1. 1.
    0
    anlatıyorum beyler. selpaklarınızı hazırlayın. arkanıza yaslanın ve şukularınızı esirgemeyin.

    hikayedeki esas oğlan
    ben
    esas kız
    didem

    by zürriyetini gibim sunar...
    ···
  1. 2.
    0
    evet beyler yıl 2003 liseden yeni mezun olmuşum. okuldan mezun olmanın ve ilk yıl üniversiteyi kazanamamanın boşluğuyla semtte takılıyoruz arkadaşlarla. ara sıra ota taka takıldığımız dönemler.

    birgün parkta dururken didemi gördüm. didem benim ilkokul arkadaşım. hemen gittim yanıma hoop didem naber hesabı. birbirimizi gördüğümüze çok sevinmiştik. hemen msn adresleri telefon numaraları vs. alındı ve yoluna devam etti.

    didem sarışın yeşil gözlü fiziği yerinde olan bir kızdı. daha doğrususu kızmıydı amk. dur bakalım bakıcaktım neyin nesiydi.
    ···
  2. 3.
    0
    eve gidince didemi hemen msn'den ekledim. gecenin ilerleyen saatlerinde konuşmaya başladık. ama arkadaşça bi konuşmaydı bu. didem hakkında rivayetlerde vardı. orta okulda bunu devamlı zütten giberlermiş, dıbını zütünü falan yalarlarmış öyle derlerdi. ben o akşam konuşmamızda görüşmek istediğimi dile getirdim. bende isterim dedi ve benim için serüven başlamıştı.

    özel bir firmada müşteri temsilcisi olarak çalışıyodu. ertesi gün iş çıkışına almaya gittim. aldım bunu bişeyler içtik sohbet ettik. bu arada aynı mahallede oturuyoruz diyebilirim. 2 3 sokak ötede oturuyor bu. sonunda mahalleye gelmiştik. hava kararmıştı. benim aklım gibimde. bu akşam bi şekilde başlık açmam lazım diyorum. ya alt dudağa dalmaca ya zütünden kavrayıp öpüşmece bişeyler olması lazım. kanımız kaynıyo tabi. eyyy gidi..
    ···
  3. 4.
    0
    bir çıkmaz sokak var. gel şurda bi sigara içip öyle gidelim dedim. olur dedi. yaktık sigaraları. yan yana otururken dudaklarına doğru yaklaştım. çekilmedi ananı gibiiiim geliyoooorummm diyerekten içimden yapıştım dudaklarına. deliler gibi öpüşüyoruz. sigaralar atıldı elden. kaldırdım ayağa. bir evin altındaki otoparkın kapısının önünde oturuyoduk. yasladım kapıya. attım zütüne elimi. mıncıklıyorum. herşey istediğim gibi gidiyodu. düşünebiliyomusunuz binler. bugün zütünü elliyorum yarın ağzını yüzünü gibiceğim aşikardı. tam elimi göbeğinden aşağı indiriyordum ki, yapma hastayım dedi. inanmadım ilk başta, bişey olmaz dedim. gözüm dönmüş amk. lütfen hastayım hadi yeter bu akşamlık dedi. anlayışlı moduna geçmem lazımdı acilen. tamam canım dedim. dudağına bir buse kondurup evine bıraktım.

    eve gidiyorum ama nasıl içim içime sığmıyo. playboy değiliz sonuçta. 2. cinsel birlikteliğim olucaktı. yaş daha 18. ilk birlikteliğimi de unutturacaktı bana. süper olmuştu bu. seke zıplaya eve gittim. zütümde kelebekler uçuyodu resmen. hemen msn e girdim. ve artık muhabbet daha da koyulaşacaktı belliydi.
    ···
  4. 5.
    0
    anlaaaaaaaaaaaaaaattttt binç
    ···
  5. 6.
    0
    aklımdaki tek soru acaba bakiremiydi. bakire olsada giberim diyodum kendi kendime. tabi kız istemezse yapamazdım. ama ben oğlak burcuyum. kafaya koyduğumu giberim beyler.

