1. 1.
    0
    keşke başlığı sol taşağa taşıyıp sizi rahatsız etmeden anlatma imkanım olsaydı... zaten yazı tarzım da pek ilgi çekici değil. amacım ilgi çekmek vesaire değil zaten hikayemi bitirip sözlük macerama son vermeyi düşünüyorum.
    ···
  1. 2.
    0
    öncelikle profilimi çizmem gerekirse. türkiyenin en doğsunda bir köyde alışıla gelmiş doğu insanından biraz daha farklı bir ailede dünyaya geldim, aslında alışıla gelmiş dediğim o coğrafyanın bir gerçeği ama o bölgeye yabancı çoğu insan bunu bilmez veya kabul etmek istemez. bölgenin terörden kaynadığı günlerde yüz yıllar önce iran dan göçen bölgenin gerçek yerlisi diyebileceğim pkk ve bilimum kürt hareketlerine mesafeli bir aileler topluluğunda doğdum. bölge insanından farklı bir kökene sahip olmak köyü(bütün köy aynı atadan türemiş olduğudan içine kapanık aşiret tarzı bir yapılanmamız vardı) çevresinden uzaklaştırıp(veya çevredekiler tarafından dışlanmak diyebiliriz sonuçta ikisi de aynı kapıya çıkıyor) mevcut otorite olan devlete yönlendirmiş ve büyük ihtimalle tüm doğu illerinin en dürüst korucu köyüne dönüştürmüştü (korucular için düsürtlük; devletten para almak veya pkk ya bilgi sağlamak için değil kendi safını belli etmek ve askerin işini kolaylaştırmak.)
    ···
  2. 3.
    0
    nitekim aşiret kendini koruculuğa o kadar kaptırmıştı ki artık kendi kendine operasyon yapan terörist peşine düşen milisleri (gündüz vatandaş gece terörist tipler) tespit edip ayaklanmaları önleyen jıtemden tutun emniyet istihbarata kadar sayısız bağlantı kurmuş komplex bir yapı halini almıştı.
    ···
  3. 4.
    0
    @1 özet geç bin
    ···
  4. 5.
    0
    neyse lafı uzatmayalım çünkü ileriki entrylerde buraya dönüş yapmamız gerekecek. işte böyle keşmekeş bir ortamda köyün en ileri gelen ailesinde doğmuşum. bölge pgibolojisini az çok tahayyül etmeniz için şunu örnek verebilirim; biraz hafızanızı zorlayıp hatırladığınız en eski anınızi kafanızda canlandırmaya çalışın, çoğunuzunki (olması gerektiği gibi) anne veya babanizla yaşadığınız küçük bir mutluluk anının zihninizde kalan gölgesidir. ama benim hatırladığım ilk şey, 3 yaşlarında uzak bir akrabamın kucağında yüksekçe bir tepede otururken adamın yardımıyla elimizdeki g3 ün tetiğine dokunup ateş ettikten sonra korkudan yırtınarak ağladığım trajikomik bir sahne.
    ···
  5. 6.
    0
    dokununcu ya bak amk hikaye yazıyor. senin lugatını gibiyim la . buralarda zaman geçir önce bi amcık.
    ···
  6. 7.
    0
    neyse, bu hengamede sıradan bir köy çocuğu gibi yaşamaya çalışırken 94 yılında haziran temmuz ağustos ayını oluşturan 90 günde 15 ten fazla baskın yiyip 3 kayıp verdiğimiz hararetli bir yazın ardından ekim ayının başlarında 4-5 araçlık konvoyla köye getirilen ilkokul öğretmenlerinin de çağrısıyla bir kaç ay gecikmeli olarak 1. sınıfa başlamıştım ama yine o zamanların saçmalıklarindan birisi yüzünden ilk sezon okula kayıtsız devam ettim. yani koca bir yılım kayıt kuyut olmadığı için heba olmuştu çünkü resmiyette ben ailemin bir çocuğu yoktu ve 7 yıl boyunca kimse devlet amcaya benim yaşadığımı bildirme gereği duymamıştı.
    ···
  7. 8.
    0
    ozet gec?
    ···
  8. 9.
    0
    95 mayısında etkinliğini kullanan tek devlet kurumunun sağlık olduğu bir ortamda. korucubaşı olan babam 7. ordu komutanlığına gitmek için şehire ineceği sıra nasıl olduysa beni de nüfus memurluğuna bildirmeyi akıl etmişti. döndüğünde getirdiği bir düzine oyuncak silahın yanında özenle saklamış olduğu varlığıma ait tek belge olan kimliğimi de vermeyi ihmal etmemişti. ertesi gün çıplak ayakla koştura koştura ahırdan bozma(gerçekten ahırdan bozulup yapılmıştı) müstakbel okuluma doğru koşarken dünyanın en mutlu insanı bendim. fakat birkaç dakika sonra en mutsuz insanı olacağı aklımın kıyısından bile geçmezdi...
