1. 126.
    +1
    dünyadaki en güzel kadın.
    ···
  2. 127.
    +1
    dünyadaki en güzel kadın.
    ···
  3. 128.
    +1
    dünyadaki en güzel kadın.
    ···
  4. 129.
    +1
    dünyadaki en güzel kadın.
    ···
  5. 130.
    +1
    dünyadaki en güzel kadın.
    ···
  6. 131.
    +1
    dünyadaki en güzel kadın.
    ···
  7. 132.
    +1
    dünyadaki en güzel kadın.
    ···
  8. 133.
    +1
    sevgili emma.
    2007 yılında, rol aldığın ilk sinema filmi olan superbad'i ilk kez seyrettiğimden beri sana aşığım. ardından rol aldığın bütün filmleri ve ondan önce rol aldığın dizileri/dizi bölümlerini izledim. sonra, 2009 yılında londra'ya gitmem gerekti (okula gittim işte). sonunda türkiye'ye döndüm ve şimdi, uğruna jay leno'ları, jimmy fallon'ları, altın küreleri, kids choice ödüllerini izlediğim, oscar'da ödül sunacağını duyunca sabahladığım kadına, yani sana ulaşmak için amerika'ya geliyorum. evet, hayalim olan sinema okuma işinin ilk kısmını londrada hallettim. şimdi sıra amerika'da o eğitimin üstüne masterımı yapmakta. bunların arkasından ayakkabı kutumda biriktirdiğim parayla sana yazdığım ilk senaryoyu getireceğim, bağımsız filmimde başrolü verene kadar peşini bırakmayacağım. yüzünü bir kez canlı görmem bile yeter. ayriyeten şu andrew garfield'da ne bulduğunu da açıkça anlamış değilim. adam sarı desen değil, kahverengi desen değil. iyi peter parker ama kötü spider-man. senden 5 yaş kadar da büyük üstelik. bense seninle aynı yılın aynı ayında doğmuşum, aramızda yirmi gün var. bence onu bırak, zaten çok kötü giyiniyor. bilmiyorum, mutluluğunu tabii ki istiyorum ama sana bu kadar yakınken bir başkasına gitmen beni kırıyor emma.
    seni seviyorum.

    edit: ulen bi bakın şu andrew garfield'ın tipine... emma! emma! ne buluyorsun şu çocukta? benimle tanışana kadar ryan gosling ile çıkabilirsin, yakışıklı çocuktur ama bu ne allasen?
    http://superbookworm.file...d-pipe-cleaners.jpg?w=590
    http://teenagecelebrity.c.../07/Andrew-Garfield-1.jpg
    http://www.usmagazine.com...ne-andrew-garfield-lg.jpg (sarı da yakıştı bu arada. her şey yakışıyor sana.)

    not: use google translate. i love you.
    ···
  9. 134.
    0
    100. entry şerefimi çalmış olabilirsin.. bravo zekice davranıp üst üste entry girmişsin ve eskilerden silsem bile 100'ü bana kaptırmayacaksın. yalnız, bu iş çığrından çıkıyor. evet sözüm sana journalci.

    (bkz: journalci)

    emma'ya yazdığım satırlardan esinlenerek bir paragraf oluşturmuşsun. yavaş yavaş sende ona ulaşabileceğine inanmışsın. ulaşamayacaksın. yalnızca ben. yalnızca ben bulacağım onu. benim izimden gelerek, onu elde edebileceğini sanıyorsan, büyük yanılgı içindesin, uyan derim. gerçi evet beni takip edersen emma ile eninde sonunda görüşeceksin ama bil bakalım senden önce kim onu büyülemiş olacak?

    emma.. bıktım bu tarz heriflerle uğraşmaktan. neymiş efendim aynı ayın biraz farklı günlerini- bıdı da bıdı.

    ulan biz emma ile aynı burcuz! buna da mı tesadüf diyeceksin!? bunu da mı çalmaya kalkacaksın?
    (bkz: 100üncü entryi çalmak)

    superbad'de tanımışta hepsini izlemişte bilmem ne. ulan sete girip bütün kadroyla tanışırken yaptığı konuşmaları, katıldığı talkshow programlarını, yaptığı şakaları ki -gerçekten cana yakın ve eğlenmek nedir bilen insan- hepsini izlemişim ben. çekim hataları, röportajlar.. neden bahsediyorsun?!

    bahse varım, superbad'den önce oynadığı dizilere göz atmamışsındır. ben o dizilerin o bölümlerini arşivlemişim! sen neden bahsediyorsun?

