-
51.
0fabiandan sonrasını okumadım amk başka isim mi bulamadın almeria orta sahası gibi
-
52.
0kendi kendine “bütün altınları mülkiyetinde bulunduran benim ve hala çok çalışan bir zanaatkarım. akıl alır gibi değil. burada bekleyen ve nadiren alınan altın için bana faiz ödemeye memnun olacak bir düzine insan var.
altın benim değil, doğru, fakat benim mülkiyetim içinde, bütün mesele de bu. gibke yapmama bile gerek yok, mahzendeki gibkeleri kullanabilirim”.
başlangıçta çok tedbirliydi, her seferinde sadece biraz biraz ödünç veriyor ve olağanüstü teminatlar alıyordu. ancak yavaş yavaş gözü açıldı, ödünç miktarları büyüdü.
bir gün yüklüce miktarda ödünç istendi. “bütün bu parayı taşımak yerine isminize bir depozit yaparız, sonra da paraların değeri kadar makbuzlar veririm size” diye önerdi fabian. borcu alan razı oldu ve gitti bir sürü makbuzla. ödünç vermesine rağmen altınlar kasa odada kaldı. müşteri gittikten sonra fabian gülümsedi. hem çaba harcamayacak hem de sahip olabilecekti. altını ödünç verebilir buna rağmen mülkiyetinde tutmaya devam edebilirdi. -
53.
0dostlar, yabancılar hatta düşmanlar bile işlerini yürütmek için sermayeye ihtiyaç duydular ve güvence verebildikleri sürece istedikleri kadar borç aldılar. fabian makbuz yazmak suretiyle kasadaki altınların değerinin bir kaçı kadar “borç” verebilirdi, altının sahibi bile olmadan. gerçek sahipler altınlarını almaya gelmediği ve insanları itimatı devam ettiği sürece herşey yolundaydı.
-
54.
0borç aldığı paranın faizini kapatmak için tüccar fiyatlarını yükseltmek zorunda kaldı. maaşla çalışanlar aldıkları paranın çok düşük olduğundan şikayet etti. işveren, iflas edeceklerini iddia edip maaşları arttırmayı reddetti. çiftçiler ürünlerine adil bir fiyat alamadılar. evkadınları yiyeceğin pek pahalı olduğundan yakındı.
en nihayetinde, daha önce hiç duyulmamış bir şey oldu, bazıları greve gitti. bazıları fakirleşti, ama arkadaşları ve akrabalarını onlara yardım etmeye bütçesi yetmedi. çoğunluk etraflarındaki gerçek serveti unuttu –verimli toprak, büyük ormanlar, madenler ve hayvanlar. sadece para düşünüyorlardı ki o da hep kıttı. fakat hiç sistemi sorgulamadılar. hükümetin sistemi yürüttüğüne inandılar. -
55.
0adam ayrıldı ama ikna olmamıştı. fabian’ın işletmesinde bir yanlışlık vardı ve sorularının cevaplandırılmadığını hissetti.
ancak, pek çok insan fabian’ın sözüne saygı gösterdi- “o uzman, diğerlerinin bir yanlışı olmalı. bak memleket nasıl gelişti, üretimimiz arttı, eskisinden de iyi durumdayız.” -
56.
0fabian sessizce dinledi ve sonunda “finans ekonomisi derin bir konu oğlum, eğitimi yıllar sürer. bu sorunlara meraklanmayı bana bırak, sen kendininkilerle ilgilen. daha verimli olmaya bak, harcamalarını azalt ve daha iyi bir işadamı ol. bu tür durumlarda yardımcı olmaya herzaman hazırım.”
-
57.
0bir gün akıllı bir adam fabian’ı görmeye gitti: “bu faiz işi yanlış” dedi. “her 100 lira için 105 lira geri istiyorsun. bu 5 liraların ödenmesi imkansız çünkü hiç varolmadılar.
