1. 351.
    0
    @108 olm eü de çoğu hoca arkadaş gibidir öğrencilerle. ev falan taşımaya bile yardım erder öğrenciler. sen hangi dağda okuyom amk.
    ···
  2. 352.
    0
    yalanına sokuyum senin bin.
    not:söyledim rahatladım amk
    ···
  3. 353.
    0
    ege üniversitesi'ndeki bütün kadın hocalara mail olarak yollamaya başlayayım bu başlığı.
    ···
  4. 354.
    0
    ben dokuz eylülde hazırlık hocamı gibmiştim sözleşmeliydi daha sonra egeye geçti panpa. adı gültendi. süper zütü vardı la hatunun
    ···
  5. 355.
    0
    ben banyodayken dildara hoca salondaki çekyat'ı açmış, çarşaf pike falan hazırlamıştı. üzerinde bornozu bana çay ikram etti. saçları hala ıslak, gözleri her zamanki gibi ışıl ışıl karşımda oturuyordu. "söyle bana... öğrenciler benim hakkımda ne düşünüyorlar? her hoca bunu merak eder". ben de öğrenciler tarafından çok sevildiğini, saygı duyulduğunu anlattım. nerde kaldığımı sordu. öğrenci evinde dedim. havadan sudan konuştuk bi süre. sonra pattadanak bana kız arkadaşım olup olmadığını sordu. yok dedim. gerçekten de o zamanlar kız arkadaşım yoktu. kendime tatil vermiştim. kızların dizikolik olduğunu, çoğunla kafa yapımız uyuşmadığını falan anlattım.
    ···
  6. 356.
    0
    sonra birden kapı açıldı dildara hocaydı içeri giren. hocam diye seslendim. saçlarımda köpük kalmış yanına geliyorum bidaha yıkanacam dedi. duşakabinin kapısını açtı ve ne göreyim. kocaman yarağı var beni gibe gibe bi hoş etti. ondan sonra sabaha kadar her odada gibti beni
    ···
  7. 357.
    0
    çabuk yazlan çabuk
    ···
  8. 358.
    0
    bir kadının nasıl değişebileceğini, dişiliğin daima mevkiden daha baskın geldiğinin ibretlik hikayesidir. anlatmamı ister misiniz? olay tamamen gerçektir. ege üniversitesinde 3. sınıf öğrencisiyim. 2 ay kadar önceydi. üniversitedeki bölümümde bir ders ile ilgili olarak alan çalışması yapacaktık. alan çaılşmasının başkanı da hocamdı. alımlı, güzelliğini cübbesinin ardına gizlemeye çalışan bir kadın. bu onu daha da çekici yapıyordu. (onun hakkında daha fazla fiziksel detay vermek istemiyorum. nedeni malum) bacakları tornadan çıkmışçasına düzgün ve biçimli genç bir kadın düşünün. kürsüde konusuna hakim ders anlatırken hayallere dalardım. sadece ben değil bütün erkek arkadaşlarım da ayni benim gibiydiler. abaza ve duvara tırmanacak kadar kadına aç. hocamın (adına dildara diyelim. en sevdiğim kadın ismidir. hititlerden gelir) dildara hocanın dersini iple halatla çekerdim. geceleri de onun bacaklarını düşünerek 31. yakışıklı bir erkeğim. şimdiye kadar tezgahımdan çok kız geçti. zaten izmir hatay biniyim. karı kızla aram çok iyidir. alan çalışması yapacağımız yerde gözlerimiz sürekli kesişiyordu. onun gözlerine her baktığımda kalbim kelebekleniyor, pır pır kanatlanıyordu. kolay değil... o bir hoca, ben not derdinde bir öğrenci. dildara hoca alan çalışmasında beni yardımcısı olarak seçti. ona yakın olacaktım. sevincimden çıldıracak gibiydim. arkadaşlarımın kinayeli bakışlarından gözlerimi kaçırdım. öğrencilerden gelen çalışma değerlerini bilgisayara ben geçirecektim. bu dildara hoca ile başbaşa kalma demekti. allah'ın beni sevdiğini anladım ilk defa hayatımda.