    ···
  9. 10.
    0
    Okuyacağımızı sandıysan çok yanılmışsın panpa
    ···
  10. 11.
    0
    reserv. neslinden dolayı okuyasım gelmiyo ama bakacaz sararsa
    ···
  11. 12.
    0
    özet geç amk!
    ···
  12. 13.
    0
    bir daha yaşayamayacağim bir heyecanla dikenlerle çevrili okulumun eski ahir kapısı olan tahta yığınını aşıp içeriye dalarken göz ucuyla hemen yandaki iki kişilik lojmanın kapısının önüne bir set çekildiğini farkettim. yarım saat sonra kapalı okul ve lojman kapıları arasında kalan bayrak direğinin dibinde küçücük bir insan çok büyük bir hayal kırıklığının peşinden ağlıyordu bilmem kaç saat sonra gelen 20li yaşlarda komşumuz cengiz abinin söylediğine göre 19 mayıs tatilini fırsat bilip iki günlüğüne sevdiklerini görmeye giden öğretmeler (5 sınıfa ders veren 2 öğretmen vardı zaten) daha şehir merkezine ulaşamadan araçları durdurularak infaz edilmişti. asıl mesleği öğretmenlik bile olmayan bu insanlar harcanmış fakat o dönem de bu tarz olayların gayet rutin olması sebebiyle isimleri herhangi bir resmi belgeye bile işlenme gereği duyulmamışti.
    ···
  13. 14.
    0
    başta da belirttiğim gibi amacım içimi dökmek. okumayanları eleştirecek halim yok. aksine sol frameyi işgal ettiğim için özür diliyorum.
    ···
  14. 15.
    0
    çocuk aklımla beni yıkan asıl haber ikincisiydi, yine cengiz abinin dediğine göre bu olaydan sonra okul kapanacak ve bir daha hiç açılmayacaktı. nitekim ertesi gün okul son kez temizlenip kapıya ve hayallerime koca bir asma kilit vurulmuştu. ama televizyon internet veya bilimum iletişim araçlarının olmadığı bir ortamda depresyona girmek pek kolay olmuyor takdir edersiniz ki. öyle ki iki hafta sonra sanki geçen kış zırt pırt kesilip 2-3 hafta gelmeyen elektriğe 4 ay toprağı örten diz boyu kara rağmen 2 sene önce gördüğü o koca koca binalarda yaşayan büyük adam olmak isteyen ben değilmişim gibi okulu unutmuş sabah yapıcağımız mahalle maçının derdine düşmüş alelade bir çocuğa evrilmiştim.
    ···
  15. 16.
    0
    takip eden birkaç ay kah evin altına açtığımız sığınakta sabahlayarak kah gece 3te kalkıp operasyona giden babalarımızı abilerimizi bekleyerek kah kaybettiğimiz yakınlarının helikopterle getirilen cenazelerini izleyerek kah dışarıda da bir hayat olduğunun tek işareti saydığımız uçakları çıplak gökyüzünün suretinde izleyerek biz savaş çocuklarının artık kanıksadığı şekilde geçti. ta ki ilk sonbahar yağmurlarının yere degmesinden birkaç gün sonra henüz askere bile gitmemiş kışın evlenmeyi planlayan abimin 5 adet keleş mermisiyle ruhu çalınmış bedenini köyün birkaç yüz metre uzağındaki boş araziye sarı siyah ölüm meleği tarafından bırakılıncaya kadar. ufacık bir köyden ibaret olan dünyamı derin bir ölüm sessizliği kaplamıştı, o günden sonra bi daha o lanet evde zaruri konuşmalardan başka bir kelime bile edilmedi. kadere veya başka birşeye isyan etmeyi bilmeyen bu insanlar sadece ve sadece kötü birşeyler yaşadıklarının farkındaydı işte bu yüzden kaybedilen şahsın arkasında çok uzun bir yas tutulur "kaderden kaçılmaz" denerek avunulmaya teslimiyeti kaybetmemeye çalışılırdı.
    ···
  16. 17.
