/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +73 -4
    okumanız yaklaşık yarım saati alacak fakat sonuna geldiğinizde içinizde bir burukluk bırakacak. Sigara kullanmayanlar başlayacak. Buna eminim. Aksini yaşarsanız bana sövebilirsiniz.

    2009-2010 yıllarında sözlükte yazılmış bir hikaye. Daha sonradan silindi fakat birşekilde buldum.Her 2 yılda bir okurum nerdeyse. Duygulanma garantili. CTRL-V yaparak hızlı hızlı atıyorum okursunuz beyler. Sizden tek istediğim burda olduğunuzu belli etmeniz.
    Başlıyorum.

    Şu ana kadar etkisinde kaldığım tek yazı.

    edit:yeterince iddialıydım ve doğru çıktım beyler. Okuyan ağlıyor amk yerinde. Tekrar okudum tekrar ağladım..
    ···
  1. 2.
    +17
    ben şu an 24 yaşındayım. başıma yaklaşık 6 sene önce gelen ve süregelen bir aşk hikayesini anlatacağım sizlere.

    lise son sınıfa geçmiştim. her liseli gibi bizimde abazanlıklarımız vardı. her gün servisle okula giderken, benim yaklaşık 10 metre ilerimde de bir başka servis bekleyen bi kız vardı. bu benim sürekli dikkatimi çekiyordu. güzel kızdı ve gizliden gizliye hep ona bakıyordum servisler gelip bizleri alana kadar.

    belli bir zaman geçtikten sonra, artık iyiden iyiye platoniğe bağlamıştım ben. sürekli onu düşünüyor ve her sabah erkenden dışarı çıkıp onun aşağı inmesini ve ona bakmayı arzuluyordum. ilk günkü sapıkça bakışlar yerini, duygusallığa bırakmıştı. aradan yaklaşık 4 ay geçmişti ve ben daha kıza bakmaktan başka hiçbir şey yapamamıştım

    kızlara karşı biraz çekingen bir yapıda olduğum söylenebilirdi o zamanlar. her ne kadar tipsiz sayılmasam da, kızların bana açılması, kızların ilk adımı atması gerekiyordu bana. yoksa olmuyordu arkadaş. işte 4 ay boyunca bundan bir adım bekledim. ilk adımı o atacaktı. köpek gibi istiyordum onu (şehvet duygusu değil yanlış anlamayın) ama iki kelam edemiyordum. her gün aynı şey. dışarı çıkıyoruz, ben gizlice onu seyrediyorum, arada bir o da baksa dahi hiçbir selamlaşma bile olmuyor, servisler geliyor ve o başka okula ben başka okula gidiyoruz işte.

    artık kafayı sıyırma düzeyine gelmiştim. yapamıyordum bir türlü. ne kadar çok seversem seveyim, kıza belli edemiyordum durumu. ne yapmalıydım, nasıl belli etmeliydim acaba kıza olan duygularımı.

    evet daha öncede dediğim gibi, 4 ay gibi bir süre geçmişti. ankaranın karı meşhurdur ankaralılar bilir. ben çankayada oturuyordum. oranın karı direk buz olur trafikten olsa gerek. sabah yine okula gitmek için çıkmıştım evden. kapıdan çıkar çıkmaz inanılmaz bir kar ile karşılaştım. kar yağmıyordu ama etraf bembeyazdı. yine gittim servisin beni alacağı yere, başladım beklemeye. tabii bi yandanda o kıza bakmaya çalışıyorum. o günü hiç unutamam. üstünde krem rengi bir palto ile çok sevimliydi. bi an dengemi kaybettim ve pat diye yere yığıldım, ona bakayım derken. allahım nasıl bir acı, nasıl bir his bu. kolumu kırmıştım galiba ve yerden kalkamıyordum.
    ···
    1. 1.
      -1
      Kar kelimesini tek basina kullanasiya kadar kari(kadin)dedigini sanmistim amk
      ···
  2. 3.
    +15
    nasıl bir ses geldiyse artık, kızda duydu galiba, beklide görmüştür bilmiyorum, hemen bana doğru gelmeye başladı kız. içimden gelme diyorum, rezil oldum , sıç*ım diyorum ama yapacak bişey yoktu. adeta yere çakılmıştım ve kalkamıyordum bile. kız geldi ve panik halinde direk beni yerden kaldırmaya çalıştı. dur dur dedim, çünkü inanılmaz bi ağrı vardı, kolum kırıldu galiba, kalkamıyorum dedim. bu ne yapacağını bilemez bi halde, ambulans çağıralım falan diyor panikle. yok dedim, ambulans değilde, bizimkilere haber versek iyi olur aslında. o an aklıma geldi, cep telefonumu yanıma almamıştım. okulda her gün sigara araması yapılıyordu a*k, o aramalarda cep telefonu görürlerse onu da alıyorlardı ve uzunca bi süre vermiyorlardı. o yüzden çok sık zütürmezdi kimse telefon. neyse konuya dönelim.

    zaten rezil olmuştum kıza, sı*tım sıvayım dedim ve cep telefonun varsa bizimkilere bi haber verebilirmisin dedim. kız çıkardı telefonunu aradı dediğim numarayı ve bana tuttu telefonu. dedim anneme böyle böyle çabuk aşağı inin falan. neyse annem gelene kadar bekledi kız benim başımda, daha sonra bu ayrıldı. o ara servisini de kaçırmıştı kız. sonradan öğrendim o gün okula gitmemiş daha sonra.

    doktora gittim, bana 1 haftalık rapor verildi. lise sondum ama pek ders falan takmıyordum açıkçası. okula gitmeme fikri güzeldi ama, 1 hafta boyunca onu göremeyecektim. hem görsem ne olacakki diyorum içimden, kıza iyice rezil oldum. yanında iki ciksen uzandım yere, ağladım a*k, kolum ağrıo, dur kaldırma, telefonun varsa annemi arayalım falan. hala düşündükçe tüylerim dikiliyor , bu nasıl bir rezilliktir

    neyse ilk 2 gün gitmedim okula, o meseleden sonra işte. 2 gün sonra bi telefon geldiğini söyledi annem. kız, o gün telefonundan arattığım numarayı, aranan numaralardan bulmuş ve beni merak etmiş. ben aşağıda servis bekleyen kız falan gibi saçma bir şekilde kendini tanıttı ama ben hemen anladım zaten onun olduğunu. aklımda olan tek kız o çünkü. nasıl oldun merak etimde, bu telefondan arayım dedim bi falan dedi işte. iyiyim dedim bende, çok teşekkür ederim sana çok iyisin falan tarzı bişeyler söyledim. bu bana 2 gündür göremiyorum seni okula gitmiyor musun dedi. bende yarın gidecem, 2 gün dinlendim dedim. tekrar teşekkür ettim, o geçmiş olsun dedi ve kapattık telefonu.

    artık onun telefon numarasını da biliyordum. daha önce annemin telefondan bulabilirdim ama aklıma gelmemişti bu nedense. doktor 1 hafta rapor vermişti ama sırf o adını dahi bilmediğim kızı görebilmek için okula gidecektim.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 4.
    +16
    sabah oldu, kırık kolla indim aşağı. bizimkiler şaşkın tabi, oğlum bu ne okul aşkı. dinlen biraz işte falan. yok anne gitmem lazım diyorum ben. neyse bunlar çokta ısrar etmediler zaten. indim aşağıya bekliyorum. biraz erken inmiştim ben. bi kaç dakika sonra kızda belirdi ufukta. beni görünce bana doğru yaklaşmaya başladı. evet bir adım atıyordu benim için. en dibe vurduğumu düşündüğüm o an, o düştüğüm an, benim için bi başlangıç olacaktı. bu geldi ve nasılsın dedi daha iyimisin dedi. ama nasıl bakıyor öyle. masum, telaşlı ve saf bir bakış. anlatamıyor, tarif edemiyorum inanınki. daha iyiyim dedim, o gün için tekrar teşekkür ettim buna, o sırada bunun servisi belirdi yukarda. bize doğru yaklaşıyordu. tüh dedim içimden, biraz daha geç gelsen nolurdu sanki. kızda gördü servisi ve vedalaştık biz, o servisin onu her zaman aldığı yere doğru giderken, ben, bir dakika beklermisin dedim. koşa koşa gittim kızın yanına, bu meraklandı tabi. ya dedim, alçıma bi imza atarmısın. ilk senin atmanı isterim dedim. bu güldü, tabiî ki dedi. o ara servis geldi bile. kızı bekliyor. bu hemen bi kalem çıkardı neyse, alçıma adını ve imzasını attı. tekrardan iyi günler dedim o da sanada falan dedi işte ve servisine binip uzaklaştı.

    evet artık adını biliyordum. o alçıda onun ismi vardı. kızın yüzüne soramamıştım ama en azından biraz zeka pırıltısıyla alçıya ismini yazdırarak öğrenebilmiştim. ismi eda’ydı. eda. hemen ilk iş olarak telefonumdaki adını eda olarak değiştirdim. çok mutluydum. kolumun kırılması adeta bir mucizenin başlangıcı olmuştu.

