en ateşli sex hikayesi

annem bana sapık gözüyle bakıyor daha önce bir kızı sevdim diye. öğrendiğinden beridir bir an önce evlendirmek istiyor beni. nasaya kapak atmamı istiyor. nede olsa nasa ssk lı bir iş. güvencesi var. nasa marsta su arıyor diyorum. erkek yapar diyor. babamı erkekten saymıyor. annem benim adam olmayacağıma kanaat getiriyor.

üniversitenin ilk senesinde. oda arkadaşım Polonyalı bir kız. başak sarısı uzun saçları var. ipek gibi parlıyor saçları. boncuk boncuk gözleri var. çok iyi iki arkadaş oluyoruz yagodayla. beraber yiyip beraber içiyoruz. beraber gidiyoruz ortamlara. o varken çoğu kişi bakmıyor bana. ama bende bakmıyorum zaten çoğu kişiye. ben yagoda hep bana baksın istiyorum. neden bilmiyorum. kimse konuşmasın onunla istiyorum. hep benimle konuşsun. rüyalarımda yagodayı görmeye başlıyorum. banyoda yagodayı öptüğümü düşlüyorum. sonra utanıyorum yaptıklarımdan. ama engelliyemiyorum kendimi. salak bahaneler bulup tüm vaktimizi herkesten uzakta başbaşa geçirtmeye çalışıyorum. filmler kiralıyorum başbaşa izleyelim diye. saçlarını okşuyorum film falan umurumda değil. bir gün fırsat doğuyor bana. binlerce kez aklımda kurduğum gibi öpmeyi tasarlıyorum. ateşli ve ihtiraslı olması gereken davranışım. dudağımı bi şekilde dudağına hafifçe değdirmekle bitiyor. zaman dursun istiyorum. ne yapacağımı bilemiyorum. ölmeyi istiyorum. ölmüyorum onun yerine benim düşlediğim ateşli ve ihtiraslı öpücüğü yagoda veriyor bana. nefesim kesiliyor. elim ayağım belim karıncalanıyor. rüyada gibiyim. teri terime karışırken titriyorum. engelliyemiyorum kendimi.

çok mutluyum artık. Yeşilçam filmi tadında hayatım ve ben gülşen bubikoğluyum başrolü tarık akan yerine türkan şorayla paylaşıyorum. kucak kucağa kahvaltı ediyoruz. hayat bana güzel artık. yıldızlar benim için parlıyor. ve ben bunun faturasını seneler sonra anneme ödüyorum. benim için fonda çalan müzik: http://www.youtube.com/watch?v=UfvkcG59Vq8

annemle tartışmamız bitiyor ve ben tekrar odamdayım. çeşitli şarkılar dinliyorum. canım sıkılıyor çok fazla. ege yi arıyorum gezdir beni diyorum. canım sıkılıyor. nereyi gezcez otur evinde diyor. başka bahaneler buluyor. iş güç diyor. tamam diyorum. özür diliyor. hazırlan alırım yarım saate diyor. bu şapşal da bana kıyamıyor. çıkıcam ben diyorum. annem nereye diyor. işim var diyorum. gece gece ne işiymiş o diyor. koca bulcam diyorum. gene kızıyor. babam karışma kıza diyor. babasının kızı işte dedikten sonra annem kendi kendine söylenmeye devam ediyor. babam paran var mı diyor var diyorum. babamdan daha fazla kazanıyorum ama babam beni hep fakir olarak görüyor. egemen geliyor ve ben çıkıyorum

seneler önce ilk maaşımı babama gönderdiğimde 1 hafta kendine gelememişti. napıcam ben bununla diyip yarım saatte bir beni arıyordu. ne acayip bişeymiş evlat parası diyordu. yıllar önce abimle övündüğü gibi herkese benimle övünüyordu. herkes bana telefon açıp bu olaydan bahsediyordu. babam elinde paralar millete kızım gönderdi diyormuş. annem para göndermemede kızıyordu. niye bankaya koymuyordum parayı. niye yatırım yapmıyordum. hayatım boyunca paranın değerini bilmemişim. har vurup harman savuruyormuşum. babamın paraya mı ihtiyacı varmış. ne zaman akıllanacakmışım ben.

ellerinde bayraklarla insanlar geziyordu caddede. dexer kesin bitti diyordu tüm muhabbetler. ülkeden kaçmış artık geri dönmezdi kesin. kahve içip memleketi kurtarıyorduk. ege gene saçma sapan hikayeleriyle bizleri güldürmeyi başarıyordu. arada bir tanımadığım arkadaşları gelip egeyi selamlıyorlardı. herkesi tanıyordu ege. yada herkes ege yi tanıyordu. hepsi görüşelim diyordu. demekki hiç biriyle görüşmüyordu. kız arkadaşı habire arıyor bana egenin sahipli olduğunu bildiriyordu. bilmiyordu ki ne biz kızın kıçı ve memelerini konuşuyoruz. ege salaklıgından şikayetçiydi kızın. gerçi salak olmasa onunla olmam diyordu. kızı çağırdı gel sende diye. bana göre kıskanç egeye göre güzel memeli güzel kıçlı kız gelmeyi kabul etti.

