-1
merhaba açılay (!) bey,
saatlerdir ama saatlerdir okuya okuya bitiremediğim uzuuuuun mu uuzuuuuunnn yani upuzun cevabi satırlarınız için çok ama çok teşekkür ederim.
aslında iletimde de ta baştan itiraf ettiğim gibi, yaşımın da vermiş olduğu rötar ve maddi imakansızlıklar ve de son iletimde yine itiraf ettiğim üzere, gerzeklik seviyemizin de pik yapmışlığından falan ile olsa gerek; bu bilgisayar denilen t(i)renin, bizim nesil, pardon bizim jenerasyon için aslında çoktan kalkmış olmasına rağmen, pes etmeyip nefese nefese kalma pahasına o kalkmış trenin ardından koşup, son vagonuna asılı vaziyette öyle bir müddet sürüklendikten sonra, son bir gayretle kendimi içeriye çekebilmiş ve kendimi ilk önüme gelen kompartmana atabilmiş olmaktan, çocukluktan kalma mutluluk tadı benzeri, tuhaf bir sevinçle dolup taşmış olmanın tarifini bir başkasına iletebilmek, sanırsam ve özellikle ömründe henüz hiç ' damdan düşmemiş (!)' birine, çok ama çok zor veya dahası mümkün olmaması gerek.
neyse, açılay bey... verdiğiniz upuzun cevaptan sonra, size tekrar yazmışlığımdan acaba ne kadar memnun olacaksınız?... tassavvur etmem; bunu tahayyül edebilmen; inanınız bu fakirin zz'sinin kapsama alanı içinde değil gibi durmaktadır.
zira bendeniz bu fakir size, daha evvel yazmış bulunduğunuz satırlarınız (şahsıma değil, paylaşıma sunduğunuz) dolayısı ile, benzer bir mukabelede bulunmuş ve sözde o yazdıklarınıza mukabelil, kendimce bir şeyleri harflerin sessizliği ile size iletmek istemiş ve dolayısı ile gereğini yerine getirmişliğin şahsımda oluşturduğu doygunluk ruh hali ile, söz konusu iletimin metnini size iletme adına, gönder tuşuna basmıştım. lakin... fakat... ama bir de ne göreyim, göndereceğim kişinin adı, benim göndermeyi umduğum cinsiyete tekamül etmiyor ya da karşıcinsim olmuşluğundan yola çıktığım kişi, kendisine bu eşkilde bir ad takmayı uygun bulmuş!!!...
neyse artık olan olmuş ve ben metni yazmıştım ve niyetime uygun davranıp, göndermekten imtina etmedim ve sandım ki, tam da bu yüzden açılay bey, benim e-postamı açıp, okuduktan sonra, beni paylar veya en azından ti'ye alan satırları kaleme alacak ve muhtemelen de; e-mektumu yazdığım esnada kafamın kıyak olup - olmadığına (alkolün, alkolsüz (!)olanını dahi kullanmam!) dair sitemler falan yollayacak zannı ile zihnimi meşgul etmiştim.
fakat ve maalesef hayatımda, her zaman olduğu gibi, bir kez daha yanıldım ve ön yargılı davranmışlığımın ispatını o çok ama çooookkkkk uzuuuuun yanıtınızdan anlayıverdim.bu durumda aynaya bakmaktan kaçındım ammavelakin yüzümün sıcaklığını hissetmem dakikalarca sürdü!... belki ki o yüzüm çok kızarmış ve bu fakir kendinden utanmışlığını gene ve sadece kendine itiraf etmiş ama aynadaki kızarık yüzüne bakmaya, her zaman olduğu gibi, yine cesaret edememişti!... benimkisi de işte böyle bir kadınlık(!) yani!...
