/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +2
    Rıfat(B) artık diyarlar arasında ismini duyurmaya başlamıştı. Her diyara yardıma koşuyor ama bazı diyarlar onu affetmemişti. Affedilmediği bir diyarda bir köşede öldürüldü.

    Miras hala aynıydı. Ama Rıfat, Kim ve Noz onu çok değiştirmişti. Canla başla çalışıyordu. Eskisi gibi rianları zavallı halk olarak değil her birini önemli bir birey olarak görüyordu. Hatta içinden gelecek vaat edecek kişileri bile yüksek yere getirmişti.

    Rya kaçak oldu. Daha sonra teslim oldu ve beraberinde birçok yeraltı baronunu da yakalattı. Tabii bunun da bedeli oldu, zindanda baronların adamları tarafından öldürüldü.

    Tennis tapınak için çok çalıştı ve insanlar onu tanrıçanın vergisi olarak çağırmaya başladılar. Çünkü vergileri artırma fikri ondan çıkmıştı. Her ne kadar artık eskisi kadar fazla vergi alınmıyor olsa da ismi o şekilde kaldı. Halk artık ona da güveniyor.

    Laz... Bir Bine'den yediği dayaktan sonra tarlada çalışmaya başladı. ilk önce ışığı tekrar kurmayı denedi ama herkes hayallerini gerçekleştirmeye gidince o da kendi hayalini gerçekleştirip kendine arsa aldı ve kendi tarlasını kendi sürmeye başladı. Tarlayı sürerken farkına varmadan limit aş kullanıyor. Ama hala nasıl kullanabileceğini çözebilmiş değil. Çözemeyecek de.

    Yeni ejderha diyarında artık herkes üreyebiliyor. Yeni ejderha diyarının girişinin karmaşık olmasına karar verildi ve gerçekten hak eden kişi oraya girebilecek. Bir Bine bile oraya girişi bilmiyor. Luka artık Bir Bine'yi beklemiyor. Ejderhalar öldüklerinde toprak oluyorlar, ama artık gezegene katman olmuyorlar. Herkes aynı katmanda yaşıyor.

    Bir Bine mi? O ise çoktan 3. diyarını fethetti... Şaka şaka. O belli bir süre çocukları için yasa girdikten sonra hayatına devam etti. Artık devlet onun ölümsüz olduğunu biliyor ve her 25 yılda bir kimliğini değiştiriyorlar. Yaklaşık 240 sene sonra evlendi, ve çocukları bile oldu. Artık ejderhalarla bağı kalmadığı için çocukları normal olarak dünyaya geldi. Hiçbir özellikleri yok, hatta birinin dersi bayağı kötü. Çocuklarına ve karısına gezginliğinden ve ölümsüzlüğünden bahsetmeyi ihmal etmedi. Diyarlarda dolaşmayı azalttı ve yeni ejderha diyarının yerini bile aramadı. Artık o... olmaya çalıştığı kadar normaldi. Bütün kumarhanaleri ve şirketleri sattı, bir tek Süleyman'ın bıraktığı kumarhane kaldı. O da zaten bayağı ünlendi. Köklü kumarhane fazla kalmamıştı çünkü. Artık o da hayatına devam ediyor...

    Bu arada küçük bir şey ama söyleyemeden edemedim, Bir Bine Rıfat'ın telefonundaki Miras'ın gözü kapalı bir şekilde sağa sola çarptığı videoyu buldu. Videonun sonundaki notta "Bunu internete koy" yazıyordu ve dediğini yapıp internete koydu, ve video trend oldu.

    Halis-"Rıfat, sence bu şekilde bitmesi iyi mi oldu?"

    Anka-"Uykucu birine göre çok ses çıkarıyorsun."

    Rüzgar-"Peki bundan sonra... "

    Anka-"SESSiZ OL BEYiNSiZ YARATIK! BiR UYUTMADIN!"

    Alduin-"Bence bu kadar agresif olmayı bırakmalısın."

    Anka-"SANA MI SORACAĞIM!"

    Rıfat-"Gerçekten hepiniz çok konuşuyorsunuz. Böyle iyi olup olmadığını mı soruyorsunuz? Ben... bence buna onlar karar versin."

    SON

    ---

    Bir seriyi daha sonlandırmış bulunuyorum. Bir daha seri yapmama kararı aldım. Eğer seri yapacaksam da bütün hikayeyi bitirdiğim zaman seriyi paylaşacağım veya birbiri ile derin bağlantıları olmayan bir seri yapacağım ve ikisinden birini de önce okusanız okuduğunuz hikayeye etki etmeyecek. Yoksa karakterler unutuluyor ve benim de yazacak vaktim olmayabiliyor. Bu korona olmasaydı daha 1-2 ay daha uzardı bunu yazmam. Gerçekten hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Okuyan, destekleyen herkese ne kadar teşekkür etsem azdır. Bir sonraki hikayemde görüşmek üzerek kendinize iyi bakın.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      I'm back şuku
      ···
  2. 2.
    +2
    Rıfat gözlerini açtı ve beni görünce şaşırdı.

    Rıfat-"Sen, uyanık, bu saatte... Başımıza taşlar yağacak." dedi ve yataktan kalkıp odadan çıktı. Her şey tekrarlanıyor mu? O zaman o rüyamda gördüğüm sahneler gerçek miydi? Rüya gerçek miydi? Kafam çok karıştı. Ayağa kalktım ve aşağı indim. Mutfağın kapısının önüne geldim. Kapıyı açtığımda:

    Huriye-"Bu hafta okul yokmuş. istersen yat uyu... Halis, sen de mi uyanıksın?" Bunu duyduğumda anladım. Hepsi gerçekti. Her şey gerçekti. Rüya sandığım şeyler rüya değil, zihin hapsindeyim. Annem gerçekten de ölmüş. Boşa sevindim, zayıflık gösterdim.

    Huriye-"Ne oldu Halis, donakaldın."

    Rıfat-"Her zamanki hali işte. Erken uyandığından uykusunu alamamıştır." Böyle sınanacağımı düşünmedim. Hedefim ne? Babamı öldürmek mi?

    Halis-"Su içecektim de. O yüzden." dedim bilerek yorgun bir sesle. Değiştiğimi anlamamalılar. En azından rüyamdakileri kandırabiliyorumdur.

    Rıfat-"Sen uyurken dünya dönüyor haberin olsun."

    Huriye-"Sen de biraz uyusan ne güzel olur Rıfat. Az uyuyorsun. Bebekken de böyleydin. Her gece ağlardın. Ama Halis senin ağlamana rağmen uyurdu. Baban kaç gece uykusuz işe gitti.." Aynı diyaloglar. Ama ben el çabukluluğuyla bıçağı çekmeceden aldım. Görmediler.

    Halis-"iyi geceler." dedim bilerek yorgun bir sesle ve mutfaktan çıktım. Rıfat da arkamdan geldi.
    ···
  3. 3.
    +2
    Yemekten kalktık ve televizyonun başına geçtik. Aslında bunun olmasını bekliyordum. Annem ve babam, hatta biz bile biraz evde vakit geçirmeyi özlemiştik. En çok da ben özlemiştim. Rüyamdan dolayı.

    Rıfat-"Adam akıllı bir film izlesek? Bu film o kadar saçma ki sonunu bile söyleyebilirim."

    b-"Kendini her şeye muhalefet olmaya zorlamasan Rıfat? Sadece filmin keyfini çıkarsan?"

    Rıfat-"Sonunda kadının adamı öldüreceği o kadar belli ki." Gerçekten yani. Tüm klişeleri bir filme sığdırmışlar. Sonunda kadın adamı öldürmezse sürpriz sonlu bir film olur.

    b-"Rıfat! Kızıyorum ama. izle şu filmi adam akıllı." Ama film dikkat çekici. Beklemediğim şekilde hemde. Kız bir adamdan kaçıyor ve bir yere düşüp bayılıyor. Daha sonra uyandığında kendini suikast için eğitilenlerin olduğu bir kampa kaçırılmış bir şekilde buluyor. Orada onu eğitiyorlar... Zehir içiriyorlar... Kurtlara parçalatıyorlar... Sadece rastlantı. Sadece rastlantı. Kadın sonunda kötü adamı öldürüyor. Öldürdüğü adam da... Babası...

    Huriye-"Halis iyi misin? Bembeyaz oldun."

    Halis-"Yo yok bir şeyim."

    Rıfat-"Filmden etkilendiğini söyleme bana sakın."

    Halis-"Bir lavaboya gidip geliyorum." dedim ve hızlı adımlarla tuvalete girdim. Yüzümü yıkadım. Birden fazla kez. Sadece tesadüf... Sadece tesadüf. Kendini toparla. Tatil günlerini berbat edemem. Kendime sert bir tokat attım. Toparla kendini. Odaya gir ve normal davran. Tuvaletin kapısını açtım:

    "Temiz kalp kirleniyor. Diyarlar bir bir düşüyor. Kimse onu durduramaz, ölüm bile ona yaklaşamıyor."

    Halis-"Hayır hayır hayır hayır hayır." Babam karşımda.

    b-"Yetmez. Daha fazla diyar benim olmalı. O yıldız benim hakkım." Bir yanında Miras'ın cesedi, diğer yanında da toprak vardı. Toprağın üzerinde ortadan ikiye bölünmüş hilal sembolü vardı ve her tarafta dal parçaları vardı.

    Halis-"SENi ÖLDÜRECEĞiM!!!" diye bağırdım ve tam saldıracakken uyandım. Odamdayım. Yan yatakta da Rıfat uyuyor. Bu da neydi böyle? Rüya mıydı?
    ···
  4. 4.
    +2
    Aşağı indiğimde sofranın başında babam oturuyordu. Şu an arkasındayım. Yanından geçip sandalyeme oturmam gerekiyor ama yapamıyorum. Tek hamlede onu öldürebilirim. Elim istemsizce belime gitti. Bıçağım yok. Rüyaydı o. Kendine gel. Rüyam beni o kadar mı etkiledi? Sakinleş, onu öldürmeme gerek yok.

    b-"Ne ayakta dikiliyorsun, otursana." dedi. Bana bakıyordu. Neden rüyamda ondan bu kadar nefret ettim? Yaşadıklarım için onu mu suçlamıştım? Hatırlamıyorum. Rıfatın yanındaki sandalyeye oturdum. Yemeğe başladık.

    b-"Huriye, bugün ikimiz de işe gitmesek mi? Hem çocuklar da tatilken biz de bir hafta kafa dinlemiş oluruz."

    Rıfat-"Tembellik yapacaksan bahane olarak bizi kullanma."

    Huriye-"Rıfat! Babanla doğru konuş. Çok güzel olurdu da şimdi işe gitmezsem işleri aksatırlar."

    Rıfat-"Anne, sen koskoca ivanlar Holding'in CEO'susun. Ve yönetici asistanın yok mu? En azından genel müdürün veya sekreterin olması lazım. Gidersin, eğer işini düzgün yapamamışsa kovarsın ve daha güvenilir birini genel müdür veya sekreter yaparsın. Hatta ondan sonra insan kaynaklarındaki çalışanları da kovarsın ki işlerini düzgün yapmayıp salak adamları kovamadıkları için."

    Huriye-"Oğlum insan işten çıkarmak öyle kolay mı?"

    Rıfat-"Anne, sen babam gibi küçük esnaf değilsin. Sen büyük bir holding yönetiyorsun. Ben gitmezsem iş yürümez lafı tamamen bir saçmalık. ileride işi ben devir alırsam kesinlikle bir ayarlama yapacağım."

    b-"Küçük esnaf mı? Sen orası gecede ne kadar ciro kasıyor biliyor musun? Tek gecede mahalleyi alacak para kazanıyorsun orada." Rıfat aşağılama moduna geçti. Çenesini kaldırdı, gözüyle tam olarak onun gözünün içine bakmıyor. Bu karşıdakine pgibolojik olarak aşağılama sağlıyor. En azından ben öyle düşünüyorum.

    Rıfat-"Şirket gücünü kazandığın para ile hesaplamak tam da küçük esnaflara göre bir şey."

    b-"Ya nasıl hesaplanıyormuş beyefendi?"

    Rıfat-"Reklam miktarı, şirketin popülaritesi, çalışan işçi sayısı, iş verimi... daha sayayım mı?"

    Huriye-"Rıfat, şu an küçüksün, insan pgibolojisinden pek anlamıyorsun. Büyüyünce anlayacaksın. O kadar kişiyi işten atarsam şirket büyür belki ama insan kaybedersin. Senin gibi düşünürsek saygınlığın düşer. insanlar işini severek yapmak yerine korkarak yapar. Her an kovulurum korkusuyla işi ellerine yüzlerine bulaştırırlar."

