1. 1.
    0
    her başlıkta am züt meme görmekten bıktım amk biraz yükseltelim seviyeyi
    herkes çok sevdiği ve işte bu dediği şiiri paylaşsın ilk olarak ben başlıyim

    Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
    Cenneti de gördüm, cehennemi de
    Öyle bir aşk yaşadım ki
    Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
    Bazıları seyrederken hayatı en önden,
    Kendime bir sahne buldum oynadım
    Öyle bir rol vermişler ki,
    Okudum, okudum anlamadım.
    Kendi kendime konuştum bazen evimde,
    Hem kızdım hem güldüm halime,
    Sonra dedim ki "söz ver kendine"
    Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin
    Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
    Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin
    Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
    Öyle bir hayat yaşadım ki,
    Son yolculukları erken tanıdım
    Öyle çok değerliymiş ki zaman
    Hep acele etmem bundan, anladım... Friedrich Nietzsche
    ···
  2. 2.
    0
    durduk yere sözlüğü sattın
    sen burdaki herkesi yaktın
    sakın masum rolü yapma;
    ananı giberim serkan inci

    gittin paraya köle oldun
    bizi odun yerine koydun
    yoktan yere kafa bozdun
    ananı giberim serkan inci

    kendini bir yannan sandın
    bizim mabedimizi sattın
    geriye kalanıda satarsan;
    ananı giberim serkan inci

    iyi ki amlı doğmadın
    paraya züt satardın
    hala anarşistim dersen;
    ananı giberim serkan inci

    tek yazıyla işi bağladın
    kimseye hesap vermedin
    %35 dedin
    ananı giberim serkan inci

    harbiden adam değilsin
    o zütü illuminati gibsin
    şimdi gibtir git burdan;
    ananı giberim serkan inci
    ···
  3. 3.
    0
    alın binler bi tane daha bu 2 şiir favorimdir

    Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
    akar suyun,
    meyve çağında ağacın,
    serpilip gelişen hayatın düşmanı.
    Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :
    - çürüyen diş, dökülen et -,
    bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler.
    Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
    dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
    dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla
    bu güzelim memlekette hürriyet... Nazım hikmet ran
    ···
  4. 4.
    0
    updullah gül
    ···
  5. 5.
    0
    Kurbağalara bakmaktan geliyorum, dedi Yakup
    Bunu kendine üç kere söyledi
    Onlar ki kalabalıktılar, kurbağalar
    O kadar çoktular ki, doğrusu ben şaşırdım
    Ben, yani Yakup, her türlü çağrılmanın olağan şekli
    Daha hiç çağrılmadım
    Biri olsun "Yakup!" diye seslenmedi hiç
    Yakup!
    Diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım
    Ve içimden durgun ve çürük bir suyu düşüreyim
    Ceplerimdeki eskimiş kağıt parçalarını atayım
    Sonra bir güzel yıkanayım da.
    Ben size demedim mi.

    Evet, kurbağalara bakmaktan geliyorum
    Sanki böyle niye ben oradan geliyorum
    Telaşlı, aç gözlü kurbağalara
    Bakmaktan
    Bilmiyorum
    Bilmiyorum, bilmiyorum
    Ben, yani Yusuf, Yusuf mu dedim? Hayır, Yakup
    Bazen karıştırıyorum.

    Bazen karıştırıyorum ya, çok uzun bir gündü
    Sonra bu çok uzun günün sıcak bir günü
    Kediler kırmızı alevler halinde koşuyordu
    Onlar işte hep boyuna koşuyordu
    Birileri çıkıyordu ordan burdan

    Hiç çıkmamak halinde ve ölgün
    Birileri çıkıyordu
    Geceden kalma bir lamba yanıyordu, açık
    Bir pencerenin sokağa doğru içinde
    Bu uyum korkunçtur Yakup!
    Yakubun olması korkunçluğudur bu
    Dünyanın insana doğru içinde
    Yakup, Yakup!
    Burdayım, yani ben.. evet, geliyorum
    Lambayı söndürmesinler, geliyorum
    Siz bütün lambaları yakın, evet
    Ben, yani Yusuf, Yusuf mu dedim? hayır, Yakup
    Bazen karıştırıyorum.

