+3
Herkese iyi akşamlar beyler, az sonra sizin ekranlarınıza geçireceğim hikaye üniversite yıllarımda sıkı dostluk kurduğum arkadaşımın bana anlattığı bir aşk hikayesidir. Elimden geldiğince ben yaşıyormuşum/yaşadım gibi anlatmaya çalışacağım. Umarım his cümbüşünde bir yer edinip hikayenin tadını çıkarırsınız. iyi okumalar..
--- ---
Sizin için ne derece önemi var bunu bilmiyorum ama ben bu satırları yazarken gözümden damlalar akıyor klavye üzerine. Erkekler ağlamaz lafı bana
göre değil. Ağlamaktan hiç utanmadım, duygularım,acılarım beni boğduğu zaman hep ağladım. Yine ağlıyorum... Sizleri tanımıyorum ama sizlerle
paylaşmak istiyorum. Lütfen;bu satırlara bir seven olarak sahip çıkın ve lütfen yazılı satırlar olarak geçmeyin. Okudukça yeryüzünde insanlar
neleri yaşarmış diyeceksiniz buna eminim.
Bir memur ailenin en küçük çocuğu olarak babamın tayininin çıktığı bir köye taşındık. Huzursuzdum,
okulumu bir köy okulunda okumaktansa ,şehirde medenice okumak istiyordum. kaydımı yaptırdı babam okula. ilkokul 4. sınıftan başladım köy okuluna.
Beni bir sınıfa verdiler.Öğretmen köyde yabancı olduğumu biliyordu ve hangi sıraya oturmak istiyorsan otur dedi bana.Bir kızın yanı boştu sadece
oraya oturdum. Hayatımı adadığım, gidişiyle beni bitiren insanla ilk o zaman tanıştım. ismi Altınay idi.Çocuk yaşımda bile onun güzelliği beni çok
etkilemişti. Masmavi gözleri, gamze yanakları ile arada bir bana dönüp gülüşü, yanlış yazdığım notlarımda kendi silgisiyle defterimdeki hatayı
silmesi beni o minik yaşımda ona bağladı.O dönemlerde çocukça bir arkadaşlıktı. Zaman ilerledikçe onsuz tek saniye geçiremiyordum.ya ben onlara
gidip ders çalışıyor, yada o bize geliyordu. Mükemmel bir paylaşımcıydı. Yüreğini,sevgisini, dostluğunu daha o yaşta vermişti bana.
ilkokulu
birlikte okuduk ve aynı sırada bitirdik.Hep onunla hep ona biraz daha alışarak. Ortaokula geçtiğimizde ailelerimize rica ettik ve bizi aynı
okula yazdırdılar, hatta aynı sınıfa, hatta aynı sıraya oturmamız için babalarımız öğretmenlere adeta yalvardılar. Başarmıştık. Yine aynı
sıradaydık. Geride kalan ilkokul dönemindeki iki yılda anladım ki onsuz hayat bana huzur vermiyordu. Yaşımız olgunlaştıkça o beni,ben onu daha çok
seviyordum.Çocukça başlayan arkadaşlığımız sevgiye aşka dönüşmüştü ortaokul yıllarımız bitmek üzereyken.Şehir merkezinde. Ailelerimiz liseye
geçtiğimiz sırada ortak bir karar aldılar. Buna göre tek ev kiralayacak ikimiz aynı evde kalacaktık. Annem de bizimle kalacaktı. Allah'ım o karar
bize iletildiğinde dakikalarca sarmaş dolaş kutlamıştık bunu.Ona aşık olmuştum. Aynı duyguları o da paylaşıyordu ve bunu fareden ailelerimiz
okul bittiğinde evlendirelim diye karar almışlardı bile.Ona tapıyordum artık. Haşa Allah'a şirk koşar gibi günah işlercesine seviyordum.ilk
elini tuttuğumda sakın bir daha bırakma demiştim. Yanakları kızarmıştı, utanmış ve başını önüne ! eğmiş, gülümsemiş ve elimi sıkı sıkı kavramıştı.
Artık her gün elele tutuşup okula gidiyor okuldan çıkarken elele dolaşıyor geziyor öyle gidiyorduk evimize. Arada bir elleri terler ve her
terleyişte elini elimden kurulamak için çekerdi. Bunu her yaptığında kızar elimi bırakma diye azarlardım,hep tamam tamam diyerek gülümser ve
hızla elini avucuma sokuştururdu. Her şey harikaydı, dünya cennet gibiydi gözümüzde. Yıllar akıp gidiyordu mutluluk içinde. Nihayet liseyi de
bitirmek üzereydik. karne dönemi gelmişti. Karnelerimizi aldık hiç kırığımız yoktu. Sevinçle sarıldık birbirimize elimi tuttu. bunu kutlamak için
bir cafeye gidip cola içerek kutlayacaktık...