-
69.
+1Beyler burada iftar yaklaştı, iftardan sonra yazmaya devam edicem.
-
68.
0Hobaaaaaaaa
-
67.
+7Eve vardığımda evin lambaları yanmıyordu. Babamı aradığımda Bir haftalığına köye gittiklerini, beni aradıklarını ancak ulaşamadıklarını söylediler. Bu durum benim işime gelmişti aslında. Daha rahat hareket edebilirdim. Ama büyük bir sorunum vardı, ibranice yazı yazan bu kağıt. Çevremde tanıdığım kişilerden hiç biri ibranice bilmiyor veya bilen birini tanımıyordu. Tek çarem yine internetti. Saatler boyu araştırdım ancak ibranice bilen birisini bulamadım. Ama çok daha önemli bir şey olmuştu. Günler önce mesaj attığım blog sahibi, bana cevap vermişti.
imaginary (i) ben (B)
B: Selam, blogunu inceledim. Eğer anlattıkların doğruysa, aynısı bana da oluyor.
i: Senide mi sürekli takip eden bir varlık var?
B: Evet, 12 yaşımdan beri 'şey' ile yaşıyorum. 'Şey' onun adı.
i: Nasıl bir durumun içerisindeyiz bilmiyorum. Bu varlık yüzünden çevremden soyutlandım. Kimsenin merak etmediği bir hayatı yaşıyorum artık. Benim gibi olan başka birinı bulma amacıyla o blogu açmıştım.
Tam cevap yazacaktım ki elektrikler gitti. -
66.
0RESERVED
-
65.
+8Köye tekrar vardığımda yine aynı karanlığını koruyordu. Köyde inanılmaz bir bunaltıcı hava hakimdi. Hocanın evine gittim zaman kaybetmeden. Ama gördüklerim karşısında şok oldum. Hocanın cesedinden en ufak bir iz yoktu. Küçük bir kan lekesi dahi yoktu. Şimdi anlamaya başlıyordum. Hoca gerçekten de aylar önce ölmüştü. Benim evinde kaldığım adam ise onlardan birisiydi. Bana neden yardım etmeye çalıştığını bilmiyorum ama yaptıklarının bir yardım olduğundan da emin değilim daha.
Evi aramak için içeri girdim, içeride bulduğum tek şey bir sandıktı. içinde ibranice yazı yazan bir kağıt buldum. Kağıtta Türkçe yazan tek kelime ise 'Şey' idi. Benim peşimi bırakmayan varlığın ismi, bu kağıtta yazıyordu. Ama bu tesadüf olmalıydı. En azından öyle umuyordum. Kağıdı tercüme ettirmek için yanıma aldım ve tekrar şehre doğru yola koyuldum. -
64.
0Devammmmmm
-
63.
+10içinde bulunduğum duruma lanetler savurarak odama kapandım. Yatakta öylece oturmuş 'şey'i izliyordum. O ise pencereden dışarı bakıyordu. ilk başta umursamamıştım ama merak ettim ve pencereye gittim. Aşağıda odamı gözleyen bir adam vardı. Sokak lambasının altında öylece duruyor ve direk bana bakıyordu. Ayaklarına bakmam ile perdeyi çekmem bir oldu. Ayakları tersti.
'Şey' ise tekrardan bana bakıp gülmeye başladı. Beni delirtmeye çalışıyordu. Ama yapamayacaklardı. Eğer beni öldürmek isteselerdi veya bunu yapabilselerdi, çoktan yapmışlardı. Ancak beni pgibolojik olarak çökertmeye çalışıyorlardı. Tekrar Salih'i aradım.
Salih: (S) Ben: (B)
B: Alo, Salih
S: Ne oldu?
B: Dediğin köye gittim.
S: Ha evet, o konu. Bende yeni öğrendim. O köy boşaltılmış.
B: Evet ama neden?
S: Köyü Cinlerin bastığı söyleniyor. Üstelik sana dediğim hoca da köy boşaltılmadan aylar önce ölmüş.
B: Ne? Ne saçmalıyorsun? Daha dün onun yanındaydım?!
S: Şaka mı yapıyorsun?
B: Şaka yapıyor gibi bir halim mi var lan?!
S: Bak dostum, benden buraya kadar. Nasıl bir işin içindesin bilmiyorum ama benim elimden gelenler bu kadar.
B: Bana başka bir hoca ayarlaman gerekiyor.
S: Sana yardımcı olacak tek hoca oydu ancak o da dediğim gibi aylar önce ölmüş.
dııt
Telefonu kapatmıştım. işler gerçekten taka sarmıştı. Bu adam nasıl aylar önce ölmüş olurdu? Benim o kadar konuştuğum, ritüel yapmak için malzeme almam gerekçesiyle beni şehre gönderen adam kimdi? Eğer o adam da onlardan biriyse, neden öldürdüler? Sorular, sorular ve daha fazla sorular.
