/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 11.
    0
    Beyler kusura bakmayın kimse okumayınca boşa yazmak istemedim isteyen olursa devam ederiz
    ···
  2. 10.
    0
    Rezervasyon
    ···
  3. 9.
    0
    REZonans
    ···
  4. 8.
    +2
    Beyler nereye kayboldunuz amk
    ···
    1. 1.
      0
      Ysrida mi birakacaksin
      ···
  5. 7.
    +1
    Gözlerimi açtığımda gemi Black out olmuştu makine çökmüş ve ne dümeni ne de herhangi bir ışığı çalışıyordu kırlangıca doğru koştum toplanma istasyonunda sadece bir kişi vardı o da çarkçıbaşıydı bana doğru baktı ve ben de seslendim "çarkçıbaşım iyi misiniz?" kafasını indirdi küpeşteye doğru yürüdü ve tekrar bana baktı bir şeyler söyledi ama o karanlık ve rüzgarın gürültüsünden ne duyabildim ne de dudağını okuyabildim sonra kendini atlantiğin sularına bıraktı döndüm ve sancak taraftan aşağı baktım filika gitmişti şerefsiz herif en az 3 kişiyi gemide bırakıp kaçmıştı gemi ise akıntıyla beraber sürüklenmekteydi şansımız varsa bir yerde karaya oturabilirdik. Hasan ustanın yanına gittim kanaması durmuştu ve nefes alıyordu ama muhtemelen çok fazla kan kaybetmişti.
    B:beş dakika gemiyi bi dolaşmam gerekiyor sonra gelicem tamam mı?
    H:...
    Sadece kafasını sallamış ve adeta ölümü bekliyordu.
    Koşarak köprüüstünü terkettim her bir kata bakıyordum çarkçıbaşı denize atlamış Kaptan muhtemelen filikaya girmişti. 2. Kaptan kamarasına girdiğimde onu orda göremedim tüm kamaraları ve storları gezip makineye indim yağcılardan birisi yerdeydi ve üzerine nerden geldiğini dahi anlamadığım bir menhol kapağı düşmüştü kaburgası parçalara ayrılmış gözü açık gitmişti 24 kişilik geminin 4ü gemide kalmış 2si ise ölmüştü ve 2 kişiyle bu yığının içindeydik kurtarma botuyla kaçabileceğimizi düşündük ancak kolay değildi bu rüzgarda ve akıntıda 1 2 mil bile gidemezdik. Filikaya kaptanın bizi almaması nedendi bilemedim köprüüstüne tekrar vardım acil durum el telsizlerinden 2si alınmış yalnızca biri kalmıştı açıp yardım çağrısı yapmayı denedim ama cevap alamadım daha sonra kaptanın filikadan bana seslendiğini duydum
    K: lighter young? Yaşıyor musun
    B:ulan sen ne şerefsizsin nasıl bi insansın lan diye bağırmaya başladım sonunda durduğumda
    K:çarkçıbaşı orda mı?
    B:hayır ulan onun bunun çocuğu adamı bırakıp gittin intihar etti kaç kişiyi daha terkettin ulan bari cesetlerini bulayım
    K:ben kimseyi terketmedim filikada değilim
    işte o an kanımın çekildiği andı ne demek filikada değilim öyleyse nerdeydi bu adam
    B:taştaş mı geçiyorsun benle ulan söyle nerdesin?
    K:filikada değilim filika bensiz gitti ve sensiz ve usta gemici hasansız ve yağcı halulsuz ve çarkçıbaşısız.
    B:nasıl izin verdin buna
    K:ben vermedim emin ol benim seçimim değildi
    B:açık konuşsana lan açık konuş!
    Cevap gelmedi daha fazla da gelmeyecekti bunu anlamıştım