    Rıfat-"Böyle yaparsan da herkes rahat olur ve iki günde yapılacak işi iki ayda teslim alırsın. insanların saygı duyması önemli değil... "

    Halis-"Bence insanların saygı duyması önemli. insanlar sana ne kadar saygı duyarsa senin için kendi zamanlarını feda etmeleri de o kadar kolaylaşır. Onlara hem korku verip hem de kendine saygı duydurabilirsin. Onları çalıştırırsın, işi zamanında yapamazsa maaşının düşeceği korkusuyla işi zamanında yapar. işini uzun süre iyi yapar ve kendini diğerleri arasından sıyırabilirse ona rütbe verirsin ve maaşına zam yaparsın. Böylelikle hem senden korkarlar hem de sana saygı duyarlar." Hepsi bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Rıfat bile. Benden bu kadar uzun açıklama beklemiyorlardı. Babam anneme eğildi ve sessizce:

    b-"Halis iyi mi?" diye sordu.

    Rıfat-"Kulaktan kulağa konuşacaksan en azından sessiz konuş. Bu onun alter egosu."

    b-"Alter ne?"

    Rıfat-"Yani kişiliği tam tersi haline döndü. Uykulu ve özgüvensiz bir kişilikten uykusuz ve özgüvenli bir kişiliğe döndü. Gördüğü rüyadan dolayı geçici bir olay olduğunu düşünüyorum. Zamanla eski haline gelir."

    Huriye-"Pgiboloğa zütürmeli miyiz?"

    Halis-"Ben iyiyim. Uykusuzken de hastane hastane dolaşıyorduk şimdi uyanığım yine mi hastane hastane dolaşacağız? istemiyorum. Anne, sen de bugün işe gitmiyorsun. Ve Rıfat haklı insan kaynaklarındaki elemanlarına biraz baksı yapman lazım. Bu hafta adam akıllı tatil yapacağız."

    Huriye-"Tamam, çok ısrar ettiniz. Bu hafta tatil yapalım." Böylece tatilimiz başlamış oldu. Her şey güzel gidiyor.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +2
    Rıfat ile odadayız. Rıfat her zamanki gibi eline kağıdı almış, telefonuna yazı yazıyor. Yine kendince önemli bir konuda not alıyor olmalı. Kafasını kağıttan kaldırmadan:

    Rıfat-"Tatil günü ve yatağa yatmana rağmen gözün açık. Garip. Sanki kardeşimin içine başka biri girmiş gibi."

    Halis-"Kim bilir. Belki de öyledir." Hiç uykum yok. Rüyamda uyumamak için kendimi bir süre zorluyordum, daha sonra Alduin'in yavru uykusu ile uykusuzluğum geçmişti. Alduin'in geri uyandığında ise uykusuzluk hissimi bastırıyordum. Şimdi ise hiç uykum yok. Acaba iyileşiyor muyum? Bu rüya sayesinde galiba. Bilmiyorum.

    Rıfat-"Bana cevap da verebiliyorsun artık. Sonunda, argüman yarıştıracağım birinin olması dünyada tek zeki insanın kendim olduğunu düşünmeme mani oluyor."

    Halis-"Orada ne yazıyorsun?"

    Rıfat-"Öğretmenler için bir hiyerarşi tablosu. En salağından en zekisine göre mi sıralamalıyım yoksa en azimlisinden en tembeline doğru mu bilemedim. iki etkeni de üst üste koyup sıraladığımda karışıklık çıkıyor. Onu düzeltecek bir yol bulursam çalışkan ve aptal ama azimli öğrenciler için iyi öğretmenler, tembel ve ders çalışmayan zeki öğrenciler için de alt tabakadaki öğretmenleri ayarlayabilirim. Bu kadar konuştum ve hala uyumuyorsun. Öğretmenleri izleyip analiz yapmak yerine seni izleyip analiz yapsaydım."

    Halis-"istesen de yapamazdın. Ayrı sınıflardayız."

    Rıfat-"Ama aynı evdeyiz, ve yapmaya başladım bile. Bence şu an senin alter egon devreye girdi."

    Halis-"Alter egosu mu?"

    Rıfat-"Evet, yani tam tersi kişiliğin. Uyku ve düşük özgüven senin normal halindi. Uykusuzluk ve yüksek özgüven ise senin alter egon. Bunu tetikleyen şey muhtemelen rüyan. O kadar mı etkileyiciydi?"Etkileyici mi? Kelimelerle tarif edilemez.

    Halis-"Annemin öldüğünü gördüm. Rüyamda annemin öldüğünü öğrenmek yaşadığım en hafif olaylardan biriydi. Sen düşün."

    Rıfat-"Rüyanda fiziksel acı mı çektin? Yoksa pgibolojik mi?" parmağımdan çivilendiğim aklıma geldi ve bir an titredim.

    Rıfat-"O kadar mı etkilendin rüyadan?"

    Halis-"Aklıma rüyada yaşadıklarım geldikçe bir garip oluyorum. Gerçekten yaşamış olsam kafayı yerdim herhalde. Rüyamda akıl sağlığım yerindeydi... babamı öldürmek istemem dışında."

    Rıfat-"Babamı öldürmek mi? Neden öldürmek istiyordun? Annemi o mu öldürmüştü?" O öldürmedi ama bir nevi suçlusu da o.

    Halis-"Öldürmedi, ama birçok kişiyi öldürecekti. Ben de onu durduracaktım. Ama rüya işte."

    Rıfat-"Sakın babamı öldürmeye kalkmada. Hadi aşağı inelim, kahvaltı hazır."

    Halis-"Nereden biliyor... " Aşağıdan annemin sesi geldi.

    Huriye-"BiR BiNE! RIFAT! HALiS! KAHVALTI HAZIR!"

    Halis-"Nereden bildiğini sormayacağım. Şanslı tahmin de değil. Analiz."

    Rıfat-"Bak bu doğru tahmin işte. Genelde tam bu saatte çağırır." Tanıdığım en zeki insan. Okulda, hatta çevremde Rıfat kadar zeki birini tanımıyorum. Sadece boş zekadan ibaret değil. Azimli. O hep olmak istediğim kişiydi. Şu an bile öyle.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    +2
    Diyar durmadan şekil değiştiriyor. Midemi bulandırmaya başladı. Baş dönmesi gibi.

    Kim-"Demiştim, garip bir diyar. Gözlerini kapat ve içgüdünle yürümeye çalış. işini daha kolaylaştırır." dediği gibi gözlerimi kapattım ve içgüdüye odaklandım. Hala içgüdü ile tam anlamıyla göremiyorum.

    Halis-"Burası neresi?"

    Kim-"Buraya Hiran Ay Solosu derler. Burada beden gücünün bir önemi yoktur. Zihin gücü burada savaşları kazandırır. Zaten görüyorsun, Çevrenin böyle olmasının nedeni bile zihinlerini güçlendirmek istemeleri. Ama senin zihninin olimpiyatta yarışmasına gerek yok. Sadece temizleyip, biraz da güçlendirip gidece... " derken birden yere çakıldık. Üzerimizde bir şey mi var? içgüdüm ile hissetmiyorum.

    Halis-"Üzerimizdeki ne? içgüdüm ile hissedemiyorum."

    Kim-"Üzerimizde bir şey yok çünkü. Yerçekimi ile bizi yere çaktı."

    -"Siz ilkel varlıklar, buraya izinsiz girdiniz."

    Kim-"Merhaba, ben Kim Styla. Randevu almıştım... AHH!" Şakalardan hoşlanmadığı belli.

    -"Seni tanıyoruz Kim Styla. Eskiden iyi kalpli biriydin, ama ablanın ihaneti ile kalbini kararttın. Hmm. Belki de ablanın ihaneti ile alakası yoktur. Bir Bine tarafından öldürüldün ve Denge tarafından geri getirildin. Ama şu an kalbin kararsız"

    Kim-"Bildiğim şeyleri tekrar söylediğin için teşekkürler. Hatıralık eşya nereden alabilir... AHH! Şunu keser misin?" yerçekimini artırıyor ve Kim'i susturmayı başarıyor.

    -"Seninle boşa konuşmuş oluruz. Sen Halis. Buraya babanı öldürecek gücü kazanmak için geldin. Khean'dan miras kalan kağıdı hala taşıyorsun. Işık, dengenin kuklası. Kim de dengenin kuklası. Yun da öyle. Sen de mi öyle olmak istiyorsun?" Kukla olmak önemli değil.

    Halis-"Ben sadece güçlenmek istiyorum."

    -"Bu aptallık. Denge dediğin şey yalnızca bir işgalci. Kuklalarına bile planlarını söylemekten korkuyor. Ponarmin... "

    Kim-"Saçma sapan şeylerden bahsedip başımızı şişirmeyelim. Buraya Halis'in zihnini güçlendirmek için geldim. Ve sen de onu zihin hapsine alabileceğine inanıyorum." Lafını yarıda kesti ve ciddileşti. Garip.

    -"Denge'nin planlarını bilmiyorsun. Merak etmiyor musun?"

    Kim-"Etmiyorum. Şimdi, zihin hapsini kullanacak mısın artık?"

    -"insan için ağır gelebilir. Oradan yıllarca ayrılamayabilir. Yine de zihin hapsine girmesini istiyor musun?"

    Kim-"Evet evet okudum ve onaylıyorum. Nereyi imzalıyoruz?"

    -"Halis, bunu istiyor musun?" Biraz korkmuyor değilim. Yalan yok.

    Halis-"Eğer güçleneceksem evet, istiyorum." dedim ve birden uyandım. Uyandığımda evimdeydim. Yatağımdaydım. Rıfat da yan yatakta uyuyordu. Hepsi... Rüya mıydı?
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    +2
    DÜNYA

    BiR BiNE

    Devler diyarına girişi bulmam lazım. Ama oraya gidemeyeceğimi biliyorum. Rıfat gittikten sonra Miras bana daha mantıklı bir çözüm olan "Halis senin peşindeyse elbette sana gelecektir. Sadece beklemen gerekiyor." dedi. Devler diyarını aramak yerine ejderha diyarını korumak daha mantıklıymış. Onun çocuğu değil tabii. Kim Styla da hamam böceği gibi her yerden çıkıyor. Öldürüyorum nasıl geri geliyor çıldıracağım. Benden intikam almaya mı çalışıyor?

    Gamze-"Bir Bine, orda mısın?" Bu düşüncelerden beni kurtardı. Evet, uzun süredir görüşemiyorduk. Gamze bu şehre gelmiş ve bir nostalji yapıp kumarhaneye uğramak istemiş.

    b-"Buradayım. Dalgındım kusura bakma." Gamze de yaşlanmış, saçlarına aklar düşmüş, yüzü gözü hep buruşmuş. Tonton bir teyzeye dönmüş. Dışımdan söylersem beni öldürür.

    Gamze-"Şimdi senin yerinde olmak vardı. Gençsin, önünde daha uzun yıllar var."

    b-"Abartma Gamze. Senden birkaç yaş küçüğüm sadece. Ben de seninle yakın tecrübeye sahibimdir."

    Gamze-"Hayır, benimle aynı tecrübelere sahip değilsin. Yaşın büyüdükçe, vücudunu tanıyamadıkça, aynaya baktığında kırışıklıklarınla başbaşa kaldıkça, insanlar sana ismin yerine abla, abla yerine teyze demeye başladıkça daha çok şeyi anlıyorsun. Zamanın aktığını, bunca zaman ne yaptığını düşünmeye başlıyorsun. Ben çok eğlenceli bir hayat yaşadım Bir Bine. Daha fazla eğlenmek ister miydim? Belki. Ama şu an değil eğlenmek hızlı müzikleri bile kafam kaldırmıyor. Eskiden burada az eğlenmedik. Sen, ben, rahmetli Huriye. Huriye fazla kalmadı ama biz burada uzuuun bir süre kaldık. En sonunda ben de bıraktım. Ama çok eğlendim, burada da, bıraktığım zamanda da."

    b-"Neden veda ediyormuş gibi konuşuyorsun?"

    Gamze-"Şimdiden veda edeyim de bir dahakine anca mezarıma gelirsin. Hayırsız. Hiç Gamze ablamın halini hatrını sorayım demiyorsun. Varsa yoksa gezgin. Gezgini arayacaksın diye yıllarını heba ettin."

    b-"Bunu söylemeyen bir sen kalmıştın ha."

    Gamze-"Sana söylüyorum çünkü bir daha yapma diye. Önünde bir sonsuzluk var Bir Bine. Elbet birgün yeni bir hayat kuracaksın. Şu an aklından geçenlere gülüp geçtiğin zamanlar olacak. Seni ne zaman görsem kafanda tilkiler dolanıyor. Biraz hayatı akışına bırak."

    b-"Gamze, çocuklarımdan biri beni öldürmeye çalışıyor, diğeri de benden nefret ediyor. Elim kolum yine bağlı bir şekilde beklemem lazım. Beklemek zoruma gidiyor. Keşke her şey bir anda olsa da bitse."

    Gamze-"Bitince de üzülürsün, ama bu zamanlar geri gelmez. Senin şuan yapman gereken şey hatalarından ders çıkarmak. Çocuklarımı nasıl geri kazanırım diye düşünmek. Benden bu kadar. Yolcu yolunda gerek." dedi ve ayağa kalktı. Dışarı doğru yürümeye başladı. Gamze'nin bu şekilde bilgece konuşmasını beklemiyordum. Hep aklı havada bir kızdı.

    b-"Hemen gidiyor musun?"

