Üniversite 2. sınıf, bölüm uluslararası ilişki... Maddi durumu iyi olan bir aileden geliyorum ve amacım bu bölümü okuyup iyi bir iş bulmak... Bu sadece üniversiteye başlarken kurduğum plandı, gel gör ki üniversitede çok şey değişiyor. Ve eminim burada hemfikir olacağız: Üniversitede beyin binliğe fazlasıyla çalışıyor. Amacım okuyup iyi bir iş bulmak dedim ya, okumadan mezun oldum amk. Üniversitede ders çalışmak dışında her binliği yaptım. Pişman mıyım, değilim. Özellikle üni 2'de başıma gelen bu maceradan kesinlikle pişman değilim. Eda'da o züt varken aman tanrım nasıl pişman olabilirim?

8 part sonra bitirmeyi planlıyorum dostlarım dinleyenler burada kalsın 18'den itibaren seri şekilde yazacağım.

Evet devam ediyorum beyler. Eda'yı ilk gün görmüştüm, evet ama sonraki 3 gün boyunca göremedim. Daha sonra 3 gün boyunca göremememin nedenini de açıklayacağım ilerleyen bölümlerde. Okulun 5. günü derler ya mübarek gündür cuma diye binadan adımımı atıp kampüse çıkar çıkmaz Eda'yı karşımda gördüm. Gözlerinin güzelliği uzun saçları, 1.66 - 1.68 civarında boyu ile hala aynıydı. Gençlik gerçekten Eda'ya yarıyor çünkü Eda cidden sadece bakarak bir çoğunuzun (ben de dahil) aklını başından zütürebilecek bir kız. Göz göze gelişimizle gülümsedi ve lise boyunca maksimum 3-4 kez konuştuğum o kız bana doğru kollarını açtı, evet ben de ona. Çünkü liseden birbirimizi tanıyor olmak, hele ki üniversitede memleketinden birini bulmak beyler büyük joker. o sarılıştaki kalp atışını ve onun eşsiz kokusunu hiç unutamam...

Gerekli ilgi rez gelirse üni 2'de yaşadığım maceramı paylaşacağım beyler sizlerle

Bazı kısımları operasyon müziği ile bazı kısımları fon müzikle okumanızı tavsiye ediyorum.

Operasyon müziği: https://www.youtube.com/watch?v=BO61sWAyIEI
Fon Müzik: https://www.youtube.com/watch?v=osnzSJZQ8po

EDiT: Okuyup da seriler şeklinde devam etmemi isteyenler veya beğenmeyenler özelden yazsın.

O gün Eda'yla sahile indik sohbet ettik ve hiç huyum değildir alışverişe çıktık. Sırf kafası dağılsın diye yapmadığım binlik kalmadı. O gün güya yatak bakacaktık ona, bakmadık. Annesi ve kardeşi gelinceye kadar onu benim yatağımda uyuması gerektiğine, benim salondaki kanepede iki hafta geçirebileceğime ikna ettim. O eşsiz kız da bunu kabul etti. "Eşsiz" sıfatını kaçıncı kullanışım bilmiyorum ama 1.67 boyunda tatlı saçları uzun ve onunki kadar uzun, gülüşü güzel, gözleri inanılmaz, poposu mükemmel, bacakları ne çok ince ne de hayvansı(tam benlikkk), ayakları 37 numara, sık terlemeyen, o eşsiz kokusu üstünden gitmeyen bir kıza rastlamamıştım. Bundandır sürekli "eşsiz" diye hitap etmem.

Uyandığında saat 11 olmuştu. Fazlasıyla kahrolmuştu ama uzaktaydı, elinden bir şey gelmiyordu. Uyandığında hala omzumda olduğunu görüp utanmıştı. "Yapacak bir şey yok, kendimi toplayıp yeni hayatımı bekleyeceğim" dedi yüzünde buruk gülümsemeyle. Gel çıkalım dolaşalım biraz dedim hem kendine gel hem belki yatak da bakarız sana. Hazırlanması için odadan çıktım ondan sonra da be hazırlandım ve çıktık.