    cuma günü sabahıydı ve yine aşağıya iniyordum. bir baktım eda benden önce inmiş bile aşağıya. bu sefer ben ona doğru gidecektim. artık biraz da olsa eşekliği bırakmam gerektiğinin farkındaydım. günaydın dedim. karşılık verdi ve kolumu sordu yine. iyiyim ya falan dedim. biraz dinlenmem gerekiyormuş işte dedim. buna ismiyle hitap edince bu şaşırdı. biz tanışmışmıydık ya dedi. ben gülerek alçıdaki ismi gösterdim ve kendi ismimi söyledim ona. en sonunda tanışma faslını geçmiştik. sendeki benim numaram değil dedim, benim kullandığım numarayı verdim buna.

    ertesi gün bi mesaj: işin yoksa bugun gezelim mi ya diyordu mesajda. allahım bu nasıl bişey. daha ne isteyebilirdimki. dersane falan vardı ama pek s*** değildi zaten normalde de. bu daha ben mesajına karşılık veremeden anında ikinci mesajı da yolladı. onda da; ya pardon senin dinlenmen gerekiyordu, unutmuşum ben. iyileşince gezeriz demiş. ben hemen aradım edayı, yok dedim benim de çok canım sıkılıyor evde benim içinde iyi olur dedim. bu ben öyle deyince tamam o zaman dedi mutlu bir şekilde ve bir saat sonra, aşağıda buluşalım dedi ve kapattı. hemen hazırlandım ben tabi 10-15 dk da. 45 dakkanın geçmesini bekliyordum artık. 45, 40, 30,15, en sonunda indim aşağıya.

    edayı ilk defa okul üniformasından farklı bir kıyafetle görüyordum. bu ne güzellik. kapşonu tüylü olanlardan bir mont giymiş. o kadar güzel duruyorki yüzü onun içerisinde. saçlarının rengi ile karışmış adeta o tüyler ve uyum içerisinde. siyah bir pantolon ve aynı renkte bir çizme. ikimizde birbirimize doğru yürüyoruz ve ortada buluştuk. merhabalaştık ve ne yapalım dedim ben edaya. nereye gitmek istersin. bu bana sen fazla yorulma, doktor dinlen demiş zaten, çok uzak bi yerlere gitmesek daha iyi olur dedi. hem çok vaktim de yok, annemin yanına gitmem lazım falan dedi. atakuleye gidelimmi dedi. ordan ankarayı seyretmesi çok güzel hem dedi. peki dedim ve bir otobüse binip gittik. şimdi fakir bin diyecekler ama otobüs vızır vızır geçiyor, ha taksiye binmişsin ha otobüse, 5 dk lık yol zati
    Tümünü Göster
    ···
  4. 5.
    +12 -1
    gittik atakuleye, bi atari salonuna uğradık önce alt kattaki. hehe şaka lan. çıktık yukarı, bu evini bulmaya falan çalışıyor, zıpır zıpır yerinde duramıyor adeta, çok tatlı yani. biraz takıldık işte sonra bu beni kırmayıp geldiğin için çok sağol falan dedi. o ara annesi aradı. buna kızdı besbelli, kız sessiz sessiz konuşuyor. sonra bana, benim gitmem lazım dedi. daha 1 saat anca olmuştu. ya biraz daha duramazmısın dedim. bu düşündü biraz peki dedi. gittik bi cafeye oturduk ama bunun morali bozuldu belli. annenden habersizmi çıktın niye kızdı dedim. bu başladı anlatmaya. annesi ile babası ayrılmışlar. annesi babasını aldatmış falan. şimdi başka bi adamla evlenmiş. bu babasında kalıyormuş ama hafta sonları annesinin yanına gidiyormuş işte. baya kötü oldu anlatırken, bende daha fazla soru sormadım. annesi balgatta oturuyormuş oraya gidecekmiş. dur bende geliyim dedim. yok falan dedi ama dinlemedim. yol boyu yine konuştuk birbirimizi tanıdık işte. annesinin evinin oraya gittik ve orda vedalaştık. vedalaşırken, adeta ne o gitmek istiyordu ne de ben. orada anladım işte, eda da benden hoşlanıyordu. öptü beni yanağımdan ve ayrıldık. o an dünyanın en mutlu insanı bendim galiba

    eda özel bi lisede okuyordu ve dersaneye gitme ihtiyacı hissetmemişti. o yüzden hafta sonları boştu. benim içinse öss stresi neredeyse yok gibiydi zaten. o hayatımda yokken de pek fazla takmıyordum okulu, dersaneyi, dersi falan. kız annesini her şeye rağmen seviyordu fakat onun yanına gitmeyi pek istemiyodu çünkü annesinin kocasına çok büyük bir öfke ve nefret duyuyordu. bu da annesinin yanına gitmek istememesine sebep oluyordu.
    hafta sonları kimi zaman annesine ders çalışmam gerek bahanesi ile gitmiyor ve bütün gün birlikte geziyorduk. yine bir gün birlikteyken, edaya olan hislerimi açıkça söyledim. bu güldü ilk önce. tamam dedim kusura bakma, hata ettim söylemekle dedim. bu ben öyle deyince sustu, ama gülmemek için zor tutuyor kendini. sinirlendim bi anda ve kalktım masadan tam çıkıyorum arkadan seslendi bana. dur dedi, ne yapıyorsun, bende seni seviyorum salak dedi

    acaba diyorum hala benimle dalgamı geçiyor. bu tuttu elimi ama hiç konuşmuyor. bende konuşmadım. yaklaşık yarım saat tek kelime etmeden, ellerimiz birbirine, gözlerimiz birbirine kenetlendi.

    sessizliği yine ben bozdum, dayanamadım. hadi sinemaya gidelim dedim ne alakaysa. gittik bi sinemaya, tam 5 dk sonra başlayacak bi film vardı. maksat zaten film izlemek değilya, sırf laf olsun diye söylemiştim. film van helsing mi neydi, vampir filmi. bu bi korkuyor ama filmde. kolumu kıracak sanki tekrar nasıl sıkıyor. film ara verdi, bu bana sende anca böyle film seçersin dedi. benim şarteller attı. hadi gidiyoz dedim. ya şaka yaptım dedi. dinlemedim ben çıktık. yolda başladı ağlamaya. dayanamadım sildim göz yaşlarını. bu nasıl ağlıyor ama. seni seviyorum ben diyor. sadece şaka yapmak istemiştim, cafede gülmemin sebebi ise mutluluktandı dedi. nasıl utandım kendimden. ama nerden anlayabilirdimki yani bende.

    ilk defa el ele tutuşarak yürüyorduk. o anki hissettiklerim tarif edilemez. en son evinin önüne geldiğimizde, çok mutlu olduğunu söyledi, beni öptü ve bana bakarak geri geri girdi apartmanlarına.
    her liseli gibi mesajlaşma ve arama trafiği son sürat başlamıştı artık. ben sevmem öyle şeyleri, hani yanımda olsun, saatlerce birbirimize bakalım konuşmadan eyvallah. ama yok ne yedin, yok ders çalıştın mı, yok bugün kendime şunu aldım bunlar içimi daraltan şeylerdi.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 6.
    +14
    sürekli bana ders çalışmam gerektiği hakkında telkinlerde bulunuyordu. hayaller kuruyorduk, aynı üniversitede okuyacaktık. farklı bi şehir yazacak ve birlikte yaşayacaktık. çok güzel yemek yaparım ben, sen sadece derslerine çalışırsın, benim gibi ev arkadaşı bulamazsın der dururdu. hep hayal ettim bende, hiç çalışmadım ders mers.

    günler monoton bi şekilde geçiyordu artık. hafta içi okul, haftasonu eda. dersaneyi bırakmıştım ama bizimkilerin haberi yoktu. parayı peşin verdiğimiz içinde dersane pek s*** takmıyordu beni zaten. rahattım o konuda yani.

    neyse girdik öss denen illete. benim kötü geçti ama çaktırmıyorum tabi. bunun iyi geçmiş mutlu. edanın babası tekstil işi ile uğraşıyor ve en az 2 haftada bir bursaya mal almaya, mal anlaşması yapmaya yani bişeyler için muhakkak giderdi. o gittiği zaman eda da annesinde kalırdı istemese de. yaz tatilindeydik ve annesi ile yeni kocası tatile gitmişler bi yerlere. babasının yine bursaya gitmesi gerekmiş ve 2 gün sürecek bir işmiş.

    bu arada şunu da söyleyim kız aslen denizlili ve burada bir tane akrabaları yok. ankaraya eda 13 yaşındayken göçmüşler zaten. burada çok fazla kimsesi yok kızın en azından aile yakını olarak yani.