    neyse msn de konuştuk falan ben 4 gözle regl döneminin bitmesini bekliyorum. 5 gün geçmişti artık. iş çıkışına almaya gittiğim bi akşam baktım etek giymiş hemde bolcana. hemen gibim kalktı tabi. bu akşam gibiş farz olmuştu. ama o dönem ne ev var ne araba. peder gibsen vermez arabayı. evde dolu amk. arkadaşlara soruşturdum yok yok yok. nerde gibicektim bu karıyı. kıza çaktırmadan arkadaşlara msj atıyorum ev ayarlayın züt oğlanları diye ama kimse ayarlayamadı. kız da işgillenmeye başlamıştı kiminle msjlaşıyosun diye. neyse dedim kendi kendime. kısmet gibilcek am olsun her yerde giberiz dedim ve mahalleye geçtik. mahallemizin ıssız sokaklarından x sokakta her taku yiyorduk. demiştim ya ota taka takıldığımız dönemler. orda kuytu bir köşede kucağıma oturtturacaktım. güzel sigaramda vardı. gittik oraya. ateşledim sigarayı bi fırt ben bi fırt oderken bu baya güzel oldu.
    ···
  6. 7.
    0
    anlatsana lan
    ···
  7. 8.
    0
    hay dıbını ddıbını gibem
    ···
  8. 9.
    0
    okumam ki..
    ···
  9. 10.
    0
    bir tekli sigaramızında sonuna gelmiştik. kafamızda çıtırdı. başladık öpüşmeye. hiiiiiiç beklemedim attım elimi dıbına. elimi atar atmaz sırıl sıklam ıslanan bir am gördüm karşımda. ama aceleci değildim. çok sakin ve yavaş bir şekilde sol elimle yoklama çektim. baktım gık demiyo. neden sağ elinle çekmedin diyecek olursanız. o zamanlar akustik gitar çalıyorum tırnaklar uzun binler. dedim kız bakireyse yırtmayalım pisi pisine.

    yoklamayı çektim baktımgık demiyo. senmisin demeyen bu sefer sağ elimle orta parmak ittiriverdim köküne kadar. şakkıdı şukkudu içine sokup çıkartıyorum ama böyle bi hız olamaz, juki dikiş makinası gibi amk. bu iyice mayıştı kucağımda. bu arada parmaklama pozisyonum şöyle binler. ben merdivenlerde oturmuşum bacaklarım hafif açık. oda kucağımda yüzü bana dönük alttan koyuyorum parmağı. baktım 1 parmak kesmemeye başladık 2 parmakla korkutmadan parmaklamaya başladım. yeterdi bu kadar parmak. çıkardım artık kamaşullahı artık donda acı vermeye başlamıştı. oturtdum kucağıma, sağolsun yormadı ondan sonra beni döndü arkasını kıvranmaya başladı. 20 saniye sonra şuurumu kaybederek boşaldım zaten. bende onu yormadım anlıyacağınız.
    ···
  10. 11.
    0
    ateşledim sigarayı bi fırt ben bi fırt oderken bu baya güzel oldu.
    ···
  11. 12.
    0
    Oasis, ilk albümü Definitely Maybe ile çok büyük bir çıkış elde etmiştir. Grubun üzerindeki Beatles, T-rex gibi grupların etkisi belirgin bir şekilde hissedilse de, gerek yoğun distortion efektli gitarlar gerekse de Liam'ın köşeli vokalleri bu albümdeki her şarkıyı hit seviyesine çıkarmıştır. Supersonic, Slide Away, Rock'n'Roll Star gibi şarkılar ilk Oasis marşlarıdır. Bu albüm, ingiliz müzik dergisi Q tarafından "gelmiş geçmiş en iyi ingiliz albümü" olarak onurlandırılmıştır. Liam Gallagher bu albümün o kadar da iyi olmadığı düşüncesindedir.

