(bkz:
sosyalizm imkansızdır çünkü) Başlığına cevap niteliğindedir.
bir malı kullanım ve değişim değeri olarak iki farklı biçimde ele alabiliriz. örneğin elma; elmayı yeriz, ceket; ceketi giyeriz, vs.vs. bu onun kullanım değeridir. şimdi elmayı yemek için değil başka mallarla değişmek için aldığımızı/ürettiğimizi düşünelim. peki elmayı nasıl satacağız? yani bir elma ne kadar armut, ne kadar ceket, ne kadar iskemle eder?
elmanın ne kadar iskemle ettiğini bulabilmek için ikisinde de ortak olan bir ölçüm birimine ihtiyaç duyarız. diyelim, 3 birim elma 1 birim iskemle eder. paraya indirgeyip onunla ifade edebileceğimiz (yani 3 birim elma ile 1 birim iskemle eşitliğini, ortak paranteze alarak 5 lira ile tarif edebiliriz) bu birimin özü nedir? bu öz, elma ve iskemlenin kullanım değerlerinden tamamen soyutlanmış değerleridir. ve marksist iktisatta, malın üretim sürecinde içinde somutlaşan emek-zaman miktarına tekabül eder. kısaca, bir malın üretimi ne kadar emek-zaman gerektiriyorsa o kadar değerlidir. ancak bu emek zaman toplumsal olarak belirlenmiş emek-zamandır. bir sandalyenin üretimi toplumsal alanda 1 güne denk düşüyorsa, ”tembel” marangozun 3 günde ürettiği sandalye, 1 günde üretilenden daha değerli değildir. bu aynı zamanda, sanayi devrimiyle beraber, el üretimi yapan ayakkabıcıların, dokumacıların vs. neden pazardan çekilmek zorunda kaldığını açıklayan süreçtir. çünkü el-tezgahıyla üç günde üretilebilen halı miktarının kat kat fazlası, fabrikada bir günde üretilmektedir.
tekrarlarsak, değer tüm mallarda ortak olan tek ölçü birimiyle, malın içinde somutlaşan emekle belirlenir. başka biçimde tarif edilirse, sermaye sahibinin değer üretmek için başvuracağı yegane kaynak emektir. işlenmiş deriyi getirir, iğne ipliği getirir ve işçinin önüne koyar. deri, iğne ve iplik kendi başlarına bir değer üretemezler. değeri üreten işçinin emek gücüdür. tıpkı, ayakkabı işçisinin önüne konan işlenmiş deriyi, derinin ham-maddesini (doğada hazır bulunan cisimler değer üretimine tabi değildir) işleyerek imal etmiş olan deri işçisinin üretim süreci gibi, ayakkabı işçisi de, işlenmiş deriyi iğne- iplikle yeniden işleyerek fazladan bir değer açığa çıkarır (bkz:
artı değer). öte yandan kapitalist, bu değere değil, emek gücüne ücret öder. emek gücünü, belli bir saat karşılığı belli bir fiyata kiralar. bu kiralama işlemi, açığa çıkarılan değerle tamamen bağlantısız olduğundan, parababasının, işçi ücretini ödedikten sonra yaratılan değeri cukkalamasını sağlar. (bkz:
emek sermaye çelişkisi)
burada bir nokta gözden kaçırılmamalıdır ki, ele aldığımız değer, pazarda belirlenen mal fiyatıyla örtüşmeyebilir. kapitalist, 10 liralık masrafla sahip olduğu malı, 50 den kaptırabileceği gibi hiç satamayabilirde. fiyat, dönemsel olarak pazarın arz-talep dengeleriyle belirlenebilir. ancak;
"a, belki de, b ya da c'nin misilleme yapma yeteneğinden yoksun olmalarından yararlanacak kadar kurnaz olabilir. a, 40 sterlin değerinde şarabı b'ye satıyor ve ondan karşılık olarak 50 sterlin değerinde buğday alıyor. a, 40 sterlini 50 sterline çevirmiştir, parasını çoğaltmıştır, ve metaını sermayeye çevirmiştir. şimdi bu olayı biraz daha yakından inceleyelim. değişimden önce a'nın elinde 40 sterlinlik şarap, b'nin elinde 50 sterlinlik buğday vardı ve bunların toplam değeri 90 sterlindi. değişimden sonra gene aynı toplam 90 sterlinimiz vardır. dolaşımdaki değer, zerre kadar artmamıştır, yalnızca a ile b arasında farklı bir şekilde dağılmıştır. b için değer kaybı, a için artı-değerdir; birisi için "eksi" olan, diğeri için "artı"dır. eğer a, değişim işlemine girmeksizin 10 sterlini doğrudan doğruya b'den çalsaydı, gene aynı değişme olurdu. dolaşımdaki değer topldıbının, bunların dağılımındaki bir değişme ile artmayacağı apaçıktır; tıpkı, kraliçe anne zamanından kalma bir meteliği, yahudinin bir altın liraya satmasıyla, bir ülkedeki değerli maden miktarının çoğalmaması gibi. bir ülkenin kapitalist sınıfının tümü, kendi kendisinden kâr sağlayamaz" (marx, kapital)
Alıntıdır.
Whatsapp grubumuza katılmak isteyenler numarasını pm atabilir arkadaşlar.