/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +1
    Boyları büyüdükçe güçleri de artıyor
    Boy değil işlev
    ···
  2. 27.
    +2
    RiAN DiYARI

    RIFAT

    Miras daha bir saniye bile geçmeden geri geldi. Ama üstü başı hep yırtık. Ve ağır derecede kokuyor.

    Miras-"Geri... dönemiyorum. LANET OLSUN!" dedi ve duvara yumruk attı. Miras'ı ilk kez sinirli görüyordum. Ve çaresiz.

    b-"Ne oldu? Orada ne oldu?" Miras bize baktı. Babamın yanına yürüdü ve ona bir yumruk attı. Babamın canı yanmamıştı, ama nedenini de anladığını sanmıyorum.

    Miras-"Kusura bakma, sadece sinirimi çıkarmam lazımdı." Babam umursamadı bile. Sorusunu yineledi.

    b-"Ne oldu?"

    Miras-"Kim yaşıyor. Halis de yanında." Gerçekten de doğruymuş.

    Rıfat-"Peki Halis nasıl?"

    Miras-"Bilmiyorum. Halis fiziksel olarak iyi durumda. Ama zihinsel olarak iyi durumda olduğunu sanmıyorum. Gözcüden bir görü görmüş. Senin beni ve Uandina'yı öldürüp tüm diyarlara hükmetmeye çalıştığın bir gelecek görmüş." Babam ilk baş şaşırdı. Ama sonra:

    b-"Başka bir şey daha var değil mi?" Konuyu mu değiştirmeye çalışıyor? Hayır. Gerçekten başka bir şey var.

    Miras-"Halis imdandaki gözcüyü ve gezgini öldürmüş. Bunu kahkaha atarak bana anlattı." Halis mi? Katil mi? Birini mi öldürdü? inanmam. inanmıyorum. Ama babam inanıyor gibi. Hiçbir tepki vermiyor. Miras ise... Dayanamıyorum.

    Anka-"Frekans bozulu... " Miras'ın yanına gittim ve yakasından tutup duvara yapıştırdım:

    Rıfat-"YALAN SÖYLÜYORSUN. HALiS ÖYLE BiRi DEĞiL. HALiS BiR TEK UYUMAYI SEVER. KiMSEYE ZARAR VERMEK iSTEMEZ. O... O... o kadar iyi bir kardeş ki... kimseyi... incitemez... " yakasını bıraktım ve diz çöktüm. Ağlamıyorum. Gururum burada bile ağlamama izin vermiyor. Ağlayamamak acı veriyor.

    b-"Gözcünün gördüğü şeyin doğruluğu ne kadar tutuyor?" Nasıl bu kadar sakin kalabilir? Sakin ol, sakin ol...

    Miras-"Kader durmadan değişen bir olaydır. Senin o zamanki depresyonun zamanı o geleceğe yöneltmiş olabilir. Rıfat(B)'ın gelmesi geleceğini değiştirmiş olabilir. Çocukların kayıp olduğunda ve karın öldüğünde bunu düşünmüş olmalısın." Kendimi tutamıyorum.

    b-"Evet, o zamanlar zihnim karışıktı. Eğer Rıfat(B) Derya'yı tehdit etmese kesinlikle aklımı kaybedebilirdim. Diyarları fethetmeyi bile düşünmeye başlamıştım." iğrenç bir insansın.

    Rıfat-"Yani hepsi yine senin suçun. Ve kardeşimin katil olduğunu da hemen kabul ettin. Senden öyle nefret... Baba olabilirsin demiştim, zayıflık göstermiştim. Yine başımıza bela oldun. Bir daha buraya gelme. Artık babam değilsin." dedim ve depodan koşarak çıktım. Kardeşim katil olmuş ve hepsi babam yüzünden. Ondan nefret ediyorum. Onun gezgin olmasından nefret ediyorum. Gezginlerden nefret ediyorum. Odamın önünde sırada olan kişiler vardı. Beni bekliyorlardı. Kapımın önüne geldim, kendimi sakinleştirmeye çalıştım ve:

    Rıfat-"Bugün bu odada tavsiye verilmeyecek. Lütfen başka odalara geçin veya yarın gelin." dedim ve odama girdim, kapıyı kitledim ve kendimi yatağa attım. Dayanamıyorum. Her sonucun babamın yaptığı bir şeyden dolayı olmasına dayanamıyorum. Neden benim normal bir babam yok? Neden onun yaptığı her şeyin sonucunu biz çekiyoruz? Halis'in katil olduğunu nasıl hemen kabul eder? Nasıl öfkelenmez? Anlayamıyorum. Anlayamayacağım da.

    Anka-"Bunu sormamın zamanı değil ama frekans antremanına devam edecek miyiz?"

    Rıfat-"Evet, gerçekten de zamanı değil. Ben... Artık dayanamıyorum. Halis'e yaklaşmaya çalıştıkca benden uzaklaşıyor. Çok yol kat ettim sanıyorum sonra arkama bir bakıyorum bir arpa boyu yol almamışım. Artık normal bir hayat istiyorum. Ne Rian olsun, ne diyarlar. Sadece derdimin okul olduğu günlere geri dönmek istiyorum."

    Anka-"Ben de tüm ailemin geri dirilmesini istiyorum. Dirilemeyeceklerini biliyorum ama yine de istiyorum. Ben bununla yaşamayı öğrendim. Sen de öğreneceksin."

    Rıfat-"Öğrenmek istemiyorum." dedim ve yorganı üzerime çektim. Ben bu kadar zayıf değildim. Konu Halis olunca sadece zayıflık gösteriyorum. Demek geride kalıyorum öyle mi? O zaman onlardan öne geçerim ben de. Yeteneklerim hakkında her şeyi öğrenmem lazım. Bu zayıflık bana bir şeyi hatırlattı. Bilgi güçtür. Bu diyarda bile kraliçenin karşısına dikilip ona ülke yönetme tavsiyesi verecek kadar güce ulaştıysam bilgi sayesinde. Hayır, sadece bilgi sayesinde değil. Cesaret ve uygulama da beni başarıya zütürdü. Tek yapmam gereken bunu nasıl şu ana uyarlayacağımı bulmak.

    Rıfat-"Fla-en. Bugün seninle frekans antremanı yerine senin tüm yapabileceklerin ve yapamayacakların hakkında sorular soracağım."

    Anka-"Çok saçma. işte enerji üretirim sağa sola ateş topu atabilirim iyileştirebilirim daha ne yapmamı istiyorsun?"

    Rıfat-"Bunlar yetmez. Daha mantıklı yetenekler lazım. Ateştopu atabilsem bile isabet ettiremedikten sonra işe yaramaz. Kendimi iyileştirebilsem bile bu sadece daha fazla yaralayabilirim anldıbına gelir."

    Anka-"Peki ne işimize yarayacak? Güç desen bende öyle kocaman baltaları kaldıracak güç yok. Hız desen sadece görebilirim, o kadar hızlanamam. Onları yenmek için şansımız yok."

    Rıfat-"Bir savaş sadece hızla ve güçle kazanılmaz. Hız ve güç sadece faktördür. Savaş zeka ile kazanılır. Zeka ile... TABi YA!"

