/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +1
    -S bişey sorabilir miyim ? ( -A bi küçük kafa hareketiyle onaylar)
    -S Sözlükte yazar mısınız? ( -A bi küçük kafa hareketiyle anlamadığını anlatır)
    -S inci de.
    -A Hayır. ( -A gülümser, bi küçük ayak hareketiyle iner metrobusten, küçük küçük hareketlerine bandığım, hızmasına yandığım).

    Kendımı nasıl mı hissediyorum ? Kerhaneden huur çıkarıp evimin kadını yapmaya yeltendiğim dişi kerhaneden daha kötü bi yerde, inci de takılıyor. Bu kadar mı şanssız olur bir insan. Sabahın bilmem kaçında balık istifi yaptığım yolculukta aşık oluyorum ama hatun kişim incici. şansımı talihimi bahtımı gibeyim. bide sözlükte yazar değilmiş, yalanına sokum. yazar olmama ihtimali sadece moderatörse var. yanı yazar değilse mod amk. herşey çok kötü beyler, burası yaşanılacak bi dünya olmaktan uzaklaşmaya son sürat devam ediyor.

    Peki olaylar bu raddeye nasıl geldi. Anlatayım:

    Pazartesi sabahının gibikliğini passiflora içerek atmaya çalışan bendeniz, tertemiz bi merhaba demiştim o günün ilk ışıklarına. Zira gibik bi rapçi olsamda güzel bi şarkı yaptığımı düşünüyordum kendi çapımda. Tabi yine beklediğim tepkileri alamamıştım, kımse söyledıklerımı sıklememıştı. Ama tabiki bu yıne sıkımde olmamış, şevkımı kırmamış açıkcası bu taktan duruma alışalı çok olmuştu. Sabahları yıkanmaktan nefret eden ben günahsız bi gecenın ardından sadece bugün farklı olsun diye duşa girmiştim. ferrecilere selam olsun, stoya bizim onurumuzdur. neyse. Üstümü başımı giyinip kaykayımı alıp çıkıverdim evden. Evım ghettonun göbeğindedir, proleteryanın bağrı ise direkt benım. doğal olarak mahalle aralarında sağlıklı kayışlar yapamadığımdan kaykay elımde dalyarak gibi indim sokak aralarından caddeye. tatlı rampama geldiğimde sahneye çıkmış emınem edasında çoşturacaktım caddeyi.

    beyler patron ebeme zutturecek, zaten 5 yılda bi iş bulabılıyorum accık çalışayım devam ederim.
    ···
  1. 2.
    0
    Tutarsa okurum
    ···
  2. 3.
    0
    tutarsan yazarım...
    ···
  3. 4.
    +2
    devam edıyorum beyler. kodumun proje müdürü yenı listeyi geciktirdi yani biraz zamanım var.

    Caddeye ulaştığımda emın olduğum tek şey önümde ki tatlı rampadan kayarken eğer düşersem insanlar evlerinin pencerelerıne balkonlarına hucum edıp çılgınlar giibi gülecekler ancak çok kral ve artistik hareketler yaparsam kesınlıkle bunun farkında olmayacaklardı. Zaten ınsanlar sıkımde değildi ama sokulası görünmezlık pelerinim yıne omuzlarımı ıslatıyordu, ağlayanı sıkıyorum. insanların kaykayıma uzay mekiği gibi bakması, bazı zütten şöferlerin kornalarına abanması, liseli ergenlerin bi sigara isteyen bakışları, esnafımsıların kesişleri, orda oylece duran nesneler... cadde de herşey yerlı yerındeydı, şükür bugünde aynı sıkıklık damarlarından akmaya devam edıyordu şehrin caddelerinde. kapşonum şapkam deri ceketim siyah kotum, en az bu cadde kadar eskıydık. ben kayarken kurmuşlardı sankı bu sıkık cadde duzenını. köklü