    emma'm madem benzerliklerini dökmeye başladık, burcumuz dışında bende oyuncuyum. daha doğrusu idim. yeniden başlamayı sırf senin için düşünüyorum ama.. evet, evet başlayacağım! bana bu şekilde güç verdikten sonra sen, her şeyi yapabilirim.

    emma tek bir konuda bu journalci denen kıskanç ve küstah adama katılıyorum, gerçekten bu andrew sana yakışmıyor. yani tercihlerin arasında dünyanın en güzel çikolatası varken -kendimden bahsediyorum- neden kenarda duran küp şekeri -andrew dallaması- canın çeker ki? etraftaki kırıntıları saymıyorum dikkat edersen! -buda jour... neyse direkt söylemeyeyim ismini, üzmeyeyim adamı-

    ben tam 4 yıldan beri, seninle olmadığımız hergün için sen üzülme diye sana günlük tutuyorum. eğer beraber olsaydık neler yapardık o gün onu yazıyorum. ben son 4 yıldan beri, sadece seninle elele tutuşabilmek, sadece sevişebilmek, konuşabilmek, ağlayıp, gülebilmek için, çeşitli meditasyonlarla uykuya dalıyorum. kesinlikle işe de yarıyor.. bunu da çal bakalım journalci, yüreğin yeterse, aklını inandırabilirsen! rüyalarına hakim olamayacaksın.

    (bkz: sen sadece 100üncü entrye hakimsin)

    ben hergün evrenden aldığım enerjiyi, çektiğim o müthiş nefesimi sana gönderiyorum. seni ısıtan, senin içine işleyen o titreşimin bana ait olduğunu, gözlerime bakar bakmaz anlayacaksın.

    özet geçmemi istersen emma; seni seviyorum!
    Tümünü Göster
    ···
  10. 135.
    0
    ben buraya gelmezden evvel, durup durup sana sadece 'dinyadiki in gizel kıdın.' diye entrye girenlere bak. onlar bile aşk'a geldi. düşünebiliyor musun, taşıdığım harikulade enerjiyi. hayal edebiliyor musun ne denli bir tat alıyorum senden ve bunu etrafımdakilere nasıl yansıtıyorum ?!

    edit: çüküle canım, çüküle.. elinden sadece bu gelir, bana engel olmak için. ancak ben seni şukuya boğacağım! buna da ihtiyacım yok.

    (bkz: hırsız journalci)

    (bkz: 100üncü entry serefini calıp birde cukulemek)

    (bkz: yüz sahibi olmamak= yüzsüzlük!)
    ···
  11. 136.
    0
    emma'ya yetebileceğini gerçekten ciddi ciddi düşünenlere gelsin.

    http://www.youtube.com/watch?v=VKvvkrMWcno

    bu kadına ancak ben..

    yaptıklarına bakar mısın? manyak * seni seviyorum.
    ···
  12. 137.
    0
    gülüşünde yeniden doğuyorum.

    http://www.youtube.com/watch?v=wdkCtTx_eG4
    ···
  13. 138.
    0
    bir filmde, dizide, programda gördüğümüz bir aktristi/kadını elde etmeyi kafaya takmak herkesin yapacağı iş değil. normalde, mesela acuna çıkan adriana lima'yı görünce "at gibi hatun yaa" dersin. ama ses tonundan oyunculuk yeteneğine, mizah duygusundan güzelliğine, cesaretinden çizgi dışı duruşuna kadar, daha ilk görüşte bu kadar hayranlık uyandıran başka biriyle karşılaşmadım ben. üstelik alımlılığı gençliğinde saklı değil, her yıl, şarap gibi güzelleşecek birisi emma stone. hollywood'dan daha önce de güzel aktrisler geçti, yalan yok, ancak hiçbir zaman bunlardan birine böyle saplantılı bir şekilde bağlanmadım. superbad'i sinemada izlediğimde, tek gözünü kapatan perçemine ayrı, ses tonuna ayrı aşık olduğum emma, benim eve gelir gelmez torrent'e yüklenmemi sağlayan tek aktristtir dünyada. drive'ı, malcolm in the middle'ın onu içeren bölümünü indirdim ve arka arkaya, sırf onun için izledim, hala da arşivimde durur. o günden sonra, artık bir filmde emma stone'un rol alması benim için yeterli bir referans olmuştu. 2008 yılında okumak üzere gittiğim londra'da, sırf cameo seviyesinde küçük bir rol aldı diye the rocker'ı sinemada izlemiştim. başçı kız rolündeydi, çok yakışıyordu role. film ülkemizde vizyona girmediği için, nickini anmak istemediğim* bazı arkadaşların bileceğini de sanmıyorum tabii ki. bizim aramızda dünya ve evrenin el birliğiyle kurduğu köprüden haberleri yok, sadece 'yoğun' hezeyanlarıyla, herkesin yaşayabileceği duyguları "büyük aşk" addetmek meşguliyeti içerisindeler, ama söyleyeyim, ben dururken bu çabanız nafile. youtube'dan açıp "ciksi emma stone" diye aratınca, ayakları dışında aradığınız ciksapeli de bulamadığınız için üzülüyorsunuzdur muhtemelen. başlık sexy photoshoot, ama daha önce de izlediğim üzere videoda emma'nın ikonik güzelliğinden başka bir şey yok- düzeltiyorum, emma'mın.