    Ve kendine bilinmeyenler yaratan Yakubum ben, iyi ya
    Durduğum bir gündü, diyorum, bütün ilgiler sizin olsun
    Her türlü bir şeyler sizin olsun, ben artık
    Hep böyle istiyorum, ayıp değil ya
    Durduğum bir gündü, diyorum, yüzümü göğe doğurduğum
    Bir gündü ve yaşar gibi kaldığım bir yaşama içinde
    Ve yollarda ölü baykuşlar bulduğum
    Bir ölünün günü boyayan renginde
    Çürük evler bulduğum, içleri sonsuz kayalar
    Kayalardan dondurmalar sorduğum
    Ben, yani Yakup, Yakubun hiç çağrılmamış şekli
    Kim bilir ne diyordum
    (Kim bilir ne diyordu bir baykuş yaratıldığına
    Bir baykuş tarafından
    Ve bütün baykuşlar o bütün baykuşların arasında ne oluyordu
    Ben ne oluyordum.)

    Bütün iskemleler ağır ve hastalıklı
    Bir gidip bir geliyordum kendime aptallaşarak
    Bunu Yakup söyledi
    Dedi ki, çünkü herkes Yakubu yaşıyordu, bense
    Çöllerden ve kızgın güneşlerden icatlar yapıyordum
    Kızgın kağıtların üstüne
    Ve alevler halinde dünya bana dokunuyordu
    Ve ayakta soğuk bir bira içmiş kadar bir anlamım oluyordu bazen
    Oluyordu ve bir de
    Bir otobüse bindiğim, biletçinin bilet bile kesmek istemediği ben
    Kendimi koruyordum
    Bunu bana Yakup söyledi
    Öyle bir Yakup ki bu, onca din kitaplarının sözünü bile etmediği
    Kimsenin sözünü bile etmediği bir Yakup
    Ben
    Bunu hep biliyorum
    Bunu hep biliyorum ve işte
    Özgürüm, cezasız duruyorum.

    II

    Kurbağalara bakmaktan geliyorum
    Dedi Yakup, bunu kendine üç kere söyledi
    Telaşlı, açgözlü kurbağalara
    Bakmaktan geliyorum. Ben sanki Yusuf
    Ve Yusuf değil
    Her gün bir tahtaboşta asılı duruyorum
    Ve durmuyorum. Ben işte Yakup
    Yok artık karıştırmıyorum.

    Taş merdivenleri ağır ağır çıktım, bunu ben böyle yaptım
    Eski taş merdivenleri. Yanımdan bir sürü adam
    Geçti ve kolayca gittiler
    Müzik aletleri renginde ve pırıl pırıl gittiler
    Yanan güneşin altında
    Onlar ki.. onlara benzer şeyleri ben çok gördüm
    Ve onlar bir zamanı tamamladılar, öyle yaptılar
    Ve sordum
    Yakup daha başka nasıl bir Yakup olsun
    Ve onlar daha başka nasıl bir onlar olsunlar ki
    Yakup ve onlar nasıl olsunlar. işte ben taş merdivenleri
    Kurbağalara bağlayan taş merdivenleri
    Durmadan kendimle karıştırıyordum
    Kimse beni tutup çıkarmıyordu
    Vıcık vıcık taşlar duyuyordum ayaklarımın altında
    Anlamsız, yapışkan bir yığın taşlar
    Yoruldum! bunu sanki biri söyledi
    Yakubun biri
    Ara katta bir pencerenin önüne ancak gelebildim
    Kendime bir isim düşünerek
    Birden ki bir isim düşünerek kendime. Hayır bu kimse değil
    Ancak gelebildim