    babası edaya seni de zütüreyim demiş bu da kabul etmiş. ben üzülmüştüm tabi haliyle, ama yapacak bir şey yok. iyi dedim ama moralim bozuldu ister istemez. bu yapma nolursun böyle falan dedi. korkuyorum işte napıyım dedi. haklısın dedim, git. benim bu kadar üzülmeme dayanamamış olacakki. babamla bi konuşuyum da, izin verirse kalırım dedi. korkacaksan kalma dedim. ben sadece seni özleyeceğim için gitmeni istemiyorum ama senin korkmanı da istemem dedim.

    akşama doğru aradı beni. ben gitmiyorum aşkım dedi. babasına gitmek istemediğini söylemiş. yalnız kalmaya da alışmam lazım falan filan demiş. babasının da canına minnet zaten, adam bir sürü işle mi uğraşacak, kızıylamı. babasıda sen bilirsin demiş.

    gitti babası edanın. bu beni aradı, akşam bize gelsene. sana yemek yapayım dedi. tabi kabul ettim hemen. ilk defa evine gidecektim. çok merak ediyordum evini, odasını. resimlerin görmüştüm tabi ama yine de çok heyecanlanmıştım. önce gittim bi avm’ye bi hediye aldım ev eşyası. sanki yeni eve taşınmışlar gibi a*k (: bir de çiçek yaptırdım. evlerine doğru gidiyorum. yolda bi tanıdık görecek diye baya tırsmıştım. bizimkilere arkadaşa gidiyorum dedim ama yine de elimde çiçek ve hediye, sanki kız istemeye gidiyormuş gibi bi halde görünmek istemiyordum kimseye.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 7.
    +14
    gören olmadı allahtan ve çaldım zili. açtı kapıyı eda tüm güler yüzüyle girdim içeri. ilk defa evindeydim. önce oturduk, öpüştük falan işte biraz. sonra hadi yemeğe geçelim dedi. bana yaptığı ilk yemekti. bi çorba getirdi önce. gındıra mı ne deniyormuş daha önce hiç duymadım adını. allahım bu nasıl bir çorba. öyle böyle ekşi değil. iğrenç resmen. bu soruyor tabi nasıl aşkım beğendinmi. kızın evine gitmişiz, özenmiş bezenmiş yemek yapmış. b*k gibi de olsa yiyecez mecbur. çok güzel olmuş eline sağlık deyip bi an önce bitirdim çorbayı. sonra tavuk pilav falan koydu işte. onların tadı yerindeydi ama. sonuçta kız babasına bakıyor. illa ki güzel yemek yapıyordur yani. yemeklerimizi yedik, bunun odasına geçtik. bilgisayarını açtı, müzik falan dinliyoruz. ben bunun odasını karıştırıyom işte, şu ne bu ne falan. kız bi ara odadan çıktı ve elinde votka geldi bu. ben fazla içen birisi değildim. öyle ortam olunca bira içerdim bi tek işte. içmeyelim falan dedim. sarhoş olup yanlış şeyler yapmayalım dedim. bu nasıl alındı ama. suratı düştü bi anda. iyi getir dedim. bu redbull falan döktü işte, karıştırdı koydu önüme, içiyoruz. b*k gibi bi kokusu vardı ama eda için tak yemeye razıydım . bu bilgisayardan müzik açıyo falan, biraz içiyoruz sonra dans ediyoruz.

    ben daha fazla dayanamadım. içki de cesaret verdi zaten, yapıştım bunun dudaklarına dans ederken. 1 dakka nefes almadık sanki aralıksız öptüm. bıraktığımda ikimizinde nefes alma ritmimiz bozulmuştu adeta. ne yapıyorsun dedi gülerek. çok seviyorum kızım seni dedim. çoook. bu oturdu yatağına sonra ben tabi. bunu iterek yatağa uzandırdım ve başladık öpşmeye. ilk başlarda temkinli olduğu her halinden belliydi ama sonra o da rahatladı.
    ertesi gün tekrar evine çağırdı beni. gittim yine. bu başladı konuşmaya. beni gerçekten seviyorsun de mi falan. kız bana güvenmek istiyordu belli. ona onu ne kadar çok sevdiğimden bahsettim. dün yaptığım hayvanlıktan dolayı çok pişman olduğumu söyledim. bu yine güldü, ben öyle deyince. iyice yaklaştı bana. ben sana güveniyorum dedi, seninle bir ömür paylaşmak istiyorum ben. seninle hiçbir şeyden pişmanlık duymam ben dedi. yine başladık öpüşmeye. bu sefer o benden daha istekliydi. senin olmak istiyorum dedi bana. ne yapacağımı şaşırdım. korkuyordum bi kere. ama çokta seviyordum. kafaya koymuştum bi kere, ondan başka biri olamazdı artık hayatımda. eminmisin eda dedim. pişman olma sonra dedim. sürekli ben sana güveniyorum diyordu. bende çok istiyordum zaten. önce evden çıktım bi eczaneye gidip geldim. o gün ilk defa birlikte olduk edayla. daha önce bi kaç kez cinsel ilişkiye girmiştim ama bu farklıydı. ilk defa sevdiğim bir kızla, ve beni seven birisi ile birlikte olmuştum. bana kocacım demişti. çok hoşuma gitmişti ama ilk defa işin ciddiyetini algılamıştım bu sözden sonra.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 8.
    +14 -1
    artık ilişkimiz yeni bir boyut kazanmıştı. işin içine ilişki girince ister istemez daha bir bağlanıyor insan birbirine. neyse efendim, öss sonuçları açıklandı, bu kazandı ben kazanamadım haliyle. o da çok üzülmüştü ama ben ilk defa bu kadar pişmandım çalışmadığıma. seneye hazırlanacaktım tekrar kafaya koymuştum ama artık benden bir yıl üstteydi eda.o üniversiteliydi artık ve böyle düşünmek beni huzursuz ediyordu. ankarada bi üniversite kazanmıştı. hem ben istememiştim zaten başka şehri yazmasını hem de babası istememişti ki bu daha önemliydi tabi onun için. babası zaten kızından başka kimsesi olmayan biriydi.

    benim kafa dank etmişti artık. ne yapıp edip kazanacaktım üniversiteyi. okullar açıldı. ben dershaneye eda okula. hiçbir zaman değişmedi eda. ne bana karşı değişti ne de kendisinde en ufak bir kendini beğenmişlik vardı. benim ailem onu, onun babası ve annesi de beni biliyordu artık. sık sık bize gelir, bana ders çalıştırırdı. bizimkilerde çok seviyordu onu çünkü beni adam etmişti resmen. sürekli ders çalışıyordum. derslerim daima kötüydü ve hiçbir temel olmadığı için baya zorlanıyordum. artık edayla olan muhabbetlerimiz tamamiyle derslerle alakalı olmuştu. o da anlıyordu tabi, onun üniversiteli olup benim olamamamı hazmedemediğimi ama yine de benden daha çok istiyordu üniversite okuyabilmemi. kız vize-final haftalarında bile bana ders çalıştırmaya gelirdi sık sık.

    bunun üniversiteden arkadaşları ile de tanışmıştım tabi. erkeklerle arkadaşlık yapmasına kızıyordum ama yine de iyi arkadaşları vardı gerçekten ve ilk başlardaki huzursuzluğum yoktu. ne zaman boş vaktim olsa, edanın okuluna giderdim. güvenlikle bile ahbap olmuştum artık ve okula girmem de rahat oluyordu baya. herkes biliyordu edanın sevgilisi olduğumu ve işin aslı da, zaten bunun için boş bırakmıyordum okulunda edayı açıkçası

    günler geldi geçti, birbirimize olan sevgimiz hiç değişmeden, onun desteği ve morali ile girdim bir kez daha sınava. puanlar açıklandı ve orta halli bi puan almıştım. ankarada devlet üniversitesi tutmuyordu ve ben özel yazmak istemiyordum. durumumuz iyi sayılır ama şimdi anlatsam baya uzun sürecek bir takım sebeplerden dolayı paralı bir okulda okumak istemiyordum. eda baya üzülmüştü bu duruma ama biliyor beni. kafaya koymuşum bi defa. düşündük nere yazalım nere yazalım. eskişehir ve kırıkkale yakın diye onlarda karar kıldık. son gün tercihlerde ne olduysa, dershanedeki hocam, bursalıdır kendisi, bursayı övdü övdü, bak belki gelir, yaz diye diye yazdırdı bursayı. edanın haberi bile yok. diyemedimde zaten. sonradan bi pişmanlık aldı beni ama iş işten geçti. artık bursa gelmesin diye dua etmekten başka yapacak bi şey yoktu.

