-
126.
+1çıktık akif'in evinden kapıda durduk babamla birbirimize bakıyoruz, nereye giderdi, bir müddet öncesine kadar ilişkim çok iyiydi yediğim içtigim ayrı gitmezdi ancak, son zamanlarda sadece odasında takılan bir adamdı, benden başka görüştügü tek kişi akifti o da bilmiyordu yerini, ancak gidebileceği bir yer daha vardı, *** bilardo salonu var bilen bilir, arada gidip bilardo oynardık, belki evden ayrıldıktan sonra gitmiştir ümidiyle babamla bilardo salonuna gittik, memduh abi vardı oranın sahibi, selamlaştık falan, atakan yok mu dedi bana, tam üstüne bastın abi dedim ben de onu arıyorum hiç geldi mi, yok koçum dedi en sonra senle gelmişti dedi, birazcık olan ümidim de silinmişti koskoca şehirde nasıl bulacaktım atakan'ı, bişey için demesine teşekkür ile karşılık vererek çıktık mekandan, çaresizce eve dönecektik artık, babamın telefonu çaldı, arayan annem, atakan bizde *** ile görüşmesi gerekiyormuş dedi, babam tamam hemen yola çıkıyoruz dedi kapattı telefonu, onu kaçırmamalıydık balığı ürkütmemeliydik, o an korkuyla dolu bir şaşkınlık aldı başını yürüdü, bu evreyi atlatınca hemen eve doğru yardırıyoruz babamla, birbirine yakın sayılabilir şehirler ancak arada yine de kaç saatlik mesafe var, aklımda tilkiler dolaşıyor, bu düsünceler arasında kurtulus yolumu kacırmamak icin cırpınıyorum babamla ve nihayet eve vardık merdivenleri koşarak çıktım kapıyı açtım
-
127.
+1eve girdim, annemle atakan oturmuşlar, annem çay getirmiş içiyorlar, atakan son derece efendi biri gibi oturmuş, iyi aile çocuğu edalarında çayını yudumluyor, ben ayakta böyle mal gibi buna bakıyorum, oturdum, buraya niye geldin dedim, sende bir emanetim vardı dedi, almadım hiç ordan dedim en son senin odandaydı dedim, ayağa kalktı, tamam öyleyse dedi nefret dolu bir bakış attı bana ve kapıya yöneldi, tuttum omzundan nereye gidiyorsun birader dedim, aradığım burda değilse başka yerlerde arayacağım dedi, önce dedim bana hesap vereceksin, herşeyi baştan anlatacaksın, annemle babam endişeli gözlerle bizi izliyorlar, tamam dedi, tekrar oturdu yerine, özel konuşabilirmiyiz dedi, gel dedim, mutfak tarafına geçtik, ilk sorumu sordum ve yatağımın altından çıkan neydi dedim, aynısından akif'in evinde de buldum bize neden bunu yaptın dedim, gözlerime baktı dik dik ve bana ihanet ettiniz dedi sadece, neyin ihaneti birader dedim, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezken bu yaptıkların nedir senin dedim, sen bu işlere bu illetlere nereden bulaştın sen böyle biri değildin dedim, duymuyordu sanki beni, sadece kendi anlatacaklarını düsünüyor gibiydi, o kitabı ve kolyeyi nerden aldığını anlatmaya başladı
-
128.
+1bu ilk olarak ece diye bir kızdan bu şeyleri öğrenmeye başlamış, derken iyice kızla muhabbeti ilerletmişler, bu kızın bir amcası varmış, kız çok övmüş amcasını, her cesit ilimi bilir amcam diye, adam bu işlerin uzmanı ama hep kötülük için kullanıyor ancak kendini atakan'a öyle tanıtmıyor, bu kitabı ve kolyeyi buna veren o adammış, dedim malmısın da alıyorsun belki kitaptan kurtulmak istiyordu birinin isteyerek alması gerekiyordu o da sendin komplo teorileri kuruyorum kafamda, ilgimi çekti diyor, adam buna övmüşte övmüş kitabı, işte her türlü isteğini yaparsın, herksen üstün olursun falan diye, yılan gibi diliyle etkilemiş, kolyeyle de kitabın direk bağlantısı varmış, kitabın icindeki bazı ritüelleri yapmak icin bu kolye gerekiyormuş, bu odada geçirdiği o saatlerde hep bunları denemiş saatlerce, günlerce, adam buna şöyle bir şey öğretmiş ve tembih etmiş, kimin yanında olacaksan bu tarifi yap eğer sana bir kötülüğü dokunursa onu cezalandırırsın demiş, bu yüzden akifle benim yatagın altında cıkan seyleri daha öncesinde koymuş, peki dedim benim sana ne gibi bir ihanetimi gördün, gözlerimin icne baktı anlatmaya başladı
-
129.