çiftçiler yiyecek, fabrikalar mal üretiyor, fakat sen sadece para üretiyorsun. varsayalım ki ülkede sadece iki işadamı var ve herkesi işe aldık. her ikimiz de 100’er lira borç alıp 90 lira’yla maaşları ödedik, 10 lira ise bizim masraflarımız ve kendi maaşımız. bu şu anlama gelir: toplam alım gücü 90+10’un iki katı, yani 200 lira. ancak senden aldığımız borcu ödememiz için ürünleri 210 lira’ya satmamız gerek. birimiz başarır ve ürününü 105 lira’ya satarsa diğer işadamı sadece 95 lira kazanmayı umar. ayrıca ürünlerinin bir kısmı ortada para kalmadığı için satılamayacaktır.
diğerinin sana hala 10 lira borcu olacak ve ancak daha çok borç alarak ödeyebilecektir. bu sistem imkansız.”
adam devam etti, “105 lira basmalısın 100’ü bana 5’i sana. bu şekilde piyasadaki para miktarı 105 olur ve borç ödenebilir.” -
58.
0doğru, onlar değil hükümet bastı bozuk para ve banknotları, dağıtması için kuyumculara verdi. fabian’ın tek harcaması ufak miktardaki basım ücretiydi. yine de hiç yoktan kredi parası yaratıyor ve üzerine de faiz koyuyorlardı. pek çoğu para kaynağının hükümetin bir işletmesi olduğuna inanıyordu. inandıkları başka bir şey de borç aldıkları paranın, birilerinin fabian’a depozit verdiği para olduğuydu, ancak ne gariptir ki borç verildiği zaman kimsenin depozit verdiği parada azalma olmadı. herkes aynı anda paralarını depodan çekmeye kalksaydı, düzenbazlıkları ortaya çıkardı.
banknot ya da bozuk parayla borç istendiğinde bir sorun görülmedi. fabian hükümete nüfusun ve üretimin artışı yüzünden daha çok banknota ihtiyaçları olduğunu açıklayıp biraz daha banknot basılmasını istedi ve ufak miktarlardaki basım ücretini sağladı. -
59.
0birikmiş paranın hacmi büyüdü ve kasadaki ilave para ile beraber, fabian depozit edilmiş her 100 lira’lık banknot ya da bozuk para için 200 lira, 300 lira, 400 lira, hatta bazen 900 lira’ya kadar borç verebiliyordu. bu dokuz da bir oranını geçmemesi için dikkatli olması gerekiyordu, çünkü her 10 kişiden 1’i banknot ya da bozuk paralarını kullanmak için istiyordu.
istemeye geldiklerinde yeterince para olmazsa insanlar şüphe etmeye başlardı, özellikle de depozit defterleri ne kadar paraları olduğunu gösterirken. bununla beraber, fabian, defter üzerinde kendi kendine çek yazarak 900 liralık borç verdiğinde 45 liralık faiz isteyebiliyordu-900 liranın %5’i. hem borç hem de faiz geri ödendiğinde-945 lira- borç sütunundan 900 lirayı siliyor ama 45 liralık faize el koyuyordu. bu yüzden kasadan bile çıkmamış her 100 liralık depozit için 3 lira ödemeye mutlu bile oluyordu. bu şu demekti: depozit edilen her 100 lira için, pek çok insan kar oranının %2 düşünürken %42 kâr yapmak mümkündü. diğer kuyumcularda aynısını yaptı. bir kalem çiziğiyle hiç yoktan para yapıp üstüne de faiz bindirdiler. -
60.
0planının bir sonraki aşaması başladı. şimdiye kadar insanlar fabian’a paralarını koruması için para ödediler. fabian daha fazla para çekmek için para yatıranlara, yatırdıklarının %3’ü kadar faiz ödemeyi teklif etti.
insanların çoğu, borçluların verdiği %5’i tekrar ödünç verdiğine ve kazancının aradaki %2’lik fark olduğuna inandı. ayrıca, paraları kasada korunsun diye para ödemektense %3 almak çok daha iyi diye kimse ona soru da sormadı. -
61.
0fikir kulağa iyi geldi ve üzerinde çok düşünmeden, büyük miktarlarda yeni banknotlar bastılar. her birinin üzerinde değeri yazıyordu- 1 lira, 2 lira, 5 lira, 10 lira gibi. küçük miktardaki basım masrafı da kuyumcularca ödendi.
banknotları taşıması kolaydı ve kısa zamanda insanlardan kabul gördü. revaçta olmalarına rağmen hala banknot ve bozuk paraların kullanım oranı sadece %10’du. raporlar pazarın %90’ının çek sistemini kullandığını gösteriyordu. -
62.
