/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 26.
    +7 -1
    Birinin beni sallamasına uyandım. Derya'ydı beni sallayan. ince ve kısa kollu bir t-shirt giyinmiş. Bir de kot pantolonu vardı. Her tarafım tutulmuştu.

    D-"Burada niye uyudun?" diye sordu.

    b-"Uzun hikaye. Sonra anlatırım. Şimdilik mağaraya girelim." dedim. Mağaraya girdiğimizde Ejderha uyuyordu. Her zamanki gibi. Bu sefer daha da fazla uyuya kalma gibi bir şansım yoktu çünkü yeni uyandım. Zaten Ejderha da yarım saat kadar sonra gözlerini açtı. Ama normalde gözleri parlardı. Ela renkliydi gözleri. Bu sefer gözleri siyaha yakın bir renkteydi. Her gün daha da farkına varıyordum ama bugün bu kadar siyaha yakın görünce içimi bir korku kaplamıştı.

    E-"Günaydın" dedi bize.

    D-"Günaydın" dedi. Ben de

    b-"Günaydın" dedim. Gerginliğimi gizleyememiştim. Ejderha sanki yaşlı adammışcasına yerinden kalkmıştı.

    E-"Bir bine bir sorunun var gibi. Dün gece mağaranın önünde senin nefeslerini hissettim. Biraz sinirli ama daha çok üzgündü."

    b-"Babamla tartıştık ve bende evden çıktım. Sadece biraz sinirlendim." dedim.

    E-"içinde birikenler var senin babana karşı. Onları zamanı geldiğinde onunla paylaş. Seni anlayacaktır." dedi. Yıllardır bu mağaradaydı ama nasıl böyle akıllı fikirler üretiyordu? Pek bir fikrim yoktu.

    E-"Sizden istediğim birşey var. Ama gerçekten büyük bir sorumluluk. isterseniz kabul etmeyebilirsiniz ama kabul etmenizi umuyorum" dedi.

    b-"Senin için gerçekten bu kadar önemliyse biz elimizden geleni yaparız."

    D-"Evet sadece senin istemen yeterli" dedi. Arkasından 2 tane taş gibi bişey uzattı kuyruğuyla. Taşlar bizim boyumuzdaydı neredeyse. Ve bize şunları söyledi:

    E-"Bunlar sizin de ruhunuzu katarak oluşturduğunuz yumurtalar." (inci sözlük özel kısmı geliyor) Benim aklıma gelen ilk şey ben ejderhayı ne zaman gibtim aq? Ejderha Derya'yı ne zaman gibti aq? Ejderhanın cinsiyeti ney ki aq? (inci sözlük özel kısmı sona erdi) Ejderha kafamızın karıştığını anlamış olacak ki direk lafa girdi

    E-"Bunlar sizinle ilk karşılaştığımız zamanlarda içimde oluşan yumurtalar. Sadece derin bağlar oluştuğunda ortaya çıkarlar. Ama Ejderhalar tarihinde 2 tane ilk yaşandı. ilk olarak 2 tane ejder yumurtası yumurtladım ve ikinci olarak da bir insanla bağ kurdum." Şimdi biz Ejderha ile çiftleşmiş mi oluyorduk? Kafam allak bullak olmuştu.

    E-"Şimdi sizden ricam size verdiğim yumurtalara elinizi koyun ve dediklerimi tekrar edin" dedi. Benim yumurta yamuk yumuktu amk. içinden ejderha değil de sanki çarpık bir adam çıkacak gibi duruyordu. Hem daha detayını bile öğrenemeden direk bunu yaptırması garibime gitmişti.

    E-"Kusura bakmayın sormayı unuttum o yumurtaların sizin Ta-ar ı olmasını kabul ediyor musunuz?"

    b-"Ta-ar ne demek?"

    E-"Ejderhalar yumurtadan ilk çıktıklarında söyledikleri sözcük Ta-ar dır. Biz de buna iki anlam verdik. ilk anlam Ben doğdum ikinci anlam ise evlat. Yani evladınız olarak kabul ediyor musunuz?"

    EDiT: SONUNDAAAAAA ÇÖZDÜM SORUNU OH BEEEEE
    Tümünü Göster
    ···
  2. 27.
    +6 -1
    Dedem ejder ateşi birliğinden miydi? Bu iş gittikçe mide bulandırıyordu.

    b-"Peki baba ya sen?"

    B-"Bu ejderhaları görene kadar deli saçması olduğunu ve babamın delirdiğini düşünürdüm. Şu an anlıyorum. Ejderhalar gerçekmiş. Kraliçe Fell dediğin kadının günlüğü var. Bizim evde benim dolaplığımda olması lazım. Belki sana birkaç ipucu verebilir." Sen ciddi misin ya? Gerçekten inanamıyorum. Babam bunu öğrendi ve bana yardımcı mı olmaya çalışıyor. Cidden çok duygulandım ve babama sarıldım.

    b-"Teşekkürler." dedim. Babam da bana sarıldı. Ti-an ise kıskançlık krizine girdi ve boyununu uzatıyordu sarılayım diye.

    B-"Hep torunuma sarılmayı isterdim ama böyle birşey olmasını beklemiyordum." dedi ve sarıldı Ti-an'a. Ti-an ise babamın arkasında kalan kayayı ısırmakla meşguldü.

    b-"Baba artık eve gelmediğim zamanlarda neden eve gelmediğimi biliyorsun. Sen benim için nasıl endişeleniyorsan ben de Ti-an için o kadar endişeleniyorum. izin ve bu gece kalayım."

    B-"Tamam kal da nerede uyuyacaksın?"

    b-"Yerde uyumaya alıştım ben baba. Sorun olmayacak."

    B-"Tamam o zaman. Eve geldiğinde kitabı okursun. Zaten ben de bakarım biraz." Ti-an gitti ve babamın yüzünü yalamaya başladı.

    B-"Pşşt hoşt dur." falan diyordu babam.

    b-"Baba seni sevdi baksana." dedim.

