-
1.
+15"Kişinin yapabileceğine ahlâk, yaptığına edep."
Edebe ve ahlâka neden önem verilir?
Edepsiz olan'a neden sinirlenilir, ahlâksız olan neden dışlanır?
-
2.
+8edep ya hu
-
3.
+3felsefemin yeni penceresi bu
-
4.
+3bunu hangi yönden sorduğuna bağlı. felsefi yöndende açıklamaları var etik olarak ve din yönündende açıklamaları var. sorduğun şey derin açıklayıcı sor.
-
-
1.
+3Yaşıyor olduğunuzu soruyorum. Edep ve ahlâk kişilerin maruz kaldığı fenomenler olabilirler mi? Siz edebi ve ahlâkı hangi yönü ile yaşıyorsunuz?
-
-
1.
+4evrimsel açıdan edep ve ahlak diye birşey yoktur. çünkü doğa kanununda böyle birşey bulunmaz. evrime göre tek hücreli deniz solucanından evrimleştiğimizi düşünürsek ahlak şuanki evrimleşmiş homo sapiens halimizin bir üretimi. Fefelsefi açıdan ise insan reenkarnasyondan kurtulmak ve ebedi nirvanaya ulaşmak için erdem ve etiği tam olarak uygulamak gerekir. Felsefeye göre bilgelik bilmek değil bildiğini uygulamaktır. Dini açıdan ise ahlaklı olmak allahın öğüdüdür cennete açılan kapıdır. En kısa bu şekilde açıklayabilirim.
-
2.
+2Ancak şunu tanımlayalım; evrimi geçerli kılan onun değişimi savunuyor olmasıdır. Çünkü evrimsel süreçler, ortamlara bağlı değişimlere göre oluşuyor sanırım. Ancak bir solacanda ahlâkın bulunmadığı görüşü bilinçlilik fikrine dayanıyor olsa gerek. 'Bilinçli ' olunşu kabul edince ise evrimsel bir getiri olan düşüncesel mekanizmaların (beyin) böyle bir şeyi üretme gibi bir girişimde bulunması doğal ortamlardan dolayı olsa gerektir. Yapıda görülen davranışlar yapının ortamlarına bağlı ise ahlâk ve edep doğal bir durumdur. Ve onun bir fenomen oluşu kanunlarının ortaya çıkmasını sağlar her hâlde. Felsefe ve din ile alâkalı yazdıklarınızı da okudum ve ikisinin birbirine benzer içerikleri olduğu gözüme çarptı.
Bu yazının sonunda soru sormayacağım, muhtemelen bunları okuyunca aklınızda sorular belirecektir. Soru sorma sırası sizde olabilir. -
3.
+1Felsefe ve dinin birbirine benzer şekilde ortak yönlerinin olduğu doğru. Dini müslümanlık açısından baz alırsak felsefede olan reenkarnasyonu din kabullenmez. Bu da şu açıdandır; din reenkarnasyonda geri gitme (bir insan öldükten sonra hayvan olarakta tekrar dünyaya gelebilir) açısından reenkarnasyonu değerlendirir. oysaki felsefeye göre reenkarnasyon tam aksine bir kez insan olarak dünyaya geldikten sonra sonraki yaşamında asla geriye dökük olarak bir hayvan olamazsın. Yani tekrar insan olarak gelirsin ve tamamlaman gereken erdemler vardır. Bunları tamamladıktan sonra nirvanaya ulaşabilirsin. Felsefelerde kendi aralarında bir çok dala ayrılır. Hint felsefesi , mısır felsefesi , tibet felsefesi , yunan felsefesi vs. içinde sert kuralları olan tibet felsefesi olduğu gibi zorlamayan hint felsefesi yönleride vardır. Din ise tek hakkımızın olduğunu savunur sonrasında ya cennet ya cehennem. Aradaki fark budur . Felsefeye göre öğrenme aşaması ve zorluklar yani binevi cehennem bu dünyadır. Ne zaman erdemli bir insan olmayı başarırsan o zaman nirvanaya gidebilirsin aksi taktirde sürekli reenkarnasyona tabii olursun. Peki bu durumda insan hangisini doğru bulmalı? Doğru dediğimiz şey nedir? Bunun için ilk olarak insan nedir? Sorusunu yanıtlamak gerekir.
-
4.
+1Bir soruna girişmeden önce bana kalırsa sorunu değerlendirelim. Çünkü kişilerin reenkarnasyona erdemsizlik sebebi ile tabiî olması pekâlâ uygun görünmüyor. Keza reankarne oluşun erdemler ile tamamlanıp 'nirvana'ya ulaşılması ütopik bir durum gibi görünüyor.