    0
    evet bizim oralarda kadere isyan edilmediği gibi intikama da ihanet edilmez. cenazeyi toprağa verdiğimizin 2. günü jıtemden istihbarat geldi o gün tek başına ilçe merkezine inip dönüşte karakola uğrayan abimi pkk ya ihbar eden bir komşu bir kürt köyü milisleriymiş. haber geldikten birkaç saat sonra 16 kişilik 2 tim evden çıkarken gözlerinde o güne kadar hiç görmediğim raddede nefret görmüştüm. evde ilk günkinden bile kat kat ağır matem havası vardı. evden çıkarken kimse engel olmasın diye kapattiklari telsize anlamsız anlamsiz bakarken sabah güneşin doğmasından birkaç saat sonra olabildiğine hiddetli bir şekilde kapanan sokak kapısının sesiyle uyandım. akşam çıkanların tamamı eve sapasağlam dönmüştü. peki ya karşı köydekiler? o akşam kimsenin önemsemediği o topraklarda yer yerinden oynamış savaşın en büyük acilarindan biri hafızamıza kazınmıştı. yıllar sonra öğrendiğime göre bizimkiler daha köye girmeden köyde saklanan militanlar tarafından çapraz ateşe alınmış sabaha kadar devam eden çatışmaya askerin de müdahil olmasıyla 14 teröristin yani sıra onları evinde saklayan 9 köylü de öldürülmüş. gün doğduktan sonra o zamanlar sadece gündüz harekat yapabilen helikopterlerin de devreye girmesiyle çatışma sona ermiş.
    ···
  17. 18.
    0
    sanılanın aksine intikam insanı hiçte rahatlatmaz veya acısını dindirmez. aksine sizi daha tedirgin eder çünkü bunun bir son olmadığını bilirsiniz. her ölüm bir karadelik gibi diğerlerini içine çekmek ister. bir kişiyle başlayan kayıp onlarca insanın canına mal olabilir bazen. fakat bunun öncesinde yaşayacağımız daha çok şeyimiz vardı. benim hikayeme dönmek gerekirse takip yaklaşık bir sene sürecinde inanılmaz çalkantılı bir köy ve aile ortamında içime kapanışın ilk sinyallerini vermeye başlamıştım. 96 ağustosuna geldiğimizde 9 yaşımdan gün almaya hazırlanıyordum fakat halen okula gitmiyordum. gerçeği normalde bu kadar dert tasa içinde pek önemsenecek bir konu değildi çocuklar normal zamanda ilkokulu bitirince(o zamanlar 5 yılı bitirince mezun sayılıyordun) diplomayı alıp koyun mesaisine devam ederdi. fakat dayım, kendisi okumamasina rağmen eğitim konusunda tanıdığım en iyi idealist insandı. doğunun büyük ilçelerinden birinde yatılı okul ayarlamıştı. hem köyden nispeten uzak hemde eğitimi köy okulundan kat be kat iyiydi. aslında dayımın niyeti beni direkt istanbula göndermekti ama aileden çıkan karara da şükretmek gerekirdi nihayetinde. sonuçta ortada ciddi bir kan davası ihtimali vardı 2 amcam ve babamdan oluşan ailenin tek çocuğunu bu riske atmak istemediler haliyle.
    ···
  18. 19.
    0
    olayın bide bana bakan yönü vardı tabi. 8 yaşında hayatımda sadece bir kez köyden çıkmış bir çocuğu toprağından koparıp hiç tanımadığı insanlar arasına atmak benim gözümde dünyanın en büyük günahıydi. üstelik içinde yaşayacağım insanlar bana düşman gözüyle bakacakti çünkü onlardan daha doğrusu ailelerinin onlara öğrettikleri insan profilinden çok farklıydım. kürtçe bile bilmiyordum ki ben (dil ve köken konusuna ileride gireceğiz).
    ···
  19. 20.
    0
    1996 sonbaharı... hayatımın ilk ayrılığını yaşıyordum. benim için hiç bilinmeyen uzak bir gezegene çıkmaktan farkı yoktu. bütün hayatım iki dağ arasına sıkışmış orta büyüklükteki şu köydeydi dışarısı benim kafamda koca bir hıçlikten ibaret. evden ayrılmam herkes için büyük olaydı, köyün bu yaşta okumak için çıkacak ilk ferdiydim, tabi benim için son derece önemsiz bir ayrıcalıktı bu, hepimiz asıl niyetin okumak değil muhtemel bir kan davasından kaçış olduğunu biliyor ama birbirimize itiraf edemiyorduk. bu bize yakışmazdi. uzuun vedalaşma merasimini atlattıktan sonra ben, boyumdan büyük askeri sırt çantam ve dayım belirsiz geleceğimize ilk adımımizi attık.
    ···