Hazırlanırken aklımda hala dün gece vardı; o kötü haber, ağlaması ve bunun üstünden 24 saat bile geçmemiş olması. Bi de lisedeki halimi hatırladım, bakımlı olmaya özen gösterirdim ama lise sonuçta %100 bakım yapmış da olsanız züte benziyorsunuz. O zaman Eda'nın beni fark etmemiş olması gayet normaldi. Ben bunları niye düşünüyorum ki kızın acısı var diye kendime kızdım ve odadan çıktım:
-Ben hazırım Edaa!

Dinleyeceğiniz anıyı gibeyim 2 dakikaya yol oluyorsunuz amk dinleyen olursa yarın devam edeceğim

Melisa'ya tecavüz edenin Sefa olduğunu öğrendiğimden beri şoktaydım, Melisa 3 gün sonra kendine geldiğinde söylemişti bunu ve polis her yerde Sefa'yı arıyordu. Kesinlikle öyle birisi değildi, bunu niye yapmıştı? Bilemiyorum... Defalarca kez aramama rağmen ulaşamadım telefonuna, zaten telefonu açık olmazdı ki. Pazartesi günü Eda gidemedi yine okula kafası dağılsın diye sen evde kal dedim. Salıdan itibaren o da başladı gitmeye. Günler böyle gidiyordu, 2 hafta geçecek ve bu eşsiz kızla yollarımız ayrılacak diye üzülüyordum. Gün geçtikçe de yakınlaşıyorduk Eda ile, en son birlikte yemek pişirmiştik ve bu benim için gerçekten çok büyük bir şeydi.

Cumayı cumartesine bağlayan gece film seyrettik Eda ile, fena bi korku filmiydi. Çok faydası dokundu bana bundandır korku filmlerini sevmem:) O gece filmi izledikten sonra odaya gidemedi Eda uyumak için, beraber gittik. Ben odadan ışığı kapatıp çıkacakken usuldan bir ses duydum:
-"Ben çok korkuyorum, bu gece burada uyusana?"

Dinleyen varsa ses versin gibim ağrıdı yazmaktan.

Eve geldik ve bavullarını taksiciyle birlikte çıkardım. Onlar salonda mahcup bir şekilde otururken birer bardak su getirdim. Eda otelin önünde taksiye binerken tanıştırmıştı annesiyle beni. Annesi minnetkar gözlerle bana bakarken konuşmaya başladım. Eda'nın en azından ev buluncaya kadar burada kalabileceğini benim yabancı olmadığımı ... vs. anlattım. Başta ikisi de karşı çıksa da bir süre sonra Eda da bana katıldı ve annesini 1 buçuk saat sonra ikna ettik. 1 buçuk saat boyunca susmadan konuşmam bundan haftalar sonra yanacak yangının kıvılcımlarıydı. Annesine ertesi gün için bilet aldık, onlar benim yatağımda uyudular o gece. Ben de salondaki kanepeyi kullandım uyumak için. Evet merak etmeyin çarşafı değiştirdim zira mavi çarşafın üzerindeki beyaz lekeleri gören Eda'nın annesi Jülide "abla" kızının benimle kalmasına razı olmayabilirdi amk. Onlar uyumadan temiz çarşaf serdim.

ilk başta yerde uyuyayım dedim ama yatakta uyumamı söyledi, bir şey olmaz yerde uyuma boynun falan ağrır dedi. O gün aynı yatakta uyuduk yatağa kokusu sinmişti tabi arkamızı döndük birbirimize ve öyle uyuduk. Kokusunu aldıkça "Ulan annesigil geldikten Eda taşındıktan sonra bu yatağa girip ne osbir çekerim haa" diye düşünüyordum. Sabah uyandım, Eda henüz uyanmamıştı. Sütyeni yerdeydi, gece sütyenini çıkararak uyumuş. Ulan daha 1 haftadır samimi olduğum kızın bana güvenerek bunu yapabilmesi ne kadar güzel bir şey diye düşündüm kendi kendime. Tuvalete girdim, siyah donum beyaz lekelerle doluydu. Gece ayaklarımız birbirine değdikte ufak ufak döl çıkmış benden. 37 numara pürüzsüz ayaklar...