    superbad'in setinde micheal cera'ya bağırıp çağırdığı video ilk kez internete düştüğünde (bazı arkadaşlar onu da izlememiştir, bulsalar güzel olur, aşkları ve dolayısıyla acıları depreşir) cera'nın juno filmi vizyona girmek için gün sayıyordu. daha adı oscar ile anılmayan, bağımsız, masum bir filmdi juno. fakat ben, sırf seni o denli kızdırdığı için cera denilen adamdan öyle nefret etmiştim ki, merakla beklediğim bu jason reitman filmini sinemada izlemeye yeltenmemiştim bile. neden sonra videonun sahte olduğunu ve eğlence amaçlı çekildiğini anladım ve cera'nın başrolünde yer aldığı scott pilgrim adlı şahane filmi yine sinemada birkaç arkadaşımla izledim. senin ekgibliğin dışında filmde sevmediğim pek yer yoktu emma. ama o filmde, mary elizabeth winstead isimli dişinin yerine sen yer almalıydın. (bahsettiğim michael cera videosu: http://www.youtube.com/watch?v=x7149ha-StA )

    eğlenceli sayılabilecek komedi the house bunny, sayende yavanlıktan son anda kurtulan ghosts of girlfriends past, çok başarılı bir yazar-karakter ilişkisi olan ve en iyiden de iyi performansını vererek olağanüstü oyunculuk yeteneğinin emarelerini biz fanilere bir kez daha gösterdiğin paper man gibi filmleri, hep öğrenci halimle sinemada izledim emma. şimdi bazı gemi nickli arkadaşlar beni burada duygu sömürüsüyle itham edebilir, daha da elim ve vahim olmak üzere, para kıtlığıyla "kız tavlamakla" (seninle aramızda oluşan duygusal bağı asla bu iki kelimeyle ilişkilendiremiyorum kendi adıma, diğer arkadaşları bilemem) suçlayabilirler. fakat benim bunu derkenki amacım, senin için daha şimdiden, kavuşacağımızın garantisi yokken yaptığım fedakarlıkları görmendi emma. yoksa, senin gibi birini etkilemeye çalışmak ne haddime. diğer filmlerini de sinemada görme imkanım oldu, özellikle the help'e bayıldım, ancak büyütmeyi yersiz buluyorum.

    sana gelince ey goben breslav. ulan gafil, şimdiye kadar üç uzun paragraftan oluşan entry'de adını anmaya bile tenezzül etmemiştim. yalnız sadece film ve dizilerde izleyerek platonik ve öyle kalacak bir aşkla sözde bağlandığın bu kıza ellerini süremeyeceksin. gerçi ben de kıyamadığım için sürmem söz konusu değil, ancak emma ile aynı ortamda bulunma hayallerine şimdiden veda etmeni öneriyorum. şunu unutma; bu hayatta erkenden hareket edenler kazanır. ve bu durumda, erken hareket eden ben oluyorum, emma da "kazanılacak" bir ödül, bir obje olmaktan çok öte!

    okumaya gittiğim memleket senin evine yakın. sakın korkma, derdim seni korkutmak, bir sapık gibi görünmek değil emma. sana olan duygularımı, kendimle çelişmek pahasına, aşk ve saplantı boyutunda bile inceleyemiyorum. sana hissettiğim şeyleri daha önce hiçbir canlı bana yaşatmadı. kusursuzlukla ansızın karşılaşan ve yaşadığı parlamanın şiddetiyle nefesi kesilen, kendinden geçen, bedeni bile kendine dar getiren bu acizane kul, senin için her şeyi yapmaya hazır, kendini öldürmek de dahil. ama bu tehlikeli bağlılığımı senin hatırına biraz törpüleyebilirim, tabii dilersen. bakma sen diğerlerinin dediklerine, onlar sinemaya terör saldırısı yapıldı diye gangster squad'ın gösterim tarihinin ertelenmesine ne tepki vermişlerdir mesela? ben o dedikoduyu duyduğumda karnımda hissettiğim yumruğun acısını açıklamaya tenezzül edemezken, onlar bu elim vaziyetten haberdar mı?