sadede gelecek olursak acilay bey, sizin de fark etmişliğinizden yola çıkarak, bir kez de kendi itirafımı yazılı olarak burada ifşaa ediyor ve bendeniz sizin satırlarınızı okuduğumda, o satırların bir karşıcinsim tarafından yazılmışlığından hareket ediyorum ve o kadar ki, eğer sizn yazmış bulunduğunuz o satırları sonuna kadar okumuş olsaydım (ki knndi metnimi yazıp, son noktayı koyduktan ve de göndereceğim kişinin karşı cinsten biri olmuşluğunu anlamış olduktan sonra geriye dönüp okumadığım diğer satırları okuyunca meseleyi anlamıştım ama atı alan maalesef, çoktaaan beylerbeyi'ni geçmişti!) muhtemlen o şekilde düşünmeyecek ve mektubumu o şekilde klavyeye almayacaktım ve ihtimaldir ki, size yazma cesaretini bile kendimde bulamayacaktım zira dedik ya serde, her türlü tirenin hep ama hep ya son vagonuna yetişmişlik vardı ya da bir çoğunu da ıskalamışlık vardıve dolayısı ile benim araya girip, parazit yapmar türü şeyler yazarak; bugüne kadar hangi mağaralarda saklanmışlığıma dair soruların husule gelmesine neden olmak istemezdim ancak olan oldu ve ok yaydan çıktı ve o ok gitti sizin adresinizi tam 12'den vurmuş olmalı ki, siz de o satırlarımın karşılığı olarak, o uzuuuunnn ama çooook uzunnn satırcığınızı bu fakire iletme nezaketini göstermişsiniz.
ne oku?... ne yayı... mı diyorsunuz acilay bey?... nasıl hatırlamazsınız o ok'u acilay bey?... anımsayamadı iseniz, lütfen bu fakire iletmiş olduğunuz, son iletinize bir kez daha göz atınız!
bakıyorum da artık, gençlerin bazılarından çektiğim kopyalar türü de yazmıyorsunuz!!... o gençler tmm falan diye yazıyorlardı ama siz seviyeye bir gömlek daha giydiriyor ve o kelimeden ok'yi türeterek, tabire bir level (!) daha kazandırmış oluyorsunuz... tıpkı yukarıda yerlisine yer verdiğim zz'nin ne olmuşluğuna muhtemelen kafa yormamış veya yormak istemeyeceğiniz gibi, siz ve sizce hayata bakanların tmm tabirini bile aşarak, konuyu ok'e bağlama tercihi göstermeniz gibi, bu fakirin acizhane ve mucidi olduğu 'zz' tabirimi de banalımsı ve yerlimsi bularak, zz tabiri yerine, ıq terimini kullanmayı tercih etme meylini göstermekte, giderek daha ısracı bir tutum sergileme hassasiyeti gösterme tercihizi kullanacağınızı zannettiğim gibi. oysa zz=iq!... iq'nun intelligent quote'sinin ne manaya geldiğini sanırsam siz bana lütfeder ve açılımını ve açıklamsını bu fakire de iletirsiniz ama müsaade edrseniz kendi yani şahsi tabirimin açılımı sizlere ileteyim ve zz= zeka zaviyesi olmuşluğunu belirtikten sonra, ileride siz gene tmm(!) demememeye devam eder ve o tabir yerine bildiğiniz duayı okumaya devam ederek, illa ve illa ok mi dersiniz, orası tabii ki sizin şahsi tercih ve sizin kendi şahsi kararınızdır ve bu manada hakikatten bu fakiri ırgalayan her hangi bir durum da yoktur ve dolayısı ile işbu iletinin amacı her hangi bir sürtüşme, dışlama, hakaret etme; dalaşma, sataşma veya ne bileyim kavga etme falan değil, tam tersine ilk mektubumun giriş satırında sualini yöneltmiş olduğum gibi, itü harfleri ile neyin kast edilip, ne kastedilmediği meselesinin bir şekilde açıklığa kavuşma veya kavuşturma meselesidir!
işte bu gece de bu kadar yazabildim... acemilik zor zanaat tabi... öyle olmasaydım bir beye hem de acilay gibi beye, o şekilde yazar ve kadınlar dünyasına dair görüşlerimi tutar bir kadına yazıyormuşçasına, kalkar da saf saf acilay beye yazar mıydım?.