    B-"Torunum sayılır tabi sevecek." dedi ve gülerek çıktı mağaradan. içimde çok büyük bir rahatlama olmuştu. Artık saklamam gereken bir kişi, hatta en önemli kişi eksilmişti. Yani babam. Ti-an ve beyaz senkronize bir şekilde esnemeye başlamışlardı. Ben ise onların birisini bir koluma diğerini de diğer koluma aldım ve yere yattık üçümüz. Ti-an göğüsüme kafasını uzatıp yatmıştı. Zaten Beyaz oralı bile değildi. Sadece kafası elimin üzerindeydi. Bu şekilde uyuyakaldım.
    ···
  3. 28.
    +7
    Akşam eve gittim ve babamla muhabbet edebildim. 1 saati bile aşmıştık. 2.30 3 saat kadar etmiştik. Meğer içimizde saklı ne kadar şey vardı. Her konu hakkında konuştuk. Siyasetten tut spora kadar. Saat gece 2 olduğunu görünce

    B-"Hadi oğlum yarın işe gideceğim yatalım." demese daha da sohbet edeceğiz.

    b-"Tamam baba iyi geceler." dedim ve odasına geçti. Camda birşey gördüm. Göz ucuyla bir baktım. Hasgibtir bu Ti-an. Burada ne işi var? Çizgi çizmiştim. Eminim çizdim hatırlıyorum. Hemen dışarı çıktım babamın uyuduğundan emin olduktan sonra hemen çıktım evden gittim yanına.

    b-"Ne işin var burada" dedim ve yüzümü yalamaya başladı.

    b-"Şimdi yalamanın sırası değil. Çabuk mağaraya gidiyoruz." dedim. O da kuyruğunu ayağıma dolayarak beni takip etti. Mağaraya vardık ve çizgiyi tekrar çektim.

    b-"Ti-an. Bu çizgiyi geçmek yasak anladın mı?" dedim. Arkadan bir ses geldi "Bunlar da ne böyle?"
    ···
  4. 29.
    +6 -1
    Beyler burada yaşanan bir sorundan dolayı entryleri giremiyorum. Bu hikaye girilen bir site vardı onun adı neydi? Hikayeyi orada tamamlayacağım mecburen.

    Hikayeyi wattpaddan tamamlayacağım. Oradan okursunuz artık. Bende diyorum hikaye yazarları neden bıraktı burayı? Neden bulundu. Kalın sağlıcakla.
    ···
    1. 1.
      0
      Watpadd
      ···
    2. 2.
      0
      teşekkürler
      ···
    3. 3.
      0
      Hızlı hızlı gir oraya reıs
      ···
    4. 4.
      0
      Nasıl ulaşıcaz hikayeye link bırak
      ···
    5. 5.
      0
      Yazınca bırakacağım hatta kimse görmese bile sana özelden atacağım
      ···
    6. 6.
      0
      Atacağım
      ···
    7. 7.
      0
      Eyv adamsın sen
      ···
    8. 8.
      0
      Başkan linki at
      ···
    9. 9.
      0
      Banada at panpa
      ···
    10. 10.
      0
      Link at
      ···
    11. 11.
      0
      Panpa link atar misin
      ···
    12. 12.
      0
      Panpa link atar misin
      ···
    13. 13.
      0
      Tamam yeni uyandım yazar yazmaz herkese atacağım linki buraya.
      ···
    14. 14.
      0
      Link beklemekteyiz .d
      ···
    15. 15.
      0
      Link beklenir
      ···
    16. 16.
      0
      Link atsana okuyalım
      ···
    17. 17.
      0
      Lan amk link at burdan devam etsene aq
      ···
    18. 18.
      0
      Hala buradan link bekleyenler sorunu çözdüm sözlükten devam ediyorum.
      ···
    19. diğerleri 16
  5. 30.
    +7
    Derya'nın evinin önüne gelmiştim. Kapıyı çaldım ve annesi kapıyı açtı.

    b-"Derya nerede biliyor musunuz?"

    DA-"Kendisi yukarıda ama pek iyi değil daha sonra gel lütfen."

    b-"Çok önemli bir konu konuşmam lazım." Fazla ısrarıma direnç göstermeden içeri davet etti. Annesinin gösterdiği odaya gittim ve kapıyı çalmadan önce ince bir ağlama sesi geliyordu. Bu iyi değildi. Kapıyı çaldım.

    D-"Kim o?"

    b-"Benim bir bine kapıyı açar mısın?"

    D-"Bir bine lütfen git. Bir daha görüşmeyelim. O mağarayı da unuturum. Ama lütfen git." Bu kız ne diyordu? Ciddi miydi? Ne yapmışlardı bu kıza iyice kuşkulanmıştım.

    b-"Derya lütfen kapıyı aç." Derya da annesi gibi ısrara dayanamadı ve kapıyı açtı.

    D-"Buyur gir." dedi. Gözleri ağlamaktan şişmişti. Nedenini merak ediyordum. Zaten direk de sordum.

    b-"Ne oldu bana baştan sona anlat."

    D-"Senin planına uydum ve eve doğru döndüm. O anda karşıma Melike çıktı. Beni yine tehdit etti. Senden uzak durmam için. Neden dedim zaten sen Serdar'ı seviyorsun dedim o ise bana Salih ile çıkmam gerektiğini yoksa babamı işten attıracağını söyledi. Ne yapacağım bilmiyorum artık elim kolum bağlı." dedi ve ağlamaya başladı. Bu kadar yeterdi. Ya ben onları dövecektim ya da tavsiye alacak iyi birine ihtiyacımız vardı. Şansımıza da Ejderha çok görmüş geçirmiş birisi. Derya'yı kolundan tuttum ve

    b-"Yürü mağaraya gidiyoruz."
    ···
  6. 31.
    +7
    Ejderha bana uzun uzun baktı.

    E-"Ta-ar lara çok iyi baktınız. Bunun için size teşekküre ederim."

    b-"Tabiki bakacağım. Ben ölsem bile önemli değil. Ti-an, Beyaz ve Derya yaşadığı sürece."

    E-"Bu sözlerin aslında hem çok cömertçe. Hem de çok bencilce. Ölerek kaçmış olmaz mısın peki? "

    b-"O zaman sen de kaçmış olmuyor musun? Nasıl onları yetiştireceğimi bilmiyorum. Her seferinde korkuyorum başına bir şey gelirse diye. Ya yanlış bir şey yaparsam diye. Neredeyse her gece ağlıyor ve ben yanında olamıyorum. Eğer şimdi ölürsem sonsuza dek yanında olamam. Ne yapmam lazım sen söyle. Nasıl eğitmem lazım. Nasıl uçacaklar onlar. Benim yüzümden uçamamalarını istemiyorum. Benim yüzümden başlarına bir şey gelsin istemiyorum. Şimdi bütün okul öğrendi. Bugün yarın ya yine savaş çıkarsa? insanlar ya yine ejderhaları avlamaya başlarlarsa? Ne yapacağım ben." bunları ağlayarak söylemiştim. Ejderha ise gülmeye başladı.