    ikinci albüm, (What's the Story?) Morning Glory, Oasis adının dünya çapında daha çok duyulmasını sağladı. Bu arada, grubun Blur ile olan satış rekabeti iyice kızışır. ilk single Roll With it ile Blur'un Country House'u kapışır. Albüm, ilk albüm gibi hit şarkılarla doludur. Wonderwall, Don't Look Back in Anger dünya müzik listelerinde 1. ve 2. sıralara otururlar. Bu iki şarkı hakkında şöyle bir anekdot da vardır: Bir gün Noel stüdyoya iki şarkıyla gelir; Liam'a, "Bu şarkılardan birini sen, birini de ben söyleyeceğim" der. Liam "Wonderwall"'u seçer. Noel'e de "Don't Look Back in Anger" kalmıştır. Ayrıca, Some might say, Champagne Supernova, Hello gibi şarkılar da hit statüsüne ulaşmıştır. "(What's the Story?) Morning Glory" grup için hem ticari hem de müzikal anlamda çok tatmin edici bir albüm olmuştur. Bir anket sonucuna göre, ingiltere'de her dört kişiden biri bu albüme sahiptir.

    1996 yılında, grup MTV'de unplugged bir performans sergilemiştir. Liam, Noel'in açıklamasına göre, soğuk algınlığına yakalandığı için gösteriye katılamamıştır. Bu albüm, ilk dönem Oasis şarkılarını bizzat yazarından (Noel) akustik olarak dinlemek adına önemli bir albümdür.

    Üçüncü stüdyo albümü Be Here Now, Oasis'in çıkışı en çok beklenen albümüdür ve ingiltere'de en çok beklenen iki albümden biri olmuştur. Albüm ilk izlenimde ingiliz basını tarafından çok övülse de, zaman geçtikçe albümün prodüksiyon açısından fazlaca şişirilmiş ve fazla uzun şarkılar barındırdığı konuşulmuştur. Oasis hayranlarının bu albümle ikiye bölündüğü söylenebilir.

    1998 yılında, grubun b-side larından oluşan The Masterplan albümü çıkar. B-side şarkılarından bazıları en az albüm kayıtları kadar ilgi gördüğünden (Talk Tonight, Underneath the Sky, The Swamp Song gibi) bu şarkıları bir albümde toplama yoluna gidilmiştir.

    Bir sonraki stüdyo albümü Standing on the Shoulder of Giants, Oasis'in ticari anlamda en başarısız albümü olmuştur. Bu başarısızlığı kimileri yanlış single seçimlerine bağlamıştır. Oasis hayranları arasındaki bölünme artmıştır. Where did it all go wrong?, Go Let it Out, Fuckin' in the Bushes albümün öne çıkan şarkılarındandır. Gas Panic! kötü bir single seçimi olmuştur. Noel Gallagher'ın bir şarkı yazarı olarak eskisi kadar iyi olamadığı konuşulmaya başlanmıştır.

    2002 yılında çıkan Heathen Chemistry, şarkı yazımına diğer grup üyelerinin de katkıda bulunduğu bir albüm olmuştur. Albümde prodüksiyon açısından bir sadelik hissedilir. Bir Liam Gallagher şarkısı olan Song Bird ilgi toplamıştır.

    2004 yılında, Definitely Maybe'nin 10. yılı olması şerefine o dönemi başarılı bir şekilde yansıtan bir DVD yayınlandı.

    Oasis'in son stüdyo albümü Don't Believe the Truth, ingiliz basını tarafından Oasis'in geri dönüşü olarak lanse edilmiştir. Müzikal anlamda övgüler toplayan, Oasis'in "tavır" bağlamında çok özgün ve önemli bir grup olduğu vurgulanmıştır. Albümden çıkan ilk single olan Lyla hakkında Noel "bu şarkı albümün en iyi 6. şarkısı olarak görülebilir" demiştir. ikinci single, The Importance of Being Idle albümün başarısını sürdürmektedir.