+1ben bir dönem nuran diye bir hatunla takılmıştım, bu kızla takılma hadisesi de şöyle oldu, eve yeni çıktığımız zamanlar bu kızı sahilde görürdüm devamlı içerken, o da mal apaçi arkadaşlarıyla takılırdı sahilde, arada beni kestigini farkediyordum, zütüm de kalkmıyor değildi hani, o zamanlar atakanla cok sık takılırdık yeni ev arkadaşı olmuşuz kendimizi bişey zannediyoruz, genelde beraber içerdik yani yedigimiz ictigimiz ayrı gitmezdi, birgün gidip kıza açıldım, birkaç günlük birşeyler yaşadım yani biraz da şerefsizlik diyebilirsiniz yaptığıma, eve attım bikaç kez sonrasında bıraktım bu kızı, meğer bizim atakan bu kızdan hoşlanıyormuş gerçekten ciddi birşeyler düşünüyormuş ama ben kıza açılınca laf etmemiş, saygı duymuş, taaki ben kızı eve atıp sonra kızı bırakana dek, tam da onun odasına kapandıgı zamanların başına rastgeliyor bu olay, ondan sonra yüzüme gülmüş ama benden nefret etmiş, bu kitabı almasında da bunun etkisi çokmuş, zaten ailevi problemleri olan biriydi, beni kendisine çok yakın görürken bu yaptığımı yedirememiş, ee ben bilseydim asla o kızla birlikte olmazdım, atakan bir taraftan ağlıyor bir taraftan anlatıyordu, peki dedim hala nefret ediyor musun benden
-
130.
+1gözlerinde artık o nefreti göremiyordum sadece bitmiş bir adamın gözleriydi karşımdakiler, sen dedi ettiğinden fazlasını buldun, atakan dedim sana yalvarıyorum, ben haftalardır ızdırap yaşıyorum, hayallerimin almayacağı şeyleri gördüm, kurtar beni dedim, yapamam dedi, ne diyorsun sen birader, ne diyorsun, bu rüya alemine tıkılıp kalmışım, kimseye anlatamıyorum, nerden gelicekleri belli olmuyor, anam babam uyku uyumuyor her gece benim arapça bağırmalarıma kalkıyor, en bilindik hocaya dahi benim yüzmden zarar geldi, öz dedem beni evinde istemiyor, ucubeden farksız olmuşum, okul hayatım bitmiş, daha 3 ay önce dünyanın en mutlu insanıyken düştügüm duruma bak, sadece bir kız içinmiydi bunlar, bunların binde birini yaşayacagımı bilsem o sahilin yanından geçmezdim dedim, bir çaresi var dedi ancak buna ne senin ne benim gücüm yeter dedi, nedir o dedim, onlar seni alıp dağlara zütürmeden, sen onları yok edeceksin dedi
-
131.
+1nasıl oluyor bu dedim, ecenin amcasına gideceğiz dedi, o adı burda anmak dahi istemem, yılan dilli adamın tekiydi, kardeş dedim, seni şurda parçalamıyorsam tek sebebi son umudumun sen olmasıdır dedim, ben pislikten kurtulmaya calısırken sen beni bu pislikleri baslatan adama zütürüyorsun dedim, benim bilgim kısıtlı dedi, ben neyim ki dedi, ulan dedim madem hiçbirşey değilsin başıma bunları nasıl açtın diyorum, farkediyorum annemle babam içerden bizi dinliyorlar, eğer imkanım olsa herseyi basa sarardım ama, nefret gözümü bürümüştü dedi, peki dedim gidelim, ne olabilirdi ki daha, zaten bu adamlar yüzünden hayatım altüst olmuş korkacak ne vardı ki, o an aklımdan şu geçti bütün bunları bana yaşatan ve içi nefretle dolu olan bir adam acaba doğruyu mu söylüyordu yoksa beni daha büyük bir pisliğin içine mi çekmekti amacı, ama ona güvenmekten başka ne yapabilirdim ki, üniversiteyi okuduğumuz şehirdeydi bu kız ve amcası, oraya gidecektim bütün bunların sebebi olan adamla, bir başıma sonunu bilmediğim bir yolculuğa çıkacaktım, babam gelmek için cok ısrar etse de sadece ikimizin gitmesi gerektigini söyledim ve evden çıktık atakanla
-
132.