-
5.
+1ahahah kanka hangi birini anlatim felsefeyi burdan yazmakla bitiremem yıllardır felsefe çalışıyorum burda yazılcak kadar basit bişey değil
-
6.
+1Filhakika pek felsefi çalışmanız yok gibi. Çalışmak farklı çalışma yapmak farklı.
-
7.
+1Peki bu etik ahlak kime göre neye göre belirleniyor ya da belirlenmiş ? Ahlağın akli bir ölçüsü içgüdüsel olarak var mı ? Yoksa ahlak sınırları sonradan mı getirildi. Eğer getirdiyse kim getirdi?
-
8.
+1Sorularınızı düşünüp buraya yazmıştım. (bkz: #204474937)
diğerleri 6 -
1.
-
1.
-
5.
+2Giyim kuşam ahlaka girer mi
-
-
1.
+2Muhtemelen, "ahlâklı ve edepli giyim" denen şeyler var sanırım.
-
1.
-
6.
+2 -2Çünkü eşşeğin gibinden ötürü
-
7.
+2senin veya başkasının maruz kaldığı istenmeyen davranışlara göre ahlak ve edep kuralları şekillenmiştir, misal sana tecavüz edilse sen veya bi yakının bu durumu istemez dimi ? Ya da bunu başkası yaşasa ve onun yakınları falan bu durumu istemez dimi ? istemediğinizden ve istemediklerinden ötürü tecavüz yanlıştır, çünkü istenmez.
-
-
1.
+2istenmez ancak yaşanır. Sebebi nedir?
Bir şey istenilmediği zaman bu şeyin istenilmediğini söylemenin kültürel, ailesel alışkanlık olduğu malûm mudur yoksa? -
-
1.
+2istenemz ama yaşanır çünkü ahlak ve edep maruz kalanların sözleridir, ahlak ve edep çerçevesinden çıkarsan istenmeyen şeyi yaşatmaya başlarsın, olaya bir masum gözünden değil tecavüzcünün gözünden bakacaksın, işte o zaman istenmeyen şeyin niye yaşandığını anlarsın
-
2.
+2ayrıca kültürel veya aile alışkanlığı değil, masum rolündeyken istemediğin, acı çektiğin bir şeyi yaşarsan sana o acıyı yaşatan şey ahlaksızlık olarak nitelendirilir, bedensel bir acı değil, pgibolojik acı
-
3.
+1Pekâlâ, kendi söylediğinizden saptınız sanırım. 😁
-
4.
+1kendi söylediğimden nerede sapmışım ? Ben diyorum ki ahlak ve edep masumların elinden çıkmadır ama yaşanır, siz diyosunuz ki niye yaşanır, bende zulmedenin gözünden bakın anlarsınız dedim, burada bir sapma göremiyorum ben
-
5.
+1http://www.ekrangazetesi....edep-arasindaki-fark.html
altımda ki entry'den buldum, umarım bir cevabı olur size -
6.
+1Söylediğiniz şeyi farklı bir soruda tekrar edip bu sefer ilk metininizde söylediğiniz "tecavüz edilen kişinin ailesi veya kendiniz ister misiniz, hayır" ancak diğer soruma tecavüzcü kişinin gözünden bakılması gerektiğini söylediniz. Üstelik aynı şeyleri söyleyerek, farklı bir soruya. O yazıyı okudum.
diğerleri 4 -
1.
-
1.
-
8.
+2Kardeşim çok güzel bi soru sormuşsun yazdım ve bunu buldum. Ben tatmin oldum
http://www.ekrangazetesi....edep-arasindaki-fark.html -
-
1.
+3Teşekkür ediyorum, bu etimoloji ağırlıklı yazı mutlaka soruya eklenecektir.
-
1.
-
9.
+2çok uzun uzun yazmışsınız okurken kör oldum.
-
10.
+2ikisinin de ortdıbına, yaşadığın yere, içinde bulunduğun kültüre göre değişmesi de ahlaksızlık ama neyse.
-
-
1.
+2Ancak değişime maruz kalmaz mı? Ahlâk sabit olan mıdır?
-
2.