    Ancak neler oluyordu çözmem gerekiyordu kafayı yemek üzereydim belki de yemiştim
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    +1
    Köprüüstü felaket haldeydi harita masası dağılmış cetveller pergeller oraya buraya uçmuştu harita yırtılmıştı ve adeta ateşe verilmiş gibi yanmış çok az bir parçası kalmıştı pusula kafayı yemiş bir oraya bir buraya dönüyordu bir tek manyetik pusulamız çalışıyordu radarlar gidip gidip geliyor ışıkların hepsi dağılmıştı köprüüstü bu saatlerde karanlık olmasına rağmen ışığın biri yanıp yanıp sönüyordu kaptansa yerde kırlangıcın kaportasına yaslanmış korku dolu gözlerle bana bakıyordu
    K:ne vardı lan onun içinde?
    B:hiçbir şey süvari bey
    K:ne vardı lan! Diye bağırdı
    B:bir şey göremedim açtıktan sonra güvertede bir siluet gördüm hepsi bu dedim
    Kaptan kalkıp yakama yapıştı ve "ne vardı lan söyle ulan keserim seni burda" diyip beni ittirdi
    K:başımıza ne geldiyse sizin yüzünüzden geldi ulan geberticem sizi huur çocukları! Diyip üstüme gelmeye başladığı anda kafam attı ben bunun anasını gibecektim ben de onun üstüne doğru yürüdüm ve okkalı bir yumruk attım yanağını tutup sendeledi
    K:sen kimsin ulan kimsin?
    B:asıl sen kimsin ulan konteynerı aç dedin bu hale geldik noluyor lan ne biliyorsun söyle çabuk
    K:ne bilim lan ben içinde kaçak vardır sandım ondan aç dedim ben kaptanım ulan kaptan kaçak olsaydı benim zütüme kaçacaktı.
    B:başlarım lan kaptanlığına
    Diye bağırdım ve tekrar üstüne gittim boğuşmaya başladık ki hasan usta bizi ayırdı 3. Kaptan da o sırada köprüüstüne geldi ve olaya müdahale etti tam o sırada bir böğürme sesi duyduk ama çok yakındaydı hemen üstten antenlerin olduğu miyar güverteden geliyordu bir şokla koştuk ve merdivenden çıktık görüntü korkunçtu bir diğer usta gemici olan Ümit yerdeydi ve bacağını tutuyordu 3. Kaptan onla ilgilenirken Kaptan gelip sordu
    K:napıyodun lan burda sen
    Ü:süvari bey size yemin ederim buraya nasıl geldiğimi bile anlamadım kamaramdaydım kapım açıldı ve gözüm karardı açtığımda silyon fenerindeydim ve hareket edince buraya düştüm
    K: hepiniz bir oldunuz beni mi delirteceksiniz lan
    B:yeter ulan halen bağırıyorsun sen bu geminin selametinden sorumlu değil misin?
    K: oldu mına koyim siz anasını gibin ben sorumluluğu alayım
    B:kes lan bağırmaktan başka ne taka yararsın dedim
    Ümit yerden kalkmıştı muhtemelen bir sakatlık yoktu sadece düşmüştü aşağı indik köprüüstü gittikçe korkunç bir hal alıyordu ki herkes garip bir şekilde sakinleşti Kaptan yardım çağrısı yapacaktı ama vhf telsizlerin çalışmadığını farketti bu esnada köprüüstündeki zabit uyumasın diye kurulan ve 6 dakikada bir sıfırlanan deadman alarmı ötmeye başladı tam sıfırlamaya yöneldim ki Kaptan sakin bir şekilde elini gösterdi "bırak genel alarma geçsin" dedi fazla geçmedi ki gemide genel alarm çalmaya başladı mikrofon sistemi olmadığından eline hoparlör alıp "tüm personelin dikkatine herkes toplanma istasyonuna gemiyi terkediyoruz!" diye bağırdı ben şoke olmuştum bu kadar basit miydi?
    K:hasan ve lighter siz burda kalın Oğuz ve ümit siz de gidin milleti örgütleyin sonra telsizle rapor edin" dedi 3. Kaptan ve diğer gemici gittikten sonra köprüüstünün tavanının bir kısmı direk olarak hasan ustanın üstüne çöktü ancak adeta kesilmişcesine yalnızca o kısım düşmüştü hasan usta yerdeydi ve kafasından oluk oluk kan akıyordu ilk yardım çantasını aradım ama o da etrafa dağılmıştı üzerimdeki gömleği çıkarıp kanı yavaşlatmaya çalıştığım anda kafama bir darbe indi ve gözlerim karardı
    Tümünü Göster
    ···
  7. 5.
    +1
    Çok da fifi ben devam ettiricem hikayemi.