+5Kac kisi okuyola merak ettim
-
133.
0ben tek basima 1000 kisiye bedelim, ister inan ister inanma suan ofiste seni okuyoruz, bir yandan da arkadaslarima ceviri yapip anlatiyorum durumlari.. haydi devam
-
134.
0@2 ve @3 amk nerden geldiniz yavrucuklarım. Quanttumun hikayesini sözlükte bilmeyenler mi varmış. Hadi bakalım falan demişler. iyi güldüm akşam akşam. Saolun
-
135.
+3atakan yanımdayken sürekli bir bunalma hali oluyordu bende, belki bu yaşananlardan dolayı, ondan nefret etmemden dolayı, belki de yine işin içinde başka şeyler vardı artık herşeyden süpheleniyordum cünkü gördüklerim yasadıklarım kolay şeyler degildi, vardık üniversiteyi okuduğum şehre, içimi bir mutsuzluk kaplamıştı gerek rüyalarımdan dolayı gerekse herşeyin başladığı yer olduğu içindi sanırım, bir işhanına geldik, eski püskü pis bir işhanıydı, iki kat çıktıktan sonra bir kapının önüne geldik atakan burası dedi, sadece isim yazıyordu, içeri girdik, adam atakanı görünce ters ters baktı, bir sorun mu var dedi, atakan bir taraftan bana bakıyor yan yan, bir taraftan adama birşeyler anlatıyordu, adamın internet sitesi dahi var medyum *** diye geçer, ifşa yasak diye bir de böyle pisliklerden uzak durun diye vermiyorum şu anda, adam sonra bana baktı o hareketleriyle gel bakalım buraya dedi, adamın yüzüne bakmak bile insanın icine bir ızdırap veriyordu, yavaş yavaş vardım yanına kurtuluşum mu olacaktı yoksa zaten battıgım bu aleme en dibe kadar beni çeken biri mi olacaktı bu adam bunu düsünüyordum oraya varana dek bu adamı görünce artık sunu düsünmey baslamıstım, daha ne kadar batacaktım pisligin icine
-
136.
+1bu ecenin amcası olacak lavuk, sorular soruyordu, yaşımı falan sordu, cevap verdim, sen atakanın kitabını gördün mü dedi, evet dedim, peki hiç bir ritüel düzenledin mi dedi, düzenlemeye çalışırken yangın çıkardığımı anlattım, ilk ne zaman bir ritüele şahit olduğumu, atakanın odasında sadece sessizce oturmam gerekirken, ses cıkardıgımı ve o ritüelin ilk şahit olduğum ritüel olduğunu aynı zamanda kötü sonuclandıgını söyledim, ritüel harici yaşadığın ilk olay bumuydu dedi, hayır dedim, daha öncesinde atakanın odasından sesler duydugumu filan söyledim, birinin kapıdan seslendiğini, sana dedi *** kabilesinden 5 tanesini yollamışlar, bunlar gerçekten güçlüdür ancak herkesin zayıf bir noktası vardır dedi, benden bazı malzemeler istedi bunu burda yazmıyorum, onları buldum getirdim
-
137.
+1malzemeleri adama verdim, arka tarafta bir oda vardı 30 m2 civarı bir odaydı bu, ancak penceresine tuğla ördürmüştü bu odanın, iç bunaltıcı ve zifiri karanlıktı, ışığı açtı biz odaya girerken, ışıgı açmasına rağmen o iç bunaltıcı bir atmosfer hakimiyetini kaybetmemişti, belki de bunun sebebi daha önce burada sayısız kere gerçekleştirmiş olduğu ritüellerdi, o günahlar tıpkı örümcek ağları gibi yuvalanmıştı belki bu odanın her bir köşesine, genel hatlarıyla boştu oda lakin bir köşede duran masa ilk etapta göze çarpan şeydi, detaylı olarak odaya göz gezdirince yönü duvara çevrilmiş yerde duran büyük bir boy aynası, 4 sandalye ve masanın üzerinde duran kağıt kalem, mumlar, ve çukur bir tabak göze çarpıyordu, adam sandalyelerden birine oturmadan ayak üstü benim getirdiğim malzemeleri masanın üzerine koydu bunları ayrıştırıp tabağın içine koydu, masanın üzerinde duran kagıtlardan birine yine masanın üzerindeki kalem vasıtası ile yazmaya başladı, ben sadece izliyordum, atakanın yaptıgından çok daha ciddi bir ritüel olduğu bu kadar hazırlıktan belliydi, sandalyelere oturmamızı söyledi, o dakikaya kadar ne olursa olsun diyen ve korkularımı bastırmış olan ben artık iş bu noktaya gelince yaşadıklarıma, gördüklerime ve kabuslarıma rağmen içimdeki ürpertiye hakim olamıyordum
-
138.
