/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +42 -2
    Sen aslında varsın. Seni benden başka kimse göremiyor, duyamıyor ve hissedemiyor. Ama biliyorum, sen aslında varsın. Benliğimde süregelen bu boşluğu sen doldurdun, varlık algımı iki dünya arasında bırakıp beni diğer insanlardan soyutladın. Bunu kimseye kanıtlayamıyorum, ama şunu biliyorum ki ben deli değilim.

    12 yaşımdan beri kimsenin göremediği bir arkadaşa sahibim. Hani küçük çocukların hayali arkadaşı olur ya, öyle bir şey işte. Tek farkı, o 'hayal' ürünü değil. Bu güne kadar bir çok pgibolojik tedavi gördüm, ilaç aldım ve çevrem tarafından dışlandım. Ama kimseye onun gerçek olduğunu inandıramadım. Zaten inandırmaya çalışmayı da uzun zaman önce bıraktım. Onu ilk gördüğümde, 12 yaşında yatağında tavanı izleyen küçük bir çocuktum. O gece beni uyku tutmamıştı. Boş bakışlarla tavanı izliyor, öylece yatıyordum. Sonra bir anda karşımdaki sandalyeden bir gıcırtı sesi duymuştum. O ses sadece sandalyeye biri oturduğunda çıkardı. Korku dolu gözlerle sandalyeye baktığımda bana karşı sırıtan bir çocuk gördüm. Onu görmemle çığlık atmam bir oldu. Çok geçmeden odaya annem ile babam geldi. Onlara sandalyede oturan çocuğu gösterdim ama onlar bu hareketime bir anlam verememişlerdi. Onlar o çocuğu görmüyor, ancak ben görmekle kalmıyor işitiyordum da. Çocuk işaret parmağını ağzına zütürerek bana 'sus' işareti yapmıştı. Ancak ben o an ağlamaktan başka bir şey yapamıyordum. O gece annem ile babamın yanında yatmıştım. O çocuk ise benim odamda tek başına kalmıştı.

    Sabah uyandığımda gördüklerimin bir rüya olabileceğini düşündüm, hızlıca odama girdim. Ancak beynimden vurulmuşa dönmüştüm. O çocuk benim yatağımda yatıyor, ve onu yine benden başka kimse göremiyordu. O günden beri türlü türlü pgibolojik tedaviler gördüm ancak nafile. O çocuk benim için hep vardı, diğer insanlar için de hep yoktu.

    not: Okuyan varsa kendini belli etsin, kimse okumuyorsa boş yere yazmayım.

    edit: Hikaye bitmiştir, bir başka hikayede görüşmek üzere. Takipte kalın.
    ···
  1. 2.
    -3
    Tutmaz gibiş yok ve korku hikayesi değil
    ···
    1. 1.
      +3
      korku hikayesi
      ···
    2. 2.
      0
      O zaman tutar
      ···
  2. 3.
    0
    Rezervuar
    ···
  3. 4.
    -2

    Yazma

    ···
  4. 5.
    0
    Akıt gelsin
    ···
  5. 6.
    -1
    Bi gibtirip gider misin lütfen
    ···
  6. 7.
    +12 -1
    Bir zaman sonra, içinde bulunduğum bu durumu kabullendim. Bir anda hayatıma giren o lanet çocuğun ismini bile koymuştum; 'Şey'. Ancak daha da tuhaf olan şu ki, şey ile hiç konuşmuyorduk. Cesaretimi toplayıp soru sorduğum sırada boş boş gözümün içine bakıyor ama cevap vermiyordu. Gecenin bir yarısı uyandığımda, onu baş ucumda beni sinsi bir gülüşle izlerken buluyordum. Eskiden olsa böyle bir durumda avazım çıktığı kadar bağırır, delirme noktasına gelirdim. Ama artık alışmanın da ötesine geçen bir durumdayım. Çaresizlik, umutsuzluk ve kabullenmişlik.

    Hayatımın her alanında benimleydi. Okuldayken öğretmenin arkasında durup beni izlerdi. Yolda giderken ensemde nefesini hissederdim. Hatta duş alırken bile beni izlerdi. Sadece izlerdi. Konuşmuyor, dokunmuyor veya başka bir şey yapmıyordu. Öylece durup gözümün içine bakıyor ve sırıtıyordu. Gecenin bir yarısı uyandığınızda burnunuzun dibine kadar eğilmiş ve sırıtarak sizi izleyen birini görseydiniz ne yapardınız?

    Aylar sonra farklı bir şey olmuştu. O gece uyandığımda, burnumun dibinde solumuyordu. Odanın ortasında duvara öylece bakıp bir şeyler fısıldıyor, sonra susuyor (dinliyor) tekrardan fısıldıyordu. Evet, ilk defa konuşuyordu. Ama benimle değil.
    ···
  7. 8.
    0
    ee sonra
    ···
  8. 9.
    +12
    'Şey' konuşurken, uyandığımı belli etmek istemiyordum. Gözlerimi kısarak duvara baktım. Orada, konuştuğu varlığı görmeye çalıştım ama nafile. Duvar bom boştu. Bu arada 'şey' konuşurken bir anda sesini yükseltti. Bağırmıyordu ama artık fısıldamıyordu da. Ne konuştuğunu duyabiliyor ama anlayamıyordum. Türkçe konuşmuyor hatta bildiğim herhangi bir dil ile de konuşmuyordu. Sessizce onu izlerken bir anda hızlı bir şekilde kafasını bana çevirdi. Ani bir korkuyla irkildim. Bu arada odamdaki perde kısa bir süreliğine havalandı. Sanırım 'şey'in konuştuğu varlık odamdan gitmişti. 'Şey' yine her zaman ki yaptığını yapıyordu. Bana bakıyordu.

