1. 1926.
    0
    erkekleri ılık zütlü kızları huur olan sölük
    ···
  2. 1927.
    +2
    incisözlüğe tepki için kurmuşlar diye duydum
    ···
  3. 1928.
    0
    her konuda bir şeyler bildiğini sanan, herkesi alaya alıp eleştiren, hayatta hiç bir gibim olamamış, aşağılık kompleksi olan çakma entel güruhudur.
    ···
  4. 1929.
    0
    son 1 haftasının özeti:
    yönetici reklam gelirlerini artırmak için kıçından bişey uyduruyo demokrasi ve özgürlük bekçileri yazarlarıda entryleriyle esip yağıyolar fırtınalar koparıyolar amk.
    sonuç:çok değerli araştırmacı sözlük yazarları(koyunları) üzerinden amacına ulaşılmış bir eylem. zütünüze giren şemsiyeniz hayırlı uğurlu olaaaaa...
    ···
  5. 1930.
    0
    sansürcü ekşi:

    http://imgim.com/2sb9635.jpg

    lan istikamet am ben değilim. o benden önce banlandığından görebildim onun nickini. ben banlandığımda you were banned yazıyor..
    ···
  6. 1931.
    0
    bu alana reklam verilir
    ···
  7. 1932.
    0
    6-7 yıl bu sadece bu sözlüğü okudum. filmler, oyunlar,sanatçılar hakkında yazdıklrını okur, sabaha kadar güzel vakit geçirirdim. 2007 de kayıt oldum,2008 de yazar oldum,4-5 ay sonra nedensizce uçuruldum. son 1 senedir her girdiğimde,en fazla 10 dakika okumaya tahammül ediyorum. tetikçi olduğu belli olan, ortalığı karıştırıp, sözlüğün popülerliğini arttırmak için göz yumulduğu açık açık belli olan yazarlar,o an gündem de ne varsa, açık bir yarayı kaşır gibi sözlükte tahrik edici başlıklar açıp, ortalığı kızıştırıyorlar.

    bu arada, benle aynı anda yazar olan 7-8 kişiyle bir zirvede tanışmıştım. aramızdan 1 tanesi kızdı.o kız haariç hepimiz, nedenini bilmediğimiz şekilde uçurulduk. kız o zaman 16 yaşındaydı, ergen ergen entryler girerdi ve kız olduğu için nick altı 1 aydan kısa sürede 7-8 sayfa olmuştu.
    ···
  8. 1933.
    0
    yaklaşık 3 saattir ulaşamıyoruz kendisine. sansür konuşulurken sansür yedi çok ironik.
    ···
  9. 1934.
    0
    ne yazar girişi yapılıyo ne de entry okunuyo.
    yarra yidi la.
    ···
  10. 1935.
    0
    kafam girsin
    ···
  11. 1936.
    0
    ssg bizi kimse kapatamaz ,güçleri yetmez dedikten 20 saniye sonra kapanmiştır.
    ccc tayip reyis ccc
    ···
  12. 1937.
    0
    amk binleri serkan inci başlığının altından sallıyolar lan admine hiç mi yazar olan yok savunun bini amk kendilerini bi tak sanıyolar ssg yalakaları
    ···
  13. 1938.
    0
    oorspu cocukları
    ···
  14. 1939.
    0
    en sevdiğiniz sözlük ekşiyse orda yazın amk
    ···
  15. 1940.
    0
    yazamayan ezikler sürekli karalar
    ···
  16. 1941.
    0
    inci her türlü giber.
    ···
  17. 1942.
    0
    yıldızlara bakın gibti bile çoktan