    Köprüüstüne vardığımda Kaptan kilitlenmiş bakışlarla pruvaya bakıyordu
    K:neden döndün
    B:süvari bey iyi misiniz
    K:sanane lan söyle neden döndün
    B:seslendim cevap vermediniz
    K:gördüğün gibi iyiyim sittir git aç o konteynerı şimdi
    içimden küfürler ediyor ağlamamak için kendimi zor tutuyordum tam arkamı döndüm ki köprüüstüne 3. Kaptan ile hasan usta geldi Kaptan celallendi
    K:hasbinallah ulan bela mısınız köprüüstüne girenin çıkanın haddi hesabı yok kerhane mi lan burası çıkın gidin sittirin gidin lan!
    Diye bağırmaya başladı 3. kaptanı yakasından tutup merdivenlere doğru itti sendeledi ama geri döndü hasan ustayı da kolundan tutup kırlangıca doğru yolladı bana da aynı hareketi yaptıktan sonra gidin açın lan o konteynerı sittirin gidin açın dedi.
    Bu adam iyi değildi hiçbir Kaptan bunu durduk yere yaptırmazdı ama tekrar konteynerın önüne gittiğimizde mühre yöneldim hasan usta yine konuşmaya başladı
    H:efendi kaptan twistlockları sökelim denize düşsün
    B:ulan saçmalama usta açalım da bakalım işte
    H:süvari bir şeyin peşinde bak efendi kaptan yapmayalım
    B:kusura bakma artık ne olacaksa olsun
    Mührü söktüm ve konteynerın kapısını araladım böyle uhrevi bir şeyler bekledim ışıktır falan ama bildiğin karanlıktı ışık tuttum üç beş parça endüstriyel boya vardı içine girdim ve Hasan ustaya seslendim bak bir şey yok burada ama ses gelmedi arkamı döndüm konteynerdan çıktım ve orada hasan usta dışında 2 siluet daha gördüm gözlerim faltaşı gibi açılmış ne olduğunu sorguluyordum hasan usta diye seslendim ve bana doğru koştu siluet ise bize doğru döndü sonra yürümeye başladı konteynerın arkasında kalınca göremedik güvertedeki yürüyüş yoluna indiğimde ise hiçbir şey yoktu hasan ustayı da alıp köprüüstüne gittim ve işte o an da kendimizi neyin içine attık sorusunu sormak için ilk andı
    ···
  8. 4.
    +1
    2. Kaptan Turan abi aksi bir adamdı öyle ki anamızı bellerdi güvertede ve genel olarak gemide ama öte yandan gemideki daha büyük bir züt oğlanı olan kaptana karşı da hep bizi ve personelini korurdu ve şeklini çok net ortaya sermişti ancak üslubu yüzünden zaman zaman bi tokat atasım gelmiyor değildi.

    Telefonu açtı
    "2. Kaptan?"
    B:abi 4. Kaptan kusura bakma rahatsız ediyorum
    T: ulan 2 saat uyuyayım dedim onda da rahat vermedin noldu söyle
    B: abi konteynerlardan birinden garip sesler geliyor
    T:noldu lan ötekiler mi bastı gemiyi hohahahah
    B:abi ciddiyim hasan usta farketmiş güvertede yanıma geldi cidden normal şeyler yok
    T:dur lan dur geliyorum bakalım neymiş kafanı kıracam senin diyip kapattı