    E-"Görmeyeli Derya'yı bile geçmişsin konuşma konusunda. Her şeyi akışına bırak. Sen elinden geleni yapıyorsun. Zaten bunun Ta-ar'ın da farkında. Ama hep onları düşünerek ilerleyemezsin. Sen Ti-an'ı 9 düşünüyorsan kendini 1 düşünmelisin. En azından düşünmelisin. Hayat düzenini bile ona göre değiştiriyorsun."

    b-"O kitaptaki ejderha sen miydin?" direk sormuştum soruyu ve açıktı. Ejderha başını eğerek:

    E-"Evet bendim. Ejderhalar hakkında bilgi sahibi olmalarının suçlusu benim. En azından çoğunun."

    b-"Senin bir suçun yok. Suçlu kraliçe Fell. Seni kuyruğundan duvara çivileyen oydu."

    E-"Evet oydu ama ondan vazgeçmeyen de bendim. insanlık yönünün ortaya çıkacağını ve beni kabulleneceğini düşünmüştüm o mağaraya geldiği boyunca. Ama hiç değişmedi. Aksine daha da delirdi. Zaten sonra da öldü. Şimdi bu köprüden geçersen artık sen de ölürsün. Ama gerideki dikenli yoldan dönersen acılı ve zahmetli bir yol olacak. Ama yaşayacaksın. Şimdi yolunu seç" Yolum belliydi. Dikenlerden her ne kadar korksam da yaşamayı seçecektim. Beni bekleyen ailem vardı. Ti-an, Beyaz, Babam, Derya. Fazla bir çevrem yoktu ama bunlar bana yeterdi ve dikenli yola girdim. Dikenli yol birden yemyeşil bir çimenli yola dönüştü. Arkama baktığımda ejderha gülümsüyordu.

    E-"Bu arada onlar kendileri öğrenirler. Senin onlar için endişelenmene gerek yok. Ama kitabı bitirmelisin. Çünkü... " derken "Ktum" diye bir ses ile uyandım.

    Edit: Bu sefer gerçekten yatıyorum. Aklınızdaki soru işaretini aldığıma göre. iyi geceler.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    +2 -5
    ananın inine girdim
    ···
    1. 1.
      +2
      Beyler. Lütfen sizden ricam böyle saçma sapan şeyler yazmayın. Anneler kutsaldır. Her dinde de böyledir. Sizin de annenize verdiğiniz değeri biliyorum ve bu entryi değiştirmenizi rica ediyorum. Teşekkür ederim.
      ···
  8. 33.
    +7
    Kendimi mağarada hissetmem biraz zor olmuştu Ama biraz olsun hissetmiştim ve sanki ejderha hikaye anlatır gibi dinliyordum dersi pür dikkat. Hatta konuyu bile anlamıştım. Matematik dersinden konu anlamam pek kolay değildir. (Hayat dersi veren bir ejderhanız yoksa dersi anlamazsınız :D) Ders arasında hoca çıkar çıkmaz arka sırada öpüşmeye başladılar bunlar. Sınıf birşey diyemez ki istese de. Demeye kalkışsalar dayak yerler. Direk yani. Ben ise dayanamadım tuvalete doğru koştum ve tuvalete girer girmez kusmaya başladım. Gerçekten de iyi değildim. Sadece 3 günde hayatımda hiç yaşamadığım kadar adrenalin ve üzüntü yaşamıştım. Bu da bana yeterince kötü gelmişti. Tuvaletten çıktığımda Derya oradaydı.

    D-"iyi misin sen?"

    b-"Evet, şimdi biraz daha iyiyim. Okul çıkışında mağaraya gidecek miyiz?"

    D-"Tabiki gideceğiz. Hikayenin devdıbını merak ediyorum." diye karşılık verdi.

    b-"Sadece hikaye için mi gidiyorsun oraya?" Derya omzuma vurdu ve

    D-"Tabiki hayır. Sen dün Ejderha'nın (adı Ejderha artık özel isim yani. Kesme işareti kullanmam bu yüzden) hikayeyi anlatırkenki yüz ifadesini gördün mü? Çok mutlu oldu.Biz giderken gözlerini kaçırıyordu. Yanlız kalmaktan korkuyor gibiydi."

    b-"Bende farkettim. Onun için sana sordum çıkışta gidelim mi diye?"

    D-"Tamam çıkışta okulun kapısının önünde buluşalım." dedi. Benden de onay alınca sınıfa geçtik. Derslere devam ettik. Sınıfa beraber girdik ve ben yerime geçtim. Salih ise

    Sa-"Derya'dan uzak dur" dedi. Ne oluyo lan? Mal mı lan bunlar?

    b-"Onunla öyle bir ilişkim yok." diyiverdim olay çıkmaması için.

    Sa-"ilişkinin olup olmaması umurumda değil. Uzak dur" dedi. Artık sinirlendim. Biraz sessiz bir biçimde

    b-"Artık rahat bırakın lan beni. Ne istiyorsunuz benden? Ben size ne yaptım da her yaptığım işe karışıyorsunuz?" Salih ise hemen

    Sa-"O bana ait. Ondan uzak dur" dedi.

    b-"Mal mı lan bu sana ait. Nasıl konuşuyorsun sen. Sana bilginden dolayı saygım vardı ama bu son lafından sonra sana saygım kalmadı. Bundan sonra sen ondan uzak dur." dedim. Çok sinirlenmiş olacak ki tam elini havaya kaldırdığında Serdar belirdi arkasında ve elini tuttu.

