1. 1.
    +2
    Bu olayda adı geçen kişi ve kurumlar gerçek değildir.

    sefil gibi kir pas içinde suratıyla tekrar sordu "almazmıydın abi?" elindeki mendili ısrarla uzatıyordu soğuktan kızaran yanakları ve sürekli sümüğünü koluna silmesi onu daha şirin gösteriyordu, elimi cebime attım son 5 liram vardı biraz tereddütte kaldıysam da belli etmeden bir çırpıda sıkıştırıverdim parayı eline, elini cebine atacak oldu ki " ziyanı yok ufaklık harçlık olur sana" demeye kalmadan parayı geri uzattı " dilenci değilim ben babam çalışamıyor ondan bu, düzelirse mont alacakmış bana... " henüz cümlesini tamamlamamıştı ki suratında birden şimşek gibi bir beş kardeş patladı zayıflıktan kupkuru elleri ile hışımlı bir kadın yanında belirivermişti.
    ···
  2. 2.
    +1 -1
    şaşkınlıktan "ne oluyor?" diyebildim sadece. çelimsiz kadından hiç beklemediğim bir güzel bir konuşma tarzıyla "ben sizden para dileniyor sanmıştım özür dilerim." dedi. "hayır ne münasebet, aksine verdiğim parayı kabul etmedi." dedim "iyi yapmış" deyip arkasını dönüyordu ki kolundan tuttum, bir şeyler yapmalıydım belki beni azarlayıp bağırabilirdi ve oradaki herkese rezil olabilirdim ama bir şey yapmazsam tüm insanlığım yere düşen bir bardak gibi tuz buz olmak üzereydi. "lütfen vaktiniz varsaa.." demeden lafı ağzıma tıkıvermişti "sizden bir şey istemiyorum lütfen bırakın kolumu." dedi giderek şaşırıyor ve üzülüyordum kulağına eğilip " bak benim babam kanserden öldü, bu çocuk... " kadın birden bana döndü gözleri dolmuştu belli ağlamamak için kendini zor tutuyordu " ne istiyorsun ya bizden!" dedi "sadece bir kaç saat müsade et lütfen istirham ediyorum." dedim.
    ···
  3. 3.
    0
    pek isteksiz biçimde başını aşağı yukarı sallayabildi. tüm bunlar yaşanırken şoförüm mehmet bey köşeden telaşlı biçimde koşarak geldi " beyim kusura bakmayın, ben şimdi hallederim.." derken sözünü kestim. " ziyanı yok mehmet bey aracı hazırla, misafirimiz var." dedim. "fakat beyim.." diye itiraz edecek olsa da "mehmet bey ziyanı yok" dedim. oflaya sıkıla önümüze düştü, genç kadın daha bir sıkılmıştı "ben size yük olmak istemem lütfen bırakın gidelim." dedi. ancak suratımda rahatsız olduğumu belirten bir ifade ile " söz verdiniz, itiraz istemiyorum sadece bir kaç saat.", yere baktı ve sadece "peki." diyebildi. "söz vermiştiniz beyim, yemin vermiştiniz çıkmayacaktınız dışarı hasta... " derken cümlesini anında kestim "mehmet bey lütfen aracı gösterin de yola çıkalım vakit dar." dedim.
    ···
  4. 4.
    0
    arabaya binmemiz için şoför kapıyı açtığında genç kadın çekimserdi, küçük kız ise hayretler içinde aracı süzmekle meşguldü. bir kaç saniyede bunlar yaşanırken elimi öne uzatarak "lütfen buyrun." dedim kadın ve çocuk içeriye girdiler peşlerinden ben girdim araca şoför kapıyı kapattı. aracı kullanmak üzere kendini hazırladı ve yola çıktık fakat genç kadın araca bindiğinden beri tedirgindi sonunda dayanamayıp "nereye gidiyoruz?" dedi. "güzel bir yemek yeriz diye düşünmüştüm." dedim kadın uykudan uyanırmışcasına irkilerek "yok yemek filan, bana konuşacağız demiştiniz billahi gelmem lütfen kenara çekin ineceğim."dedi. şoförüm bana bakıyordu durmak için komut bekliyordu. kadın daha kızgın bir biçimde omzuna vurdu "sana söylüyorum dursana be adam!" dedi. araya girdim "lütfen, düşüncesizliğimi mahzur görün ama sadece konuşmak istemiştim." diyebildim. o anda dolan bir sürahinin devrilmesi gibi omzuma düştü başı ağlıyordu ancak "ağlamak" ile ifade edilemezdi bu. adeta bir nehir omzuma taşmıştı. "eşim beni bekliyor, aç bilaç şu yaptığıma bakın, ineyim lütfen ineyim." dedi çaresiz bir ses tonuyla. küçük kız babasını korumak isteyen bir tavırla atıldı "babam biz olmadan yemek yemez." neye el atsam elime yüzüme bulaştırıyordum.