Beyler affınıza sığınarak iki dakika yemek yiyip geliyorum devam edeceğim sonra

Mahvolmuştu kız. Sarılıp saatlerce ağladı. Sabaha kadar uyuyamadık, bu durumda Jülide abla ve Melisa da daha fazla kalamazdı orada. Tecavüze uğrayan Melisa'ydı ama sonrasında polise gittikten sonra ölüm tehditleri alanlar da onlardı. 2 haftaya kadar oradaki tüm işlerini halledip buraya yerleşecekler ve bir ev kiralayacaklardı. Eda da onlar ile birlikte yaşayacak ve yaşamlarına burada, izmir'de devam edeceklerdi.

Saat: 08.30

Sabaha kadar uyuyamadığımızdan bahsetmiştim, Eda kendini suçlamıştı hep. Annesinin Melisa'yı onun yüzünden tek bıraktığını savunmuş, sabaha kadar ağlamıştı. Artık enerjisi bitmiş olacak ki saat 8 buçuğa geldiğinde başı omzuma düştü, uyuyakaldı. Saatlerce göz yaşlarıyla ıslanmış yüzünü seyrettim uyanıncaya kadar. Bir kez daha o soruyu sordum kendime: Ben bu kıza aşık mıydım? Cevabım hala aynıydı: Bilmiyorum...

Üniversiteyi kazandığımda lisede benden 1 yaş ve 1 sınıf küçük olan Eda'nın da aynı üniversitede aynı bölümü kazanacağını tahmin edemezdim elbette. Ama 2. sınıfın ilk gününde kampüste onu gördüğümde yaşadığım şoku da anlatamam. Çünkü Eda lisede okulun en dikkat çekici kızıydı -ve en çekici ve en sexy ve en güzel ve ben lisede bu kızı düşündükçe kendimi tuvalette buluyordum- Şimdi onunla aynı üniversitede olmak inanılmaz bir histi. Ama onu kampüste gördüğüm gün, akşam kendi kendime bir söz vermiştim; ben onu görmezden gelecektim. O beni eninde sonunda görecekti veee gelsin planlarr...

1 hafta böyle geçti yine monoton şeyler yaptık. 1 hafta sonra yine cuma gecesi film seyrettik, artık gelenekselleşmişti. Bu defa romantik bir film seyrettik, sonu dramatikti ama fena filmdi. Film bittiğinde gözlerine baktım, gözlerime bakıyordu. Aynen dizilerdeki/filmlerdeki gibi bir yakınlaşma ve öpüşmeye başladık. Abartısız 9-10 dakika duraksız bir öpüşme. Bittiğinde Eda kıpkırmızı olmuştu, hafiften titriyordu. Ben uyumaya... dedi küçük adımlarla koşa koşa odaya gitti. Yarım saat geçti beni uyku tutmuyordu, demin olan şeyden sonra nasıl tutsun?

Odaya gittim, o da uyanıktı hala. Yatağa oturdum, Eda ben diye gevelemeye başlıyordum, ne oldu nasıl oldu anlamadığım bir öpüşme başladı. Ben de yatağa uzanmıştım ve öpüşüyorduk delice. Üstümdeki tişörte attı elini çıkardı tişörtümü. Ben de onun tişörtünü çıkardım sırayla öpüşe öpüşe çıkardık. Ben ve donum ile Eda, külodu ve sütyeni kalmıştı...

Saat 06.00

Uyandım ve onu uyandırmamaya özen gösterdim. Telefonumu alıp tuvalete girdim, Son Arananlara girip Sefa'ya tıkladım. Aç Allah'ın cezası çocuk şu telefonunu ne kadar beklettin...