    ccc civciv giber ccc

    bunu eksileyen huur çocuğu ekşici gibtir git buradan

    dıbına goyduk bülent başgaaan
    ···
  18. 1943.
    0
    zaman zaman yararlandığım bolca kafa giben adamın bulunduğu bir sö... tanım yok tanım yok
    ···
  19. 1944.
    0
    Büyük Okyanus veya Pasifik Okyanusu, Amerika ve Asya kıtaları arasında ve dünyanın en büyük okyanusu. ismini ispanya krallığı adına Dünya'yı dolaşan Portekizli denizci Ferdinand Magellan vermiştir. Magellan, günler süren zorlu ve fırtınalı şartlar altında adını verdiği Magellan Boğazından geçip bu okyanusa açıldığında, fırtınaların dinmesinden ve kendisini sakin suların karşılamasından dolayı Portekizcede "sakin" anldıbına gelen "Pasifico" kelimesinden yola bu ismi vermiştir. 179.7 milyon km2 yüzölçümüne sahiptir. Neredeyse Atlas Okyanusu ve Hint Okyanusu'nun toplamı kadar yüzölçümü vardır. En derin yeri 11.034 m ile Mariana Çukuru olup burası aynı zamanda Dünya'daki en derin noktadır. En kalabalık ada Tahiti'dir. Ayrıca dünyadaki depremlerin %90'ı ve büyük depremlerin ise %80'i pasifik bölgesinde meydana gelmektedir.
    708.000.000 km3 su hacmi vardır ve kapladığı alan dünyadaki toplam karaların alanından biraz daha büyüktür. Okyanusun 3.000-3.500 m'den derin her yerinde ısı 2ºC derecenin altındadır. 1950-1980 yillari arasinda Büyük Okyanus´ta cok buyuk deniz firtinalari olusuyordu ve gemiler gecemiyordu. Gemiler Buyuk Okyanusun daha bir ucundan sonra birkac kilometre gider gitmez firtinalar basliyordu ve o firtinalarin bazilari simdi günümüzde yasanmamaktadir sadece Tsunami Amerika'nin bazi kentlerinde yasanmaktadir.

    Büyük Okyanus, dünyadaki okyanusların en büyük ve en derin olanıdır. Çevresindeki denizler dışında 165 milyon km2'lik alanı ile Atlas Okyanusu'nun iki katıdır ve dünyadaki tüm karaların toplam yüzölçümünden daha büyüktür. Büyük Okyanus ve ona bağlı deniz­ler dünya yüzeyinin üçte birinden daha fazla yer kaplar. En geniş yeri olan Panama-Mindanao Adası arası, 17.220 km ile dünya çevresinin hemen hemen yarısıdır. Kuzey Kutup dairesindeki Bering Boğazı'ndan, Antarktika'daki Adare Burnu'na kadar olan uzaklık 15.450 kilometredir.
    Büyük Okyanus'u çevreleyen denizler ara­sında Bering, Ohotsk, Japon, Sarı, Doğu Çin, Güney Çin, Mercan, Tasman denizleri ile California Körfezi bulunur. Endonezya ile Filipinler arasında da birçok başka küçük deniz vardır.
    Büyük Okyanus'a ya da çevre denizlerine dökülen önemli ırmaklar Yangtze, Amur, Huang He (Sarı Irmak), Mekong, Yukon, Colorado ve Columbia'dır.
    Büyük Okyanus'un kuzeyinde sombalığı, bir çeşit yassı dip balığı olan halibut, uskumru ve sardalye gibi balıklar çıkar ve burada ticari balıkçılık önemlidir. Orkinos da Oregon'dan Orta Amerika dolaylarına kadar olan sularda avlanır. Büyük Okyanus'un tropik su­larında ise kabuklular, yengeç, karides, teke ve istiridye vardır.

    Rüzgâr ve Akıntılar
    Okyanusun yüzeyinde hava koşulları enleme göre değişir. Ekvator çevresindeki kuşak belli belirsiz rüzgâr alır. Bu bölgeye durgunluk alanları da denir. Kuzeye ve güneye doğru gidildikçe alize rüzgârının estiği kuşaklar baş­lar. Alizeler genellikle ılık ve yumuşak rüz­gârlardır, ama tayfun denilen şiddetli fırtınalar da gene bu kuşaktan başlar. Tayfunların Atlas Okyanusu'ndaki adı kasırgadır. Ekva­torun 40° kuzey ve güney enlemlerinde batı rüzgârları kuşağı başlar. Bu kuşakta, yumu­şak havayı fırtınalar ve kabarmış bir deniz izler. Büyük okyanus daha yüksek enlemler­de de pek sakin değildir.
    Büyük Okyanus'ta yüzey akıntıları ve derin su akıntıları olmak üzere iki tür akıntı vardır. Alize rüzgârları yüzey sularını batıya doğru taşıyarak, Kuzey ve Güney Ekvator akıntıla­rını oluşturur. Kuzey Ekvator Akıntısı'nın bir bölümü Filipinler'den kuzeye yönelen ve Ja­ponya'nın doğusundan geçen Kuroşio sıcak su akıntısı ile onun bir kolu olan ve kuzeye doğru çıkan Tsuşima'dır. California Akıntısı ise, çok geniş bir akıntı olduğu için yavaş hareket eder. Güney Ekvator Akıntısı Solo-mon Adaları'ndan Avustralya'nın doğusuna iner. Kuzeye ayrılan kolu Peru (Humbolt) Akıntısı'nı oluşturur. Yüzey akıntıları saatte 3-6 km hızla ilerlerken, hem üzerlerindeki havanın ısısını, hem de çevrelerindeki karanın iklimini etkiler.
    Büyük Okyanus'un kuzeyinde akıntılar sa­at yönünde hareket eder, güneyde ise hareket ters yöndedir. Ekvatordan uzaklaşan sıcak akıntılar, derin su akıntıları olan Kuzey Kut­bu akıntılarıyla karşılaşınca soğur. Böylece, ekvatora dönen akıntılar genellikle soğumuş olur.