    Anka-"Ne oldu? Bir şey mi buldun?"

    Rıfat-"Rıfat(B)'ın mektubundaki son söz. Gözü duygu köreltir zeka ise aydınlatır. Bu savaşta savaşanları düşünelim. Kara zırhlının hedefi ne? Boşluğa ulaşmak. Hem de karşısına çıkanları ezecek bir öfkeyle bunu istiyor. Babamın amacı ne? Ejderha diyarını korumak gibi gözükse de intikam almayı daha çok istiyor. Miras Kim Styla için üzülüyor, Kim Styla Miras'tan nefret ediyor. Halis... Halis ise babamı öldürmek istiyor çünkü diyarları yok edeceğini düşünüyor. Burada ortak nokta hepsi duygusal düşünüyor. Ama Rıfat(B) hiç duygusuyla hareket etmedi. Hatta silahı babamın kumarhanesinde çalışan Derya adlı kıza doğrultmuşken bile babamın gözünün içine baka baka onu tehdit etmiş. Hiçbir zayıflık göstermemiş... Artık anlıyorum."

    Anka-"Ne anladın?"

    Rıfat-"Henüz kafama tam oturtmadım. Şimdilik enerji antremanımıza devam edelim." dedim ve kanatlar yine çıktı. Fla-en'e anlatamam. Kişiliğinin çocuk gibi olduğunu düşünürsek kesinlikle ağzından kaçıracaktır. Bu sefer ince eleyip sık dokuyarak gideceğim. Ve tüm duygularımı bir kenara bırakacağım. Kardeşim için olan duygularım da dahil.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 28.
    +1
    Rezzzzzz ama son 4 5 dakika kanki zor rezleyeceğim ilerde bilgin olsun
    ···
  4. 29.
    +2
    TERK EDiLMiŞ DiYAR

    PONARMiN (KARA ZIRHLI)

    Rıfat(B)-"Hala canın yanıyor mu?"

    Kara-"Artık acımıyor. Benim canımı bir tek yenilgi yakıyor."

    Rıfat(B)-"Ne de olsa sen savaşmak için var olmadın. Senin yerin boşluk. Oraya ulaşınca amacına ulaşmış olacaksın."

    Kara-"Ama nasıl? Bir Bine orayı koruyorken yıldızının enerjisini alamam. Hem oradaki ejderhalar da artık tetiktedir. Onlar savaşan bir ırk olmasalar bile gezegenleri için savaşacaklardır. Bir planın var mı Rıfat(B)?"

    Rıfat(B)-"Maalesef. Benim de elim kolum bağlı. Beklememiz gerektiğini düşünüyorum. En azından siz kendinizi toparlayana kadar."

    Kara-"Çok zaman kaybettik. Beklemekten daha fazlasını yapmamız lazım. Zaman benim için akıyor. Yaşlanıyorum git gide. Şu yaralarım geçinceye kadar bekleyeceğiz. Daha fazla bekleyemeyiz."

    Rıfat(B)-"Nasıl isterseniz." dedi . Bana gereksiz derecede fazla bir bağlılığı var. Rol yapmıyor, gerçekten bağlı. Ama bu kadar bağlılığın bile bir nedeni vardır. Bunu zaman gösterecek. Bana tekrar döndü:

    Rıfat(B)-"Sormak istediğim bir soru var. Boşluktan neden ayrıldınız?"

    Kara-"ilk kez bana hikayemi soruyorsun. Ama sana anlatacağım, bunca zaman yanımda olduğun için. Onun için ayrıldım. Ejderhaların atası olarak bilinen boşlukta benimle yaşayan dostum Pronasit için ayrıldım. Onunla aramız eskiden çok iyiydi. ikimiz de boşlukta yaşayıp evrenin dengesini sağlıyorduk. Daha sonra birden çocuklarının olmasını istedi. Ben de buna karşı çıktım ve o da herhangi bir evrenin dengesini bozabilecek büyük bir enerjiyi alıp boşluğu terk etti. Ben de onu takip ettim ama geri boşluğa dönemedim. Bana ihanetini asla unutmayacağım."

    Rıfat(B)-"Anlıyorum. O zaman size önemli bir şey göstereceğim. Lütfen beni takip edin." dedi ve gitti. Ne göstereceğini merak ediyorum. Onu ilk kez bu kadar farklı davranırken görüyorum.
    ···
  5. 30.
    +1
    savaşmak için var olmadın
    Sevişin olm
    ···
  6. 31.
    +2
    DEVLER DiYARI

    HALiS

    Onu değil pes ettirmek zarar bile veremiyorum. Bıçağım derisini kesmiyor, kılını bile kesmiyor. Hız konusunda da neredeyse benim limit aşımla yarışıyor. Boy üstünlüğü ve hayvan olmasından dolayı hareketlerime hızlı tepki verebiliyor. Babam aklıma geldi. O nasıl yapıyor? Savaşırken gözü kapalı duruyor ve savaşa da odaklanabiliyor. Hile gibi bir yetenek. Zihnimi boşaltmam lazım. Ama fırsat bile vermiyor.

    Kim-"Mir, dur." dedi ve Mir durdu. Dilini çıkarıp nefes alıp vermeye başladı. Kuyruğu benimle savaşırken dimdik duruyordu, şimdi ise sallanıyor.

    Kim-"Böyle bir yere varamayız. Hala çok yavaşsın. Çoktan Mir'in hızını ikiye, hatta üçe katlaman lazımdı." Nefes nefeseydim.

    Halis-"Çok zor. Nasıl kazanabilirim ki? içgüdü kullanayım diyorum zihnimi boşaltmak için yeterince sürem yok. Limit aş hızıma da yetişebiliyor. Nasıl onu yenebilirim?"

    Kim-"Zaten içgüdüyü hemen kullanamazsın, içgüdüyü kullanmak diye bir şey yok çünkü. içgüdü denen şey zaten içinde var olan bir şey. Sadece onunla konuşamıyorsun. Şimdi gözlerini kapat ve zihnini boşaltmayı dene. Ve ne gördüğünü söyle." gözlerimi kapattım ve zihnimi boşaltmaya çalıştım. Yanımdan bir esinti geçti. Gözümü geri açtım.

    Kim-"Gözünü aç dedim mi ben sana?"

    Halis-"Yanağımdan bir esinti geçti de rahatsız etti."

    Kim-"En azından yanından bir şeyin geçtiğini anladın. Bu da bir şeydir. Hmm. Limit aş hızını artırmak yerine önce içgüdüyü mü öğretsem? Ama zaman daralıyor. YAAAA! NEDEN BU KADAR AZ ZAMAN VAR!" Zamanımızı neden kısıtladığını anlamıyorum.

    Halis-"Zamanımız neden az? Bir Bine zaten ölümsüz. Onu öldürmek için yıllar geçse de beklerim."

    Kim-"Zamanımız az çünkü bu serinin son hikayesi. Sen ne kadar geç öğrenirsen okurlar da o kadar geç okuyacaklar... Şaka bir yana Ponarmin veya Bir Bine'nin seni bulup zütürme ihtimalleri var."

    Halis-"Ponarmin'i bir kere yenmiştin. Bir daha yenersin."