gibiydim yani, köklüyordum gaza. tatlı rampamı tatlı rampa yapan bendim, egomu giberim sorun değil ama uzaydan gelmiş olsamda uzaylı değildim, sizden biriyim olom ben diyemedım hıcbırıne. gib gib bakmaya devam ettıler. cadde bittiğinde artık önümde dik bi yokuş vardı, gazım yetmıyordu bu gib yokuşa, bu tırmanışa biçareydim. kaykayımın zütüne ayağımın uyucuyla sektir bakalım hareketımı yaptım ve yerçekımıne karşı havada suzulen kaykayımı mıkrofonu sağ elınden bırakıp sol elıyle tutan sarıgül edasında havada yakaladım. o an dünya evrene göz kırpmış bi an için herşey duruvermişti, mutluydum. muvaffaktım artık. kaykayım elımde dalyaraklığıma dönerek yoluma devam ettım. Yokuş caddenın sağ kenarından yukarı doğru süzülürken çevık adımlarla bi yandanda sol elimle otostop çekmeye başladım. çok geçmeden benım şansına munhasır orıjın karakterımı kapşonumdan çakozlayan bi güzel abim duruverdi. yokuşu beraber çıktık velakın yolun kısalığının farkında oluşumuzdan sanırım çok muhabbet etmedık, meraba şuraya kadar gelsem bana yeter, bende oradan dönecem o zaman bas gaza biladerle 5 dakka surmeden yol bitti. ındığımde yokuşu alt etmiş artık bi düzlükteydım. kaymaya devam ederken etrafımdan uzaklaşıyordum, hızlandıkça hazlanıyordum. metrobuse çok az kalmıştı. kafamda kı dumenler yıne dort koldan saldırıyordu. zira öğrenci akbilimi kaybetmiş velakın öğrencılık kımlığıme ölesıye sarılmış biriydim. her yıl verdiğim açıköğretim harcının karşılığını istiyordum ve alıyordumda. metrobusun sıkık duraklarından birine vardığımda hemen liseli iki kızı gözüme kestirip yanlarına yanaştım.
    pardon , öğrenci misiniz ? ben öğrencıyım velakın kartımı kaybettım. ben size ücretini taktım etsem benım yerıme basar mısınız ? zaten aktarma basıcak 1.20. yaklaşımımın kıyaklığıyla onlara hayır diyecek yer bırakmayarak yıllardır kullanıyordum bu taktığı. sonra metrobusteydım. hıkaye burda başlıyor.

    yalnız hıkaye dediysem yüzde yüz gercektir. sanmıyorum benı tanıyan biri çıksın ama çıkarsa bilecektir. hayal gücümü yalnızca tasvırler için kullanabilirim beyler anlattığım herşey saf gerçek.
    şimdi biraz çalışıp sonra dönecem.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 5.
    0
    okumadım ama güzel bir şey yazıyor gibi sanki
    ···
  5. 6.
    +1
    yazmadım ama güzel şeyler olmayacak gibi sanki
    ···
  6. 7.
    +1
    hikaye altıncisine taşıyın eyvallah ama hıkaye deel, reel. bilin yani.
    ···
  7. 8.
    +1
    asıl amacım hızmasına yandığımı bulmak. Bulunca sıkerım hıkayeyı ama bulana kadar devam.
    ···
  8. 9.
    0
    apdıkeyşın. beyler bi omuz verinde şu kızı bulayım. gavur mu oldunuz amk ?
    ···
  9. 10.
    +1
    amk hakkaten görünmezim, vay ben kendımı sıkem. kız görse şu olanları geleceği varsa gelmez, vereceği varsa vermez, olacağı varsa olmaz... yapmayın etmeyın lan.
    ···
  10. 11.
    0
    yaz hadi.
    ···
  11. 12.
    0
    Beyler işte kovuldum. Artık rahat rahat yazabilirim. Ve devam ediyorum...