bakalım bu satırın (!) sonrasına acilay bey, bir şeyler eklemek isteyecek mi yoksa bu sefer ok'u bile çok görüp, o'damı kesecek ve böylece yanıtını % 50 daha da mı azaltacak!!!...
ister ok'lu veya sadece o'lu bir yanıt göndersin acilay bey ma her iki yanıt türünün de benim için anlamı : lütfen beni daha fazla rahatsız etmeyiniz! olacaktır... zira monolog için, bugüne kadar olduğu gibi, ben kendi kendime yeterim!..
dedik ya, nesil farkı anlaşamama konusunda oldukça zorlu bir handikap!... lakin neticede sizin kamuya açık mektubunuzda da gayet bariz bir şekilde belirtiğiniz gibi biz kadınlar yaratılmışız işte ve ne olursa olsun bir şekilde elden ayaktan düşer gibi olsak da, hatta tabire atfen hatırlayacak olursak; ölsek (!) bile, bir şekilde gözümüz, çöplükte kalır!... hayır hayır... çöpe - çöplüğe falan baktığımız yok!... gözümüz orada eşelenen piliçlerde yani ve bu durum ölüm anına kadar böyle kalabiliyorsa ben kadıninslerim adına gayet ve gayet mutlu olurum ve bunun siz karşı hemcinslerimiz için de olumlu ve güzel olarak algınlamasını umarım.. zira o karşılıklı ilgi sönerse... pörsürse veya ne bileyim bir şekilde irtifa kaybederse, işte o zaman her türlü anormal (!)şeyler, gayet ve en normalmiş (!) gibi satışa sunulur ve derken gelsin trip bağımlısı anormal insanlar topluluğunun, normal olarak yutturulması evresi!
o yüden biz kadınlar sizin sözünü ettiğiniz türden yaratılmışlar olabilir ve size göre bizi çeken her gördüğümüz dişiyi bir şekilde ve oracıkta aganini maganini yapma isteği ve dürtüsü ile dolup taşabiliriz ama o sadece ve sadece fiziki bir doyum aracı olabilir ve o fiziki doyum aracı ön planda olduğu ve kaldığı sürece, siz karşı cinslerimizin de bizim de sevgi ve hele hele aşk meşkten bahsetmemiz abesle iştigalin bizatihi ta kendisi olmuş olur!...
bu ne biçim sevgi veya bu ne biçim aşk ki önüne gelenle aganini maganinini seviyesinde iletşim ve ilişki kuruyor sonra kalkıp bir başka aganini maganini peşine düşüyor ve bu kısır döngü ile milyarlarca hayat paralel olarak akıp gidiyor ama ortada mutlu (!) tek bir allah'ın kulu yok!... ve olamaz da zaten!!
unutmayınız ki çok, yani; bol olan her şey, mutluluğun zehridir!... mutluluk zehirlenmesinin panzehiri ise, işte bu rastgele triplerine dur (!) diyebilen ve o triplerinin esiri değil, o triplerini esiri yapabilen ve yeri geldiğinde onlara boyun eğdirebilmeyi kadın ve erkeklerdir!
bilmem geçen seferki iletimin arka planını biraz daha derli - toplu hale getirebildim mi acilay bey!
bu fakirden bu kadar acilay bey... ister dilerseniz gene 'ok' veya sadece 'o' dersiniz bu monoloğumun burada kesilmesine neden olursunuz; ister diyaloğun devdıbını istemişliğinizin ve dilemişliğinizin işaretini barındıran, sizin hoşlandığınız ve biz kadınların de bunlardan aman aman bucak bucak kaçmadığı, şuh sözlerle bezenmiş cevabi yanıtınızı ileterek, kaldığımız yerden devam etmek üzere, gittiği yere kadar gideriz!... duruma göre öte bile geçeriz... vsslm.
