizim mabedimizi sattın
geriye kalanıda satarsan;
ananı giberim serkan inci
iyi ki amlı doğmadın
paraya züt satardın
hala anarşistim dersen;
ananı giberim serkan inci
tek yazıyla işi bağladın
kimseye hesap vermedin
%35 dedin
ananı giberim serkan inci
harbiden adam değilsin
o zütü illuminati gibsin
şimdi gibtir git burdan;
ananı giberim serkan inci -
3.
0alın binler bi tane daha bu 2 şiir favorimdir
Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :
- çürüyen diş, dökülen et -,
bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler.
Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet... Nazım hikmet ran -
4.
0updullah gül
-
5.
0Kurbağalara bakmaktan geliyorum, dedi YakupTümünü Göster
Bunu kendine üç kere söyledi
Onlar ki kalabalıktılar, kurbağalar
O kadar çoktular ki, doğrusu ben şaşırdım
Ben, yani Yakup, her türlü çağrılmanın olağan şekli
Daha hiç çağrılmadım
Biri olsun "Yakup!" diye seslenmedi hiç
Yakup!
Diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım
Ve içimden durgun ve çürük bir suyu düşüreyim
Ceplerimdeki eskimiş kağıt parçalarını atayım
Sonra bir güzel yıkanayım da.
Ben size demedim mi.
Evet, kurbağalara bakmaktan geliyorum
Sanki böyle niye ben oradan geliyorum
Telaşlı, aç gözlü kurbağalara
Bakmaktan
Bilmiyorum
Bilmiyorum, bilmiyorum
Ben, yani Yusuf, Yusuf mu dedim? Hayır, Yakup
Bazen karıştırıyorum.
Bazen karıştırıyorum ya, çok uzun bir gündü
Sonra bu çok uzun günün sıcak bir günü
Kediler kırmızı alevler halinde koşuyordu
Onlar işte hep boyuna koşuyordu
Birileri çıkıyordu ordan burdan
Hiç çıkmamak halinde ve ölgün
Birileri çıkıyordu
Geceden kalma bir lamba yanıyordu, açık
Bir pencerenin sokağa doğru içinde
Bu uyum korkunçtur Yakup!
Yakubun olması korkunçluğudur bu
Dünyanın insana doğru içinde
Yakup, Yakup!
Burdayım, yani ben.. evet, geliyorum
Lambayı söndürmesinler, geliyorum
Siz bütün lambaları yakın, evet
Ben, yani Yusuf, Yusuf mu dedim? hayır, Yakup
Bazen karıştırıyorum.
Ve kendine bilinmeyenler yaratan Yakubum ben, iyi ya
Durduğum bir gündü, diyorum, bütün ilgiler sizin olsun
Her türlü bir şeyler sizin olsun, ben artık
Hep böyle istiyorum, ayıp değil ya
Durduğum bir gündü, diyorum, yüzümü göğe doğurduğum
Bir gündü ve yaşar gibi kaldığım bir yaşama içinde
Ve yollarda ölü baykuşlar bulduğum
Bir ölünün günü boyayan renginde
Çürük evler bulduğum, içleri sonsuz kayalar
Kayalardan dondurmalar sorduğum
Ben, yani Yakup, Yakubun hiç çağrılmamış şekli
Kim bilir ne diyordum
(Kim bilir ne diyordu bir baykuş yaratıldığına
Bir baykuş tarafından
Ve bütün baykuşlar o bütün baykuşların arasında ne oluyordu
Ben ne oluyordum.)
Bütün iskemleler ağır ve hastalıklı
Bir gidip bir geliyordum kendime aptallaşarak
Bunu Yakup söyledi
Dedi ki, çünkü herkes Yakubu yaşıyordu, bense
Çöllerden ve kızgın güneşlerden icatlar yapıyordum
Kızgın kağıtların üstüne
Ve alevler halinde dünya bana dokunuyordu
Ve ayakta soğuk bir bira içmiş kadar bir anlamım oluyordu bazen
Oluyordu ve bir de
Bir otobüse bindiğim, biletçinin bilet bile kesmek istemediği ben
Kendimi koruyordum
Bunu bana Yakup söyledi
Öyle bir Yakup ki bu, onca din kitaplarının sözünü bile etmediği
Kimsenin sözünü bile etmediği bir Yakup
Ben
Bunu hep biliyorum
Bunu hep biliyorum ve işte
Özgürüm, cezasız duruyorum.