    Sabahları metrobüse binenler buraları okumasa da olur. Sabahın işe giriş saatlerinde o elim zütündecilik oyunlarına vakıf olanların, bu acı tecrubelerını yad etmelerine gerenk yoktur. zütü 3.55tl verip karambole dayatan insan, kendı hıkayesıne eğlenmeyecektir. Ekşının, rizikonun kralından gelip burda ki iki lakırdı ile datmin olamayacaktır. Bunu okumaktansa sabahı bekler ve hikaye devam eder. Neyse, o tatlı toto dayatmalarından uzaklaşıp mevzumuza geri dönelim. Turnikeden geçer geçmez haklı zaferimin nişanesi olan sigara kendı kendıne paketten fırlamaz mı, yaktım tabi. Keyıfler gıcır. Ağzımda cuğaram, sağ elimde kaykayım(subliminal), seke seke iniyorum beni metrobüse ulaştıracak merdivenlerden birer ikişer. Önümde ki düzlükten beklentilerim var, umar bir iniş nihai sonuç buluyor gözlerimin perdesinde... peki ya karşılaştığım manzara ? Dedenizin kemiklerini gibeyim canım işçi kardeşlerim, canım öğrenci ablalarım, ciğerimin köşesi tahammülsüzler, gerginler, sinirliden öte sinirin kendisi olanlar. Sabah naifliği diye bişey neden yok amk ? insanlara sabahlara daha naif olmaları gerektiği derslerle anlatılmalı. Gün güzel başlarsa güzel gider. Güzel olmasını istemeliyiz. Bunun için sırtında taş taşımana gerek yok ama sırtında taşıdığın taş yüzünden gülemiyorsan giberim öyle taşı. Taşıma kardeşim. Fakat insanlar mecbur felsefelerinizi gibeyim çünkü değil. insan bi boğazının kaşıntısına, bi karnının gurultusuna sadece bi tane olan ömrünü böyle heba edemez. Bu salaklıktır. Mutsuz olduğunuz bi işi karnınızı doyurmak dışında bi ihtiyaç için yapmamalısınız. Gerçi açlıktan ölende yok sayılır buralarda. Şanssızlıktan ölenler vardır, bahtsızlıktan ölenler vardır, aşksızlıktan ölenler vardır, son olarak atsızlıktan ölenler dahi vardır velakin açlıktan ölmek zor. O zaman mutlu olmaya bakıcaksın canım kardeşim, lamı cimi yok. Düşünsene dünyaya gelmişsin ve tek amacın yeni bişey satın almak. Vizyonuna sokayım. Amk adamlar kendilerini güneşe bakarak tedavi ediyor bu dalyaraklarda hastaneden çıkamıyor ota taka enfeksıyon alerjı kapıyo vucut desen hep kırgın. Sizi hasta eden bu şehir. Gün doğumlarını, batımlarını kaçırmayın. Herneyse amk.

    Karşımda ki curcuna karşısında istedim ki yansın bi cigara daha. Bu ne amk. Metrobüs durağı değil sanki kazlıçeşme mitingi. Fotoşokçu arkadaşlar esprimin realitesini çakozlayıp bi ince tebessüm ederlerse mutlu olurum. Tamam sağolun. Girmedim kuyruğa. Gideceğim yönün tersine ilerleyen metrobüslerin insanları indirdiği yerde ki banklara doğru gibik gibik yürüdüm. Biraz boşalsın öyle binerim dedim, böyle kasmak olamaz dedim, bu yük çok ağır dedim. Orada insanların kümeleşmelerinden uzakta öylece insanları izledim. Lakin kalabalık anasının amı gibi büyümeye devam ederken gelen dolu metrobüsler herkesi köklü bi umutsuzluğa sürükler gibiydi. La bu dıbınakodumun arabalarından arada boş gönderseniz, bi rahatlasa, ferahlasa buralar. zaten yıne hemen dolar. Mevcut güruh mevzuya aşikar olduğundan çok da şeyapmayarak