+2Değişim illa ki olur, günümüzdeki ahlak anlayışıyla geçmişte olandan çok farklı. Ancak değişimde bir öncekine göre oluyor illaki. Bir süre sonra içinde bulunduğun toplumun genel olarak inandığı şeye inanmasan bile ona göre yaşarsın farkında olmadan. Çevrende bakarsan genelde sabit olmayan şeyler ahlaksızca kabul edilir. Genel yapıyorsa yanlış olsa bile sorgulanmaz çok. Ahlakta böyle işte nerede yaşıyorsan oranın sabiti, çoğunluğun onay verdiği doğrudur. Benim kastettiğim farklı coğrafyalarda belirgin olarak farklı ahlak anlayışının olması. Bizim ülkede doğudan batıya bile değişiyor bu. Ama nereye gitsen oranın ki en doğrusu. Tanrı gibi biraz, her yerde farklı bir tanesine inanılır ama en tanrı olanı bizimki kardeşim diyen hep vardır.
-
3.
+1Öyleyse Herakleitos usulü, mutlak olan değişimdir bu söylediklerinizde. Hemde coğrafi yapıya göre farklılıklar gözleminizde ise zaman ile bağıntısı olan bir değişim. Ama bu dedikleriniz söylenip duruyordu...
diğerleri 1 -
1.
-
11.
+2Edep, ahlak bir insanın karşısındaki veya herhangi bir yerdeki insana herhangi bir şekilde zarar verecek davranışlardan kaçınmasıdır. Bunlara verdiğin önem, insana verdiğin değerle insanlara karşı gösterdiğin saygı ile eşdeğerdir. Bu yüzden önem verilir. Bunlara önem vermeyene karşı negatif tutum sergilenmesinin sebebi de insana değer vermenin, saygı göstermenin önemidir. insanlarla yaşayacaksan insanlara saygı göstereceksin. Yoksa diğerlerinin sana karşı halihazırda gösterdiği veya göstereceği saygıya hıyanet etmiş olursun.
-
-
1.
+2Saygı nedir?
-
2.
+2Saygı insana verdiğin değerin en belirgin yansımasıdır. Saygı, edepin eylem halidir. Saygı özellikle senin için verilen emeğe, ahlaka karşı gösterilir.
-
-
1.
+2Ama onlar, yalnızca insanlara saygı duymazlar ki. Diğer nesnelere ve kaotiğe de saygı duyuyorlar. Belli ki saygı hissiyatları onların bozulmasını istemedikleri şeylere olan bir davranışı. Öyleyse kaotik kendi hâli ile kendisine saygı duyar ama kaotiktir. Bozulmayan şeyi sürekli bozulmasıdır.
-
2.
+2Amk madem biliyon, bana niye soruyon. Saygının insan tarafını açıkladım ben. Nesneye, cisimlere, soyut ve somut kavramlara karşı anlamı insankine oranla daha farklı. Dediğin tarzda saygı, insanın varlığının değerini kabullendiği, o konuya karşı mümkün olduğu kadar adil yaklaştığını gösterir. Bu tarz saygılar, az önce bahsettiğim şeyi belli insan ve insanlara belirtmek için kullanılan söz öbeğidir.
-
3.
+2Söylediğimi anlayıp bunları söylediğinizi zannetmiyorum. Başlığa katılım gösterdiğiniz için teşekkür ederim.
-
4.
+1Yarağama bak hele baktı istediği gibi bi salak bulamadı bana salak muamelesi yapıyo
-
5.
+1 -1Ne diye size salak muamelesi yapayım? Bu dediğiniz ile muameleye mahâl mı kalıyor! Yalnızca benim bildiğimi zannettiğiniz için katılımınız için teşekkür ettim ve üslup farkı ile bilmediğimi söyledim. Bunu ise söylediğiniz şeye (bkz: #204477885) karşın söylediğim şeyi hem bildiğimi söyleyip hemde farkları olduğunu söylediğiniz için dedim. Anlamadığınızı söyleme sebebim ise elbette anlamadıysanız dahi benim anlatımım ile ilişkindir. Anlamadığınızı görünce daha açıklanabilir ancak açıklamamayı tercih ediyorum. (doğrusu bu yazı yine de bir anlatım oldu)
Tekrar teşekkür ediyorum, katılım gösterdiğiniz için.
diğerleri 3 -
1.
-
1.
-
12.
+1sence insan muhabbetten mamül müdür??
-
-
1.
+1sanırım değilmiş...
-
2.
+1Kişi sohbetten mahlül olur ancak.
-
1.
-
13.
+2Bu niye trendde amk
-
-
1.
+2(bkz: #204475685)
-
1.
-
14.
+1insan kendi gibi olmayanı dışlar çünkü
-
-
1.
+1Her yapının asli hareketliliği bu olsa gerek.
-
-
1.
+1Yapı derken neyi kast ediyorsun
-
2.
+1Her şeyi kastediyorum.
-
1.
-
1.