    Gamze-"Hayat kısa. Hala gezmem gereken yerler var." dedi ve cebinden biletini çıkardı. Fransa'ya gidiyor. Gençken çalıştı, yaşlıyken de dolaşıyor. Mantıklı hareket. Gamze arkasını döndü ve alaycı bir tavırla:

    Gamze-"Hiç demiyorsun bu kız neyle gidecek havaalanına. Beni havaalnına zütürüver. Sonra düşünürsün ne yaptığını."

    b-"Pardon pardon, geldim." dedim ve ona eşlik ettim. Aklı havada bir kızdan akıllı bir kadına evrildiğini görememek benim aptallığım. Bunlar bir daha yapmayacağım hatalar.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    +2
    DEVLER DiYARI

    HALiS

    Onu değil pes ettirmek zarar bile veremiyorum. Bıçağım derisini kesmiyor, kılını bile kesmiyor. Hız konusunda da neredeyse benim limit aşımla yarışıyor. Boy üstünlüğü ve hayvan olmasından dolayı hareketlerime hızlı tepki verebiliyor. Babam aklıma geldi. O nasıl yapıyor? Savaşırken gözü kapalı duruyor ve savaşa da odaklanabiliyor. Hile gibi bir yetenek. Zihnimi boşaltmam lazım. Ama fırsat bile vermiyor.

    Kim-"Mir, dur." dedi ve Mir durdu. Dilini çıkarıp nefes alıp vermeye başladı. Kuyruğu benimle savaşırken dimdik duruyordu, şimdi ise sallanıyor.

    Kim-"Böyle bir yere varamayız. Hala çok yavaşsın. Çoktan Mir'in hızını ikiye, hatta üçe katlaman lazımdı." Nefes nefeseydim.

    Halis-"Çok zor. Nasıl kazanabilirim ki? içgüdü kullanayım diyorum zihnimi boşaltmak için yeterince sürem yok. Limit aş hızıma da yetişebiliyor. Nasıl onu yenebilirim?"

    Kim-"Zaten içgüdüyü hemen kullanamazsın, içgüdüyü kullanmak diye bir şey yok çünkü. içgüdü denen şey zaten içinde var olan bir şey. Sadece onunla konuşamıyorsun. Şimdi gözlerini kapat ve zihnini boşaltmayı dene. Ve ne gördüğünü söyle." gözlerimi kapattım ve zihnimi boşaltmaya çalıştım. Yanımdan bir esinti geçti. Gözümü geri açtım.

    Kim-"Gözünü aç dedim mi ben sana?"

    Halis-"Yanağımdan bir esinti geçti de rahatsız etti."

    Kim-"En azından yanından bir şeyin geçtiğini anladın. Bu da bir şeydir. Hmm. Limit aş hızını artırmak yerine önce içgüdüyü mü öğretsem? Ama zaman daralıyor. YAAAA! NEDEN BU KADAR AZ ZAMAN VAR!" Zamanımızı neden kısıtladığını anlamıyorum.

    Halis-"Zamanımız neden az? Bir Bine zaten ölümsüz. Onu öldürmek için yıllar geçse de beklerim."

    Kim-"Zamanımız az çünkü bu serinin son hikayesi. Sen ne kadar geç öğrenirsen okurlar da o kadar geç okuyacaklar... Şaka bir yana Ponarmin veya Bir Bine'nin seni bulup zütürme ihtimalleri var."

    Halis-"Ponarmin'i bir kere yenmiştin. Bir daha yenersin."

    Kim-"Ama senin yenmen gerekiyor. Varlıklar arası en güçlü kişi sen olman lazım. Sen Denge'nin Geleceği olacaksın. Gelecek sana emanet olacak. O yüzden üçümüzün tüm bilgisini bilmen gerekiyor. Ne de olsa Geçmiş ve Şimdi Geleceği oluşturur." Bana bu kadar sorumluluğun fazla olduğunu düşünüyorum. Tecrübesizim.

    Halis-"Ben bu kadar sorumluluk için uygun muyum? Khean daha uygundu. Hatta Mir bile benden daha uygundur. Neden ben?"

    Kim-"Herkes bu soruyu sormuyor mu zaten? Neden ben? Şöyle düşün. Neden sen olmayasın?"

    Halis-"Güçsüzüm, tecrübesizim... "

    Kim-"Ben de güçsüzdüm, ben de tecrübesizdim. Burada güç kazanacaksın, ikinci antremanında da tecrübe. Şimdi, devam edelim. Mir, saldır." dedi. Hiç beklemediğim anda saldırmaya başlayınca limit aş bile kullanamadım. Patisini ağzımın ortasına vurdu. Birkaç metre savruldum ama neyse ki hala ayaktayım. Bana doğru koşuyor.

    Halis-"Limit aş!" Bu halimle bile hızıma yetişebiliyor. Sinir bozucu. Zihnime bir esneme sesi geldi.

    Alduin-"Hala eğitimden geçiyor gibisin." Keşke ben de uyuyabilsem. Hiçbir derdi tasası olmayan bir ejderha olmayı çok isterdim.

    Halis-"Geçiyorum. Kafamı karıştırma şimdi. Savunmam lazım."

    Alduin-"Savunma, hasarı kabullen." Ne saçmalıyor lan bu?

    Halis-"Saçmalama. Neden hasar yiyeyim?"

    Alduin-"Bir Bine nasıl içgüdüyü hızlıca öğrenmiş biliyor musun? Hiçbir şey düşünmemeyi düşünüp gözleri kapalı bir şekilde koşup uçurumdan düşecek kadar cesurmuş. Senin de o uçurumdan düşmen lazım." O anda limit aşımı kapattım, gözlerimi kapattım ve saldırıyı direk kabullendim. Mir üzerime doğru koştu ve kafasıyla bana sertçe vurdu. Ben de ileri uçtum ve ağaca sertçe çarpıp yere düştüm. Kim yanıma geldi.

    Kim-"Sonunda bir şeyleri anlamaya başlamışsın." Her tarafım ağrıyor. O an gözlerimi kapattığımda hiçbir şey düşünmedim, ama içgüdüm de benimle konuşmadı.

    Halis-"Hani her şey sustuğunda içgüdüm benimle konuşurdu?"

    Kim-"Ee, duymasını da bilmen lazım. Zaten seninle konuştu, ama sen duymadın. En azından artık hissi hatırlıyorsun. Kalk ayağa. Ve bu sefer içgüdünü de kullanarak dövüş." Ayağa kalkabildim. Ben bu kadar dayanaklı değildim normalde. Bu eğitimden sonra mı oldu?

    Halis-"Hazırım, devam edelim." dedim Kim Mir'e işaret vardı. Tekrar saldırmaya başladı.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    +2
    TERK EDiLMiŞ DiYAR

    PONARMiN (KARA ZIRHLI)

    Rıfat(B)-"Hala canın yanıyor mu?"

    Kara-"Artık acımıyor. Benim canımı bir tek yenilgi yakıyor."

    Rıfat(B)-"Ne de olsa sen savaşmak için var olmadın. Senin yerin boşluk. Oraya ulaşınca amacına ulaşmış olacaksın."

    Kara-"Ama nasıl? Bir Bine orayı koruyorken yıldızının enerjisini alamam. Hem oradaki ejderhalar da artık tetiktedir. Onlar savaşan bir ırk olmasalar bile gezegenleri için savaşacaklardır. Bir planın var mı Rıfat(B)?"

    Rıfat(B)-"Maalesef. Benim de elim kolum bağlı. Beklememiz gerektiğini düşünüyorum. En azından siz kendinizi toparlayana kadar."

    Kara-"Çok zaman kaybettik. Beklemekten daha fazlasını yapmamız lazım. Zaman benim için akıyor. Yaşlanıyorum git gide. Şu yaralarım geçinceye kadar bekleyeceğiz. Daha fazla bekleyemeyiz."

    Rıfat(B)-"Nasıl isterseniz." dedi . Bana gereksiz derecede fazla bir bağlılığı var. Rol yapmıyor, gerçekten bağlı. Ama bu kadar bağlılığın bile bir nedeni vardır. Bunu zaman gösterecek. Bana tekrar döndü:

    Rıfat(B)-"Sormak istediğim bir soru var. Boşluktan neden ayrıldınız?"

    Kara-"ilk kez bana hikayemi soruyorsun. Ama sana anlatacağım, bunca zaman yanımda olduğun için. Onun için ayrıldım. Ejderhaların atası olarak bilinen boşlukta benimle yaşayan dostum Pronasit için ayrıldım. Onunla aramız eskiden çok iyiydi. ikimiz de boşlukta yaşayıp evrenin dengesini sağlıyorduk. Daha sonra birden çocuklarının olmasını istedi. Ben de buna karşı çıktım ve o da herhangi bir evrenin dengesini bozabilecek büyük bir enerjiyi alıp boşluğu terk etti. Ben de onu takip ettim ama geri boşluğa dönemedim. Bana ihanetini asla unutmayacağım."

    Rıfat(B)-"Anlıyorum. O zaman size önemli bir şey göstereceğim. Lütfen beni takip edin." dedi ve gitti. Ne göstereceğini merak ediyorum. Onu ilk kez bu kadar farklı davranırken görüyorum.
    ···
  10. 10.
    +2
    RiAN DiYARI

    RIFAT

    Miras daha bir saniye bile geçmeden geri geldi. Ama üstü başı hep yırtık. Ve ağır derecede kokuyor.

    Miras-"Geri... dönemiyorum. LANET OLSUN!" dedi ve duvara yumruk attı. Miras'ı ilk kez sinirli görüyordum. Ve çaresiz.

    b-"Ne oldu? Orada ne oldu?" Miras bize baktı. Babamın yanına yürüdü ve ona bir yumruk attı. Babamın canı yanmamıştı, ama nedenini de anladığını sanmıyorum.

    Miras-"Kusura bakma, sadece sinirimi çıkarmam lazımdı." Babam umursamadı bile. Sorusunu yineledi.

    b-"Ne oldu?"

    Miras-"Kim yaşıyor. Halis de yanında." Gerçekten de doğruymuş.

    Rıfat-"Peki Halis nasıl?"

    Miras-"Bilmiyorum. Halis fiziksel olarak iyi durumda. Ama zihinsel olarak iyi durumda olduğunu sanmıyorum. Gözcüden bir görü görmüş. Senin beni ve Uandina'yı öldürüp tüm diyarlara hükmetmeye çalıştığın bir gelecek görmüş." Babam ilk baş şaşırdı. Ama sonra:

    b-"Başka bir şey daha var değil mi?" Konuyu mu değiştirmeye çalışıyor? Hayır. Gerçekten başka bir şey var.

    Miras-"Halis imdandaki gözcüyü ve gezgini öldürmüş. Bunu kahkaha atarak bana anlattı." Halis mi? Katil mi? Birini mi öldürdü? inanmam. inanmıyorum. Ama babam inanıyor gibi. Hiçbir tepki vermiyor. Miras ise... Dayanamıyorum.

    Anka-"Frekans bozulu... " Miras'ın yanına gittim ve yakasından tutup duvara yapıştırdım:

    Rıfat-"YALAN SÖYLÜYORSUN. HALiS ÖYLE BiRi DEĞiL. HALiS BiR TEK UYUMAYI SEVER. KiMSEYE ZARAR VERMEK iSTEMEZ. O... O... o kadar iyi bir kardeş ki... kimseyi... incitemez... " yakasını bıraktım ve diz çöktüm. Ağlamıyorum. Gururum burada bile ağlamama izin vermiyor. Ağlayamamak acı veriyor.

    b-"Gözcünün gördüğü şeyin doğruluğu ne kadar tutuyor?" Nasıl bu kadar sakin kalabilir? Sakin ol, sakin ol...

    Miras-"Kader durmadan değişen bir olaydır. Senin o zamanki depresyonun zamanı o geleceğe yöneltmiş olabilir. Rıfat(B)'ın gelmesi geleceğini değiştirmiş olabilir. Çocukların kayıp olduğunda ve karın öldüğünde bunu düşünmüş olmalısın." Kendimi tutamıyorum.

    b-"Evet, o zamanlar zihnim karışıktı. Eğer Rıfat(B) Derya'yı tehdit etmese kesinlikle aklımı kaybedebilirdim. Diyarları fethetmeyi bile düşünmeye başlamıştım." iğrenç bir insansın.

    Rıfat-"Yani hepsi yine senin suçun. Ve kardeşimin katil olduğunu da hemen kabul ettin. Senden öyle nefret... Baba olabilirsin demiştim, zayıflık göstermiştim. Yine başımıza bela oldun. Bir daha buraya gelme. Artık babam değilsin." dedim ve depodan koşarak çıktım. Kardeşim katil olmuş ve hepsi babam yüzünden. Ondan nefret ediyorum. Onun gezgin olmasından nefret ediyorum. Gezginlerden nefret ediyorum. Odamın önünde sırada olan kişiler vardı. Beni bekliyorlardı. Kapımın önüne geldim, kendimi sakinleştirmeye çalıştım ve:

    Rıfat-"Bugün bu odada tavsiye verilmeyecek. Lütfen başka odalara geçin veya yarın gelin." dedim ve odama girdim, kapıyı kitledim ve kendimi yatağa attım. Dayanamıyorum. Her sonucun babamın yaptığı bir şeyden dolayı olmasına dayanamıyorum. Neden benim normal bir babam yok? Neden onun yaptığı her şeyin sonucunu biz çekiyoruz? Halis'in katil olduğunu nasıl hemen kabul eder? Nasıl öfkelenmez? Anlayamıyorum. Anlayamayacağım da.