Derin bir 'of' çektikten sonra hocanın bana aldırdığı malzemeleri incelemeye başladım. Kemik, hayvan sakatatları, ayna, mum vb. şeyler. Yapacak tek bir şey vardı. Bu ayinin nasıl yapıldığını öğrenip kendim yapacaktım. Belki hocanın evinde tuttuğu notlar veya bana yardımcı olacak başka bir şey vardır umuduyla tekrar yola çıkmaya karar verdim. Hocanın evini araştıracaktım. -
62.
+1La giberim biz picmiyiz okuyoz yaz istee
-
61.
0Abi takma sen yaz prim için yapma hem trendde varsın hem populerde ikisinede girdin rezzz
-
60.
+12Köyle vardığımda, köyün üzerine bir karanlık çöktüğünü fark ettim. Hava aydınlıktı ama sanki güneş ışınları o köye girmiyordu. Derin bir koyuluğa gömülmüştü köy. Hızlıca hocanın evine gittiğimde ise, evden iğrenç bir kokunun yayıldığını fark ettim. Kolumla burnumu tıkayarak evin kapısını tıklattım ancak açan olmadı. içerideki kokudan çok şüphelenmiştim, kapıyı kırmaya çalıştım. Zaten tahta ve eskimiş bir kapıydı. Kolayca kırıldı. işte o an hayatımın en kötü anını yaşadığımı söyleyebilirim size. Yerler kan gölüne dönmüş, duvarlarda asılı vücut parçaları ve iç organları vardı. Burnunuzun dibinde sarkan bir bağırsak hayal edin. Ancak beni bayıltan olay bu değildi. Hocanın gövdesinden ayrılmış başı odanın ortasında duruyordu. Anormal olan şu ki; gözleri hala hareket ediyordu. Kegib bir baş gözümün içine bakıyordu. O esnada bayılmışım. Kendime geldiğimde ortalık zifiri karanlıktı. Saatler boyu bu köyde baygın kalmıştım. Hemen arabaya ulaşmam gerekiyordu ama bu karanlıkta çok zordu. Sonra el fenerimin hocanın evinde olduğu aklıma geldi. O parçalanmış organların arasında ilerleyerek feneri bulmak zorundaydım. Ancak evin içinden gülüşmeler geliyordu.Tümünü Göster
Bildiğim tüm duaları okuyarak evin içine girdim. Hiç ışık olmadığı için elimi duvara dayamış öyle gidiyordum. Hangisi daha kötü bilemiyorum, sürekli elimi üzerinde gezdirdiğim iç organlar mı, yoksa ayağımı çarptığım hocanın kegib başımı. Kusmamak ve korkudan bayılmamak için kendimi zor tutuyordum. El feneri dün gece uyuduğum yatağın yanındaydı, yatağa vardığımda kapıdan bir gıcırtı geldiğini duydum. Biri eve girmişti. 'Kim var orada?!" diye bağırdım. Ancak aldığım tek cevap fısıldaşmalardı.
Sonunda el fenerini bulup ışığı açtığımda, kapıda kimse olmadığını gördüm. Hızlıca kendimi dışarı attım. Araba 5 dakikalık bir yol mesafesindeydi. Koşmak istiyordum ama koşamıyordum. Çünkü biliyorum koşarsam daha çok heyecan yapıp korkacağım. Zaten kendimi tekrar bayılmamak için zor tutuyordum. Arabaya giderken harabe evlerden beni izleyen insanlar gördüm. Ya da insan şekline bürünmüş Cinlerdi. Sonunda arabaya ulaşmıştım. Eve vardığımda hemen bir duşa girdim. Gerçekten rezalet bir gündü. Beni tak çukurundan çıkaracak olan adam bu gün param parça olmuştu. Üstelik bu varlıkların o eve giremediklerini sanıyordum. Nasıl olmuştu da hocayı evin içinde öldürebilmişlerdi? Eve bir insanın girmediğinden de eminim, kapısı arkadan kilitliydi. Başka bir hoca bulmalıydım. Belki de bu işi kendim halletmeliydim. -
59.
+1Hadeee amk
-
58.
+1efsane hikaye yazıyorum diye başlık mı olur amk evladı biraz sanatsal bir başlık açıp da anlatsaydın bari
-
-
1.
0açtım aq baktım kimse giblemiyo milleti böyle toplayım bari dedim
-
1.
-
57.
+11 -1Beyler maalesef hikayeye beklediğim ilgi gelmedi. Yakında final yapmak zorundayım. Başkaları gibi kopyala yapıştır ile hikaye paylaşmıyorum, bizzat kendim yazıyorum. Bir iki part daha atıp finali yapacağım. Okuyanlara ve okuyacaklara tekrar tekrar teşekkürler.
-
56.
0rez amk
-
55.