    S-"Salih. Sakin ol. Ben onun icabına bakarım. Sen çalışkan öğrencisin unuttun mu? Kirli işleri bana bırak." dedi ve "Çıkışta görüşeceğiz" dedi bana. işte şimdi sıçtım.
    ···
  9. 34.
    +6
    Mağaraya doğru koşmaya başladık. Ciddi anlamda koşuyorduk yani. Tabi tedbiri de elden bırakmıyorduk. Kim var kim yok kontrol ediyorduk. Mağaraya sağ salim ve kimsenin takip etmediğinden emin bir şekilde vardık. içeri girdiğimizde Ejderha arkasına dönük yatıyordu. Şimdi önüne geçmek istesek 20-30 dakika. Ben de bağırdım:

    b-"Ejderha uyanık mısın?" bir anda yerinden sıçradı. O sarsıntıdan ikimiz de yere düştük. Daha sonra yavaş ve dikkatli adımlarla arkasına döndü. Bizi kuyruğuyla tutuyordu. Üzerimize basmasın diye dönerken. Tam döndükten sonra:

    E-"Yarın geleceğinizi söylemiştiniz. Olayların devdıbını anlatamam hava kararıyor."

    b-"Şu an hikaye için gelmedik. Senden tavsiye almamız lazım."

    E-"Eğer bu kadar önemliyse buyur sor bakalım. Ama cevap veremediğim bir soruysa şimdiden özür dilerim." Derya cidden ejdere aşık mı oluyor yoksa arkadaşça bir hoşlanma mı anlamış değilim.

    E-"Deri yağ'ın bir sorunu mu bu?" diyince ben kahkahalar atmaya başladım. Hatta o kadar güldüm ki yere bile düştüm. Derya ise ben yerdeyken yavaşça tekme attı

    D-"Salak" diyerek.

    D-"Bak Ejderha Deri yağ değil. Dediklerimi tekrar et. Der"

    E-"Der"

    D-"Ya"

    E-"Yağ"

    D-"Yağ değil. Ya Y ve A"

    E-"Ya" D-"Şimdi adımı söyle."

    E-"Derya"

    D-"Afferin sana" dedi ve elinden öpecekken Ejderha'nın puluna dokununca

    D-"Ayy" diye bir ses çıkardı.

    b-"Ne oldu" dedim hemen.

    D-"Elim yandı" dedi ama feci yanmıştı. Zaten gözlerinden yaş gelmişti Derya'nın ve kıvranıyordu resmen. Ejderha hemen eline üfledi ve yanıktan en ufak bir eser bile kalmadı.

    E-"Senin morluklarınla da ilgilenebilirim" dedi ben ise

    b-"Hayır. Gerek yok acımı aldın saolasın. Bu kadar hızlı iyileşirsem birşey olduğunu anlarlar" dedim. Ejderha ise Derya'ya dönüp:

    E-"Vücuduma dokunurken dikkat et bazı yerlerimiz sizin vücut sıcaklığınızın milyarlarca katı."

    D-"Tamam" dedi. Çok korkmuştu zaten. Ejderha ise yine küçük bir hüzün yaşamıştı. Ama biz asıl gelme nedenimizi unutmuştuk. Hemen olayı anlattım Ejderha'ya.

    E-"Sorununuz bu muydu yani" dedi ve güldü. E-"Gerçekten bu kadar küçük bir şey için Bir bine ve beni bırakmayı düşünmüyordun değil mi?" dedi. Derya bayağı utandı:

    D-"Düşünmüştüm. Gerçekten kusura bakma. Babamın geleceği uğruna bırakmayı düşünmüştüm ama bırakamadım." Ejderha gülümsedi.

    E-"Eğer bıraksaydın sana yardım edemezdim. inançsız biri insanların aşağı düzeyi derler. inançlarını değiştiren biri insanlar arasında en aşağılık gördüğüm kişilerdir. Sen ise babanın işinden olması ihtimaline rağmen buraya geldin. Ve bu büyük cesaret ister. Sorunuza gelince olayın çerçevesine çok küçük bir tarafından bakıyorsunuz. Burada sorun Melike dediğiniz dişide değil. Sorun Melike denen dişinin aile mensubunda. Yani sizin babası dediğiniz kişide. Onunla konuşmanız lazım en başta. Eğer senin baban işten atılırsa da kaderinde vardır. Ama atılmazsa ve sizi dinlerse o zaman sorununuz çözülür." Bu kadar kolay mıydı bu sorunun çözümü? Sadece babasıyla konuşmamız gerekiyordu. Ama içim bir kötü oldu. Melike'nin evine gidecektik. Eğer ki babası beni görürse daha kötü şeyler olabilirdi. Zaten Ejderha da bu durumu düşünmüş olacak ki "Sen benimle kal veya evine git."

    b-"Burada kalacağım Derya gelene kadar" dedim.

    b-"Derya zor bir karar vermen lazım. istersen yarın da konuşabilirsin."

    D-"Demir amca beni tanır. Çocukluktan beridir arkadaşız Melisa ile nasıl olsa. Beni dinleyecektir." dedi ve mağaradan çıktı.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 35.
    +6
    Ben saldırılarından kaçmaya çalıştıkça daha da hızlanıyordu ve hayati noktalarımı hedef alıyordu. Derya arkadan "Serdar dur" diye bağırsa da Serdar dinlemiyordu. Hala öldürmeye çalışıyordu beni. Bayağı yaralanmıştım. Artık neredeyse kan kaybından ölecektim bu gidişle. Hafiften başım dönmeye başlamıştı. Hocalar falan kimse yaklaşamıyordu Serdar'a. Ve beni koruyamıyorlardı tabikide. Polisi aramayı Derya akıl etti ve o da daha yeni arıyordu. Polisler hayatta yetişemezdi. Tam bana son hamleyi yapacağı sırada koluna doğru simsiyah bir şey atladı. Bu Ti-an'dı. Kolunu koparıp kenara attı. Ağzında ateş olduğunu düşündüğüm kızıllıkta birşey biriktiyordu.

    b-"Ti-an dur." dedim. Çabuk gidiyor... " derken bayıldım.
    ···
    1. 1.
      0
      Devam panpa...
      ···
  11. 36.
    +6
    Eve vardım ve babamın odasına doğru gittim. Ayaklarım geriye doğru gidiyordu ama konuşacaktım. Kaçışı yoktu bu sefer. Odasına girmeden kapıya vurdum. Babamdan "gir" sesi geldi. içeriye girdim ve babamın önüne geçtim. Raporlarını alıp kenara koydum ve

    b-"Baba seninle artık baba oğul konuşmamız lazım." Babam ise

    B-"Şu an işim var. Sonra konuşuruz."