    Grup üyeleri şu sıralarda 6 Ekim 2008'de piyasaya sürecekleri Dig Out Your Soul adlı albümü üzerinde çalışmaktalar. Albümden kısa bir süre önceyse, 29 Eylül 2008'de, albümün ilk single'ı olan The Shock of the Lightning piyasaya sürülecek. Albüm çalışmalarına kısa bir süre kala Noel Gallagher ile anlaşmazlık yaşayan baterist Zak Starkey gruptan ayrılmış ve yerini, kendisi gibi eski bir The Lightning Seeds bateristi olan Chris Sharrock almıştır.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 13.
    0
    adiohead, Oxfordshire'lı bir ingiliz alternatif rock grubudur. Grubun üyeleri Thom Yorke (baş vokal, ritim gitar, piyano ve elektronik ses işleme cihazları), Jonny Greenwood (baş gitarist, ve diğer enstrümanlar), Ed O'Brien (gitar, arka vokal), Colin Greenwood (bas gitar, synthesizer) ve Phil Selway'dır. (davul, perküsyon) Genellikle kendi dönemlerinin en yaratıcı grupları arasında gösterilirler. Bunun en büyük nedenleri de birkaç katmandan oluşan şarkıları ve bir albümlerinden diğerine müzik tarzlarındaki radikal değişikliklerdir. Albümlerini EMI gibi büyük bir plak şirketinden çıkarıyorlarsa da çoğunluk tarafından hem müzikal hem de politik bağımsızlıklarını korudukları düşünülmektedir. Albümleri dünya çapında 23 milyon satış rakdıbına ulaşmıştır. [1]

    1986'da okul arkadaşları arasında kurulan grubun ilk teklisi 1992 yılında piyasaya sürülen Creep'tir. Başlarda fazla ilgi görmeyen parça, grubun çıkış albümlü olan Pablo Honey (1993)'de de yayımlandıktan sonra dünya çapında bir hit haline geldi ve özellikle radyolardan fazlaca ilgi gördü. Radiohead kendi ülkelerinin dışında tek-hitlik mucize olarak görülmüş olsa da kendi ülkeleri ingiltere'de ikinci albümleri The Bends (1995)'i çıkararak büyük bir hayran kitlesi elde ettiler. Bu ilginin büyük bir kısmını Thom Yorke'un etkileyici vokalleri ile grubun yoğun gitar atmosferlerine borçluydular. Thom Yorke'un falseto yorumlamaları hayranlar ve eleştirmenler tarafından beğeni topladı. Radiohead'in üçüncü albümü OK Computer (1997), grubun çok daha büyük ilgi görmesini sağladı. Hem zengin müziği hem de modern yaşamdaki yabancılaşma temalarıyla OK Computer, müzik eleştirmenleri tarafından 1990'ların en belirgin eserleri arasında gösterildi.

    Kid A (2000) ve Amnesiac (2001) yayınlandığında grup şöhretinin zirvesine ulaştı, fakat tarz değişiklikleri eleştirileri beraberinde getirdi. Grup, "Kid A" ve sonraki albümlerde deneysel elektronik müzik ve caza eğilim gösterdi. Altıncı albümleri Hail to the Thief (2003), gitar temelli rock müziği ve elektronik müziğin modern şarkı sözleriyle harmanlanmış halidir.

    Radiohead, yedinci albümlerini yayınlamadan önce kayıt şirketleri EMI ile biten sözleşmelerini yenilemedi. Kayıt şirketi anlaşmazlığın sebebini grubun çok fazla para talep etmesi olarak gösterdiyse de, Thom Yorke, grubun resmi blog sitesi Dead Air Space'de taleplerinin sadece kendi müzikleri ve müziklerinin gelecekte nasıl kullanılacağı üzerinde yetki istemek olduğunu, astronomik para talep ettikleri iddiasının "koca bir yalan" olduğunu belirtmiştir.[2] Böylece grubun son albümü In Rainbows (2007) etiketsiz olarak sadece internet üzerinden piyasaya sürüldü. Müzik piyasasında ilk kez uygulanan bir sistemle, fiyat belirleme kararı müşteriye bırakıldı (ücretsiz indirmek te mümkündü).

    Grup 2005 yılında Rolling Stone dergisinin "Gelmiş geçmiş en büyük sanatçılar" listesinde 73. oldu.[3] Grubun gitaristlerinden Jonny Greenwood ile Ed O'Brien de aynı derginin "Tüm Zamanların En iyi 100 Gitaristi" listesine 59. sıradan girmişlerdir.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 14.
    0
    Audioslave, 2001 yılında kurulmuş, 2007 yılında dağılmış bir Amerikalı rock müzik grubudur.

    Geçtiğimiz yıllarda dağılan ünlü grunge grubu Soundgarden ve sert müzikleri, sosyalist fikirli toplumsal mesajlarıyla ön plana çıkan Rage Against The Machine grubu elemanlarından oluşan yeni Audioslave topluluğu, ilk albümünü 19 Kasım 2002 tarihinde Epic Records şirketinden çıkarttı.