    Kim-"Ama senin yenmen gerekiyor. Varlıklar arası en güçlü kişi sen olman lazım. Sen Denge'nin Geleceği olacaksın. Gelecek sana emanet olacak. O yüzden üçümüzün tüm bilgisini bilmen gerekiyor. Ne de olsa Geçmiş ve Şimdi Geleceği oluşturur." Bana bu kadar sorumluluğun fazla olduğunu düşünüyorum. Tecrübesizim.

    Halis-"Ben bu kadar sorumluluk için uygun muyum? Khean daha uygundu. Hatta Mir bile benden daha uygundur. Neden ben?"

    Kim-"Herkes bu soruyu sormuyor mu zaten? Neden ben? Şöyle düşün. Neden sen olmayasın?"

    Halis-"Güçsüzüm, tecrübesizim... "

    Kim-"Ben de güçsüzdüm, ben de tecrübesizdim. Burada güç kazanacaksın, ikinci antremanında da tecrübe. Şimdi, devam edelim. Mir, saldır." dedi. Hiç beklemediğim anda saldırmaya başlayınca limit aş bile kullanamadım. Patisini ağzımın ortasına vurdu. Birkaç metre savruldum ama neyse ki hala ayaktayım. Bana doğru koşuyor.

    Halis-"Limit aş!" Bu halimle bile hızıma yetişebiliyor. Sinir bozucu. Zihnime bir esneme sesi geldi.

    Alduin-"Hala eğitimden geçiyor gibisin." Keşke ben de uyuyabilsem. Hiçbir derdi tasası olmayan bir ejderha olmayı çok isterdim.

    Halis-"Geçiyorum. Kafamı karıştırma şimdi. Savunmam lazım."

    Alduin-"Savunma, hasarı kabullen." Ne saçmalıyor lan bu?

    Halis-"Saçmalama. Neden hasar yiyeyim?"

    Alduin-"Bir Bine nasıl içgüdüyü hızlıca öğrenmiş biliyor musun? Hiçbir şey düşünmemeyi düşünüp gözleri kapalı bir şekilde koşup uçurumdan düşecek kadar cesurmuş. Senin de o uçurumdan düşmen lazım." O anda limit aşımı kapattım, gözlerimi kapattım ve saldırıyı direk kabullendim. Mir üzerime doğru koştu ve kafasıyla bana sertçe vurdu. Ben de ileri uçtum ve ağaca sertçe çarpıp yere düştüm. Kim yanıma geldi.

    Kim-"Sonunda bir şeyleri anlamaya başlamışsın." Her tarafım ağrıyor. O an gözlerimi kapattığımda hiçbir şey düşünmedim, ama içgüdüm de benimle konuşmadı.

    Halis-"Hani her şey sustuğunda içgüdüm benimle konuşurdu?"

    Kim-"Ee, duymasını da bilmen lazım. Zaten seninle konuştu, ama sen duymadın. En azından artık hissi hatırlıyorsun. Kalk ayağa. Ve bu sefer içgüdünü de kullanarak dövüş." Ayağa kalkabildim. Ben bu kadar dayanaklı değildim normalde. Bu eğitimden sonra mı oldu?

    Halis-"Hazırım, devam edelim." dedim Kim Mir'e işaret vardı. Tekrar saldırmaya başladı.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    +1
    Hakli serzeniş şuku
    ···
  8. 33.
    +2
    DÜNYA

    BiR BiNE

    Devler diyarına girişi bulmam lazım. Ama oraya gidemeyeceğimi biliyorum. Rıfat gittikten sonra Miras bana daha mantıklı bir çözüm olan "Halis senin peşindeyse elbette sana gelecektir. Sadece beklemen gerekiyor." dedi. Devler diyarını aramak yerine ejderha diyarını korumak daha mantıklıymış. Onun çocuğu değil tabii. Kim Styla da hamam böceği gibi her yerden çıkıyor. Öldürüyorum nasıl geri geliyor çıldıracağım. Benden intikam almaya mı çalışıyor?

    Gamze-"Bir Bine, orda mısın?" Bu düşüncelerden beni kurtardı. Evet, uzun süredir görüşemiyorduk. Gamze bu şehre gelmiş ve bir nostalji yapıp kumarhaneye uğramak istemiş.

    b-"Buradayım. Dalgındım kusura bakma." Gamze de yaşlanmış, saçlarına aklar düşmüş, yüzü gözü hep buruşmuş. Tonton bir teyzeye dönmüş. Dışımdan söylersem beni öldürür.

    Gamze-"Şimdi senin yerinde olmak vardı. Gençsin, önünde daha uzun yıllar var."

    b-"Abartma Gamze. Senden birkaç yaş küçüğüm sadece. Ben de seninle yakın tecrübeye sahibimdir."

    Gamze-"Hayır, benimle aynı tecrübelere sahip değilsin. Yaşın büyüdükçe, vücudunu tanıyamadıkça, aynaya baktığında kırışıklıklarınla başbaşa kaldıkça, insanlar sana ismin yerine abla, abla yerine teyze demeye başladıkça daha çok şeyi anlıyorsun. Zamanın aktığını, bunca zaman ne yaptığını düşünmeye başlıyorsun. Ben çok eğlenceli bir hayat yaşadım Bir Bine. Daha fazla eğlenmek ister miydim? Belki. Ama şu an değil eğlenmek hızlı müzikleri bile kafam kaldırmıyor. Eskiden burada az eğlenmedik. Sen, ben, rahmetli Huriye. Huriye fazla kalmadı ama biz burada uzuuun bir süre kaldık. En sonunda ben de bıraktım. Ama çok eğlendim, burada da, bıraktığım zamanda da."

    b-"Neden veda ediyormuş gibi konuşuyorsun?"

    Gamze-"Şimdiden veda edeyim de bir dahakine anca mezarıma gelirsin. Hayırsız. Hiç Gamze ablamın halini hatrını sorayım demiyorsun. Varsa yoksa gezgin. Gezgini arayacaksın diye yıllarını heba ettin."

    b-"Bunu söylemeyen bir sen kalmıştın ha."

    Gamze-"Sana söylüyorum çünkü bir daha yapma diye. Önünde bir sonsuzluk var Bir Bine. Elbet birgün yeni bir hayat kuracaksın. Şu an aklından geçenlere gülüp geçtiğin zamanlar olacak. Seni ne zaman görsem kafanda tilkiler dolanıyor. Biraz hayatı akışına bırak."

    b-"Gamze, çocuklarımdan biri beni öldürmeye çalışıyor, diğeri de benden nefret ediyor. Elim kolum yine bağlı bir şekilde beklemem lazım. Beklemek zoruma gidiyor. Keşke her şey bir anda olsa da bitse."

    Gamze-"Bitince de üzülürsün, ama bu zamanlar geri gelmez. Senin şuan yapman gereken şey hatalarından ders çıkarmak. Çocuklarımı nasıl geri kazanırım diye düşünmek. Benden bu kadar. Yolcu yolunda gerek." dedi ve ayağa kalktı. Dışarı doğru yürümeye başladı. Gamze'nin bu şekilde bilgece konuşmasını beklemiyordum. Hep aklı havada bir kızdı.

    b-"Hemen gidiyor musun?"