    b-"Baba. Yeter artık. Neden bana önemsiz biri gibi davranıyorsun? Ben senin oğlun değil miyim? Beni 6 yaşımda bıraktın. Sadece maddi destek gibi görüyorum artık seni gözümde. Lütfen babam ol artık tekrar. Benim için gerçekten endişelenen babam ol." Ejderha'nın dediği gibi içimdeki bütün sözcükler bu kadar çıkmıştı. Daha çok söylemek istediğim vardı ama fazla söze gerek olmadığını düşündüm. Babam bana döndü ve

    B-"Neden endişelenmediğimi düşündün ki? Gerçekten sana sadece maddi yardım mı yapıyordum? Senin için saatlerce çalışıyorum bu işte. O kadar fazla çalışıyorum ki normal iş saatimin 3 katı çalışıyorum peki neden? Evet en başta annen öldüğü için kendimi işe verdim. Ama şimdi senin için. Sen daha rahat yaşa diye. Senin o gördüğün erken kanser tedavime her ay gidebilmek için bir yığın para ödüyorum. Sırf sen yalnız kalma diye. Evet sana vakit ayıramıyorum bunun için özür dilerim ama sana vakit ayıramıyorsam da bunun nedenini bir... " derken istemsiz bir şekilde ona sarıldım ve ağlamaya başladım.

    b-"Sende gidersen artık ben daha fazla ayakta duramam." dedim. Babam da

    B-"Biliyorum oğlum. Biliyorum." dedi. Bu olaydan sonra artık bir karara vardık. Hergün 1 saat sohbet vakti koymuştuk. Bu sohbet vaktinde kimsenin işi olması yasaktı. Kendimi kısıtlamıştım ama buna değerdi.

    Edit: Beyler evi temizleyip dışarı çıkacağım. Zaten hikayenin bitmesine çok az kaldı. Akşama doğru gelirim tahminimce. Görüşmek üzere.
    ···
  12. 37.
    +5 -1
    Edit: Birkaç entry seri seri gireceğim daha sonra yine gideceğim akşam geleceğim eve. Kusura bakmayın. işlerim olmasa akşama kadar entry ama yapacak bişey yok.

    Kitabın her dilden çevirisi vardı. Demek ki zamanında çok fazla kişi bunu kullanıyordu. Kitabın önünde

    "Bu kitap Ejder Ateşi'nin Şerefli Üyesi Olan Ika Nea'ya aittir." yazıyordu. Kitabı açtım ve karşımda bir ejder resmi ile karşılandım. Ejderhanın anatomisi vardı. Anatomiye fazla vakit ayırmadım. Nasıl eğiteceğime dair bilgi lazımdı. Biraz daha ileriki sayfalarda ejderhalar hakkında kısa kısa bilgiler vardı. Bir yerde deneylerini ve tepkilerini yazıyordu. "Ben Kraliçe Fell. Bu günlüğü Ejderha ateşi birliği faydalansın diye yazıyorum. Sürüsünden ayrı bir Ejderha ile karşılaştım. Uçmayı bilmiyor ve çok güçsüzdü. Tam benlik bir ejderhaydı. Onu aldım ve bana ait olan bir dağın mağarasına kapattım. Çıkamaması için kuyruğunu duvara çiviledim.

    Deney 1
    Yanına yaklaştığımda bana doğru bir köpek yavrusu gibi koşmaya çalıştı. iğrenç yaratıklar. Hepsinden nefret ediyordum. Yaklaştığımda yüzümü yaladı. Ben de sinirlenip kırbaçladım. Deneye gelirsek: Önüne bir ejderhanın kopmuş kanadını koydum ve tepkisini izledim. Hiçbir tepki vermedi. Tepki vermeyince bende bir sonraki günkü deneyi bugüne aldım. Canını pgibolojik olarak yakmak zordu. O zaman fiziksel olarak yakmayı deneyecektim. ilk baş sırtını dağladım. Acı çekiyordu. Kaçmaya çalıştı ama kuyruğunu iyi sabitlemiştim kaçamazdı. Bayılma süresini merak ettim ve 6 saat boyunca hiç durmadan sırtını, ağzını, ellerini dağladım. 6. saatin sonunda bayıldı. Demek ki ateşe 6 saat kadar dayanabiliyorlar."

    Kitabı kapattım ve dışarı gidip kusmaya başladım. Bu bizim Ejderha'ydı. Ve bütün kitap onun üzerinde yapılan deneyler yazıyordu.
    ···
  13. 38.
    +6
    Babamın uyuduğundan emin olduktan sonra ders çalışma numarasını bıraktım. Hıçkıra hıçkıra ağlayasım vardı. Ne çok ağladı be. Saat gece 3 oldu hala ağlıyor. Daha sonra bir rahatlama hissettim. Muhtemelen ağlarken uyuya kaldı. Ve ben de hemen uyudum. Sabah oldu ve hemen mağaraya koştum. 3 saatlik uykuyla duruyorum bu arada. Geldiğimde Ti-an uyuyordu. Derya da benden 5 dakika sonra geldi ve

    D-"Hani nerede ejderhan" diye sordu. Sanki yeni saat aldım onu soruyor amk. Bak yine babalık duygusu. Normalde böyle bir şeye aldırmam ama bu sefer biraz aldırmıştım.

    b-"Önümde uyuyor."

    D-"Offfff bee ne şirin bir şey bu."

    b-"Dışı seni içi beni yakar. Bütün gece ağladı."

    D-"Burada mı kaldın tüm gece?"

    b-"Tabiki hayır. Eve gittim muhtemelen istisna olan duygu bağımız saolsun tüm gece ağladım. Yatak yorgan döşek hep ıslandı. Saat gece 3 te ağlaya ağlaya uyudu anca. 3 saatlik uykuyla duruyorum." Derya gülmeye başladı.

    D-"Ahan işte babalık örneği bu da. Baksana ilerde evlendiğinde çocuk gece saat 3 te ağladığında sen de bakacaksın." Evlendiğinde dediğinde aslında içten içe hoşuma gitti. Ama tabiki çaktırmadım.

    b-"Tek farkı bebekten uzak bir yerdeyken de işliyor bu ağlama olayı. Görmen lazım uyutmuyor."