    Aşağıda bir luna park kımıldıyordu. Ah kurbağalara bakmam gecikecek
    Luna park kımıldıyordu, hem öyle değil
    Bu uyum korkunçtur Yakup
    Bir yokluğun kımıldamaya doğru içinde
    Ve sen ki böyle tanımlanırsan Yakup
    Yakuup!
    Bir şey ki seni çağırıyor, o şimdi ne olmalı
    Gene bir Yakup olmalı bu, Yakup
    Kurbağalara bakman gecikecek, bunu ben nasılsa söylüyorum
    Nasılsa ben bunu bir kere söylüyorum
    Günşse kırmızı top taşıyan bir adamın tahta bacağını çok yakıyordu ki
    Adam içinden bağırdıkça dünya
    Ters yönden yaratılıyordu, diyebilirim
    Bir öğle üzeriydi adamın içindeki kalp
    Kan kalp
    Kırmızı top
    Yakıcı dönüşümler çıkaran
    Belli ki susmak yaratılmamış şekliydi dünyanın
    Öyle değil mi Yakup
    Hemen hemen öyleydi, Yakup bunu söyledi
    iyi ki söyledi. Ara katta bir pencerenin önüne ancak gelebildim
    Şimdi bir kurtarabilsem ayaklarımı
    O benim ayaklarımı.. taşlardan
    Bir kurtarabilsem
    Saat on ikiyi gösteriyordu ki, ben nerdeydim
    Bir zamansızlığın Yakuba doğru içinde
    Saat on yediyi ve yirmi biri
    Gösteriyordu ki, ben nerdeydim
    Her saniyedeki ve işte her saniyedeki
    Ben, yani Yakubun o dağılgan şekli
    Nerdeydim.

    Bilmem ki. Bir avukat benim ellerimi tuttu. Gözlüklü bir kadındı bu, iyi mi
    Kim bilir bir çağın neresinden burada. Anlaşılması
    Yoktu ki. Kendine özgü bir duruşu
    Yoktu ki. Pek güçlü kolları vardı yalnız
    Ne diyordum, ben işte Yakup
    Çekiverdi beni taş hamurun içinden
    Pek öyle gürültüyle değil
    Bir başka yapışkanlığın içine
    Çekiverdi beni
    Göğüsleri pek hoştu, ipekli bir giysinin altındaydı onlar
    Sonra elleri ve kalçaları pek hoştu
    Kılların ve bütün oynak yerlerin ölümlere doğru içinde
    Bacaklarıyla bir şeyler bir şeyler bir şeyler yapıyordu artık
    Onu ben çok iyi görüyordum. Ama çarşaflar, öyle bir takım kıpırdanmalar araya
    giriyordu
    Engelliyordu bizi
    Ter içindeydik. Ellerimden çekiyordu. Ter içindeydik
    Beni kurtarmak istiyordu, bir isim gibi Ben'i
    Ter içindeydik
    Terlerimiz üstümüzde duruyordu, yıkanmış yeni kaplar gibiydik
    Üstümüzde ölgün ve kararsız su tanecikleri bulunan
    Biz Yakup
    Biz gözlükten, taş hamurdan ve beyaz çarşaflardan
    Ve biraz hiç çağrılmamaktan yapılmış
    Kurbağalara geldik.

    III

    Kurbağalara bakmaktan geliyorum
    Dedi Yakup, bunu kendine üç kere söyledi
    Masalarda oturmuşlardı. Ben oradan geliyorum
    Yazı makineleri, kağıt sesleri
    Ben oradan geliyorum.