    sonuçlar bi açıklandı, ahanda bursa a**. eda arıyor açmıyorum. bahane düşünüyorum. demeyecekmi a** bursa nerden çıktı diye. git gel 12 saat yol. bu ben açmayınca telefonumu, bi yer kazanamadım sanmış, başlamış ağlamaya. neyse ilk şoku atlattıktan sonra aradım bunu. sesi kötü geliyor anladım. noldu dedim. kazanamadın değil mi dedi. yok ya kazandım dedim. nereyi kazandın dedi. bursa dedim. şokk…
    Tümünü Göster
    ···
  8. 9.
    +12
    nasıl yani dedi. ilk başta algılayamadı çok uzak olduğunu herhalde. biz yazdımıydık ya bursayı falan dedi. bende son gün dersane hocam yazdırdı dedim. güzel falan dedi. iyi dedi, sevindi yinede. sonradan bi arama, kaç saat canım bu bursa ankaraya. yakındır ya falan dedim. bu biliyor tabi. babası sürekli gidip geliyor. altı saat altıııı diye bağırıyor. sen niye yazıyorsunda, başına buyruk hareketler yapıyorsunda bir sürü azar işittim. haklıydı sonuna kadar.

    ertesi gün buluştuk bu hiç pas vermiyor bana. surat bi karış. ne şebeklikler yapıyorum anlatamam. ama yok. o an aklıma nerden geldiyse, dedim ;eda senin baban sürekli geliyor buraya, e sende onla gelirsin işte sürekli, nolur yapma dedim. burayı kazanabildim işte. bende isterdim ankarada okumak ama olmadı işte. elimden bu geldi, bu kadar bastı kafam falan. iyice acındırdım kendimi. bu da biraz olsun yumuşadı ben böyle konuşunca, iyi tamam beee, dedi ve affetti beni.

    artık bursa seferi başlıyordu benim için. ailem ve edayı geride bırakıyordum sonuçta. yeni bir şehiri yeni bir çevre, yeni bir yaşam. bizimkilerle gitmiştim ilk önce bursaya ve bana ev tutmuştuk. bursalıllar bilir, görükle diye bi yer var ama o zamanlar nerden bilelim a*k, biz şehir içinden tuttuk evi. neyse dayadık döşedik evi ve bizimkiler gittiiii…

    ilk günler paso dışarıdan yiyorum. çevre desen yok. öğrencilerin hepsi görüklede a*k. ben s*k gibi kaldım yalnız başıma. eda arıyor, iyiyim diyorum sürekli. üzülmesini istemiyorum sonuçta. evdekilere dert yanıyorum ama başka yolu yok okuycaz işte. ilk haftalar her hafta sonu ankaradayım a*k. önce aile sonra eda ile görüşüyorum. sonra ağlaya ağlaya vedalaşıyoruz edayla ve bursaya dönüyoruz yine a*k.

    bir gün evde televizyon seyrederken, karşı komşum kapıyı çaldı. ismi hülya olan bu teyze bana yemek yapmış. nasıl mutlu oldum nasıl. yemekten dolayı değil bu mutluluk. bu şehirde ilk defa biri benim için bişey yapıyordu. bu başladı kapıda ayak üstü konuşmaya, evladım işte nerelisin, kimsin, adın ne cart curt. kadını eve çağıracam nerdeyse hemen, muhabbet edelim diye, o derece yalnızım yani. ne zaman bi sıkıntın olursa, derdin olursa haber ver yavrum dedi. bende senin bi annen sayılırım dedi. kadın aslen göçmenmiş, bursanın yarısı göçmen zaten a*k. bu göçmenler çok sıcakkanlı insanlar oluyor gerçekten. muhabbetleri de zevkli. kocası öğretmenlikten emekli olmuş. bi evleri var işte, ele muhtaç olmadan yaşıyorlar. kadının bir tane de kızı var o aralar 22 yaşlarında olsa gerek. bir de oğulları var ama o da asker olmuş ankarada oturuyormuş. sonradan antepe gidiyordu gerçi
    Tümünü Göster
    ···
  9. 10.
    +10
    okulda dersleri fazla savsaklamamaya çalışıyordum, aklım başıma gelmişti bir kere ve ipin ucunu kaçırmayacaktım bu defa. az biraz ortam oluşturmuştum ama aklım hep edada ve ankarada olduğu için bursa sıcak gelmiyordu bana. bursadaki en güzel şey o karşı komşumdu. kadın bana öz evladı gibi davranıyor bana her gün yemek, börek, pasta getiriyor, halimi hatırımı soruyordu. kocası para falan sıkıntın olursa çekinme diyordu. hiç bi zaman paralarını almadım ama, sonuçta elin memleketindeyim ve bi an parasız kalsam ne tak yerim diye düşünmek gerçekten çok kötüdür ve bu adam beni öyle düşünmekten kurtardı. hep aklımda, bi yerde, g*t gibi kalsam ersin amca ( hülya teyzenin kocası ) anında yardım ederdi bana diye düşünürdüm. bir öğretmen maaşıyla geçinen bu aile, gördüğüm en zengin insanlardı ama bu zenginlik gönül zenginliğiydi.
    kızları ile de tanışmıştım. benden 2 yaş büyüktü, ben buna abla diyordum haliyle ama abla deme ya, resmi oluyor, falan diye sonradan abla dememi istemeyecekti. kız üniversite okumak istememiş anladığım kadarıyla. annesi babası baya baskı yapsalar da kız kabul etmemiş. bunun sevdiği bir çocuk varmış, o da üniversite terk. bundan büyük biri. evleneceklermiş ama çocuğun işi yokmuş, iş arıyormuş falan o sıralar işte. kızın adı da sedef. o da tüm aile gibi bana karşı iyi davranan, halimi hatrımı soran, çok bi samimiyet olmasada bana arkadaş olan birisiydi. hani çok samimi olmasınız dahi yanında huzurlu hissedersiniz, muhabbeti mutluluk verirya insana, bu kız da öyleydi benim için.

    bir gün eda aradı. sesi çok heyecanlıydı. müjde müjde diye bağırarak, hafta sonu bursadayım dedi. a*k öyle bi denk geldiki, bizimkilerde bir hafta öncesinden haber etmişti bursaya gelicez diye. ben kıza bişey demeden tamam aşkım falan diye sevinmiş halde kapattım telefonu. düşün düşün sonra eda her zaman gelemez, bizimkilere bi yalan söyleyim bir hafta sonra gelsinler dedim. aradım bizimkileri, hafta sonu istanbula gitmem gerektiğini, bi arkadaşımın hastalandığını falan söyledim. resmen sı**ım. belki anlamışlardı da ama tamam dediler ne desinler. sonra edayı aradım böyle böyle dedim. sonuçta eda annemle falan görüşüyordu. eda şimdi der, ben bursaya gidicem bişey istiyormusunuz ordan diye bizimkilere, benim yalan ortaya çıkar. eda ben daha sonra gelirim ya, annenler gelsin falan dedi. yok dedim onlar hep geliyor zaten. haftayada onlar gelir sen gel dedim. bunun içine sinmese de kabul etti.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 11.
    +13
    hafta sonu geldi bunlar babasıyla. babası hep temkinli yaklaşmıştır bana ve haklı da. tek evladı ve ona bir zarar gelsin istemiyordu. babası benden daha iyi biliyor bursayı. gelin sizi kahvaltıya zütüreyim dedi. uludağa gelmeden, inkaya diye biyer var, oraya zütürdü bizi. daha bende bilmiyorum tabi oraları. çok güzel bi yerdi. yedik içtik falan. ben hava atıcam ya a*k, hesabı ödedim babası masada değilken. kalkarken hesap dedi. ben tolga amca ödedim ben dedim. bu bana bi ters baktıki anlatamam. sen neyapıyorsun ya***m der gibi. altıma sı**ım korkudan. neyse bindik arabaya indik şehre. bu bana sordu işte xxx bey, nerede indireyim sizi, nereye gideceksiniz falan. kızımı fazla yorma zaten yol yorgunu dedi. daha bi yer bilmiyorumki bursada a*k. nereye zütürsemki edayı. kültürparka gidelim dedim ama kültürparka ben bile daha önce gitmedim. sadece adını duydum, yerini de görmüştüm işte otobüsle giderken falan. tam önüne kadar bıraktı bizi babası. sonra bastı gitti işine

    girdik kültürparka, her yer yemyeşil güzel bi yerdi. ankarada pek yok böyle yerler.bi papazın bağı var bizim oralarda, en yeşil yer orası a*k. ikimizinde hoşna gitmişti burası. ama çokta önemli değildi yer. birbirimizi özlemiştik biz. oturduk bi cafeye bişeyler içiyoruz. sürekli beni ne çok özlediğini falan anlatıyordu eda. oysa ben onu daha çok özlemiştim. burada çok yalnızdım. edaya buradaki hayatımı falan anlattım işte. o da baya üzülmüştü benim için. sürekli alışırsın aşkım, bu da geçecek, bugünlerine güleceksin diye telkinlerde bulunuyordu. oturduk bir saat falan işte. benim evimi merak ettiğini söyledi. gideriz ya acelen ne falan dedim. ama o da anlamıştı zaten bursada pek bi yer bilmediğimi. iyi dedim gidelim. gittik neyse eve, tesadüf bu ya hülya teyzenin kızı sedefte tam evinden çıkıyordu. beni gördü selam verdi, bende ona selam verdim girdik içeri. içeri girince kimdi o falan dedi. ben komşularımdan çok bahsetmiştim edaya ama kızları ile ilgli hiç bişey dememiştim. ne olursa olsun içine kurt düşmesin istiyordum çünkü. ama şimdi dakka bir gol bir oldu. niye beni tanıştırmadın diye başladı fırçalamaya beni. neyse susturdum edayı. beni hülya teyze ile tanıştır falan dedi. yok a*k, illa tanışacak. tartışma çıksın istemiyordum, taa ankaradan benim için gelmiş, zaten bi yer gezdiremiyoruz bari vakit geçer diye düşündüm. ne de olsa hülya teyzenin muhabbetide güzel. vakit geçer dedim işte.