devam edıyordu hikayelerine. Yani orada o kalabalıkta hallerinden memnun olmasalarda robotumsu bi gibiklikle beklemek durumunda oluşlarını kabullenmişlerdi. Ben ise giberim işini en fazla yarım saat geç kalırım diyordum içimden. Ama metrobüs istasyonunda ki hesap işyerine uymadı tabi. Peki o kalabalıklara o kuyruklara bu kadar giydirdikten sonra ne mi yaptım ? Gittim ve kuyruğa dahil oldum. Sıramı bekledim. Sıram geldiğinde sıkıştım bende aralarına. Ama çanta artı kaykay ile kendım yeterınce rahatsız olmamdan ötede etrafı gereğinden fazla rahatsız ediyordum. Sağa sola hareket etme şansım yoktu. Kapı her açıldığın metan gazı sıkıştıran halkalı çöplüğünü yad ediyor, beynımın içinde delirtici derecede dik patlamalara cereyan şansı veriyordum. Birer ikişer inip binenlerle sıkışmacalarımız devam edıyordu. Kapının ordan köşemi bırakmadan yavaş yavaş ilerliyordum çünkü kaykayımı dayayacak bi yere ihtiyacım vardı, bu dolulukta ortalara ılerleyemezdım. O esnada en arka kapının en arka sırasının, hani şu gibik 2.5 luk koltuk varya, heh işte oranın cdıbına dayanmış kuzu kuzu gidiyorum. Çantam totomu korurken şapkam insanlarla arama duvarlar örüyor kaykayımı tutabilmek adına gösterdiğim ekstra çaba benı hepsınden daha verimli bi yolculuk geçirmeye ittiriyordu. Alnın terleyecek sevişirken, hakkını vereceksin huurluğun'' sözünde ki ter alnımdaydı. Durmadan isyan ediyordum, isyan ben olmuştum amirim. işte karanlığın koyu bi perde olup üstüne kapandığı gecelerde aniden düşlediğin güneş. Kapattığın gözlerinle çivi çiviyi söker laaaan diye bağırıp siyahına siyah katıp sonra istediğin renge boyadığın o anlar. Birincisi çivi çiviyi sökmez ikinciside gözünü açtığında herşey eskisi gibiyse hayalin bi umut kırıntısı olarak sadece hayatta tutar seni. Oysa ben güneşi görüyordum. Sol omzumdaydı, şeytanla işbirliği yapmadan soldan yükleniyordu amel defterime. Ve altın rengi saçlarının ışıltısıyla kazınıyordu defterime. Hiç bi vinç kaldıramazdı onu burdan artık. Tsunami olsa sürükleyemez, nuh gelse gemisinden indirimezdi... Yan profilinden ilgim alakam hislerim neyim varsa kendıne çekiyor beni akıl almaz şeyler düşünmeye zerk edıyordu ve tüm bunları sadece orada durarak yapması... işte mucize diye buna derim. Sonra ilk olarak hızmasıyla tanıştım. Tebessüm ettim ona. Hayranlıkla baktım. Döndüm bi fırt nefes aldım dünyadan sonra tekrar daldım, tekrar baktım, tekrar tebessüm ettim. Hızmasına yandığım...
    Tümünü Göster
    ···
  12. 13.
    0
    bikaç kere gözgöze gelme şansımız oldu ama yapmadık. yani ben sana bakarken dönüp bi kere bakmadın. baksaydın zaten gözgöze gelmek deyımı hayat bularak insanların kullanımına açılacaktı sen bakmadın o günden sonra kimse kimsenin gözüne bakmadı. Bi tarihi öldürdün bi ayak izini sildin zamandan. Peki neyapardın, bu kayıtsızlığa bi bahanen varmıydı, bi açıklama getiremeyeceğini bildiğim şu kabarmalarıma bi sihirli değnek olabiliten varken sen napardın? Ananın amı sevdiceğizim, inci sözlük okuyorsun, oku bakalım.