    Gamze-"Hayat kısa. Hala gezmem gereken yerler var." dedi ve cebinden biletini çıkardı. Fransa'ya gidiyor. Gençken çalıştı, yaşlıyken de dolaşıyor. Mantıklı hareket. Gamze arkasını döndü ve alaycı bir tavırla:

    Gamze-"Hiç demiyorsun bu kız neyle gidecek havaalanına. Beni havaalnına zütürüver. Sonra düşünürsün ne yaptığını."

    b-"Pardon pardon, geldim." dedim ve ona eşlik ettim. Aklı havada bir kızdan akıllı bir kadına evrildiğini görememek benim aptallığım. Bunlar bir daha yapmayacağım hatalar.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 34.
    +1
    Rifata laf yok
    ···
  10. 35.
    +2
    RiAN DiYARI

    RIFAT

    Artık uçabiliyorum. Ama dengeyi sağlamak bayağı zor. Öyle filmlerde gözüktüğü gibi yerini ayarla ve uç mantığı yok. Vücudumun duruşu, ağırlık gövdemin üstünde mi altında mı gibi etkenler de var. Hem daha acemi olduğum için çok enerji yiyor. Yarım saat bile uçamadım, hemen yoruldum.

    Anka-"Hala enerji var aslında, frekansı tamamlayabilsek bu kadar yorulmazsın." Nefes nefese kaldım. Konuşacak kadar bile enerjim yok. Neyse ki erken uyandım da halk gelmeden antreman yapabilmiş oldum. Halkın önünde uçsam bu sefer Miras'ın dilinden kurtulamazdım. Biraz kendime geldim. Kanatlar geri çıktı.

    Rya-"Bu şeklini sakın bozma. Sayende bayağı az iş yapıyoruz." Rya da kapının önüne gelmiş. Fark etmemiştim bile.

    Rıfat-"Erkencisin."

    Rya-"Dün kendini odaya kilitleyince seni merak ettim. Ama merak etme, sormayacağım. Tanrıça Miras seni çağırıyordu. Onu söylemeye geldim."

    Rıfat-"Miras beni ne yapacakmış ki?"

    Rya-"Ona sor." dedi ve atariyi aldı.

    Rıfat-"Saatini başlatıyorum."

    Rya-"Hala mı saate dayalı oynuyoruz?" Salak galiba. Ben ne zaman istediğiniz kadar oynayabilirsiniz dedim?

    Rıfat-"Elbette ki. Yoksa başından kalkmazsın. Sonra Miras bana kızıyor. Neyse, Miras odasında mı?"

    Rya-"Evet odasında." dedi ve odadan çıktı. Ben de odamdan çıktım ve Miras'ın odasına yöneldim.

    Kapıyı çalmadan içeri girdim, dalgınlık işte. Miras gözleri kapalı sağa sola çarpa çarpa yürüyor. Hemen telefonumu çıkardım ve dün şarj ettiğim (Fla-en ile uzun bir gece sonucunda voltajı ayarlayıp şarj edebildiğim) telefonumla videosunu çekmeye başladım. Hahaha. Bunu kesinlikle izleyip izleyip güleceğim. Telefonu kapattım ve cebime koydum. Kapıyı yavaşça çektim ve tekrar kapıyı tıklattım.

    Miras-"Gir." dedi. Kapıyı tekrar açtığımda Miras masasında oturuyordu. Sanki daha yeni olan olaylar hiç yaşanmamış gibi. Ama kanıtı telefonumda.

    Rıfat-"Beni çağırmışsın."

    Miras-"Evet Rıfat. Şöyle otur." dedi ve genelde halka yardım ettiği koltuğu gösterdi. Ben de oraya oturdum.

    Miras-"Ne yapmayı planlıyorsun?"

    Rıfat-"Ne konuda?"

    Miras-"Hayatın konusunda. Burada kalmana bir şey diyemem, hem halk da seni seviyor zaten. Ama hayatını burada mı geçireceksin?"

    Rıfat-"Zaten sana planımı söylemiştim. Fla-en ile frekans alıştırması yapacağız, belki bu şekilde hangi diyara nasıl gideceğimi de çözerim."

    Miras-"Peki neden geri döndün? Ejderha diyarında da kalabilirdin. Hem orada bu güçlerini öğrenmen çok daha kolay olurdu. Ejderhalar akıllı varlıklardır." Fla-en göğsümden kafasını çıkardı.

    Anka-"Saçmalık! Ejderhalar benim gücümden ne anlarlar? Daha o çok övündükleri içgüdüleri ile beni hissedemiyorlar. Oraya giderse Rıfat'ın anca pgibolojisi bozulur." Gözünü benden Fla-en'e çevirdi.

    Miras-"Senin ismin Fla-en'di değil mi?"

    Anka-"Evet."

    Miras-"Peki söyle bana Fla-en. Burada nasıl eğitimine devam edecek? Küçücük bir odada kendini senin istediğin gibi geliştirebilecek mi?"

    Rıfat-"Yani gitmem gerektiğini söylüyorsun. Anlıyorum. Zaten aklımda gitmek vardı ama tam tarih belirlememiştim."

    Miras-"Evet, kardeşini anlattım. Kendini geliştirmek için elinden geleni yapıyor. Senin de ondan geri kalmaman lazım. Sen de elinden geleni yapmalısın." Dediği şeyler mantıklı. Halis kendini zorluyor. Ben de kendimi zorlamalıyım.

    Rıfat-"Tamamdır, gidiyorum."

    Anka-"CiDDi OLAMAZSIN!"

    Miras-"En doğrusunu yapıyorsun Rıfat. istediğin zaman buraya geri dönebilirsin." Bundan sonra geri dönebilir miyim bilmiyorum.

    Rıfat-"Bundan sonrasında dünyama dönmeyi planlıyorum. Muhtemelen hızlandırılmış lise ve ayrıca üniversite okurum. Babam batırmadan önce şirketi devralır ve yönetmeye başlarım. Yani, buradakilere veda etmem gerekiyor." Miras şaşırmıştı. Dünyaya geri döneceğimi beklemiyordu. Ama geri döneceğim günün geleceğini ben biliyordum. Başından beridir hazırlıklıydım.

    Miras-"Pekala. O zaman vedalaşalım... "

    Rıfat-"Seninle neden vedalaşalım? Sen Kim ile karşılaşmak için kendini hazırlamıyor musun? O zaman ejderha diyarında seninle son kez görüşeceğiz. Hem sen gezginsin. istediğin zaman dünyaya gelebilirsin. Ben vedalaşmaya gidiyorum." dedim ve odadan çıktım. Nedense kendimi üzgün hissediyorum. Oysa kendimi bugüne hazırım sanıyordum.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 36.
    +1
    Bak ya hala Rıfata laf ediyor xd
    ···
  12. 37.
    +2
    Tennis ve Rya ile demircinin önündeyim. Ejderha diyarına gittiğim noktada durdum. Aslında bir tek onlarla vedalaşabilirim. Diğerleri ile o kadar da samimi değildim.

    Tennis-"Geri Rian'a dönsen olmaz mı?"