    çaldık kapıyı. ersin amca, sürekli yürüyüş yapar, dışarıda parkta faşan gazete okurdu. o evde yoktu. hülya teyze açtı kapıyı. dedim böyle böyle, eda ankaradan geldi.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 12.
    +8
    eda hakkında çok şey bilmeselerde edanın sevgilim olduğunu biliyordu hülya teyzede. sizden çok bahsettim, sizinle tanışmak istiyor dedim. hülya teyzede mutlu oldu sağolasun, aldı içeri bizi çay ikram etti. edada çok sevdi hülya teyzeyi. dedi, xxx beni hiç gezdiremiyor hülya teyze, hiç bi yer bilmiyor bu yaa dedi. bu hemen ersin amcayı aramaya kalkıştı bizi gezdirsin diye. yok teyzecim dedim, o şaka yapıyor ya falan, bin bir güçlükle ikna ettim geri.

    müsaade istedik ve kalktık. çok mutlu olmuştu sağolsun hülya teyze de. eve girdik, edada sevmişti hülya teyzeyi. iyi kadınmış falan diyor. arayı tekrar düzeltmiştik. hadi bakalım dedi evini gezdir bana. eve hiç bakmamıştı bile ilk geldiğinde, sedefi görünce. hışımlar kalkıp gittik hülya teyzeye sonrada. neyse bu evi gezdi çok hoşuna gitti. sen ne düzenliymişsin be. vay vay vay falan. bilmiyoki garibim, sırf o geliyor diye temizlikçi tuttum evi baştan aşağı temizlettim. belki babası da gelir dedim. adamın gözüne de girelim hem. bu dedi evlenince de böyle düzenli olacaksın işte aferim falan.he dedim a*k oluruz oluruz (içimden)

    geldiğinden beri ne kadar sürtüşsekte bunlar hep birbirimizi daha çok sevmekten kaynaklanıyordu. 2 hafta önce ankarada görüşmüştük en son ve çok özlemiştik birbirimiz. odama geçtik ve başladık se***meye. tam se**şmenin ortasında babası aramasınmı. nerdesiniz kızım, ‘’ıııı, şeyyy baba’’ ben kültürpark desene dedim. ‘’kültürparktayız babacım’’ tamam ben yarım saate ordayım. öğlen yemeği yeriz birlikte dedi ve kapattı. a*k, napacaz

    hemen giyindik çıktık a*k. üst baş, saç incin. taksiye bindik neyse gidiyoz. bu benim saçımı falan düzeltiyo. kendine makyaj yapıyor arabada. rezillik a*k. vardık kültürparka. babası da 5 dk sonra geldi a*k. tam zamanında dedim içimden. sıkılmadınızmı burada ya dedi babası bize. biz güldük falan. anladı bi ipnelik olduğunu anlamasına da yanlış anladı a*k. neyse çıktık kültürparktan bizi iskenderciye zütürdü. yedik içtik. bu sefer hiç hesaba falan bulaşmadım zaten. ödedi sağolsun. bugun yapacağı iş yarına kalmış adamın a*k. bugün bende sizleyim dedi. içimden küfrediyorum ama yapacak bişey yok. mudanyaya gittik gezdik falan. akşam oldu. şehre geldik tekrar, babası bana seni bırakalım evine bizde bi otele gidelim dedi. olmaz falan dedim ısrar ettim. baya zor da olsa ikna ettim en sonunda ve gittik bize. babası evi görünce baya şaşırdı. aferim dedi, düzenliymişsin baya. oturdu biraz, çay falan ikram ettim, dersleri sordu işte, muhabbet falan derken. babası ben yarın erken kalkıcam yatayım ben dedi. bunu benim odaya gönderdim gitti. kızla baş başa kalmıştık. a*k, babası evdeykende kızla ***ya. g*t yusuf yusuf. bi film koyduk, oturduk izledik birlikte. sonra edaya içerdeki odayı hazırladım. bende salonda yattım.

    sabah erkenden kalktım tabi. müstakbel kayınbabamıza yalakalık yapacazya. buna çok güzel bi kahvaltı hazırladım. yedirdim, içirdim. biraz gözüne girmiştim babasınında. bana teşekkür etti. işte akşam 5-6 gibi işim biter. 5-6 gibi evde olunda edayı alıp çıkalım bizde yola dedi. tamam dedim gönderdim müstakbel kayınbabayı. ne kadar geç yatsamda uyku muyku yok a*k. eda var içerde borumu. kaldırdım bunu, baban gitti sen hala uyuyorsun falan dedim. güldü işte, sonra başladık se***meye bir kez daha. ikimizde birbirimizi çok özlemişiz. direk olaya daldım ben ama hiç itiraz etmiyordu o da istekliydi belli. 2 saat yataktan hiç kalkmadan birbirimizin olduk. ben toktum tabi, babasıyla yemiştim bişeyler ama eda açtı (: en sonunda yeter artık dedi, ben acıktım. o diyene kadar aklıma bile gelmemişti. kalktık kahvaltı yaptık edayla. sonra duş aldık ve çıktık evden. dün edayı bi yere zütüremeyince, bursalı bi arkadaşı arayıp nereye gidebiliriz diye sormuştum. cumalıkızık diye bi yer var, oraya gidin dedi bu. çıktık evden cumalıkızığa gittik. güzel bi yerdi işte, değişik bir köy. onun hoşuna gitmesi yeterliydi zaten, ben sevmesemde olur. saat 3 gibi çıktık eve dönmemiz 5i buldu. babası da 6 ya doğru geldi zaten. teşekkür ettim edayı da getirdiği için. iyi yolculuklar diledim ve gittiler.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 13.
    +8
    ilk dönem bitti nihayet. biraz biraz alışmıştım bursayada. dersler orta halliydi. yaklaşık 1 ay gitmedim bursaya ama sayılı gün çabuk bitiyor. bana yine bursa yolu gözükmüştü. artık daha bi seviyordum bursayı ama. ilk sene kalanların çoğu yurtta kaldığı için, evi olan ben, daima arkadaşların buluşma sonrası konakladığı mekan sahibi oluyordum. her ne kadar çevremde sevilmeye başlasamda, aklım hep edadaydı. ne yapıyor acaba, şimdi nasıl falan filan. bu arada hülya teyzenin kızı sedefte o sevdiği çocukla nişanlanmış ve yazında düğün yapacaklarmış. kız çok mutlu tabi. hülya teyze pek sevmiyordu çocuğu hissettiğim kadarıyla. ersin amcada zaten hayata hep pozitif bakan birisi, çocuk en adi *** de olsa, kızım seviyor diye evlenmelerine karşı çıkmazdı bence.

    hülya teyzelerin bir de oğulları vardı işte asker. tayini antepe çıkmış. evliymiş bu ama karısıyla araları biraz bozulmuş galiba. apar topar ankaraya gitti hülya teyzeler. sedef bursada kaldı ama. bu sedefle nişanlısı yavaş yavaş ev döşemeye falan başlamış galiba. hülya teyze gitmeden, bana sedefe ara sıra bakarak ol dedi. kızını ilk defa yalnız bırakıyordu garibim anlaşılan. tamam hülya teyze dedim, senin için rahat olsun. neyse bunlar gittiler. daha anında damladı peze*** nişanlısı sedefin. ( peze*** dememin sebebi sedefe karşı bişeyler hissettiğimden değil bu arada) . adamın arabasını biliyordum, ordan anlıyordum geldiğini zaten. şimdi gidip, sedefe bişeye ihtiyacın varmı desem olmaz, kızın nişanlısı var sonuçta. e hülya teyzeye de bi söz verdim. napıyım, ne edeyim. adamla sedef 3-4 gün hiç ayrılmadılar. bi gün baktım araba yok kapının önünde, dedim gidip bi soruyum şu kıza. çaldım kapıyı, nasılsın falan dedim işte. bi ihtiyacın olursa, alınacak zütürülecek bişey çekinme dedim. ne de olsa onların bana yaptıklarının yanında benim, alacağım iki ekmeğin bilmem neyin lafı olmazdı. bu yok teteşekkür ederim dedi. tam kapıyı kapatacakken bi dakika dedim. efendim dedi. ben; hülya teyze size göz kulak olmamı söyledi haberiniz olsunda dedim. ben öyle deyince, nişanlımın buraya geldiğini syleme lütfen falan dedi. sonuçta kızın nişanlısı yani. ben daha lise p*çiyken edanın evine gitmiştim. peki, dedim söylemem.