    Anka-"Bunu sormamın zamanı değil ama frekans antremanına devam edecek miyiz?"

    Rıfat-"Evet, gerçekten de zamanı değil. Ben... Artık dayanamıyorum. Halis'e yaklaşmaya çalıştıkca benden uzaklaşıyor. Çok yol kat ettim sanıyorum sonra arkama bir bakıyorum bir arpa boyu yol almamışım. Artık normal bir hayat istiyorum. Ne Rian olsun, ne diyarlar. Sadece derdimin okul olduğu günlere geri dönmek istiyorum."

    Anka-"Ben de tüm ailemin geri dirilmesini istiyorum. Dirilemeyeceklerini biliyorum ama yine de istiyorum. Ben bununla yaşamayı öğrendim. Sen de öğreneceksin."

    Rıfat-"Öğrenmek istemiyorum." dedim ve yorganı üzerime çektim. Ben bu kadar zayıf değildim. Konu Halis olunca sadece zayıflık gösteriyorum. Demek geride kalıyorum öyle mi? O zaman onlardan öne geçerim ben de. Yeteneklerim hakkında her şeyi öğrenmem lazım. Bu zayıflık bana bir şeyi hatırlattı. Bilgi güçtür. Bu diyarda bile kraliçenin karşısına dikilip ona ülke yönetme tavsiyesi verecek kadar güce ulaştıysam bilgi sayesinde. Hayır, sadece bilgi sayesinde değil. Cesaret ve uygulama da beni başarıya zütürdü. Tek yapmam gereken bunu nasıl şu ana uyarlayacağımı bulmak.

    Rıfat-"Fla-en. Bugün seninle frekans antremanı yerine senin tüm yapabileceklerin ve yapamayacakların hakkında sorular soracağım."

    Anka-"Çok saçma. işte enerji üretirim sağa sola ateş topu atabilirim iyileştirebilirim daha ne yapmamı istiyorsun?"

    Rıfat-"Bunlar yetmez. Daha mantıklı yetenekler lazım. Ateştopu atabilsem bile isabet ettiremedikten sonra işe yaramaz. Kendimi iyileştirebilsem bile bu sadece daha fazla yaralayabilirim anldıbına gelir."

    Anka-"Peki ne işimize yarayacak? Güç desen bende öyle kocaman baltaları kaldıracak güç yok. Hız desen sadece görebilirim, o kadar hızlanamam. Onları yenmek için şansımız yok."

    Rıfat-"Bir savaş sadece hızla ve güçle kazanılmaz. Hız ve güç sadece faktördür. Savaş zeka ile kazanılır. Zeka ile... TABi YA!"

    Anka-"Ne oldu? Bir şey mi buldun?"

    Rıfat-"Rıfat(B)'ın mektubundaki son söz. Gözü duygu köreltir zeka ise aydınlatır. Bu savaşta savaşanları düşünelim. Kara zırhlının hedefi ne? Boşluğa ulaşmak. Hem de karşısına çıkanları ezecek bir öfkeyle bunu istiyor. Babamın amacı ne? Ejderha diyarını korumak gibi gözükse de intikam almayı daha çok istiyor. Miras Kim Styla için üzülüyor, Kim Styla Miras'tan nefret ediyor. Halis... Halis ise babamı öldürmek istiyor çünkü diyarları yok edeceğini düşünüyor. Burada ortak nokta hepsi duygusal düşünüyor. Ama Rıfat(B) hiç duygusuyla hareket etmedi. Hatta silahı babamın kumarhanesinde çalışan Derya adlı kıza doğrultmuşken bile babamın gözünün içine baka baka onu tehdit etmiş. Hiçbir zayıflık göstermemiş... Artık anlıyorum."

    Anka-"Ne anladın?"

    Rıfat-"Henüz kafama tam oturtmadım. Şimdilik enerji antremanımıza devam edelim." dedim ve kanatlar yine çıktı. Fla-en'e anlatamam. Kişiliğinin çocuk gibi olduğunu düşünürsek kesinlikle ağzından kaçıracaktır. Bu sefer ince eleyip sık dokuyarak gideceğim. Ve tüm duygularımı bir kenara bırakacağım. Kardeşim için olan duygularım da dahil.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    +2
    HALiS

    DEVLER DiYARI

    Geldiğimide kocaman kocaman ağaçlar karşıladı bizi. Tepesini zar zor görüyorum.

    Halis-"Devler diyarı derken herkesin dev gibi bizim de karınca gibi olduğumuz bir yer mi burası?" Ağaçlardan kendimi karınca gibi hissediyorum.

    Kim-"Karıncanın sırtına seyahat falan etmeyi hayal ediyorsun unut onları. Böceklerden nefret ederim. Ve hayır, o kadar da büyük değiller. Dev çocukları en büyük orkun 3 katı falanlar. Ama boyları değil, güçleriyle bilinirler."

    Halis-"Aynı mantık işte. Boyları büyüdükçe güçleri de artıyor."

    Kim-"Yok bee. Mesela Rten Diyarı var, oraya gitsek orada yaşayan varlıkların serçe parmaklarının çeyreği kadar boyumuz var. Böcekleri sen düşün... " Birden yüzünü ekşitti. Aklına kötü anısı gelmiş olmalı.

    Halis-"O zaman onlar daha güçlüler."

    Kim-"Hayır değiller. Onların parmağına yumruk atarsan, hatta şaka niyetine vursan bile parmak kemikleri paramparça olur. Yani önemli olan boy değil." Bu boş muhabbetmek çıkmak adına konuyu değiştirdim:

    Halis-"Peki burada ne yapacağız?"

    Kim-"Bekle biraz." Islık çaldı.

    Kim-"Gel oğlum, Mir, gel oğlum." Mir mi? Karşıdan kocaman bir şey üzerimize koşmaya başladı. Bu köpek mi? Tam Kim Styla'nın önünde durdu. Onun anca ayağının yarısı boyundayız. Kocaman lan. Shishileri tek lokmada yer bu. Kim'i yalamaya başladı. Kim de onu sevmeye başladı. Anlamıyorum. Nasıl kötü biri olabilir ki? Tamam, ork diyarına yaptığı şeyi övmüyorum ama onun dışında kötü biri gibi durmuyor. Kafası atmadıkça.

    Kim-"Evet, eğitimini Mir ile yapacaksın. Hem seni öldürmeyecek 'ama tabii ki yaralayacak hatta kan kaybından da ölebilirsin' hem de iyi bir hız alıştırması yapmış olacaksın."

    Halis-"Az önce önemli bir kısmı hızlıca söyledin. Tekrar eder misin?" Ölüm tehlikesi olan bir eğitimden geçeceğim ve normal bir şeymiş gibi davranıyor.

    Kim-"Köpeğimin ismini beğendin mi?"

    Halis-"Kelime oyunu yapmışsın. Miras'a laf sokmak için Mir adını vermişsin. Bu kadar mı nefret ediyorsun ondan?" Gözü seyirdi. Demek senin de zayıf noktan ablan.

    Kim-"Yoo, kendisine hayrandım, bayılıyordum. O da beni lanete hapsetmeyi uygun gördü. Kitaptaki kuralı benden sakladı. Neyse, eğitime dönelim. Mir ile dövüşeceksin. Hanginiz ayağa kalkamayacak duruma gelirse o kaybeder. Sen o duruma gelirsen 10 dakika dinlenirsin ve eğitim tekrar başlar."

    Halis-"Bu kocaman şeyi öldürmemi mi istiyorsun?"

    Kim-"SAKIN! ÖLDÜRME BENiM KÖPEĞiMi! Sadece ayakta kalmayacak duruma gelene kadar dövüşeceksiniz."

    Halis-"Yani yormaya çalışacağım."

    Kim-"Onu da kendin çöz. Hadi, başlatıyorum... "

    Miras-"Kim? Gerçekten de sen misin?" Kim'in arkasında belirdi. Kim birden donakaldı. O kadın da kim? Devler diyarından değil. Hatta riana benziyor. Onun da gözü mavi. Güneş vurunca gözü pembe rengini aldı. Yoksa...

    Kim-"Mir, ye onu." dedi ve Mir birden hızlı bir hareketle kadını yerden alıp ağzına attı. Kim hala bana dönük. Arkasına bakmıyor bile. Mir tek lokmada kadını yuttu.

    Halis-" O düşündüğüm kişi miydi?"

    Kim-"Kim düşündüğün kişi miydi?" Bilmemezliğe mi vuruyor?

    Halis-"Oradaki kadın."

    Kim-"Hangi kadın?" arkasını döndü ve sağına soluna bakmaya başladı.

    Halis-"Bilmemezliğe yatma işte. Oradaki kadın. Miras mıydı? Sen mi çağırdın?" Son soru saçma oldu. Çağırdığı kişiyi neden yedirsin?

    Kim-"Neyse antremana başlayalım."

    Miras-"Bunu yapmak zorunda mıydın?" Bu sefer tam karşısında belirdi. Kıyafeti hep salya ve safra kaplı. iğrenç kokuyor.

    Kim-"Aaaaa! Ablam gelmiş. Bana ihanet edip beni lanet konusunda uyarmayan, ben tanrıça olacağım deyince tanrıçalık saçma deyip kendi dinini kuran ve beni kurduğu dinin şeytanı ilan eden ablam. Çok özlemişim seni. Öyle ki seni ne zamandır nasıl karşılasam diye düşünüyordum. Aklımda birkaç tanesi var. Halis, limitini aş. Sana bir şey göstereceğim. Limit aş." dedi ve ben de:

    Halis-"Limit aş." dedim Miras'ın hareketleri bayağı yavaşladı. Kim ise limit aşmama rağmen gözlerimle zar zor takip ediyorum. Kesiyor, durmadan parçalıyor, ama vücut yapısını da bozmamaya dikkat ediyor. Orklara yaptığı şeyi yapıyor. Bedeni unufak olacak ama Miras hiçbir şey anlamayacak. En son yanıma geldi ve:

    Kim-"Şimdi limit aş kapatabilirsin." kapattım ve muhtemelen Kim de kapattı.

    Miras-"Sen Halis... " derken bedeni paramparça oldu. Normal biri bu halini görse kesin kusardı. Ama ben alışığım bu durumlara. Az otopsi görmedim, az vücut parçalamadım.

    Kim-"Şimdi ne diyordum. Ha, şu Mir ile dövüşeceksin ve hayatta kalmaya çalışacaksın. Bu senin 4 şeyini geliştirecek. ilk olarak biri ile ciddi ciddi uzun süre dövüşerek savaştaki toyluğunu üzerinden atacaksın, ikinci olarak limit aşını hızlandıracaksın ve üçüncü olarak kendinden güçlü bir kişiyle dövüşerek bir süre sonra onun vücudun onun gücüne alışmaya, hatta onun gücünü geçmeye çalışacak. Son olarak da içgüdünü geliştireceksin. Zamanımız kısıtlı olduğu için fiziksel gelişimini bu antremanla yapmak zorunda kaldım. Ponarmin Shoum geldiğinde savaşa hazır olman lazım. Ve tabii ki... "

    Miras-"Halis, baban seni arıyor. Onun yanına gitmelisin." Kim umursamaz bir tavırla:

    Kim-"Cevabını sen ver Halis, babanın yanına dönmek istiyor musun?" Miras'ın görüden haberi yok. Ona da söylemeliyim.

    Halis-"Miras, senin de ondan uzak durman lazım. Seni de öldürecek."

    Miras-"Kimden uzak durmam lazım? Hem ben ölümsüzüm."

    Halis-"Bir Bine'den bahsediyorum. Gözcü bana bir görü gösterdi. Bir Bine tüm diyarları katletmiş, seni ve ağaçtan birini öldürmüştü. Ejderha diyarında o yıldız benim hakkım diyordu. O diyarları katledecek. Onu durdurmam lazım."

    Miras-"Gözcü mü? O öldürüldü. Kim senin zihnini karıştırmış olmalı. Gözcünün sana bir şey gösterebilmesine imkan yok. Baban seni çok merak ediyor. Benimle... " istemsizce gülmeye başladım. Gülmem kahkahaya dönüştü. Kendimi anlamsız bir şekilde rahat hissediyorum.

    Halis-"HAHAHAHA! Miras. Gözcünün bana onu gösterdiğine eminim. Çünkü onu öldüren iğneyi attığımda ve son nefesini verirken yanındaydım."

    Miras-"Sen... Gözcüyü mü öldürdün? Neden?"

    Halis-"Hayır hayır hayır. Öldürmedim. Işığa kavuştu. Onu ışığa kavuşturdum. Gezgin Outanis de onunla beraber ışığa kavuştu. Imdan diyarında denge bu şekilde sağlandı. Ne gariptir ki listede sen de varsın. Ama öncelikle Bir Bine'yi öldüreceğim. Seni Kim halleder."