    Güverteye gittik sesleri o da duydu ama güldü geçti
    T: ulan hadi sen genç adamsın da hasan sen de mi ya içerideki laşingler sağlam değildir devrilmiştir işte
    H:efendi kaptan öyle değil ama hırıltı da duydum
    T: kaç aydır gemidesin hasan?
    H:6 ay oldu efendi kaptan
    Bana döndü sen kaç aydır gemidesin lighter?
    B: 5 buçuk ayı geçti abi
    T: oğlum sıyırdınız siz galiba bu bin tane kontrolden geçiyor buraya gelene kadar manyak mısınız lan siz beni kaldırıyorsunuz sittirin gidin işinizin başına
    Diyip arkasını döndü ofise geçti bense halen ulan neye gidiyoruz hayırdır inşallah diyip işime koyuldum sesleri duymazdan geldim ama hasan ustayla birbirimize korku dolu bir şekilde bakıyorduk hasan usta 43 yaşındaydı ve 25 yıldır gemilerde çalışıyordu akıllı ve pek çok yaşıtı gibi çökmemiş bir adamdı onu korkutan tek bir şey vardı o da inandığı yaratıcı olan Allahtı. O boya yapmaya giderken ben de hortumlara geri döndüm. Akşdıbına kamaraya çıktım yemeği yedik 3. Kaptan bana yemekte neler olduğunu sordu 2. Kaptan esip gürlemişti belli ki ama kaptanın haberi yoktu. Akşam 8 olduğunda köprüüstüne çıktım 2. Kaptan vardiyayı teslim ederken "bana bak 4 saat yalnızsın manyak manyak korkulara kapılacaksan beni arama gelir ağzına sıcarım sittir git kaptanı ara ne de olsa şüphede kalınca beni arayın diye emri var adamın hadi Allah selamet versin" diyip istirahatine gitti stajyerse gözümün içine bakıyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu yazık 2. Kaptan adama göz açtırmıyordu "kardeşim hadi istirahatine git sen dinlen biraz" dedim ve gitti bir kaç dakika sonra sesini becerdiğimin Kaptanı geldi
    K:kahve yap bana
    B:tamam süvari bey
    K:çabuk yap
    B:anlaşıldı süvari bey
    K:nasılsın?
    Şoke olmuştum Kaptan tam bir yavşaktı manevralarda öküz gibi bağırır milleti strese sokar her yeri didik didik edip nokta kadar ekgib bulsa terör estirirdi ve kimseye hal hatır sorduğuna şahit olmamıştım ama şu an durum farklıydı galiba bir şeyler yanlıştı buna emindim
    K:soru sordum lan!
    B: pardon süvari bey kahveyi ayarlayamadım da... iyiyim teşekkür ederim süvari bey.
    K:herkes seni ve şu gemiciyi konuşuyor gemide doğru söyle bir şey mi kullanıyorsunuz?
    B:hayır süvari bey olmaz öyle şey
    K:bak bir sıkıntın varsa söyle yoksa seni bu piyasadan silerim benim gemimde öyle alkol ot furyası dönemez
    B:anlaşıldı süvari bey
    K:ulan plak gibi plak gibi bi sus da dinle mına koyim
    B:...
    K:ne duydunuz o konteynerda?
    B:bir takım sesler
    K:ne gibi
    B:düzensiz bir şekilde sanki bir şey tekme atıyor gibi bir de hırıltılar
    K:iyi git bi bak konteynera
    Bir kez daha şoke oldum konteynerın mührünü açmamdan bahsediyordu ki bu çok büyük bir fiyasko olurdu ayrıca söylediği her şey de kaydediliyordu ama adam kaptandı dinlemekten başka çarem yoktu. Gece gece aşağı indim baretime kafa lambasını taktım telsizimi açtım ve yanıma da bi fener aldım telsizle köprüüstüne seslendim "köprüüstü güverte cihaz kontrol" cevap geldi "net açık" "net açık" diyip devam ettim ve konteynerın yanına geldim en kenardaydı ve sabitlenmişti bu şekilde kapısını açamazdım seslendim. "laşingleri sökeyim mi süvari bey?" "sök" dedi yaptığım olay tehlikeliydi gemi sallanıyordu her ne kadar alttan ambar kapağına twistlock ile otursa da üzerinde 3 konteyner daha vardı ve laşingsiz fazla yalpaya dayanamayacaktı. Dediğini yaptım ama kapıyı açıp açmamak arasında kararsızdım. "süvari bey ben burayı tek başıma açmak istemiyorum" telsizden cevap gelmedi kuzey atlantikte gidiyorduk ve deniz bomboştu ne bir kara ne bi gemi vardı yıldızlar ve ay da gözükmüyordu kapkaranlık bir geceydi.

    Tam mühüre yöneldim ki bir ses duydum
    "dur efendi kaptan" yerimden sıçradım
    B:hasan usta pat diye gelinir mi be bi ses vereydin
    H:efendi kaptan açma onu bak hayra alamet değil belamızı aramayalım
    B:süvari söyledi ben de meraklı değilim
    H: ne olursa olsun hayatından önemli değil
    B:lan onu bunu bırak da senin ne işin var burada
    H: miyara çıktım anten için köprüüstünde bir tek süvari vardı dedim kesin seni buraya yollamıştır öyle geldim.
    B:tamam ulan tamam bi daha sesleneyim
    Telsizi elime aldım ve bir kez daha köprüüstüne seslendim cevap gelmedi bu adam böyle yapmazdı "hasan usta koş 3. Kaptana haber ver" dedim ve köprüüstüne dışarıdan koşmaya başladım
    Tümünü Göster
    ···
  9. 3.
    +1
    Biraz ilgi be devam edeyim istiyorum
    ···
  10. 2.
    +1
    Etkilendim
    ···
  11. 1.
    +4
    Tarih:24 Ocak 1997
    Yer: Pireaus Limanı, Yunanistan