    özet: emma, seni bulduğumda, nafile çabayla etkilemeye bile uğraşmayacağım. yüzünü dünya gözüyle görsem yeter. zira güzelliğin karşısında insan megalomanlığını, özgüvenini yitiriyor, egosu yerden yere çalınıyor. bu yüzden ben o densizler gibi kendimi yakışıklı bile ilan edemiyorum senin yanında. seni seviyorum emma, herkesten ve her şeyden, herkesin ve her şeyin seni sevebileceğinden daha çok.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 139.
    0
    dünyadaki en güzel kadın.
    ···
  15. 140.
    0
    ulan çok pis aşık oldum be
    ···
  16. 141.
    +1
    the rocker filminin vizyona girip girmemesinin bir önem teşkil etmediğini ve imdb kullanmayı bilen daha doğrusu klavye kullanmayı bilen her insanın gayet kolaylıkla emma'nın the rocker filminde oynadığını bulabileceğini söylemeliyim öncelikle. ayrıca gemi isimli arkadaş diyerek neden adımı yazmaktan bu kadar çekindiğini de anlayamadım.

    izlemediğimi daha doğrusu bir haber olduğumu zannettiğin bütün videoları defalarca, defalarca(!) izledim. en sevdiklerim superbad setinde çekime başlamadan önce, ezber için replikleri geçmeleriydi, zaten orada ilk kıvılcım düştü içime.

    sadece beyaz perdede görüp, beğendiğim ve tutup 'aşık oldum ben' diyeceğim birisi değil emma stone. bu kadar basit değil. bilakis karmaşık da değil. sadece herşeyin farkındayım. o ve ben, bir'iz.

    defalarca entry yazıp, sahiplenmeye çalışacağım biri 'asla' değil. ben ona sahip olmak yerine, onunla olmayı tercih ediyorum sadece. her sabah kalktığımda o'nun günü güzel geçsin diye müthiş bir enerji yolluyorum. geçtiğine de eminim.

    ben onu bulduğumda, sadace görsem yeter demiyorum. aman yanlış anlaşılmasın ondan da hiçbir şey istemiyorum. yinede o kadar eminim ki karşılaştığımızda her sabah o'nu düşündüğümü, her gece o'nunla uyuduğumu hayal ettiğimi anlayacağından. o kadar eminim ki onun da benim için, sen ve ben, bir'iz diyeceğinden.

    ben her soluğumu o'nu anarak alıyorken, beğendiğim lezzetli bir yemeği onunla tadıyormuş gibi düşünürken, gülerken gülümsemesini duyup, ağlarken bana sarıldığını hissediyorken, onun benden bir haber olmasına zaten imkan yok. hissettiğine eminim, sadece ne hislerinin ne olduğunu bilmiyor, henüz.

    hele onunla ciks yapma düşüncesi.. paha biçilemez bir arzu. bunu o'da yakalayacaktır. yalnız ben sadece fiziksel bir hareketten bahsetmiyorum. kastettiğim ciks;
    s inerjik
    e nerjinin
    k arşılıklı
    s unumu..

    ve.. ve o an. beraber çok uzaklarda yürüyecek, bembeyaz, tertemiz karlar üzerinde ayak izlerimizi bırakacağız emma'm.

    bende(!) seni seviyorum emily.

    not: eğer dizilerden sadece malcolm in the middle varsa journalci, büyük bir kayıp içerisindesin. hayranlık duyduğunu bildiğim için ve içten içe sana üzüldüğüm için -özellikle de sadece görsem bana yeter dedikten sonra- eğer istersen emily jean stone arşivimi seninle seve seve paylaşırım. tabi ki ufak bir şartla.
    ···
  17. 142.
    0
    ilk kez violet karakteriyle dikkatimi çeken, ardından bütün oynadığı film ve dizileri izlediğim emma'm, birgün gelecek ve en iyi olacaksın. ben 'en iyi' olduğunu zaten biliyorum ama bunu herkes kabul edecek, her zaman seninleyim.
    ···
  18. 143.
    0
    "hele onunla ciks yapma düşüncesi.. paha biçilemez bir arzu. bunu o'da yakalayacaktır. yalnız ben sadece fiziksel bir hareketten bahsetmiyorum. kastettiğim ciks;
    s inerjik
    e nerjinin
    k arşılıklı
    s unumu.."