    Önce bir kenarda durdum, hiç kimse beni çağırmadı
    Sonra bir yer bulup oturdum. Hadi bir sigara içeyim dedim
    Olmaz, dedi mübaşir kılıklı kurbağanın biri
    Belli ki yeni tıraş olmuştu, bana yakasından bir kopça ekgib gibi geldi
    Öyleyse peki, dedim, ayağa kalktım, şöyle bir duvara dayandım
    Bu kez de duvarlarda sanki duvarca bir sözdizimi
    Olmaz ki, Yakup!
    Peki Yakup ne yapsın, bu aklımdan bile geçmedi
    Herkesin durduğu bir yere gittim. Ben Yakup
    Ya onlar kimdi
    Aralarına aldılar beni. Artık ben hiçbir şey göremiyordum
    Biri bir şeyler söylüyordu yalnız, yüksekçe bir yere oturmuş
    Onu ben duyuyordum
    Duyuyordum, sesi başımın üstünden dünyaya yayılıyordu
    Ve "Yakup" sesini ancak anlıyordum. Yakubun ötesinde
    Birtakım sözler ediliyordu, onları ben anlamıyordum
    Anlamıyordum ama, iyi sözler söylemiyorlardı benim için
    Sonra bir şey daha vardı anlamadığım: yani ben neydim ki, ne yapmış olmalıyım
    Ben, yani Yakup
    Dedim ki kendi kendime, insan ne söylerse söylesin
    Ve ne yaparsa yapsın, öyle değil mi
    Bütün bunlar bir bir kalacaktır yaşamanın içinde
    Diye düşündüm ya ben
    Ben, yani Yakup
    Bütün gücümle bunu bağırdım
    Ben ki bağırdım işte, bütün kurbağalar bir olup beni dışarı çıkardılar
    Bir odaya aldılar beni, ellerime gözbebeklerime
    Daha başka yerlerime de baktılar
    Sonra bilmiyorum ki, kapıyı gösterdiler bana
    Ben, Yakup, beni hiç kimse çağırmadı
    Sokağa çıktım, bir sürü yerlerden geçtim. Şimdi
    Hatırlıyorum da, bir deniz kıyısında azıcık durabildim
    Yosunlar, kumlar, şeytan minareleri
    Ve kumlarda katılaşmış kıvrımlar
    Bağırdım, bağırdım, bağırdım
    Tanrının ayak izleri!
    Tanrının ayak izleri!

    IV

    Kurbağalara bakmaktan geliyorum. Ben Yakup
    Bunu Yakup söyledi
    Yıkanmış çamaşırlar duruyordu odamın penceresinde
    Gök işte bu beyazlıktan azıcık alıp veriyordu, diyebilirim
    Bir kırlangıç onu kirletmese
    Ki onlar o kadar çok siyahtırlar ki, ben
    Onları hiç sevmem
    Ve demek ki benim odamda hiç kimseler yoktur
    Odamın düşünülmesi halinde bile
    Kimseler yoktur
    Biri sanki çarşıya çıkmıştır sürekli bir biçimde
    Ve biraz da çarşılar
    Ve durmadan satılan o kırık dökükler bitmez ki
    Bitmesin
    Çünkü bir gün bir boy aynası satın almak istiyorum ben
    Kirli ve eski
    Bir at arabasının aynaya doğru büyüyen içinde
    Onu ben taşıtmak istiyorum, caddelerin
    intiharlara doğru büyüyen içinde
    Ben, yani Yakup
    Kurbağalara bakmaktan geliyorum işte
    Açgözlü, mor kurbağalara
    Akşama doğru birdilim ekmek yiyeceğimbelki
    Bir bardak da süt içeceğim. Sonra
    Bir güzel uyumak istiyorum, bütün gün çok yoruldum
    Ben
    Gözlükten, taş hamurdan ve çarşaflardan
    Ve biraz hiç çağrılmamaktan yapılmış Yakup
    Uyumak istiyorum.

    Ve sabah bunları bir bir kendime anlatacağım
    Yakubun gene bir yokluğa doğru büyüyen içinde.

    Edip Cansever / Çağrılmayan Yakup (1966)

    not:yukarda iki diğer muhteşem şiiri paylaşan arkadaşlara şukumu verdim ve yakup'u koydum..
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    0
    şiir
    iir
    ir
    r
    ···
  7. 7.
    0
    amk şöyle uzun şiir paylaşmayın adamlar sayfaya girmekten korkuyolar
    ···
  8. 8.
    0
    Dön Kendine

    b/aşka çarem yok

    .e

    herkes bahçendeyken ben
    / nârında kalırsam
    ateş midir yandığım

    semazenleri döndüren rüzgar
    kalbimde yıllanmış badelerden esince
    hangi bahçelere yağmur taşırsın
    hangi sözler sana saklanır
    beni sen diye söyler dudaklar

    yeni bir sözüm var
    göğsümden yükselen seslerden başka
    her nefeste bir zaman / mesel
    ney'i fısıldasam kulaklarına
    tercih'imde hep bir hicret bulurum