    D-"Neyse daha sınava 3 saat var. istersen uyu ben bakarım Ti-an'a."

    b-"Gerçekten çok saol" dedim ve Ti-an'ı kollarımın arasına alıp uyudum. O da hissetmiş olacak ki kollarımın arasına alırken mırıltılı sesler çıkarmaya başladı uykusunda.
    ···
  14. 39.
    +6
    Mağaraya vardığımda yumurtanın çatlamış ve belli parçaları kopmuştu. Ama hala çıkmaya uğraşıyordu. ilk baş yardım edecektim çıkmasına ama sonra aklıma geldi. Kelebekler kozadan çıkarken kanatlarını kullanırlardı. Çıktıkları an uçmaları bu yüzdendi. Dokunmamak en iyisiydi. Zaten kendisi bir 10 dakikalık mücadeleden sonra çıktı. Ben ona o bana bakıyordu. Siyah bir ejderhaydı. Simsiyahtı. Gece kadar siyahtı hatta. Yumurtadan çıktığını ve bana baktığını bile hislerim sayesinde anlıyordum. Bana baktı ve tekrar "Ta-ar" dedi. Ben de yanına gittim ve sarıldım istemsiz bir biçimde. Benden 4-5 cm kadar küçüktü. Bana baktığını hissediyordum ama tepki vermiyordu sarılmama. Daha sonra bana doğru döndü ve elimi ısırdı. Ani bir hareketle elimi çektim ve elimdeki deriyi falan gibti yani. Lan daha ilk tanışmamız. Ne yapıyorsun amk.

    b-"Neden yaptın ki şimdi?" dedim. Bana boş boş bakmaya devam ediyordu ve tabiki bende kıvranmaya. Birden elimi yalamaya başladı ve yaram da kapanmaya başladı. Kimin evladı be. Bizim Ejderha'nın bir alt modeli gibi. O üfleyerek de kapatabiliyordu. Derya'nın yumurtası hala duruyordu. Derya'yı aradım.

    D-"Avlo"

    b-"Yeni mi uyandın sen?"

    D-"Havır uyuyovdum"

    b-"Benim Ta-ar yumurtadan çıktı." ani anda bir

    D-"Neee" birkaç tane eşya düşme sesi ve bir cam kırılma sesi.

    b-"Dur dur sakin ol. Sadece benimki çıktı seninki sağlam. Zaten çıkınca direk zihninde Ta-ar diye bir ses duyuyorsun."

    D-"Dur bekle orada geliyorum."

    b-"Saçmalama bu saatte çıkamazsın dışarıya. Hem bizi birlikte görürlerse ne derler? Sen evde kal. Yarın görürsün." dedim.

    D-"Tamam ama meraktan uyuyamam ki ben şimdi. Fotosunu çek at."

    b-"Simsiyah bişey. Flash ışığına nasıl tepki vereceğini bile bilmiyorum. Yapamam böyle bişey." dedim

    D-"Aman ya tamam kapat kapat. Hemen yarın olsa keşke."

    b-"Okul var. Yarın olsa ne olacak?"

    D-"Yarın saat 6 da çıkar gelirim."

    b-"Tamam tamam." dedim ve telefonu kapattım. Haber vermeseydim daha iyiydi. Şimdi bütün gece kendini yiyecek. b-"Şimdi seni mağarada bırakıp nasıl eve gideceğim?" dedim ve bana boş boş bakmaya devam ediyordu.
    ···
  15. 40.
    +6
    Bunu direk sormuştu. Şaka maka değildi. Zaten Ejderha'nın şaka yaptığını hatırlamıyorum hiç. Bu iş gittikçe garipleşiyordu. Okula falan bununla nasıl gidecektik ki? Zaten beni geçtim Derya nasıl taşıyacaktı bu yumurtayı? Garip. Gerçekten çok garip.

    E-"Bu yumurtaları kabul ederseniz onların yanında durmanız gerekecek. Sürekli değil. Ama ondan uzak durdukça özlem çekeceksiniz. Siz insanlarda nasıl etki olur bilmiyorum ama. Dediğim gibi siz bir istisnasınız. Ve ejderhaların tekrar dünyada yaşamasının son şansı sizsiniz. Onun için tekrar soruyorum. Kabul ediyor musunuz?" Derya tereddüt bile etmeden

    D-"Evet kabul ediyorum. Seninle tanışalı 1 hafta oldu ama sana olan sevgim tarif bile edilemez. Elbette senin bize emanetini geri çevirecek değilim." Derya'nın bu sözleri beni de etkilemişti. Gerçekten de neden bu kadar düşünüyordum ki. Şu ana kadar biz ondan o kadar yardım istedik. O ise istinasız koşulsuz yardım etti.

    b-"Bende kabul ediyorum." dedim. Ejderha biraz rahatlamış gibiydi dengesini zor sağlıyor gibiydi.

    E-"Şimdi dediklerimi tekrar edin. Ta-ar. Io zan ish taan."

    Db-"Ta-ar. Io zan ish taan"

    E-"Ou du onebu Saar"

    Db-"Ou du onebu Saar" dedik ve içimde bir his oluştu. Sanki bir bağ vardı. Yumurta ile benim aramda. Ciddi anlamda çok fazla ağır yük derken bundan bahsediyordu. Daha sonra Ejderha daha fazla dengesini tutamayıp düştü. Biz ise hemen öne doğru koştuk ve

    D-"iyi misin" diye sordu. Ejderha ise:

    E-"Kraliçe Fell'in bana bıraktığı son armağan. Bu şafak vakti öleceğim. Ölmeden önce bu yumurtaların çıkması bana bir ödül. Hak etmediğim bir ödül. Onlar daha yumurtadan çıkarken bile göremeyeceğim." dedi. Gerçekten üzülmüştüm.

    D-"Hastalığın ne belki bir çaresine bakabiliriz?"

    E-"insanların tedavi edebileceği bir şey değil. Geçen sefer bana dokunduğunda elin yanmıştı. Vücudumun o kadar sıcak olması bu yüzdendi. Üzerimde deneyler yaparken bana hastalık bulaştı. Ve yüzlerce yıl içimde yavaş yavaş beni öldürüyordu. Ve bugün şafak vakti öleceğim. Çünkü ayağım da soğumaya başladı."
    ···
  16. 41.
    +6
    Olamazdı. Şimdi olmazdı. Neden ölmek zorundaydı ki? Derya ağlıyordu.

