cesaretinizi toplayıp yanına gidiyorsunuz. o kadar tatlı bir gülümsemesi var ki sanırsınız bir melek, o kadar kusursuz. kişiliği de öyle olacaktır ki size olumsuz cevap vermiyor. çok geçmeden bir bakmışsın sevgili olmuşsunuz bile. kafede oturup kahveleriniz yudumlarken gözlerinin içine bakıp seyretmeye başlıyorsun. saçmalıklarla dolu şu dünyada sana anlamlı gelen tek şeyi bulmuşsun. zamanın durduğuna şahit oluyorsun, güzel bir şey ya, sanki hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor işte. doğum gününü, tanıştığınız günü aklında tutmaya çalışıyorsun. hediyeler almaya başlıyorsun ona. tebessümünün ne kadar da gerçek olduğunu görüyorsun yüzünde. elini tutup yürümeye başlıyorsun sahte sokaklarda, bırakırsan kaybedecekmiş gibi o yüzden sımsıkı tutuyorsun işte. düşünüyorsun, çektiğim bütün bu acıların mükafatı budur diye. pamuk şeker yerken izliyorsun onu. yüzüne, burnuna bulaştırdığını görüp ona ne kadarda çok bağlandığını fark ediyorsun. sana teşekkür edip yanağından nazikçe öperken, sende onun o melek gibi yüzünün ortasında bulunan minnacık burnunu öpüyorsun. onunlayken herşeyi unutuyorsun, ne geçmiş acılar ne de gelecek telaşı. bir çırpıda siliniyor herşey. aradan yıllar geçiyor, bir bakıyorsun kocaman adam olmuşsun. sorumlulukların var artık, kendi düzenini kurmaya çalışıyorsun. dönüp etrafına bir bakıyorsun, ailendekiler teker teker göçmüş. dostların teker teker seni bırakmış. yapayalnız ve hayatın pahasına güvendiğin bir duyguyla başbaşa kalmışsın. onunla beraber parka gidiyorsun ve kendini çocukları izlerken bulmuşsun. o minnacık elleriyle sağa sola koşuşturmaları, sadece hoşlarına gittiği için eğlendiklerini izliyorsun. çok geçmeden evlenme kararı alıyorsun onunla birlikte. kız istemeye gideceksin fakat yanında kimsen yok bu yüzden mahalle bakkalı ziya amcanın yanına gidiyorsun. 50 li yaşlarda tonton olduğu kadarda tatlı bir amca. artık hayatını insanlara yardım etmeye adamış, seni de kırmıyor. çiçekçiden 1 demet gül alıp gidiyorsun onu istemeye. herşey olması gerektiği gibi, iyi aile çocuğu tipini takınıp kayınpederin gözlerinin içine baka baka tuzlu kahveni yudumluyorsun. aldın kızı artık, nişan, düğün, nikah telaşı başladı bu seferde. sonunda gerdek gecesinde buluyorsun kendini, gelinliği ile meleklere taş çıkarır. kucağına alıp yavaşça yatak odasına zütürüyorsun. o gelinliğini, sende damatlığını çıkarıyorsun. dönüp gözlerinin içine bakıyorsun doya doya, sanki bir daha bakamayacakmış gibi. içinde bulunduğu stres yüzüne yansımış, rahatlaması için alnından öpüyorsun oda hayatındaki en zor tebessümünü takınmaya çalışıyor. öpmeye başlıyorsun onu, sanki bir daha öpemeyecekmiş gibi. yavaşça öperek boynuna doğru geçiyorsun elinide beline atıyorsun ki işte o anda herşey donuyor. ekranda "devam etmek için lütfen tam sürümünü satın alınız." şeklinde yazı çıkıyor...