II
Kurbağalara bakmaktan geliyorum
Dedi Yakup, bunu kendine üç kere söyledi
Telaşlı, açgözlü kurbağalara
Bakmaktan geliyorum. Ben sanki Yusuf
Ve Yusuf değil
Her gün bir tahtaboşta asılı duruyorum
Ve durmuyorum. Ben işte Yakup
Yok artık karıştırmıyorum.
Taş merdivenleri ağır ağır çıktım, bunu ben böyle yaptım
Eski taş merdivenleri. Yanımdan bir sürü adam
Geçti ve kolayca gittiler
Müzik aletleri renginde ve pırıl pırıl gittiler
Yanan güneşin altında
Onlar ki.. onlara benzer şeyleri ben çok gördüm
Ve onlar bir zamanı tamamladılar, öyle yaptılar
Ve sordum
Yakup daha başka nasıl bir Yakup olsun
Ve onlar daha başka nasıl bir onlar olsunlar ki
Yakup ve onlar nasıl olsunlar. işte ben taş merdivenleri
Kurbağalara bağlayan taş merdivenleri
Durmadan kendimle karıştırıyordum
Kimse beni tutup çıkarmıyordu
Vıcık vıcık taşlar duyuyordum ayaklarımın altında
Anlamsız, yapışkan bir yığın taşlar
Yoruldum! bunu sanki biri söyledi
Yakubun biri
Ara katta bir pencerenin önüne ancak gelebildim
Kendime bir isim düşünerek
Birden ki bir isim düşünerek kendime. Hayır bu kimse değil
Ancak gelebildim
Aşağıda bir luna park kımıldıyordu. Ah kurbağalara bakmam gecikecek
Luna park kımıldıyordu, hem öyle değil
Bu uyum korkunçtur Yakup
Bir yokluğun kımıldamaya doğru içinde
Ve sen ki böyle tanımlanırsan Yakup
Yakuup!
Bir şey ki seni çağırıyor, o şimdi ne olmalı
Gene bir Yakup olmalı bu, Yakup
Kurbağalara bakman gecikecek, bunu ben nasılsa söylüyorum
Nasılsa ben bunu bir kere söylüyorum
Günşse kırmızı top taşıyan bir adamın tahta bacağını çok yakıyordu ki
Adam içinden bağırdıkça dünya
Ters yönden yaratılıyordu, diyebilirim
Bir öğle üzeriydi adamın içindeki kalp
Kan kalp
Kırmızı top
Yakıcı dönüşümler çıkaran
Belli ki susmak yaratılmamış şekliydi dünyanın
Öyle değil mi Yakup
Hemen hemen öyleydi, Yakup bunu söyledi
iyi ki söyledi. Ara katta bir pencerenin önüne ancak gelebildim
Şimdi bir kurtarabilsem ayaklarımı
O benim ayaklarımı.. taşlardan
Bir kurtarabilsem
Saat on ikiyi gösteriyordu ki, ben nerdeydim
Bir zamansızlığın Yakuba doğru içinde
Saat on yediyi ve yirmi biri
Gösteriyordu ki, ben nerdeydim
Her saniyedeki ve işte her saniyedeki
Ben, yani Yakubun o dağılgan şekli
Nerdeydim.