    D-"Bir yolu olmalı" diye etrafta öylece dolaşıyordu. Ben ise kendimi tutuyordum. Ağlamamam lazımdı. EJderha'nın beni son görüşü ağlarken olmamalıydı. Saatlerin nasıl geçtiğini bile anlamamıştım. Ama akşam olmuştu. Bir sonraki şafakta ejderha ölmüş olacaktı. Bende bu konuyu dağıtmak ve son zamanlarını iyi geçirmesi için:

    b-"Bize orada söylettiğin şeyin anlamı neydi?"

    E-"Ejderhalar her yumurtası olduğunda büyüğü olması için yemin eder. Normalde benim bunu yapmam lazımdı ama benim fazla vaktim kalmadığı için size yaptırdım bunu.Ta-ar. Io zan ish taan. Yani yeni doğan. Bu dünyadaki yardımcın benim. Ou du onebu Saar. Senin bu kabuktaki yaşdıbının bekçisi artık benim. Sözler bunlardı. Onlarla benimle kurduğunuzdan daha güçlü bir ruh bağı kurdunuz." Ejderha'nın gözyaşlarını ilk kez görmüştüm.

    E-"Benim neslimin parçalarını göremeyecek olmama üzülüyorum. Onlara öğretmek isterdim ejderha olmanın nasıl bir şey olduğunu. Onların yanında uyumak, gerektiğinde onları korumak isterdim. Ama yapamıyorum. Ölüm benim için geliyor ve hiçbir şey yapamıyorum." Daha sonra Derya ve ben birbirimize baktık. Ne yapacağımızı biliyorduk. Ona doğru döndük ve ikimizde sarıkdık.

    b-"Bunca zaman bize ejderha olmayı öğretmedin ama bizi sımsıkı korudun."

    D-"Kendi derdin varken bizim dert bile sayılmayacak yönlerimizle ilgilendin."

    b-"Sayende artık büyüdük."

    Db-"Bunun için sana teşekkür ederiz Baba." Ejderha duygulanmıştı.

    b-"Ve sana yavrularını göstereceğiz." dedim ve telefondan feneri açıp Yumurtaya doğru tuttum. Tam bir şekli yoktu ama yine de ejderhanın üzüntüden ağlaması sevinçten ağlamaya dönüşmüştü. Derya da tuttu. Derya'nınki biraz daha net gözüküyordu.

    E-"Şu zamana kadar ölümden korkuyordum. Artık korkmuyorum. ikinize de teşekkür ederim." dedi ve bize doğru üfledi. Daha sonra Derya'nın uyuyakaldığını gördüm. Benim de gözlerim kapanıyordu.

    E-"Öldüğümü görmenizi istemiyorum. Bu bizim beraber son uykumuz. Teşekkürler." dedi ve uyuya kaldık.

    Edit:Beyler not defterinde geldiğim yer buraydı. Devam edeceğim ama yine 10 dkda 15 dkda bir gelecek partlar.
    ···
    1. 1.
      0
      3 dakkan kaldı
      ···
  17. 42.
    +5 -1
    EDiT:MOBiL VERiDEN ATIYORUM. BiRKAÇ PART SONRA KAPATACAĞIM ŞARJIM AZ VE ŞARJ MAKiNEM YOK.

    Yerimden kımıldayamıyordum. Ne yara var ne başka bir şey ama çok ağrıyordu ayağım. Daha sonra Derya uyandı. Her tarafında küçük küçük sıyrıklar vardı.

    D-"Sen iyi misin? O da neydi öyle" dedi.

    b-"Bilmiyorum ama başımızda büyük bir bela var. Bizimle fazla uğraşacaklarını sanmıyorum. Son Ejderha'nın öldüğünü söylediler fakat yumurtadan haberleri yok."

    D-"Söylediler derken? Bir kişi daha mı var yani?"

    b-"Fatih denen bir çocuk da vardı. Bayağı tehlikeli birisi. Gözleri turuncu turuncu yanıyor ve sana hipnoz gibi bir şey yapıyor. Ayağıma kılıç sapladı ama yara falan yok ve kalkamıyorum acıdan." dedim. "Bana Ta-ar ımı uzatır mısın?" dedim.

    D-"Benim de ona dokunmam lazım. Neden bilmiyorum ama iyi gelecek gibi hissediyorum." dedi ve yumurtamı yanıma getirdi. Yuvarladı desek daha doğru olur. Kocaman yumurta amk. Ona dokunduğum anda sanki bütün dünyam güzelleşti. Mutluluk hormonlarım tekrar salgılanmaya başlamış gibiydi. Kendimi gerçekten daha iyi hissediyordum. Hatta dalgınlığa gelip ayağa kalktım. Sonra acısından geri yere düştüm. Bu nasıl bir şeydi böyle? Sadece pgibolojik olarak acıması lazımdı. Ama gibtiğimin acısı geçmiyordu. Daha yumurtaları beklememiz lazımdı. Ne kadar zamanda çıkacakları hakkında bir fikrim yoktu. Acı yavaş yavaş geçiyordu. Ayağa kalkmaya başlamıştım. Sadece sendeleyerek yürüyordum o kadar. Akşam olmuştu Ejderha'nın gidin dememesi gerçekten zoruma gitmişti. Derya da zaten hüzünlü bir şekilde arkasına baktı. Yumurtaları bıraktık ve eve doğru yola çıktık. Babamla anlaştığımız sohbet saatimize 1 saat vardı. Eve gittiğimde artık sadece yemek hazırlayacağım endişesiyle gitmiyordum. Sonunda bir şeyler iyi gidiyordu. Ve yine Ejderha'nın son tavsiyesi sayesindeydi.
    ···
  18. 43.
    +6
    Uyandığımda Derya ağlıyordu. Ejderha'ya baktım. Artık nefes alıp vermiyordu. Ne yani bu kadar mıydı? Hani ejderhalar binlerce yıl yaşardı? Ne oldu da öldü? Nefes bile alamıyordum. Hayatımda ilk kez babamın eski halinden bile daha iyi biriyle tanışmıştım. Her zaman yalnız hissederdim. Şu an ise bomboştum. içimdeki acı o kadar fazlaydı ki.Ejderha'nın çenesine doğru yaslanıp oturdum. Gerçekten dediği gibi vücudu soğumuştu. Bu daha da fazla ağlamamama neden olmuştu. Sadece 1 hafta tanıdığınız birine karşı içimizde bu kadar duygu olması çok acıtıyordu. b-"Keşke bizi uyutmasaydın. Yanında 6 saat daha dururduk." derken buldum kendimi. Derya ise yumurtasına doğru gitti ve D-"Bu onun bize bıraktığı son emanet. Eğer bunu koruyamazsak artık Ejderha diye birisi olmaz." Ben de kendi yumurtama doğru yürüdüm. O anda dengemi kaybedip yere düştüm. Yürüyecek takatim kalmamıştı. Arkama doğru baktım. Ejderha'nın ölüsü bile çok güzel görünüyordu. Çok asildi. Sanki gülümsüyordu. Daha sonra yumurtaya doğru neredeyse sürünerek gitmiştim. Derya ise kendi yumurtasına sarılıyordu. Ben ise yumurtayı yanıma alıp Ejderha'nın yanına gittim. Saatlerce orada öylece oturduk.