+10Bu tür büyülerin genelde anlaşma için yapıldıklarını söyledi. Cinlerle yapılmış bir anlaşma. Ancak merak ediyorum, benim hayatım ve soyuma karşılık bu anlaşmayı yapan karşılığında ne almıştı? Hoca bu gecelik evinde kalabileceğimi söyledi. Yarın bu konuyu daha detaylı konuşacaktık. Saat gecenin 2'si olmuştu. Etraftan gelen sesler ise kesilmemişti. Dağdan davul ve at kişneme sesleri geliyordu. Bu seslerin arasında uyumak bir hayli korkunç ve zor olsa da uyumayı başarabilmiştim. Gece yine kabus görüyordum. Bu sefer köyde, hocanın evindeydim. Aşağıdan iğrenç bir koku geliyordu. Dar bir geçitten geçtikten sonra kokunun geldiği yere gelmiştim. Karşımda yine 'şey' vardı. Bu sefer hocanın ölü bedeninden iç organlarını çıkarıyor, duvarlara asıyordu. Bu iğrenç rüyanın ardından çığlık atarak uyandım. Çok geçmeden hoca geldi, ancak o parçalanmış bedeni gözlerimin önünden gitmiyordu. Sanki rüya değil, gerçeği yaşamıştım az önce. Hocaya kabus gördüğümü, önemli bir şey olmadığını söyledim. Pencereye baktığımda 'şey' orada durmuş, bana karşı sırıtıyordu. Bu sefer üstünde daha çok kan vardı.Tümünü Göster
Hoca bana bir çeşit ritüel yapacağımızı, ama bunun çok tehlikeli olacağını söyledi. En kötü ne olabilirdi ki? Benim ise gerekli malzemeleri almam için şehre gitmem gerekiyordu. Bu işin bu gün bitmesini istiyordum. Hızlıca arabaya binip şehre vardım. Hocanın istediklerini bulmam zor olmadı. Geri köye giderken yolda Mert aradı.
Mert (M) Ben (B)
M: Alo, Ömer. Kardeşim kusura bakma ama acil işim çıktı arabayı getirmen gerekiyor.
B: Şimdi olmaz, getiremem. Halletmem gereken işlerim var.
M: Kız kardeşim çok hasta, onu hastaneye zütürmemiz gerekiyor. Başka araba da bulamadım. Şimdilik işin biraz aksasın lütfen.
Normal bir işi olsa telefonu kapatır arabayı vermezdim, bu iş aksayamazdı ama söz konusu kız kardeşinin hastalığı ise buna mecburdum. Lanet okuyarak evlerine gittim. Mert, kız kardeşi ve annesi geldi. Gerçekten de kız kardeşi çok kötü görünüyordu. Arabayı ben kullanıyordum. Çok geçmeden hastaneye vardık. Burada ortalama olarak 1-2 saat beklediğimi sanıyorum. Sonunda burada işimiz bittiğinde, Mert ve ailesini eve bıraktım. Tam gidecekken Mert, nereye gittiğimi sordu. Bir an afalladım, nereye gittiğimi söylesem daha çok soru sorar ve konu uzardı. Ancak kaybedecek vaktim yoktu. Bir an evvel hocanın yanına gitmeliydim. -
54.
0Rezerve
-
53.
0Beni sardı
-
52.
+5B: Kimden bahsediyorsun?
H: O ifritten.
B: Ne yani, beni takip eden bu varlığı biliyor musun?!
H: O varlık dediğin, Cin. Sana musallat olmuş.
B: Bunu bu güne kadar kimseye kanıtlayamamıştım, beni hep deli sandılar.
H: Amacıda bu zaten. Seni yavaş yavaş tüketmek.
B: Peki bu durumdan nasıl kurtulacağız?
H: Zor...
Demesiyle bir anda kapı şiddetli bir şekilde yumruklanmaya başladı. Ayağa kalkıp hocaya 'Kim geldi?' diye sordum. 'Kimse gelmedi, şerliler senin yüzünden evin etrafına biriktiler. Seni dışarıya çekmek istiyorlar. Sakın pencerelere bakma, aklını yitirebilirsin.' dedi. Bu Cin'in beni ne zamandır takip ettiğini sordu. 12 yaşımdan beri dedim. Bunu duyar duymaz gözleri fal taşı gibi açıldı. Sonra kendini toparlayıp hiç kabus görüp görmediğimi sordu. Görmediğimi, sadece bu gece bir tane gördüğümü söyledim. Biz bunları konuşurken sürekli dışarıdan fısıltılar duyuyor, evin içinde gölgeler görüyorduk.
H: Bak delikanlı, başındaki musibet çok belalı bir şey. Bu diğer vakalar gibi değil. Bu sana değil, soyuna yapışmış bir Cin. Senden öncekileri değil ama sen ve senden sonrakileri yakmak için gönderilmiş.
B: Ama kim? Kim neden 12 yaşındaki bir çocuğa Cin musallat etsin?!
H: Musallat etmediler, seni ve soyunu kurban verdiler. -
51.
0Şey ettirmede yaz
-
50.
0Hadi amk ya iki gaabtir seni bekliyoz
başlık yok! burası bom boş!