    ···
  5. 5.
    0
    daha da duygulanmıştım, evinizin adresini verin lütfen dedim. etlikte bir gecekonduları varmış, "mehmet bey lütfen sürün ama yolda yiyecek filan alalım." dedim kadın daha bir sinirlendi. "siz gelmeyeceksiniz değil mi?" dedi. "geleceğim hanımefendi.", "hayır istemiyorum!" dedi. tekrar sinirlenmişti, "eşime ne söylerim nasıl izah ederim?" dedi "izahatı bana bırakın lütfen" dedim. istemeye istemeye de olsa kabul etmişti. eve doğru yola çıktık. mehmet bey yolda durdu birşeyler almak için aşağı indi. kadın "neden yapıyorsunuz bunu? ikimizi de müşkül duruma sokuyorsunuz, yalvarırım yapmayın." dedi. "eşinizin beni anlayacağından eminim." dedim. derken küçük kız başını anneciğini dizine koymuş ve derin bir uykuya dalmıştı bile.
    ···
  6. 6.
    0
    derken kaldıkları gecekondunun önüne gelmiştik etrafı saclarla sarılmış bu yapı, bir çöp tenekesinden farksızdı önünde bir kaç tahtayı çakmak suretiyle yapılmış tahta bir kapı demirteli yardımıyla bir çiviye bağlıydı. küçük kızı kollarıma aldığımda huzursuzlaşır gibi oldu ama ellerini boynuma doladı. bana birinin sarılması ilk kez beni bu kadar güçlendirmişti. mehmet bey elindeki poşetleri bırakıp "beyim bırakın ben alayım doktor demi... ", "iyiyim mehmet efendi." diyerek susturdum. bir daha itiraz edecek gibi oldu ama kaşlarımı çattığımı görünce üstelemek istemedi. kızın annesi atıldı öne doğru "verin ben alayım." dedi. "istemez beni erkekten saymıyorsunuz herhalde." dedim. ikimizde tebessüm ettik, gözlerine ilk kez bu kadar dikkatli bakmıştım, göz altları zayıflıktan siyah halkalarla bezenmişti, bu mavi gözlerine güzellikten çok sertlik, bir disiplin getiriyordu, uzun boyu zayıflığıyla daha da ön plana çıkıyordu, elleri soğuktan solmuş kirden ise büsbütün tırnak altları siyahlaşmıştı, ayağındaki yırtık botlar kimbilir kaç yapıştırıcı kullanılarak yapıştırılmıştı. derken genç kadın bir çeviklikle çitlerin yanındaki kapıyı açtı ardından ben çocuk kucağımda peşinden yürüdüm mehmet bey ise en sondaydı.
    ···
  7. 7.
    0
    dinleyen binler bir up çeksin de ona göre devam edeyim binler
    ···
  8. 8.
    0
    kimse dinlemiyor mu beyler ? vay amk
    ···
  9. 9.