    .d

    bu aşk
    eğri omzumda hiç kalır mı emanet
    yaban ellere düşünce şiir
    düşünce ellere yaban

    göğe bir merdiven dayar
    her bir basamağımda yerle bir olan
    titrer çaresiz düşlerimde yitik
    / dudaklar
    kan damlatır ayetten damarlarıma
    binlerce yıldız avuçlarken beni
    hüküm giydiren bu güneş başka

    kırmızı kiremitlerden bir çatı çiz sen
    elindeki dünya resmine
    insanlar olsun rengarenk siyah
    dön kendine

    .e

    bir rüya değilse aşk mıdır kanatları
    bahçene yuva yapan kuşların
    alıp zütürsün beni

    kör bir renge boyanmış okyanusların
    hangi balık görmüş ki mavi olduğunu

    saçlarımdan uzuyor intiharlara
    kanatsız melekler gibi geçtiğim köprü
    tövbesi yok dünyada pişmanlıkların
    bir terazi kurulmuş omuzlarımdan
    vaktiyim kıyametin

    ateşini yakan dünyada / bendim
    günahlarımın şeytan yareni
    bir Ağrı yükselir mi azı dişimden
    elimdeki nasırlar şahit ise duama
    ay tutulsun gözlerim

    buğu tutar camlar / iz bırakır bakışım
    hangi yüzümdür bu aynalardaki

    ey sırra kadem basan aşikar
    tabirim caiz değil
    göğsüme sığmayan şu harfsiz nokta
    âh bilinse, bir

    .p

    damarlarımdan ıslanınca karanlık
    hiç istemedi uyanmak rüyada ağlayan gözlerim
    itiraf ettiğim inkar

    aşk bir dumansız ateşle içimde kalsın
    yaşatan nefeste bir aşkı yakan cehennem bendim
    bir çok sözden kıskandığım dudaklar
    dul kalan aşklarda bakir

    öfkeleri dindiren bir söz bulunca
    susma ‘dinle’!
    sahip çıksın adın bütün dünyaya

    muvahhit bir sevincin raksıdır hüznüm
    bir’e kadar sayınca

    oyuncaktır bu işte hayat
    masum gözlerden bakan şeytana
    misafiri dilenen ev sahibi kapılarsa
    dilenir misafiri dilenci bir kapıda

    .y

    pamuk ipliğinden kopar sınırlar
    iğne deliğinden uzanırken akşama
    başlar
    / son nefesini vermeyen ölüm
    iner gözlerine inceden sessiz

    ve sen dönünce biter seninle başlayan ölüm

    iner gözlerine inceden sessiz
    son nefesini vermeyen ölüm /
    başlar iğne deliğinden uzanırken akşama
    pamuk ipliğinden kopar sınırlar

    kapıda bir dilenci misafiri dilenir
    kapılarsa ev sahibi dilenen misafiri
    şeytana bakan gözlerden masum
    hayat işte bu oyuncaktır

    a.

    bire kadar sayınca
    muvahhit bir sevincin raksıdır hüznüm

    sahip çıksın adın bütün dünyaya
    susma dinle
    öfkeleri dindiren bir söz bulunca

    bakir aşklarda dul kalan
    bir çok sözden kıskandığım dudaklar
    bendim cehennem yakan aşkı bir nefeste yaşatan
    kalsın içimde ateşle dumansız bir aşk

    itiraf ettiğim inkar
    gözlerim ağlayan rüyada uyanmak istemedi hiç
    karanlık ıslanınca damarlarımdan

    bir bilinse âh
    göğsüme sığmayan şu harfsiz nokta
    tabirim caiz değil
    sırra kadem basan aşikar, ey!