+1bize söylediği şekilde sandalyelere oturduk, sandalyenin biri boş kalmıştı, masada duran mumları yaktı, aynayı masanın üzerine *** şeklinde koydu, mumları tek tek *** şeklini elde edene kadar özenle aynanın üzerine yerleştirdi ve hepsini yaktı, biraz evvel birşeyler yazmış olduğu kagıdı ikiye böldü ve birini bana, birini atakana verdi, bunları o bize dediğinde aynı anda okumamızı söyledi, atakan'ın benden cok sey bilmesine, bu islerle cok daha alakalı olmasına rağmen yüzündeki korku ile karışık tedirginlikten, bu ritüelden ne kadar çekindiği belli oluyordu, onun bu tedirginlik dolu yüz ifadesine baktıkca icimde türlü korkular filizleniyordu, ancak burada bırakıp gitsem bu kabuslar devam edecekti, hiçbirşeyi halledememiş olacaktım, ne olursa olsun burada kalıp bunu yapacaktım, o adama ve bunların sebebi olan atakan'a güvenmekten başka elimden gelen birşey yoktu, adam ayağa kalktı, ışığı söndürdü, mumlardan biraz olsun aydınlanıyordu içerisi ancak yine o zifiri karanlık etkisini tamamen kaybetmemişti, geldi oturdu, tabaktaki malzemelere de bir kibrit çaktı, bize başlayın dedi, başladık okumaya, adam da gözlerini kapatıp ezberinden birşeyler okuyordu, lakin atakan ile adamın okuduklarını dinleyince üçümüzün okudugu seylerin farklı oldugunu duydum, bunu o zaman bilmiyordum üzerinde de fazla durmamıştım ancak şimdi çok iyi biliyorum ki, ücümüz de ayrı ayrı ritüel yapıyormuşuz, bunun nedeni ise uğraştıgımız şeylerin son derece güclü olmasından kaynaklanıyordu
-
139.
+2bu sefer atakan'ın evinde yaşadığım deneyimden çok daha korkunç, çok daha derin tedirginliklere zütüren bir deneyim yaşayacaktım, bunlardan habersiz sadece kurtulmak umuduyla okuyordum mumun yaydığı hafif ışıkta kağıdı, atakanın sesi, adamın sesi, benim sesim, o günahlar odasında birbirine karışıyordu, mumların ışıgı hafif hafif tiremeye başladı, adam ezbere okumaya devam ederek gözlerini açtı, okuyor okudukca aynanın ortasına bakıyordu birden gözleri dev gibi oldu, sesi hızlandı bagırarak okuyordu, mumların alevleri yükseldi dumanlar arttı odada hareket ediyorlardı duvarlardan net biçimde görülüyordu, artık içerdeydiler, hoca bağırarak adını sordu, *** oglu *** yım dedi, tekrar adını sordu *** oglu *** yım dedi, ne istiyorsun *** oglu *** dan dedi, benden bahsediyordu, adım anılınca icimdeki korku iki kat daha büyümüştü, katil dedi
-
140.