    ilk senem bitmişti okulda. her ne kadar ankara gözümde tütsede, bursada da özleyeceğim insanlar vardı. yalnız yaşamakta ayrı bir güzeldi zaten. neyse topladık bi kaç eşya, hülya teyzelerden helallik aldım. bunlar benim numaramı aldılar, sedefin düğününe gelmezsen kırılırız dediler. söz verdim haliyle. yolda giderken dedim, edayla giderim düğüne güzel olur. yüzümü tebessüm aldı.

    yaz okuluna kalmamıştım ve tüm yaz edayla olacaktım. bunu düşünmesi bile çok güzeldi. düşündüğüm gibide oldu ve tüm yaz birlikteydik. babası tatile göndermemişti bizi ama bizimkiler tatile gittiğinde, sık sık bize geliyordu babası işteyken. bu benim için en güzel tatildi zaten. yemişim ankaranın sıcağını. aradan yaklaşık 2 ay geçmiştiki aklıma hülya teyzeler geldi. aramamışlardı hiç beni. düğüne çağırmadılar diye üzülmüştüm. aradım ersin amcayı. sesi kötü geliyordu. ilk başta algılayamadım kötü bir şeyler olduğunu. düğüne niye çağırmadınız ersin amca ya kırıldım dedim. ersin amca, düğün olmadı dedi. şaşırdım. çok seviyordu sedef ve dışarıdan bakıldığında adamda sedefi. ne oldu falan diyemedim adamcağıza ve hülya teyzelere bol selam diyerek kapattım telefonu. üzülmüştüm haliyle. neden vazgeçmişlerdi acaba?
    Tümünü Göster
    ···
  13. 14.
    +10
    tatil bitti yine bursaya vardım. daha sonra öğrendimki, bu 0.* sedefi aldatmış. sedefte bunu öğrenir öğrenmez olay kopmuş zaten. kız kendini eve kapatmıştı hiç çıkmıyor dışarı. annesi bitap düşmüş. babası ne yapacağını bilemez halde. fakat sanki başka şeylerde vardı kötü giden. söylemiyorlardı ama anlaşılıyordu bu.

    benim günlerim güzel geçiyordu artık. sık sık gitmiyordum ankaraya ama ayda bir kesin gidiyordum. eda da 2 ayda bir geliyordu babasıyla. babasının güvenini de kazanmıştım artık ve beni sevmeye başlamıştı. zorla harçlık bile veriyordu sağolsun adam.

    okuldaki hiçbir kıza yan gözle bakmamıştım. hani çok yakışıklı sayılmasamda taliplerim çıkıyordu ama hep eda vardı aklımda ve bi kaçamak yaparsam eğer, sanki aynısı benimde başıma gelecek ve eda da beni aldatacak diye düşünüyordum hep. bir çok arkadaşım bana, bursalı oldun sende iyice yaa diyorlardı ( bursalı arkadaşlardan özür dilerim ). sık sık görükleye gidiyordum artık. bir çok arkadaşım oradaydı çünkü. hülya teyzelerde çok sık yoklamıyorlardır artık beni. kendi dertleri başlarından aşkın. hiç bişey düşünemiyorlardıki başka. ben hal hatır soruyordum, teselli etmeye çalışıyordum bazen onları ama, sonuçta ben kimimki ve ne yapabilirdimki

    aradan bi 3-5 ay geçmişti. hülya teyze kapımı çaldı, müsaitmisin dedi bana. ev incintı, 2 gün önce arkadaşlarım gelmişti ve haliyle evin a*** k*** ve bende daha temizlememiştim evi ama utana sıkıla buyur ettim hülya teyzeyi. kadının zaten evi görecek hali yokki a*k. başladı anlatmaya. yavrum, bizim antepe gitmemiz lazım. oğlu antepe yerleşmişti. karısı ile boşanmışlar orda ve adam bunalıma girmiş. onun yanına gitmeleri gerekiyormuş yani. kızlarını antepe gitmeye ikna edememişler. kız evden çıkmıyor hala a*k. bu olaylar olduktan sonra yüzünü gördüğüm sayılıdır ama kız çökmüş resmen. hayata küsmüş işte. bizim antepe gitmemiz lazım ama sedef kalacak. kuzeni gelecek yanına ama yinede seninde haberin olsun. biliyorsun kızımın durumunu falan dedi. tamam teyzecim dedim, ne demek. ben her gün yoklarım sedefi. yapılması gereken bişey olursada yaparım dedim. teşekkür etti bana, koskoca kadın yanımda hüngür hüngür ağladı inanın.
    ···
  14. 15.
    +11
    bunlar gitmeden beni sedefin kuzeniyle de tanıştırdılar. benim yaşlarımda bi kız o da. adını hatırlamıyorum şimdi. kuzenine tembihlemişler zaten, bi ihtiyacınız olursa bişey olursa ilk karşı komşuna söyle diye. aradan iki gün geçti. cuma günleri üniversite öğrencilerinin gittiği bi gece kulübü vardır, bursada okuyanlar bilir. oraya gidecez. daha önce söz vermiştim gelirim diye ama aklım sedefte. söz vermiştim annesine sonuçta. gidiyimmi gitmeyimmi derken, arkadaşlarımdan biri, oğlum 2 gündür bişey oldu mu hayır. bugunde bişey olmaz içini rahat tut ya dedi. haklıydı galiba. neyse dedim, s**erim bişey olmaz. çıktık yola gittik eğlenmeye. ben fazla içen birisi değilimdir ama ortamada ayak uyduruyoruz tabi. içtik falan, ben baya sarhoş olmuşum bünye alışık değil tabi a*k. iki arkadaşta gece sonunda benle birlikte gelmişler eve, haberim dahi yok. gözümü açtım yataktayım. lan nasıl geldim ben buraya. ne ara geldim.

    bizimkilerde kalktı. evi tak zütürüyor, dışarıdan poğoça moğoça alıyım bari a*k dedim. evden çıkarken aklıma sedef geldi. belki onlarında bi ihtiyaçları vardır bi soruyum ya dedim. çaldım zili. açan yok. çaldım açan yok. dedim heralde doktora gittiler. sedef pgibolojik tedavi görüyordu. gittim aldım poğoça falan. eve gelince arkadaşım telefonumun çaldığını söyledi. baktım arayan ersin amca. 3 cevapsız a*k. has**ktir lan ne olduki??

    aradım ersin amcayı, çabuk sedefe bak diyordu, çabuk. ne oldu ersin amca diyorum. çabuk bak sen diyor. apar topar kalktım, basıyorum zillerine. bi 10 dakka sonra ses geldi. açıldı kapı. sedef karşımda. ne oldu dedi bana. ersin amcalar merak etmiş seni dedim. bi arayıp konuş istersen dedim. tamam dedi.

    bişeyler olmuştu anlaşılan ama direk evine dalamazdımya ne oluyor diye. biraz bekledim, ersin amcayı aramak için. sedefle konuşuyorsa diye. sonra aradım ersin amcayı. noldu ersin amcacım dedim. adam başladı anlatmaya. dün gece kuzenini evden kovmuş sedef. kız benim zile basmış basmış açan yok kapıyı. mekmiş gitmiş sonra. gece aramamışta ersin amcaları, telaşlanır diye. onlarında sabah haberi olmuş. telaşlanmışlar tabi. kız biraz önce konuşurken iyi konuşmuş adamla da, biraz rahatlamış adamcağızda işte. hülya teyzenin haberi yokmuş, söylersem telaşlanır diye düşündü heralde. adam bana, şey dedi. bugun bi doktoruna zütürebilirmisin sedefi. kendisi ben giderim dedi ama güvenemiyorum dedi. tamam ersin amcacım dedim. haberleşiriz sonra diyerek kapattım telefonu.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 16.
    +12
    arkadaşları evden yolladktan sonra, giyindim adam gibi. çaldım zili yine. bu sefer fazla bekletmeden açtı kapıyı. efendim xxx dedi. müsaitsen biraz oturabilirmiyim dedim. g** yusuf yusuf tabi. kız banada patlayacak diye tırsıyorum. ama iyi karşlıladı beni. kusura bakma ama sana göz kulak olacağıma söz verdim annene babana dedim. o yüzden buradayım dedim. hıı falan dedi bu. dün gece kuzeninle tartışmışsın galiba, ben evde değildim yeni haberim oldu dedim. evette bu bizim aramızda dedi. haklısın ama annen baban orda telaşlanıyorlar, gelemiyorlarda, onlar için kendine iyi bakman, eski güler yüzlü sedef olman gerekmezmi dedim. yaklaşık 2 saat oturup konuştuk. ilk başlarda sanki ben nasihat veriyormuşum gibi oldu ama daha sonra dertleşmeye döndü iş. benim anladığım kadarıyla kız kendini yalnız hissediyordu. her ne kadar anne babası ona çok iyi davransalar da, sosyal yaşamı çöküntü içine girmiş gibiydi. bu kız eski nişanlısı için bir çok arkadaşı ile tartışmış. bir çok arkadaşı o adamın sedefe göre olmadığını söylemiş sedefe, sedefte adama çok güvendiğinden hepsini defterden silmiş. adam da bunu aldatıncada, yapayalnız, dımdızlak kalmış.