    Adalar ve Okyanus Tabanı
    Büyük Okyanus'ta binlerce ada vardır. Japon Adaları, Filipinler, Mariana Adaları, Yeni Gine, Solomonlar, Yeni Hebridler ve Fiji Adaları ile Yeni Zelanda gibi kıta kıyılarına yakın adaların, daha önce Asya ve Avustralya kıtalarından depremler sonucu çatlayıp ka­yarak ayrılan parçalar oldukları sanılmaktadır. Adaların biçiminin ayrıldıkları kıtalardaki gi­rintilere uygunluğu bu savı doğrulamaktadır. Bu nedenle Büyük Okyanus'un batısındaki adaların çoğuna Kıta Adaları denir. Büyük Okyanus'un doğusunda da benzer bir kıta kayması olduğu sanılmaktadır.
    Büyük Okyanus'un açıklarında yer alan çok sayıda tropik adanın bazıları okyanus tabanında yükselen sıradağların doruklarıdır. Bazıları da yanardağların püskürtmesi ya da mercan kümeleşmeleri sonucu oluşmuştur. Bu adalara Okyanus Adaları denir. Başlıca okyanus adaları arasında Hawaii, Marshall, Karolin, Cook, Tuamotu ve Markiz adaları sayılabilir. Bazıları yaklaşık 5.500 metre de­rinlikten yükselir. Mercanadaları, mercan po­lipleri denilen küçük deniz hayvanlarının is­keletlerinden oluşur. Mercan sualtı dağları­nın yüzeyinde birikir. Büyük Okyanus'un doğusunda deniz tabanı hemen her yerinde yaklaşık 5.500 metre derinliktedir. Bu nedenle bu bölgede ada sayısı azdır. Büyük Okyanus'un batısı ise büyük ölçüde engebelidir. Bu bölge­deki yükseltiler Büyük Okyanus'un adalarını oluşturur. 7.500 metreyi geçen derinlikteki çukurluklar dünya yüzeyinin en alçak yerleri­dir. Bunlardan biri olan Mariana Çukuru'nun derinliği Guam Adaları yakınlarında 11.034 metreyi bulur. Okyanusla ilgili şaşırtıcı bir gerçek, dünyanın etkin yanardağlarının beşte dördünün Büyük Okyanus'ta ya da çevresin­deki karalarda bulunmasıdır. Yanardağların etkin olduğu bu topraklar aynı zamanda depremlerin de en yoğun görüldüğü bölge­lerdir.
    Avrupalılar en son Büyük Okyanus'u keş­fettiler. 1513'te ispanyol kâşifi Balboa Pana­ma kıstağını geçti ve o zamanki adıyla "Büyük Güney Denizi"ne ulaştı. Bu keşif, Macellan'ın 1520–21 yıllarında Büyük Okyanus'u geçmesine öncü­lük etti. Macellan Büyük Okyanus'a, "sakin, durgun" anlamında pacifico adını verdi.
    Büyük Okyanus'un en büyük kâşifi ingiliz kaptan Cook'dur. Cook, 1768–79 arasında üç Büyük Okyanus gezisi yönetti. 1779'da ölü­müne kadar çizdiği haritalarda Büyük Okyanus'taki adaların çoğunun yerini doğru olarak gösterdi.

    özet : uzun yazıları okumayı seversiniz. alın size uzun yazı gibtir git şimdi nutellanı ye
    Tümünü Göster
    ···
  20. 1945.
    0
    Roma şehrinin tarihi Palatino tepesinde M.O. 8. yüzyılda köylülerin ve çobanların kurduğu ilk yerleşmelerle baslar. Buranın yerli halkı da
    dillerini Latinlerden almış, Jupiter, Mars ve Quirinus gibi Latin tanrıları için şehir merkezine tapınaklar inşa etmişlerdir. Roma kelimesinin anlamı; belki “Nehrin Şehri” ya da “Ruma’nın şehri”dir. Ruma; Etrusk ailesine ait demektir. Monarşi döneminden sonra MO.509’da Cumhuriyet dönemine geçilir. Uzun suren cumhuriyet döneminde gerçek bir demokrasi Roma’ya hakim olmuştur. Halkın elcileri mahkemeleri oluşturan halk sınıfı, toprak sahipleri ile halk arasında bir eşitlik ortamı yaratılmıştır. M.O. 4.yy’da Roma bütün Lazio bölgesini ve Italya’nın birçok bölgesini kontrol altına almıştı. Bunların arasında birçok italik toplum ve Etrusk medeniyeti de bulunmakta idi. Ayni zamanda Galliler ve Yunanlılar da silahlarını Romalılara teslim etmişlerdi. M.O.270’de Roma bütün Italya’yı kontrol altında tutuyordu. 201’de Roma Cumhuriyeti Kartaca savaşları ile bütün akdeniz’i ele geçirmişti. Roma’nın sınırları böylece doğuda Büyük Iskenderin kralliğina kadar uzanıyordu. Batıda ise Galler ve Ispanyol toplumlarını kendine bağlıyordu. (Sezar Donemi)