    Rıfat-"Burada çok bile kaldım. Orada hayatımı yarıda bırakıp geldim. Hatta bir ara geri dönemezsem hayatımı burada kurmayı bile düşündüm. Ama yapamam. Bu dünyaya ait değilim."

    Rya-"Neden ait değilmişsin. Burada tüm rian seni seviyor, ayrıca kraliçe bile sana saygı duyuyor. Bence sen buraya aitsin."

    Rıfat-"Yapamam. Ben bir insanım. Siz de riansınız. Bu şekilde olması size mantıklı geliyor mu? Evet, beni sevdiler çünkü ben farklıyım. Kraliçe bana saygı duyuyor çünkü Kral Noz gibi düşündüğümü düşünüyor. Peki siz olsaydınız ne yapardınız?"

    Tennis-"Ben eskiden soyluydum ve buraya da yeni bir hayata başlamak için geldim. Eğer bu sizin dünyanızda olsaydı yine de orada kalırdım. Geri dönmezdim."

    Rya-"Ben de hırsızdım, zaten kaçaktım. Buraya gelerek tövbe ettim. Hayatıma sıfırdan başladım. Ben de ayrılmazdım." Vicdanım her ne kadar gitmemi istemese de kararı duygularıma bırakamam.

    Rıfat-"Ama siz mecburiyetten yeni hayata başladınız, benim ise daha farklı diyarların varlığından bile haberim yoktu. Annem öldü mezarına bile gidemedim. Kardeşimi de kurtarırsam tekrar yoldan sapmasın diye yanında kalmam lazım."

    Rya-"O zaman ikiniz de buraya gelin. Burada yaşayın."

    Tennis-"Evet, Miras size yardım eder. Hem burada kalmak zorunda da değilsiniz. Kendi işinizi kurarsınız. Hem seni tanıyorlar. Herkes senden alışveriş yapar... "

    Rıfat-"Lütfen benim için daha fazla zorlaştırmayın. Diyelim ki dediğinizi yaptım ve bu diyara yerleştim. Kendi işimi kurdum ama nasıl buradan birini seveceğim? Diyelim ki sevdim ve evlendim ondan nasıl çocuğum olacak? Sizi de anlıyorum, inanın ben de gitmek istemiyorum ama benim de yapabileceğim bu kadardı. Elimden geldiğince kendimi susturdum, burada yaşayabilirim dedim. Ama yaşayamam. Onun için sadece vedalaşalım. Hem artık anka benimle. Olur da şu frekans olayında ustalaşırsam istediğim zaman buraya gelebilirim. Ama söz vermiyorum. Siz beni bir daha görmeyecekmiş gibi vedalaşın."

    Rya-"Sanki vedalaşabiliriz. Ben vedaları sevmem. Ama geri dönmeni çok istiyorum."

    Tennis-"Seni burada kalmaya daha fazla zorlayamayız. Sen kararını çoktan vermişsin. Ama ne zaman istersen gelebilirsin. Geldiğinde seni büyük bir hoşgeldin ile karşılayacağım." dedi ve sarıldı.

    Tennis-"En azından diğer diyardan babanla haber gönder. iyi olduğunu bilelim." Gülümsedim. Ben de sarılmasına eşlik ettim. Hiç benlik bir hareket değil. Ama... Neden bu kadar içim acıyor? Babam da ejderha diyarından ayrılırken böyle mi hissediyordu? Tennis ayrıldı ve gözyaşlarını sildi.

    Rıfat-"Neden ağlıyorsun ki. Hem ben gidiyorum ama ikinize de önemli bir görev vereceğim. Bu görevi yapmanızın ne kadar önemli olduğunu şöyle söyleyeyim, biriniz ülkeyi, diğeriniz de diyarları kurtarabilir."

    Rya-"O nasıl bir görev? Ne gibi bir görev vereceksin?"

    Rıfat-"Rya, sen bir zamanlar Kim Styla'nın ejderhalar ile saklandığı ine gideceksin. Orada Kim Styla bir kağıt saklamış. Burada sizin dilinizde konumunu yazdım. O kağıdı bulduğunda direk Miras'a zütürmeni istiyorum. Çok önemli."

    Rya-"Sen orada kağıt olduğunu nereden biliyorsun?"

    Rıfat-"Yakın zamanda birinden aldım. Kimseye söylemedim, bir tek size güvenebilirim. Ne kadar uzaklıkta bilmiyorum ama bunu bir tek sen yapabilirsin. Bunu başarırsan diyarların kurtulmasında büyük bir payın olur."

    Rya-"Ama bunu yaparsam Miras'ın izniyle yapmam lazım. Eğer ondan izinsiz yaparsam onun tapınağından atılırım ve yine bir suçlu olurum."

    Rıfat-"Miras'a bir şey söylemeden izin almaya çalış. Yapman için seni zorlamayacağım."

    Rya-"Saçmalama. Elbette ki yapacağım. Bunu görev olarak verdiğin için değil, arkadaş olduğumuz için yapacağım." Tennis'e döndüm.

    Rıfat-"Senin de görevin bu hesaplamaları kraliçeye vermek. Üstelik vergiyi artırması konusunda da ısrar edeceksin. Vergi artırmazsa elinde ülkenin kalmayacağını da belirt. Ülkeyi kurtarmak sana bağlı." Tennis şaşkındı.

    Tennis-"Ve bu kadar şeyi kraliçeye söyledikten sonra beni rahat bırakacak öyle mi?" Normalde korkmasına kızardım, ama sadece gülümsedim.

    Rıfat-"Evet, seni rahat bırakmayacak. Bu hesaplamaları Rıfat size gönderdi dersin. Böylece senin başının etini yemez. Gitme zamanım geldi. Elveda."

    Tennis-"Elveda değil. Tekrar görüşeceğiz." dedi ve ben yanmaya başladım. Canım ilk seferki gibi yanmadı, ama acımadı da diyemeyeceğim.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 38.
    +2
    DEVLER DiYARI

    HALiS

    Gözüm kapalı dövüşmeye alıştım, artık hareketleri tek tük görebiliyorum. içgüdüyü tam olarak kullanamıyorum. Şöyle bir sıkıntı var. içgüdü kullanırken limit aşamıyorum, limit aşarken içgüdü kullanamıyorum. Onun için limit aş kullanmak yerine içgüdüme odaklı bir dövüş sergiliyorum. Ataklarının çoğundan sıyrılabiliyorum. Bayağı işe yarar bir şey. Üstelik limit aş ile kullanılırsa bayağı güçlü bir kombo olacağını düşünüyorum. Babamı yenebilme şansım var. Tek sorunum ölümsüzlüğü. Onu nasıl aşacağım? Kim de ölümsüzdü ve babam onu yendi. Ben de babamı yenebilirim. Yenmeliyim.

    Kim-"Normal hızın eski limit aş hızınla eşitlendi. Artık limit aş kullanman seni daha da hızlı yapacak. Ama hala bir ekgib var." Savaşırken arada:

    Halis-"Limit aş ile içgüdüyü bir arada kullanamıyorum... " son anda patisini durdurdum. Kesin o darbeyi yeseydim bayağı savrulurdum. O atağı durdurabilmem bile bir mucize.

    Kim-"Gücün de oturdu ama bir ekgib var sanki."