    Kadrosunu; Soundgarden'ın eski vokalisti Chris Cornell, dağılan Rage Against The Machine grubunun gitaristi Tom Morello, bassçısı Tim Commerfold ve davulcusu Brad Vilk'in oluşturduğu Audioslave, farklı tarzda iki grubun uyumlu bir buluşma gerçekleştirebileceklerini göstermesi açısından da önemli bir topluluk olarak gösterilebilir.

    Grubun, kendi adını taşıyan �Audioslave� albümü 14 parçadan meydana geliyor. Geneline hareketli parçaların hakim olduğu çalışmada 'I Am The Highway', 'Like a Stone' gibi ağır tempolu parçalar da yer alıyor. Çıkış şarkısı olarak, daha önce tek parçalık albüm (single) şekliyle de piyasaya sürülen 'Cochise' gösteriliyor. Klibinde �Play Loud� (Gürültülü Dinleyin) ibaresinin yer aldığı şarkı, anımsattığı Rage Against The Machine tarzıyla dikkat çekiyor.

    Albümün diğer iddialı şarkıları arasında 'Show Me How To Live', 'Gasoline', 'Set If Off' ve 'Shadow On The Sun'ı saymak mümkün. Ses tellerinde oluşan rahatsızlığa ve doktorların kendisine sesini daha dikkatli kullanması gerektiğini öğütlemesine karşın Chris Cornell�ın buna aldırış etmediği ve parçaları yorumlarken eski performansını en iyi şekilde sergilediği gözden kaçmıyor.

    Kurulma aşamasında kendileriyle aynı ismi taşıyan gruba 30.000$ tazminat ödeyerek isim hakkını almakta ısrar eden Audioslave grubu, aynı adla çıkardıkları albümleriyle müzik dünyasında kalıcı olacaklarını kanıtlamayı amaçlıyorlardı. 90'lı yılların başındaki efsanevi rock dönemini yaşatan ve oldukça keyifli şarkılardan oluşan albüm, topluluğun bu hedefe ulaşmakta zorlanmayacağını gösteriyor. Audioslave, mutlaka dinlenmesi gereken bir albüm.

    Grup 2007 yılında Chris Cornell'in grupta müzik ve bakış açısı farklılıkları doğduğunu ve kendi solo kariyeriyle ilgilenmek istediğini söyleyerek gruptan ayrıldı. Bunun üzerine grubun müzisyenleri eski projeleri Rage Against The Machine'e dönme kararı aldılar.
    ···
  14. 15.
    0
    özet geç bin
    ···
  15. 16.
    0
    sonra panpalar... dışarı attırdım tabi. bu da temiz kızmış hemen çıkardı ıslak mendili dıbını sildi temizledi. duvardan teemmüm abdesti aldı (şaka amk) banada verdi bi ıslak mendil elimi sildim. ama ilk gibişten bişey anlamamıştım. 2.ye niyetlendim tabi normal olarak. benim yerimde hangi insan evladı olsa aynı şeyi yapardı. sokakta çok mübarek bi sokak kimseler gelip geçmiyo. zaten geçsede çok sote biyerdeyiz kimsenin görmesine imkan yok. yalnız çok sessiz olmamız lazım.

    2'yi atıcaktım koymuştum kafaya. zaten o kafayla 5 6 7 allah ne verdiyse atardım. yine oturdum ben merdivene. onuda ayağa kaldırdım.

    ne yaptım binler tahmin edin ???
    ···
  16. 17.
    0
    lan olm 20 saniyede bosalir mi lan erkek adam... 20 dedigine gore en fazla 10 du lan.. hatta girer girmez belki tey teyy...
    ···
  17. 18.
    0
    tahim yok mu iki dakika bırakın gibinizi de tahmininizi yazın amk
    ···
  18. 19.
    0
    @18 o zamanlar ilk posta ağzındaydı kanka ne yapalım amk.
    ···
  19. 20.
    0
    uyandın amk napacan

    edit: gerci bakma da delikanlı adamsın lan 20sn de bosaldım falan. kuru da var işin içinde. anlatmaya devam da yanlışını sezersem gibertirim
    ···