Bilmem ki. Bir avukat benim ellerimi tuttu. Gözlüklü bir kadındı bu, iyi mi
Kim bilir bir çağın neresinden burada. Anlaşılması
Yoktu ki. Kendine özgü bir duruşu
Yoktu ki. Pek güçlü kolları vardı yalnız
Ne diyordum, ben işte Yakup
Çekiverdi beni taş hamurun içinden
Pek öyle gürültüyle değil
Bir başka yapışkanlığın içine
Çekiverdi beni
Göğüsleri pek hoştu, ipekli bir giysinin altındaydı onlar
Sonra elleri ve kalçaları pek hoştu
Kılların ve bütün oynak yerlerin ölümlere doğru içinde
Bacaklarıyla bir şeyler bir şeyler bir şeyler yapıyordu artık
Onu ben çok iyi görüyordum. Ama çarşaflar, öyle bir takım kıpırdanmalar araya
giriyordu
Engelliyordu bizi
Ter içindeydik. Ellerimden çekiyordu. Ter içindeydik
Beni kurtarmak istiyordu, bir isim gibi Ben'i
Ter içindeydik
Terlerimiz üstümüzde duruyordu, yıkanmış yeni kaplar gibiydik
Üstümüzde ölgün ve kararsız su tanecikleri bulunan
Biz Yakup
Biz gözlükten, taş hamurdan ve beyaz çarşaflardan
Ve biraz hiç çağrılmamaktan yapılmış
Kurbağalara geldik.
III
Kurbağalara bakmaktan geliyorum
Dedi Yakup, bunu kendine üç kere söyledi
Masalarda oturmuşlardı. Ben oradan geliyorum
Yazı makineleri, kağıt sesleri
Ben oradan geliyorum.
Önce bir kenarda durdum, hiç kimse beni çağırmadı
Sonra bir yer bulup oturdum. Hadi bir sigara içeyim dedim
Olmaz, dedi mübaşir kılıklı kurbağanın biri
Belli ki yeni tıraş olmuştu, bana yakasından bir kopça ekgib gibi geldi
Öyleyse peki, dedim, ayağa kalktım, şöyle bir duvara dayandım
Bu kez de duvarlarda sanki duvarca bir sözdizimi
Olmaz ki, Yakup!
Peki Yakup ne yapsın, bu aklımdan bile geçmedi
Herkesin durduğu bir yere gittim. Ben Yakup
Ya onlar kimdi
Aralarına aldılar beni. Artık ben hiçbir şey göremiyordum
Biri bir şeyler söylüyordu yalnız, yüksekçe bir yere oturmuş
Onu ben duyuyordum
Duyuyordum, sesi başımın üstünden dünyaya yayılıyordu
Ve "Yakup" sesini ancak anlıyordum. Yakubun ötesinde
Birtakım sözler ediliyordu, onları ben anlamıyordum
Anlamıyordum ama, iyi sözler söylemiyorlardı benim için
Sonra bir şey daha vardı anlamadığım: yani ben neydim ki, ne yapmış olmalıyım
Ben, yani Yakup
Dedim ki kendi kendime, insan ne söylerse söylesin
Ve ne yaparsa yapsın, öyle değil mi
Bütün bunlar bir bir kalacaktır yaşamanın içinde
Diye düşündüm ya ben
Ben, yani Yakup
Bütün gücümle bunu bağırdım
Ben ki bağırdım işte, bütün kurbağalar bir olup beni dışarı çıkardılar
Bir odaya aldılar beni, ellerime gözbebeklerime
Daha başka yerlerime de baktılar
Sonra bilmiyorum ki, kapıyı gösterdiler bana
Ben, Yakup, beni hiç kimse çağırmadı
Sokağa çıktım, bir sürü yerlerden geçtim. Şimdi
Hatırlıyorum da, bir deniz kıyısında azıcık durabildim
Yosunlar, kumlar, şeytan minareleri
Ve kumlarda katılaşmış kıvrımlar
Bağırdım, bağırdım, bağırdım
Tanrının ayak izleri!
Tanrının ayak izleri!