Heh sonunda açtı

Ben: Naptın, hallettin mi?
Sefa: Merak etme halloluyor halloluyor cayır cayır yanıyor, itfaiye geldi ama bu saatten sonra fayda etmez.
Ben: iyi iyi yakalanmamaya özen göster. Zaten polis arıyor bi de bunla imlenme.
Sefa: Yok yok merak etme bana bi tak olmaz. Sen hallet de o işi.
Ben: Merak etme haftaya araba gelip alacak seni. istanbul'a gidiyor, sen de onunla gideceksin ama kendini tanıtmamaya özen göster.
Sefa: Tamam eyvallah.
Ben: Bu iyiliğini unutmayacağım, sen adamsın.
Sefa: Eyvallah eyvallah

Üstümüzden çıkardıklarımızı, yorganı ve yastığı yataktan fırlatmıştık, sadece biz vardık. Öpüşürken sütyenini arkadan açtım. Sütyeni de kenara fırlattım ve dudağımı 85 beden memelere yapıştırdım. Devamında donumu çıkardı ve ben de onun külodunu. Her şey ortadaydı artık. Bedeni komple önümdeydi ve bedeninde saç, kaş ve kirpik dışında 1 adet bile tüy yoktu. Ben bu kıza nasıl kıyıp gibeceğim diye düşünüyordum, uzandı. Ayaklarını elime aldım okşayıp öptüm ve yavaşça malafatı değdirmeye başladım. Hafif hafif inliyordu. Yavaş yavaş dar geçitten geçtim ve o inlemesi hala kulağımda... Kan aktı biraz, söylediğine göre fazlasıyla da acımış. Temizledik kanı biraz dinlendi ve işe koyulduk. Işığı kapatıp saat beşe kadar şakşaklaştık. Hala olanların rüya olmasından korkuyordum ama rüya falan değildi. Yapmadığımız şey kalmadı, inanılmaz bir şeydi. Sonunda yorulup uzandık ve çıplak vaziyette birbirimize sarılarak saatlerce uyuduk.

Uyumadan önce bana son sözü "Yarın ailem geliyor ama sen de benim ailemsin" olmuştu.

O ailesine kavuşacak olmanın hayali ve benim olmanın mutluluğu ile uyudu
Bende ise onunla birlikte olmanın mutluluğu ve "önemli bir şeylerin" heyecanı vardı...

Saat 9.00

Uyandık ve sarılıp öpüştük. Kahvaltı için hemen evin altındaki gözlemeciye gittik. Unutmam; kaşarlı gözleme yemişti o ben de sosisli. Kahvaltıdan sonra eve geldik 10 gibi. O küçücük kanepeye beraber uzanıp öpüşe gülüşe Fundamentals izledik. Onun poposunu izinsiz sıkabilmem bana özgürlüğün verdiği en güzel şeydi. Eda benim kadınım olmuştu ama yüzü hala çocuksuydu; Eda hala eşsizdi...

Fon müzikle devam edin beyler: https://www.youtube.com/watch?v=osnzSJZQ8po

Evet odasına doğru koştum. Giderken "Acaba odanın bi kenarında döl mü kalmış onu mu gördü" diye düşünmekten de alamıyordum kendimi amk. Odanın kapısını çalmadan açtım Eda elinde telefonu ile ağlıyordu. ilk defa ağlarken görüyordum onu, yok ikinci defa. Okulda düşüp o incecik ayak bileğini burktuğunda da ağlamıştı. Hemen yanına koşup ne oldu diye sordum ama anlatamıyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Bağırarak bir şeyler söylüyordu ama anlayamıyordum elbette. Koşup bir bardak su getirip sakinleşmesini bekledim. Telefonun diğer ucundaki annesiydi ve oradan da ses gelmiyordu.

Ses ver rez ver dinleyen tayfaa!