kardeş sen neyin kafasını yaşıyosın ben çok merak ettim şu an

Ne içtin sen?

ee noldu şimdi bitti mi?

aşağıya indim ve anneme arkadaşım gelmiş ben aşağıya iniyorum gelicem birazdan dedim. annem arkadaşın kim? eve gelsin, vs gibi şeyler söyledi. ama ben kapıyı çekip çıktım. emindim ki annem camdan bakacaktı. aşağıya indim at hırsızı bu sefer araba yerine vespayla gelmişti. yanında bi arkadaşı daha vardı ve ondada vespa vardı bak dedi sürprizim bu. gel gezelim dedi. yukarı baktığımda annem camdan bakıyordu. neler döndüğüne anlam vermeye çalışıyordu. muhtemelen zihninden motorcu çetesi geldi kızımı kaçırcaklar diye geçiyordu. kullanmasını biliyor musun diye sordu. biliyorum dedim. arkadaşı inerek kendi vespasını bana vermek istedi. yok kalsın derken. at hırsızı onu senin için getirdim zaten dedi. çok mutlu olmuştum. hemen bindim. arkadaşı at hırsızının arkasına bindi. ve annemin camdan gelen çığlıkları umursamadan uzaklaştık. arkadaşını yolun köşesinde indirmişti. beraberce ilerliyoduk. çok zevkliydi. annem eve donunce beni öldürecek olsada o anın tadını çıkartmaya karar vermiştim. sahil yoluna indik ve bostancıya kadar gittik. sonra caddeye girerek geri dönmeye başladık.

seni gibeyim mi panpa

40 dakika sonra telefonum çaldı. at hırsızı aşağıda olduğunu ve beklediğini söyledi. aşağıya indiğimde at hırsızı yerde para bulmuş gibi sırıtıyordu. hani güllacım dedim. arabadan tepsi gibi bir paket çıkardı. heryerde aradım hiç bi tatlıca bulamadım ama markette bunu buldum dedi. demekki puding istesem toz puding getircekmiş yapmam için. ozaman yap baride yiyelim dedim. tamam dedi at hırsızı. bu sefer düğüne gider gibi iki araba gitmek istemediğimden at hırsızının arabasına bindim. nereye gidiyoruz dediğimde güllaç yapmaya gidiyoruz dedi. hiçte güllaç sever bir insan değildim ama naparsın ki laf ağzımdan birkere çıkmıştı.

sahilden kartal istikametine doğru ilerliyorduk. nereye gidiyoruz diye defalarca sormama rağmen hep aynı cevabı alıyordum güllaç yapmaya. korkmuştum. ya beni 27 bıçaklayıp sonra tecavüz ederse. öldürme beni dedim. güldü. gülünce daha fazla tırstım. sonra dragosta bir evin onunde durduk. işte burda yapıcaz dedi güllacı. vazgeçtim ben güllaç istemiyorum dedim. gel gel dedi ve arabadan indi. korkak bir köpek gibi arkasından takip ettim. hapishane duvarları gibi duvarları vardı. geniş bir bahçe kapısından geçtik. içeride park edilmiş 2 araba daha vardı. kimse var mı evde dedim. annem var dedi. Kezban gibi yaaaaaaaaaaaaaaa ben gelmem dedim. zili çaldı. bi kız kapıyı açtı. annesi bu olamazdı. annesinin at hırsızından ufak olma gibi bir ihtimali yoktu. konuşmalarından anladığım kadarıyla yardımcılarıydı. eve girdik. kocaman bir girişi vardı. zaten dışarıdan evin büyük olduğu belliydi. ev en iğrendiğim şekilde döşenmişti. fatih kıral showroom u gibiydi ev. bir tek içinde hulusi kentmen ekgibti. salon olduğunu tahmin ettiğim yere indik. içerde oturan tombalak bir teyze vardı.

at hırsızı tombalak teyzeye bak sana kimi getirdim diye seslendi. tombalak teyze ayağa kalkmaya çalışıyordu sadece 2 ayağı olduğu için o gövdeyi zorlukla taşıyordu. bu yüzdende kalkmakta zorlanıyordu. kimmiş bu güzel kız ben tanıyamadım ki dedi. nerden tanıyacaktı zaten. sarıların güççük mıstafanın ortanca kızı olmadıkça tombalacık teyzenin beni tanıma ihtimali yoktu. At hırsızı giriş cümlesinin saçmalığını annesinin soruğu sorudan sonra anlamış oldu. sadece arkadaşım diyebildi. tombalacık teyze kalmayı başarabilmişti. tombalacık teyze beni çok sevmiş olacak ki ben tokalaşmaya çalışırken kafam artık memelerindeydi. teyze bana baya bi hasret çekmiş olmalıydı. yıllardır beklediği kızı benmışım gibi sarılmıştı bana.

uuu cok guzel devam lutfen

lan rizörvıd bak bırakma yazmayı en fecisiden söverim.

hasgibtir galiba sana aşık oldum...
o kadar güzel yazıyorsun ki keşke cinselliği hiç katmayacak olsan..

özel geçermisin okumaya üşendim

seni gibeyim mi panpa

@188 birazdan başarım gene yazmaya.