    +1
    içeriye girdiğimizde morgu aratmayacak soğuklukta bir oda bize merhaba dedi. kadın kızı kucağımdan alarak odasına zütürdü. salonda genç kirli sakallı hasta olduğu herhaliyle soluk benzinden belli olan bir adam görünüyordu. bu genç kadının hasta kocası olmalıydı. uykusunun son halinden öksürükle sıyrılmaya çalışırken elindeki kanlı mendili tekrar ağzına zütürdü derken yavaşça açılan gözleri bir anda beni görünce büyüyüvermişti. genç kadın salona gelip beni gösterdi "bu bey... " , "efendim ben deniz, aile bakanlığından gelmekteyim müşkül durumdaki evlere hizmet gayemizdir. sizlere yardım etmek için buradayız." dedim. arkamdaki mehmet bey ve genç kadın bana hayret içinde bakıyorlardı. genç adam sevinçli bir biçimde "şükürler olsun imdadımıza devletimiz yetişti." dedi. ancak odadaki hiç kimse adamcağızın sevinç çığlıklarını işitmiyordu, herkes gözünü bana dikmişti.
    ···
  10. 10.
    0
    bir saattir zütümü yırtıyorum lan yazmak için insan dinlemiyoruz amcık dinlemiyoruz der la
    ···
  11. 11.
    0
    gidin gibtirin gidin dıbına koyim gibkodan başlıklarda vakit geçirin
    ···
  12. 12.
    0
    adam buyurgan bir ses tonuyla " misafirlerimize çay ikram etsene." dedi. odadan çıkana kadar kadını süzdü, kadın odadan çıkınca kederli bir biçimde başını iki yana salladı. "nasıl oldu, nasıl buldunuz bizi?" diye sordu. "efendim ülkenin hali ortada, vatandaşlarımızın sıkıntılarına erişmemiz uzun sürüyor malumunuz, kusura bakmayın." dedim. "ne kusuru, devletimiz bizi sonunda fark etmiş kusuru olur mu hiç." dedi . "gerçi hanımınız bahsetmişti, bir de sizden duymak isterim hastalığınız ?" adam doğrulmaya çalışıyordu elimle durdurarak "ziyanı yok." dedim. saf bir adama benziyordu susuzluktan kurumuş dudaklarını araladı ve anlatmaya koyuldu " efendim 2 yıl önce kuşpalazı hastalığına yakalandım doktorlar ev istirahatı verdiler. biliyorum vücudum tükeniyor... " duraksadı ve sanki iç organları yerinden sökülürmüşcesine öksürük nöbeti başladı.
    ···
  13. 13.
    0
    "ya demek 2 yıldır kuşpalazı ha ?" diyerek söze karıştı şoför "fakat bu hastalık bu kadar uzun sürmez ki hem siz kuşpalazı olsaydınız ailenize de bulaşırdı." adam şoföre hayretle baktı ve elindeki sudan bir yudum aldı " yani ne söylüyorsunuz? başka bir hastalığım mı var ?" dedi. "vallahi bilemiyorum ama iyi bir hekime gitmeniz ehemmiyet arzediyor." dedi. derken kısa bir sessizlik oluşmuştu, bu anda şoför hayretle adamı süzerken adamın gözleri bir şeyler arıyor gibi etraftaydı sessizliği içeri giren genç kadının ayak sesleri böldü. elinde bir tepsi ile içinde çay dolu bardakları sehpanın üzerine bıraktı.
    ···
  14. 14.
    0
    kadın aldığımız yiyecekleri hazırlamak üzere tekrar mutfağa yöenldi. adamcağız kederli bir biçimde bana döndü "pardon isminizi söylememiştiniz. ben ahmet, hanımımın adı ise esra'dır, kızımızın adı deniz." ben birden irkildim dalıp gittiğim kasvetli pencereden bakışımı bir anda hasta adama çevirdim. " benim adım mustafa, bu da şoförüm mehmet bey." dedim. "yaa memnun oldum." dedi, şoför ve ben ağız birliği yapmışcasına "bende " dedik. "çok tatlı bir kızınız var, maşallah" , "ekgib olmayın lakin yakında öksüz kalacak." dedi fısıldarcasına. gözlerim yerinden fırlayacaktı neredeyse "özel konuşabilir miyiz?" dedi "elbette" şoföre baktım, dışarı çıkması gerektiğini anlamıştı. "kuş palazı, olmadığımı bende biliyorum ama karım bunu bilmiyor. sakın söylemeyin ona olur mu? " dedi. "elbette, lakin ona neden böyle bir konuda yalan söylüyorsunuz?" , "çünkü korkuyorum beni bırakmasından, çocuğumuzu alıp gitmesinden çekiniyorum." dedi. "neler söylüyorsunuz böyle bir şey mümkün değil." dedim.