    dedim bugün doktora gitmen gerekiyormuş galiba. hı hı dedi. gideceğim zaten de, bi kalkmadın ki dedi gülerek. ilk defa espiri yapmıştı 2 saatten beri, belki de o adamdan ayrıldığından beri. bende dedim, bugun bi işim yok, birlikte gidelim mi doktora? anladı tabi ailesinin tembihlediğini. hiç gerek yok falan dedi ama ısrar ettim. bunu ailen için değil benim içimden geldiği için yapıyorum dedim. siz bana burada yapayalnızken, destek oldunuz, benim sıkıntımı paylaştınız, güler yüz gösterdiniz. ben ne yapsam sizlerin hakkını ödeyemem dedim. ki haklıydımda. iyi peki gel dedi. gittik doktora, bu işte ilaç falan alıyormuş, onun kontrolleri ile alakalıydı galiba. ben doktora diyemedim kızın yanında ama, içerde beklerken doktorun yardımcısına ( ne s*kim deniyorsa işte onlara ) dedim, dün böyle böyle şeyler yaşamış, doktor beyinde haberi olsun falan. tamam dedi adamda

    çıktık doktordan eve doğru gidiyoruz. aklıma kızın günlerce evden çıkmadığı, sadece doktora gitmek için çıktığı geldi. hadi dedim dışarıda yemek yiyelim. bildiğin güzel bi yer var mı diye sordum. lisedeki arkadaşları ile sürekli gittikleri bi restoran varmış ama biraz uzak ya boş ver dedi. olsun dedim. hem benim ankaradan misafirlerim gelince zütürebileceğim değişik bi yer olur, hep aynı yere zütürmekten utanıyorum falan diye bi espri yaptım. o da peki gidelim dedi.

    nedendir bilmem, normalde taksi falan çok kullanmam. tamam çok zengin olmadığım içinde olabilir de, o gün taksiye bindik. 30 küsür lira taksi girmişti hiç unutmam. bundan 3 sene önce, kol gibi gi*diydi. daha yemek yiyecektik ve yemeğide ben ısmarlayacaktım a*k eşek değilimya. inşallah çok pahalı bi yer değildir diye yusuf yusuf girdik restorana. güzel bi yerdi, fiyatlarda uygundu. verdik siparişleri geldi işte. yemeğin tam ortasında telefon çaldı. arayan edaydı. aha a*k, ne diyecektim şimdi edaya. masadan kalksam, sedef yanlış anlayabilirdi. sonuçta kendini zaten yalnız hissediyordu. bana güvenini kaybetmesini istemiyordum. öte yanda eda, sedefe bi selam verdim diye cingan çıkarmıştı. nasıl derdim sedefle oturduk yemek yiyoruz diye. telefonu açmamaya karar verdim. sedef diyor telefonun çalıyor. ya boş ver falan. daha 2-3 lokma yiyenece 4 cevapsız oldu a*k. olacak gibi değil açtım en sonunda telefonu. başladı bu fırçalamaya, niye açmıyorsunda, ne yapıyorsunda, merak etimde.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 17.
    +9
    dedim bi arkadaşımla yemek yiyordum, telefon sessizdeymiş, anca duydum. içimden diyorum kim bu arkadaşın demez inşallah diye. bu demedi o soruyu. hala bana kızıyor bir daha telefonunu sessize alma, beni burada öldürmekmi istiyorsun, neler karıştırıyorsun orda bilmem ne. tam kapatacaz telefonu, dedi semihlemi birliktesin. semih yakın bi arkadaşımdır sedefte tanır. şimdi evet desem, ver bi sesini duyuyum der belki, o zaman direk aldatıyorum diye düşünür. yok aşkım dedim, karşı komuşumuzun kızı sedefleyim. hııı dedi, çattt kapattı telefonu.
    sedefe belli etmek istemiyorum ama, bi an önce eve gitsekte edayla konuşsam diyorum içimden sürekli. yemeklerimiz bitti. hadi ersin amcaları arayalım dedim. aradık, önce sedef konuştu ve sesi çok iyi geliyordu. beni merak etmeyin çok iyiyim dedi bu. işte kuzeni ile anlaşamadığı için tartıştığını, yalnız da idare edebileceğini söyledi. eskisinden daha iyiyim babacım dedi, sonra hülya teyzeyle konuştu. en son bana verdi telefonu sedef, annesi oğlum diyor, kızım sana emanet. biz gelemiyoruz, ne olur onu boş bırakma. bi delilik yapmasın diyordu ağlamaklı bi sesle. dedim sedef çok iyi teyzecim, o size numara yapıyormuş ya falan dedim, o evet evet diye bağırarak annesine güldü falan. biraz olsun içi rahat etmişti kadıncağızın.

    akşam artık kaç olduysa vardık evlere. ben kızı yalnız bırakmak istemiyorum. her ne kadar baya toparlamış gibi görünsede içimde hep bi şüphe var. sen bana gel veya ben sana geliyim de diyememki kıza a*k. hem daha edayı aramam lazım. hala telefon etmedim ve kuduruyordur eminim ki. hiç bişey demedim. iyi akşamlar sedef dedim, güzel bi gündü falan diyorum işte. geldi sarıldı bana ağlaya ağlaya. çok etkilenmiştim. kız aylar sonra gülmüştü beklide. ne zaman bir şeye ihtiyacın olursa, saat kaç olursa olsun beni rahatsız edebilirsin dedim. biliyorum canım biliyorum bilmezmiyim dedi. ve evlere dağıldık

    hemen aradım edayı ama açmıyor. benim yaptığımın aynısını yapıyor emindim. ne zaman yanlış bişey yapsam, affettiremediysem kendimi, aynısını o da bana yaparak cezalandırırdı beni. tam dördüncü aramada açtı telefonu. efendim xxx bey diye konuşuyor. ya dedim bi dinle beni, ondan sonra ne yaparsan yap. bu bi parladı bana, ne yaparsan yap ne demek ya, bu kadar kolaymı yani, bu mudur yani dedi. çattt… kapattı telefonu. bir daha aradım telefonu kapalı. evi arasam babası çıkabilir. adamıda üzmeyelim hiç yoktan dedim. yapacak bişey yok. telefonunu açmasını bekleyecektim. canım nasıl sıkkın ama. hayat başıma yıkıldı sanki. çıktım dışarı bira aldım sekiz-on tane. normalde hiç bi zaman yalnız başıma alkol almamışımdır. çünkü çok kötü oluyorum zaten içince ve yalnızken başıma bi tak gelir diye kullanmazdım alkol. bu ilk olacaktı yani. aldım biraları geldim eve, içiyorum işte. ( bu arada birayla sarhoş olunurmu demeyin a*k bünye alışmıyor ne yapayım )
    Tümünü Göster
    ···
  17. 18.
    +6
    2 tane falan içmiştimki kustum a*k. içmeyim si*** et dedim.bu arada sürekli arıyorum edayı. kapalı. kapalı kapalı. gece yarısı olmuştu saati tam hatırlamıyorum kapı çaldı. gittim baktım sedef. içeri girebilirmiyim canım sıkıldı evde dedi. bende kafayı sıyırma durumundayım zaten muhabbet ederiz kafam dağılır biraz diyorum içimden. buyur ettim içeri. bu yarım saat oturdu, kaklıyım ben dedi, senin okulun vardır hem dedi. yok yarın gitmeyeceğim dedim. niye dedi, başladım edayı anlatmaya işte. ben anlattım o dinledi. bi ara susadığı için olsa gerek mutfak müsaitmi dedi. ne istiyorsun ben getiriyim dedim. yok sen zahmet etme dedi. gitti mutfağa. geldi tekrar, dolaptaki biraları görmüş. aaa sen biramı içiyorsun dedi. daha önce alkol almadığımı söylemişim ben buna. taa ilk sene heralde. bu bir tane içebilir miyim dedi. tabii dedim. açtı içiyor. ben bu arada sürekli ona edayı anlatıyorum, arada bir arıyorum edayı telefon kapalı. iyice dertlendim gittim dolaba bir bira da ben aldım. o bana eski nişanlısını anlatıyor ben ona edayı ama nasılız bi görseniz yani. bi kaç saate o 6 birada bitmiş işte. kim kaç tane içti bilmiyorum. sabaha doğru eda arıyor beni. ben bi yerde sızmışım, sedef bi yerde. sedefin kafa zaten yerinde değil. bu kendi telefonu zannedip açmış telefonu (sonradan böyle dedi). eda kız sesini duymuş tabi. bu sefer harbiden *** yemiştim beyler.