0devlet adamları telaşa kapıldı. “ne yapmalı şimdi?” diye sordular. fabian “önerim şudur: önce yeni makbuz basma işini hükümete bırakalım, özel bir kağıt üzerine ve anlaşılması güç desenlerle, sonra da her biri hükümet başkanınca imzalanır. biz kuyumcular baskı masrafını ödemekten memnun oluruz, hem makbuz yazma işinden zaman kazanmış oluruz.” dedi. erkan akıl yürüttü “eee kalpazanlara karşı halkı korumak bizim işimiz ve öneri iyi bir fikir gibi görünüyor.” böylece banknotları basmaya karar verdiler.
“ikinci olarak” dedi fabian, “bazı insanlar altın aramaya gittiler ve kendi altınlarını yapıyorlar. bir yasa çıkarmanızı öneririm ki eline altın geçen herkes bunları size teslim etsin. tabii ki banknotların ve paraların masrafları geri ödenecektir.” -
63.
0makbuzları altının kendisi gibi değerli kabul etti insanlar ve altınlara yapıldığı gibi, pek çok makbuz güvenlik için depozit verildi. bir tüccar mal almak isterse tek yaptığı fabian’a parayı kendi hesabından diğer tüccarın hesabına aktarmasını söyleyen kısa bir not yazmaktı. bu fabian’ın sadece bir kaç dakikasını alıyordu.
bu yöntem çok tutulur oldu, bu talimat pusulalarına “çek” dediler.
bir gece geç saatlerde kuyumcular yeniden toplandılar, fabian onlara yeni planını açıkladı. ertesi gün devlet erkanıyla bir toplantı yaptılar ve fabian başladı: “kullandığımız makbuzlar çok tutuldu. şüphe yok ki erkandakilerin çoğu bunları kullanıyor ve yararlı buluyor.” hepsi kafalarıyla onayladı ve ne problem olduğunu merak ettiler. “bazı makbuzlar kalpazanlarca kopya edildi. bunun durdurulması gerek.” -
64.
0herkesin borçlarını ve kredilerini gösteren bir defter tuttu. borç verme işi pek kazançlı bir iş olmuştu doğrusu.
toplumdaki sosyal yeri de serveti kadar hızlı yükseldi. önemli bir adam oluyordu, hürmet ediliyordu. mali konularda her sözü sanki kutsal bir beyanâttı.
diğer kasabaların kuyumcuları onun yaptıklarını merak eder oldular ve görmeye gittiler birgün. ne yaptığını anlattı onlara ama gizli kalması gerektiğini önemle vurguladı.
planları ortaya çıkarsa entrikaları suya düşerdi, bu yüzden gizli bir ittifak kurdular.
herbiri kasabalarına dönüp fabian’ın öğrettiklerini uygulamaya başladılar. -
65.
0fabian yarın kalabalığa yapacağı konuşmayı bir kez daha prova ederken heyecanlıydı. hep prestij ve güç istemişti, şimdi rüyaları gerçek oluyordu. gümüş ve altından takı ve süs eşyası yapan bir zanaatkardı, ama hayatını kazanmak için çalışmak ona yetmemeye başladı. heyecan, rekabet istiyordu ve sonunda planını başlatmak üzereydi.
-
souki sanayi de ne işin var
-
tyler dursun denen pkk lı orrr
-
gran torino seni parça parça yapıcamm
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 21 01 2025
-
gran torino ya şuku atan yazar
-
o gün asla gelmeyecek
-
bir tatil için baliye gitmiştimm
-
ulke bitmiss
-
göz hakkı diye bir şey var
-
sözlükte kadın olduğunu belli etmek
-
tyler dursun bu tip ne la
-
bu adam hakkında ne düşünüyonuzzzz
-
corps hanım pm kontrol et
-
ezanlar bir saniye bile susmasın istiyorum
-
mentalcel pipini boş yere kesmişler
-
cocukluk donemim mislam zehiriyle gecti
-
plakayı ruhsata işletmemişim
-
chpyi savunan dumbki
-
corps hanım meraba
-
din ile bilimi birleştirdim yeni bişey çıkardım
-
yangında 66 kişi ölmüş
-
ayak ikinci parmagi bas parmagindan uzun olanlar
-
madem açıyon verecen
-
dayidaki malafata bak
-
çaylak kokusu alıyorum
-
gotcapsivarmi wowgirl yan hesabi oldunuu
-
uykuya dalamiyoeum la
-
1997erkek05 nickli reisin hesabındaki entryleri
-
az once deprem oldu binler
-
homelander acimasizca aglatiyordum ertesi
- / 2