    Sirkülasyonlar hız kazanınca yerli yersiz durulmuşluklar oturdu metrobusun içine, son duraklara kadar bir arada olacaklarından emın olan ınsanlar kokularını bıraktı metrobuste dahıl oldukları kıyılara köşelere. Ormandan ayrılarak büyük bi hata yaptığımızı düşünen ben tarih öncesi çağlarda ki balta girmemiş ormanlarda yaşayan insanların da hissettiğinden emin olduğum o duyguya kapıldım. Durduğum yerde sürükleniyordum. Kısmen de olsa bi rahatlama herkesin suratına yayılmıştı artık. Tanış olmuş gibiydik, akran olanlarımızla yanyana ayakta duruyor, statükonun dıbınakoyan bazı gençler koltuklarında ölü taklidi yapıyor, hiyerarşinin üst basamaklarından soframıza düşenler bu düzen bozuculara dik dik bakıyor, soğuk bi savaşı mangal körükler gibi körüklüyolardı. Sen arka kapının açılan kısmına denk gelen bölgede hayatta kalmaya devam ederken, ben az bişey yan tarafında kapının ulaşabileceği maksımum uzaklığın hemen bitiminde, kapıdan rahtsız olmadan açılıp kapanmasına aldırış etmeden öylece dikiliyordum. sana dikiliyordum aslında orda. Yanlıyordum sana. yAnıyordum ulan. Kapı doğası gereği açılıp kapandıkça yaslanıyordun kapıya, elinde gibtimin aleti(telefon) etrafından uzaklaşmış haldeydın. hepımızın duvarları var ama senın yaptığın düpedüz bi çocuğu kandırmaktı. Burnunu koparıyormuş gibi yapıp nah çekmekti bi ufaklığa. Bu düpedüz korrospu evladlığıydı. sonra biraz yakınlaştık sanki. Elektriğimiz kısa devre yapmadı şükür velakin kolumun memene deymesi ihtimalini düşünüp salak salak gülümsedim. Sende gülümsüyordun o esnada. işte bu şimşeklemekti trafoları. Kedilerce girmekti akın akın. Fakat aklımdan geçenlere gülemezdin ki, sosyal paylaşım sitesi değildi benım kafamın içi. Ulaşılamaz değildi, boğucu bi derinliği yoktu velakin orada hiç bişey yapmadan kusura bakma ama sıkerım telekinezi, o kadar hayalci olmamak adına benım aklımdan geçen şeye gülmediğin konusunda kendımı ıkna edebildim. Böylesine de kandırma olom kendını telkınlerımı bır bır yuttum, birer solukta. Bana değildi belki ama bişeye gülüyordun, gözlerin durur mu onlarda gülüyordu ben az ötende ölmekten gülüyor sen az ötemden gümekten ölüyordun. zütün tekiydin aslında. Ben sana mobil veriden sürüm güncelliyor doğal olarak alev atıyorken sen orda inci sözlük okuyup yarılıyordun. O telefona bakıp senı incide gördüğümde hissettiğim şeyi anlatamam. oracıkta yatırıp zükmek istedim seni. Herkesin ortasında hiç bi kelime etmeden, oraya sanki sadece bu eylemi yapmak için anlaşıp gelmiş iki insan gibi çılgınlık olsun diye senı o kalabalıkta metrobusun ortasında sıkmek ıstedım. yuh amk dedim. bide anancıysa dedim. nesline sokayım dedim. dedıkce devamı geldı, kurdumda kurdum(ülkücüler layk). amma tahrip gücü yüksek saatli bi bomba olup attila ilhan dizelerinden fırlayıp karyolanın baş ucuna blowjop mınyaturu olarak düşmüş bi ruh haline bürünmüştüm. Ne yapacağım, ne diyeceğim, bunun bi anlamı var mı ? kafamın içi metrobusun dıbınakoyardı. bundan ötesi de olamazdı. Yolculuğun devam ettiği süreç içerisinde hareketlerımız ortalama sınırlara bağlı kalarak sokuk bi düzen içersiinde sürdü gitti. Kapı açıldı sen hareket ettin ben sana sana baktım, kapı kapandı tekrar cama dayandın, yandan senı kestım, hızmana yandım, yüzünün pürüszlüğüne takıldım burnunun güzelliğine çirkinleştim hele o dıbınakodumun çocuğu seni sıkıştırıp saçının kokusunu burnuma dayadığında. yok anasının amı dedim. bu büyülü dakikalar... kötü oldum amk gidip şarap alıp geleyim. öyle yazayım...
    Tümünü Göster
    ···
  13. 14.
    0
    aradan zaman geçti, belki biri giblemiştir umuduyla tekrar baktım ama yok. ne zaman kazandık ki amk, gibeyim.
    ···
  14. 15.
    0
    ap amıklar ap
    ···
  15. 16.
    0
    ap amıklar ap
    ···