    o gece heyecandan uyuyamadım. bütün gece sözölükte takıldım. yarın sekreterlik görevimin ilk günüydü. alan çalışması yapacağımız yere giden otobüste hocam ile yanyana oturmuştuk. bana bilgisayarından ilgili metodları ve programı falan gösteriyordu. arasıra gözüm bilgisayardan hocanın meme çatalına kayıyor, ağzım boğazım çöl kuruluğunda çaktırmadan yutkunuyordum. hayatımda gördüğüm en güzel meme çatalıydı. ve de ulaşılması imkansızdı. otobüsün her viraja girdiğinde dildara hocanın bacakları bacaklarıma hafifçe değiyor, ben heyecandan bitiyor, eriyor, kahroluyordum. şimdiye kadar yüzlerce 31'ime katık yaptığım kadın yanımda, bedeni bedenimde, birlikteydik. kalbim attığı ilk günden beri hiç bu kadar kan pompalamış, o an yarağım elması çizecek kadar sertleşmişti. bacaklarımı birleştirdim ve bilgisayarı çaktırmadan bacak arama doğru çektim. bacağı bacağımda bakışlarımız kesişti. o an tahrilk edici binlerce kelimeye, 1001 gece sevişmeye bedeldi. içim ürperdi. otobüsün en arkasındaki koltuklardaydık. bizim malların çoğu uyuyor, bazıları ise cep telefonlarını kurcalıyordu. başka bir şey konuşmadık. sanki konuşacak kelime, söylenecek söz kalmamıştı. alan çalışması yapacağımız yere yaklaşmıştık. uyanan bazı mallar da arkaya doğru bakıyorlardı. hocam ve ben birbirimizden suçlu gibi uzaklaştık. o gün sürekli bakışlarımız kesişiyordu. bizim malların getirdiği ölçüm değerlerini ben topluyor, hocamın yardımıyla bilgisayara geçiriyorduk. birkaç kere parmaklarımız birbirine dokundu. dildara hocanın teni tenimde heyecanımı gizleme çabası içinde o günü bitirdik. izmir dönüşü hocada bir sürü kağıt, not falan vardı. bunları tek başına taşıyamayacağını dilerse evine kadar zütürebileceğimi söyledim. tamam dedi hoca. hocanın evinin yakınlarında otobüsten indik. elimde bilgisayar çantası, b,r sürü kitap, not, klasör hocanın evine doğru yöneldik. dildara hoca birkaç kere yardımlarım için çok teşekkür etti. evinin kapısını açtı. beni içeri davet etti. saat akşam 10 gibiydi. ben şehrin öbür ucunda oturoyorum. (kim karşıyaka'da, kim göztepe'de söylemem binler. kimlik açısı daralmasın). elimdekileri giriş holündeki masanın üzerine bıraktım. "geç hadi içeri. karnımız aç. ben birşeyler hazırlayayım. yemekten sonra aldığımız verileri yarın için printleriz" dedi ve üzerini değiştirmek için izin istedi. kısa bir süre sonra üzerinde askılı bir bluz, altında darımsı mini şortla dildara hoca odaya girdiğinde kalbim durdu ve yeniden çalışmaya başladı, veya bana öyle geldi. bizim mallara anlatsam hiçbiri inanmaz dedim içimden. okuldaki o akademik resmi kimliğinden sıyrılmış, dildara hoca %100 kadın olmuş ve evde onunla yapayalnızdık.