IV
Kurbağalara bakmaktan geliyorum. Ben Yakup
Bunu Yakup söyledi
Yıkanmış çamaşırlar duruyordu odamın penceresinde
Gök işte bu beyazlıktan azıcık alıp veriyordu, diyebilirim
Bir kırlangıç onu kirletmese
Ki onlar o kadar çok siyahtırlar ki, ben
Onları hiç sevmem
Ve demek ki benim odamda hiç kimseler yoktur
Odamın düşünülmesi halinde bile
Kimseler yoktur
Biri sanki çarşıya çıkmıştır sürekli bir biçimde
Ve biraz da çarşılar
Ve durmadan satılan o kırık dökükler bitmez ki
Bitmesin
Çünkü bir gün bir boy aynası satın almak istiyorum ben
Kirli ve eski
Bir at arabasının aynaya doğru büyüyen içinde
Onu ben taşıtmak istiyorum, caddelerin
intiharlara doğru büyüyen içinde
Ben, yani Yakup
Kurbağalara bakmaktan geliyorum işte
Açgözlü, mor kurbağalara
Akşama doğru birdilim ekmek yiyeceğimbelki
Bir bardak da süt içeceğim. Sonra
Bir güzel uyumak istiyorum, bütün gün çok yoruldum
Ben
Gözlükten, taş hamurdan ve çarşaflardan
Ve biraz hiç çağrılmamaktan yapılmış Yakup
Uyumak istiyorum.
Ve sabah bunları bir bir kendime anlatacağım
Yakubun gene bir yokluğa doğru büyüyen içinde.
Edip Cansever / Çağrılmayan Yakup (1966)
not:yukarda iki diğer muhteşem şiiri paylaşan arkadaşlara şukumu verdim ve yakup'u koydum.. -
6.
0şiir
iir
ir
r -
7.
0amk şöyle uzun şiir paylaşmayın adamlar sayfaya girmekten korkuyolar
-
8.
0Dön KendineTümünü Göster
b/aşka çarem yok
.e
herkes bahçendeyken ben
/ nârında kalırsam
ateş midir yandığım
semazenleri döndüren rüzgar
kalbimde yıllanmış badelerden esince
hangi bahçelere yağmur taşırsın
hangi sözler sana saklanır
beni sen diye söyler dudaklar
yeni bir sözüm var
göğsümden yükselen seslerden başka
her nefeste bir zaman / mesel
ney'i fısıldasam kulaklarına
tercih'imde hep bir hicret bulurum
.d
bu aşk
eğri omzumda hiç kalır mı emanet
yaban ellere düşünce şiir
düşünce ellere yaban
göğe bir merdiven dayar
her bir basamağımda yerle bir olan
titrer çaresiz düşlerimde yitik
/ dudaklar
kan damlatır ayetten damarlarıma
binlerce yıldız avuçlarken beni
hüküm giydiren bu güneş başka
kırmızı kiremitlerden bir çatı çiz sen
elindeki dünya resmine
insanlar olsun rengarenk siyah
dön kendine
.e
bir rüya değilse aşk mıdır kanatları
bahçene yuva yapan kuşların
alıp zütürsün beni
kör bir renge boyanmış okyanusların
hangi balık görmüş ki mavi olduğunu
saçlarımdan uzuyor intiharlara
kanatsız melekler gibi geçtiğim köprü
tövbesi yok dünyada pişmanlıkların
bir terazi kurulmuş omuzlarımdan
vaktiyim kıyametin
ateşini yakan dünyada / bendim
günahlarımın şeytan yareni
bir Ağrı yükselir mi azı dişimden
elimdeki nasırlar şahit ise duama
ay tutulsun gözlerim
buğu tutar camlar / iz bırakır bakışım
hangi yüzümdür bu aynalardaki
ey sırra kadem basan aşikar
tabirim caiz değil
göğsüme sığmayan şu harfsiz nokta
âh bilinse, bir
.p
damarlarımdan ıslanınca karanlık
hiç istemedi uyanmak rüyada ağlayan gözlerim
itiraf ettiğim inkar
aşk bir dumansız ateşle içimde kalsın
yaşatan nefeste bir aşkı yakan cehennem bendim
bir çok sözden kıskandığım dudaklar
dul kalan aşklarda bakir
öfkeleri dindiren bir söz bulunca
susma ‘dinle’!