    Halis-"Ben ne konuşuyorum burada?" Tam ısıracağı sırada eğildim, ucu ucuna kurtuldum. Aslında tam anlamıyla ısırmıyor, ama ağzına alırsa kaçamam. Beni sertçe fırlatır. Bir kere yaptı. Bir daha yapmasına izin vermem.

    Kim-"Hmm. Haaa! Buldum! içgüdün ile limit aşmayı beraber kullanamıyorsun." Valla mı lan? Nerde Khean'ın anlattığı Kim Styla, nerede bu Kim Styla.

    Kim-"Evet bu eğitim bitti. Mir, durabilirsin." dedi ve Mir durdu.

    Halis-"Neden? Daha hazır değilim. Mir'e çizik bile atamadım."

    Kim-"O elindeki bıçakla atamazsın da. Hem Mir zaten yoruldu. Biraz daha zorlasam bayılırdı." Mir'e baktığımda yatıyordu ve hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.

    Halis-"Savaşırken hiç öyle gelmiyordu."

    Kim-"Onu da ben eğittim. Ama hayvan olduğu için en çok bu kadar eğitiliyor. Farkettin mi peki? Sana hiç arkasını dönmedi veya seni arkasına fırlatmadı. Hep karşındaydı. Bu da hayvanların doğal içgüdüsü. Eğer arkasını sana dönerse en zayıf noktası kuyruğunu sana gösterir. Sen de kuyruğuna saldırırsın ve onu kolayca yenersin. Bu gördüğün bir sokak köpeği. Temiz olduğuna bakma senin yanına gelmeden önce buraya gelip onu ben temizledim. Gelir gelmez beni yalamaya başladı. ilk baş beni unuttu da yiyecek sandım. Akıllı bir köpek." dedi ve yanağını sevmeye başladı. Mir gerçekten yorulmuş. ilk geldiğindeki enerjisi yok.

    Kim-"Bu işimiz de bittiğine göre geriye kalıyor aklını temizlemek."

    Halis-"Aklımı mı? Zaten aklım başında. Limit aş ve içgüdüyü beraber kullanma çalışması yapmam daha mantıklı olur."

    Kim-"Ne zamandır beri eğitmen sensin? içgüdün ile limit aşı şu an beraber kullanmanın imkanı yok. Çünkü onların ikisini zihnin ayrı ayrı düşünüyor. Kendini birini kullanırsan diğerini kullanamazın diye şartlamışsın. Onun için zihnini bir temizlememiz gerekiyor." Portal açtı. Yine başka bir diyara gidiyoruz.

    Kim-"Dikkatli ol. Çok garip bir diyara gidiyoruz." dedi ve girdi. Çok garip bir diyar derken? Zaten aydınlık diyarlara gözüm yeni yeni alıştı, parlak bir diyara gitmediğimiz sürece bir sıkıntı yok. Ben de arkasından girdim.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 39.
    +1
    Yav nedir lo ne var lo yav nedir
    ···
  15. 40.
    +2
    Diyar durmadan şekil değiştiriyor. Midemi bulandırmaya başladı. Baş dönmesi gibi.

    Kim-"Demiştim, garip bir diyar. Gözlerini kapat ve içgüdünle yürümeye çalış. işini daha kolaylaştırır." dediği gibi gözlerimi kapattım ve içgüdüye odaklandım. Hala içgüdü ile tam anlamıyla göremiyorum.

    Halis-"Burası neresi?"

    Kim-"Buraya Hiran Ay Solosu derler. Burada beden gücünün bir önemi yoktur. Zihin gücü burada savaşları kazandırır. Zaten görüyorsun, Çevrenin böyle olmasının nedeni bile zihinlerini güçlendirmek istemeleri. Ama senin zihninin olimpiyatta yarışmasına gerek yok. Sadece temizleyip, biraz da güçlendirip gidece... " derken birden yere çakıldık. Üzerimizde bir şey mi var? içgüdüm ile hissetmiyorum.

    Halis-"Üzerimizdeki ne? içgüdüm ile hissedemiyorum."

    Kim-"Üzerimizde bir şey yok çünkü. Yerçekimi ile bizi yere çaktı."

    -"Siz ilkel varlıklar, buraya izinsiz girdiniz."

    Kim-"Merhaba, ben Kim Styla. Randevu almıştım... AHH!" Şakalardan hoşlanmadığı belli.

    -"Seni tanıyoruz Kim Styla. Eskiden iyi kalpli biriydin, ama ablanın ihaneti ile kalbini kararttın. Hmm. Belki de ablanın ihaneti ile alakası yoktur. Bir Bine tarafından öldürüldün ve Denge tarafından geri getirildin. Ama şu an kalbin kararsız"

    Kim-"Bildiğim şeyleri tekrar söylediğin için teşekkürler. Hatıralık eşya nereden alabilir... AHH! Şunu keser misin?" yerçekimini artırıyor ve Kim'i susturmayı başarıyor.

    -"Seninle boşa konuşmuş oluruz. Sen Halis. Buraya babanı öldürecek gücü kazanmak için geldin. Khean'dan miras kalan kağıdı hala taşıyorsun. Işık, dengenin kuklası. Kim de dengenin kuklası. Yun da öyle. Sen de mi öyle olmak istiyorsun?" Kukla olmak önemli değil.

    Halis-"Ben sadece güçlenmek istiyorum."

    -"Bu aptallık. Denge dediğin şey yalnızca bir işgalci. Kuklalarına bile planlarını söylemekten korkuyor. Ponarmin... "

    Kim-"Saçma sapan şeylerden bahsedip başımızı şişirmeyelim. Buraya Halis'in zihnini güçlendirmek için geldim. Ve sen de onu zihin hapsine alabileceğine inanıyorum." Lafını yarıda kesti ve ciddileşti. Garip.

    -"Denge'nin planlarını bilmiyorsun. Merak etmiyor musun?"

    Kim-"Etmiyorum. Şimdi, zihin hapsini kullanacak mısın artık?"

    -"insan için ağır gelebilir. Oradan yıllarca ayrılamayabilir. Yine de zihin hapsine girmesini istiyor musun?"

    Kim-"Evet evet okudum ve onaylıyorum. Nereyi imzalıyoruz?"

    -"Halis, bunu istiyor musun?" Biraz korkmuyor değilim. Yalan yok.

    Halis-"Eğer güçleneceksem evet, istiyorum." dedim ve birden uyandım. Uyandığımda evimdeydim. Yatağımdaydım. Rıfat da yan yatakta uyuyordu. Hepsi... Rüya mıydı?
    Tümünü Göster
    ···
  16. 41.
    +2
    Rıfat gözlerini açtı ve beni görünce şaşırdı.

    Rıfat-"Sen, uyanık, bu saatte... Başımıza taşlar yağacak." dedi ve yataktan kalkıp odadan çıktı. Su içmeye gidiyor galiba. Çok garip bir rüyaydı, ve çok da saçma. Rıfat'a anlatırsam kesin benimle dalga geçer. En iyisi bunu kendime saklamak. Çok gerçekçiydi. Vücuduma baktım. Yaralarım yok. Gerçekten rüya görmüşüm demekki. O kadar rahatladım ki. Susadım. Ben de yataktan kalkıp aşağı indim. Mutfağa yöneldim. Kapıyı açtım ve:

    Huriye-"Bu hafta okul yokmuş. istersen yat uyu... Halis, sen de mi uyanıksın?" Annem ölmedi, annem ölmedi, hepsi rüyaydı. Ama kendimi ona koşup sarılırken buldum. Ağlıyordum. Hıçkıra hıçkıra.