    O saatten sonra uyuyamazdım. içimi tarifsiz bir ürperme almış, 'şey'in konuşabildiğini öğrenmiş ve göremediğim bir varlıkla konuştuğunu görmüştüm. işin ürkünç yanı, onun bundan haberi vardı.
    ···
  9. 10.
    +16
    O günün sabahı erkenden okula gittim. ilk dersler boştu. 'Şey' yüzünden iyice pgibolojim bozulmuş, artık kimseyle konuşmuyordum. Ancak beni takip eden bu varlığın sırrını öğrenmem gerekiyordu. O kim? Neden beni takip ediyor ve neden hiç konuşmuyor? Cevaplanması gereken çok soru vardı. Ancak bunu her hangi biriyle konuşamazdım. Muhtemelen beni deli sanıp başından gönderecektir.

    Eve vardığımda internetten araştırma yapmaya karar verdim. Saatler boyu siteler arasında dolaşmıştım. Sabaha karşı tam umudumu kesmişken, bir blog gördüm. Bu blog'un sahibi de tıpkı benimkine benzer bir olay anlatıyordu. Ancak insanlar onunla alay ediyor, troll tarzı bir şeyler yaptığını sanıyorlardı. Blogun sahibinin takma adı 'imaginary' idi. E-mailinden ona ulaşmaya çalıştım. Attığım e-postalara hiç bir şekilde geri dönüş yapmamıştı. Zaten blogu'da çok eskiydi...
    ···
  10. 11.
    0
    Ee hadi bebek
    ···
  11. 12.
    0
    rezervesyon
    ···
  12. 13.
    +1
    tutmuş az çok demeyeli şuku vermeden geçmeyelim
    ···
  13. 14.
    0
    Rez babyy
    ···
  14. 15.
    +13
    Sinirlenip bilgisayarı kapatmıştım. Çok uykum vardı. Hemen yatağıma gidip uyudum. Uyandığımda saat öğleni çoktan geçmişti. O gün ailem evde yoktu, tek başımaydım. Tabi tek başıma olup olmadığım tartışılır. Yatağımdan kalktığımda beni takip eden o lanet varlık, ayakta dikilmiş tavana boş boş bakıyordu. Ancak onda bu gün bir gariplik vardı. Gözleri kıp kırmızıydı. Tırnakları her zamankinden daha uzun, birer pençeyi andırıyordu. Etrafıma baktığımda, odanın duvarlarında bilmediğim dilde bir yazı gördüm. Tekrar bilgisayarın başına geçip araştırdığımda yazının ibranice olduğunu öğrendim. Yazının anlamı ise, 'Zaman tükeniyor' (הזמן הולך ואוזל) idi. Ne zamanı? Neyden bahsediyordu bu varlık? O hangi zamandan bahsediyor bilmiyorum ama, artık bir hocaya gitme zamanım geldiğini biliyorum. Hemen arkadaşım Salih'i aradım, o bu tür işlerle ilgilenen tek tanıdığımdı.
    Ben (B) Salih (S)

    B: Alo, Salih?
    S: Ne oldu, Roxic?
    B: Beni bir hocaya zütürmen gerekiyor.
    S: Sürekli seni takip ettiğini iddia ettiğin varlık yüzünden mi?
    B: Evet.
    S: Bak bu konuda gerçekten istekliysen seni bir hocaya yönlendirebilirim. Diğer hocalardan biraz farklıdır. Ancak oraya tek başına gitmek zorundasın.
    B: Tamam, bana adresini mesaj olarak at.
    S: Adreslik bir şey yok, gideceğin yer bir köy.
    B: Ne köyü olum? Başka hoca mı yok?
    S: Var elbet, ama gerçekten sorununu çözmek istiyorsan ona gitmelisin. Çökene köyüne gideceksin. Orada hocayı bulursun.
    dııt
    B: Alo? Salih?

    Telefonu kapatmıştı. Çökene köyünü biliyordum, hakkında az çok hikayeler de duymuştum. Bunlar pek iç açıcı şeyler değildi. Ama zaten hayatımda ne iç açıcıydı ki?
    ···
  15. 16.
    +14
    Beyler okuyan varsa belli etsin, okuyan yoksa yazmanın da bir anlamı yok.
    ···
    1. 1.
      0
      lan devam knk allah rızası için
      ···
    2. 2.
      0
      Güzel gidiyordun
      ···
  16. 17.
    +1 -1
    Tutcak bu rez aq
    ···
  17. 18.
    0
    Rezervasyon ben varım yaz la devam et
    ···
  18. 19.
    0
    REZERVED
    ···
  19. 20.
    0
    Rez kardes sardı
    ···