    hangi yüzümdür bu aynalardaki
    buğu tutar camlar iz bırakır bakışım

    ay tutulsun gözlerim
    elimdeki nasırlar şahit ise duama
    bir Ağrı yükselir mi azı dişimden
    yareni şeytan günahlarımın
    bendim dünyada ateşini yakan

    vaktiyim kıyametin
    bir terazi kurulmuş omuzlarımdan
    tövbesi yok dünyada pişmanlıkların
    geçtiğim köprü melekler gibi kanatsız
    saçlarımdan uzuyor intiharlara

    mavi olduğunu hangi balık görmüş ki
    kör bir renge boyanmış okyanusların

    alıp zütürsün beni
    bahçene yuva yapan kuşların
    bir rüya değilse kanatları aşk mıdır

    h.

    dön kendine
    insanlar olsun rengarenk siyah
    elindeki dünya resmine
    kiremitlerden kırmızı
    çiz sen bir çatı

    hüküm giydiren bu güneş başka
    binlerce yıldız avuçlarken beni
    ayetten damarlarıma kan damlatır
    / dudaklar
    yitik düşlerimde çaresiz titrer

    yerle bir olan her bir basamağım da
    göğe bir merdiven dayar

    yaban ellere düşünce şiir
    düşünce ellere yaban
    emanet kalır mı hiç
    eğri omzumda
    bu aşk

    u.

    tercih’imde hep bir hicret buldum
    ney’i fısıldadıysam kulaklarına
    her nefeste bir zaman / mesel
    göğsümden yükselen seslerden başka
    yeni bir sözüm var

    dudaklar beni sen diye söyler
    sözler hep sana saklanır
    hangi bahçelere yağmur taşınır
    kalbimde yıllanmış badelerden esince
    rüzgar semazenleri böyle döndürür

    üç kitap dolusu mektubunu aldım
    herkes bahçendeyken ben
    / nârında kalırsam
    ateş midir yandığım

    b/aşka çarem yok
    Dön Kendine

    Osman Gürsoy
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    0
    çaresizlik - ümit yaşar oğuzcan
    ···
  10. 10.
    0
    gam kenarı - zeki kayahan coşkun
    ···
  11. 11.
    0
    seni düşünmek güzel şey,
    ümitli şey,
    dünyanın en güzel sesinden
    en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
    fakat artık ümit yetmiyor bana,
    ben artık şarkı dinlemek değil,
    şarkı söylemek istiyorum...

    Nazım Hikmet..
    ···
  12. 12.
    0
    nazım hikmet, 1923 trrrrum,
    trrrrum,
    trrrrum!
    trak tiki tak!
    makinalaşmak istiyorum! beynimden, etimden, iskeletimden geliyor bu!
    her dinamoyu
    altıma almak için çıldırıyorum!
    tükrüklü dilim bakır telleri yalıyor,
    damarlarımda kovalıyor
    oto-direzinler lokomotifleri! trrrrum,
    trrrrum,
    trak tiki tak
    makinalaşmak istiyorum! mutlak buna bir çare bulacağım
    ve ben ancak bahtiyar olacağım
    karnıma bir türbin oturtup
    kuyruğuma çift uskuru taktığım gün! trrrrum
    trrrrum
    trak tiki tak!
    makinalaşmak istiyorum!
    ···
  13. 13.
    0
    Yürü bre ehli deve enddıbını göreyim
    Sensiz geçen günlerin ecdadını gibeyim
    Mecnun gibi topmuyum
    bi am için öleyim
    Mecnunuda gibeyim leylayıda gibeyim !!
    Bana yar olmayan karının izzeti itibarını gibeyim
    Yansın karıların alayı su veren itfaiyenin hortumunu gibeyim !!
    Düşmüşüz bir huurnun belasına
    Koymadık diye taa dıbının ortasına
    Kader böyle yazmış hatırasına
    Ben böyle hatıranın hikayesini gibeyim !!
    Kerem. dağları deler bir am uğruna
    Aslı gide de ona buna vurdura
    Bir am için değermi hiç bunlara
    Her taraf amcık dolu mala iyi vurana !!
    Fuzuli am peşine düştük gurbete
    Am serindir am derindir şifa verir millete
    Ye kebabı iç şarabı koy karpuz züte
    Bu gidişinen gibimi girersin cennete... /
    ···
  14. 14.
    0
    ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın
    ellerini bir tutsam ölsem
    böyle uzak seslenmese
    ben bir şehre geldiğim vakit
    o başka bir şehre gitmese
    otelleri bomboş bulmasam
    içlenip buzlu bir kadeh gibi
    buğulanıp buğulanıp durmasam
    ne olur sabaha karşı rıhtımda
    çocuklar pia'yı görseler