    ···
  15. 15.
    0
    hayretler içindeydim ölüm döşeğinde eşinin onu terk etmesinden korkan bir adam vardı karşımda ayrıca bu kadar güzel bir kadın bence böyle bir şey yapamazdı adamın kuruntusuydu bence. evet evet öyle olmalıydı aksini düşünmek bana zulmediyordu. adam tekrar konuşmak için gözlerini bana dikti "siz aile bakanlığından gelmiyorsunuz." dedi. yüreğim ağzıma gelmişti derhal gözlerimi adamın üzerinden kaçırdım tedirgin olmuştum ve bir anda ayağa kalkıp suçlayıcı bir ses tonuyla " neler söylüyorsunuz? devletin memuruna ha?" dedim. adam gayet sakin bir biçimde "demek memursunuz ha? kimliğiniz de arabadadır" dedi. kaçacak yerim kalmamıştı "fakat bunu nereden biliyorsunuz ?" dedim.
    ···
  16. 16.
    0
    adamcağız adeta kahroluyordu beni eliyle bitişiğine çağırdı yanına gittim kulağıma yanaştı ve "ben öleceğim belki yarını göremem, karım ve kızım sana emanet." dedi. bu kimsesiz adam hastalıktan ve çaresizlikten neler söylediğini bilmeden saçmalıyordu daha yarım saat önce tanıştığı birine ailesini emanet edebildiğine göre ya deliydi ya da gerçekten yapacak bir şeyi yoktu birinci seçenek bana daha mantıklı geliyordu.
    ···
  17. 17.
    0
    @33 bendeniz kendini tanıtma cümlesidir, ancak dalgınlığıma ver bir an ayırınca kafa karıştırmış oldum
    ···
  18. 18.
    0
    birazdan gırtlağımı bir şey tıkamaya başladı adeta boğuluyordum yüzüme hatta gözüme milyonlarca trilyonlarca kan hücresi aynı anda akar gibiydi nefes alamıyordum gözüm ahmet'in elindeki sürahiye ilişti güçlükle "ssu" diyebildim. Sürahiyi kaldırdığında suratında iğrenç bir tebessüm vardı yere doğru döktü dizlerimin üzerine düşüverdim hiç bir şey söyleyemiyordum. mehmet'i çağırmaya çalışıyordum ama haykıramıyordum esra çıktı odadan denizin elinde bir bıçak “sapla bakalım babaya” diyordu küçük kıza elimi güçlükle kaldırabildim, birden kalbimin üzerine sapladı ekmek bıçağını tek duyduğum şey kalbimin sesiydi, yere yığıldım.
    ···
  19. 19.
    0
    Soğuk bir bankta uyandım etrafıma baktım her şey ama her şey bana yabancıydı bu evler etraftaki araçlar insanlar kıyafetler derken cebimde bir şeyler hareket etmeye başladı dikkatle baktım yeşil tuşa bastığımda karşımda çok tanıdık bir ses vardı şoförüm Mehmet beydi bu. Bağırıyordu sesi telaşlıydı. “neredesin be adam? Ne diye yardımcı olmazsın ki, ölüyordum az daha.” Diye çıkıştım korkmuştum birkaç saniye önce ölümden dönmüştüm neticesinde.
    ···
  20. 20.
    0
    Mehmet bey birden sakinleşti, “geliyorum beyim geliyorum, dikkat etmiyorsunuz kendinize hastalığınız..” dedi ve kestim sözünü yine “ boşver Mehmet bey hastalığımı ayaklarım çıplak üşüyorum battaniye getir gelirken, bir de sigara al bana, sigara istiyorum mehmet.” Dedim. ilk kez ona Mehmet diyordum ama garipsememişti bunu hatta umursamadı bile “5 dakika içinde oradayım beyim.” Dedi.
    ···