    Miras-"Işık mı? Sen ışık tapınağında mıydın bunca zamandır? Halis, hala yanlıştan dönebilirsin. Hala affedilebilirsin. Kim gibi olmana gerek yok... " Kim birden Miras'ın boğazına yapıştı.

    Kim-"HALA BENi ŞEYTAN OLARAK GÖSTERiYORSUN. HiÇ DEĞiŞMEMiŞSiN. SENi NE ZAMAN iÇiMDEN AFFETMEK iSTESEM HER SEFERiNDE BENi HAKSIZ ÇIKARIYORSUN. SENDEN NEFRET EDiYORUM."

    Miras-"Kim, sana yaptıklarım için... " boğazını daha da sıktı ve konuşamamaya başladı:

    Kim-"Bunu gerçekten içten söylediğine inanmıyorum. Sana verecek bir şeyim var." dedi ve cebinden çıkardığı beyaz tozu Miras'ın ağzının içine attı. Miras birden kayboldu.

    Halis-"O toz da neydi?" Kim derin bir nefes aldı. Kendini toparladı.

    Kim-"O toz genelde beyaz bir taş olarak bulunuyor. Bir diyardan başka bir diyara geçmeni engelliyor. Ama Denge o taşla biraz oynamış, toz haline getirmiş ve o tozu bir gezgin hangi diyardan alırsa o diyara bir süre giremiyor. Ve senin eğitim süren de Miras gelene kadar. Oradaki kahkahandan iyiydi. Kötü adam gülüşün müydü bu?"

    Halis-"Hayır, değildi. Neden bilmiyorum, sadece onları ışığa kavuşturduğum aklıma gelince nedensizce gülesim geldi." Kim bana ne olduğunu anlamıştı. Elimi omzuma koydu ve:

    Kim-"Miras gözcüden bahsedince korktun ve vücudun da bu kadar korkuyu kaldıramayınca kendini korumak için tepkisel olarak kahkaha attı . Hala öldürmeye alışman lazım. Onu da diğer antremanla çözeceğimize eminim. Şimdi, dövüşe başlayalım mı artık?" dedi ve elini omzumdan çekip geri çekildi. Mir'e işaret verdi. Mir bana saldırmaya başladı. Ben de limitimi aştım ve saldırılarından kaçmaya ve geri saldırmaya başladım.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    +2
    Ben yatağa yattım ve gözlerimi kapattım. Rıfat da öğretmenler arası hiyerarşi tablosu çıkartmaya başladı. Şimdi ne yapacağım? içgüdüm burada da çalışıyor mu? Test etmem lazım. Evet çalışıyor. Zaten çalışmasa saçma olurdu. içgüdü yani, zihnin içinde dışında farketmez. Annem sofrayı hazırlıyor. Rıfat yazı yazıyor ve babam... odada. Üstünü değiştiriyor. Şimdi tam zamanı. Yataktan kalktım.

    Rıfat-"Nereye gidiyorsun?"

    Halis-"Tuvalete gidiyorum." dedim ve odadan çıktım. Yatak odasından içeri girdim. Sessiz adımlarla ilerliyorum. Babam üstünü giyiniyor. Arkası dönük. Beni hala görmedi. Bıçağı saplamak için hamle yaptım... Yapamıyorum... Neden yapamıyorum... Bıçak tam ucunda ama saplayamıyorum... Arkasını döndüğü an bıçağı belime sakladım. Beni gördüğü an yerinden sıçradı:

    b-"Ayy! Ödümü kopardın. Ne yapıyorsun arkamda?"

    Halis-"Haa, yanlış odaya gelmişim. iyi geceler." dedim ve odadan çıktım.

    b-"NE GECESi! SABAH OLDU SABAH!" diye arkamdan bağırdı. Öldüremedim. Neden? Korktum. Neden? Annemler ne diyecek diye mi? Hayır. Onu öldürmeye henüz hazır değil miyim? Odamın kapısını açtım ve:

    "Temiz kalp kirleniyor. Diyarlar bir bir düşüyor. Kimse onu durduramaz, ölüm bile ona yaklaşamıyor."

    Halis-"Yine mi?" Babam karşımda.

    b-"Yetmez. Daha fazla diyar benim olmalı. O yıldız benim hakkım." dedi ve yeniden uyandım.

    Onu öldürmem lazım. Kendimi hazırlamam lazım. Kimleri öldürdüm ben. Ama onlarla bir bağım yoktu. Babam olduğu için mi öldüremiyorum? Odaklan... odaklan... Tek yapmam gereken onu öldürmek.

    Rıfat-"Sen, uyanık, bu saatte... Başımıza taşlar yağacak." dedi ve yataktan tam kalkarken:

    Halis-"Rıfat, bekle. Sana bir şey sormam lazım."

    Rıfat-"Su içtikten sonra sorsan?"

    Halis-"Çok önemli." Rıfat ofladı ve:

    Rıfat-"Tamam, sor." dedi ve yatağına oturdu.

    Halis-"Eğer sevdiğini öldürmek dünyayı kurtarsaydı onu öldürür müydün? Mesela beni."

    Rıfat-"Gözünün yaşına bakmazdım. Bir kişinin refahı için tüm dünyayı riske atmak mantıksız olurdu. Hem de o kadar insana hakaret olurdu. Hem de böyle bir yükün altına zorlasalar da girmem" Bunu ondan duymak beni üzmüştü, ama haklıydı. Şu an onu öldürmemem tüm diyarlara hakaret olur.

    Halis-"Haklısın. Rüyamda gördüm de. Babamı öldürsem mi yaşamasına izin mi versem diye düşünüyordum."

    Rıfat-"Aman gerçekten öldürme de." Maalesef öldüreceğim.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    +2
    Yun-"Ovv. Gelmeni beklemiyordum. Sen buradaysan sahibin de gelmiştir."Ponarmin de portalden çıktı.

    Kara-"Sahibi mi? ironik. O olmazsa hiçbir diyara gidemiyorum. Daha çok elim ayağım gibi."

    Yun-"Ponarmin Shoum. Neden buradasın? Rıfat'ı almak için mi geldin?"

    Kara-"Rıfat'ı almak mı? Hahahahah! Onu almama gerek yok, o zaten bizden." Yun şaşkındı.

    Yun-"Ne demek istiyorsun? Saçmalama. Onun annesini öldürdün, onu bilinmeyen bir diyara sürükledin."

    Kara-"Evet, yaptım. Ama benim safımdasın, değil mi Rıfat?" Artık saklamama gerek yok. Kendimi toparladım ve ayağa kalktım.

    Rıfat-"Annemi öldürdüğün gerçeği değişmeyecek olsa da dengeyi durdurmanın tek yolu senin boşluğa ulaşman."

    Yun-"Dengeyi... durdurmak mı? Başından beridir planın bu muydu... SENi APTAL! PONARMiN EĞER BOŞLUĞA DÖNERSE TÜM DÜZEN BOZULUR!"

    Rıfat-"Düzen mi? Denge mi? Saçmalık. Seni ölümden döndüren kişi için sadece bir araçsın. Nasıl onlara katıldığımı da merak ediyorsundur şimdi."

    RIFAT BABASIYLA KAVGA ETTiKTEN SONRA ODASINDA (YERiNi HATIRLAMANIZ iÇiN KISA BiR SAHNEYi COPY PASTE YAPIYORUM)

    Anka-"Ne oldu? Bir şey mi buldun?"

    Rıfat-"Rıfat(B)'ın mektubundaki son söz. Gözü duygu köreltir zeka ise aydınlatır. Bu savaşta savaşanları düşünelim. Kara zırhlının hedefi ne? Boşluğa ulaşmak. Hem de karşısına çıkanları ezecek bir öfkeyle bunu istiyor. Babamın amacı ne? Ejderha diyarını korumak gibi gözükse de intikam almayı daha çok istiyor. Miras Kim için üzülüyor, Kim Miras'tan nefret ediyor. Halis... Halis ise babamı öldürmek istiyor çünkü diyarları yok edeceğini düşünüyor. Burada ortak nokta hepsi duygusal düşünüyor. Ama Rıfat(B) hiç duygusuyla hareket etmedi. Hatta silahı babamın kumarhanesinde çalışan kıza doğrultmuşken bile babamın gözünün içine baka baka onu tehdit etmiş. Hiçbir zayıflık göstermemiş... Artık anlıyorum."

    Anka-"Ne anladın?"

    Rıfat-"Henüz kafama tam oturtmadım. Şimdilik enerji antremanımıza devam edelim." dedim ve kanatlar yine çıktı. Fla-en'e anlatamam. Kişiliğinin çocuk gibi olduğunu düşünürsek kesinlikle ağzından kaçıracaktır. Bu sefer ince eleyip sık dokuyarak gideceğim. Ve tüm duygularımı bir kenara bırakacağım. Kardeşim için olan duygularım da dahil.

    Altıma birden portal açıldı ve içeri düştüm. Kanadımı çıkardım ama pek uçamıyorum tabii. Dengemi kaybettim ve düşmeye devam ettim. En sonunda bir zemine çakıldım. Ahh. Fena canım yandı.

    Anka-"Rıfat, iyi misin?"

    Rıfat-"Evet iyiyim de ne oldu?"

    Rıfat(B)-"Hoşgeldin Rıfat." Ben... Rıfat(B) beni çağırdıysa şimdi anlıyorum.

    Rıfat-"Sen... Anlıyorum. Her şeyi anladığım için buraya getirdin beni."

    Rıfat(B)-"Tam olarak her şeyi anlamadın. Sadece duyguların ile düşünememen gerektiğini anladın ki o bile yeter."

    Kara-"Bana önemli bir şey göstereceğim dediğinde Bir Bine'nin oğlunu getireceğini beklememiştim. Tutsak olarak işe... "

    Rıfat(B)-"Tutsak olarak getirmedim. Bize katılması için getirdim."

    Kara-"Boşa uğraşma, bize katılmayacaktır." Erken karar verdi.

    Rıfat-"Bildiğin her şeyi anlat."

    Rıfat(B)-"Bu sizi de kapsıyor. Fazla vaktimiz yok, Rıfat'ı geri zütürmem lazım." Dikkatini çekmiş olmalı.

    Kara-"Anlat, dinliyorum."

    Rıfat(B)-"Şu an Denge adında bir tanrı var duymuşsunuzdur."

    Rıfat-"Halis ile bir ilgisi olduğunu biliyorum sadece."

    Kara-"Sadece bir parazit. " Bunu söylerken iğrenir bir seste söylemişti.

    Rıfat(B)-"Denge şu an boşlukta yaşıyor."

    Kara-"NE! NEREDEN BiLiYORSUN BUNU? DOĞRU OLDUĞUNA EMiN MiSiN?"

    Rıfat(B)-"Evet eminim. Ben lanetteyken yanıma geldi ve ona sadakat sunmam karşılığında Geçmiş olmamı istedi. Boşluğun gücü ile ölsem de beni diriltebileceğini söyledi. Benim ileri görüşlülüğüm onun işine yararmış. Ben ise reddettim ve o da boşluğa geri döndü." Ponarmin sinirle ayağa kalktı:

    Kara-"NEDEN BANA BU KADAR GEÇ SÖYLEDiN?"

    Rıfat(B)-"Çünkü Pqr ve Tyr'in yanında bunu söyleseydim daha fazla yıkıma neden olabilirdiniz. Kaç diyarı katlettik. Bunun için kendimi zaten suçlu hissediyorum. Size bunca zaman bağlı olmamın nedenini merak ediyordunuz. Çünkü dengeyi tek alt edecek olan kişi sizsiniz." bütün hamlelerini görebiliyorum.

    Rıfat-"Babam delirdiğinde diyarları fethedecekti. Onu bilerek engelledin. Geleceği değiştirmek için."

    Rıfat(B)-"Evet. Sen de onun daha fazla delirmesini sağladın, gelişeceğini düşündün. Ben de öyle düşünmüştüm ve onu serbest bırakmıştım. Ama o kadar acıyı zihni kaldırmadı ve kalbi kendini güçlü hissetmek istedi. Onun gücünü kesmenin tek yolu da sevdiklerini tehdit etmekti. Çocukluk arkadaşım Süleyman'ı bile öldürdüm. Bu işin geri dönüşü yok." Süleyman dedemi de mi öldürdü? Umarım yanlış bir şey yapmıyorumdur.

    Rıfat-"Peki bundan sonra ne yapacağız?" Bundan sonra ne yapmam gerektiğini anlattı. Plan mantıklı ama riskli. Planın hepsini anlatmayı bitirdi ve ekledi:

    Rıfat(B)-"Tüm ankaların bir annesi var. Ona gideceksin... Zamanımız doldu. Ponarmin'i geri boşluğa kavuşturmalıyız ki denge daha fazla diyarı zapt etmesin. Eğer tehlikeye girersen üçüncü tik tak ta yanında olacağız." dedi ve beni geri gönderdi.

    GÜNÜMÜZ

    Yun-"BU SAÇMALIK! TÜM GEÇMiŞiNi GERiDE BIRAKAMAZSIN!" Demek o da duygularını geride bırakmamış.