    bana haber salsalar bilsem
    içimi büsbütün yıldızlar basar
    bir hançer gibi çıkıp giderdim

    ben bir şehre geldiğim vakit
    o başka bir şehre gitmese
    singapur yolunda demeseler
    bana bunu yapmasalar yorgunum
    üstelik parasızım pasaportsuzum
    ne olur sabaha karşı rıhtımda
    seslendiğini duysam pia'nın
    sırtında yoksul bir yağmurluk
    çocuk gözleri büyük büyük
    üşümüş ürpermiş soluk

    ellerini tutabilsem pia'nın
    ölsem ekgibsiz ölürdüm
    ···
  15. 15.
    0
    (Intro: )
    O yea! Sayl Zon jon Macarron.. Yea Maccoron noo...
    Chaccaron, Chaccaron, Chaccaron, Chaccaron...

    (Chorus:)
    Obedansosay nonekosay budedai nosai Badereda nai nosyake sayhoshsai maccaronnosay yakkano no sya madanunosai

    (Verse 1:)
    Chaccaron Chaccaron nadoneyydadon Chaccaron Chaccaron nadoneyydadon Chaccaroneydagodon nadoneyydadon Chaccaron Chaccaron nadoneyydadon

    (Chorus:)
    Obedansosay nonekosay budedai no sayk Badereda nai nosyake sayhoshsai maccaronnosay yakkano no sya madanunosai

    (Verse 2:)
    Chaccaron Chaccaron nadoneyydadon Chaccaron Chaccaron nadoneyydadon Chaccaroneydagodon nadoneyydagodon Chaccaron Chaccaron nadoneyydadon

    (Break 1:)
    Chaccaron, Chaccaron, Chaccaron, Chaccaron...

    (Chorus:)
    Obedansosay nonekosay budedai no sayk Badereda nai nosyake sayhoshsai maccaronnosay yakkano no sya madanunosai

    More lyrics: http://www.lyricsmode.com/lyrics/e/el_mundo/#share
    ···
  16. 16.
    0
    @1 bnmde en sevdiğim şiir bu..ciddiyim.

    öyle bir hayat yaşıyorum ki,
    cenneti de gördüm, cehennemi de
    öyle bir aşk yaşadım ki
    tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
    bazıları seyrederken hayatı en önden,
    kendime bir sahne buldum oynadım
    öyle bir rol vermişler ki,
    okudum, okudum anlamadım.
    kendi kendime konuştum bazen evimde,
    hem kızdım hem güldüm halime,
    sonra dedim ki "söz ver kendine"
    denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin
    sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
    uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin
    korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
    öyle bir hayat yaşadım ki,
    son yolculukları erken tanıdım
    öyle çok değerliymiş ki zaman
    hep acele etmem bundan, anladım... friedrich nietzsche
    ···
  17. 17.
    0
    @18 buldum okudum panpa güzelmiş saol paylaştığın için
    ···
  18. 18.
    0
    Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu,
    Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi,
    Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim.
    Damla damla birikiyor insan,
    Damla damla sevgili...
    Bir gün akıp gideceğiz hayata.
    Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin.
    Benim yüreğim sensin şimdi seni vurur durur...
    Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.

    Yılmaz Güney
    ···
  19. 19.
    0
    sessiz gemi panpa

    edit: kim şiiri bulup da paylaşcak amk uğraşamam
    ···
  20. 20.
    0
    updullah
    ···