    bu lafından sonra seninle emma hakkında tartışmaktan bile geri duruyorum goben breslav. onu bütün eksileri ve artılarıyla kucaklamak yerine ciksi düşünüyorsan, insanın aşkla (ve ondan öte duygularla) başkalarına tutunduğu o bağın ayrımına varamamışsın demektir. emma ile ciks yapmak mı? aynı cümlede kullanman bile korkunç. yani burdan şunu çıkarıyoruz, ruh eşi addettiğin kadını bir ciks objesi olarak görüyorsun. neyse, emma ile tanıştığımda ona buraları da okutacağım, tek tek çevirerek. olur ya o kadar yolu arşınlayıp huzurumuzu bozmaya gelirsen, en azından senin ona nasıl baktığının farkına varsın emmam.

    tanım: dünyadaki en güzel kadın.
    ···
  19. 144.
    0
    ben sadece fiziksel bir cinsel paylaşımdan bahsetmedim. ciks o ve benim, kendimizi daha çok bir hissedeceğimiz bir an. bende diyorum ki eğer sen ciks lafını duyduğunda bu kadar yadırgıyorsan, gerçek manada bir cinsel deneyimin olmamış. (buradan kastım kadınla yatmamışsın değil, belki de milyonlarca karıya atladın, önemli olan bu değil.. onu anlatmaya çabalıyorum.)

    önemli olan ruhunla sevişmek. tüm benliğinle sevişmek. sevgini sunmak, sonsuz sevgini paylaşmak onunla.

    jornalci sen benim aşkla kurulan bağın anldıbına varamadığımı düşünüyorsun, ancak bende senin. sen cikse benim gibi bakmıyorsun. ben aşk yapmaktan bahsediyorum. inan bana apayrı. eğer olurda emma ile görüşürsen ve bu arzun son bulursa, yurda dönüp bir kadınla tanıştığında yalnız etkilendiğin biri olsun, onu sev, ona aşık ol ve sonra tüm ruhunla onunla seviş. o zaman diyeceksin ki, haklıymışsın. emma ile o an, paha biçilemez olurdu.

    senin benim ciksten hissettiğim deneyimi tatmanı diliyorum dostum. o zaman oturur uzun uzun konuşuruz.

    edit: dediğimm gibi benden daha çok ciks yapmış olabilirsin, daha tecrübeli olabilirsin ancak benim yakaladığım paylaşımın kenarında bile değilsin.

    emma, son 25 dakikadır andrew'le resimlerine bakıyordum. bu çocuğun ayakkabaları bile pis! yahu hele o omzuna kolunu atışı yok mu askerlik arkadaşın gibi. yakışmıyor emma.. yakışmıyor. yine de mutluysan, mutluyum.
    ···
  20. 145.
    0
    daha önce hayatımda yaşamadığım yoğunlukta duyguları bana arka arkaya yaşatan bu kadınla alakalı, "yakalasam şöyle olur" diyemiyorum ki ben. daha önce hayatım boyunca hiçbir kıza bu şekilde bakmadığımdan, emma benim için ilk olduğundan ve öyle kalacağından. bu yüzden hislerimi senin gibi fiyakalı satırlara, ağdalı cümlelere dökemiyorum ey goben breslav. emma'ya hissettiğim şeyler aşkın da ötesinde, ancak "aşık olmak" o hislere en yakın kelime bütünü olduğu için onu seçiyorum hislerimi ifade ederken.

    bununla birlikte, farklı açılardan baksak da bir konuda aynı fikirleri paylaştığımızı vurgulamak isterim: andrew garfield emma'ya yakışmıyor. ayakkabılarının pisliğini falan geçersek, yanında bir afet-i devran gibi, bir o saniyeliğine dünyanın tüm güzelliğini tek bünyede toplamış gibi, herkesi kölesi yapacak bir tanrıça gibi duran, daha ilk bakışta kendine bir kat daha aşık ediveren bu kız, andrew denen dürzünün şebelek sıfatında ne buldu anlamak güç. bir "gızı gapdım ehehehe" tavırları, bir güldürme çabaları... mutluysa ben de mutluyum, ama bir ryan gosling'e gitse mesela, hem bana antreman olur, zira kendisi hem yetenekli hem de nacizane beni andırmıyor değil*.
    http://www.usmagazine.com...ne-andrew-garfield-lg.jpg
    ···