+1Şu anda çok iyi Arapça biliyorum şimdi düşününce çok iyi hatırlıyorum çağırdıgımızın neler söylediğini, sebebini bende bilmiyorum ama çağırdıklarımızın ya da biz istemeden gelenlerin hepsi Arapça konuşuyorlar, Arapça bilmeyen adamla da konuşabilirler siz onu anlarsınız, cevapta verebilirsiniz ancak bunu fiziksel bir olay olarak düşünmeyeceksiniz ben rüyamda konuşurken de babam yemin ediyordu Arapça bağırdığıma, lakin o zamanlar tek kelime dahi Arapça bilmiyordum, buna benzer şeyleri yaşamış olanlar bu durumu anlayacaklardır, adam sordu kimin katili diye, *** oğlu *** nın dedi, heryeri kapalı odanın içinde bir rüzgar geziyordu sanki, belki sadece bana öyle geliyor diye düsünürdüm bunu son zamanlarda gördüklerimden sonra ama mumların ateşinin bir o tarafa bir bu tarafa sallanması bunu kanıtlar nitelikteydi, uğultular geliyordu, duvarlarda zaten gölgeler hareket ediyordu, kanıtla dedi adam, kolye dedi çağırdığımız, çocuğumuzu öldüren, kolye takan ademoğlu dedi, atakan’ın bana verdiği kolyeden bahsediyormuş meğer, Atakan denen şerefsizin kolyeyi bana vermesinin içine benim resmimi koydurmasının sebebi buymuş, adam bana baktı sen mi öldürdün dedi, hayır dedim bilerek ve isteyerek öldürmediğime yemin ederim dedim, adam gözlerini tekrar aynaya çevirirken ağzımdan o kelime pek istemeyerekte olsa çıktı, Atakan dedim, o yaptı bunu dedim, Atakan bana baktı gözleri kocaman olmuştu ama nefretle bakmıyordu bana, sadece korkuyordu, korktuğu ben değildim, çağırdığımızdı, adam atakan’a döndü, doğru mu bu dedi, Atakan hiçbirşey demedi, yalan da demedi, ben öldürdüm de demedi, adam hemen size verdiğim kağıtları okuyun tekrar dedi, kendi de okuyordu ezbere, okumaya başlayınca yalancı dedi çağırdığımız, adam aynanın üzerine iyice eğildi, yüzü aynaya değiyordu, bağıra bağıra okuyordu, sadece yalancı diyordu çağırdığımız, o gün yaptığımız şey ve okuduklarımız ona cocuğun katilini verecegimize dair bir çağırma şekliymiş, yoksa gelmezlermiş, ondan dolayı adama yalancı diyordu, cünkü katili vermeyi sözlerle taahhüt ediyor ancak cagırdıgını geri yollamaya calısıyordu, bize de bu yüzden kagıtları okuyun demiş, adam okuyordu biz okuyorduk lakin sadece yalancı diyordu, gitmiyordu, birden adam sustu, birdenbire çenesi kilitlendi sanki, aynaya yüzünü dayamış bağıra bağıra okurken sadece aynaya bakıp susmuştu, biz çağırdığını tekrardan gönderdiğini düşündük sadece adamın yüzüne baktık, o sırada ayna ince bir şerit halinde çatladı, adamın elleri istemsizce hareket ediyor gibiydi sanki içinde biri vardı ve kollarını omuzlarının arkasına zütürüyordu, oturdugu yerden yere düştü, kaskatı kesilmiş gibiydi sadece kolları omuzlarının arkasına gidiyor içinden biri ızdırap veriyordu sanki, çenesi kitli gibiydi dişlerinin gıcırtısı duyuluyordu çünkü, adam birden çığlık atmaya başladı, alnında görünmez bir el küllerle bir şey yazıyordu ağır ağır ve derinden yazıyordu çünkü çığlıklar bunu gösteriyordu, ama o kadar derinden bir çığlıktı ki, bu derece pislik bir adama dahi acıyorsunuz o anda, biz çoktan okumayı kestik olanları izliyoruz, alnına yazdıgı şey bitince gölgeler kayboldu rüzgar yok oldu sanki, kalkıp hemen ışığı açtım, adam yerde hareketsiz yatıyordu, Atakan benden daha çok korkmuştu zira alnında yazan şeyi okuyordu, biliyordu Arapça, yazdığı şey de Arapçaydı, atakana baktım okuyordu ağzından çıkan kelime ke-fe-re idiTümünü Göster
-
-
1.
0Keferenin anlami kafir dir (musluman olmayan)
-
1.
-
141.