    Bu noktada Roma Cumhuriyetten Imparatorluğa geçiş dönemine girer. Imparatorluk ilk önceleri senato’dan gönüllü halk tarafından kontrol edilen yargı organları tarafından yönetiliyordu. Ancak bu yönetim bir sure sonra yerini dikta ve askeri rejime bırakmıştır. Sınırları çok genişlemiş olan Roma gücünü kaybetmektedir. Şehir, politik merkez olmaktan çıkmış, Senato artık Roma’da yaşamamaktadır. Barbarların işgallerinden sonra düşüş, doruk noktasına ulaşmış, ancak şehir manevi gücünü asla kaybetmemiştir. Bu bilinç onu dünyanın merkezi kılmakta idi.

    Hıristiyanlık merkezi olmasıyla dünya’nın merkezi olduğu gerçeği pekişmekteydi. 4.yy’in sonunda Bizans imparator’lugunun başkenti Ravenna’da
    kurulur. 6.yy’da Roma, Papa’nın sayesinde eski önemini tekrar kazanır. Bu yıllar tarihi Franco Caralingo Imparator’lugu ile aynı yıllara rastlayacak ve Imparator Carlo Magno, Roma’da kraliyet tacını takacaktır. Bundan sonra bütün diğer Katolik imparatorlar Roma’da kutsanacaklardır. Şehir , 1144’de bağımsızlığını ilan eder. Bu donemde Papa ve yerel güçler (feodal aileler) şehre hakim olmaya çalışırlar. Aralarında çıkan savaşlar sonunda Papa 14.yy’da Avinione’ye taşınmakta ve şehir halk güçleri tarafından yönetilmektedir. 1 yy. sonra olay tam tersine döner; Papa Roma’ya dönerek şehri kontrol altına alır. Bu dönem şüphesiz şehir için önemli bir donemdir. Stato Ponificio’nun başkenti olan bu dönemde Roma’nın sanat ve kültür hayatı yeniden canlanır.

    Daha sonraki dönemlerde Roma politik olarak gücünü kaybetse de sanat, kültür ve ticaret alanlarında gelişmeye devam eder. Bu durum 18.yy. fransız devrimine kadar devam eder. Daha sonra Papa gücünü yavaş yavaş kaybeder. Böylece, şehir halkın yönetimine geçer ve sonunda cumhuriyet kurulur.

    Roma Anayasasi Tarihi

    Roma uygarlığının, geçmişten günümüze kadar yaşamış olduğu tecrübenin en önemli ürünü insan hakları olmuştur. insan hakları kanunu sadece çıktığı donemde değil ayni zamanda günümüze kadar gecen sürede önemini korumuş ve bütün gelişmiş ülkelerin anayasasının temelini oluşturmuştur. Insan haklarını daha ayrıntılı anlamak için tarihi 4 bölüme ayırabiliriz.

    1) Arkaik Donem (M.O. 754 - M.O. 367): 754'de Romanın kurulmasından 367'deki Leges Liciniae Sextiae (12 levha kanunu)'nun ilanına kadar olan dönemi kapsamaktadır. Bu donemde henüz insan haklarından bahsetmek mümkün değildi. Yedi tepe üzerine yerleşmiş aileler ve liderleri olan Patres (Baba)'lar birleşerek bir rex (lider) altında toplanmaya karar verirler. Bu aileler ayni zamanda toprak sahibi olup Roma vatandaşı idiler. 367'de Plebei (yönetilen sınıf)'lere de seçme ve seçilme hakkini veren 12 levha kanunları kaleme alınmıştır.

    2) Klagib Donem Öncesi (M.O. 367 - M.O. 27): Bu donem birinci Cumhuriyet donemidir. Bu donemde üç farklı meclis bulunmaktaydı:

    not:ekşici gibi yazdım lan.yok lan inanmayın onlar gibi copy paste işte amk..
    Tümünü Göster
    ···