    "az mayna az mayna" diye bağırdı reis ben de kumanya kreyninin(vincinin) kumandasındaydım ve reisin direktifleriyle kreyni sahile indiriyordum sigara ve alkol ikmali yapmaktaydık bir yandan da liman kreynleri konteynerleri pat küt koymaya devam ediyordu telsizi elime aldım ve operasyona bakan güverte stajyerine seslendim "oğlum şunlara seslen biraz yavaş olsunlar gemiyi kıracak pekekentler" telsize basar basmaz konuştuğundan "... mam abi" diye bir ses geldi içimden bi küfür ettim.

    ikmali tamamladıktan sonra ofise indim ve geminin sancağa yattığını görünce tankları çalıştırıp gemiyi düzeltmeye çalıştım. Güverteye çıktım stivadora biraz iskeleye yüklemelerini söyledim bozuk ingilizceleriyle ok my friend diyip devam ettiler

    Nihayet saat 12yi bulduğunda kamarama geçip istirahat ettim buradan Türkiye'yi aramaya kalkamazdım şehre inip bi yolunu bulayım diye düşündüm kalktım ve Pireaus'deki pashalimani dedikleri yere gittim kart alıp telefonu çevirdim bir kaç aşamadan sonra başarıyla ulaştığımda eda'nın sesini duydum yüzüme gülümseme geldi gemiye çıkalı 5 ay 21 gün olmuştu ve gemi Savannaha gidip tekrar izmire döndüğünde gemiden ayrılacaktım ve ona kavuşacaktım
    B:naber bebeğim?
    E:nerelerdesin her şey yolunda mı
    B:evet evet bir sıkıntı yok merak etme bana gemide bir şey olmaz sen oralarda nasılsın asıl?
    E:gayet iyiyim sadece seni özledim ve sana bir şey olmayacağı konusunda nasıl bu kadar eminsin?
    B:merak etme çok büyük bi hava yok gemimiz batmayacak e gemi batmazsa da bir şey olmaz bebeğim var mı rahatsız eden?
    E:hayır yok merak etme sadece hemen gel lütfen
    B:tatlım en fazla 1 ay uzar demir durumuna göre sonra tamamen seninim
    E:seni bekliyor olucam ama korkuyorum lütfen dikkat et ve belaya bulaşma olur mu kapatmam lazım annem içeriden bağırıp duruyor seni seviyorum hoşçakal
    B: Ben d...
    Telefon kapandı "seni seviyorum"

    Gemiye döndüğümde yük bitmek üzereydi ve bayağı dolu kalkıyorduk.

    Yük bitip manevra tamamlandığında uzun bir seyre çıkmıştık 12de vardiyam bitip 3. Kaptana teslim ettikten sonra güverteye indim hortumları kontrol etmek üzere stajyeri de yanıma aldım

    Koşa koşa gelen usta gemici hasanı gördüm
    "efendi kaptan 2.baydaki konteynerdan sesler geliyor"
    Adamın gözlerinde daha önceden görmediğim bir korku vardı normalde konteyner içindeki yüklerin laşingi sağlam yapılmazsa böyle sesler olabilirdi ama bu adam 20 yıldır denizlerde olan bir usta gemiciydi ve bu korku hayra alamet değildi.

    Arkasını dönüp oraya doğru gitti takip ettim ve konteynerın altına vardığımızda cidden normal sesler gelmiyordu yalpa ile orantılı değildi bi seri bir şekilde üç dört darbe vuruyor sonra susuyor 1 dakikalık sessizlik oluyor bazen daha fazla ve bir şey içeride hafiften ses çıkarıyordu

    Yaklaşık 15 dakika orada olayı izledik ve bir şokla herkes yaşam mahaline geçsin kimse buraya yaklaşmasın diyip içeri girdim kaptana haber vermeliydim tabi önce 2. Kaptana ama yaptığım ilk iş manifestoya bakmak oldu. Öyle bir ses çıkarma ihtimali olan bir şey değildi en azından öyle yazıyordu. içeride endüstriyel boyalar olmalıydı.

    Elim direk dahili telefona gitti ve 2. Kaptanı aradım...

    Edit: ilgi gelirse devam ederim panpalar hikaye bitmedi
    Tümünü Göster
    ···