0ambulansı aradık, kriz geçirmiş adam, ilk müdaheleyi yaparken hemşire bu yazı nedir dedi, bilmiyoruz tanıdığımız olur, ziyarete geldiğimizde böyleydi dedik, ıslak mendil ile sildi adamın alnını, bildiğin kül idi, hastaneye zütürdüler ordan, yaşıyordu ancak o günden sonra düzelemedi, *** ruh ve sinir hastalıkları hastanesindeydi en son hala orda mı bilmiyorum, belki de yaptıklarının cezasını çekiyordu, bu karmaşanın ardından çağırdığımızın hala gidip gitmediğini bile bilmiyorduk, ne kadar nefret etsem de atakan'a ihtiyacım vardı, oturduk konuştuk, son çare kalmıştı, her ne kadar bir insan öldürmek kadar günahsa da, öldürecektik, ama bu sefer direk atakan'ın lafıyla hareket etmiyordum, çocuğu ne zaman öldürdüğünü sordum, kitapta bir ayin varmış, *** çocuğu öldürürsen onları kendine köle yaparsın diye, bu hırsla onlardan birinin cocugunu cagırmıs sonra öldürmüş, ama ters tepmiş, ters tepmemesi imkansızdı zaten, o zamanda düsünüyordum hala düsünüyorum bunlar tuzak bence, hırs ugruna insanın hayatını zehir eden şeyler , onlarla baş etmek zordu çünkü, atakan hırsları uğruna bunca belaya sebep olmuştu, içten içe ona olan nefretim yüzüne her bakmamda katlanarak artıyordu, ilk yaptıgı ayini tekrar yapacak onları cagıracak ve öldürecektik, isimlerini biliyorduk, bütün bunları konusurken telefonum çaldı, babamın sesiydi, dedemgilin köydeki evin alt katı ve ahırı yanmış, ölen yoktu ama evin çoğu harap olmuş, istersen köye bir gel oğlum dedi, atakan'ı buldum bu sefer kacırmazdım onu da yanıma alıp köye gittim, hic hoş karşılamadılar beni
-
142.
0evin üst katında pek zarar yoktu ancak alt kat ve hemen bitişikteki ağıl bayağı yanmış harabe olmuş, vardığımızda üst katta dedem, babannem, annem ve babam oturuyorlardı, içeri girince dedem yüzüme dahi bakmadı, hoşgeldin bile demedi, babannem de gözlerini yere dikmiş halının desenini süzüyordu, kısacası benim orda olmamın ve yaşadıklarımın dedemin de babannemin de umrunda olduğu söylenemezdi, yanan evlerine acıyorlar suçlu olarak beni görüyorlardı, dedem yüzüme baktı, sadece bize zarar veriyorsun dedi, başkalarının yaptıkları neyse de öz dedemin böyle demesi fena koydu, ne yaptım dedim, bilerek isteyerek sana ne zararım oldu şu yaşıma kadar dedim, ev senin yüzünden yandı dedi, onları başımıza topladın, uğursuzluk getirdin dedi, kurban oluyum dede ben senin evine çakmak mı çaktım ateş mi attım, sen böyle yapma bari, bunları diyemedim içime attım, yangın da şöyle çıkmış, dedem inekleri yemlemeye gitmiş babannem o sırada mutfakta kahvaltılık hazırlıyormuş mutfağın kapısında dedemi görmüş, dedem gözlerini yere dikmiş ayakta duruyor öylece, babannem bakmış dedeme ne istiyorsun demiş, dedem hiç konuşmamış, konuşsana efendi niye tuhaf tuhaf dikiliyorsun orda demiş, dedemin babanneme bakmasıyla babannemin çıglıgı köyü kaplamış, gözlerinin ici alev doluymuş, bunu görünce babannem direk ayaklarına bakmış tersmiş o görüntüyle korkusu katlanmış dili durmuş, çığlığı duyan dedem ağıldan koşmuş gelmiş babannem kekeliyormuş ne olduğunu anlamaya çalışırken tam bu sırada ağıl alev almış ordan eve sıçramış 2. kata sıçramadan söndürmüşler, bunun suclusu olarak beni görüyorlardı bana destek vereceklerine zaten pgibolojisi altüst olmuş birine iyice ağır bir yük yüklüyorlardı
-
143.