    Rıfat-"Zaten geride bırakmadım. Onlarla yaşamayı öğrendim. Bunu size bırakıyorum." Rüzgar ani bir dönüş yaptı ve ben de zıplayıp kanatlarımı çıkardım. Diğerleri aşağı düşmeye başladı. Dönüşü gerçekten hızlı yapmıştı. Kanadımı kapattım ve kalbim ağzımda nefes alıp vermeye başladım.

    Rüzgar-"Kendini çok zorladın. Beni iyileştimene gerek yoktu."

    Rıfat-"Merak etme. Buna kadar yorulduğuma değecek. Hem Ponarmin ve Rıfat(B) onu oyalayacakdır."

    Anka-"Neden yenemeyeceklermiş gibi konuşuyorsun?"

    Rıfat-"Çünkü onu ilk kez görüyorum. Gücünü bilmiyorum. Şimdi gidelim. Acelemiz var." dedim ve yolculuğa devam ettik.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    +2
    Mutfaktan bıçağı alıp aynı şeyleri yaşadıktan sonra babamın odasına gittim. Yine aynı pozisyonda. Bu sefer ona saplayabilirim. Herkesi düşün, tüm sevdiklerini düşün, ölenleri düşün, eğer babamı öldürmezsem ölecekleri düşün. Bıçağı kalbine sapladım. Eğitimlerimin sonucu saplamaktan korkmuyorum, ama babamdan korkuyordum. Babam yere düştü. Kalbine tek bir darbe. Yaşamasının imkanı yok.

    b-"Halis... Neden... Ben baban değil miydim?" Nasıl hala yaşıyor?

    Rıfat-"Evet, hala yaşıyor. Bir daha sapla." Rıfat kapının önünde beni izliyor.

    Halis-"Rıfat, ne diyorsun?"

    Rıfat-"Ölmedi, öldür onu." Babama döndüm ve gözleri yaşlı, salya sümük bir şekilde bana yalvarıyor. Babamı bu kadar güçsüz görmek beni korkuttu.

    Rıfat-"Bir daha saplasan artık." dedi ve ona doğru eğildim.

    b-"Halis, dur!" dese de bıçağı bir daha sapladım. Son nefesini verdi. Geri çekildim. Derin derin nefes aldım. Bitti mi sonunda?

    Rıfat-"Aferin. ilk Bir Bine'ni öldürdün. Şimdi geriye kaldı 99 Bir Bine." dedi ve karşımda yine babam belirdi. Üstünü giyiniyordu. 99 Bir Bine mi? Onu 99 kere mi öldüreceğim?

    Halis-"Sen neden... "

    Rıfat-"Çok fazla vaktin yok. Üstünü çıkardı çıkaracak." dedi ve hızlıca arkama döndüm. Yine kalbine sapladım. Yine aynı sahne. Yine yalvarıyor.

    Rıfat-"Her öldürdüğünde kalbin daha da soğuyacak, böylece öldürme korkun kaybolacak." Bir Bineleri öldürdükçe gelmeye devam ettiler...

    SAATLER SONRA

    100. Bir Bine'yi de öldürdüm. Artık babamı öldürmekten korkmuyorum.

    Halis-"Artık çıkabilir miyim?"

    Rıfat-"Babanı öldürebiliyorsun, ama sana rakip olacak herkesi öldürebilir misin? Mesela beni." Rıfat'ı mı?

    Halis-"Bana rakip değilsin. Seni öldürmeme gerek... " derken yanımda belirdi ve elinde bıçak vardı. Karnıma sapladı. Canım... Yanıyor... Ama ölmedim.

    Rıfat-"Eğer babanı öldürmene engel olursa ne olacak? O Ponarmin Shoum'un karşısına çıkacak kadar güçlüydü. Babanı öldürmemen için seni de durduracaktır. Şimdi, öldür beni." Kendi karnımdan bıçağı çıkardım ve ona sapladım.

    Rıfat-"Nasıl... Bu kadar hızlı fikrini değiştirdin?"

    Halis-"Sen söylemiştin. Bir kişinin refahı için tüm dünyayı riske atmak mantıksız olurdu. O da beni anlayacaktır." Gülümsedi.

    Rıfat-"Artık anlıyorsun. Rakibin kanbağı ile alakası yok. içgüdü ile limit aş da bir araç, Rıfat ve Bir Bine de rakibin. Sanırım artık uyanabilirsin... " dedi ve bu sefer gerçekten uyandım. Kim'in kucağında yatıyordum.

    Kim-"Eee? Kendini nasıl hissediyorsun?"

    Halis-"Dengesiz. Zihnimde babamı ve kardeşimi öldürdüm. Ama hala doğru şeyi yaptığımdan emin değilim. Bunun amacı neydi?"

    Kim-"Bunun amacı zihnindeki karmaşaya son vermek. Artık daha rahat düşünüyorsun. Şimdi istersen bir limit aş ve içgüdüyü beraber kullanmayı dene." Ayağa kalktım ve gözlerimi kapattım. içgüdüm açık.

    Halis-"Limit aş." dedim ve dünya yavaşladı. Hem de bayağı yavaşladı. Gözüm kapalı anlıyorum. Artık eskisi gibi değilim. Gerçekten hızlıyım.

    Kim-"Şu an seninle limit aş hızımda konuşuyorum. Gerçekten büyük iş başardın Halis. Artık geri dönebiliriz." dedi ve ikimiz de limit aşımızı bozduk. Beni zihin hapsine alan kişi:

    -"Kardeşin Rıfat, savaşın kaderini değiştirecek güce sahip. Dengeyi desteklemesem de sana bir fikir vereceğim. Onu kendi takımına almalısın. Şu an babasından soğumuş. Ortada. Ejderha diyarında. Ankanın gücüne sahip. Onu eğer kendi takımına alırsan karşınızda ne Ponarmin Shoum ne de Bir Bine duramaz." Kardeşimin yanımda olmasını elbette çok istiyorum.

    Halis-"Kim, ejderha diyarına gidiyoruz."

    Kim-"Ya kabul etmezse?"

    Halis-"O zaman onu öldürürüm." Öldürme konusunda ciddi düşünüyorum artık. Bir kişiyi öldürmeyeceğim diye tüm dünyayı riske atmayacağım.

    Kim-"Alduin'i de alıp öyle gidelim. Orada başımıza ne geleceği belli olmaz." Kim portal açtı ve Imdan'a geçtik. Haklıydı, orada ne olacağı belli olmazdı.

    Imdan'a gittiğimizde Laz Yun'un imdandan ayrıldığını ve ejderha diyarına gittiğini söyledi. Lanet olası. Başından beridir Rıfat'ın yerini biliyordu. Bilerek benden sakladı.

    Halis-"Kim, Alduin. Herkesi toplayın. Ejderha diyarına gidiyoruz. Yun benim iznim olmadan Imdan'dan ayrıldı. Onu hain ilan ediyorum." Planı başından beri buydu. Beni sadece dengenin kuklası yapmak istiyordu. Onun için son bağım olan Rıfat'ı öldürecek. Artık her şey kafamda daha net. Aileme benden başka kimse dokunamaz. Ne denge, ne de bilinen tüm tanrılar.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    +2
    BiR BiNE

    DÜNYA

    Evimdeydim. Rıfat(B) da yanımdaydı.

    b-"ONLARI ORADAN ÇIKARMALIYIZ! HiÇ Mi ONLARA DEĞER VERMiYORSUN!?" Odaklandım ama... Gidemiyorum.

    Rıfat(B)-"Kendine gel Bir Bine. Onlar orada kalmayı kendileri seçti. ikisi de ölecekti, ikisinin de yaşam enerjisi bitti. Hem yaşasalardı ne olacaktı biliyor musun? Özellikle de Rıfat'a. Güneşe bile çıkamayacaktı. Rüzgar onun canını yakacaktı, o kullandığın televizyondaki radyasyon bile ona dayanılmaz acı verecekti. Halis ise bir süre sonra seni yine öldürmeye kalkacaktı. Ona ters davranan kişileri öldürmeye başlayacaktı, çünkü onun için birini öldürmek normaldi. Onlar orada olmayı kendileri seçtiler. Bırak öyle kalsın."

    b-"Peki sen neden kaçtın? Hiç mi bir pişmanlığın yok? AiLEMi MAHVETTiN! ÇOCUKLARIM BU DURUMA SENiN YÜZÜNDEN GiRDi!"

    Rıfat(B)-"Bir Bine, bu zamana kadar yaşamamın nedenini sana söyleyeyim. Ben Ponarmin ile kaç tane diyarı mahvettim. Bunların hiçbiri affedilecek şeyler değil. Senin beni öldürmeni istiyor... " dedi ve ben de ona sertçe bir tokat attım.

    b-"EMiN OL BEN DE SENi ÖLDÜRMEK iSTiYORUM. DELi GiBi, TÜM BENLiĞiM BUNU ARZULUYOR. AMA YAŞAYACAKSIN! YAŞAYACAKSIN VE GÜNAHLARINI AFFETTiRECEKSiN! HERKESE! TÜM DiYARALARA." Rıfat(B) şaşırmıştı. Beklemediği bir tepkiydi. Daha sonra gözlerini yere eğdi ve:

    Rıfat(B)-"Haklısın. Kendimi affettirmeliyim. Affetmeyecekler ama en azından onlara yardım etmeliyim. Bunları al, sende kalsınlar. Ben gidiyorum. Bir daha ne zaman gelirim bilmiyorum." dedi ve portal açıp gitti. Onları görünce ağlamaya başladım. Rıfat(B)'ın bana verdiği şeylerden biri Halis'in bıçağı, diğeri de Rıfat'ın cep telefonuydu.
    ···
  16. 16.
    +2
    RIFAT

    Onu yenebilecek miyim? Halis delirdi. Nedenini anlayabiliyorum. O kadar acı çekti, kime güvendiyse arkasından vurdu gibi hissediyor. Oysaki ona bunu hissettiren şey Denge. Karşısına dikilmiş olmam onu yenebileceğim anldıbına gelmiyor. Bu durumdan nasıl çıkabilirim? Babam ve Rıfat(B) artık yardım edemezler. Tek ben onu yenebilirim...

    Anka-"Onu yenemeyiz. Limit aş denen şeyin hızına nasıl yetişeceğiz?"

    Rıfat-"Bizde de enerji var. Ona karşı üstünlük kurmak istiyorsan enerjiyi avantajımıza kullanmalıyız." Aslında onunla savaşmak bile istemiyorum. Hem artık bu enerji güçlü hissettirmekten çok canımı yakmaya başladı.

    Anka-"Onu öldürecek miyiz? istemediğini biliyorum ama canın tehlikeye girerse onu öldürmekten çekinme. Sen söylemiştin, duygularını kenara bırakman lazım." Halis yanımda belirdi:

    Halis-"Bu savaşa karışmamalıydın. Sadece tekrar seninle olmak istedim, çünkü kalbimde bana ihanet etmeyecek tek kişi sen vardın. Hatta bir gün shishiler... yani dev kurtlar beni kovalarken seni düşünerek kalbimi sakinleştirebilmiştim ve hayatta kalmıştım. Rıfat, lütfen. Sana güvenmek istiyorum. Bu son şansın." Her ne kadar bunu bana söylese de:

    Rıfat-"Beni tanıyorsun, ben kolay kolay düşünmeden karar vermem. Halis, ben de hep seni düşündüm, senin kadar zor günler yaşamadım ama ben de zorluklar çektim. Verdiğim ve aldığım her kararda aklımda sen vardın. Bu kararda da aklımdasın. Denge seni kullanıyor. Onu durdurmak... " derken bıçağı kalbime sapladı. Görmedim bile.

    Halis-"Yeterince dinledim. Sen de bana ihanet ediyorsun demek ki. Elveda." Diz çöktüm, kanatlarımı çıkardım ve havaya uçtum:

    Rıfat-"Neyse ki hızlı iyileşme var." Fla-en sinirli bir şekilde:

    Anka-"Eğer o bıçak kalbine gelmeden engellemeseydim hızlı iyileşme bir işe yaramazdı! Biraz daha dikkatli ol."

    Rıfat-"Dikkatli olacak zamanı çoktan geçtik. Ya o ölecek ya da ben. Bu yükseklikten bana yetişemez. Şu alansal patlamaları kullanalım."

    Anka-"Ama frekans... "

    Rıfat-"Boşluk enerjisini kullanacağız. Aramızdaki frekans farkını o kapatacak." Gizlice Halis'in altına enerji gönderdim ama aniden kaçındı. Yer patladı. Kaçındı mı?

    Rıfat-"Hadi ama! Sen de mi içgüdü kullanabiliyorsun?"

    Halis-"Sen de uçabiliyorsun, ama seni düşüreceğim merak etme." Fla-en'in gözlerini de kullanıyorum. Ama ona rağmen gözlerimle zar zor takip ediyorum. Enerji patlamalarını hesaplayıp yolluyorum yine de kaçınıyor. Karşımda hız canavarı var.

    Rıfat-"Biraz daha hızlanırsa ışık hızına yetişecek. Bu kadar hızlı birini nasıl yeneceğiz?" O arada onu boş bırakmamak için enerji patlamalarını gönderiyorum ama işe yaramıyor.