    Rıfat-"Ne oldu buna şimdi?"

    Huriye-"Kabus mu gördün oğlum?" dedi ve başımı okşadı. Sanki bu anı o kadar uzun zamandır bekliyordum ki... Hepsinin rüya olmasına o kadar mutluyum ki... Yaklaşık 5 dakika sonra ayrıldım.

    Rıfat-"Bugün erkenden de uyandın, iyi misin?"

    Halis-"Evet, iyiyim. Kabus görmüştüm de."

    Rıfat-"Her kabus gördüğünde anneme ağlamayacaksın herhalde?"

    Huriye-"Yoksa sen erkekler ağlamaz falan mı diyeceksin? Haberin olsun bebekken sen de az ağlamazdın. Ama Halis senin ağlamana rağmen uyurdu. Baban kaç gece uykusuz işe gitti." Babam... Babamı duyunca istemsizce sinirlendim. Sadece rüyaydı. Kendini kaptırma. Babam diyarları falan işgal etmeyecek. Zaten diyarlar da yok, ışık diye bir şey de yok. Ama yine de emin olmak istiyorum. Annem ile Rıfat tartışırken laflarını kestim ve:

    Halis-"Anne, gezgin nedir?" Bu soruyu sorarken almaktan korkutuğum cevaplardan biri babanıza sorun, diğeri de her şeyi anlatması.

    Huriye-"Gezgin gezen kişilere denmiyor mu? Hani dünyayı gezen ve gezi yazısı yazan kişilere? Öyle bir şeydi." Büyük bir rahatlama hissettim. Her şey rüyaymış. Hem de her şey. Ben katil değilim. Ben o kadar eğitimden geçmedim, sevdiğim kimse ölmedi. Alduin... Yok... Neden kendimi yalnız hissediyorum.
    ···
  17. 42.
    +1
    Demiştim, garip bir diyar

    Kesin sıçtık
    ···
  18. 43.
    +2
    Rıfat ile odadayız. Rıfat her zamanki gibi eline kağıdı almış, telefonuna yazı yazıyor. Yine kendince önemli bir konuda not alıyor olmalı. Kafasını kağıttan kaldırmadan:

    Rıfat-"Tatil günü ve yatağa yatmana rağmen gözün açık. Garip. Sanki kardeşimin içine başka biri girmiş gibi."

    Halis-"Kim bilir. Belki de öyledir." Hiç uykum yok. Rüyamda uyumamak için kendimi bir süre zorluyordum, daha sonra Alduin'in yavru uykusu ile uykusuzluğum geçmişti. Alduin'in geri uyandığında ise uykusuzluk hissimi bastırıyordum. Şimdi ise hiç uykum yok. Acaba iyileşiyor muyum? Bu rüya sayesinde galiba. Bilmiyorum.

    Rıfat-"Bana cevap da verebiliyorsun artık. Sonunda, argüman yarıştıracağım birinin olması dünyada tek zeki insanın kendim olduğunu düşünmeme mani oluyor."

    Halis-"Orada ne yazıyorsun?"

    Rıfat-"Öğretmenler için bir hiyerarşi tablosu. En salağından en zekisine göre mi sıralamalıyım yoksa en azimlisinden en tembeline doğru mu bilemedim. iki etkeni de üst üste koyup sıraladığımda karışıklık çıkıyor. Onu düzeltecek bir yol bulursam çalışkan ve aptal ama azimli öğrenciler için iyi öğretmenler, tembel ve ders çalışmayan zeki öğrenciler için de alt tabakadaki öğretmenleri ayarlayabilirim. Bu kadar konuştum ve hala uyumuyorsun. Öğretmenleri izleyip analiz yapmak yerine seni izleyip analiz yapsaydım."

    Halis-"istesen de yapamazdın. Ayrı sınıflardayız."

    Rıfat-"Ama aynı evdeyiz, ve yapmaya başladım bile. Bence şu an senin alter egon devreye girdi."

    Halis-"Alter egosu mu?"

    Rıfat-"Evet, yani tam tersi kişiliğin. Uyku ve düşük özgüven senin normal halindi. Uykusuzluk ve yüksek özgüven ise senin alter egon. Bunu tetikleyen şey muhtemelen rüyan. O kadar mı etkileyiciydi?"Etkileyici mi? Kelimelerle tarif edilemez.

    Halis-"Annemin öldüğünü gördüm. Rüyamda annemin öldüğünü öğrenmek yaşadığım en hafif olaylardan biriydi. Sen düşün."

    Rıfat-"Rüyanda fiziksel acı mı çektin? Yoksa pgibolojik mi?" parmağımdan çivilendiğim aklıma geldi ve bir an titredim.

    Rıfat-"O kadar mı etkilendin rüyadan?"

    Halis-"Aklıma rüyada yaşadıklarım geldikçe bir garip oluyorum. Gerçekten yaşamış olsam kafayı yerdim herhalde. Rüyamda akıl sağlığım yerindeydi... babamı öldürmek istemem dışında."

    Rıfat-"Babamı öldürmek mi? Neden öldürmek istiyordun? Annemi o mu öldürmüştü?" O öldürmedi ama bir nevi suçlusu da o.

    Halis-"Öldürmedi, ama birçok kişiyi öldürecekti. Ben de onu durduracaktım. Ama rüya işte."

    Rıfat-"Sakın babamı öldürmeye kalkmada. Hadi aşağı inelim, kahvaltı hazır."

    Halis-"Nereden biliyor... " Aşağıdan annemin sesi geldi.

    Huriye-"BiR BiNE! RIFAT! HALiS! KAHVALTI HAZIR!"

    Halis-"Nereden bildiğini sormayacağım. Şanslı tahmin de değil. Analiz."

    Rıfat-"Bak bu doğru tahmin işte. Genelde tam bu saatte çağırır." Tanıdığım en zeki insan. Okulda, hatta çevremde Rıfat kadar zeki birini tanımıyorum. Sadece boş zekadan ibaret değil. Azimli. O hep olmak istediğim kişiydi. Şu an bile öyle.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 44.
    +2
    Aşağı indiğimde sofranın başında babam oturuyordu. Şu an arkasındayım. Yanından geçip sandalyeme oturmam gerekiyor ama yapamıyorum. Tek hamlede onu öldürebilirim. Elim istemsizce belime gitti. Bıçağım yok. Rüyaydı o. Kendine gel. Rüyam beni o kadar mı etkiledi? Sakinleş, onu öldürmeme gerek yok.

    b-"Ne ayakta dikiliyorsun, otursana." dedi. Bana bakıyordu. Neden rüyamda ondan bu kadar nefret ettim? Yaşadıklarım için onu mu suçlamıştım? Hatırlamıyorum. Rıfatın yanındaki sandalyeye oturdum. Yemeğe başladık.

    b-"Huriye, bugün ikimiz de işe gitmesek mi? Hem çocuklar da tatilken biz de bir hafta kafa dinlemiş oluruz."