+2dedemin tavırları, söylediği sözler babamın da ağırına gitmişti besbelliydi adamın halinden, o yaşına kadar saygısızlık yapmadığı babasına o an da ses etmedi, sadece, baba çocuk arkadaşıyla gelmiş biz eve gidelim sığmayız şimdi buraya yarın yine geliriz dedi, bunun bahane olduğu belliydi, yoksa koca eve 1 yatak fazla sersekte sığardık, annem, babam,ben ve atakan eve vardık, annem sağolsun ben atakanla üniversite okudugum şehirdeyken onla beraberken odamı temizlemiş, ancak yangının izleri yine belliydi boyanması lazımdı odanın, atakanla ben bizim odaya geçtik, annem yatmadan yanımıza geldi elinde o baş belası kitap vardı, kitabı verdi, oğlum odanda bulduk dışındaki sayfası kararmış ama kitap sağlam odanın köşesindeydi dedi, ama içi sağlam garip şekiller arapça yazılar var ne kitabı bu dedi, atakan da ben de şok olduk o yangından çıkması imkansızdı kitabın, hemen kitabı annemin elinden aldım, diyecek hiçbirşey bulamadım, kitap elimde anneme bakarken bir taraftan ne söylesem diye düsünüyordum, o sırada atakan imdadıma yetişti, benim büyük dedemden kalma bir günlük dedi, incelemesi için verdim dedi, ilk defa işe yaradı şerefsiz, nedense kitabı görünce atakan'ın gözleri iyice parlamıştı, zaten olmayan güvenim onun gözlerindeki kitaba karşı olan hayranlığı gördükçe daha da azaldı, yüzüğüne hayran gollumdan farkı yoktu adamın, belki kitap işimize yarardı, onları yok etmek, daha doğrusu öldürmek için daha kuvvetli şeyler olabilirdi içinde, annem iyi geceler diledikten sonra çıktı odadan, biz hemen kitabın içini açıp sayfalarını incelemeye başladık, gayet sağlamdı, bu da onların işimiydi hiçbir zaman öğrenemedim zaten bu kadar eski bir kitabın bu zamana kadar gelmesi de zor birşeydi demek ki birileri kitaba birşey olmasını istemiyordu, dikkatimi çeken şey atakan'ın direk bana bahsettiği sayfayı açmasıydı, kitaba elimi koydum, bilader dedim aklından ne geçiyorsa sonra yap, buraya beni bunlardan kurtarmaya geldik, benim işimi hallet sonra kitabını da al ne yapıcaksan yap, onlara mı katılırsın, namaza mı başlarsın bilmem, ama bu kez beni karıştırma dedim, direk bul şu sayfayı cagırıp öldürelim dedim, şu an korkunc geliyor, ancak zaten hergünü korkunc ve onlarla gecen biri onlardan kurtulmak için her türlü şeyi yapardı zaten, bir taraftan izliyordum atakan'ı kitabı incelerken, 28. sayfayı açtı, şekiller vardı yine büyük bir boy aynası, mumlar, fakat bu sefer hepsinden farklı olarak hepimizin günlük hayatta kullandıgı *** da vardı, atakan kagıtlara sayfadakileri yazmaya başlamıştı, artık onlardan kurtulmayı normal hayatıma, 3 ay önceki mutluluguma dönmeyi dört gözle bekliyorudumTümünü Göster
-
144.
+1salona gittim, annemle babamın odalarında uyuduğunu düşünerek, çekmeceden mumları aldım, mutfaktan *** ları aldım, annemin odamdan kaldırdığı boy aynasını tekrardan koliden çıkarıp odama zütürürken annem kalktı, artık en ufak şeyde iyimiyim diye beni kontrol ediyorlardı, napıyosun oğlum niye uyumadın dedi, artık iyiyim anne, aynamı falan geri koyacağım diyordum iyi olcağımı umarak, böyle bir bahane bulmuştum o anda, tamam da oğlum gece gece derdin neydi dedi, aynamı falan geri asınca daha iyi hissedecegimi söyledim, halbuki hiç alakası yoktu aynalardan korkuyordum halen de korkarım yaşadıklarımdan sonra, tamam oğlum nasıl iyi hissediyorsan öyle yap dedi, iyi geceler diyip yattı tekrardan, bütün malzemeler odamdaydı, yanımda ne kadar güvenmesem de atakan malzemeleri düzenliyordu, aynayı yüzü tavana bakacak şekilde koydu, üzerine mumlardan *** şekli yaptı, isimlerini ikimiz de biliyorduk zaten, kitaptakakileri yazdığı kağıdın yarısını bana verdi, aynı anda okumaya başlayalım dedi, diğer kağıda da yine o sayfadan yazdığı bazı şeyleri mumda yakıp, mutfaktan aldıgım *** larla karıstırıp aynanın üzerine serpecekti, ışık açık kalsın mı dedim, sadece mumun ışık verebileceğini başka türlü başarıya ulaşamayacağımızı söyledi tilki kılıklı, belki de yalan söylüyordu, kendini belki de karanlıkta iyi hissediyordu bilmiyorum, kapattım ışıgı oturdum, bir taraftan yangından kalma siyahlıklara bakıyordum, onları gördükce kendime verdigim cesaret azalıyodu, ama herşeye ragmen iyi şeyler düsünüyordum, onlardan kurtulacaktım, bu düsüncelerle otururken atakan hadi dedi artık başlıyoruz
-
145.