    Rıfat-"Taktik değiştiriyoruz, rastgele ve seri ateştopu atacağız. En azından kaçacağı yeri tahmin edemez." dedim ve seri ateştopu atmaya başladım. Düşündüğüm gibi. Tek tük hasar yemeye başladı. Ama bir sorun var. Dengemi kaybedip aşağı düşmeye başladım.

    Rıfat-"Ne oluyor?"

    Anka-"Omzuna baksana." Oha. Bıçak omzuma saplanmış, dengemi kaybetmem bu yüzden. Aşağı düşüyorum, hızlı iyileşsem bile zamanında tekrar uçamam.

    Rıfat-"Tehlikeli bir şey yapacağız." Düştüğüm yere enerji gönderdim, orası patladı ve ikimiz de bir kenara savrulduk. Onu hazırlıksız yakalamam iyi oldu. Bıçağı çıkardım ve kenara fırlattım. Uçmaya geri hazırlanırken yanımda belirdi ve beni yakamdan tutup havaya kaldırdı:

    Halis-"Zavallısın. Daha tarafını bile seçemiyorsun. Bir zamanlar saygı duyduğum Rıfat çoktan ölmüş."

    Rıfat-"Benim için de aynısı geçerli. Ben de kardeşimin gözü dönmüş bir katil olmasından hoşnut değilim."

    Halis-"Ben evrenleri kurtarmak için bir katil oldum."

    Rıfat-"Ne tesadüf. Ben de evrenleri kurtarmak için Ponarmin ile ittifak oldum. Şu duygularını kenarda bırakabilseydin sen de görürdün." Bir şey hissettim. Halis'in içindeki enerji bana doğru çekilmek istiyor. Şimdi Halis'i nasıl yeneceğimi anladım. Ondaki boşluk enerjisi bendekine kıyasla küçük. Onun için onun içindeki enerji bana çekilmek istiyor. Beni fırlattı. Ve bir ağaca çarpıp durdum ve ben havadayken çoktan bıçağını almış. Bu sefer... Kalbime sapladı... Tam yere düşerken Halis'i kolundan tuttum.

    Anka-"Bunu yaparsan kesin öleceksin!" Yapmak zorundayım. Her türlü öleceğim.

    Halis-"Sen ne yapıyorsun?" Gücü düşmeye başladı.

    Rıfat-"Tüm enerjini çekiyorum. Bunca zaman ağır yükler taşıdın, yanında olamadım. Bırak bu sefer yanında olayım. Ben senin kadar hızlı değilim, güçlü de değilim. Sadece zekamla seni alt edebilirdim, ve öyle de yapıyorum." dedim ve enerjisini çekmeye devam ediyorum. Kolumu kesti ama anka ve boşluk enerjisi sayesinde bayağı hızlı iyileşiyor.

    Halis-"BIRAK BENi HAiN! ANNEMiZi ÖLDÜREN ADAMI SAVUNAN BiR HAiNSiN SEN!"

    Rıfat-"Hala anlamıyorsun değil mi? Ölüyorum, ve hala senin için savaşıyorum." ayağa kalktım ve ona sarıldım.

    Rıfat-"Halis, çok yoruldum. Uykum geldi artık. Yaşasan bile daha fazla kişiye zarar vereceğini biliyorsun. Gel, beraber uyuyalım."

    Halis-"BIRAK BENi!"

    Rıfat-"Rıfat(B), ejderhaları Kim Styla ile konuştuğunuz diyara zütür. Bu diyarın fazla bir ömrü kalmadı. Ponarmin, sen de yaklaş, enerjiyi al ve bir daha asla buraya gelme."

    Ponarmin-"Zaten bu iğrenç yere bir daha asla gelmem." dedi ve yanıma kadar geldi. Halis saldırır diye düşünüyordum ama o da yorgun gibi duruyor. Enerjisini çekmemden dolayı fazla hareket edemiyor. Ponarmin tüm enerjimi çekti. Artık benim de ayakta duracak halim kalmadı. Yere düştüm. Halis'in de enerjisi kalmadı, o da yere düştü.

    Ponarmin elini havaya kaldırdı. Şimşekler çakmaya başladı ve garip bir portal açıldı. Tüm gökyüzünü kaplayan bir portal. Sapsarı bir yer. Ponarmin oraya zıpladı ve daha sonra içeriden başka biri düştü. Ponarmin'in sesi geldi:

    Ponarmin-"BiR DAHA ASLA BURAYA GiREMEYECEKSiN! ŞiMDi ORADA KAL VE ÖL." dedi ve portal kapandı.

    Denge-"BU SAÇMALIK! HALiS'iN RIFAT'I ÖLDÜRMESi LAZIMDI!.." derken babam kafasına ikiye bölünmüş baltanın sivri tarafını geçirdi. Denge'nin de enerjisi kalmadığı için orada vücudu toz oldu. Denge yenildi. Babam da zar zor ayakta duruyordu. Bitkinin etkisi geçiyor galiba.

    Halis-"Doğru şeyi mi yaptık? Babam diyarları fethedecek."

    Rıfat-"Etmeyecek. Rıfat(B) o geleceğe çoktan engel oldu. O kadar aptal biri diyarları fetih edemez. Merak etme." dedim ve artık sarılacak kuvveti bile bulamayıp yere yattım. Halis de son gücüyle yanıma geldi:

    Halis-"Benden önce uyumana izin veremem. Ben senden daha yorgunum." Yer sallanmaya başladı.

    Miras-"Diyar parçalanmaya başlıyor, acele edin."

    Anka-"Miras, Rıfat ölüyor."

    Alduin-"Halis de öyle." Alduin de geldi. Babam gözlerini kapattı, ama hiçbir şey bulamıyor. Bizi iyileştirmesinin bir yolu yok. Belki Halis'i vardı ama ben tüm enerjisini çekerek onun da iyileşmesine engel oldum.

    b-"Miras, Rıfat ve Halis'i al. Rıfat(B) nerede?"

    Miras-" Rıfat(B) çoktan diğer ejderhaları boş diyara zütürmeye gitti. Bir Bine, onları kurtaramazsın."

    Rıfat-"Baba, beni dinle." sesim fısıldar gibi gelmeye başladı artık. Gözlerimi açık tutmakta zorlanıyorum. Babam yaklaştı ve:

    Rıfat-"Kendine yeni bir hayat kurduğunda bir daha asla aileni yalnız bırakmayacaksın."

    Halis-"Ve sakın ola ki bütün diyarları hakimiyetin altına almaya çalışma. Alduin, kalbimin kararmasını şimdi anlıyorum. Sence kalbim artık düzeldi mi?"

    Alduin-"Başından beri senin kalbin temizdi, benim kalbimin kiri senin kalbine bulaştı, evladımın ölümü sana limit aşma yeteneğini sağladı. Eğer bu güce ulaşamasaydın belki de kalbin güç için kirlenmeyecekti. Kendimi asla affetmeyeceğim. Ben de seninle kalacağım."

    b-"Alduin senin gitmen lazım, iyisin... "

    Alduin-"Rüzgar'ı öldürdüm. Ejderhalar arasında bir daha asla yer alamam. Ejderha olarak ilk katil ben oldum. Bırakın, burada öleyim." Rüzgar'ı öldürdüğünü duyunca bile üzülemedim. Üzülecek kadar bile hissetmiyorum kendimi. Toprak çatlayıp bölünmeye başladı. Babam bizden gitgide uzaklaşıyor.

    Rıfat(B)-"Tüm ejderhaları yeni diyara geçirdim. Biz de gitmeliyiz."

    b-"Çocuklarım... " aramızda artık uçurum var.

    Rıfat(B)-"Onları alamayız. Onları kurtarmamızın hiçbir yolu yok. Sen de içgüdünden biliyorsun. Bırak bari ölecekleri yeri onlar seçsinler." dedi ve Rıfat(B) babamı portalden içeri itti.

    Halis-"Çok uykum var, hadi uyuyalım." dedi gözleri kapandı. Benim de gözlerim kapanıyor. Ondan sonrası karanlık...
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    +2
    BiR BiNE

    Kim'den samimiyetsizlik sezmiyorum. Çok ciddi. Kim saldırmayı bıraktı, silahlarını bile bıraktı.

    Kim-"istersen beni öldür, istersen yaşamama izin ver, ama Rıfat'ın Ponarmin'e ulaşmasına yardım et. Gözünü aç ve Rıfat'a bak. Ölmek üzere. Sırf bunun için, sırf Ponarmin'e enerjiyi verebilmek için." Gözümü açıp baktım. Ondan büyük bir miktar enerji seziyordum ama vücudunu o halde görünce... bütün tüyleri bembeyaz olmuş. Bana doğru baktı ve ağzını "lütfen" şeklinde oynattı. Bana Rian'da söylediği şey aklıma geldi:

    '

    Rıfat-"Babam olman önemli değil. Mantıksız bir karar veriyorsan gözümde mantıksız bir insansındır. Benim de annem öldü. Kardeşimin yaralarını gördüm. Ben de en az senin kadar onları öldürmek istiyorum. Ama bana söz ver. Rıfat(B)'ı hemen öldürmeyeceksin. ilk önce planını bilmemiz lazım."

    '

    Kim-"Halis'in yaraları bile Denge yüzünden. Şu an ona körü körüne bağlı. Çünkü korkutuldu, acı çektirildi... Hepsi denge ile olan bağı kopamasın diye yapıldı. Ondan korkuyor. Dengeden korktuğu için ona yardım ediyor." Rıfat beni yüzlerce kez uyarmasına rağmen yine aynı hataya düşüyordum. Halis'i düzeltebiliriz, Rıfat ve ben bunu başarabiliriz. O da buna inanıyor, hissediyorum. Rıfat'ın önünü açmam için Halis'i durdurmam lazım.

    b-"Kim, sen Yun'u durdur, ben de Halis'i durduracağım." dedim ve Halis'in üzerine koştum. Ona zarar vermeden durdurmam lazım. Halis'in yanına yaklaştım ve:

    b-"PONARMiN ÇEKiL! OĞLUMA DAHA FAZLA ZARAR VERMENE iZiN VERMEYECEĞiM! O LANET ENERJiNi AL VE BiR DAHA BU DiYARA GELME!" Halis'te sıradışı bir enerji algılıyorum. Neler oluyor?

    Halis-"Sen de bana ihanet ettin... Tam kalbim yumuşamıştı ama.. sen de... herkes... HEPiNiZ BANA iHANET ETTiNiZ!" Bu da ne böyle? Etrafında enerji toplanıyor. Denge ona enerji mi sağlıyor? Hayır, Enerjiyi Yun'dan çekiyor.

    Yun-"Denge neler oluyor? Artık bana ihtiyacın kalmadığını mı söylüyorsun? Yapma! DUR! HALiS... " dedi ve bedeni toz oldu. Kim Styla'dan da enerji çekiyor:

    Kim-"Galiba buraya kadarmış. Abla, Rian sana emanet." dedi ve gülümsedi. Daha sonra vücudu toz oldu ve tüm enerji Halis'te birleşti. Tüm yaraları kapandı, eski yaraları bile. Orantısız bir şekilde enerji fışkırıyordu. Saçları bembeyaz oldu. Rıfat kadar enerjisi yok ama bu da yeter.

    Halis-"Hepinize cezanızı vereceğim... Böylece bana ihanet edebilecek kimse kalmayacak."

    Belinden bıçağını çıkardı ve Poranmin'in üzerine saldırdı. Son anda Halis'i durdurdum, ama bıçağı ile baltamı ikiye böldü. Bana tekme attım ve onu bayağı uzağa uçtum. Ruhların gücünü kullanamıyorum, çünkü o oğlum. Ona karşı gelecek hiçbir ruh yok. Ponarmin kötüydü, Kim Styla kötüydü. Ama Halis kötü biri değil. Sadece yanlış yolda. O kadar hızlı hareket ediyor ki sanki birden fazla Halis ile savaşıyor gibiyim. Savaşıyor gibi değilim, tek taraflı o bana saldırıyor. Bıçağı sayamadığım kadar yerden vücudumu kesti, yenilenme hızımdan daha hızlı kesiyordu. En Sonunda ağzımda bir şey soktu ve felaket bir acı hissetmeye başladım. Çok... Acıyor.

    Halis-"Buna ölüm otu derler. Normal insanları öldürür, ölümsüzlere büyük bir acı yaşatır. Bu seni tutacaktır. Sana geri döneceğim merak etme. ilk önce Ponarmin'in ölmesi gerekiyor." Normalde beni döverken Rıfat enerjiyi verir diye düşünüyordum ama bunları yalnızca saliseler içinde bana yaptı.

    Daha sonra tekrar Ponarmin'e yöneldi ve bu sefer de karşısına Rıfat(B) geçti. Elindeki kocaman topuzuna rağmen küçücük bıçağı tutmakta zorlanıyordu. Çok güçlüydü. En sonunda Rıfat yanına kadar geldi. Ama Halis Rıfat'ın Ponarmin'e ulaşmasına izin vermeyecekti.