    D-"Buradan çıkmalıyız. Bizim de yaşamamız gereken bir hayat var."

    b-"Biliyorum ama sanki uyanacak gibi duruyor." dedim. "biraz daha bekleyelim."

    D-"13 saattir bekliyoruz zaten." o kadar olmuş muydu? Gerçekten zaman bana düşmandı.

    b-"Yumurtaları burada bırakmalıyız. Kimse mağaraya girmez zaten. Yanımızda zütürürsek başlarına bişey gelebilir."

    D-"Tamam" dedi hemen zaten. ikimiz de mağaradan çıktık ve evlere dağıldık. Eve doğru giderken gerçekten de Ejderha'nın dediği gibi. Özlem çekmeye başlamıştım o yumurtaya karşı. Sanki ana baba özlemi değil de daha çok acı çekiyordum. Aşk acısı gibi. Ve eve vardığımda babamla konuşmam da gerekiyordu.
    ···
  19. 44.
    +6
    Lan sevdiğim kıyafetti amk. Tamam bende babamın ara sıra benle kalmasını isterim ama kıyafetini yırtmam. Kıyafetimin parçasını yere düzgün bir biçimde koydu ve kuyruğunu ayağıma doladı.

    T-"Ish kı laan di abug" diyordu. Daha doğalı 10 dakika oldu ama bana metin yazıyor mübarek.

    b-"Anlamıyorum ama gitmem lazım." dedim. Üzüntülü üzüntülü sesler çıkarıyordu. Normalde olsa gizlice falan eve getirirdim ama La-Ateh falan işin içine girince mağaradan çıkarsa kötü olurdu. Tamam ses ince çıkıyor falan hatta biraz komik bile ama bu nedir yav? Rahat salmıyor ki. Babam yine aradı. B-"Nerede kaldın oğlum yarım saat oldu."

    b-"Geldim baba neredeyse evin önündeyim"

    B-"Tamam acele et" dedi. Hala kuyruğu ayağımdaydı. Elimle kuyruğunu çözdüm zar zor ve hemen ona sarıldım.

    b-"Yarın geleceğim hemen sabah. Merak etme." dedim. Okulun bitmesine 2 hafta vardı ve sınav haftamızdı yani. Zaten hiç çalışamamıştım da. Derslerden kalırsam pek iyi olmazdı. Ama kalacaktım büyük ihtimalle. Çıkarken de çizgi çizdim kapının önüne ve

    b-"Bu çizgiyi sakın geçme" diye birkaç kere de gösterdim. Ama bana öyle yarı mazlum yarı boş bakmaya devam ediyordu. Ben de mecburen aklım onda kala kala eve geçtim. Eve girer girmez B-"Oğlum hani ödevini alacaktın?" Ahan sıçtım. Ödev yok. Düşün düşün düşün. Sadece düşün. Aklıma bir şimşek çaktı ve

    b-"Derya saolsun ödevime meyve suyu dökmüş yanlışlıkla. Bende alamam dedim. Bu gece ona uğraşacağım." dedim. Babam ise "Tamam ama ne ödevi bu sınav haftası?" Yine bir yannantan kürek soru daha. Tekrar düşün düşün... Ve aklıma hemen yine fikir geldi.

    b-"Baba kızma ama ben bir dersten kalacaktım da ödev verirsem notunu yükseltirim dedi. Ben de kabul ettim." B-"Aman oğlum dersten kalma da" dedi. Neyse yine yırttık amk.

    b-"Odama geçiyorum ben o zaman"

    B-"Neden ağlıyorsun?"

    b-"Ağlamıyorum" derken dikkatimi çekti. Gözlerimden şelale gibi yaş akıyordu. Hasgibtir. istisna bu muydu yoksa? Onun hissettiği duyguları hissediyordum. O ağlıyordu ve bende bilinçsizce ağlıyordum. Kendimi yalnız hissettim birden. Ama öyle böyle değil. Sanki babam öldü. Ejderha öldüğünde hissettiğimden bir tık altı.

    b-"Yok baba bahar nezlesi oldum o yüzden akıyor. Neyse ben derse geçiyorum" dedim ve odama gittim.
    ···
    1. 1.
      0
      seri seri seri
      ···
    2. 2.
      +2
      Hız felakettir sabır selamettir :P
      ···
  20. 45.
    +6
    Ben üniversiteden dönene kadar okumak için yazdığım diğer 3 hikayeyi yazıyorum. Okumayanlar okuyabilir. ilerde bunları birleştirmeyi planlıyorum.
    (bkz: Uyandığımda insanlık yokolmuştu)
    (bkz: rüyamdaki kız kim)
    (bkz: içimdeki öldürme hissi vahşet)

    bkzleri yanlış yazdıysam kusura bakmayın telefondan yazıyorum.

    Edit: Şu bkz ler telde nasıl yapılıyor?
    ···
    1. 1.
      0
      Bkz:(bişeyler falan filan ... ) tarzında yazabilirsin
      ···
    2. 2.
      0
      Panpa yazdıgın yazıya cift tıkla yazının ustu mavi olunca sol ustteki bkz ye bas
      ···