    sabah uyandım ben, sedef benden önce kalkmış bişeyler yapıyor mutfakta. evi tak zütürüyordu, uğraşma dedim. ben poğoça alıyım. yumurta falan kırmış işte, gerek yok dedi. evde ekmek yok diye yinede çıktım dışarı a*k. neyse kahvaltı yapıyoruz. benim başım çatlıyor. bu demezmi dün seni bi kız aradı, yanlışlıkla açtım kendi telefonum sanıp diye. elim titriyor a*k. eda mı lan, eda mı aradı. kesin edaydı a*k.

    baktım gelen aramalara ve edaydı arayan. dünya başıma yıkılmıştı işte. kıza nasıl açıklayacaktım. hem anlamazdıki de. telaşla aradım hemen. çalıyordu bu sefer ama açmıyordu, çalıyor açmıyor, çalıyor açmıyor. sedef kendini suçluyor, bi de onu telkin ediyordum o halde a*k. kızı hayata döndürenece kendi anam s**ildi, şimdi tekrar aynı duruma düşmesin diye ona belli etmemeye çalışıyordum durumu. ben hallederim sen üzülme dedim sedefe. bir sürü özür diledi benden sedef ama hiç bi özrün yararı yoktuki bana.

    sedefin yüzü düştü. konuşmak istiyor, utanıyor falan. ben espri yapmaya çalışıyorum kızın içini rahatlatmak için, gülüyor ama belli zorla güldüğü. bi arkadaşa mesaj attım, beni arayıp yanına çağırsana diye. aradı arkadaş, ben sedefin yanında konuşuyorum işte. tamam kardeşi hemen geliyorum dedim. sonra sedefe benim çıkmam lazım akşama görüşürüz dedim gülerek. öylece evden uzaklaştık.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 19.
    +9
    ne yapsam ne etsem diye düşündüm. hemen ankaraya gitme fikri geldi tabi aklıma. ama gidemezdim. sedefi yalnız bırakmamalıydım. sonuçta bi söz vermiştim. hem ben yanlış bişey de yapmamıştım ki. edanınki sadece bir kıskançlıktı. gittim bi arkadaşa, oturdum biraz. sonra tekrar eve doğru yol aldım. tabi bu arada sürekli arıyorum edayı, mesaj atıyorum ama dinlemiyor beni. eve gittim oturuyorum. edanın babasını aramaya karar verdim. aradım açtı bu telefonu. kızının moralinin bozuk olmasının derslerle alakalı olduğunu zannetmiş adam. ben bi sorun oldu edayla aramızda deyince, birden ses tonu değişti bana. kızını üzdüğümü anlamıştı hemen. ne oldu anlat ama adam gibi yalansız anlat diye başladı bu söze tehditvari bir şekilde. bende anlattım işte durumu. tam 1 saatten fazla konuştuk. hülya teyzeyi, sedefi, kim varsa, neyse anlattım. adam bana hak vermişti. senin yaptığın yanlış değil oğlum dedi bana. ilk defa oğlum demişti bana. ben edayla konuşurum sen merak etme dedi bana. kapattık telefonu. içim biraz olsun rahat etmişti. bundan sonra edayı aramayacak, ondan telefon bekleyecektim

    akşam oldu hala arayan soran yok. iyice sinirlenmiştim. gittim markete bu sefer votka aldım. daha iyi sarhoş olmak istiyordum bu sefer. okul mokul s**imde değildi artık zaten.eve girerken sedefin kapısını çaldım, nasılsın falan dedim. bu elimdekileri görünce, anlaşılan barışamamışsınız dedi. evet demekle yetindim. bu üzüldü tabi. ben konuşsam belki inanır falan dedi. açmıyorki telefonunu dedim. sedef bana gelsene, birlikte içelim dedi. benimde canıma minnet a*k, hem o kadar üzgünüm yine de gidiyorum kızın yanına

    neyse bu biraz daha iyi işte eskiye göre belli. ersin amca zaten her gün beni de arayıp soruyor kızını. biraz vakit sonra başladık içmeye. bunun kafa bu sefer harbiden sağlam yamuldu. saçmalıyor baya. bana eski nişanlısıyla cinsel ilişkiye girdiklerinden bahsediyor. hülya teyzeler ankaraya gittiğinde birlikte olmuş bu o*** cocu**yla. bi yandan susturmaya çalışıyorum bi yandan da benim de hoşuma gidiyor onu dinlemek, hem kafamda dağılıyordu işte. bu başladı bana dert yanmaya iyice. ben güzel değimliyim, niye aldattıki beni. neyim var benim falan diye. kız kendine güvenini kaybetmişti anlaşılan. ben de sürekli güzel olduğunu söylüyordum. aslında gerçekten de çok güzel bi kızdı, göçmen kızı işte, ama baya bir yıpratmıştı kendisini. çok zayıflamıştı bi kere, ve yüzünün kemikleri bile çıkmış gibiydi

    bu bana soruyor ben gazı veriyorum derken ortamın taku çıktı iyice. eda aklıma bile gelmiyordu o an. sedef bana iyice sokuldu öp beni dedi. bende hazır kıta bu lafı bekliyordum sanki a*k, yapıştım dudaklarına ama nasıl öpüyorum.o da karşılık veriyor tabi, benim kafamda onunki kadar iyi zaten. o ara eda aklıma gelmiyor ama sedefin bakire olmadığı aklımdaydı a*k. o da zaten istekliydi baya ve o gece birlikte olduk onunla.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 20.
    +7
    sabah kalktık. ikimizde de garip bir duygu olduğu belli. bende pişmanlık var ama sanki edadan hırsımı almıştım. sedef ise benden özür diledi. bense ne yaptıysak birlikte yaptık. bunun tek sorumlusu ne sensin ne de benim dedim. haklısın dedi. gülmeye çalıştı. kahvaltı yaptık ve ben çıktım evden

    okula gittim. derste eda aradı. hemen mesaj attım. dersteyim ben seni çıkınca arayım diye. mesaja cevap gelmedi. çıktığımda aradım edayı, bana babasıyla konuştuğunu söyledi. onun hatrına beni affettiğini söyledi. bense bi suçum olmadığından bahsediyordum ona ama yine de o daha baskın çıkıyordu konuşmada. evet ben haklıydım o gece ama dün geceden sonra kesinlikle aldatmıştım onu. pişmanlık hissetmedim desem yalan olur ama adeta o hak etti bunu diye düşünüyordum yinede.

    aramızı düzeltmiştik telefonda ama büyü bozulmuştu sanki. inanmayacaksınız belki ama hiçbir kıza yan gözle bakmayan ben, aldatmıştım onu bikere. beni çok özlediğinden falan bahsetti en sonunda. bende hafta sonu gelirim dedim ve kapattım telefonu

    okuldan sonra eve gittiğimde ne yapacağımı bilmiyordum. sessizce girdim eve. oturuyorum yalnız bi şekilde işte. ersin amca aradı akşamleyin. kızını soruyor bana. iyi olduğunu söyledim. meraklanacak bişey yok dedim. onlarda 2 gün sonra geleceklermiş. ersin amcayla konuştuktan sonra merak ettim sedefi. iyi dedim ama haberim yoktu aslında. çaldım zili, açtı bu kapıyı. meraba nasılsın falan işte, gel otur dedi. kararsız kaldım ama girdim en sonunda içeri. yemek yapmış, bende açtım zaten birlikte yemek yemeye başladık ama masada çıt ses yok

    sessizliği bozmaya karar verdim. dün gece olanlardan bahsetmemiz gerekiyordu diye düşündüm. söze senden özür dilerim sedef diyerek girdim. senin zayıflığından yararlandım ben, hülya teyzeye, ersin amcaya ihanet ettim ben dedim. o ise hiç beklemediğim bi yanıt vererek, dün gece yaşadığı hiç bir şeyden pişman olmadığını, aksine mutlu olduğunu söyledi

    sen kimseye ihanet falan etmedin ben istemeseydim zaten olmazdı diyerek beni biraz olsun rahatlatmaya çalışıyordu. kız sanki bana karşı bişeyler hissediyordu. çokta normaldi aslında böyle hissetmesi çünkü o adamdan sonra hem hayata küsmüş hem de evden dışarı adım atmayan asosyal bir insan haline gelmişti. karşısına çıkan ilk insan da bendim ve böyle hissetmesi son derece normaldi. önemli olan benim bu durumda nasıl bir tepki vereceğimdi. hem bi duyulsa nasıl bakardım ben o insanların yüzüne. bu bana sordu peki sen pişmanmısın diye. evet dedim. benim bi sevgilim var. bunu yapmamalıydım. çok büyük bir hata yaptım dedim.
    Tümünü Göster
    ···