    Rıfat-"Tembellik yapacaksan bahane olarak bizi kullanma."

    Huriye-"Rıfat! Babanla doğru konuş. Çok güzel olurdu da şimdi işe gitmezsem işleri aksatırlar."

    Rıfat-"Anne, sen koskoca ivanlar Holding'in CEO'susun. Ve yönetici asistanın yok mu? En azından genel müdürün veya sekreterin olması lazım. Gidersin, eğer işini düzgün yapamamışsa kovarsın ve daha güvenilir birini genel müdür veya sekreter yaparsın. Hatta ondan sonra insan kaynaklarındaki çalışanları da kovarsın ki işlerini düzgün yapmayıp salak adamları kovamadıkları için."

    Huriye-"Oğlum insan işten çıkarmak öyle kolay mı?"

    Rıfat-"Anne, sen babam gibi küçük esnaf değilsin. Sen büyük bir holding yönetiyorsun. Ben gitmezsem iş yürümez lafı tamamen bir saçmalık. ileride işi ben devir alırsam kesinlikle bir ayarlama yapacağım."

    b-"Küçük esnaf mı? Sen orası gecede ne kadar ciro kasıyor biliyor musun? Tek gecede mahalleyi alacak para kazanıyorsun orada." Rıfat aşağılama moduna geçti. Çenesini kaldırdı, gözüyle tam olarak onun gözünün içine bakmıyor. Bu karşıdakine pgibolojik olarak aşağılama sağlıyor. En azından ben öyle düşünüyorum.

    Rıfat-"Şirket gücünü kazandığın para ile hesaplamak tam da küçük esnaflara göre bir şey."

    b-"Ya nasıl hesaplanıyormuş beyefendi?"

    Rıfat-"Reklam miktarı, şirketin popülaritesi, çalışan işçi sayısı, iş verimi... daha sayayım mı?"

    Huriye-"Rıfat, şu an küçüksün, insan pgibolojisinden pek anlamıyorsun. Büyüyünce anlayacaksın. O kadar kişiyi işten atarsam şirket büyür belki ama insan kaybedersin. Senin gibi düşünürsek saygınlığın düşer. insanlar işini severek yapmak yerine korkarak yapar. Her an kovulurum korkusuyla işi ellerine yüzlerine bulaştırırlar."

    Rıfat-"Böyle yaparsan da herkes rahat olur ve iki günde yapılacak işi iki ayda teslim alırsın. insanların saygı duyması önemli değil... "

    Halis-"Bence insanların saygı duyması önemli. insanlar sana ne kadar saygı duyarsa senin için kendi zamanlarını feda etmeleri de o kadar kolaylaşır. Onlara hem korku verip hem de kendine saygı duydurabilirsin. Onları çalıştırırsın, işi zamanında yapamazsa maaşının düşeceği korkusuyla işi zamanında yapar. işini uzun süre iyi yapar ve kendini diğerleri arasından sıyırabilirse ona rütbe verirsin ve maaşına zam yaparsın. Böylelikle hem senden korkarlar hem de sana saygı duyarlar." Hepsi bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Rıfat bile. Benden bu kadar uzun açıklama beklemiyorlardı. Babam anneme eğildi ve sessizce:

    b-"Halis iyi mi?" diye sordu.

    Rıfat-"Kulaktan kulağa konuşacaksan en azından sessiz konuş. Bu onun alter egosu."

    b-"Alter ne?"

    Rıfat-"Yani kişiliği tam tersi haline döndü. Uykulu ve özgüvensiz bir kişilikten uykusuz ve özgüvenli bir kişiliğe döndü. Gördüğü rüyadan dolayı geçici bir olay olduğunu düşünüyorum. Zamanla eski haline gelir."

    Huriye-"Pgiboloğa zütürmeli miyiz?"

    Halis-"Ben iyiyim. Uykusuzken de hastane hastane dolaşıyorduk şimdi uyanığım yine mi hastane hastane dolaşacağız? istemiyorum. Anne, sen de bugün işe gitmiyorsun. Ve Rıfat haklı insan kaynaklarındaki elemanlarına biraz baksı yapman lazım. Bu hafta adam akıllı tatil yapacağız."

    Huriye-"Tamam, çok ısrar ettiniz. Bu hafta tatil yapalım." Böylece tatilimiz başlamış oldu. Her şey güzel gidiyor.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 45.
    +2
    Yemekten kalktık ve televizyonun başına geçtik. Aslında bunun olmasını bekliyordum. Annem ve babam, hatta biz bile biraz evde vakit geçirmeyi özlemiştik. En çok da ben özlemiştim. Rüyamdan dolayı.

    Rıfat-"Adam akıllı bir film izlesek? Bu film o kadar saçma ki sonunu bile söyleyebilirim."

    b-"Kendini her şeye muhalefet olmaya zorlamasan Rıfat? Sadece filmin keyfini çıkarsan?"

    Rıfat-"Sonunda kadının adamı öldüreceği o kadar belli ki." Gerçekten yani. Tüm klişeleri bir filme sığdırmışlar. Sonunda kadın adamı öldürmezse sürpriz sonlu bir film olur.

    b-"Rıfat! Kızıyorum ama. izle şu filmi adam akıllı." Ama film dikkat çekici. Beklemediğim şekilde hemde. Kız bir adamdan kaçıyor ve bir yere düşüp bayılıyor. Daha sonra uyandığında kendini suikast için eğitilenlerin olduğu bir kampa kaçırılmış bir şekilde buluyor. Orada onu eğitiyorlar... Zehir içiriyorlar... Kurtlara parçalatıyorlar... Sadece rastlantı. Sadece rastlantı. Kadın sonunda kötü adamı öldürüyor. Öldürdüğü adam da... Babası...

    Huriye-"Halis iyi misin? Bembeyaz oldun."

    Halis-"Yo yok bir şeyim."

    Rıfat-"Filmden etkilendiğini söyleme bana sakın."

    Halis-"Bir lavaboya gidip geliyorum." dedim ve hızlı adımlarla tuvalete girdim. Yüzümü yıkadım. Birden fazla kez. Sadece tesadüf... Sadece tesadüf. Kendini toparla. Tatil günlerini berbat edemem. Kendime sert bir tokat attım. Toparla kendini. Odaya gir ve normal davran. Tuvaletin kapısını açtım:

    "Temiz kalp kirleniyor. Diyarlar bir bir düşüyor. Kimse onu durduramaz, ölüm bile ona yaklaşamıyor."

    Halis-"Hayır hayır hayır hayır hayır." Babam karşımda.

    b-"Yetmez. Daha fazla diyar benim olmalı. O yıldız benim hakkım." Bir yanında Miras'ın cesedi, diğer yanında da toprak vardı. Toprağın üzerinde ortadan ikiye bölünmüş hilal sembolü vardı ve her tarafta dal parçaları vardı.

    Halis-"SENi ÖLDÜRECEĞiM!!!" diye bağırdım ve tam saldıracakken uyandım. Odamdayım. Yan yatakta da Rıfat uyuyor. Bu da neydi böyle? Rüya mıydı?
    ···