sahip çıksın adın bütün dünyaya
muvahhit bir sevincin raksıdır hüznüm
bir’e kadar sayınca
oyuncaktır bu işte hayat
masum gözlerden bakan şeytana
misafiri dilenen ev sahibi kapılarsa
dilenir misafiri dilenci bir kapıda
.y
pamuk ipliğinden kopar sınırlar
iğne deliğinden uzanırken akşama
başlar
/ son nefesini vermeyen ölüm
iner gözlerine inceden sessiz
ve sen dönünce biter seninle başlayan ölüm
iner gözlerine inceden sessiz
son nefesini vermeyen ölüm /
başlar iğne deliğinden uzanırken akşama
pamuk ipliğinden kopar sınırlar
kapıda bir dilenci misafiri dilenir
kapılarsa ev sahibi dilenen misafiri
şeytana bakan gözlerden masum
hayat işte bu oyuncaktır
a.
bire kadar sayınca
muvahhit bir sevincin raksıdır hüznüm
sahip çıksın adın bütün dünyaya
susma dinle
öfkeleri dindiren bir söz bulunca
bakir aşklarda dul kalan
bir çok sözden kıskandığım dudaklar
bendim cehennem yakan aşkı bir nefeste yaşatan
kalsın içimde ateşle dumansız bir aşk
itiraf ettiğim inkar
gözlerim ağlayan rüyada uyanmak istemedi hiç
karanlık ıslanınca damarlarımdan
bir bilinse âh
göğsüme sığmayan şu harfsiz nokta
tabirim caiz değil
sırra kadem basan aşikar, ey!
hangi yüzümdür bu aynalardaki
buğu tutar camlar iz bırakır bakışım
ay tutulsun gözlerim
elimdeki nasırlar şahit ise duama
bir Ağrı yükselir mi azı dişimden
yareni şeytan günahlarımın
bendim dünyada ateşini yakan
vaktiyim kıyametin
bir terazi kurulmuş omuzlarımdan
tövbesi yok dünyada pişmanlıkların
geçtiğim köprü melekler gibi kanatsız
saçlarımdan uzuyor intiharlara
mavi olduğunu hangi balık görmüş ki
kör bir renge boyanmış okyanusların
alıp zütürsün beni
bahçene yuva yapan kuşların
bir rüya değilse kanatları aşk mıdır
h.
dön kendine
insanlar olsun rengarenk siyah
elindeki dünya resmine
kiremitlerden kırmızı
çiz sen bir çatı
hüküm giydiren bu güneş başka
binlerce yıldız avuçlarken beni
ayetten damarlarıma kan damlatır
/ dudaklar
yitik düşlerimde çaresiz titrer
yerle bir olan her bir basamağım da
göğe bir merdiven dayar
yaban ellere düşünce şiir
düşünce ellere yaban
emanet kalır mı hiç
eğri omzumda
bu aşk
u.
tercih’imde hep bir hicret buldum
ney’i fısıldadıysam kulaklarına
her nefeste bir zaman / mesel
göğsümden yükselen seslerden başka
yeni bir sözüm var
dudaklar beni sen diye söyler
sözler hep sana saklanır
hangi bahçelere yağmur taşınır
kalbimde yıllanmış badelerden esince
rüzgar semazenleri böyle döndürür
üç kitap dolusu mektubunu aldım
herkes bahçendeyken ben
/ nârında kalırsam
ateş midir yandığım
b/aşka çarem yok
Dön Kendine
Osman Gürsoy -
9.
0çaresizlik - ümit yaşar oğuzcan
-
10.
0gam kenarı - zeki kayahan coşkun
-
11.
0seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...
Nazım Hikmet.. -
12.
0nazım hikmet, 1923 trrrrum,
trrrrum,
trrrrum!
trak tiki tak!
makinalaşmak istiyorum! beynimden, etimden, iskeletimden geliyor bu!
her dinamoyu
altıma almak için çıldırıyorum!
tükrüklü dilim bakır telleri yalıyor,
damarlarımda kovalıyor
oto-direzinler lokomotifleri! trrrrum,
trrrrum,
trak tiki tak
makinalaşmak istiyorum! mutlak buna bir çare bulacağım
ve ben ancak bahtiyar olacağım
karnıma bir türbin oturtup
kuyruğuma çift uskuru taktığım gün! trrrrum
trrrrum
trak tiki tak!
makinalaşmak istiyorum! -
13.