    mini şortlu, bir içim su bacaklı, askılı blüzlu hocam mutfağa doğru giderken arkasından baktım. dildara hoca'nın dolgun ve diri kalçalarının devinimleri ile hormonlarım horon tepiyordu. oturduğum koltuktan mutfaktaki hocanın kalçasını dikizlemeye devam ediyordum. bir müddet sonra hoca elinde iki tabakla salona geldi. kusura bakmamamı, geç olduğu için sadece sandviç hazırlayabildiğini söyledi. lokmalar boğazımda düğümleniyordu. hocam karşımda, bacak bacak üstüne atmış, resmilikten uzak, sandviçini yiyordu. yemeklerimizi bitirip, printe geçtiğimizde saat 23:30 olmuştu. birkaç kere printer problem çıkardı. (hp'iydi. hallettik. malum hp-windows uyuşmazlığı) basılacak daha yüzlerce sayfa vardı. printer gene problem çıkardı. işimiz bittiğinde saat sabahın 1:30'uydu. hocam bana çok geç olduğunu, bu saatte otobüs olmadığını, evinde kalabileceğimi söyledi.

    ilk defa hayatımda arızalı bir hp printırı böylesine sevdim. duş almak için müsaade istedi. salonda yalnızdım. başımı iki elimin arasına aldım. olanlar hayal gibiydi. okulda herkesin ağzının suyunu akıtan dildara hocanın evinde, gecenin zıbarında yapayalnız, bir o bir ben, üstüne üstlük hocam şu an banyoda çırılçıplak duş alıyordu. delirmek üereydim. dildara hocanın banyodan çıktığını duydum. toparlandım. diğer odadan sesini işittim. "hadi duş sırası sende. banyoya senin için temiz havlu astım" robotik hareketlerle banyoya doğru seğirttim. kapıyı kapattım ve aynada kendime baktım. kendimi tokatladım, hayır olnalar rüya veya hayal değildi. ben, dildara hocanın banyosunda, hem de biraz önce yıkandığı banyodaydım. duş kabininde soğuk suyu açtım. heyecandan tenim cehennem alevleri gibi yanıyordu. yarağım ise isyanlarda, baş kaldırıyordu.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 359.
    0
    banyodan çıktıktan sonra üzerinde durduğum seramikler bir an titremeye başladı ve düştüm. uyandığımda başımda sıcak kanlar vardı ve hala kanıyordu. etrafıma bir baktımn evimdeki banyodayım. bayılmıştım. hep dildara hocayı sayıklamaktan kafamı kırsam yinme o diyordum.
    ···
  10. 360.
    0
    cabuk yaz dıbına koduuum yatıcam daha
    ···
  11. 361.
    0
    iyi bakalım dinliyoz bin.
    ···
  12. 362.
    0
    yalanına sokuyum oç
    ···
  13. 363.
    0
    rezerved
    ···
  14. 364.
    -1
    sevmek ve sevişmek. ikisini birden hayal edemeyiz.
    ya sevmediğimiz kadınların koynunda boşaldıktan sonra kendimizden tiksiniriz yahut sevdiğimiz kadınlar bize vermez.
    ahlak mı etik mi yoksa hazları duygu ile yıkamadan yemek mi...
    daha önce hangi zirai ilaca maruz kaldığını bilmeden sevmediğim bir kadınla öpüşürken en temizinden çarşaflar dahi kirli görünür gözüme...
    yani anlayacağın sevgili okur, sevmek ve sevişmek hep ayrı cümlelerde hayat bulur..
    not: beklerken canım sıkılıyor. kızmayın
    ···
  15. 365.
    -1
    kadınlar; yolda efedni, yatakta bin erkeklerden hoşlanır. bu izmir için çok geçerlidir. izmirli kızlar yolda sağda solda cıvıklık yapan kemal sunal tipli erkeklerden nefret ederler. haaa bin olacaksan yatakta ol. bunu öğrendim. bi de 404 çok fena.
    ···
  16. 366.
    -1
    geçenlerde az daha yakalanıyorduk bizim okuldan bazı mallara. onu da anlatcam.
    ···