+2 -1mutfaktan getirdiğim *** ları yaktı, kitaptan kopyaladıgı sözleri yaktı, ikisini de aynanın üzerine gelişigüzel serpiştirdi dikkatimi şu cekmisti birazını elinde tuttu yaktıgı seylerin, mumları yaktı, işi bilen oydu, adam odasında geçirdiği vakitlerde bildiğin büyücü gibi olmuş diye düsündüm kendi kendime, başlayalım dedi ikimiz de aynı anda okuyorduk, karşılıklı oturuyorduk, biz okudukca tekrardan evin icine giren rüzgar artıyordu, mumların üzeri titriyordu, bir müddet sonra ise yine duvarlarda gölgeler hareket etmeye basladı, rüzgar arttıkca, gölgeler çogaldıkça atakan aynaya dogru kafasını yakınlastırıyordu, bu bir refklesmiydi bilmiyorum diger adamda aynısı yapıyordu cünkü, aynaya yüzü değdi değecekti, kendi suretine bakıp okuyordu, ben ona eşlik ediyordum sadece, belki ben kendi suretine doğru okuyor zannediyordum, belki o aynada gördüğü kendisi değildi, cünkü aynadan korkarak okuyordu, sanki biri ona bakıyordu, hızlandı hızlandı, benden ayrıldı kendi kendine cok hızlı sekilde okuyordu, okumanın sonuna geldigimizi surdan anladım, isimleri söyledi diger adam da en son isimleri söylemis sonra susmustu, atakan sustu, o hızdan eser kalmadı, sadece yüzünü aşagıya eğdi aynaya bakıyordu, birden kafasını kaldırdı, konuştu, kendini tanıt dedi, ben hepsinde sadece sözleri söyleyendim onların bildiklerinin hicbirisini bilmiyordum, denileni yapıyordum, bunu da sadece kurtulmak icin yapıyordum, birden niye sessizleşiyorlardı nasıl hissediyorlardı asla bilmiyorum, kitabı veren adamın orda yaptıgmız gibi rüzgar yoktu ayna hala saglamdı, ses gelmedi, kendini tanıt dedi atakan, bu sefer uğultu geliyordu tıpkı kitabı veren adamın orda olduğu gibi, ama daha hafifti, *** oğlu *** yım dedi, bizden ne istiyorsun dedi tekil konusuluyor ama 5 taneydi, en güclüleri cevap veriyordu hepsinin adına o konuşurdu digerleri duvarda hareket ediyordu, yine aynı şeyi diyordu, katil dedi sadece, rahat bırak bizi *** oğlu *** dedi ceddin adına, kabilen adına emrediyorum dedi atakan, o anda hic beklemedigim bir refleksle yakıp aynaya serptigi seylerin sol elinde tuttugu kısmını, birden aynanın üzerine fırlattı, sonra tekrardan okumaya başladı tuzaga düsürmüstü onları sıkışmıştı bütün gücünü aldı atakan onların ya da biz öyle zannediyorduk, ayna çatladı bu sefer 4 yerden çatladı boydan boya catladı, diger adamla yaptıgımızdakinden daha derin catlaklardı cizik gibi degildi, mumların hepsi söndü, daha fazla duramadım hemen ışıgı actım, atakanın sol kolu ters dönmüş bagırıyordu, annemle babam koştular, manzarayı görünce telaşlandılar iyice, hemen ambulansı cagırdılar, atakanın cok acı duydugu belliydi, annemgile birsürü açıklama yaptım hastanenin orda, zaten endişleniyorlardı, artık kabuslardan, rüya ile gerçegi aynı anda yaşamaktan kurtulmusmuydum, hepsini öldürmüşmüydük, bunu sadece bir şekilde öğrenebilirdikTümünü Göster
başlık yok! burası bom boş!