0Yürü bre ehli deve enddıbını göreyim
Sensiz geçen günlerin ecdadını gibeyim
Mecnun gibi topmuyum
bi am için öleyim
Mecnunuda gibeyim leylayıda gibeyim !!
Bana yar olmayan karının izzeti itibarını gibeyim
Yansın karıların alayı su veren itfaiyenin hortumunu gibeyim !!
Düşmüşüz bir huurnun belasına
Koymadık diye taa dıbının ortasına
Kader böyle yazmış hatırasına
Ben böyle hatıranın hikayesini gibeyim !!
Kerem. dağları deler bir am uğruna
Aslı gide de ona buna vurdura
Bir am için değermi hiç bunlara
Her taraf amcık dolu mala iyi vurana !!
Fuzuli am peşine düştük gurbete
Am serindir am derindir şifa verir millete
Ye kebabı iç şarabı koy karpuz züte
Bu gidişinen gibimi girersin cennete... / -
14.
0ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
içlenip buzlu bir kadeh gibi
buğulanıp buğulanıp durmasam
ne olur sabaha karşı rıhtımda
çocuklar pia'yı görseler
bana haber salsalar bilsem
içimi büsbütün yıldızlar basar
bir hançer gibi çıkıp giderdim
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
singapur yolunda demeseler
bana bunu yapmasalar yorgunum
üstelik parasızım pasaportsuzum
ne olur sabaha karşı rıhtımda
seslendiğini duysam pia'nın
sırtında yoksul bir yağmurluk
çocuk gözleri büyük büyük
üşümüş ürpermiş soluk
ellerini tutabilsem pia'nın
ölsem ekgibsiz ölürdüm -
15.
0(Intro: )
O yea! Sayl Zon jon Macarron.. Yea Maccoron noo...
Chaccaron, Chaccaron, Chaccaron, Chaccaron...
(Chorus:)
Obedansosay nonekosay budedai nosai Badereda nai nosyake sayhoshsai maccaronnosay yakkano no sya madanunosai
(Verse 1:)
Chaccaron Chaccaron nadoneyydadon Chaccaron Chaccaron nadoneyydadon Chaccaroneydagodon nadoneyydadon Chaccaron Chaccaron nadoneyydadon
(Chorus:)
Obedansosay nonekosay budedai no sayk Badereda nai nosyake sayhoshsai maccaronnosay yakkano no sya madanunosai
(Verse 2:)
Chaccaron Chaccaron nadoneyydadon Chaccaron Chaccaron nadoneyydadon Chaccaroneydagodon nadoneyydagodon Chaccaron Chaccaron nadoneyydadon
(Break 1:)
Chaccaron, Chaccaron, Chaccaron, Chaccaron...
(Chorus:)
Obedansosay nonekosay budedai no sayk Badereda nai nosyake sayhoshsai maccaronnosay yakkano no sya madanunosai
More lyrics: http://www.lyricsmode.com/lyrics/e/el_mundo/#share -
16.
0@1 bnmde en sevdiğim şiir bu..ciddiyim.
öyle bir hayat yaşıyorum ki,
cenneti de gördüm, cehennemi de
öyle bir aşk yaşadım ki
tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
bazıları seyrederken hayatı en önden,
kendime bir sahne buldum oynadım
öyle bir rol vermişler ki,
okudum, okudum anlamadım.
kendi kendime konuştum bazen evimde,
hem kızdım hem güldüm halime,
sonra dedim ki "söz ver kendine"
denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin
sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin
korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
öyle bir hayat yaşadım ki,
son yolculukları erken tanıdım
öyle çok değerliymiş ki zaman
hep acele etmem bundan, anladım... friedrich nietzsche -
17.
0@18 buldum okudum panpa güzelmiş saol paylaştığın için
-
18.
0Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu,
Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi,
Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim.
Damla damla birikiyor insan,
Damla damla sevgili...
Bir gün akıp gideceğiz hayata.
Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin.
Benim yüreğim sensin şimdi seni vurur durur...
Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.
Yılmaz Güney -
19.
0sessiz gemi panpa
edit: kim şiiri bulup da paylaşcak amk uğraşamam -
20.
0updullah