    Rıfat-"Bu seninle benim aramda Halis, artık bu işi bitirelim." Halis'in düşündüğü şey şuydu: Onu yenebilecek miyim?
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    +2
    RIFAT

    Savaş alanına vardım, herkes savaşıyor. Kardeşim Ponarmin ile, Babam Kim Styla ile, Rıfat(B) de Yun ile dövüşüyor. Miras ise izliyor... Her zamanki Miras. Miras'ın yanına geldim ve:

    Miras-"Rıfat... Vücudun... "

    Rıfat-"Şimdi sırası değil. Enerjiyi Ponarmin'e vermem lazım. Ama oraya yaklaşmam için buradaki manyakları geçmem lazım. Bir çözümün var mı?"

    Miras-"Rıfat... Her zaman gözü kara birisin. Kendini Noz'dan ayrı tutuyorsun ama ondan bir farkın yok. Sen de tüm tehlikeyi üzerine aldın ve ölme ihtimalini bile bile bu enerjiyi kabul ettin. Diğerlerini de kendine benzettin. Rya kuralları çiğnediği için artık tapınağımda kalmıyor, şu an kaçak olarak aranıyor. Tennis ise vergileri yükseltmek için kraliçe ile konuştu ve vergiler yükseltildi, halk artık Tennis'in yanına gelmiyor. Ben binlerce yıl yaşadım ama hala sizi anlayamayacağım."

    Rıfat-"Anlamak için binlerce yıl yaşamak değil, duygunu geride bırakman gerekiyor. Şimdi, buradan nasıl geçebilirim? Güç kullanırsam... " Ponarmin beni gördü. Yanıma doğru gelmeye çalışıyor ama Halis izin vermiyor.

    Halis-"RIFAT! DUR! SAKIN ONA O GÜCÜ VERME!"

    Rıfat-"ASIL SEN DUR ARTIK! PONARMiN'iN BU GÜCÜ ALMASI LAZIM. DENGE BÜTÜN BUNLARI PLANLAMIŞ. PONARMiN'i DiYARDAN KOVAN VE EJDERHALARIN ATASINA EJDERHA DiYARINI KURMASI iÇiN KANDIRAN DENGE'YDi. HALiS, BANA iNANMALISIN."

    Halis-"SENDE Mi BANA iHANET EDECEKSiN?" ihanet mi? Asla etmem.

    Kim-"Bir Bine, artık anlaman lazım. Eğer Ponarmin geri dönmezse Denge her şeye hükmedecek. Belki gelecekte Grymin Shoum'u bile devirecek. Rıfat'a yardım etmem lazım. Sırf dengeyi durdurmak için bu kadar sene bekledik. Kendimi asimile ettim. Sırf bugün için. Baban sırf bunun için seni karşısına aldı. Oğlunun vücuduna bak. Sırf bunun için ölecek. Bir Bine, bu vereceğin karar bütün diyarların kaderini değiştirecek. Lütfen... "
    ···
  19. 19.
    +2
    HALiS

    Babam geldi, o geldi... Sabret Halis sabret. Ona şimdi saldırırsam üçlü dövüşe gireriz. Benim avantajlı olabilmem için babamın benim yanımda savaşması lazım. Zaten Ponarmin'i görünce:

    b-"Geçen seferden dersini alır bir daha gelmezsin sanıyordum. Halis'e bu çektirdiğini sana ödeteceğim. Halis, senin daha fazla savaşmana gerek yok. Bana bırak, seni geri eve zütüreceğim." Çok geç baba... Çok geç. Bu güce ulaşmak için çok şeyi feda ettim. Daha fazlasını feda edemem.

    Halis-"Beraber savaşalım. Bu şekilde onu yenebiliriz. Zırhını parçalarsak enerjisini saklayacağı bir yer kalmayacak. Bu şekilde onu öldürebiliriz."

    Yun-"Bu sefer sen de yardım edemeyeceksin Rıfat(B). ikisi onu öldürecek ve sonunda kazanan Denge olacak." Bu savaş bittiğinde onu da öldüreceğim.

    Rıfat(B)-"Yakın silahım olsa savaş çoktan bitmişti... "

    Kim-"Yakala." dedi ve topuzunu Rıfat(B)'a fırlattı. Kim geldi, yanında da Miras var.

    Rıfat(B)-"Sen de yakala." dedi ve silahının birini Kim'e fırlattı. Yun bunu fırsat bilerek arayı kapattı ama Kim limit aş ile silahı yakaladı ve bir el ateş etti. Yun geri çekildi. Kolundan yaralanmıştı.

    Yun-"KiM! BU NE DEMEK OLUYOR?"

    Kim-"Ne demek olduğunu sana söyleyeyim. Denge'ye ihanet ediyorum. Ve diyarların dengesiz daha iyi olacağına inanıyorum."

    Yun-"SENi DENGE GERi DiRiLTTi!"

    Kim-"Ve ben de ona ihanet ediyorum... Hmm. Tam benlik."

    Yun-"Lanet olası." Bir el kurşun sesi daha geldi. Son anda sıyrıldı.

    Rıfat(B)-"Artık bir de topuzum var. Bayağı ağır ama işime yarar. Kim, bu savaşa karışma."

    Kim-"Saçmalıyorsun, o çerezle ne yapayım ben? Karşımda koskoca Bir Bine var. Onu ben tutarım. Ponarmin, seni hiç sevmiyorum, ama Denge'den daha çok nefret ediyorum. Onun için boşluğa geri dön ve diyarlara düzensizliği geri getir. Diyarl arası nüfus sınırı çok can sıkıcı olmaya başladı." ihanet... 2. kez. Liderlik yeteneğimin olmadığını biliyordum ama bu kadar erken ihanet edilmesi... Artık sinirlerime hakim olamıyorum.

    Halis-"Baba, Kim'i öldür. Bundan sonra tekrar dirilmeyecektir. Onu Denge diriltiyordu ve ona ihanet etti. Kim'i ben yenemem, ama sen yenebilirsin. Ben Ponarmin'i hallederim." Babam bana en olduğunu anlamıştı. Birini öldürdüğümü biliyordu, içgüdüm ile hissediyorum. Ama yine de bana normal davranıyordu. Yumruğunu sıktı.

    b-"Tamam, sana en kısa zamanda yardım edeceğim." dedi ve Kim'in üzerine koşmaya başladı. Babama karşı kalbim yumuşadı. Ama onu yine de öldüreceğim.

    Kim-"Bir an geçmişe döndük gibi, savaşalım. Umarım bu savaş sana gerçekleri gösterir. Limit aş." dedi ve babam da gözünü kapattı. Savaşmaya başladılar. Babam yine ruhlardan yardım alıyor olmalı. içgüdünün en üst seviyesi. Onu yenmek için daha fazlasını yapmam gerekecek. Hem ölümsüz. Kim onu nasıl durdurmayı düşünüyor ki? Alduin birden kafasını havaya kaldırdı:

    Alduin-"Büyük bir enerji buraya yaklaşıyor, hissediyorum. Ponarmin ile bağlantılı bir enerji."

    Halis-"Yoksa... Yıldızın gücü mü?"

    Alduin-"Evet. Erkek kardeşin onu Ponarmin'e getiriyor olmalı. Onu durduracağım." dedi ve benden onay beklemeye başladı.

    Halis-"Git, onu öldürmek gerekse bile durdur. Onun da aklına girmiş olmalılar. Senden başka kimsem kalmadı. Şimdi yap, ve bana canlı dön." dedi ve Alduin hızlı bir şekilde uçmaya başladı. Ben de Ponarmin'e döndüm ve zırhını çoktan tamir etmiş. Bu savaş düşündüğümden uzun sürecek.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 20.
    +2
    Direk ateş topunun içine düştük. ilk baş gerçekten öleceğimi düşündüm, ciddiyim. Ateşe yaklaşmaya korkan bir türüz, içine atlamak mantıksız. Ama ateşin içine girince... serinledim bile diyebilirim.

    -"Sonunda geldiniz."

    Rıfat-"Fla-en sen mi konuştun?"

    Anka-"Annem konuştu."

    Rıfat-"Annen mi? Bunca zaman annen ejderha diyarının çekirdeğinde miydi? Burası yıldız değil miydi?"

    -"Denge tarafından kandırıldık, ikimizde."

    Rıfat-"ikinizde?"

    -"Ejderhaların atası ve ben. Denge ikimize de oyun oynadı. Ejderha çocukları olsun istiyordu, ama boşlukta hiçbir yumurta büyüyemiyordu, bünyeleri oradaki enerjiyi kaldırmıyordu."

    Rıfat-"Peki sen nasıl bu işe dahil oldun?"

    -"Ben uzayda dolaşabilen ve diyarlar arasında yolculuk edebilen bir varlığım. Evlatlarımı kimsenin bilmediği bir diyara bıraktım ve onların orada güvende olacağını düşündüm. Yanıldım. Denge Şoran denen birini o diyara yönlendirdi ve tüm evlatlarımı katlettirdi. Kim Styla şans eseri o diyarı buldu. Son evladım olan Fla-en'i kurtardı, Şoran'ı ve grubundaki herkesi öldürdü. Daha sonra onu kendi diyarına zütürdü. Onu orada sakladı. Denge daha sonra benim yanıma geldi ve bana tüm evlatlarımın katledildiğini söyledi. Bana birkaç yavrumun su ile ıslatılmış küllerini getirdi. Ateşim söndü." Üzüntüsünü hissedebiliyorum. Cesur kalmaya çalıştığını da.

    Rıfat-"Ateşin evlatlarının öldüğünü duyunca mı söndü?"

    -"Denge ruhsal durumum kötüleştiğinde ateşim azalacağını biliyor olmalıydı. Beni o duruma tam orada sokmasının nedeni ejderhanın oraya geleceğini biliyordu. Ben ise hareket edemez duruma geldim ve ölüm git gide benim yanıma ulaşıyordu. En sonunda ejderha ile karşılaştım. Ben ölmemek için çocuklarına bakacağıma söz verdim, o da bana ateşini verdi. Burada durarak zamanla da olsa iyileşeceğimi düşündüm, ama artık iyileşemem. Fla-en, son çocuğum yaşıyor. Bunu bilerek öleceğim."

    Anka-"Ölmek mi? Anne tekrar doğmayacak mısın? Küllerini saklarız."

    -"Boşluğun enerjisi vücudumu tekrar doğamaz hale getirdi. Bu benim son yaşamım. En azından senin yaşadığını bileceğim. Rıfat, bu gücü Ponarmin'e zütürmeni istiyorum. Kendisi buraya gelmek için çok uğraştı, Rıfat(B), Bir Bine ile Ponarmin'i ittifak yapmak istiyordu ama Ponarmin aceleci davrandı ve Bir Bine'nin ailesine saldırdı, ve tabii ki sana da. Onu affetmediğini biliyorum ama duygularını da bu işe karıştırmıyorsun. Evrenin iyiliği için. Teşekkür ederim."

    Anka-"Rıfat bu enerjiyi alırsa ona ne olacak?"

    -"Senin sayende yaşayacak, ama enerjisini boşalttıktan sonra yaşayıp yaşamayacağı tamamen sana bağlı. Ama bu enerjiden daha fazla enerji alırsa hiçbir yolla yaşayamaz. Yine de bu enerjiyi kabul ediyor musun Rıfat?" Bunu düşünmeme gerek yok. Ölmekten korkmuyorum, kardeşimi gerçekten eli kanlı bir katil görmekten daha çok korkuyorum.

    Rıfat-"Diyarları kurtarırsam kardeşim de kurtulacak mı? Eski hayatına dönecek mi?"

    -"Keşke bunun cevabını verebilseydim. Bu tamamen babanın ve yaşarsan senin çabana bağlı."

    Rıfat-"Bu gücü kabul ediyorum." Birden içime inanılmaz bir enerji akmaya başladı. Saçlarım, kaşlarım, bütün tüylerim bembeyaz oldu. Gözbebeğim bile. Bütün enerjiyi aldığımda kendimi çok güçlü hissettim. Bu güç ile diyarları tek bir hareketimle yok edebilir, tek bir hareketimle de yeni diyarlar yaratabilirim. Bu güç... Aklımı kaybedemem.

    -"Bu diyarı sadece 1 saat tutabilirim. Bir saat içinde bütün diyardaki ejderhaları Rıfat(B)'ın ayarladığı boş diyara zütürün. Bir saat sonra ben öleceğim ve gezegen yıkılacak."

    Rıfat-"Fla-en, annene veda etmek ister misin?"

    Anka-"Gerek yok. Bu kendi seçimiydi. Sadece eğer bunu başaramazsak o zaman boşa ölmüş olacak. Bunu başarmalıyız Rıfat, gerekirse bir daha oyun oynayamayım, ama bunu başaralım, lütfen başaralım." Üzüntüsünü sakladığını hissedebiliyordum.

    Rıfat-"Merak etme. Başaracağız." dedim ve kanadı çıkardım. Düşündüğümden daha büyük bir hızla yukarı uçmaya başladım. Rüzgar da beni görünce arkamdan takip etmeye başladı, ama bana göre yavaş kalıyordu.
    Tümünü Göster
    ···